SON DÖNEM OSMANLI ĠSLÂM HUKUKÇULARINDAN ġEYHZADE AHMED Ġsmail BĠLGĠLĠ ZĠYA EFENDĠNĠN HASAN KUDSÎ EFENDĠDEN ALDIĞI ĠLMÎ ĠCAZET SON DÖNEM OSMANLI ĠSLÂM HUKUKÇULARINDAN ġEYHZADE AHMED ZĠYA EFENDĠNĠN HASAN KUDSÎ EFENDĠDEN ALDIĞI ĠLMÎ ĠCAZET Ġsmail BĠLGĠLĠ Öz Ġcazet, ilmin aktarılmasında önemli bir belgedir. Öğrencinin belli bir ilmi yeterliliğe sahip olduğunu gösteren icazet, Hz. Peygamber (s.a.v)‟e kadar ilim alınan hocaları gösteren tarihi bir vesikadır. Makalede Osmanlı Devletinin son dönemlerinde yetiĢerek Ġslâm Hukukçuluğu ile ön plana çıkan Konya müderrislerinden ġeyhzâde Ahmed Ziya Efendinin Müderris Hasan Kudsî Efendiden aldığı ilmi icazet1 incelendi. Konu edindiğimiz icazet, akli ve nakli tüm ilimleri kapsadığı ve hoca silsilesine ayrıntılı yer verdiği için ilmi icazetin „genel icazet/icazet-i âmme‟ kısmına bir örnektir. Makalenin birinci bölümü Ahmed Ziya Efendi ile hocası Hasan Kudsî Efendinin kısa biyografilerine 21 ayrıldı. Ġkinci bölümde icazet hakkında genel bilgi sunulduktan sonra icazetin değerlendirmesi yapıldı. Üçüncü bölümde de icazetin Türkçeye tercümesi sunuldu. Anahtar Kelimeler: Ġcazet, Fıkıh, Ġlim, Medrese. Yrd. Doç. Dr. Karabük Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi, Temel Ġslam Bilimleri Bölümü, Ġslam Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. [email protected] 1 Koyunoğlu Müzesi Kütüphanesi, No: 35760. Ġnsan ve Toplum Bilimleri AraĢtırmaları Dergisi Journal of the Human and Social Science Researches| 2012 | Cilt.1, Sayı:1 – Volume.1, Issue:1 SON DÖNEM OSMANLI ĠSLÂM HUKUKÇULARINDAN ġEYHZADE AHMED Ġsmail BĠLGĠLĠ ZĠYA EFENDĠNĠN HASAN KUDSÎ EFENDĠDEN ALDIĞI ĠLMÎ ĠCAZET AHMED ZIYA EFENDI’S DIPLOMA RECIEVED FROM MUDERRIS (PROFFESOR) HASAN KUDSI EFENDI IN THE LAST PERIOD OF OTTOMAN STATE Abstract Authorization is an important document the transfer of knowledge. Showing that the student has a specific scientific competence, This document is historical certificate and evidence from knowledge of the teachers to the Prophet. In this article, we studied ġeyhzade (dervish‟s son) Ahmed Ziya Efendi‟s diploma recieved from Muderris (proffesor) Hasan Kudsî Efendi that was Islamic jurist and lived in the last period of Ottoman State. This sertificate is an example part of the general sertificate for mental and transplants covered by all the sciences and given in detail for the scientific diploma. Firstly in this article we mentioned Ahmed Ziya Efendi‟s and Hasan Kudsî Efendi‟s short 22 biographies. Secondly we presented information about authorization/icazet after that assessed this sertificate. Thirdly we translated this authorication to Turkish. Keywords: Authorization, Islamic Law, Madrasah, Science Ġnsan ve Toplum Bilimleri AraĢtırmaları Dergisi Journal of the Human and Social Science Researches| 2012 | Cilt.1, Sayı:1 – Volume.1, Issue:1 SON DÖNEM OSMANLI ĠSLÂM HUKUKÇULARINDAN ġEYHZADE AHMED Ġsmail BĠLGĠLĠ ZĠYA EFENDĠNĠN HASAN KUDSÎ EFENDĠDEN ALDIĞI ĠLMÎ ĠCAZET GiriĢ Kaynağı belli olmayan bilgi zandan ibarettir. Zan ise ilim ifade etmez. Ġlimde zannın yeri yoktur. Bu sebeple bilgi kaynakları araĢtırılmalı, bilginin kimden ve nereden alındığı yani senedi belli olmalıdır. Ġlim elde edilirken zandan kaçınılmalı, kesin ve sabit bilgiye ulaĢmada gerekli özen gösterilmelidir. Ġlmin aktarılmasında sahih bir yol, geçerli bir delil kabul edilen senet veya rivayet zinciri yani isnad, Ġslâmi ilimlerin elde edilmesinde önemli bir usul olmuĢtur. Ġsnad, kiĢiyi bilginin asıl kaynağına güvenli bir Ģekilde ulaĢtırdığı için sahabeden itibaren uygulanmıĢtır. Öncelikli olarak hadisi Ģeriflerin naklinde kullanılan isnad, sonradan tüm ilimlerin aktarılmasında yer almıĢtır.2 Hatta Selef âlimleri, isnatsız nakilleri asla kabul etmemiĢ, isnadı belirtilmemiĢ ne bir Ģiir ne de bir hikâye aktarmıĢlardır.3 Abdullah bin Mübarek (v. 181/797) “Ġsnatla söz söylemek dinden sayılır; senet olmasaydı dileyen dilediğini söylerdi. Muttasıl isnadı talep etmek 23 dindendir; dini isnatsız öğrenmek isteyenin durumu, yukarıya merdivensiz çıkmak isteyen kiĢiye benzer.”4, Ġmam Sevrî (v. 161/778) de, “Ġsnat müminin silahıdır.” demiĢtir.5 Hâkim (v. 405/1014), ravisi sika da olsa âli isnat istenmesi kanaatinde olup6 “Ġsnat araĢtırmak isabetli bir sünnettir”7 demiĢtir. 2 Ġsnadın önemi, değeri tarihi geliĢimi hakkında geniĢ bilgi için Ģu makalelere bakılabilir: Osman Güner, “Haberin Kaynağına UlaĢmada Ġsnadın Rolü”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy.11(1999), s. 55-78; Arif Ulu, “ „Önceleri Ġsnattan Sormazlardı…‟ Rivayetinin Senedi Üzerine Bir Ġnceleme”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. 36 (2011), s. 19- 46. 3 Ebu Hafs Ömer bin Ali bin Ömer Sirâcuddin el-Kazvînî (v. 750), Meşîhatu’l-Kazvînî, Dâru‟l- BeĢâiri‟l-Ġslâmiyye 1426/2005, s.86. 4 Ebu Bekir Ahmed bin Ali bin Sabit bin Ahmed el-Hatîbu‟l-Bağdâdî (v. 463), el-Kifâye fî İlmi’r- Rivâye, El-Mektebetü‟l-Ġlmiyye Medine, s. 392; Ebu Hafs Sirâcuddin el-Kazvînî (v. 750), Meşîhatu’l-Kazvînî, s. 86; Zeynuddin Abdurrahman Recep bin Hasan el-Hanbelî (v. 795), Şerhu İleli’t-Tirmizî, Mektebetü‟l-Menâr Ürdün, Birinci Baskı 1407/1987, s. 361; Ebu‟l-Fazl Zeynuddin Abdurrahman bin el-Hüseyn el-Irâkî (v. 806), et-Takyîd ve’l-İzâh şerhu Mukaddime İbni Salah, Birinci Baskı 1389/1969, s. 257. 5 Muhammed Cemaluddin bin Muhammed bin Saîd bin Kasım (v. 1332), Kavâidu’t-Tahsîs min Funûni Mustalahi’l-Hadîs, Dâru‟l-Kutubi‟l-Ġlmiyye Beyrut, s. 201. 6 Ebu Muhammed Mahmud bin Ahmed el-Hanefî Bedruddin Aynî (v. 855), Umdetu’l-Kârî Şerhu Sahîhi’l-Buhârî, I-XXV cilt, Beyrut Dâru Ġhyâi‟t-Turâbi‟l-Arabî, II/23. 7 Ebu‟l-Fazl Zeynuddin, et-Takyîd, s. 257; Ebu‟l-Hasan Nuruddin Ali bin Muhammed (v. 1014), Şerhu Nuhbetu’l-Fiker fî Maslahati Ehli’l-Eser, Dâru‟l-Erkâm Beyrut, s. 617. Ġnsan ve Toplum Bilimleri AraĢtırmaları Dergisi Journal of the Human and Social Science Researches| 2012 | Cilt.1, Sayı:1 – Volume.1, Issue:1 SON DÖNEM OSMANLI ĠSLÂM HUKUKÇULARINDAN ġEYHZADE AHMED Ġsmail BĠLGĠLĠ ZĠYA EFENDĠNĠN HASAN KUDSÎ EFENDĠDEN ALDIĞI ĠLMÎ ĠCAZET Ahmed bin Hanbel (v. 241/855) ise “Yüksek isnadı aramak eskilerin geleneğidir” sözüyle isnadın Ġslâm âlimleri arasındaki yerine iĢaret etmiĢtir.8 Ġsnad, Müslümanlar tarafından belli bir disiplin içerisinde geliĢtirilerek kontrollü kullanılmıĢ bir sistemdir. BaĢka hiçbir din veya kültürde bu derece isnada yer verildiği görülmemiĢtir. Ġsnad, bu ümmetin özelliklerindendir. Güvenilir bir ravinin yine güvenilir raviden peygamberine kadar muttasıl olarak hadis nakletmesi Allah‟ın sadece ümmet-i Muhammed‟e bahĢettiği bir ayrıcalıktır. Zira tarihte hiçbir millet peygamberinden fasılasız, muttasıl olarak söz nakletmiĢ değildir.9 Hadis ilminde önemli bir yer tutan „cerh ve tadil‟ ile „ricâl‟ baĢlıkları ve bunlarla ilgili yazılan müstakil eserler, Ġslam‟da isnada verilen önemi ispat etmede yeterli olacaktır. Ġslâm dünyasında isnada verilen bu önem Ġslâm‟ın güvenli bir Ģekilde nakledilmesini sağlamıĢtır. Hz. Peygamber (s.a.v)‟in bir bütün hayatını kapsayan ve Ġslâm dininin ikinci ana kaynağı olan sünnet, bu yolla yani isnatla korunmuĢtur. Hiçbir dönemde senetsiz hadis rivayeti uygun görülmemiĢ, rivayet edilen hadisin mutlaka ravi zinciri istenmiĢtir. Hatta o kadar ki, hadisin isnad ile nakledilmesi „Allah‟ın 24 ümmet-i Muhammed‟e bir ikramı‟ olarak değerlendirilmiĢ, senetsiz hadis rivayet edilmesi ise Müslüman olmayan, zimmî davranıĢı kabul edilmiĢtir.10 Sahabe, her ne kadar hadis rivayetinde hadisi Ģerifleri Hz. Peygamber (s.a.v)‟den duyduğu gibi aktarmada hassas davranmıĢ ve hata yapma korkusuyla fazla hadis rivayetinden kaçınmıĢsalar da isnadın bir usul olarak yerleĢmesinde etkili olan „tahammulu‟l-hadis‟ yani ravinin rivayet etmek amacıyla hadis alması, ashap döneminden itibaren uygulana gelmiĢtir. Hadislerin daha fazla yayılması amacıyla hadis meclisleri oluĢturulmaya baĢlanmıĢ, bu meclislere temyiz çağındaki çocuklar da dâhil sözü dinleyip 8 Ebu Bekir Ahmed bin Ali, el-Câmiu li Ahlaki’r-Râvî ve Âdâbi’s-Sâmi’i, I-II cilt, Mektebetu‟l- Maarif Riyad, I/123; Bedruddin Ebu Abdullah Muhammed bin Ġbrahim bin Sa‟dullah el-Kinânî eĢ-ġâfiî (v. 733), el-Menhelu’r-Râvî fî Muhtasarı Ulumi’l-Hadîsi’n-Nebevî, DımıĢk Daru‟l-Fikir, Ġkinci Baskı 1406, s. 69; Ebu‟l-Hasan Nuruddin, Şerhu Nuhbetu’l-Fiker, s. 617; Muhammed Cemaluddin, Kavâid, s. 201; Ebu‟l-Fazl Zeynuddin, et-Takyîd, s. 257. 9 Ġsmail bin Ömer bin Kesîr (v. 774), İhtisâru Ulûmi’l-Hadîs, Dâru Kutubi‟l-Ġlmiyye Beyrut, s. 159; Abdurrahman Ebî Bekr Celâluddin es-Suyûtî (v. 911), Tedrîbu’r-Râvî fî Şerhi Takrîbi’n- Nevâvî, I-II cilt, Dâru Taybe, II/604; Muhammed Cemâluddin, Kavâidu’t-Tahdîs, s. 201. 10 Abdulkerim bin Muhammed bin Mansûr et-Temîmî el-Mervezî (v. 562), Edebu’l-İmlâ ve’l- İstimlâ, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut 1401/1981, s. 6. Ġnsan ve Toplum Bilimleri AraĢtırmaları Dergisi Journal of the Human and Social Science Researches| 2012 | Cilt.1, Sayı:1 – Volume.1, Issue:1 SON DÖNEM OSMANLI ĠSLÂM HUKUKÇULARINDAN ġEYHZADE AHMED Ġsmail BĠLGĠLĠ ZĠYA EFENDĠNĠN HASAN KUDSÎ EFENDĠDEN ALDIĞI ĠLMÎ ĠCAZET anlayabilecek yetenekte ehil olan herkes katılmıĢtır.11 Muhaddislerin bu meclislere çocukları getirmeleri12 ve bu çocukları da „falancanın hadis meclisine devam ettiler‟ diye yazarak tespit etmeleri adet halini almıĢtır. Bu usul hadis dinleyen için gerekli görüldüğü gibi, hadis okuyucusu için de icazetten sayılmıĢtır.13 Ġslâm dünyasında ilmi disiplini sağlamak amacıyla icazet usulü uygulanarak geliĢtirilmiĢtir. Âlimin ilmini öğrencisine aktarması manasında terimleĢen icazet, ilk defa kullanıldığı hadis alanında, „hadis rivayetine sözlü veya yazılı izin vermek, rivayet hakkını devretmek‟ demektir.14 Hz. Peygamber (s.a.v), sahabeyi hadislerin aktarılması konusunda; “Allah, sözümü iĢitip baĢkalarına güzelce aktaran kimsenin yüzünü ak etsin. Burada bulunanlar bulunmayanlara sözümü aktarsın. Böylece sözümü daha iyi anlayabilecek birilerine ulaĢtırmıĢ olabilir”15 buyurarak teĢvik etmiĢtir. Hocanın öğrencisine hadisleri rivayet etmede verdiği sözlü yetki, sonraları yazıya geçirilmek suretiyle belge hüviyetini kazanmıĢtır. Uygulama zamanla Ġslâmi ilimlerin diğer alanlarını da kapsayacak Ģekilde geniĢlemiĢtir. 25 Hatta ilmi icazetle birlikte meslek ve sanat için de icazet verilmeye baĢlanmıĢ, bu usul tasavvufta da kullanılmıĢtır. Osmanlı medreselerinde geliĢen ilmi icazet, „ikmâl-i nüsah‟16 adıyla okutulan tüm ilimleri kapsayacak Ģekilde verildiği gibi, müstakil kitap ve ilim dalları için de verilmiĢtir. Mesela, „fıkhın usul ve füru‟ ilmi icazeti yanı sıra, 11 Muhammed bin Ġbrahim bin Yusuf el-Halebî (v. 971), Kavfu’l-Eser fî Safveti Ulûmi’l-Eser, Mektebetu‟l-Matbûati‟l-Ġslamiye Üçüncü Baskı, Haleb 1408, s. 120. 12 Hadis kültürünün çocukluk çağından itibaren topluma yayılması amacıyla yapılan bu uygulama ile çocukların dinleyecekleri hadislerle bereketlenmesi de hedeflenmiĢtir. Zira Salihlerin anıldığı yere nasıl rahmet iniyorsa sahabe, tabiin ve tebeut tabiin âlimleri ile Hz. Peygamber (s.a.v)‟in ve hadislerinin anıldığı yere de rahmet iner. (Ebu‟l-Hasan Ali el-Kârî, Şerhu Nuhbeti’l-Fiker, s. 794; Zeynuddin Muhammed Ali bin Zeynel Âbidîn el-Haddâdî (v. 1031), el- Yevâkît ve’d-Dürer fî Şerhi Nuhbeti İbni Hacer, I-II Cilt, Mektebetu‟r-RüĢd, Riyâd 1999, II/424.) 13 Ebu‟l-Fadl Ahmed bin Ali bin Muhammed bin Hacer el-Askalânî (v. 852), Nuzhetu’n-Nazar fî Tavdîhi Nuhbeti’l-Fiker fî Mustalahi Ehli’l-Eser, Matbaatu Sefîr Birinci Baskı, Riyad 1422, s. 189. 14 Cemil Akpınar, “Ġcazet”, DİA, Ġstanbul 2000, XXI/393; Muhittin Düzenli, “Ġslâm Rivayet Geleneğinde Ġcazet”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. 17, (2004), s. 267, 271. Muhittin Düzenli makalesinde, hadis ilminde icazeti ayrıntılı olarak ele alarak özellikle icazetin semantik tahlili, icazetin Ģartları ve hadis usulünde icazet türleri konularında tafsilata gitmektedir sunmaktadır. 15 Buhârî, “Fiten”, 8, “Ġlim”, 9; Ġbni Mâce, “Mukaddime”, 18. 16 Ġkmâli nüsah: Medresede okutulan tüm eserlerin tamamlanması anlamındadır. Ġnsan ve Toplum Bilimleri AraĢtırmaları Dergisi Journal of the Human and Social Science Researches| 2012 | Cilt.1, Sayı:1 – Volume.1, Issue:1 SON DÖNEM OSMANLI ĠSLÂM HUKUKÇULARINDAN ġEYHZADE AHMED Ġsmail BĠLGĠLĠ ZĠYA EFENDĠNĠN HASAN KUDSÎ EFENDĠDEN ALDIĞI ĠLMÎ ĠCAZET fıkıh ilminin alt baĢlıklarından olan Ferâiz17 gibi ilimlerden de icazet verilmiĢtir. I. ġeyhzade Ahmed Ziya Efendi Ve Hasan Kudsî Efendi Makalemize konu olan icazetnamenin anlaĢılmasına katkı sağlaması amacıyla Ahmet Ziya Efendi ve hocası Hasan Kudsî Efendi hakkında kısa bir bilgi sunmak faydalı olacaktır. Ahmed Ziya Efendi ve Hasan Kudsî Efendi Osmanlı devletinin son dönemlerinde yaĢamıĢ müderris ve mürĢit âlimlerdendir. Konya‟da yetiĢen bu iki müderris, ilimde Hâdimî geleneğini devam ettiren MemiĢ Efendinin (v.1269/1852) neslindendir. Ahmed Ziya Efendi Hasan Kudsî Efendinin yeğenidir. Hasan Kudsî Efendi, Ahmed Ziya Efendinin sadece hocası değil aynı zamanda hem amcası hem de dayısıdır. Ahmed Ziya Efendinin annesi, Mevlana Halidi Bağdadi (v.1240/1826)‟nin halifelerinden ÖdemiĢli Hasan Kudsî Efendinin (v.1254/1834)18 kızı AyĢe Sıddîka Hanım‟dır.19 Ahmed Ziya Efendinin dedesi MemiĢ Efendi, hocası ÖdemiĢli Hasan Kudsî Efendi vefat edince geride 26 bıraktığı dul eĢi Emine Hanımla (v.1268/1852) evlenmiĢtir. MemiĢ Efendinin Emine hanımdan dünyaya gelen oğlu Hasan Kudsî Efendidir. MemiĢ Efendi, Emine hanımın önceki eĢi ÖdemiĢli Hasan Kudsî Efendiden olma kızı AyĢe Sıddîka Hanımla büyük oğlu Bahâuddin Efendiyi (v.1324/1906) evlendirmiĢtir.20 Hasan Kudsî Efendi, Ziya Efendinin babası Bahâuddîn Efendi ile baba bir kardeĢ olduğu için Ziya Efendinin amcası olmaktadır. Ayrıca Hasan Kudsî Efendi, Ahmed Ziya Efendinin annesi AyĢe Sıddîka hanımla anne bir kardeĢ olduğu için de Ziya Efendinin dayısı olmaktadır. Bu açıklamalar tablo halinde Ģu Ģekilde gösterilebilir: 17 ġeyhzâde Ahmed Ziya Efendinin öğrencilerinden Abdullah Fevzi Tanrıkulu Efendiye verdiği icazet bunun örneklerindendir. Belge Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı arĢivinde bulunmaktadır. 18 ÖdemiĢli Hasan Kudsî Efendi, Ahmed Ziya Efendinin dedesi olan MemiĢ Efendi‟nin ilk Ģeyhidir. Kabri Karaman Ketane Camii avlusundadır. 19 Mahmud Sural, “50 Yıl Önceden Bu Yana Her Yönüyle Konya”, Yeni Konya Gazetesi, (10 Eylül 1975), s.3. 20 Muhammed Bahâuddin Efendinin baĢucu kabir taĢının ön yüzünde ÖdemiĢli Hasan Kudsî‟nin damadı olduğu bilgisi kayıtlıdır. “Hüve‟l-baki. Sakin-i kabr kutbu‟l-ârifin kudveti‟l- vâsilin, umdetu ehl-i es-sahv ve‟l-muttekîn ġeyh Muhammed Bahaeddin kuddise sirruhu hazretleri “Bozkırlı MemiĢ Efendi” namıyla meĢhur afak ġeyh Muhammed Kudsî kuddise sirrahu hazretlerinin büyük mahdumu ve halifey-i mutlakası ve ġeyh Hasan Kudsî hazretlerinin Damad-ı âlileridir.” Ayrıca ÖdemiĢli Hasan Kudsî Efendinin kızı AyĢe Sıddîka hanımın kabir taĢında; “Gavsu‟l- A‟zâm ġeyh Hasan Kudsî Efendi Kızı ve ġeyh Muhammed Bahaeddin Hazratlarının eĢi AyĢe Sıdıka” yazmaktadır. Ġnsan ve Toplum Bilimleri AraĢtırmaları Dergisi Journal of the Human and Social Science Researches| 2012 | Cilt.1, Sayı:1 – Volume.1, Issue:1 SON DÖNEM OSMANLI ĠSLÂM HUKUKÇULARINDAN ġEYHZADE AHMED Ġsmail BĠLGĠLĠ ZĠYA EFENDĠNĠN HASAN KUDSÎ EFENDĠDEN ALDIĞI ĠLMÎ ĠCAZET ÖdemiĢli Hasan Kudsî Emine Hanım MemiĢ Ef. Emine (EmiĢ) Hanım AyĢe Sıddîka Hasan Kudsî Muhammed Bahâuddin Ahmed Ziya Efendi A. ġeyhzade Ahmed Ziya Efendi Hayatı, Eğitimi ve Eserleri Ġslâm Hukuku sahasında verdiği eser ve derslerin yanı sıra eğitimciliği ile ön plana çıkan ġeyhzade Ahmed Ziya Efendi, Konya‟da müderris-mürĢit kimliğiyle tanınan âlimlerdendir. Ahmed Ziya Efendi, kısa süren ömründe bıraktığı eserler ve yetiĢtirdiği önder Ģahsiyetlerle etkisini günümüz Konya‟sında halen hissettiren „büyük ve dahi, bir bilgin‟dir21. a. ġeyhzade Ahmed Ziya Efendinin Hayatı Zekâ, ahlak ve ilmi seviye bakımından güzide bir karakter olan Ahmed Ziya Efendinin nesebi, dedesi MemiĢ Efendi ve onun da dedelerinden 27 Horasanlı Molla Saîd Efendi vasıtasıyla Hz. Peygamber (s.a.v)‟e kadar ulaĢmaktadır. Seçkin ve asil bir aileden gelen Ahmed Ziya Efendinin babası ve dedeleri dönemin önde gelen ilim ve ahlak önderlerindendir. Babasının ve dedelerinin müderrisliği yanında tasavvuf önderlerinden yani „Ģeyh‟ olması, ağabeyleriyle birlikte “Ģeyhzâde” sıfatını almasına sebep olmuĢtur. ġeyhzade Ahmed Ziya Efendinin babası NakĢibendî Tarikatı‟nın Halidiye kolu Ģeyhlerinden Muhammed Bahâuddîn Efendi, annesi de ÖdemiĢli Hasan Kudsî Efendi‟nin kızı AyĢe Sıddîka Hanımdır. Ahmed Ziya Efendi ailenin üçüncü erkek çocuğu olarak hicri 1291, miladi 1874 tarihinde Konya ġems mahallesinde dünyaya gelmiĢtir.22 Ahmed Ziya Efendinin Muhammed Zeynel Abidin ve Muhammed Rıfat Efendi isminde iki ağabeyi vardır.23 Büyük ağabeyi Zeynel Abidin Efendi, 21 Ġbrahim Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleri ile Karaman Tarihi Ermenek ve Mut Abideleri, Ġstanbul 1967, s.332. 22 Ailenin Konya Valiliği nüfus müdürlüğünden aldığı nüfus kaydı belgesinde Ziya Efendi‟nin doğum tarihi 1291 olarak kayıtlıdır. Ġlgili nüfus belgesi makalenin ekinde sunulmuĢtur. 23 Mahmud Sural, Bahâuddîn Efendi‟nin Nuri adında bir oğlunun daha olduğunu ve genç yaĢta vefat ettiğini söylemektedir. Bkz: Mahmud Sural, “50 Yıl Önceden Bu Yana Her Yönüyle Konya”, Yeni Konya Gazetesi, (10 Eylül 1975), s.3. Ġnsan ve Toplum Bilimleri AraĢtırmaları Dergisi Journal of the Human and Social Science Researches| 2012 | Cilt.1, Sayı:1 – Volume.1, Issue:1 SON DÖNEM OSMANLI ĠSLÂM HUKUKÇULARINDAN ġEYHZADE AHMED Ġsmail BĠLGĠLĠ ZĠYA EFENDĠNĠN HASAN KUDSÎ EFENDĠDEN ALDIĞI ĠLMÎ ĠCAZET 1279/1862 yılında Konya‟da doğup 1939 yılında Medine‟de vefat etmiĢtir. Çok yönlü bir karakter olan Zeynel Abidin Efendi, NakĢibendî Ģeyhliği ve müderrisliği ile birlikte ülke siyasetinde iki dönem Konya milletvekili olarak etkili bir devlet adamı olmuĢtur.24 Ahmed Ziya Efendinin diğer ağabeyi Muhammed Rıfat Efendi, 1872‟de Konya‟da doğmuĢtur. YetiĢtiği ortam itibariyle iyi bir eğitim gören Rıfat Efendi, 1318/1900‟de babası Muhammed Bahâuddin Efendiden cüz‟i NakĢî tarikatı hilafeti, 1319/1901‟de amcası Hasan Kudsî Efendi‟den tam ilmî icazet almıĢtır.25 DelibaĢ isyanıyla iliĢkilendirilerek henüz olay adli bir kovuĢturma ve yargılama konusu yapılmadan bir gece evinden alınarak güvence verilmesine rağmen, yetkili bir merciin sorgusu ve yargısı olmaksızın 1920 yılında haksız yere Konya‟da gece yarısından sonra idam edilmiĢtir.26 Ahmed Ziya Efendi, Rauf Efendi‟nin kızı Azime (Asıme) Hanım ile evlenmiĢtir. Evliliğinden Bedriye adında bir kızı olmuĢtur.27 Hanımı Azime Hanım ve kızı Bedriye Hanım Ġstanbul‟da vefat etmiĢlerdir.28 Ahmed Ziya Efendinin soyu nesep bakımından devam etmemiĢtir. 28 Ahmed Ziya Efendi, hayatını -son birkaç yılı hariç- Konya‟da geçirmiĢtir. Konya ġems Mahallesi birinci sokak 44 nolu evde babası ile birlikte oturmuĢ, babasının vefatından sonra da aynı evde kalmaya devam etmiĢtir.29 Ahmed Ziya Efendinin boyu orta, gözü ela ve bedeni de buğday tenlidir.30 Ahmed Ziya Efendi, 1920 yılında Konya‟dan Hicaz‟a hicret etmiĢ, çoğu Medine‟de olmak üzere beĢ yıl kadar burada kalmıĢtır. 1925 yılında Mekke‟de Ramazan bayram namazını kılarken güneĢ çarpması sonucu getirildiği evde sekiz gün kadar yaĢamıĢ ġevval ayının dokuzuncu Cuma gecesi (9 ġevval 1343/25 Mayıs 1925) akĢam saat birde vefat etmiĢtir.31 Kabri, Hz. Hatice validemizin kabrinin ayakucundadır. Bu kabrin yerini Mekke Emiri ġerif 24 Ahmet GürtaĢ, “ġeyhzâde Ahmed Ziya Efendi ve Kasîde-i Dâliyyesi”, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. 9, (1999), s. 93. 25 Koyunoğlu Müzesi Kütüphanesi. 26 TBMM Gizli Celse Zabıtları, Ankara 1985, 1/202-203; GürtaĢ, a.g.m, s.84. 27 Nüfus kayıt belgesi. 28 Ġsmail Bilgili, Ahmet Çelik, Muhammed Kudsî el-Bozkırî, Konya 2011, s. 75; Mehmet Ali Uz, Konya Âlimleri ve Velileri, Konya 2004, s. 319. 29 Nüfus kayıt belgesi. 30 Nüfus kayıt belgesi. 31 Veli Sabri Uyar Defteri, Koyunoğlu Kütüphanesi Yazma Eserler Bölümü, DemirbaĢ No:15201, sayfa 10-B, 11-A Ġnsan ve Toplum Bilimleri AraĢtırmaları Dergisi Journal of the Human and Social Science Researches| 2012 | Cilt.1, Sayı:1 – Volume.1, Issue:1 SON DÖNEM OSMANLI ĠSLÂM HUKUKÇULARINDAN ġEYHZADE AHMED Ġsmail BĠLGĠLĠ ZĠYA EFENDĠNĠN HASAN KUDSÎ EFENDĠDEN ALDIĞI ĠLMÎ ĠCAZET Hüseyin‟in kendisi için hazırlattığı, fakat hürmeten Ahmed Ziya Efendiye tahsis ettiği de kaynaklarda yer alan bilgilerdendir.32 b. ġeyhzade Ahmed Ziya Efendinin Eğitimi Ahmed Ziya Efendi ilk eğitimini PaĢadairesi Medresesinde babasından almıĢtır. Babasından sonra yine PaĢadairesi Medresesinde amcası ve dayısı Hasan Kudsî Efendiden eğitimine devam ederek ilmi icazet almıĢtır.33 Kütüb-i sitte hafızı, fıkıh, ilm-i kelam ve kıraat metinleri ravilerinden olan34 Ahmed Ziya Efendi, tahsilini tamamlamak amacıyla Ġstanbul‟a gitmiĢtir.35 Ahmed Ziya Efendi, tahsili sonunda dini ve edebi ilimlerle birlikte fen ilimlerini de öğrenmiĢtir. Ġslâm hukuku dersleriyle birlikte Cebir, Fizik, Kimya ve Kozmografya dersleri de vermiĢtir.36 Arap, Fars ve Türk edebiyatına bu dillerde Ģiir yazacak derecede vakıf olan37 Ahmed Ziya Efendi, genç yaĢta çok iyi yetiĢen, ilimde kendine güveni tam bir âlim olmuĢtur.38 II. MeĢrutiyet öncesi ve sonrası dönemleri yaĢayan Ahmed Ziya Efendi, bu döneme eğitim, hukuk ve yayın sahasında yaptığı çalıĢmalarla tesir etmiĢtir. Özellikle Ġslâm Hukuku sahasında verdiği dersler ve neĢrettiği yirmi kadar 29 eseri39 ile kanunlaĢtırma dönemini canlı tutan Ġslâm hukukçularından olmuĢtur. 32 Mahmud Sural, “50 Yıl Önceden Bu Yana Her Yönüyle Konya”, Yeni Konya Gazetesi, (11 Eylül 1975), s.3; Caner Arabacı, Osmanlı Dönemi Konya Medreseleri, Konya 1998, s.531. 33 Hasan Kudsî Efendi‟nin Ziya Efendi‟ye verdiği ilmi icazetin fotokopi nüshası için bakınız; Koyunoğlu Müzesi, No:35760. 34 Mahmut Sural, “50 Yıl Önceden Bu Yana Her Yönüyle Konya”, Yeni Konya Gazetesi, (11 Eylül 1975), s.3. 35 Ġstanbul‟da nerede ve kimlerden ilim tahsil ettiğine dair herhangi bir bilgiye sahip değiliz. 36 Ali Osman Koçkuzu, Paşadairesi Fahrettin Kulu ve Hacı Veyiszâde Mustafa Kurucu Hoca Efendilerin Hayatı, Konya 2004, s. 60. 37 GürtaĢ, a.g.m, s. 90. 38 Rivayet edildiğine göre Ahmed Ziya Efendi Medine‟ye varınca Ģebeke-i Resul aleyhi Ekmelüttahiyyat‟taki Hadis-i ġerif yazılı bir levhayı okur. Zait olan bir harfi çakısı ile kazır. Bunun üzerine kadılığa götürülür. Kadı olan molla; “Sen nerelisin?” der, Ahmed Ziya Efendi de; “Konyalıyım,” der. Kadı; “Konya‟dan böyle azgın mollalar çıkar zaten. Niçin oradaki harfi kazıdın bakalım?” deyince, Ahmed Ziya Efendi; “Ulemanın üzerinde hatayı görünce tashihi vacip de ondan kazıdım” der. ĠĢ iddiaya varır ve Kadı; “Bu kadar hacılar, ulemadan her biri o levhayı okudu; hele Ġmam-ı Azam da her geldiğinde okudu sen bunlardan büyük müsün?” der. Ahmed Ziya Efendi bunun üzerine; “Bunlardan büyük olmak günah mı da?” der. Neticede Müsned‟i getirirler ve bakarlar ki hadisteki kazınan harf cidden zaid imiĢ. Bunun üzerine kadı, Ahmed Ziya Efendiyi yanına yardımcı alır. Kadı ölünce de birkaç sene Ahmed Ziya Efendi Medine kadılığı yapar. (Mehmet Ali Kırboğa, Silinmeyen Simalar (Karaman ve Konya Civarı Hocaları), Ġstanbul 2000, s. 33-34. 39 Cumhuriyetin 50. Yılında Konya 1973 Ġl Yıllığı, Konya 1973, s. 313; Selçuk Es, Konya Ansiklopedisi. Ġnsan ve Toplum Bilimleri AraĢtırmaları Dergisi Journal of the Human and Social Science Researches| 2012 | Cilt.1, Sayı:1 – Volume.1, Issue:1 SON DÖNEM OSMANLI ĠSLÂM HUKUKÇULARINDAN ġEYHZADE AHMED Ġsmail BĠLGĠLĠ ZĠYA EFENDĠNĠN HASAN KUDSÎ EFENDĠDEN ALDIĞI ĠLMÎ ĠCAZET Ahmed Ziya Efendi, Hâdimî hazretlerinin akli ve nakli ilimleri birlikte öğretme geleneğinden gelen, hayatını eğitime ve eğitim kurumları oluĢturmaya adayan bir ailenin çizgisini geliĢtirerek devam ettiren bir âlimdir. Konya‟daki birçok eğitim kurumunda hocalık yaparak ilmi ve ahlakıyla örnek olan numune bir karakterdir. Özellikle Bekir Sami PaĢa (PaĢadairesi), Islahı Medârisi Ġslâmiye ve Hukuk Mektebindeki hocalığı, bu karakterinin daha net anlaĢılmasını sağlamıĢtır. Ahmed Ziya Efendi PaĢadairesinden sonra müderrisliğine Islahı Medârisi Ġslâmiyede devam etmiĢ medresenin müdürlüğünü de yürütmüĢtür. Islahı Medârisi Ġslâmiye, Konya‟da 1909 yılında kurulmuĢ, Ġstanbul‟da ancak 1914 yılında alınan bir kararla açılabilen ilk modern medresenin çok önemli bir örneği olmuĢ ve çağdaĢ anlamdaki Ġstanbul medresesine model oluĢturmuĢtur. Âlimlerin ve halkın gayretleriyle devletten yardım almaksızın meydana getirilen Islahı Medâris40 Ahmed Ziya Efendi‟nin hayatında gerçekleĢtirdiği en önemli atılımlardan biridir. Medrese günümüzde yerini devamı mahiyetinde fakat birinci kademesi konumundaki Ġmam Hatip 30 Liselerine bırakmıĢtır. Ahmed Ziya Efendi, Islahı Medârisi Ġslâmiyenin 1915 yılında öğrencisiz bırakılması, ardından da 1917 yılında da kapatılması üzerine ağabeyi Zeynel Abidin Efendi ve halktan bir gurup müteĢebbisin desteği ile Daru‟l-Ġrfan Anonim ġirketi‟nin kuruluĢunda bulunmuĢtur. ġirket bakanlar kurulunun 25 Mart1336/4 Recep 1338 (25 Mart 1920) tarihli onay kararı41 ile kurularak eğitim faaliyetlerine baĢlamıĢtır. Ahmed Ziya Efendi, müderrisliği yanında NakĢibendiye Tarikatı Halidiye kolunun mürĢitlik vasfını da elde etmiĢtir.42 Babası Bahâuddîn Efendi‟nin vefatından sonra vaktiyle ġems mahallesinde bulunan „NakĢibendiye-i Halidiye Zaviyesi‟nde ağabeyi Zeynel Abidin Efendi‟nin muvafakatiyle 9 Zilhicce 1337/5 Eylül 1919 tarihinde Ģeyh olmuĢtur.43 40 Kerim Sarıçelik, Konya’da Modern Eğitim Kurumları (1869-1919), Konya 2010, s.1. 41 BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivleri Tarih: 04/B /1338 (Hicrî), Dosya No:254, Gömlek No:59, Fon Kodu: MV. 42 Mahmut Sural, 50 Yıl Önceden Bu Yana Her Yönüyle Konya, Yeni Konya Gazetesi, 11 Eylül 1975, s. 3; Mehmet Ali Uz, Konya Âlimleri, s. 319. 43 Yusuf Küçükdağ, Konya Şehri’nin Fiziki ve Sosyo-Ekonomik Yapısı -Makaleler I-, Konya 2004, s. 155 (VAD.no.148, sıra:2009 nolu belge). Ġnsan ve Toplum Bilimleri AraĢtırmaları Dergisi Journal of the Human and Social Science Researches| 2012 | Cilt.1, Sayı:1 – Volume.1, Issue:1
Description: