ebook img

YARGITAY DERGİSİ - Yargıtay Dergisi PDF

198 Pages·2014·7.1 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview YARGITAY DERGİSİ - Yargıtay Dergisi

«ı yTc c>ı t KURULUŞ: OCAK-1975, YIL: 8, SIRA SAYI: 32 Y A R G I T A Y DERGİSİ Yargıtay Yayın İşleri Müdürlüğü’nce yılda dört defa (Ocak, Nisan, Temmuz, Ekim) aylarında yayımlanır. Sahibi : Yargıtay Adına Birinci Başkan Derviş TURHAN Yayın Müdürü : Yargıtay Yaym İçleri Müdürü Ali Rıza GENİŞ 0 Dergide yayımlanan yazılar, yazarların kişisel görüşlerini yansıtır. @ Gönderilen yazının hiçbir yerde yayımlanmamış olması gereklidir. Aksi halde ücret ödenmez. O Dergide yayımlanan yazılar, Yargıtay Dergisi’nden alındığı belirtilerek aktarılabilir. 9 Yayımlanmayan yazılar, istendiğinde geri verilir. Posta ile göndermelerde PTT. giderleri sahibine aittir. Yayımlanmayan yazılar için gerekçe gös­ terme zorunluğu yoktur. 9 Gerekli görüldüğünde yazılarda, öze değinmeyen dil ve yazım düzeltmeleri yapılabilir. Derginin sayısı 160,— TL., abone bedeli 640,— TL. dır. Abone işleri için, Yargıtay Yaym îşleri Müdürlüğü’ne başvurulmalıdır. 17 15 36 Tel : 17 15 63 18 21 90 / 386, 388, 389 YAYIN KURULU : Başkan : Ali Rıza ÖNDER (9 uncu Ceza Dairesi Üyesi) Üye : Mustafa GÜRSEL (14 üncü Hukuk Dairesi Üyesi) Üye : A. Oğuz AKDOĞANLI (1 inci Hukuk Dairesi Üyesi) Üye : İ. Teoman OZANOGLU (10 uncu Hukuk Dairesi Üyesi) Üye : Yavuz İsmet AYER (3 üncü Ceza Dairesi Üyesi) İ Ç İ N D E K İ L E R Sayfa GENEL KONULAR a)- Derviş TURHAN : 1982 - 1983 Adalet Yılını Açış Konuşması ................ 501-513 b)- Atilâ SAV : 1982 - 1983 Adalet Yılının Açılışında Yaptığı Ko­ nuşma .................................. 514-522 c)- Ali Rıza ÖNDER : Hukuk Kavramının Biz- deki Gelişmesi .................. 523-535 MİLLETLERARASI HUKUK a)- Müjdat ŞAKAR •: Türk Devletler Hususi Hukukunda L o c u s R e g i t A c t u m Kuralı ................................. 533-549 CEZA HUKUKU a)- Prof. Dr. Faruk EREM : Kavga .................................. 550-560 b)- Fulya KANTARCIOĞLU : Türk Ceza Yasasının 271. Maddesi Üzerine Bir İn­ celeme ................................. 581-566 BORÇLAR HUKUKU a)- Enis TORUN : İstisna Akdinde (Eser Sözleşmesinde) Ü cretin Götürü Yöntemle Saptan­ ması Ve Sonuçları (BK. m. 365) (II) ................... 567-584 TİCARET HUKUKU a)- Dr. Suat DURA : Ticari Temsil Yetkisi (Prokura) Ve Ticari Ve­ killerin Temsil Yetkile­ ri (II) 585-599 b)- A. Hulûsi GÜRBÜZ : Banka Mevduat Sertifi­ kaları Ve Hamiline Mev­ duat Cüzdanları Kıymetli Evrak Niteliğindedir ....... 600-637 İCRA VE İFLAS HUKUKU a)- Mustafa KAYGANACIOGLU : İcra Hukukunda İstih­ kak Davası ........................ 638-664 Sayfa 7 — DÜNYA HUKUKUNDAN HABERLER a)- Bülent AKMANLAR : Avrupa Konseyi Üyesi Bazı Devletlerde Telefon Konuşmalarının Dinlen­ mesi Ve Telekomünikas­ yonun Kaydedilmesi ....... 665-671 8 — ANI a)- Zekâi ÖZDİL : Hâmi Ertaş Ağabey’de Gitti ..................................... 672-674 9 — BİBLİYOGRAFYA a)- Ali Rıza GENİŞ : 1982 Yılı Yargıtay Der­ gisi Bibliyografyası ......... 675-678 10 — YARGITAY’DAN HABERLER a)- Ali Rıza GENİŞ : Yeni Seçilenler, Emekli­ lik Nedeniyle Aramızdan Ayrılanlar, Yitirdikleri­ miz ......................................... 679-684 Yaşalar, Tüzükler, Yönet­ melikler ............................... 685-694 Yargıtay Yayınları ........... 695-696 GENEL KONULAR Yargıtay Başkanı Sayın Derviş Turhan’ın 1982-1983 Adalet Yılını Açış Konuşması. 6.9.1982 SAYIN DEVLET BAŞKAN!M, MİLLİ GÜVENLİK KONSEYİNİN SAYIN ÜYELERİ, DANIŞMA MECLİSİNİN SAYIN BAŞKANI, SAYIN BAŞBAKAN, YÜKSEK YARGI ORGANLARININ SAYIN BAŞKANLARI, BAKANLAR KURULUNUN SAYIN ÜYELERİ, SAYIN KONUKLAR VE DEĞERLİ MESLEKTAŞLARIM, Büyük Türk Ulusu adına adalet dağıtma görevini yerine getirmek­ te olan mahkemelerimiz yasal tatil süresi bittiğinden bugün yeni çalışma dönemine girmiş bulunuyorlar. 1982 - 1983 Adalet Yılını Yüce Türk Ulusu'na hayırlı ve uğurlu olması dileğiyle açıyorum. Toplantı­ mıza onur verdiğinizden dolayı teşekkürlerimi sunarım. Yeni Adalet Yılına girerken geçen yıl içinde sonsuzluğa göçen Hâkim ve Cumhuriyet Savcılarına ve diğer adalet görevlilerine Tan­ rıdan rahmet diler, aziz anıları önünde saygıyla eğilirim. Her yıl birkaç seçkin arkadaşımızı topluluğumuzdan uzaklaşmak zorunda bırakan yaş sınırı hükümleri, bu yıl da bizi bir kısım mes­ lektaşlarımızın çalışma ve yardımından yoksun bırakmıştır. Bazı arka­ daşlarımız da kendi istekleriyle emekliye ayrılmışlardır. Gerek Yargı­ tay toplumundan, gerekse, hâkimliğin çeşitli kademelerinden emekliye ayrılan bu arkadaşlarımız görevlerinin önemini ve büyüklüğünü bir an gözönünden ayırmaksızın, hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı ka­ larak, tam bir özveri ve şaşmaz bir doğrulukla meslek hayatlarının sonuna erişmişlerdir. Bu hizmetten ayrılmaları doldurulması güç boş­ luklar meydana getirmiştir. Kendilerini takdir duyguları ve saygıyla selâmlar, bundan sonraki yaşamlarında sağlıklı, mutlu ve uzun ömür­ ler dilerim. HUKUK DEVLETİNDE YARGI GÜCÜ Adalet, toplum hayatının ve insan mutluluğunun vazgeçilmez koşuludur ^Adalet Mülkün Temelidir» ilkesi yüzyıllarca önce söy­ 502 1982-1983 ADALET YILINI AÇIŞ KONUŞMASI lenmiş ve bugüne kadar gerçekliğinden hiçbir şey yitirmemiştir. En ilkel toplumlarda bile kendisini hissettirmiş olan adalet duygusu insan­ lığın ortak malıdır. «Toplum yaşamı adaletle sonsuzlaşır, adaletsiz­ likle yıkılır» diyenleri tarih daima haklı çıkarmıştır. Gerçekten adalet­ sizlik kadar hiçbir şey topl-umları huzursuzluğa düşüremez ve insanlara ızdırap veremez. Tarih boyunca adaletsiz ve haksız bir yönetimin ayakta kaldığı görülmemiştir. İnsanlığın en büyük ızdırabı daima haksızlıktan doğ­ muş, büyük yıkıntılara hemen daima haksızlık ve adaletin iyi dağıtıl­ mamış olması neden olmuştur. Topluluğun ve fertlerin varlığını sağlayan, ilişkilerini düzenleyen kuralların hakkaniyet ve adalet esaslarına dayanması, bunların gerçeğe yerine getirilmesi, şüphesiz ki ulusları iyiye ve refaha götürür, uygun biçimde ciddiyet ve sür'atle uygulanması, yaptırımların titizlikle Devletlerin en esaslı görevlerinin adalet dağıtma işi olduğu yüz­ yıllardan beri değişmeyen bir gerçek olarak yaşamaktadır. İnsanlık tarihînde özgürlük, devletlerin adalet için en çok güvence sağlamala­ rıyla korunabilmiştir. Bir Alman atasözünde «Ülke yalnız adaletle ebedileşir ve ada­ letsizlikle yıkılır» dendiği gibi, Ömer Hayyam «Adalet kâinatın ruhu­ dur», Alman Filozofu Kant «Eğer adalet kaybolursa insanların dünyada yaşamalarının, anlamı kalmaz», Hükümdar Timur «Bir ülke kılıçla alınır ama adaletle elde tutulur», Konfüçyus «Adalet kutup yıldızı gibidir. Hep yerinde durur ve geride kalan her şey onun etrafında döner» demişlerdir. Büyük Atatürk ise adalet ve yargı kavramının önemini «Milletlerin yargı hakkı bağımsızlıklarının birinci şartıdır. Yargı erki bağımsız olma­ yan bir milletin devlet halinde var olması kabul olunamaz» sözleriyle daha anlamlı ve çarpıcı bir biçimde dile getirmiştir. Demek ki, yüzyıl­ lardan beri edindikleri deneylerle bugün insanlar, adalet dağıtma işini devlet işlerinin en yücesi saymaktadırlar. Hak ve adalet duygusu tarihi boyunca büyük Türk Ulusu'nun benliğinde ve bilincinde var olmuştur. Türk Tarihi parlak adalet ör­ nekleriyle doludur. Onu Büyük Ulus yapan da odur. Özgürlük ve ba­ ğımsızlık aşkı, vatan ve bayrak sevgisi, onur ve namus duygusu gibi adalet duygusu da bizim için yüksek ve kutsaldır. DERVÎŞ TURHAN 503 Bugünün demokratik hukuk devleti; yasama, yürütme ve yargı erklerinin dengeli şekilde ayırımı esasına dayanır. Bu güçlerden hiçbi­ rinin diğerine egemen olması düşünülemez. Devletin üç ana temel organı olan bu güçlerin tam bir uyum içinde çalışmaları sistemin sağ­ lıklı işlemesinin önde gelen koşuludur. Çağdaş Anayasalara konulan temel hükümler ve kabul edilen ku­ ruluşlarla bu dengenin bozulmamasına özen gösterilmiştir. Örneğin; kanun yapmak gibi geniş yetki sahibi bulunan yasama meclislerinin tasarruflarının temel kurallara uygunluk derecesini denetlemek için Anayasa Mahkemeleri, yürütme erki organlarının işlem ve eylemlerini kontrol etmek üzere İdare Mahkemeleri kurulmuştur. Eski dönemlerde hükümranlık hakkının gereği olarak yargı görevi bizzat hükümdarlar tarafından yerine getirilmekte iken adalet işlerinin çoğalması ve bunların bilim ve uzmanlığa ihtiyaç gösterdiğinin anla­ şılması üzerine sonraları bu görev bağımsız mahkemelere verilmiştir. Yürürlükteki Anayasamız da bu görevin bağımsız mahkemeler tara­ fından yerine getirilmesini öngörmüştür. Anayasamızın 132 ve sonra gelen hükümleri uyarınca, Devletin yargı yetkisini Uius adına kullanan hâkimler, görevlerinde bağımsız­ dırlar; Anayasaya, kanuna, hukuka ve vicdani kanaatlerine göre hü­ küm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kulla­ nılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez, ge­ nelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclislerinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve Yürütme Organ­ ları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadırlar; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez. Hâkimlerin atanmaları, hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, görevlerinin veya görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi, haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi, görevleriyle ilgili suçlarından dolayı so­ ruşturma yapılmasına ve yargılanmalarına karar verilmesi, meslekten 504 1982-1983 ADALET YILINI AÇIŞ KONUŞMASI çıkarmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve diğer özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı esasına göre düzenlenir. Böylece Türkiye Cumhuriyeti Anayasası mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlerin teminatı esasını benimsemekle, Türk hâkimi önünde hak iddia eden herkesin hakkını en kutsal ve en dokunulmaz bir güvence­ ye bağlamıştır. Anayasamızda ve çağdaş anayasalarda hâkimlere bağımsızlık ve güvence tanınması, toplumda yaşayan insanların haklarından emin ol­ maları, gelişmeleri ve demokrasiden gereği gibi yararlanmaları amacı­ nı gütmektedir. Yoksa bu güvence hâkimin kendisine tanınmış bir ayrıcalık değildir. Hâkimin bağımsızlığı atama işlemiyle başlar. Örneğin, eğer ata­ mayı yürütme organı yapıyorsa, hâkim «tercihlerini» kendisi için kul­ lananların «mutemet adamı» olur. Yine yürütme organı hâkimi emek­ liye ayırabiliyorsa, yerini değiştirebiliyorsa, ceza verebiliyorsa, hâkim baskı altında tutulabiliyor demektir. Bu gibi durumlarda hâkimin ba­ ğımsızlığından sözedilemez. Hâkimi güvenceden ve bağımsızlıktan yoksun kılmak, güvenceyi zedeliyecek, bağımsızlığı giderecek hükümler getirmek; güvenceyi ve bağımsızlığı kötüye kullanan tek tük hâkimin varlığına katlanmaktan çok daha sakıncalı ve hatta tehlikelidir. Öyle ise yeni Anayasada temel tercih olarak hangi sistem kabul edilirse edilsin, yargının bağımsızlığını ve denetimini kısacak ve onu yasama ve yürütmeye bağımlı kılacak her türlü düzenlemeden kesin­ likle kaçınmalı ve hâkimin görevlerini herhangi bir endişeye kapılma­ dan yapabilmesini sağlayacak hükümler getirilmelidir. Hâkime böyle bir güvence sağlanmazsa bağımsızlığın anlamı kalmaz. Hâkim güvencesi ve hâkim bağımsızlığından sözetmişken 2461 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu, 2556 sayılı Hâkim­ ler Kanununda değişiklik yapan ve bu Kanuna ek ve geçici maddeler ekleyen 2462 ve 2661 sayılı Kanunlar ile yeni Anayasa tasarısı üzerin­ de durmadan geçemiyeceğim. Bu Kanunların ve Tasarının bazı hükümleri hâkim bağımsızlığı ve güvencesi ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Bu hükümler, hâkimlerin bir ölçüde yürütme erkine bağlı olarak çalışacakları anlamını taşımakta DERVİŞ TURHAN 505 ve siyasal iktidarlara yargının kararlarını etki altına alma olanağını sağlamaktadır. Bunun ne büyük sakıncalar doğuracağını açıklamaya gerek yoktur. Silâhlı Kuvvetler yönetiminin iyi niyetinden ve tarafsızlığından kimse kuşku duymamaktadır. Bugün gerek Devlet Başkanı, gerek Ada­ let Bakanı siyasal etki alanının dışındadırlar. Duyulan kuşkular ve kay­ gılar şimdiki yönetim için değil, gelecek dönemlere ilişkindir. Gerçekten, demokratik düzene geçildiğinde siyasal bir makamın temsilcisi olan Adalet Bakanının siyasal etkiler dışında kalamıyacağı kuşkusu ister istemez duyulacak ve kişisel veya siyasal amaçlı tasar­ ruflara, haksız işlemlere ve kararlara yolaçılabilecektir. Onun için, Devletin yeni baştan kurulmakta olduğu bu çetin ve tarihi dönemde hâkimlerin bağımsızlığı ve güvencesi kendi kendilerini yönetmesi ilkesinin benimsenmesi ile mümkün olabileceği gözetilerek, yeni Anayasaya her düzeydeki yargının bağımsızlığını kesinlikle ko­ ruyacak biçimde hükümler konulmalıdır. YARGITAY VE MAHKEMELERİN ÇALIŞMASI Her yıl nüfusumuzun hızla çoğalması, ekonomik ve sosyal ilişki­ lerin artması, hızlı kentleşme, toplumsal hayatın gittikçe karmaşık bir nitelik alması, anlaşmazlıkları çoğaltmakta ve hukuk açısından yeni iş ve davalara neden olmaktadır. Bir önceki yıldan devredilen dosyalar ile birlikte 1981 yılında tüm hukuk ve ceza mahkemelerine gelen dava sayısı 2.680.346'ya ulaşmıştır. Ülkemizde hâkim ve C. Savcısı kadrosunun tamamı 6881'dir. Bu konuşmanın hazırlandığı tarihte, Adalet Bakanlığından alınan bilgiye göre, bu kadrolardan 1742'si açık bulunmaktadır. Bunlardan toplam 904'üne Yargıtay'da, Sıkıyönetim Mahkemelerinde, Askerî Yargıtay'da, Adalet Bakanlığı'nda görev verilmiştir. Böylece kürsüde çalışan ve yılda 2.680.346 davaya bakacak hâkim ve C. Savcısı sayısı 4235'dir. Deneylerden elde edilen sonuca göre, normal olarak bir ağır ceza mahkemesi yılda ortalama 250, asliye ceza ve asliye hukuk mah­ kemeleri 500 - 750, sulh hukuk ve sulh ceza mahkemeleri de 1000 - 1200 davaya bakabilmektedir. Oysa mahkemelere gelen iş sayısı bu rakam­ 506 1982-1983 ADALET YILINI AÇIŞ KONUŞMASI ların çok üstündedir. Bir günde 40 - 50 hatta daha fazla davanın görüldüğü mahkemeler vardır. Hukukî güven, hâkimlerin çabuk ve doğru karar vermelerinin sağlanmasıyla gerçekleşebilir. Hâkimlerden veya mahkemelerden ya­ kınmak, suçlamalarda bulunmak hiçbir yarar sağlamaz. Aksaklıkları gidermenin tek yolu gerçekçi çareleri bulmak ve uygulamak yoludur. Her yıl artan iş sayısını karşılayabilecek ivedi önlemlerin başında,- hâkim yetiştirilmesi konusunun titizlikle ele alınıp bir plâna bağlan­ ması gelmektedir. Bunun için de her hâkime bir yılda düşecek ortala­ ma normal iş sayısının ne olacağının ve bu esasa göre, bugün için kaç hâkime ihtiyaç bulunduğunun, gelen işlerdeki artma oranının ne oldu­ ğunun ve bu oranla nüfus artışındaki orana göre gelecek her yıl için kaç hâkime ihtiyaç olacağının bilimsel yollarla araştırılıp bulunması ve bu araştırmalar sonunda bulunacak sayıda yetenekli hâkimin her yıl iş başına getirilmesi için gerekli önlemlerin bütün ayrıntılariyle düşünülüp kararlaştırılması gerekir. Değişen hayat ve çağ karşısında gerektiği kadar gelişme olanağı bulamamış olan Adalet Kuruluşu, kendisine düşen fonksiyonu gerektiği gibi yerine getirememektedir. Mahkemelere gelen iş sayısının yıldan yıla artması, hâkimlerimizi altından kalkılması çok zor bir duruma sokmaktadır. Baktığı davaların sayısının bir insanın gücüyle karşılana- mıyacak kadar çok bulunması yüzünden hâkimin iş yükü altında ezil­ diğinin yurttaşlar arasında yayılmış olması, onun kararlarının doğru olmadığı izlenimini uyandırabileceğinden, böyle bir durum kararlara karşı güveni sarsar. Hâkimlerimizin büyük bir iyi niyet ve özveri ile çalışmaları bu ağır yükün altından kalkmaları için yetmemektedir. İş sayısının boyu­ na çoğalması, hâkim ve mahkeme sayısının ise bu oranda artırılmaması yüzünden davaların karara bağlanması gecikmektedir. Oysa, sür'atli bir yargılamadan yararlanmak insan için temel haklardan birisini oluş­ turmaktadır. Gereksiz ve yersiz gecikme haksızlığın giderilmesi ola­ nağını ortadan kaldırmakta ve davaların gecikeceğine ilişkin bir inan­ cın vatandaşlar arasında yaygınlaşması, hakkın yargı mercileri önünde aranmasından vazgeçilmesi ve hukuk dışı yollara başvurulması sonu­ cunu doğurmaktadır. Adalet, ancak sür'atle gerçekleşirse değer kazanır. Geç adalet te­ cellisi toplumda huzursuzluk yaratır ve adalete karşı olan saygı ve gü­

Description:
letsizlikle yıkılır» dendiği gibi, Ömer Hayyam «Adalet kâinatın ruhu dur», Alman Filozofu gılar şimdiki yönetim için değil, gelecek dönemlere ilişkindir.
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.