ebook img

Zabit ve Kumandan ile Hasbihal - Mustafa Kemal Atatürk PDF

108 Pages·2010·0.48 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Zabit ve Kumandan ile Hasbihal - Mustafa Kemal Atatürk

ZÂBİT VE KUMANDAN İLE HASBİHAL Dizgi - Baskı - Yayımlayan: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. Haziran 1998 Cumhuriyet GAZETESİNİN OKURLARINA ARMAĞANIDIR. ATATÜRK'ün Askerlik Üzerine Kitapları (1908-1918) Atatürk, 1893'te (Selanik) girdiği askeri mektebi 1905'te (İstanbul) kurmay-yüzbaşı rütbesini alarak bitirmişti. M. Kemal'in öğretim durumunu, Selanik'teki askeri ortaokul, manastırda lise (1899) İstanbul'da harp okulu (1902) ve harp akademisi olarak sıralamak mümkündür. O, bu suretle askeri bilgiler için, zamanının bütün normal öğretim kademelerini başarı ile atlamıştır. Kurmay (erkânı-harp) sınıflarındaki okuma devresi kendisine yükseköğretimin en ileri bilgi ve görgülerini kazandırmıştır. Bunu her vesile ile kendisi daima hatırlardı. O, kurmay sınıflarında iken memleketin siyasi durumu ile ilgilenmiş, istibdada karşı hür fikirler yayan gizli neşriyatı okuması ve arkadaşlarıyla konuşmaları sayesinde, daha o zamandan memleketin siyasi mukadderatı için meşgul olmaya başlamıştır. O yıllarda harp akademisine ayrılan az sayıda genç subay talebeler, binlerce harp okulu gençlerine hitabeden hür fikirleri yaymak için çeşitli vasıtalardan faydalanmışlardı. Bu arada tertip ettikleri gizli gazetelerin yazıları bizzat M. Kemal'in kaleminden çıkmıştır. M. Kemal okuma devrelerinde anlayışlı, zeki ve çalışkan, hatta bazen fazla atılgan bir talebe olarak hocalarının takdirini kazanmış ve dikkat nazarlarını çekmiştir. Aynı zamanda M. Kemal, öğretim devresinin her kısmında yazı yazmaya ve hatta manastırdaki okulda iken edebiyat ve şiire merak sarmış ve hitabet tecrübeleri için hiçbir fırsatı kaçırmamıştır. Ders kitaplarından gayri ne bulursa okumuş, harp akademisinde ve devlet merkezindeki müşahedeleri onda derin izler bırakacak kadar kuvvetli olmuştur. Bu tahsil çağından sonra 1905'den 1908'e kadar M. Kemal, Suriye'de ve Makedonya'da vazife görmüştür. Bu yıllarda M. Kemal, bir taraftan mesleki bilgilerini tatbiki sahada ilerletirken bir taraftan da memleket idaresi için ikinci meşrutiyetin ilanından önceki siyasi faaliyetlere katılmıştı. Bu maksatla Şam'da kurduğu (Ekim 1906) Vatan ve Hürriyet adı altındaki siyasi cemiyetin faaliyetini Makedonya'ya intikal ettirmiş bulunuyordu. İkinci meşrutiyetten önce Makedonya ve bilhassa Selanik, her bakımdan Osmanlı İmparatorluğu'nun en faal merkezlerinden biridir. Siyasi fikirler orada teşkilatlanmış ve olgunlaşmış, askeri birliklerin önemli kısımları orada toplanmıştır. Askeri ve sivil aydınlar zümresinin büyük faaliyeti bu bölgede merkezileşmiştir. 1907 yılında M. Kemal, kolağası (kıdemli yüzbaşı) rütbesiyle Makedonya üçüncü ordu müfettişliğinde vazifelidir. Aynı zamanda ''İttihat ve Terakki'' cemiyetinin gizli çalışmalarında yer almaktadır. Makedonya'da (23 Temmuz 1908) hürriyet ilan edilince, Osmanıl İmparatorluğu'nda ikinci meşrutiyet devri açılmıştır. M. Kemal bu inkılaptan sonra ordu mensuplarının günlük politika konularıyla meşgul olmasını istememektedir. İktidarı ele alan ve siyasi bir parti olarak iş başına geçen İttihat ve Terakki mensupları, bu fikri kabul etmek istememektedirler. Çünkü ihtilali başarabilmek için ordu mensuplarına dayanılmış olduğu gibi, iktidarı devam ettirebilmek için de yine onların siyasi faaliyetine ihtiyaç hissediliyordu. M. Kemal, ordunun ıslahını istediği gibi, talim ve terbiye için gerekli çalışmaların yapılmasına çok önem vermekteydi. Meşrutiyetin ilanından sonra, M. Kemal bütün dikkat ve ilgisini askeri çalışmalar üzerinde toplamıştır. O, subayların yeni esaslara göre mesleki bilgilerini arttırmak için yayın yapılmasını lüzumlu addediyordu. Selanik'te Üçüncü Ordu Subay Talimgâhı Komutanlığı'nda (1909) iken, bu işlere daha çok vakit ayırmıştır. Osmanlı ordusunun Alman usulüne göre ıslahat hareketini zaruri bulmakla beraber, yine de kendi askeri hayatımızdan alınmış tecrübelerin bu işte rol oynamasını istemektedir. M. Kemal imzasıyla 1908-1918 yılları arasında küçük broşürler halinde yayımlanmış kitapların tarih sıralarına göre isimleri şunlardır: 1) Takımın Muhabere Talimi, General Litzman'dan tercüme, Selanik. 10 Şubat 1324-(1908) (64 sayfa) 2) Cumalı Ordugâhı. Süvari, Bölük, Alay, Liva Talim ve Manevraları. Selanik 1325-(1907) (41 sayfa) 3) Beşinci Kolordu Erkânı-Harbiye Tabiye ve Tatbikat Seyahati. Selanik 1327-(1911) (40 sayfa) (*) 4) Bölüğün Muharebe Talimi. General Litzman'dan tercüme İstanbul 1328-(1912) (74 sayfa) 5) Zabit ve Kumandan ile Hasbihal. İstanbul 1334 -(1918) (32 sayfa). Atatürk'ün bu küçük broşürlerini üç kısma ayırmak lazımdır. Birincisi iki kitap halinde olan General Litzman'dan tercümelerdir. Diğer ikisi, askeri tatbikat esnasında tutulan notların krokiler ilavesiyle kitap haline getirilmesidir. ''Zabit ve Kumandan ile Hasbihal'' ise arkadaşı M. Nuri'nin (Conker) ''Zabit ve Kumandan'' adlı eserini okuduktan sonra onunla ''hasbihal'' şeklinde cevabıdır. Şimdi sırasıyla bu kitapların mahiyetine temas edelim: Atatürk, General Litzman'ın ''Seferber mevcudunda Takım, Bölük ve Taburun Muharebe Talimleri'' adındaki eserini (dördüncü baskısı) Türkçeye çevirmiştir. Kendisinin önsözünde de belirttiği gibi bu eserin dilimize çevrilmesini lüzumlu görüyor, fakat başkalarının da aynı fikirle hareket edeceklerini düşünerek kendi tercümesini derhal çıkarmıyor. ''Fakat zannettiğim henüz olmadı'' diyerek eserin ''tekmil münderecatının'' bütün tercümesini beklemeden her meselenin bir kitapçık halinde çıkmasını münasip görüyor. Ayrıca da kaydettiğine göre ''Eser tertibi cihetiyle buna müsaittir'' diyor. Bu tercümede harflerle gösterilen şahıslar yerine Türk isimleri kullanılmış ve haritadaki yer adları da tamamen Türkçe olarak konmuştur. Mesela, Yeşil Tepe, Pınarlıtepe, Föztepe, Yassıtepe gibi. Bunların, Türk okurlarına meseleyi mütalaa ve takip edilişlerinde daha kolaylık olacağını kaydetmektedir. M. Kemal'in imzasını taşıyan bu tercümelerden biri (10 Şubat 1324-1908) Takımın Muharebe Talimi, ikincisi ise Bölüğün Muharebe Talimi'dir (1328-1912). Yukardaki listede 1 ve 4 numaralardır. Birincisinde bir harita ikinci kitapta ise bir kroki vardır. İkinci kitap doğrudan doğruya askeri bir meseleye dair verilen ''misal'' ile başlar ve daima krokideki isimlere atıf yapılarak açıklamalarda bulunulur. Yeni tabiye ve seferiye külliyatının beşinci numarasını alan bu kitapların, isimlerin değiştirilmesinden gayri, General Litzman'dan tamamen tercüme olduğu anlaşılıyor. Daha önce Selanik'te basılmış birinci kitabın doğrudan doğruya tercümesinden evvel, Atatürk'ün yazdığı önsöz bilhassa dikkate değer. Burada esas fikirleri şudur: Türk ordusunda senelerden beri tatbik edilmekte olan talimnameler bu yıllarda yeni usullere göre değiştirilmektedir. Bu, Türk ordusunun kendi çalışmaları neticesi ve tedrici bir tekamül ile olmadığı için yapılan yeniliklerin askeri hayatta esaslı hazırlıklar olmazsa şaşırtıcı olabileceğine inanıyor ve eldeki eski talimnameler'in zamanın terakkilerine uygun olmadığını kaydederek onların yerine ''zaman-ı hazır harbinin taleb eylediği evsaf ve şeraiti bahşedecek yeni bir kitab-ı mübin koymak mecburidir'' diyor. Böyle bir hazırlık ve çalışma yapılmadığı takdirde neticelerin iyi olmayacağını şu cümle ile belirtmektedir: ''İşte bugün Osmanlı ordusu, heyet-i askeriyesi bu haldedir. Lakin, ne çare ki bu şaşkınlıktan bugün ihtiraz etmek istersek, yarın derecesi büyüyeceği için ihtiraz imkânı azalacak ya da bir meydan muharebesi ateşli seması altında esbab-ı izalesi mevcudiyetimize tesir-i elim icra edebilecek azim bir şaşkınlıkla nihayet bulacaktır.'' Bu cümle, maalesef mağlup olduğumuz Balkan Harbi'nin adeta bir ön sezisi gibidir. M. Kemal, ordudaki eski talimnameleri, ''sakim âdetleri'' tamamen bırakmak taraftarıdır. Fakat yeniliklere delalet edecek olan her rütbedeki subayların bu bakımdan iyi yetişmeleri şarttır. Kendisi bunun için diyor ki: ''Bu hususta en iyi vasıta talimlerin harp noktai nazarından suret ve muvaffakiyet-i icraiyesini tasvir eden asardan istifade etmektir.'' M. Kemal, elde bulunan eserleri kâfi görmemektedir. İşte bu itibarla lüzumuna inandığı yabancı eserlerden tercümelere başlamış ve bunlardan ikisini birer küçük broşür olarak neşretmiştir. Bu broşürlerden ikinci grup başka mahiyettedir. Atatürk bir kurmay-subay olarak nazari bilgilere önem verirken, askeri tatbikat ve manevraların, sadece iştirak edenlerin istifadesinde kalmasına gönlü razı olmamaktadır. Bu itibarla, o bu tatbikat esnasında tuttuğu müşahade notlarını ve kumandanların yaptıkları tenkitlerini yazmış ve bunlardan ikisini bol krokilerle yine küçük birer broşür halinde neşretmiştir. Bunlar yukardaki listede 2 ve 3 numaralı olanlardır. Bunlar öyle birer örnektir ki, M. Kemal'in mesleki gelişmesini hazırlamış ve onda müşahade ve tenkid tabiatını olgunlaştırmıştır. Bu kitapların metni okunduğunda, zamanının tarihini de düşünerek, bir hüküm vermek yerinde olur sanırım. Şimdi aynı tarihlere ait Atatürk'ün bana yazdırdığı bir hatırayı burada okumak, kendisinin o devredeki meşguliyetleri için iyi bir fikir verecektir: Atatürk, Selanik'te geçmiş bu olay için hatırasını dikte ettirdiği vakit (1937) yazıyı şu hükümle bitirmişti: ''Kumandanlar madunlarından yüksek ve alim olmalıdırlar.'' Ayrıca da bana tavsiyesi şu olmuştu: ''Bu yazıyı bir gün neşretmek istersen benim o tarihlerde çıkardığım bir tercüme kitabımdaki önsözümü okur ve buna ilave edersin.'' Bu makaleyi o önsözle beraber Belleten'de 1950 yılında bastırdım ve tavsiye ettiği kitabın önsözünün bir kopyası ile fotoğrafını ilave ettim. Yazı şudur: ''Osmanlı İmparatorluğu'nda 1908 Hürriyet inkılâbı olmuştur. Mustafa Kemal, Makedonya'dadır. Yıl 1909 yazıdır. O, Selanik'teki büyük kumandanlık (erkân-ı harbiye) kurmayında kolağası (kıdemli yüzbaşı) rütbesinde bir subaydır. Osmanlı ordusu hizmetinde bulunan Almanyalı Mareşal Von der Goltz, Makedonya'daki Türk ordusuna garnizon tatbikatı yaptırmak üzere, Selanik'e gelecektir. Büyük kumandanlık erkân-ı harbiyesinde, talim ve terbiye masası şefi olan Mustafa Kemal, Mareşal Von der Goltz gelmeden evvel, Selanik civarında tatbikini muvafık gördüğü bir meseleyi hazırlamakla meşguldür. Mustafa Kemal, Kumandan Hâdi ve Erkân-ı Harbiye Reisi Ali Rıza Paşaları bundan haberdar etmek istiyor. Paşalar, Kolağası Mustafa Kemal'in bu cüretini hayretle karşılıyorlar, onu âdeta tahtie ediyorlar: - Canım, diyorlar, buraya gelecek olan Goltz bizden ders almak için değil, bize ders vermek için geliyor. Mustafa Kemal,bu sözlere şu cevabı veriyor: - Büyük âlim, filozof, ''Millet-i müsellâha'' müellifi olan Goltz'dan istifade etmek, üzerinde durulacak mühim bir noktadır. Ancak, Türk erkân-ı harbiye ve kumanda heyetlerinin kendi vatanlarını nasıl müdafaa etmek lazım geleceğini gösterebilmeleri elbette ondan daha çok mühimdir. Bir de, buraya yorgun gelecek olan Mareşal'a, fazla külfet yüklememek de münasip olur kanaatindeyim. Mustafa Kemal'e serzenişler devam etmektedir. Onun hareketini doğru bulmayanlar, henüz kanaatlerini değiştirmemişlerdir. Bunun üzerine Mustafa Kemal daha ileri giderek: - Efendim, diyor, benim hazırlayacağım meseleyi Mareşal'a göstermek ayıp değildir; bunun aksi ayıptır. Benim eserim, Mareşal'in fikrine uygun düşmez veyahut Mareşal benim eserime alaka göstermezse, kendi istediğini tatbik ettirmek onun elindedir. Fakat bütün Makedonya'ya şâmil, büyük bir Türk ordusu kumanda ve erkân-ı harbiye heyetinin

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.