VERGİ AFLARI SONRASINDA VERGİ UYUM SÜRECİ Yrd. Doç. Dr. Ahmet TEKİN Dumlupınar Üniversitesi, Maliye Bölümü [email protected] Yrd. Doç. Dr. Güner TUNCER Dumlupınar Üniversitesi, Maliye Bölümü [email protected] Arş. Grv. Ersin Nail SAĞDIÇ Dumlupınar Üniversitesi, Maliye Bölümü [email protected] ÖZET Vergi afları, vergi uyumunu güçlendirme, vergi idaresinin ve yargının yükünü hafifletme, kamuya ek kaynak yaratarak bütçe açıklarını kapatma amaçları için bir araç olarak kullanılabilmektedir. Türkiye’de 1923 yılından bu yana çeşitli mali ve politik nedenlerle vergi aflarına sık sık başvurulmuştur. Bu çalışmada 2003-2011 döneminde beyana dayalı gelir vergisi özelinde çıkarılan vergi affı uygulamalarının vergi uyumuna olan etkisi iller bazında incelenmiştir. İnceleme neticesinde ele alınan iki af dönemi içerisinde vergi uyumunun azaldığı ve af beklentisinin arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Vergi Afları, Vergi Uyumu, Beyana Dayalı Gelir Vergisi TAX COMPLIANCE PROCESS AFTER TAX AMNESTIES ABSTRACT Tax amnesties could be used as a tool aiming to strength the tax compliance, lighten the tax administration’s and the justice’s load, reduce the budget deficit. Since 1923 tax amnesties have been frequently applied in Turkey due to various fiscal and political reasons. In this study the effect of tax amnesty laws are examined on the province basis and in terms of income tax on a declaration basis. It is concluded that the tax compliance have decreased and expectations of future tax amnesties have increased for the last two taxes amnesty programs in Turkey. Key Words: Tax Amnesties, Tax Compliance, Income Tax Based on Declaration 1.GİRİŞ Vergi afları, vergi uyumunu güçlendirme, vergi idaresinin ve yargının yükünü hafifletme, kamuya ek kaynak yaratarak bütçe açıklarını kapatma amaçları için bir araç olarak kullanılabilmek ve uygulanan vergi afları hedeflere ulaşmada zaman zaman başarıya veya başarısızlığa neden 1 SAKARYA İKTİSAT DERGİSİ/THE SAKARYA JOURNAL OF ECONOMICS olabilmektedir. Sık sık tekrarlanan vergi afları özellikle vergi uyum sürecini olumsuz etkileyebilmektedir. Bu durum mükellefler üzerinde sürekli olarak yeni bir vergi affı çıkarılması beklentisini artırmakta ve vergi uyum sürecinin gelişmesinin önüne engel koyabilmektedir. Hükümetler vergi aflarını gündeme getirmeden önce mutlaka mevcut vergi sistemlerinin durumunu ve bileşenlerini derinlemesine analiz etmek durumundadırlar. Eğer mevcut sistemdeki arızalar tespit edilmeden herhangi bir vergi affı yürürlüğe girerse bu faydadan çok sisteme zarar getirecektir (Alm, 1998, s. 1). Çok sık af kanunu çıkarılması, vergi bilinci ve alışkanlığının yok olmasına yol açmakta ve zamanında vergi ödeyenlerin adeta “enayi” yerine koymak gelen afların en büyük olumsuzluğu vergi adaletini ortadan kaldırmasıdır (Karakoç, 2004, s. 98-99). Bununla birlikte vergi afları vergi ödemeyenler lehine bir rekabet üstünlüğü saplayarak, vergi ödeme isteğinin azalmasına neden olmaktadır (Karakoç, 2004, s. 98-99). Vergilerin adil dağıtılmasını öngören vergi adaleti açısından bu durum ele alındığında, gerçekten mükellef açısından Türkiye’de uygulan afların vergi ödemeyi olumsuz etkilediği açık bir şekilde ifade edilebilir. Vergi adaleti ve vergiye gönüllü uyum arasındaki ilişki incelendiğinde, vergiye karşı olumsuz tepkilerin en büyük gerekçesinin mükellefler tarafından adil bulunmayan vergi algısı dikkat çekmektedir. Adaletsiz vergileme, vergi yükünün toplumu oluşturan bireyler arasında adil ve dengeli bir şekilde dağıtılmaması anlamına gelmektedir. Ayrıca, vergilemede bazı kişi ve gruplara ayrıcalıklı davranılması (vergi istisna ve muafiyetlerinin uygulanması, vergi imtiyazlarının yaygın olarak uygulanması vb.) Toplumsal açıdan bazı hoşnutsuzluklar oluşturmakta ve kendilerine haksızlık yapıldığına inanan mükelleflerin vergilemeye tepki göstermelerine neden olmaktadır (Tuay & Güvenç , 2007, s. 28). Vergi affı uygulamaları, vergi sisteminde yapılmak istenen değişikliklerin bir parçası olarak çıkartılan ya da af sonrasında alınacak sıkı önlemlerle desteklenen bir vergi affı, mükelleflerin vergi kanunlarına uyumunda artış sağlamasına ya da en azından bir azalmanın meydana gelmemesini sağlamaktadır (Güner, 1998, s. 269). Dolayısıyla vergi afları çıkartılmadan önce dikkatli olmak gerekmektedir. Esasen bu durum, vergi aflarının altyapını sağlayan vergi idaresi ve bunu yürürlüğe koyan iktidar sahiplerinin sorumluluğu altındadır. Bu çalışmanın çıkış noktası vergi aflarının vergi uyumunu olumsuz yönde etkileyebileceği gerçeğidir. Bu kapsamda çalışmada 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu ile 6111 sayılı kanun arasındaki dönemde mükelleflerin vergi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirip getirmediklerini başka bir ifade ile vergi uyumu sürecini gerçekleştirip gerçekleştirmedikleri incelenmiştir. Bu incelemeyi yapmak için 2004-2011 yıllarını kapsayan dönem iller bazında ele alınmıştır. Veriler Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan derlenmiştir. Vergi uyumu tanımındaki mükelleflerin vergiye ilişkin yükümlülüklerini tam olarak beyan etmeleri ve mükelleflerin vergi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmeleri tanımlamasına uygun olan beyana dayalı gelir vergisi çalışmada incelenmiştir. Beyana dayanan gelir vergisinin tahsilat/tahakkuk (THS/THK) 2 Ahmet TEKİN/Güner TUNCER/ Ersin Nail SAĞDIÇ oranı vergi uyumu göstergesi olarak ele alınmış ve 81 il bazında 2004-2011 döneminde nasıl bir değişim gösterdiği açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışma, Vergi Aflarının Teori ve Kapsamı ve 4811 Sayılı Vergi Barışı Kanunu ile 6111 Sayılı Kanun Dönemi Arasında Vergi Uyumunun Beyana Dayalı Gelir Vergisi Açısından Değerlendirilmesi olmak üzere iki ana kapsama ayrılarak incelenmiştir. Vergi Aflarının Teori ve Kapsamı bölümü, Vergi Afları Konusunda Olumlu ve Olumsuz Görüşler, Vergi Affı Türleri, Vergi Aflarının Çıkarılma Nedenleri, Vergi Aflarında Mükellef Tipleri, Vergi Aflarının Başarı Koşulları, Vergi Aflarının Fayda ve Maliyetleri alt başlıklarında incelenmiştir. Çalışmanın son kısmında ise beyana dayanan gelir vergisinin tahsilat/tahakkuk (THS/THK) oranı vergi uyumu göstergesi olarak ele alınmış ve 81 il bazında 4811 ile 6111 sayılı kanun dönemleri arasında nasıl bir değişim gösterdiği açıklanmaya çalışılmıştır. 2.VERGİ AFLARI: TEORİ VE KAPSAM Değişik ülkelerde değişik zamanlarda uygulanan vergi afları, kapsamları ve süreleri açısından farklılık göstermektedir (Bülbül, 2003, s. 206). Söz konusu farklılıklar itibariyle literatürde geniş ve kapsamlı vergi affı tanımı yapmak güçleşmektedir. Vergi affı denildiğinde genel olarak vergi kanunlarına aykırı hareket edenlere uygulanan idari ve hukuki yaptırımların ortadan kaldırılmasını ifade etmektedir (Güner, 1998, s. 261). Vergi hukukunda af, vergi kanunlarına uygun olarak tarh edilmiş vergilerin belli süreler içinde ödenmesi kaydı ile, bunlara ilişkin cezaların veya gecikme zamlarının tamamının veya bir kısmının tahsilinden vazgeçilmesidir (Bülbül, 2003, s. 206). Esasen, devlet kendi yetkisiyle sadece tahsil edeceği gelirden vazgeçmemekte aynı zamanda vergi afları ile mükellef üzerindeki idari ve hukuki yaptırımları da ortadan kaldırmaktadır. Vergi hukukunda istisnai bir yol olarak kullanılan vergi afları, politik yönleri de olan olağanüstü bir araç niteliğindedir (Dönmez, 1992, s. 24). Bu açıdan değerlendirildiğinde vergi afları, vergi hukukunda bazı kurumlarla benzer olsa da aralarında temel farklılıklar mevcuttur. Vergi hukukunda vergi affına benzer kurumların başında; terkin, cezalarda indirim, pişmanlık ve ıslah ve uzlaşma gelmektedir. Bu uygulamaların ortak özelliği, idari bir tasarruf olmaları ve sürelerinin kısıtlanmamış olmasıdır. Bu ifadelerden, vergi aflarının yasama organının takdirine bağlı olduğu ve söz konusu diğer kurumların ise idari birer tasarruf oldukları belirtilebilir. Nitekim mükelleflerin terkin, cezalarda indirim, uzlaşma ya da pişmanlık talebinde bulunmaları ve bu haklardan yararlanmaları vergi kanunlarınca öngörülmüş bir haktır. Fakat yükümlünün vergi cezalarına veya ödememiş olduğu vergi borcuna karşılık affedilmek konusunda sübjektif bir hakka sahip olmadığı açıktır (Dönmez, 1992, s. 22). Çalışmanın bu kısmında vergi aflarının türleri, aleyhinde ve lehinde olan görüşler, afların çıkarılma nedenleri, genel olarak aflardan yararlanan mükellef tipleri, afların uygulamada başarılı olabilmeleri için sahip olmaları gereken koşullar ve sosyal ve ekonomik olarak fayda-maliyetleri açısından muhtemel sonuçları ele alınmıştır. 3 SAKARYA İKTİSAT DERGİSİ/THE SAKARYA JOURNAL OF ECONOMICS 2.1.Vergi Afları Konusunda Görüşler Vergi afları genellikle, ekonomik, sosyal, siyasi, vb. gibi nedenlerle yasama organlarının başvurduğu ve meşruluğu bugüne kadar tartışılagelmiş olan bir kurumdur. Dolayısıyla vergi aflarının aleyhinde ve lehinde birçok görüş ortaya atılmaktadır. 2.1.1.Vergi Afları ile ilgili Olumlu Görüşler Vergi hukukunda affı savununlar, temel düşüncelerini ekonomik ve mali suçların özellikleri, af yoluyla vergi gelirlerinin arttırılması, vergi tahsilatının hızlandırılması ve idari ve yargı organlarındaki iş yükünün hafifletilmesi nedenlerine odaklanmışlardır (Dönmez, 1992, s. 30). Bu temel görüşlerden bazıları kısaca özetlenmiştir: i) Siyasi, Ekonomik Ve Mali Bunalım Dönemlerinden Sonra Affın Gerekliliği: Siyasi, ekonomik ve mali bunalımların yol açtığı olumsuz etkileri gidermek amacıyla hükümetler çeşitli şekillerde mali aflara başvurabilmektedirler. Bu uygulamalara özellikle vergi suçlarına uygulanan yaptırımların ağırlaştırılarak mükelleflerin vergi ödevine bağlılığını artırmak ve vergi gelirlerini artırmak amacıyla gerek duyulduğu görüşü ortaya atılmıştır (Dönmez, 1992, s. 33). ii) Vergi Denetiminin Yetersizliğini Giderme Açısından Affın Gerekliliği: Vergi denetimini etkin ve başarılı bir şekilde yürütemeyen vergi sistemlerinde, vergi incelemesine tabi olan yükümlülerde inceleme standartları farklılık göstermekte ve denetim oranının düşüklüğü denetim görenlerle görmeyen yükümlüler arasında adaletsizliğe yol açmaktadır. Böylece yükümlüler arasındaki bu olumsuzlukları gidermek ve etkili bir vergi yönetimi tesis edilene kadar af kanunlarının çıkartılması uygun görülmektedir (Dönmez, 1992, s. 35). Vergi afları sonrası ancak etkin bir vergi sistemi reformu ve iyi bir denetimle vergi affından sağlanan sonuçlar olumlu olabilecektir (Çetin, 2007, s. 175). iii) Mali Mevzuatın Karmaşıklığı Nedeniyle Affın Gerekliliği: Genellikle mali mevzuatını vergi sistemini tesis edememiş az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde mükellefler vergi ödevleri ile ilgili maddi ve şekli yükümlülüklerini yerine getirmekte güçlük çekmektedirler. Dolayısıyla vergi afları bunlardan dolayı meydana gelebilecek olası haksızları gidermede yardımcı olacaktır (Dönmez, 1992, s. 33). iv) Vergi Gelirlerini Artırması Açısından Affın Gerekliliği: Bu görüş, hükümetlerin vergi aflarını, gizli kalmış vergi kaynaklarını düşük maliyetle ve kısa dönemde elde etmek amacıyla kullandıkları yardımcı bir araç olarak görmelerinden kaynaklanmaktadır. Vergi afları yoluyla vergi idaresi inceleme ve denetleme maliyetine katılmadan tespit edilemeyecek olan mükelleflerin tespiti sayesinde vergi gelirlerini artırabilme olasılığı artmaktadır (Savaşan, 2006, s. 51). v) Gönüllü Vergi Uyumunu Artırması Açısından Affın Gerekliliği: Vergi affı ile birlikte ve sonrasında güçlendirilmiş bir vergi uygulaması ve etkin bir denetiminin 4 Ahmet TEKİN/Güner TUNCER/ Ersin Nail SAĞDIÇ varlığının vergi uyumu artırması muhtemeldir. Gerçekten de yükümlüklerine kanunen yerine getirmeyen bir mükellefin tespiti ve cezalandırılması kendi başına anlam ifade etmemektedir (Alm, McKee, & Beck, 1990, s. 24). Vergi affı mükelleflere daha önce yerine getirmedikleri maddi ve şekli yükümlülüklerini belirli bir süre içerisinde getirme imkânı tanımaktadır. Burada yükümlülüklerini yerine getirmemiş olan mükelleflere beyaz bir sayfa açılmaktadır (Savaşan, 2006, s. 51; Luitel & Sobel, 2007, s. 20). vi) Kayıtdışı ve Kaçakçılıkla Mücadelede Affın Gerekliliği: Vergi hukukunda affı haklı çıkaran temel dayanak, affın düşük idari maliyetlerle faydalı bir gelir akışı sağlarken, kaçakçılıkla mücadeleye de ivme kazandırmasıdır. Bu yaklaşım affı kaçakçılıkla mücadele için hazırlanmış geniş kapsamlı bir önlemler paketinin bir parçası olarak görmektedir (Dönmez, 1992, s. 32). Bununla beraber vergi afları kayıt dışı sektörlerdeki mükelleflerin vergi sistemine gönüllü olarak katılımını da sağlayacaktır (Kargı, 2011, s. 106). vii) Vergi İdaresi, Vergi Yargısı ve Mükellef Açısından Affın Gerekliliği: Vergi sisteminde vergi yargısını ve idarenin yeterli fiziksel alt yapıya sahip olmaması ve çalışma gücünden yoksun olması mükellef açısından bir olumsuzluk ortaya çıkarmaktadır. Diğer taraftan sorunlu mükellef ve sorunlu bir denetim ve idarenin varlığı, yükümlüleri vergi ödevini yerine getirirken ödeyecekleri vergiyi ve şekli yükümlülüklerini yerine getirmede isteklerini en aza indirmektedir. Bu noktada af bir çözüm önerisi olarak önerilmiştir (Dönmez, 1992, s. 39). Kamu alacaklarının vergi yargısından geçerek tahsil aşamasına gelme süreci de uzun zaman almaktadır. Vergi afları bu süreçte de vergi yargısı ve vergi idaresi üzerindeki yükleri hafifletecektir (Aygün, 2012, s. 89). 2.1.2.Vergi Affı ile İlgili Olumsuz Görüşler Vergi hukukunda affın karşısında olan görüşler temel olarak af yetkisinin kötüye kullanılabileceği endişesine düşmüşler ve affın vergi adaleti ile bağdaşmayacağını ifade etmişlerdir (Dönmez, 1992, s. 30). Bu görüşler ana hatlarıyla aşağıda sıralanmıştır: i) Vergi Affının Vergilemede Adalet ve Eşitlik İlkelerini Olumsuz Etkilediği Görüşü: vergi affı, vergi yükümlülüklerini yerine getiren dürüst yükümlüler ve vergi kaçakçıları arasında olumsuz bir farklılık yaratmaktadır. Özellikle vergi gecikme zamları ve cezalar affedildiğinde dürüst mükellefler için davranış ve uygulama eşitliğinin bozulması nedeniyle vergi adaletini zedelemektedir. Benzer şekilde dürüst mükelleflerin sermayelerinden ödedikleri nakdi vergi ödevleri rekabet eşitliği ilkesini de zedelemektedir (Dönmez, 1992, s. 42; Alm & Beck, 1993, s. 53). Dolayısıyla kötü niyetli mükellefler, dürüst mükelleflere karşı avantaj sağlayacaktır. ii) Vergi Affının Vergi Yasalarına İtaati Azalttığı Görüşü: Af, kişilerin adalet anlayışını tahrip ederek yasalara saygıyı azaltır. Dürüst yükümlüler yasaları ihlal 5 SAKARYA İKTİSAT DERGİSİ/THE SAKARYA JOURNAL OF ECONOMICS eden kişilerin af yoluyla cezadan kurtulduklarını gördüklerinde, yasalara uygun davranmama eğilimi içine girebilirler. Bununla beraber, vergi afları, toplumda vergi yasalarına uygun davranmanın önemsizliğine ilişkin bir inancın yerleşmesine de neden olabilecektir (Dönmez, 1992, s. 43). iii) Vergi Suçlarının Tasarlanarak İşlenmesi Görüşü: Bu görüşü savunanların temel dayanağı, vergi suçlarının bilgisizlikten kaynaklandığı iddiasının gerçekleri yansıtmadığıdır. Vergi suçları doğası itibariyle kurnazlığı gerektiren, kasten işlenen ve devlet maliyesini zarara sokmayı arzulayan kişiler tarafından işlenen suçlardır (Dönmez, 1992, s. 43-44; Kargı, 2011, s. 108). Benzer şekilde, affa yer verilmesi yükümlülerin sorumluk duygularını zayıflatacaktır (Dönmez, 1992, s. 45). Bununda vergi ahlakı ve bilinci açsından olumsuz bir sonuç olabileceği ifade edilebilir. iv) Vergisel Uyumu Azaltması Görüşü: Vergisel uyumun azalmasının temel nedenlerinden biri yeni vergi affı beklentisidir. Yeni vergi affının kesinlikle düşünülmediğinin açıklanması yeni beklentilerin oluşmasını engellemekte tam başarı sağlamamaktadır. Çünkü af öncesi vergisel uyum düzeyi yüksek olanlar aftan olumsuz etkilenmemekte, aynı uyum düzeylerini devam ettirmekte iseler de daha düşük uyum oranı tutturan mükelleflerin vergisel uyumunda azalma gözlemlenmektedir. Bu tür vergi aflarının bazı mükelleflerin vergiye bakışını olumsuz etkileyebileceğini gösteren bir bulgudur (Savaşan, 2006, s. 50). v) Vergi Affının Vergi Yargısı ve Vergi İdaresinin İş yükünü Artırdığı Görüşü: Vergi yükümlülükleri ve vergi idaresi arasında idari aşamada çözülemeyen uyuşmazlıklar yargı yoluyla çözüme kavuşturulmaktadır. Bu sürecin uzaması vergisel yargı açısından iş yükünü artırmaktadır. Fakat idari çözüm yolları ve yargı süreçlerinin uzaması yükümlü açısından olumlu sayılabilmektedir. Vergi affıyla kapatılan dosyaların iş yükü yerini, yeni vergi affı çerçevesinde, tahsil aşamasına bırakacaktır. Burada vergi idaresinin iş yükünün artacağı açıktır. Uzlaşma müessesesi açısından da, vergi aflarının bu kurumu söz edilen nedenlerden dolayı olumsuz etkileyeceği ve iş yükünü artıracağı söylenebilir (Dönmez, 1992, s. 45). vi) Vergi Denetimini Olumsuz Etkilediği Görüşü: Vergi denetiminin başarısı bir bakıma vergi yönetiminin yükümlü üzerinde manevi bir otorite oluşturması ile ilgilidir. Vergi affı bu otoritenin sarsılmasına yol açacaktır. Sonuç olarak vergi denetimin etkinliği af dolayısıyla zayıflayacaktır (Dönmez, 1992, s. 45). 2.2.Vergi Affı Türleri Vergi afları çok çeşitli şekillerde sınıflandırılmış olsa bile, genel olarak ortak bir özellikleri vardır. Bu özellik kanuni olarak görevlerini yerini getirmemiş olan yükümlüleri affetmek amacıyla verilmiş olan geçici bir ödeme süresiyle ve bu yükümlülerin ödeyecekleri vergiye bağlı faiz ve cezaların bir kısmından veya tamamından vazgeçilmesidir. Özel koşul ve durumlar için çıkarılmış aflar bile genel olarak tüm vergi yükümlülerini kapsamaktadır. Tablo1 yaygın olarak gözlemlenen 6 Ahmet TEKİN/Güner TUNCER/ Ersin Nail SAĞDIÇ vergi aflarına etki eden bazı faktörleri ve afların muhtemel özelliklerini göstermektedir (Baer & Le Borgne, 2008, s. 9-10). Tablo 1: Vergi Aflarının Muhtemel Özellikleri Hedeflenen Kitle Verginin Affın Beraberinde Diğer Kapsamı İçeriği Gelen Kayıtdışı Mükellefler Kişisel Faiz Ağır Süre Vergiler yaptırımlar -Devamlı Mükellefiyetini Yerine Vergi -Sürekli Getirmeyenler Ticari Cezaları Sıkı ve Vergiler Ağırlaştırılmış Dayanak Borçlarını Ödememiş Servet Yasal Denetim -Yasama Mükellefler Takibat Organı -Ödenmemiş vergi Vergileri -Para Vergi Reformu -İdari yükümlülükleri Diğer cezası -Genel Yaptırım -Hapis -Belli bir Vergi Kaçakçıları cezası alanda -Raporlanmamış vergi yükümlülükleri -Eksik raporlanmış vergi Vergi yükümlülükleri Borçları Kaynak: (Baer & Le Borgne, 2008, s. 9) Vergi aflarını genel itibariyle kapsam, süre ve mükellef açısından gruplandırmak mümkündür. Kapsam açısından vergi aflarında, affın hangi vergileri kapsayacağı belirtilmektedir. Bunlar gelir vergisi, kurumlar vergisi gibi vergi kanunlarını temel alarak yapılan aflardır. Vergi affının aslını ve/veya gecikme zamlarını içine alıp almadığı konusu da bu kapsam içerisindedir. Süresi açısından vergi aflarında, aflar süreli ya da süresiz olması konusu da ayırıma tabi tutulur. Mükellefi açısından aflarda ise dar ve tam mükellef şeklinde ayrıma tabi tutulan vergi borçlularını kapsamaktadır. Buna göre yerli veya yabancı mükelleflerin aflardan yararlanıp yararlanmayacağı belirlenir (Kargı, 2011, s. 102). 2.3.Vergi Aflarının Çıkarılma Nedenleri Vergi afları, hükümetlerin, vergi idare ve yargısının, mükelleflerin durumuna göre ve kendine özgü bir şekilde çok farklı nedenlerle uygulanabilmektedir. Vergi aflarının çıkarılma nedenlerinin temel olarak siyasi, ekonomik, mali, sosyal, idari ve teknik ve psikolojik olduğu ifade edilebilir. 7 SAKARYA İKTİSAT DERGİSİ/THE SAKARYA JOURNAL OF ECONOMICS i) Siyasi Nedenler: Hükümetler, siyasi krizler, yönetim ya da rejim değişiklikleri nedeniyle meydana gelmiş toplumsal gerginlik, şiddetli finansman ihtiyacı vb. gibi olumsuzlukları gidermek amacıyla vergi affını bir araç olarak görürler. Bununla birlikte yasama organının, baskı ve çıkar gruplarının istekleri, siyasi yozlaşma, oy kaygısı vb. gibi nedenlerle de vergi aflarına başvurabildikleri unutulmamalıdır (Dönmez, 1992, s. 48-49). ii) Ekonomik Nedenler: Vergi affı uygulamalarında ekonomik nedenler temel olarak; piyasayı canlandırmak, kamusal finansman sağlamak, bütçe açıklarını kapatmak, gizlenmiş gelir, servet ve ülke dışına kaçırılmış sermayenin ekonomiye kazandırılması, ekonomik kriz ve durgunluk dönemlerindeki birey ve firmaların mali güçlerinin zayıflaması ve kayıtdışı ekonominin olumsuz etkilerini gidermektir (Çetin, 2007, s. 173; Bülbül, 2003, s. 206-209). iii) Mali Nedenler: Devletin vergi affına başvurmasının en temel mali nedeni, kamu ihtiyaçlarının gerektirdiği maliyete gönüllü katılımın yetersiz kalması sebebiyle artan gelir ihtiyacını karşılamaktır (Doğan & Besen, 2008, s. 29). Bununla birlikte, idare ve yargının işgücü fazlalığı gibi nedenlerle de mükelleflerin yükümlülüklerinin bir kısmının ortadan kaldırmak amacıyla da affa başvurulmaktadır (Ayrangöl & Tekdere, 2011, s. 430). iv) Sosyal Nedenler: Vergi aflarıyla mükelleflerin psikolojik baskıdan kurtarılmak istenmesi, mükelleflerin geçmiş hatalarını temizleyip vergi itaatinin sağlanması, vergilendirilebilir olduğu halde sistem dışı kalmış mükelleflerin sistem içerisine alınarak adaletin sağlanması, vergi sistemi nedeniyle mükellefler arasında ortaya çıkan idari ve adli hataların ortadan kaldırılmak istenmesi amaçlanmaktadır (Eker, 2006, s. 32-33). v) İdari ve Teknik Nedenler: Vergi aflarının idari ve teknik yönden çıkarılma nedenleri; vergi idare ve yargısının iş yükünü hafifletmek, kamu alacaklarının takip ve tahsil sürelerini kısaltma, vergisiz fonların ekonomiye çekilip vergilendirilmesi, vergi oranlarının ve vergi yükünün ağır olması ve maddi ve şekli yükümlüklerin fazla olmasıdır (Taşkın, 2006, s. 46). vi) Psikolojik Nedenler: Vergi affına başvurmanın psikolojik nedenlerinin başında, yasal olarak yükümlülüklerinin yerine getirmemiş olan mükelleflerin af sonrasında mali yükümlülüklerini zamanında ve eksiksiz yerine getirmelerini sağlamak gelmektedir. İkinci amaç ise, söz konusu mükelleflerin afla dürüst mükellef olmalarını sağlamak ve ekonomik hayata kazandırmaktır (Doğan & Besen, 2008, s. 31-32) 2.4.Vergi Aflarında Mükellef Tipleri Vergi afları, genel olarak yükümlülüklerini yerine getirmemiş mükelleflere beyaz bir sayfa açmaya davet etmektedir (Savaşan, 2006, s. 52). Geçmişteki veya gelecekteki muhtemel af katılımcılarının, kanun koyucunun programlamış olduğu vergi affı başarısını etkileyeceği açıktır. Söz konusu bu mükellef tipleri aşağıdaki gruplardan bir veya bir kaçı içerisinde yer alırlar (Dönmez, 1992, s. 63-64): - Geçmişte işlenmiş kaçakçılık fiillerinin tespit edilmesi olasılığının ve kesilecek cezaların büyük oranda arttığına inananlar, - Geçmişteki davranışlarından suçluluk duyanlar ve şimdi bundan kurtulmak isteyenler, 8 Ahmet TEKİN/Güner TUNCER/ Ersin Nail SAĞDIÇ - Af kapsamına girmeyen vergilerde önemsiz miktarda kaçakçılık yapanlar ve bu nedenle affa katılmanın getirebileceği diğer kaçakçılık fiillerinin tespit edilmesi olasılığından fazla kaygı duymayanlar. 2.5.Vergi Aflarının Başarı Koşulları Başarısız bir vergi affı özelde vergi yönetiminin, genelde ise siyasi yönetimin imajına iyi bir uygulamaya kıyasla daha çok zarar verir. Üstelik daha sonra girişilecek bir takım düzenlemeleri daha da güçleştirir. Vergi teorisine ilişkin bilimsel yazında af programı düzenlenirken bazı faktörlerin göz önünde tutulması gereği önemle vurgulanmıştır. Affın başarısı için gerekli olan bu temel koşullar aşağıda sıralanmıştır (Dönmez, 1992, s. 54; Alm, 1998, s. 2-3): - Vergi affı yalnızca bir kereye mahsus olmalıdır ve geçici olduğu vurgulanmalıdır - Afta vergi kaynakları açısından sınırlar belirtilmelidir - Af vergi sistemini güçlendirici önlemlerle eş zamanlı yürütülmeli, af sonrası gerekli reformlar yapılmalıdır - Sağlanacak bağışıklıklar affa katılımı teşvik edici düzeyde olmalıdır - Af dönemi yeterince uzun olmalıdır - Affın tanıtımı yeterli olmalıdır 2.6.Vergi Aflarının Fayda ve Maliyetleri Vergi hukukunda affı savunan ve af karşıtı olan birçok görüş mevcuttur. Siyasi, ekonomik, mali vb. nedenlerden dolayı affın gerekli olup olmadığının önemi açısından affın fayda, maliyet ve muhtemel sonuçlarının değerlendirilmesi önem arz etmektedir. Affın fayda, maliyet ve muhtemel sonuçları Tablo 2’de özetlenmiştir. Hükümetler, esas itibariyle gelir elde etmek ve vergi kanunlarıyla vergi uyumunu sağlama gibi temel nedenlerin yanında sosyal, idari, teknik, psikolojik vb. gibi birçok nedenle de vergi aflarına başvururlar. Vergi aflarının faydaları, özellikle sosyal olarak bakıldığında, mükellef ile temiz bir sayfa ile buluşup vergi uyumunu sağlamaktır. Bunun yanında vergi gelirlerinde ani yükselme, yönetim maliyetlerinde azalma, yargı yükünde düşme ise affın diğer önemli faydalarındandır. Vergi aflarının faydalarının yanında, üzerinde azami dikkat ve önem verilmesi gereken husus ise vergi aflarının maliyetleridir. Vergi aflarının maliyetleri, hükümetlerin ve özellikle vergi aflarının altyapısını inşa eden vergi idaresinin üzerinde dikkatle durarak değerlendirilmesi gereken bir konudur. Vergi gelirlerinin ne kadar büyüklükte olması ve sürekliliği, vergi affı sonrasında gönüllü uyumunda azalma, adaletsiz duygusunun hissettirilmesi, idarenin yeterliliği vb. faktörler öncelikle dikkat edilmesi gereken hususlardan bazılarıdır. Vergi aflarının faydaları, maliyetleri ve muhtemel sonuçları bağlamında değerlendirmek yanlış olmaz. Gerçekten etkili bir vergi affı bu safhalar dikkate alınarak yapılırsa amacına ulaşmış olacaktır. 9 SAKARYA İKTİSAT DERGİSİ/THE SAKARYA JOURNAL OF ECONOMICS Tablo 2: Vergi Aflarının Faydaları, Maliyetleri ve Muhtemel Sonuçları Faydaları Maliyetleri Muhtemel Sonuçları Vergi gelirlerinde sadece Vergi gelirlerinde kısa dönemde artış, uzun Kısa dönemde ve düşük bir vergi geliri ani yükselme dönemde azalma Vergi sistemindeki iyi bir değişiklik ile Yönetim Vergi affı sonrası uygulanan vergi aflarındaki olası katılımın Maliyetlerinde gönüllü uyumunda fazla olması veya tam tersi durumda katılımın azalma azalma az olması Dürüst mükelleflerde Vergi affını uygulamaya koyan yasama organın Yargı Yükünde oluşacak adaletsizlik iyi veya kötü bir programla, affın ve kendisinin düşme duygusu güvenilirliğinin artması veya azalması İdarenin vergi Vergi uyumunda uygulamalarında yetersiz olası artış olduğu görüşüne yol açması Vergi kaçırma eyleminin taşıdığı ‘suç’ vurgusunda oluşturacağı gevşeme Kaynak: Alm, 1998; Leonard & Zeckhauser, 1986; Alm & Martinez-Vazquez, 2007, s. 47-48; Savaşan, 2006, s. 45 3.4811 SAYILI VERGİ BARIŞI KANUNU İLE 6111 SAYILI KANUN1 DÖNEMİ ARASINDA VERGİ UYUMUNUN BEYANA DAYALI GELİR VERGİSİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu yürürlüğe girmeden önce şu şekilde bir süreçten geçmiştir: İlk olarak hükümet tarafından 4792 sayılı Vergi Barışı Kanunu tasarlanmış ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda 16.01.2003 tarihinde görüşülüp kabul edilerek Cumhurbaşkanlığı’nın onayına sunulmuştur. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER, Vergi Barışı Kanununu bir kez daha görüşülmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisince göndermiştir. Son olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi 4792 sayılı vergi barışı kanununu 4811 sayılı Kanun olarak sadece isim değişikliği yaparak tekrar Cumhurbaşkanlığı’nın onayına sunmuştur. Cumhurbaşkanı ilgili yasayı 27 Şubat 2003 tarihinde onaylamış ve 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir (İSMMMO, 2003, s. 2). 4811 sayılı vergi barışı kanunu 2000 ve 1 6111 Sayılı Kanunun tam adı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ”dur. 10
Description: