T. C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ RADYO TELEVİZYON ANA BİLİM DALI RADYO TELEVİZYON BİLİM DALI “METİN ERKSAN SİNEMASINDA TOPLUMSAL GERÇEKÇİLİK VE BUNUN FİLMLERİNE YANSIMASI” YÜKSEK LİSANS TEZİ DANIŞMAN YRD. DOÇ. DR. HALİM ESEN HAZIRLAYAN EVREN GÜNEVİ USLU KONYA 2007 İÇİNDEKİLER GİRİŞ....................................................................................................................................1 BİRİNCİ BÖLÜM DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİNEMA AKIMLARI 1. DÜNYADA SİNEMA AKIMLARI..............................................................................5 1. 1. Dışavurumcu Alman Sineması..............................................................................6 1. 2. Şairane Gerçekçilik................................................................................................8 1. 3. Yeni Gerçekçilik Akımı.........................................................................................9 1. 4. Yeni Dalga...........................................................................................................11 1. 5. Özgür Sinema.......................................................................................................14 1. 6. Sovyet Toplumsal Gerçekçiliği............................................................................16 2. TÜRKİYE’DE SİNEMA AKIMLARI........................................................................23 2. 1. Ulusal Sinema Akımı...........................................................................................25 2. 2. Milli Sinema Akımı.............................................................................................28 2. 3. Devrimci Sinema Akımı......................................................................................29 2. 4. Toplumsal Gerçekçilik Akımı..............................................................................30 2. 4. 1. Toplumsal Gerçekçi Türk Sinemasının Özellikleri.....................................32 i İKİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE’DE TOPLUMSAL GERÇEKÇİ SİNEMA AKIMININ DOĞUŞ NEDENLERİ ve METİN ERKSAN SİNEMASI 1. TOPLUMSAL GERÇEKÇİ TÜRK SİNEMASINI OLUŞTURAN TARİHİ, TOPLUMSAL VE SİYASAL SÜREÇ.........................................................................34 1. 1. 1950’den 27 Mayıs 1960 İhtilaline Kadar Olan Politik Süreç.............................35 1. 2. 27 Mayıs İhtilalinin Gerekçeleri..........................................................................41 1. 3. 27 Mayıs 1960 İhtilali..........................................................................................43 1. 4. 1961 Anayasası....................................................................................................45 2. METİN ERKSAN VE METİN ERKSAN SİNEMASINDA TOPLUMSAL GERÇEKÇİLİK...........................................................................................................46 3. TOPLUMSAL GERÇEKÇİ İLK TÜRK FİLMİ “GECELERİN ÖTESİ”..................66 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM “YILANLARIN ÖCÜ” FİLMİNİN TOPLUMSAL GERÇEKÇİ SİNEMA AKIMI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ 1. “YILANLARIN ÖCÜ” FİLMİ....................................................................................68 1. 1. “Yılanların Öcü” Filminin Konusu......................................................................69 1. 2. “Yılanların Öcü” Filminin Özeti..........................................................................69 2. “YILANLARIN ÖCÜ” FİLMİNİN TOPLUMSAL GERÇEKÇİ SİNEMA AKIMI AÇISINDAN İNCELENMESİ..................................................................................71 2. 1. Filmin Temasında Varolan Toplumsal Gerçekçilik.............................................72 2. 2. Kağnının Sembol Olarak Kullanılması................................................................73 2. 3. Mekânların, Kostümlerin ve Kullanılan Dilin Gerçekçiliği.................................74 ii 2. 4. Teknik Açıdan Filmin Değerlendirmesi..............................................................75 2. 5. Toplumda Var Olan Gerçekçi Karakterlerin Kullanılması..................................77 2. 6. Toplumsal Sorunlara Gerçekçi Yaklaşım............................................................81 2. 7. Toplumsal Sorunlarda Doğruların Ortaya Konulması........................................83 2. 8. Sınıfsal Farklılıkların Ortaya Konulması.............................................................85 2. 9. Gerçekçi Karakterlerin İyi – Kötü Olarak Değerlendirilmesi..............................86 2. 10. Ezilenden Yana Alınan Tavır ve Verilmek İstenen Mesajlar............................88 SONUÇ...............................................................................................................................93 KAYNAKÇA......................................................................................................................96 iii GİRİŞ Sinema, tiyatroyu, müziği, resmi ve daha birçok sanat dalını içinde barındıran kapsamlı bir sanat dalıdır. Tüm sanatlar, oldukça yoğun bir birikim sürecini gerektirir. Bu yoğun birikim, sanatçıların eserlerine yansır ve bunu da bir bölümü, o sanat eserini inceleyenler tarafından algılanır. Yedinci sanat sayılan sinemada ise, bu algılama, diğerlerine göre daha zordur. Çünkü sinema, içinde birçok sanatı barındırdığından hemen hemen bütün sanatlardan daha karmaşıktır. Bir sinemacı, vermek istediğini sadece konunun içeriğiyle değil; senaryosu, ışıklandırması, kadrajları, müziği, seslendirmesi ve montajı ile de verir. Bu noktada sinema, kolektif bir çalışma ürünü olarak kabul edilse de, filmler, yönetmenin filme hâkimiyeti oranında bireyselleşir. Entelektüel birikim ve verilmek istenen olguya hangi yollardan varılabileceğinin saptanmasının verdiği hâkimiyetle yönetmen, oyuncular da dâhil olmak üzere elindeki hammaddeye şekil vererek film denilen plastik kompozisyonu oluşturur. Bu yöntemle sinema sanatını uygulayan yönetmenlerin incelenmesinde bilimsel yaklaşım “auteur” kuramıdır (Altıner, 2005: 9). Fransızca bir sözcük olan “auteur”, “yaratıcı” anlamına gelmektedir. 1950’li yıllarda ünlü Fransız Cahiers Du Cinema dergisinin yazarları tarafından “filmi yaratan kişi” anlamında kullanılmaya başlanmıştır. “Auteur” kuramı, oldukça düzensiz bir biçimde gelişmiş, bu konuda hiçbir zaman programlı manifestolar ya da kolektif bildiriler yayımlanmamıştır (Wollen, 2004: 77). Sinema incelemelerinde, araştırmacıları “auteur” kuramına yönlendiren gelişmelerin başında Hollywood sinemasının kalıplaşmış stüdyo kuralları gelmektedir. Hollywood’un oluşturduğu stüdyo kuralları yüzünden, tek tip üretime dönüşmüş popüler filmler nedeniyle, stüdyoya kim girerse girsin, bu kurallara uyulduğu sürece aynı filmi çekebilir anlayışı egemendi. Yönetmen ustalığını, senaryoyu yalnızca sahneye koymakta gösterebilirdi. “Auteur” kuramı, bu anlayışın dışında da filmler olabileceğini, yaratıcı bir yönetmenin kendine özgü özellikleri, kendi anlayışını, dünyasını Hollywood sistemi içinde bile ortaya koyabileceğini göstermiştir. Bunun yanında “auteur” kuramı, sistemin, insanları ne kadar standartlar içine yerleştirse de, denetimi altına alsa da düşünebilen, hissedebilen, hayata farklı bakabilen, farklı bir hayat olabileceğini görebilen yaratıcı insanların, bu 1 standartları aşabileceğini göstermiştir (Kuyucak Esen, 2002: 16). “Auteur” yönetmenler, anlatmak istedikleri soyut düşünceleri, düşüncelerini yansıttığına inandıkları ve kendi seçtikleri somut görüntülerle, düşüncelerini yansıtabileceğine inandıkları biçimde birbirine bağlayarak, sinemanın kullanabildiği tüm olanaklardan yararlanarak bir bütünlük içerisinde beyaz perdeye aktarırlar (Kuyucak Esen, 2002: 16). Bu kompozisyonu oluştururken, çağında yaşanan, sosyolojik, ekonomik, siyasal etkenlerden etkilenerek yapıtlarını ortaya koyarlar ve sinemanın da gelişmesine katkıda bulunarak, bilerek ya da bilmeyerek sinemada yeni ekoller, akımlar oluştururlar. Sinemanın var oluşundan itibaren, yönetmenlerin toplumsal olaylara, değişimlere ve gelişimlere bakış açısı çerçevesinde sinema akımlarının varlığı ortaya çıkmıştır. Dünya savaşları sonunda ortaya çıkan Dışavurumculuk, Yeni Gerçekçilik, Şiirsel Gerçekçilik, Özgür Sinema akımları gibi birçok akım buna en iyi örnektir. Bahsedilen bu konu doğrultusunda, Dünya sinemasında örnek yönetmenlerin varlığı söz konusu iken; bu kompozisyonu Türk sinemasında da oluşturan, entelektüel birikimi, farklı düşünce yapısı ve yaratıcı kişiliğiyle dönemine damgasını vuran auteur yönetmenler de vardır. Kuşkusuz bu yönetmenlerden birisi de, Türk sinemasında ilkleri başaran, döneminde yapmış olduğu filmleriyle tartışma konusu olan, Türk sineması ve dünya meselelerine dair fikirleri, günümüzde bile hala tartışılmaya devam eden Metin Erksan’dır. Metin Erksan, 27 Mayıs İhtilalinin hemen ardından vizyona giren “Gecelerin Ötesi” adlı filmiyle, dönemin ekonomik yapısını, sosyal yaşamını eleştirerek sert bir deneme ortaya koymuştur. Dönemin çarpık koşulları içinde her mahallede bir milyoner yaratma iddiasındaki siyasal iktidarın kurbanları üzerine kurulu olan film, Toplumsal Gerçekçilik adı verilen akımın Türk sinemasında ilk örneğini oluşturmuştur. 27 Mayıs İhtilalinin de etkisiyle, Metin Erksan’ın öncülüğüyle oluşan Toplumsal Gerçekçi Türk sineması, birçok yönetmen tarafından örnek alınarak devam ettirilmiş ve sinemamızın gelişiminde önemli rol oynamıştır. Aynı zamanda Metin Erksan, Türk sinemasındaki Toplumsal Gerçekçilik çabalarının bir sonucu olan 1956 – 1960 yıllarındaki Ulusal Sinema akımının da öncülerinden kabul edilmektedir. 2 Türk sinema tarihi içerisinde, Türk yönetmenler üzerine en fazla araştırma metni yazılan kişi Yılmaz Güney’dir. Lütfi Akad hakkında da az olmayan sayıda metin yazılmıştır. Hatta yeni dönem yönetmenleri, örneğin Ömer Kavur ve hatta Nuri Bilge Ceylan üzerine bile Metin Erksan hakkında yazılandan daha fazla araştırma metinleri yayımlanmıştır. Metin Erksan gibi önemli bir yönetmen hakkında yapılan araştırmaların yetersiz olması, bu çalışmanın çıkış noktasını oluşturmaktadır. Türk sinemasında bir “auteur” olarak değerlendirilen ve birçok “ilk”leri sinemamıza kazandıran yönetmen Metin Erksan filmlerinde Toplumsal Gerçekçilik akımının incelenmesi de bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Tez çalışmasının problemini ise; Türkiye’de sinema çalışmaları yapılmaya başlandıktan sonra, 27 Mayıs 1960 İhtilaline kadar olan süreçte yapılan filmlerde toplumsal sorunların işlenememesinin ve 27 Mayıs İhtilalinden sonra birçok alanda özgürlüklerin artmasıyla birlikte Türk sinemasında da toplumsal olaylara ve sorunlara eğilen filmlerin çoğalmasının sebepleri oluşturmaktadır. Bunun yanında; Toplumsal Gerçekçi sinema akımı çerçevesinde sinema eserleri ortaya koyduğu varsayılan yönetmen Metin Erksan’ın filmlerinde bu akımın etkilerinin olup olmadığı da çalışmanın problemini oluşturmaktadır. “Metin Erksan Sinemasında Toplumsal Gerçekçilik ve Bunun Filmlerine Yansıması” adlı tez çalışmasının amacı, uzun bir müddet değeri pek fazla anlaşılamayan; yaptığı filmlerle, Türk sinemasının gelişmesine büyük katkı sağladığı son dönemlerde dile getirilmeye başlanan yönetmen Metin Erksan’ın, Türk sinemasındaki yeri ve önemini ortaya koymak ve yaptığı varsayılan Toplumsal Gerçekçi sinema akımı çizgisindeki filmlerinden birisinin incelenerek daha sonraki çalışmalara akademik bir kaynak oluşturabilmektir. Bu çalışma, Türk sinema tarihinde önemli bir yeri olan ve Türk sinemasına büyük değerler katan yönetmen Metin Erksan’ın Toplumsal Gerçekçi filmlerinin bilimsel verilere dayandırılarak incelenmesi açısından önemlidir. Yine bu çalışma, Türk Sinemasında bir “auteur” olarak anılan ve yaptığı filmlerle yıllar sonra daha iyi anlaşılan Metin Erksan’ın bir sinemacı olarak yaşamının ve sinema hakkındaki düşüncelerinin anlaşılması ve en önemlisi iyi bir yönetmen olmak isteyenler için örnek ve kaynak teşkil etmesi açısından da önemlidir. Ve bu çalışma, özellikle Türk sinema tarihinin 1950 ve 1970’li yıllarını ele 3 alarak, toplumsal ve siyasal gelişmeler doğrultusunda Türk Sinemasının nasıl bir değişim içerisine girdiğini aydınlatma amacı içerisinde olması açısından da önemlidir. Bu çalışmanın varsayımlarından birisi, Metin Erksan sinemasında Toplumsal Gerçekçi akım etkilerinin olduğu görüşüdür. Bir diğer varsayımı ise; Metin Erksan’ın entelektüel bir yönetmen olarak diğer yönetmenlerden farklı olduğu görüşüdür. Bu çalışmanın kuramsal çerçevesinin oturtulmasında, literatür tarama yöntemi kullanılarak, bilgiler sıralanmış, ardından uygulama bölümünde de Toplumsal Gerçekçi sinema akımı ilkeleri çerçevesinde Metin Erksan’ın Toplumsal Gerçekçi sinema akımı kapsamına alabileceğimiz “Karanlık Dünya / Aşık Veysel’in Hayatı”, “Gecelerin Ötesi”, “Susuz Yaz”, “Yılanların Öcü”, “Acı Hayat” ve “Suçlular Aramızda” filmleri içerisinden iradi yöntemle seçilen, “Yılanların Öcü” filminin detaylı analizi yapılmış, ele alınan filmin Toplumsal Gerçekçi sinema akımına uygunluğu araştırılarak, varsayımımız olan Metin Erksan filmlerinde Toplumsal Gerçekçi sinema akımı etkilerinin olduğu doğrulanmaya çalışılmıştır. Çalışmamızın evrenini, Metin Erksan’ın yönettiği Toplumsal Gerçekçi sinema akımı içerisinde kabul gören filmlerinin tamamı; örneklemini ise, bu filmler içerisinde Türk sineması ve Metin Erksan açısından önemli olduğu düşünülerek iradi yöntemle seçilen “Yılanların Öcü” filmi oluşturmaktadır. Bu doğrultuda hazırlanan tez çalışmasının birinci bölümünde, siyasal ve toplumsal değişimlerin beraberinde dünyada ve Türkiye’de ortaya çıkan sinema akımları incelenmiş ve bu akımların özelliklerine yer verilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünü oluşturan Toplumsal Gerçekçi sinema akımının Türkiye’de ortaya çıkmasına neden olan 27 Mayıs İhtilali ve dönemi ile Türkiye’de Toplumsal Gerçekçi sinema akımının ilk temsilcisi olan yönetmen Metin Erksan’ın hayatı, fikirleri, Türk sinemasına kazandırdığı eserleri ve dönemi yönetmenlerden farkı da ikinci bölümde detaylı olarak ele alınmıştır. Tez çalışmasının üçüncü ve son bölümü olan “Yılanların Öcü Filminin Toplumsal Gerçekçi Sinema Akımı Açısından İncelenmesi” başlığında ise, yönetmen Metin Erksan’ın Toplumsal Gerçekçi sinema akımı çerçevesinde eserler verdiği varsayımı, çalışmanın birinci ve ikinci bölümünde ele alınan teorik araştırmalar çerçevesinde doğrulanmaya çalışılmıştır. 4 BİRİNCİ BÖLÜM DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİNEMA AKIMLARI “Akım” kelimesi, sözcük olarak; sanatta, siyasette, düşünce hayatında ortaya çıkan görüş, yöntem, hareket anlamına gelmektedir. Resim, edebiyat, müzik tiyatro gibi öteki sanatlar yüzyıllar boyunca içinde bulundukları çağın siyasal, iktisadi, sosyal ve kültürel etkilenmelerinden doğan akımlar ve ekollere bağlı bulundukları gibi; sinema da aynı nedenlerle bu akımların etkisinde kalmıştır. Yönetmenler eserlerini ortaya koyarken, kamera, ışık, kurgu kullanımı gibi farklılıklarını ortaya koymalarının yanında; dönemlerinde yaşanan toplumsal, siyasal, ekonomik gelişmelerin de etkisiyle, filmlerinde ele aldıkları konular da değişim göstermiş ve farklı sinema akımlarının doğmasına öncülük etmişlerdir. Dışavurumcu Alman Sineması, Şairane Gerçekçilik, Yeni Gerçekçilik, Yeni Dalga, Özgür Sinema, Toplumsal Gerçekçilik gibi akımlar, Dünya sinemasının en fazla etkilendiği akımlar içerisinde yer almaktadır. 1. DÜNYADA SİNEMA AKIMLARI 1914 yılında patlayan Birinci Dünya Savaşı, savaşa fiili olarak katılan ülkelerin yanı sıra katılmayan ülkeleri de etkilemiş, ama bu etkiler özellikle Avrupa ve Asya kıtası ülkeleri için son derece yıkıcı olmuştur. Toplumun her alanı gibi sanat hayatı da bu yıkımdan payını almıştır, ancak burada aynı zamanda farklı bir etki de söz konusudur. Denilebilir ki, savaşın, sanat hayatında yeni ve deneysel birtakım çalışmaları artırıcı etkisi olmuştur. Savaşın bitimiyle birlikte, hatta bazı ülkelerde savaş sırasında yeni sanat hareketleri oluşmaya başlamış, sanatta yeni akımlar, sinema alanında ise avant – garde ya da deneysel diyebileceğimiz birtakım çalışmalar ortaya çıkmıştır. Bu sanat hareketlerinin doğuşu, Rusya, Fransa, Almanya gibi savaşın farklı sonuçlarının yaşandığı ülkelerde hemen hemen aynı dönemde gerçekleşmiştir (Coşkun, 2003: 41). 5 1. 1. Dışavurumcu Alman Sineması Dışavurumculuk, 20. yüzyılın başında özellikle Almanya’da gelişen bir modern sanat akımıdır. Empresyonizme ve Natüralizme bir tepki olarak doğduğu söylenebilir. İlk önceleri resim, heykel ve mimarlıkta etkili olmuş, daha sonra da diğer sanat dallarına yayılmıştır (Coşkun 2003: 61). Dilimizde ifadecilik, anlatımcılık, kendilikçilik, Dışavurumculuk kelimeleriyle karşılık bulan “Expressionism” en basit tanımıyla “Doğalcılık ve izlenimciliğin karşıtı olan ve ruhsal yaşantının içerikleriyle, tinsel içerikleri dile getiren çağdaş sanat akımı” olarak açıklanmaktadır (Demiray, 1990: 231). Bu akım, kendine en uygun ortamı Almanya’da bulmuş, sıradan insanların öfke ve öç alma duygularını kamçılamayı başarmıştır (Gombrich’ten akt., Biryıldız, 1998: 17). Dışavurumcu Akım, Almanya ile birlikte, Fransa, Rusya, İsveç, Norveç, Çekoslavakya ve Polonya ile birlikte az da olsa, İngiltere ve Amerika’da da ilgi görmüştür (Biryıldız, 1998: 20). Dışavurumcu Akımın savaştan sonra Almanya’da özellikle sinema alanında devam etmesinin nedeni, kuşkusuz bu akımın neyi ifade ettiğiyle yakından ilgilidir. Dışavurumcu sanatçıların sanatı anlayış ve uygulayış biçimleri, yani sanatta sadece güzel olanı ifade etmenin ikiyüzlülük olduğu ve sanatın acı, sefalet, vahşet gibi gerçekleri ifade etmesi gerektiği yönündeki düşünceleri özellikle savaşta yenilmiş ve bu sefalet ve acıları yaşayan insanlara özellikle çok şey ifade etmiştir (Coşkun, 2003: 66). Savaşı izleyen 1919 – 1924 döneminde, sonra da bunu izleyen sessiz sinemanın klasik dönemi ya da altın çağı diye ifade edilen 1924 – 1927 arasında Almanya’da Dışavurumculuk adı verilen ve sinemada ruh hastalarının, katillerin, çılgın bilim adamlarının öykülerinin özellikle uyarlandığı bir tür ortaya çıkmıştır. Bu türde, dekorların “deforme” edilmiş şekilleri bir anlatım değeri kazanmakta ve her şey katı ve özel bir mantık içinde yerini bulmaktadır. Alman yapımcı, yönetmen ve seyircilerinin, bu dönemde kendilerini “norbit” (hasta edici) senaryolara, hortlaklara, vampirlere, perili şatolara, canavarlara adeta sadakatle bağladıkları görülmektedir (Onaran, 1994: 228). Sinemaya resim ve tiyatrodan geçen Dışavurumculukta, gölgeli bir ışıklandırma, gerçeküstü bir dekor, yapay rol yapmaya “gerçek olmayan” bu dünyada gezinen kameranın 6
Description: