ebook img

XV. YÜZYIL BURSA ALİMLERİ VE ARAP DİLİNE KATKILARI Mehmet YALAR* ÖZET Bu çalışmada ... PDF

20 Pages·2003·0.22 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview XV. YÜZYIL BURSA ALİMLERİ VE ARAP DİLİNE KATKILARI Mehmet YALAR* ÖZET Bu çalışmada ...

T.C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Cilt: 11, Sayı:2, 2002 ss. 97-116 XV. YÜZYIL BURSA ALİMLERİ VE ARAP DİLİNE KATKILARI Mehmet YALAR* ÖZET Bu çalışmada XV. Yüzyıl Bursa Alimlerinin kısa biyografileri ile Arap diline dair eserleri ele alınarak Arap diline olan katkıları belirlenmeye çalışılmıştır. Bu çerçevede on üç alim ve Arap diliyle ilgili olarak yazdıkları kırk dokuz eser tespit edilmiş olup eserlerin, büyük ölçüde günümüze kadar geldiği görülmüştür. SUMMARY The Scholars from the XV th Century Bursa and Their Works Concerning the Arabic Language This article presents the brief biographies of the Scholars from the XV th Century Bursa, and their works concerning the Arabic language. These works sheds onto their contributions to the field. To this end, thirteen scholars and forty-nine works by them have been found and most of them have reached to us today. A-OSMANLI MEDRESE GELENEĞİNDE ARAP DİLİNİN ÖNEMİ Osmanlı medrese geleneğinde, Kur’an dili olarak kutsanan Arapça, öğretim ve te’lif faaliyetlerinde öne çıkmış ve eğitim dili olmuştur. Bu yönüyle * Yard. Doç. Dr.; U.Ü. İlahiyat Fakültesi Arap Dili ve Belagatı Öğretim Üyesi Osmanlı medreseleri, yabancı dille öğretim yapan öğretim kurumları olarak nitelenebilir. Nitekim medrese programlarında muhteva, büyük ölçüde Arap dili ile ilgili derslere ayrılmıştır.1 B-MEDRESELERDE OKUTULAN ARAPÇA DERSLERİ VE DERS KİTAPLARI Osmanlı Medreselerinde okutulan ilimler; alet ilimleri demek olan “ulûm- i âliye” (cüz’iyât) ve yüksek ilimleri ifade eden “ulûm-i ‘âliye”den oluşurdu.. Arap diliyle ilgili dersler alet ilimlerinin önemli bir bölümünü teşkil ederdi. Zira, öğretim ve te’lif geleneğinin Arapça ile özdeşleşen yapısı, ilmî literatür açısından, dil ve edebiyat kültürünü, bir bakıma tahsil hayatının ön şartı haline getirmiş idi.2 O kadar ki, otuzlu medreselere, es-Sekkâkî’nin Arap diline dair el- Miftâh adlı eserine atfen “Miftâh Medreseleri” adı verilmiştir. Bu çerçevede ulûm-i edebiyye ve ulûm-i Arabiyye diye tabir olunan başlıca dersler şunlardır: Sarf, nahiv, belâgat (maânî, beyan, bedî‘), vad‘, lugat, iştikak, arûz, kafiye, hitabet, şiir ve hat. Bunlardan sarf, nahiv ve belâgata dair olarak okutulan en ünlü ders kitapları şöyle sıralanabilir. 1. Sarf a) Emsile b) Bina c) Tasrîfu’z-Zencânî veya İzzî (İzzuddîn ez-Zencânî’ye ait) d) Şerhu’l-İzzî (Teftazâni’ye ait) e) Şerhu’l-İzzî (Bursalı Hocazâde’ye ait) f) Merâhu’l-Ervâh (Ahmed b. Ali b. Mes ‘ûd’a ait) 2. Nahiv a) Kâfiye (İbnu’l-Hacib’e ait) ve Şerhleri b) Muğni’l-Lebîb (İbn Hişam’a ait) ve Şerhi c) el-Misbâh (Ebu’l-Feth Nasir el-Mutarrazî’ya ait) 1 Akgündüz, Hasan, Klasik Dönem Osmanlı Medrese Sistemi, İstanbul, 1977, 418 2 İ.A.; İslam Ansiklopedisi, MEB Yayınları, İstanbul, 1979, VIII, 75 98 d) Kavâidu’l-İ‘râb (İbn Hişam’a ait) 3. Belâgat a) Miftâhu’l-‘Ulûm (es-Sekkâkî’ye ait) b) Celâluddîn el-Kazvînî’ye ait et-Telhîs ve et-Teftâzânî’ye ait el- Mutavvel ile el-Muhtasar adlı şerhleri Esasen Arapça, çok erken yaşlarda Sıbyan Mektepleri’nde ve Enderun’da da okutulurdu. 3 C- İLK OSMANLI MEDRESELERİNİN KURULDUĞU YER OLARAK BURSA Bursa, Osmanlı Devleti’nin kurulduğu yer ve bu devletin yedi hükümdarına başkentlik yapmış bir şehir olmanın yanı sıra, ilk Osmanlı medreselerinin kurulduğu yer olması hasebiyle de Osmanlı eğitim-öğretim tarihinde büyük öneme sahiptir. Nitekim Osmanlıların ilk ünlü medresesi, İznik’teki Orhan Gazi Medresesi olup Bursa’nın fethi ve burada medreselerin açılmasına kadar önemini korumuştur. Bu medrese, 1331 tarihinde faaliyete geçmiş ve alimlerin burada toplanarak gösterdikleri öğretim faaliyetleri sayesinde İznik, kültürel bir canlılığa sahne olmuştur. Ayrıca, Orhan Gazi, 1326 tarihinde fethettiği Bursa’yı başkent yaparak burada kiliseden çevirdiği Manastır Medresesi ile 1335’te yaptırdığı diğer medrese, I. Murad’ın Çekirge’de 1365’te yaptırdığı medrese, Yıldırım Bayezid’in 1388’de Ulucami yanında kurduğu medrese ile diğer medreseler ve Çelebi Mehmed’in 1418’de Yeşil Cami yanında yaptırdığı medrese, Bursa’nın önemli medreseleridir. Bu tür medrese kurma faaliyetleri, Bursa’yı aynı zamanda bir kültür merkezi haline getirmiş, kurulan medreselerde çok sayıda alim yetişmiş ve devrin ünlü alimleri müderrislik yapmışlardır.4 Nitekim ortaçağın en büyük matematik ve astronomi bilginleri arasında yer alan Bursalı Kâdızâde-i Rûmî (ö.815/1412) Bursa’da, Molla Fenarî de, İznik’te Alâeddîn 3 Ahmed b. Ali b. Mes‘ûd, Merâhu’l-Ervâh, yy, ts., 2; el-Muncid fi’l-A‘lâm, Komisyon, Beyrut, 1973, II, 6, 16, 177, 303, 536; Ergin, Osman, Türk Maarif Tarihi, İstanbul, 1977, 82 vd.; Akgündüz, a.g.e., 397; Baltacı, Cahid, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, İstanbul, 1976, 37-39 4 Baltacı, a.g.e., 15,16; Akgündüz, a.g.e., 248, 249. 99 Esved (ö.800 /1397)’den öğrenim gördükten sonra ülke dışında tahsillerini tamamlamışlardır.5 D- BU DEVİRDE DEVLET ADAMLARININ İLME VE ALİMLERE OLAN DESTEĞİ Bu dönemdeki ilmî ve edebî faaliyetler, devlet büyüklerinin iltifatına mazhar olmuş ve gelişmiştir. Devrin padişahları da, bizzat şiir ve edebiyatla uğraşmış; alim, şair ve edipleri himaye etmişlerdir. Ayrıca padişahlar, ulemanın fikir ve tenkitlerini de ciddiye almışlardır. Bu dönemde yetişen ünlü ve eser sahibi ilim, fikir ve sanat adamlarının çokluğu dikkat çekmektedir. 6 Katip Çelebi, Fatih’in, Sekkakî’nin Miftâhu’l-‘Ulûm’unun okutulmasına dair buyruğu olduğunu kaydeder.7 Bu örnek, devrin hükümdarlarının, eğitim- öğretim faaliyetleri ile ne denli yakından ilgilendiklerinin önemli bir göstergesidir. BU DÖNEMİN BAŞLICA BURSA ALİMLERİ VE ARAP DİLİNE DAİR ESERLERİ “Bursa Alimleri” kavramı tespit edilirken şu iki kriterden biri göz önünde bulundurulmuştur: Bursa’da doğup büyümüş ve ailece burada yaşamış olmak veya öğrenim ve öğretim hayatının kayda değer bir bölümünü burada geçirmiş olmak. Konu edindiğimiz alimde ise, Arap dili alanında öğretim ve te’lif faaliyetinde bulunmuş olma vasfı esas alınmıştır. Bu çerçevede Bursa’nın yetiştirmiş olduğu veya ilmî faaliyetlerine zemin teşkil ettiği XV. yüzyıl Bursa alimlerinin ilmî ve meslekî kişilikleri ile eserlerini konu alan çalışmanın amacı Bursa’nın ilim tarihindeki yerine mütevazi bir katkıda bulunmaktır. Sıralamada vefat tarihlerini dikkate alarak ele alacağımız alimlerin başlıcaları şunlardır: 5 Mecdi, Mehmed, Terceme-i Şakayik (Şakayik-i Numaniye ve Zeyilleri), İstanbul, 1409/1989, 38, 47; Komisyon, Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi, Anadolu Yayıncılık, İstanbul, ts., VI, 3096 6 ARSLAN, Ahmet Turan, “XVI. YY Osmanlı İlmî Hayatına Bir Bakış”, Osmanlı, Komisyon , Ankara, 1999, VIII, 46 7 Katip Çelebi, Cihannuma, İstanbul, 1145/1732, 688 100 A- ŞEMSUDDİN MUHAMMED B. HAMZE EL-FENARÎ “MOLLA FENARİ” (ö. 834/1431) Bursa’nın Yenişehir ilçesi civarındaki Fenar köyündendir. İlk tahsilini İznik Medresesi müderrislerinden Alauddin Esved’den yaptıktan sonra Cemaluddin Aksarayî (ö.800/1397)’den okumaya devam etti. Daha sonra Mısır’a giderek Ekmelüddin el-Babertî (ö.786/1384)’den ders okudu. Mısır’da tahsilini tamamladıktan sonra Bursa’ya döndü ve buranın kadılığına atandı. Şakaik müellifinin verdiği bilgiye göre, bir süre sonra Manastır Medresesi’nin müderrisliğini de deruhte etti ve bu iki görevle birlikte Bursa Müftülüğü görevini de yürüttü.8 Fenari, döneminin en büyük alimlerindendir. Nitekim İmam Suyutî (ö.911/1505)’nin hocası olan Allame el-Kâfiyeci (ö.879/1474), onu çok överdi. İbn Hacer el-Askalânî(ö.852/1449) ise, Fenari’nin Arap dili ilimlerinde, özellikle de maani ve beyan dallarında otorite olduğunu söyler. Güçlü bir nazım melekesine sahip olup her biri bir ilim dalını içeren 20 adet Arapça manzumesinden söz edilir. Ayrıca Taşköprüzâde (ö.968/1561), İbn Ğânim el- Kudsî’ye yazdığı manzum bir Arapça methiyesine yer vermektedir.9 ESERLERİ Fenari’nin, tefsir, fıkıh, akaid, mantık, tasavvuf ve akli ilimlere dair yüzü aşkın eserinin yanı sıra, Arap dili ile ilgili bazı eserlerinden de söz edilmektedir ki, başlıcaları şunlardır: 1. Esâsu’t-Tasrîf Sarf ilmine dair müstakil ve muhtasar bir eser olup muhtevası itibariyle ; bir mukaddime, birkaç bab ve bir hatimeden oluşmaktadır.10 Eser, oğlu Muhammedşah Fenari tarafından şerh edilmiştir. Metnin müstakil nüshasının kaydına rastlanmamakla birlikte şerhin Süleymaniye Ktp. Laleli Böl. Nr. 3072’de kayıtlı bir nüshası bulunmaktadır. 8 Taşköprüzâde İsamuddin b. Mustafa, eş-Şekâiku’n-Nu’maniyye fi Ulemâi’d – Devletî’l-Osmaniyye, tah. A. Suphi Furat, İstanbul, 1405/1985, 22-27 9 Taşköprüzâde, a.g.e., 22-27; Katib Çelebi, Keşfuzzunûn, İstanbul, 1362/1943, I, 161; Bursalı, Mehmet Tahir, Osmanlı Müellifleri, İstanbul, 1333, I, 390; Altunsu, Abdulbaki, Osmanlı Şeyhulislamları, Ankara, 1972, 2, 3 10 Keşfuzzunun, I, 74 101 2. Nahve dair müstakil bir eser Bu eseri de, oğlu Muhammedşah tarafından şerh edilmiş11, ancak kaydına rastlanmamıştır. 3. Haşiye alâ Şerhi’t-Teftâzanî li’l-Miftâh Belâgata dair olan bu eser, Sa’deddin Teftâzanî’nin Sekkâkî’ye ait Miftâhu’l-Ulûm adlı ünlü esere yazdığı şerhin haşiyesidir. Eser, Süleymaniye Ktp. Laleli Böl. Nr. 2850’de kayıtlıdır. 4. Haşiye ‘alâ Şerhi’s-Seyyid ‘ale’l-Miftâh Bu eser de belâgata dair olup Seyyid Şerif’in Sekkâkî’ye ait adı geçen esere yazdığı şerhin haşiyesidir. Birer nüshası, Süleymaniye Ktp. Laleli Böl. Nr. 2845 ve 2850’de kayıtlı bulunmaktadır. 5. Haşiye ala’d-Dav’ Eser, Muhammed b. Muhammed el-İsferâî’nin ad-Dav’ adlı eseri üzerine kaleme alınan bir haşiyedir.12 B-MUHAMMEDŞAH FENARİ ( ö. 839/1436) Molla Fenari’nin oğludur. Son derece zeki olup Mecdi’nin ifadesiyle babasının sahip olduğu ilimleri ondan tahsil ederek çok genç yaşta ihata etmiş ve henüz onyedi yaşında iken Bursa Sultan Medresesi’nin Müderrisliğine atanmıştır. O zamanki geleneğe uygun olarak, verdiği ilk derse katılan büyük alimler ve çok sayıda öğrenci, önemli konularda sorular sormuşlar; sordukları sorulara yeterli ve doyurucu cevaplar almışlardır. Bu arada, Fahreddin el-Acemî onun muidi –asistanı- olmuştur.13 ESERLERİ Birkaç eser yazmış olup bunlardan Arapçaya dair olanlar, yukarıda açıklandığı üzere, babasının sarfa dair Esasu’t-Tasrîf adlı eseri ile nahve dair bir eserine yazdığı şerhlerden ibarettir.14 11 Taşköprüzade, a.g. e., 22-27; Mecdi, a.g.e, 47-53 12 Taşköprüzâde, a.g.e., 22-27; Mecdi, a.g.e., 47-53 Keşfuzzunûn, II, 1709, 1766 13 Mecdi, a.g.e., 56, 57 14 Taşköprüzâde, a.g.e., 22-27; Mecdi, a.g.e., 47-53 102 C- HASAN PAŞA KARA ALAADDİNZÂDE (ö. 841/1437) Arap dili alimi olarak tanınan bu zat, İznik Medresesi’nin ünlü müderrisi Alaaddin Esved’in büyük oğludur. Çocukluk yıllarını, babasının uzun süre müderrislik yaptığı İznik’te geçirmiştir. Burada babasından nahiv dersleri aldıktan sonra Cemaluddin Aksaraî’ye giderek Molla Fenari ile birlikte bu zattan okumaya devam etmiş ve tahsilini onun aynında tamamlamıştır. Hayatının büyük bir kısmını müderrislik yaparak ve aralarında Kutbeddin İznikî gibi alimlerin de bulunduğu bir çok talebe yetiştirmekle geçirmiştir. Bursa’da onun adını taşıyan cami ve medrese, burada uzun süre görev yaptığını göstermektedir. Aynı zamanda kadıaskerlik ve vezirlik de yapan bu zata paşa lakabı, Türkmenlerde adet olduğu üzere, babasının büyük oğlu olmasından ötürüdür. 15 ESERLERİ Daha çok Arap dili alanındaki eserleri ile tanınmış ve bu eserler, Osmanlı medreselerinde çokça okunan eserler arasında yer almıştır. Bunlardan şu üç eser günümüze kadar gelmiştir: 1. el-İftitâh fi Şerhi’l-Misbâh Bu, el-Mutarrazî’nin nahivle ilgili ünlü el-Misbâh adlı eserinin şerhidir. Bu şerh üzerine Mustafa Sururi ile Keçi Mehmet Efendi’nin birer haşiyesi bulunmaktadır. Eserin bir çok kütüphanede mevcut yazma nüshalarından şu iki örneğe yer vermek istiyoruz: Topkapı Müz. Ktp. Nr. 7707/1138; Antalya Ktp. Tekelioğlu Böl. Nr. 538/2 2. Şerhu’l-‘İzzî İzzuddîn ez-Zencânî’nin Tasrifu’z-Zencânî diye bilinen ünlü eserinin şerhi olup bir nüshası Süleymaniye Ktp. Carullah Ef. Nr. 2088’de kayıtlıdır. 3. Şerhu Merâhi’l-Ervâh 15 Keşfuzzunûn , II, 1708; ; Bursalı, a.g.e., I, 271, 272; Mehmed Süreyya, Scill-i Osmanî, (Yayına hazırlayan: AKBAYAR, Nuri. Eski yazıdan aktaran: KAHRAMAN, S.Ali), İstanbul, 1996, II, 117, 118; D.İ.A.; Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, XVI, 338-339; 103 Ahmmed b. Ali b. Mes’ud’un Merâh diye ün yapan eserinin şerhidir. Bu eserin Süleymaniye Ktp. Şehit Ali Paşa Böl. Nr. 2568’de bulunan nüshasından başka bir çok kütüphanede daha yazma nüshaları mevcuttur. D- HIZIR BEY B. CELALUDDİN (ö. 863/1459) Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde doğmuş olup ilk öğrenimini buranın kadısı olan babasından gördükten sonra Bursa’ya gelerek Molla Yegân’dan aklî ve naklî ilimleri tahsil etmiştir. Burada öğrenimini tamamladıktan sonra, bir süre Sivrihisar’da müderrislik yapmış, ardından Fatih’in huzurunda bir Arap alimiyle yaptığı tartışmada üstün gelince padişah, taltifen onu Bursada’ki Sultaniye Medresesi’ne müderris olarak atamıştır. Hızır Bey, bu göreve atandıktan sonra Bursa’daki ilmî çalışmaların odağı haline gelmiş; Hocazâde ve Hayalî gibi iki ünlü talebesinin yardımıyla bir çok şöhret sahibi alim yetiştirmiştir ki, Kestelî, Alauddin Arabî, Hatibzâde ve Muarrifzâde bunlardan bazılarıdır. Öte yandan Hızır Bey, Arap ülkelerine gitmeden Arapça öğrenen alimlerdendir. ESERLERİ Arap diline son derece hakim olup gayet sanatkârane ve güçlü Arapça manzumeler ortaya koymuştur ki, başlıcaları şunlardır: 1. el-Kasîdetu’n-Nuniyye –Cevahiru’l-Akaid- Kelam meselelerine dair olan bu eser yüzbeş beyitten oluşmaktadır. Aynı zamanda Hızır Bey’in en ünlü eseri olan bu eserin çok sayıdaki terceme ve şerhleri arasında en ünlüleri şunlardır: a) Öğrencisi Ahmed b. Mustafa el-Hayalî’nin şerhi Bu esere Hayalî bahsinde değinilecektir. b) el-Hâfız el-Kebîr Muhammed b. el-Hac Hasen (ö. 1154/1741)’in şerhi c) Davud al-Karsî(ö.1169/1756)’nin Şerhu’l-Kasîdeti’n-Nîniyyeti’t- Tevhîdiyye adlı Arapça şerhi. Çeşitli kütüphaneler(Süleymaniye Ktp. Kasidecizâde, nr.166; Hasan Hüsnü Paşa, nr. 1177/3 ve British Museum Add. 5987/11)’de mevcut yazma nüshalarının yanı sıra, İstanbul’da 1291 ve 1318 tarihlerinde birer baskısı yapılmıştır. Ayrıca, eserin yapılmış başka baskıları da bulunmaktadır.16 16 AKPINAR, Cemil, “Davud-i Karsî”, D.İ.A., İstanbul, 1994, IX, 30 104 Kasîde’i-Nuniyye’nin; Antalya Ktp. Tekelioğlu Böl. Nr. 876/34, 1298 ve Süleymaniye Ktp. Esad Ef. Böl. Nr. 3696 vs.’de nüshaları bulunmaktadır. 2. Ucaletu Leyletin ev Leyleteyn Fatih’e hitaben bir iki gecede acele ile kaleme alınmış olan kısa bir Nuniye olup bunun, bir önceki kasîdenin ithafnamesi mi yoksa müstakil bir kasîde mi olduğu konusunda ihtilafa düşülmüştür. 3. Kasîde-i Tâiyye Hezec vezninde müstezad türünden yedi beyitlik edebî bir kasîde olup Hızır Bey’in şairane duygularını dile getirmektedir.17 E- ŞEMSUDDİN AHMED DİNKOZ (ö..874/1469) Fatih devri alimlerinden olup Anadolu’nun bazı medreselerinde müderrislik yaptıktan sonra Bursa’da Yıldırım Medrersesi’nde müderris olmuş ve vefat edinceye kadar bu görevine devam etmiştir. Bursa’nın tanınmış müderrislerinden olan Dinkoz, müderrisliği ve eserleri ile buranın ilmî faaliyetlerine önemli katkılarda bulunmuştur. ESERLERİ Arap diline dair başlıca eserleri şunlardır: 1. Merâhu’l-Ervâh Şerhi Sarf ilmine dair ünlü Merâh metnine yazılmış bir şerh olup basılmış ve medrese öğrencileri arasında ün yapmıştır. Katip Çelebi, Şerhin muteber ve faydalı bir eser olduğunu kaydetmiştir.18 Pek çok kütüphanedeki yazma nüshalarının yanı sıra, basma bir nüshası Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Ktp. Nr. 492.75’de kayıtlıdır. Bu şerhe bir haşiye de yazılmış olup Köprülü Ktp., III, 642’de kayıtlıdır. 17 Taşköprüzâde, a.g.e, 91-94; Bursalı, a.g.e., I, 290; İ.A., V/1, 471; D.İ.A., İstabul, 1998, XVII, 413, 414 18 Keşfuzzunûn, II, 1651 105 2. Maksûd Şerhi Bu da sarfa dair bir eser olup Şakayık mütercimi Mehmed Mecdî, her iki şerhin de inceliklerle dolu çok faydalı eserler olduğunu söylemiştir.19 3. Risaletu Binâi’l-Ef’al Bu eser de sarfa dair bir risale olup bir nüshası Köprülü Ktp., III, 651/4,6 ve 653/3’de kayıtlıdır. Kaynaklarda, meşhur Bina kitabından farkları olup olmadığına dair bir bilgiye rastlanmamıştır. F- ŞEMSUDDÎN AHMED HAYALÎ (ö. 875/1470) İznik’li olup Kâdı Musa’nın oğludur. İlk tahsilini babasının yanında yapmış, daha sonra Alauddin Ali et-Tusî ve o sırada Bursa Sultaniye Medresesi müderrisi bulunan Hızır Bey’e öğrenci olmuştur. Hızır Bey’den icazet aldıktan sonra kendisine muid olmuş, ayrıca bazı medreselerde ders okutmuştur. Bir süre sonra Fatih tarfından, Hatibzâde’nin vefatıyla boşalan İznik Orhan Gazi Medresesi Müderrisliğine atanmıştır. Hayalî, kısa zamanda ilimdeki üstünlüğünü kabul ettirmiş, ancak henüz otuz üç yaşında iken vefat etmiştir. Vefatı üzerine Muslihuddin Mustafa Hocazâde’nin: “Şimdi rahat uyurum” demesi, Hayalî’nin ona olan üstünlüğünü itiraf ettiğini göstermektedir.20 ESERLERİ Fıkıh usulü, tefsir ve kelama dair yazdığı eserlerin yanısıra Arap diliyle ilgili eserleri şunlardır: 1. Şerhu’l-Kasîdeti’n-Nuniyye Hızır Bey’in Kasîde-i Nuniyye’sine yazılan şerhlerin en ünlüsüdür. Bu şerhin pek çok kütüphanede nüshaları bulunmakta olup örnek olarak Süleymaniye Ktp. Mihrişah Sultan Böl. Nr. 297 ve Köprülü Ktp., II, 1587/5’de kayıtlı nüshaları zikredebiliriz. Ayrıca bu şerhe Muhammed Emin b. Şeyh Muhammed el-Üsküdarî (ö.1151/1738) tarafından bir haşiye yazılmıştır. 21 19 Taşköprüzâde, a.g.e., 231; Mecdî, a.g.e., 229; Keşfuzzunûn, II, 1709, 1766; Bursalı, a.g.e., I, 305; Mehmed Süreyya, a.g.e., V, 1577; Baltacı, a.g.e., 543 20 Taşköprüzâde, a.g.e., 185-187; Mecdî, a.g.e., 158 vd. ; M. Süreyya, a.g.e., II, 656; Bursalı, a.g.e., I, 291; Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, Ankara, 1947, II, 658; D.İ.A., İstanbul, 1998, XVII, 3-5; Baltacı, a.g.e., 327 21 Keşfuzzunûn, II, 1348 106

Description:
d) Kavâidu'l-İ'râb (İbn Hişam'a ait). 3. Belâgat . Fenari'nin, tefsir, fıkıh, akaid, mantık, tasavvuf ve akli ilimlere dair yüzü aşkın eserinin yanı . Muslihuddin Mustafa Hocazâde'nin: “Şimdi rahat uyurum” demesi, Hayalî'nin ona olan
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.