ARAPÇADA DİL HATALARI VE KİSÂÎ’NİN MÂ TELHANU FÎHİ’L-‘ÂMME’Sİ ÜZERİNE Nevin Karabela Özet Arap dili ve grameri ile ilgili çalışmaların başlamasında önemli bir etken “lahn” adı verilen dil hatalarının yayılmasıdır. Bu nedenle dilciler dil hataları ile ilgili birtakım eserler kaleme almışlardır. Bu hususta yazılan ilk eser Kufe nahiv ekolünün önderi Ali b. Hamza el- Kisâî‟ye aittir. Makalemizde önce lahnın tanımı ve türleri üzerinde durulmuş, bu hususta yazılan eserlerden bahsedilmiş, ardından dil hataları ile ilgili yazılan ilk eser olması dolayısıyla bu hususta öncü özellik taşıyan Ali b. Hamza el-Kisâî‟nin Mâ Telhanu fîhi’l-‘Âmme başlıklı eseri metot ve içerik bakımından incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Lahn, Kisâî, Arap Dili Gramatical Mistakes in Arabic Language (Lahn) and Kisai’s Mâ Talhanu fîhi’l-‘Âmma Summary The most important factor for the development of Arabic lan- guage and grammar studies is the overuse of grammatical and linguis- tic mistakes called “lahn.” Accordingly, Arabic linguists produced a considerable amount of work on grammatical mistakes. The first work in this area belongs to the leading scholar of Kufa School of grammar (nahw) b. Hamza el-Kisâî. In our article, we provide the de- finition and different types of lahn and discuss the works on lahn by grammarians. In particular, we analyze the method and contents of Ali b. Hamza el-Kisâî‟s Mâ Talhanu fîhi’l-‘Âmma—one of the first works on lahn. Keywords: Grammatical mistakes (Lahn), Kisâî, Arabic lan- guage Doç. Dr., Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Arap Dili ve Belagatı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi NÜSHA, YIL: 10, SAYI: 32, 2011/I 93 ARAPÇADA DİL HATALARI VE KİSÂÎ’NİN MÂ TELHANU FÎHİ’L-‘ÂMME’Sİ ÜZERİNE GİRİŞ Araplar cahiliye ve İslam döneminde Arap dilini doğru bir bi- çimde kullanmaktalardı. Bu iki dönemden gelen dil malzemelerinin ve şiirlerin Arap Dili ve Grameri ile ilgili çalışmalarda ittifakla şâhit ola- rak kabul edilmesi bunun bir göstergesidir. Daha sonraki dönemlerde ise yeni yerleşim yerlerinin fethedilmesiyle Araplar birçok yabancı kültürle iletişim içine girdiler. Yabancı halkların da etkisiyle dilde birtakım hatalı veya yanlış kullanımlar ortaya çıktı. Bu dil hatalarının çoğalmasının Arap Dili ve grameriyle ilgili yapılan çalışmaların başlamasında önemli bir gerekçe oluşturduğu bilinmektedir. Dil çalışmaları bir taraftan nahiv ve lugat ilmiyle ilgili malzeme toplama ve bunların kayda geçmesi şeklinde devam ederken, bazı dil- ciler de insanları dil hatalarından sakındırmak ve yanlış kullanımların doğrularını göstermek amacıyla eserler kaleme almışlar ve bu çalışmalarıyla dil faaliyetlerine katkıda bulunmuşlardır. Dil hatalarıyla ilgili yazılan eserlerin çoğunluğunda hatalı kullanım ele alınmış, ardından doğru olanı zikredilmiştir. Bir kısmında ise yanlış kullanım belirtilmeden “bu kelime veya ifade şu şekilde kullanılır” biçiminde yalnızca doğru olana yer verilmiştir. Zaman za- man âyetlerden ve şiirlerden şâhitler kullanılarak veya dilcilerin görüşleri zikredilerek doğru kullanıma dayanak sağlanmıştır. I. Lahnın Tanımı Lehane/yelhanu )ُو نحَ يي/ونحَ ى( fiilinin masdarı olan lahn )ونحْ ى( keli- mesi sözlükte meyletmek, yönelmek, dil, beste, dil hatası yapmak, irabı terketmek, tariz, mana ve idrak anlamlarına gelir.1 İbn Fâris lahn kökünün iki temel anlamından söz etmektedir. Bunlardan ilki bir şeyi kendi mecrasından uzaklaştırmak, diğeri ise zeka ve kavrayıştır. İlk anlamın Arap dilinde muvelled2 olduğuna, yani sözleri dilde delil ola- rak kabul edilmeyen Arapların kullanımı sonucunda dile girdiğine işaret etmekte ve dili tabii bir biçimde doğru kullanan Araplarda (el- Arabu‟l-.Âribe/ نةضرعىاُ طنعىا) bu kelimenin bilinmediğini zikretmekte- dir.3 Lahn kelimesi “lahnu’l-âmme, ıslâhu’l-mantık, evhâmu’l- havass, teskîfu’l- lisân” vb. eserlerin ortaya çıkmasıyla birlikte anlam daralmasına uğrayarak “yaygın yapılan dil hataları” anlamında kullanılmaya başlamıştır.4 Lahn kelimesinin kök anlamlarına bakıldığında “meyletmek, yönelmek, asıl mecrasından uzaklaştırmak” 94 NÜSHA, YIL: 10, SAYI: 32, 2011/I NEVİN KARABELA anlamları dil hatası anlamıyla bağlantı kurulabilecek anlamlardır. Zira dil hatası, öncesinde doğru kullanımı bilinen, ancak daha sonra hatalı kullanıma bir sapma veya yönelme ile ortaya çıkan bir olgudur. Bir nahiv terimi olarak lahn; bir kelimeyi veya sözü alışılagelmiş doğru kullanımının dışında hatalı bir şekilde kullanmaktır. Lahn; nahiv veya sarf hatası yapmak, kelimeyi yanlış anlamda kullanmak vb. biçimlerde görülebilir. Lahn kelimesi Kuran‟da sadece bir âyette5 geçmektedir لىقلا نحل ىف مهنفرعتلو “Andolsun ki sen onları sözlerinin üslubundan tanırsın.” Dil hatalarının başlangıcını tam olarak tesbit etmek zor olmakla birlikte câhiliye döneminde olmadığı söylenebilir. Dil bilginlerinin bu dönemi ve buna bağlı olarak bu dönemden bize ulaşan dil malzemele- rini şâhit olarak kabul etmeleri hususundaki ittifakları da bunu doğrulamaktadır. Dil hatalarının İslam döneminde bulunduğu şeklinde kanaatler vardır. Bunun kaynağı Hz. Peygamberin huzurunda hatalı konuşan biri için لض دقف مكاخأ اودشرأ (Kardeşiniz yanıldı. Ona doğruyu gösterin) şeklinde bir tavsiyede bulunmasıyla ilgili rivayetin dille ilgili kaynaklarda yer almasıdır.6 Bu olay hadis kaynaklarında yer almaması dolayısıyla eleştiriye açıktır.7 Ancak böyle bir olayın vuku bulmuş olma ihtimaline dayanarak İslam döneminde bu hataların az da olsa görüldüğünü söylemek mümkündür. Lahn türünde eserlerin ortaya çıkışı hicri II. yüzyılın sonlarına rastlar. Bu konuda ilk yazılan eser Ali b. Hamza el-Kisâî‟nin (189/805) mâ telhanu fîhi’l-‘âmme adlı eseridir. Bu eser dil hatalarının o dönemlerden önce ortaya çıktığını göstermekte, bu konuda eser yazımının el-Kisâî‟nin yaşadığı dönemlerde başlaması da dil hatalarının başlangıcını tesbite katkı sağlamaktadır. Zira Kisâî‟nin yazdığı eser bu hataların çok kısa zamanda yayılıp eser telif edecek noktaya gelmesi için muhakkak belirli bir süre öncesine dayandığını gösterir. Çünkü bir dilde yanlış kullanımların veya yeni kelimelerin belirmesi ve farkedilir hale gelmesi çok kısa sürede oluşacak bir şey değildir. Yeni bir kelimenin dilde yerleşmesi ve halk tarafından kabul görmesiyle ilgili Türk dil devrimine ait bir tesbit bu hususa kısmen de olsa ışık tutacaktır: Agah Sırrı Levent, 1965‟te yazdığı bir makalesinde; “dil devriminden beri 33 yıl geçtiği halde yarattığımız kelimelerin sayısı -terimler bir yana- 1000‟i bulmuş değildir”8 der. O NÜSHA, YIL: 10, SAYI: 32, 2011/I 95 ARAPÇADA DİL HATALARI VE KİSÂÎ’NİN MÂ TELHANU FÎHİ’L-‘ÂMME’Sİ ÜZERİNE dönemde ülkemizdeki dille ilgili faaliyetler göz önüne alınırsa kısa sürede bir kelimenin dilde yaygın hale gelemeyeceği anlaşılmaktadır. Kisâî mâ telhanu fîhi’l-‘âmme başlıklı eserini Harun er-Reşîd‟e sunduğunu belirtmektedir. Zira o dönemde idarecilerin veya yönetici kadrolarda bulunan insanların dil hatalarına engel olma konusunda titizlik gösterdikleri bilinmektedir. Bu hususta örnekler verecek olursak: Hz. Ebubekir “bazı kelimeleri hazfederek okumam hatalı okumamdan daha iyidir” diyerek lahnın hoş karşılanmayan bir şey olduğuna işaret etmiştir.9 Hz. Ömer ننؼسمُسننةوُوننمُşeklinde başlayan bir mektup almış, burada yapılan hataya çok kızarak bunu yazan katibin cezalandırılmasını istemiştir.10 Hz. Ömer bazı kimselerin oku hedefe atamadıklarını görerek “oku hedefe atamıyorsunuz demiştir. Onlardan birinin و ننيعلمًُسنوُونحى cümlesiyle hatalı cevap vermesi üzerine “hatalı konuşmanız, beni isabetsiz atışlarınızdan daha çok etkiledi” karşılığını vermiştir.11 Ebu‟l-Esved ed-Duelî (67/686) bazı tüccarların satılık eşyalarını koydukları yük üzerine ه نلاُسنةلأ yazdıklarını görmüş ve “hem hata yapıyorlar, hem de kazanıyorlar diyerek şaşkınlığını dile getirmiştir.12 Dil hataları yapmak yönetici kadrolarda bulunan insanların eleştirilerinin de ötesinde utanç verici, hoş karşılanmayan bir durum olarak görülmüştür. Hatta hatalı konuşmak insanın yüzünde çiçek hastalığı bulunmasından daha kötü bir durum olarak nitelendirilmiştir.13 Câhiz, çölde duyulan ilk dil hatasının يرنصعًُصٍ cümlesindeki14, Irak‟ta duyulan ilk hatanın da نن ىاُ ننيعُ ع ننحَ cümlesindeki15 hata olduğunu zikretmektedir.16 II.Lahn Türleri Lahn literatüründe yer alan dil hatalarını aşağıda belirtilen maddeler altında toplamak mümkündür: I-Anlamla bağlantılı hatalar: Anlamı genelleştirme, özelleştirme veya yanlış anlamda kullanma şeklinde yapılan hatalardır. Mesela; “onunla beraber yemek yedim” anlamındaُرننى لاُُ نيماو kullanımı yanlış olup doğrusu ٌ ليْمآ şeklindedir.17 96 NÜSHA, YIL: 10, SAYI: 32, 2011/I NEVİN KARABELA Üzerinde yemek olan sofra için سنئرم kelimesi kullanılır. Ancak halk bu kelimeyi her türlü sofra için kullanarak kelimenin anlamını genelleştirmiştir.18 Burnu büyük anlamında kullanılan ًسنوطذُونجض ifadesiُyanlıştır. Doğrusu iseُ ىرننوطذُوجضُ ifadesidir. Çünkü ًسنوطذ kelimesi tek başına burun anlamına gelir.19 Bazı sulasi fiillerin rubaileriyle karıştırılarak birbirleri yerine yanlış kullanılması. Mesela;ُاللهًُر ش cümlesindeki fiilin الله ًر نشو şeklinde yanlış kullanılmasıdır.20 Yine “hastalıktan iyileşmek” anlamında ُ رنلاو ٌليعُوم yerine رلا fiilinin kullanılmasıdır.21 II-Kelime yapısına dayalı hatalar: Kelimenin yapısı ve vezniyle ilgili yapılan yanlışlıklardır. İsmi fâil ve ismi meful kalıplarının yanlışlıkla birbiri yerine kullanımı: Meselaُ طنر مُ وطنماوُطنر مُونجضُُyerine yanlışlıkla ُطورنلاُونجضُ طورلاُ وطماوşeklinde ismi fâil kalıbında kullanımıdır.22 Sulâsi fiillerden türetilen ismi fâillerin rubâî fiillerden türetilen ismi fâillerle karıştırılarak birbirleri yerine kullanımı şeklinde görülen hatalar: Mesela: نعَ لْم kullanılması gerekirken سنعلم kullanılmaktadır. Halbuki doğru olan rubâî fiilden türeyen نننعَ لْم kelimesinin kullanılmasıdır.23 Bazı fiil vezinlerinin yanlış kullanımı hatasıdır. وعلاو/وعلا vezinleri bazen karıştırılarak bir diğeri yerine kullanılmaktadır. Mesela:ُاللهَُّ نصَ و ُلىسنننة yerine yanlışlıklaُلىسنننةُاللهَُّ نننصُbiçiminde fiilin sulâsi vezni kullanılmaktadır.24 Kelimenin muennes-muzekkerliğine bağlı olarak yapılan hata- lar: ظسجع kelimesi hem muennes, hem de muzekker için kullanılan bir vezindir. Halk kelimeyi muennes için ظسجع şeklinde kullanmaktadır.25 Mesela; غوطنع kelimesi muenes ve muzekker için ortak kullanılan bir kelimedir.26 Ancak bazıları yanlış bir biçimde sadece muennes için kullanmaktadır. Uzun okunması gereken bir harfi kısa okumak da yapılan hata- lar arasındadır. Mesela: ونقىاًُاشألا halk tarafından kısaltılarak kullanılan fiilin doğrusuًُاشآلا biçiminde uzun okunarak kullanılmasıdır. Kelimedeki sükunu hazfedip onu uzun kesra veya dammeye dönüştürmek şeklinde yapılan hatalar: هرحيْضَ yerine هرحيضِ ,ُ ضَ سْ جَ yerineُ ُ ضَ سج denmesi27 gibi. Kelimedeki bir harfi yanlış harekelendirme نننشْ مَ زِ yerine yanlışlıkla نشْ مِ زِ denmesi28 ُط نََ وٍُ ن ىُوش yerine ُطع نَ وٍُ ن ىُوشُşeklinde yanlış kullanılmasıdır.29 NÜSHA, YIL: 10, SAYI: 32, 2011/I 97 ARAPÇADA DİL HATALARI VE KİSÂÎ’NİN MÂ TELHANU FÎHİ’L-‘ÂMME’Sİ ÜZERİNE Bir kelimede şeddenin ihmal edilmesi veya şeddesiz bir harfin şeddeli kullanılması; رنلااطذ yerine ikinci harfin şeddelenerek رنلاطّ ذ, شَ اطلا yerine ikinci harf şeddelenerek رشاطّ لا şeklinde kullanımı.30 Kelimede hemzenin kullanımıyla ilgili hatalar da yapılmaktadır. ْ Bunlar arasında hemzeli olanın hemzesinin düşürülerek kullanımı; ُ،أ ٍ غ وطيُ،أم سيُ،أَ سي bu hususta hata yapılan kelimeler arasındadır.31 Bazen de hemze bulunmayan bir kelimeyi yanlışlıkla hemzeli kullanmak şeklinde hatalar da mevcuttur. Meselaُ عَ نعَ kelimesi yanlışlıkla عنعو şeklinde kullanılmaktadır. Aynı şekilde غرنيىاُطنشوُغرنيىاُطن ذُه نلا ifadesi de bazıları tarafından غرننيىاُطننشووُغرننيىاُطنن ذوُه ننلا şeklinde yanlış kullanılmaktadır.32 Mesela ننحئاض ve سعننؼو kelimelerinden hemze düşürülerek ننحاض ve سعننؼ şeklinde yanlış telaffuz edilmesidir. Hemzenin vava dönüştürülerek yanlış kullanımı hususunda ُُ عْنؼآ fiili yerine ُُ ْننؼاو fiilinin yanlış bir şekilde kullanımı, hemzenin ya‟ya kalbedilmesine ise ئرم kelimesinin yerine يرم kelimesinin kullanılması örnek verilebilir.33 III-Cümle yapısına dayalı (nahiv hataları) hatalar: Bu hususa kaynaklarda nahiv çalışmalarının başlangıcına sebep olduğu zikredilen bir olay örnek verilebilir. Kur‟an‟daki bir âyetin yanlış okunması Ebu‟l-Esved ed-Duelî‟nin Arap grameriyle ilgili çalışmalara başlamasına sebep olmuştur. Kur‟an okuyan bir kimseninُونمُ طنةُاللهُهإ ُ ٌُ ىسنننؼضوُو مطنننشنىا ayetindeki34 ٌىسنننؼض kelimesini merfu okuması gerekirken و مطنشنىا kelimesine atıf şeklinde mecrur okuması üzerine ed-Duelî gramerle ilgili çalışmalara başlamıştır. İlk önce Kuran‟ı harekeleyen ed-Duelî ardından Arapça grameriyle ilgili bazı konuları ele alır.35 Zira “Allah ve rasulu müşriklerden uzaktır” olan anlam âyet yanlış okunduğunda “Allah, müşriklerden ve rasulunden uzaktır” olmaktadır. Bu olay o dönemde Kuran‟ın doğru anlaşılmasını da sağlayacak olan Arap gramerine yönelik çalışmaların zaruretini ortaya koymuştur. IV-Kelimedeki bazı harflerin başka harflere dönüştürülmesi ile ilgili hatalar: Çoğunlukla fonetik yönden yakın olan harflerin yanlışlıkla birbirleri yerine kullanımı veya bazı harflerin tamamen düşürülmesi şeklinde ortaya çıkan hatalardır: Mesela; ُط نشَ ِةُهٌ لاََُّ رِ ى yerine ُط نشَ ِةُه نلاُدَ نرِ ى şeklinde benzer iki har- fin karıştırılması biçiminde bir hatadır. 36 نقيسة yerine نوسة, نقريم yerine نقليم kelimesinin kullanımı da bu tür hatalar arasındadır.37 و ع kelimesinin ismi tasgiri نَي َْ ع iken yâ harfi vav harfine dönüştürülerek َييْسَ ع şeklinde yanlış kullanılmaktadır.38 V-Kelimelerin birleştirilerek yanlış kullanımı şeklinde hatalar: 98 NÜSHA, YIL: 10, SAYI: 32, 2011/I NEVİN KARABELA Mesela; رى لاُاسعُرمًُسقىاُءرج cümlesindeki اسعُرم yerine iki kelimeyi birleştirerek اسننعم şeklinde kullanımıdır.39ُYineُ ننشُيا yerine kullanımı, ريضُسةو yerine birleştirilerekُ ريطة şeklinde kullanımı40, ُ ةسو لى yerine كرةسو ifadesinin kullanımı41 bu tür hatalara örnektir. VI-Belirlilik (el) takısının kullanımı ile ilgili hatalar: bu tür hatalar arasında el takısı olması gerekirken ihmal edilmesi veya el takısı olmaması gerekirken el takılı kullanılması şeklindeki hatalar bulunmaktadır. Mesela: ُ ننلارمُغرننيىاُطننضح cümlesindeki son kelimeye el takısı vererek نلارنىا şeklinde yanlış kullanmak42,ُ نلعىاٌُنليْوضُرنم cümlesinin son kelimesiniُ ننننلة şeklinde el takısız kullanmak43 gibi hatalar yapılmaktadır. III. Dil Hataları (Lahn) ile İlgili Yazılan Eserler Dil hatalarıyla ilgili yazılan eserleri dört kısma ayırmak mümkündür. Bunlardan ilki: herhangi bir sistem gözetmeksizin gelişigüzel bir biçimde hataların zikredilmesi şeklindedir. Kisai‟nin Mâ Telhanu fîhi’l-Amme adlı eseri bu türdeki eserlere örnek verilebilir. İkinci kısım eserlerde ise hatalar sınıflandırılarak eser sistematik hale getirilmiştir. İbn Mekki‟nin Teskîfu’l-Lisân ve Telkîhu’l-Cinân adlı eseri bu tarzda yazılmıştır. Üçüncü tür eserler ise alfabetik sisteme gözetilerek yazılmıştır. Mesela İbnu‟l-Cevzi‟nin Takvîmu’l-Lisân, es-Safedî‟nin Tahrîru’t-Tahrîf adlı eserleri bu türe bir örnektir. Dördüncü kısım eserler ise halk dilinde kullanılan dil hataları ve bunların fasih dildeki karşılıklarının verildiği modern çalışmalardır. Bu tür eserler arasında ed-Dureru’s-Seniyye ve Tehzîbu’l- . Âmmî ve’l-Muharref adlı eserler sayılabilir.44 Dil hatalarını azaltmak veya hataların yayılmasını önlemek amacıyla pek çok eser yazılmıştır.45 Bu eserlerden bir kısmı günümüze kadar ulaşamamış olup sadece kaynaklardan isimlerini öğrenmekteyiz. Söz konusu eserlerden günümüze ulaşmış olanların bir kısmı yazarlarının ölüm tarihine göre kronolojik bir sıralama ile verilecek olursa: 1. Ali b. Hamza el-Kisâ‟î (189/805), Mâ Telhanu fîhi’l-Amme 2. İbnu‟s -Sikkît (244/859), Islâhu’l-Mantık 3. İbn Kuteybe (276/890), Edebu’l-Kâtib 4. Ebu‟l-„Abbâs Saleb (297/904), el-Fasîh 5. Muhammed b. „Abdu‟l-Vâhid (345/957), Fâ’itu’l-Fasîh 6. İbn Deresteveyh, Abdullah b. Cafer (347/959), Tashîhu’l- Fasîh NÜSHA, YIL: 10, SAYI: 32, 2011/I 99 ARAPÇADA DİL HATALARI VE KİSÂÎ’NİN MÂ TELHANU FÎHİ’L-‘ÂMME’Sİ ÜZERİNE 7. Hamza b. el-Hasen el-İsfahânî (360/970), et-Tenbîh ‘alâ Hudûsi’t-Tashîf 8. Ebu‟l-Kâsım „Ali b. Hamza el-Basrî (375/985), et-Tenbîhât ‘alâ Eğâlîti’r-Ruvât 9. Ebû Bekr ez-Zubeydî (379/990), Lahnu’l-‘Avâm 10. Ebû Ahmed „Abdullah b. Sa„îd el-„Askerî (382/993), ġerhu mâ Yeka‘u fîhi’t-Tashîf ve’t-Tahrîf 11. Ahmed b. Fâris (395/1004), Temâmu Fasîhi’l-Kelâm 12. İbn Mekkî es-Sakalî (501/1108), Teskîfu’l-Lisân ve Telkîhu’l-Cinân 13. el-Harîrî (516/1123), Durretu’l-Ğavvâs fî Evhâmi’l-Havâs 14. el-Cevâlîkî (539/1145), et-Tekmile fîmâ yelhanu fîhi’l- Âmme 15. İbnu‟l-Cevzî (597/1201), Takvîmu’l-Lisân 16. İbn Kemâl Paşa (940/1354), et-Tenbîh ‘alâ Ğalati’l-Câhilî ve’n-Nebîh IV. Kisâî’nin Mâ Telhanu fîhi’l-‘Âmme’deki Metodu Nahiv, lügat ve kıraat ilimlerine damgasını vurmuş olan Kisâî, ortaya koyduğu nahiv metodu ve görüşleriyle Kûfe ekolünün Basra ekolünden bağımsız hale gelmesinde etkin bir rol oynamıştır. Kisâî, dili yaşayan bir olgu olarak kabul etmiş ve dilin belirli kurallarla sınır- lanarak bunların dışına çıkan ifadelerin kıyasta esas alınamayacağı dü- şüncesine karşı çıkmıştır. Bunun sonucunda pek çok dil malzemesinin kaybını önlemiş ve dildeki ince ayrıntıları da tesbit etmiştir. Onun gü- nümüze ulaşan birkaç eserinden birisi dil hataları ile ilgili yazdığı Mâ Telhanu fîhi’l-‘Âmme başlıklı eseridir. Kisâî, lahnle ilgili eser yazan ilk dilcidir. Bu nedenle Kisâî‟nin söz konusu eseri lahn literatürü arasında öncü bir özellik taşımaktadır. Harun er-Reşid‟in iki oğlu el-Emin ve el-Me‟mun‟a hocalık yapan Kisâî eserini o dönemin halifesi Harun er-Reşid‟e sunmuştur. Kisâî‟yi nahiv çalışmalarına yönelten olayın lahnle ilgili oldu- ğunu hatırlatmak gerekir. Nakledilenlere göre Kisâî bu olaydan sonra nahiv çalışmalarına başlamıştır. Kisâî bir gün çok yürüyüp yorulmuş ve yorulduğunu ifade etmek için ُُ ن ّْ عَ demiştir. Yanında olan insanlar ise onun yanlış fiil kullanarak dil hatası yaptığını, yorulduğunu belirt- mek için ُُ ن َْ عْ و fiilini kullanması gerektiğini ifade etmişlerdir. Kisâî ilmi hayatına yön vererek onu nahiv çalışmalarına yönelten bu hatalı kullanıma Mâ Telhanu fîhi’l-‘Âmme başlıklı eserinde de dikkat çek- mektedir.46 Diğer bir dilci Sibeveyh‟in nahive yönelmesine sebep olan buna benzer bir başka olay anlatılmaktadır.47 Bütün bunlar o dönemde dil hatalarına karşı gösterilen hassasiyeti göstermesi bakımından önem arz etmektedir. 100 NÜSHA, YIL: 10, SAYI: 32, 2011/I NEVİN KARABELA Kisâî‟nin eserde takip ettiği yönteme gelince; 1-Kisâî, şahit göstermek amacıyla ayet ve şiirleri çokça kullanmaktadır. Bu, O‟nun hem nahivci, hem de kıratçı olmasından kaynaklanmaktadır. 2-Kisâî‟nin nahiv çalışmalara başlamasına sebep olan ُُ ن َْ عْ و fii- lini de vermiş olması kendi hata yaptığı bir kelimeyi kitabına aldığını göstermektedir. Bu da eserin Kisâî‟ye aidiyeti hususundaki şüpheli görüşlere aksi yönde bir delil teşkil etmektedir. Dönemin halifesi Hârûn er-Reşîd‟in iki oğluna da hocalık yapmış olan Kisâî‟nin eserini halifeye takdim etmesi de bir başka delil olarak zikredilebilir. 3-Çölde uzun süre dil malzemesi toplamak için çaba sarfetmiş olan Kisâî bu çabalarının sonuçlarını eserinde kelimelerin doğru kullanımını belirterek göstermektedir. 4-Kisâî‟nin dile olan hassasiyetini ortaya koymaktadır. Ayrıca onun sözlük kültürü bilgisini de göstermektedir. 5-Eserde çoğunlukla kelimenin doğru kullanımını belirtmekte veya “şöyle deme” şeklinde yanlış kullanıma uyarıda bulunmaktadır. Eserde ele alınan lahn türleri çerçevesinde Kisâî‟nin yaşadığı dönemde insanların dili yanlış kullandıkları hususlar ve dolayısıyla bir dilciyi eser yazmaya yönelten yanlışlar ortaya çıkmaktadır. Kisâî‟nin eserde bir bakıma uyarıda bulunduğu ve çoğu zaman doğrularına işaret ettiği hususları göz önüne alarak o dönemde yapılan yaygın dil hatalarının şu şekilde tasnifi mümkündür: a- Bir fiilin veya ismin yanlış hareke ile kullanımı: Kisâî ُ طنننحfiilinin muzarisinin طِ نننحْ ث şeklinde orta harfinin kesralı kullanılması gerektiğini belirterek bu hususta bir âyeti delil olarak getirmiştir.48 b-Bir fiilin üç harfli mücerred hali ile ifâl (هرنعلاإ) babındaki mezid şeklinin birbirine karıştırılarak yanlış kullanılması: Kisâî, “alıkoymak” anlamındaki fiilin نينعُوعُه لاُ ييغشُسو cümlesinde olduğu gibi kullanılması, وغنننننشا fiilinin kullanılmaması gerektiği vurgulanmaktadır.49 c-Bir kelimede şeddenin ihmal edilmesi veya şeddesiz bir harfin şeddeli kullanılması: Kisâî, هرذسنىا kelimesindeki خ harfinin şeddesiz kullanılması gerektiğini belirterek هرذسننةُءرنننؽىاُ يأننيًُسنني âyetindeki50 kullanımı şahit olarak getirir.51 d-Bazı fiillerin belirli harfi cerlerle kullanılması: Bu hususta َّنصى ve طننشُ fiillerini zikreden Kisâî bu iki fiilin de lamُ harfi ceriyle birlikte kullanılması gerektiğini belirtir. ليسنىاسىوُ نىُطننشا ayetini52 delil olarak kullanır.53 “Alay etmek” anlamına gelen ُطَ رِ نؼ fiilinin ُوْ نمُmin NÜSHA, YIL: 10, SAYI: 32, 2011/I 1 01 ARAPÇADA DİL HATALARI VE KİSÂÎ’NİN MÂ TELHANU FÎHİ’L-‘ÂMME’Sİ ÜZERİNE harfi ceriyle kullanılması gerektiğine dikkat çeken Kisâî harfi ceri ile kullanımının yanlış olduğuna işaret eder.54 e-Feûlُ(هسنعَلا) vezninin fuûl (هسنع لا) vezni ile karışmaması: feûl veznindeki isimlerin ilk harflerinin fethalı olduğuna dikkat çekmektedir. Zira bu ismler fuûl vezniyle karışabilecek isimlerdir. Bunlar arasında وسنعٍُ،زسعصُ، سمضُ،ضسرلاُ،ضسحؼَ kelimelerini örnek ola- rak zikreder. 55 f-Edilgen (meçhul) yapıda kullanılan fiillerin ihmal edilmemesi: Bu konuda ُس ّ نش fiilini örnek getiren Kisâî رنثسىاُاوسنش لاُ âyetini56 de şahit olarak kullanır.57 g-Mazisi kullanılmayan fiiller: Kisâî, ضشو ve زو fiillerinin mazi- lerinin kullanılmadığını, ancak ٌُنعْ زَ ُ،ًضْ ز şeklinde emrinin kullanıldığını belirtir.58 h-Müennes olduğu halde yuvarlak tâ almayan isimlerin karışması: Dişi eşek için kullanılan هريو kelimesinin sonuna yuvarlak tâ getirilmez. Halbukiُ ىريو şeklinde yanlış kullanabilmektedir.59 ı-Sin ve sad gibi benzer seslerin birbiriyle karıştırılması: Mesela رنشىاُّّ نو cümlesinde olduğu gibi “kısaltmak kesmek” anlamındaki fii- lin ُػّ نننو kelimesiyle karıştırılarak sin harfiyle kullanılmaması gerektiğine dikkat çeker. 60 i-Feîl (ون عَلا) ve feûl (هسنعَلا) vezinlerinin yuvarlak tâ almadan müennes ifade ettiği hususunun ihmal edilmesi hatası:61 Her iki vezin de muzekker ve muennes için ortak kullanılmaktadır.62 j-El takısı almadan kullanılan isimler. لاطعًَُسيُل ل ْيو cümlesindeki ًسي kelimesinin el takısız kullanılması gerektiğine işaret eder.63 SONUÇ Kisâî, Mâ Telhanu fîhi’l-‘Âmme adlı eserinde kendi döneminde halkın yanlış kullandığı kelimelere dikkat çekmektedir. Yanlış kullanılan kelime veya ifadeyi örneklendiren ve çoğu zaman Kur‟andan veya şiirden deliller zikreden Kisâî‟nin eserinde Arap Di- linde lahn adı verilen hataların çoğalmasından duyduğu endişe gözlemlenmektedir. Zira fasih dilin bozulması ve halkın kullanımında bir takım hataların varlığının farkedilmesi Arap Dili ve Grameri ile il- gili faaliyetlerin başlaması için önemli bir gerekçe oluşturmuştur. Dil hatalarıyla birlikte halk dilinin yayılmasının ortaya çıkarabileceği olumsuz sonuçlar düşünüldüğünde Kisâî‟nin dilci kimliğiyle bu husu- sa kısmen de olsa katkı sağladığı görülmektedir. O‟nun eseri dil hataları konusunda günümüze ulaşan en eski eser olması yönüyle değer arz etmektedir. Günümüzde fasih dilin konuşma dilinde kullanılmaması neticesinde Arapların fasih dille konuşmakta zorluk 102 NÜSHA, YIL: 10, SAYI: 32, 2011/I
Description: