Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 8, Aralık 2014, s. 386-402 Serap BULAT1 İSHAK PAŞA SARAYI CAMİ GÜNEY CEPHE SÜSLEMELERİNE TAHLİLCİ BİR YAKLAŞIM2 Özet Osmanlı Dönemi XVIII. yüzyıl yapısı olan İshak Paşa Sarayı, bu bölgede söz sahibi olan egemenlik ve devrin sosyo-ekonomik gücünü ortaya koyan, hayranlık uyandıran konum ve mimari açıdan da, geleneksel Türk Sarayları planına uygun olarak inşa edilen İshak Paşa Sarayı, Edirne Sarayı ve Topkapı Sarayı ile mekan dağılımı açısından benzeşmektedir. Küçük boyutlarda inşa edilen saray, birbirini takip eden iki avlu etrafında toplanan yapı gruplarından oluşmaktadır. Bu yapı grupları içerisinde, ikinci avluda haremle selamlık bölümü arasında yer alan cami, minare ve son cemaat yeri ile günümüze en sağlam ulaşan yer olmuştur. Tamamen bölgenin düzgün kesme taşı kullanılarak inşa edilen cami, kırmızımsı renkli kesme taştan yapılmış soğan kubbeyi hatırlatır şişkin karınlı bir kubbeyle örtülerek, ön plana çıkarılmıştır. 18. Yüzyıl Osmanlı dönemi yapısı olan İshak Paşa Sarayı Cami, Anadolu camilerinin çoğunda olduğu gibi tek kubbeyle örtülü olup, son cemaat yerinin camiye eşit büyüklükte bir alana sahip, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı döneminde örneklerini göremediğimiz farklı bir özelliktedir. Selamlık duvarının iki katı yüksekliğine sahip olan cami, kubbe ve minaresinin ön plana çıkartılmış olmasıyla, tüm saray yapısına hakim durumdadır. Zeminden kubbeye kadar olan kısımda kalkerli taş kullanılarak inşa edilen İshak Paşa Sarayı Cami, mimari özellikleri kadar, pencere kenarları, bazı yüzeylerin zengin bitkisel ve geometrik motiflerle, ön plana çıkmaktadır. Her biri birbirinden farklı süslemelere sahip olan caminin, dış mimarisindeki süslemelerde görülen uyum, düzgün taş işçiliği, yapının iç kısmında da görülmektedir. Yüksek plastik değerdeki bezemeleriyle önemli bir yere sahip olan İshak Paşa Sarayı, diğer birimlerinde olduğu gibi cami süslemelerinde de, bu üslup özellikleriyle birlikte bölgesel farklılıklar, mahalli 1 Arş. Gör., Atatürk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, [email protected] 2 Bu yazı, Ağrı Çeçen Üniversitesi, Kafkasya Üniversiteler Birliği Uluslararası Ağrı Sosyal Bilimler Kongresi “İshak Paşa Sarayı Cami Bezemelerinin Değerlendirilmesi”bildiri olarak sunumu, daha sonra ekleme ve güncelemeler yapılarak makaleye dönüştürülmüştür. 387 İshak Paşa Sarayı Cami Güney Cephe Süslemelerine Tahlilci Bir Yaklaşım ustaların kendilerinden bir şeyler katarak gerç ekleştirdikleri bezemeler, Türk Sanatına özgü motifler, bütünlük içerisinde ele alınmıştır. Bu üslup özellikleri ile birlikte bölgesel farklı klar, İran, Gürcü, Kafkas etkileri, mahalli ustaların gerçekleştirdikleri bezemeler, Türk sanatına özgü motifler bir bütünlük içerisinde kullanılarak, sarayı özel yapan bir yapı dekorasyonunun oluşumunda etkili olmuştur. Anahtar Kelimeler: İshak Paşa, Taş, Cami, Süsleme, Kubbe. APPROACH ANALYST TO MOSQUE AND ORNAMENTS TO SOUTH SIDE THE ISHAK PASHA PALACE Abstract 18th century structure of Ottoman period, The Ishak Pasha palace was constructed splendidly and admirable with its location and architecture that reveals the dominance of beylics having voice in that region and the socio-economic power of the era. One of the most significant architectural works built in this period is the Ishak Pasha Palace drawing attention with its magnificient architecture. The Ishak Pasha Palace, constructed in accordance with the layout of Traditional Turkish Palaces, resembles the Edirne Palace and the Topkapı Palace in terms of distribution of places. The Palace, built in smaller sizes than the other palaces in the center, is composed of a cluster of constructions gathering around two successive courtyards. Among this cluster of constructions, the mosque, located between the sections of Harem and the Men’s Quarter (Selamlık) in the second courtyard, has been the most robust building reaching today with its minaret and narthex. Even though the construction of the Palace is known to have been completed in 1784 (H. 1199) with reference to the inscription on Harem’s crown door, the inscription of the mosque is nowhere to be found. Constructed by using completely smooth ashlar, the Mosque was remarkably structured by a dome with a swollen abdomen that reminds a bulbous dome made of reddish ashlar. Belonging to the eighteenth-century Ottoman period, the Ishak Pasha Palace Mosque is encased by one dome like many of Anatolian mosques and it is in the tradition of classical Turkish Architecture in terms of layout. However, the Mosque possesses a distinctive feature by its narthex having an equivalent size to itself, which is hard to be seen in the examples of Anatolian Seljuk and Ottoman periods. Two times higher than the wall of Men’s Quarter (Selamlık), the Mosque dominates the whole palace structure by means of its outstanding dome and minaret bringing it in an impressive appearance. The Ishak Pasha Palace Mosque, established by utilizing limestone suitable for soft processing on the section from ground to dome, comes into prominence with its window frames, the adornment of some surfaces with prosperous plant and geometric motifs as well as its architectural features. The harmony and proper stonemasonry sighted in the adornments of its exterior architecture also exist interior of the Mosque with adornments each different from one another. The Ishak Pasha Palace, having importance due to its ornaments with high plastique value, bears the effects of styles (baroque, rococo, ampir) which were included in Turkish Art through the impacts of both Seljuks and the westernisation on its mosque ornaments just as on other sections. Along with the The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 8, Aralık 2014, s. 386-402 Serap Bulat 388 feautures of this style, a cohesive use of the regional discrepancies, the ornaments performed by local masters by reflecting their spirits, and the motifs peculiar to Turkish Art paves the way for an eclectic decoration of the building which makes the Mosque special. Beside these order features, regional differences, Persian, Georgian, Caucasian impacts, authentic ornaments made by local foremen and characteristic themes of Turkish Art were used coherently which has an influence in structural decoration that made the Palace unique. Keywords: Ishak Pasha, Stone, Mosque, Decoration, Dome, GİRİŞ Kuruluşu tarih öncesi devirlere kadar dayanan, doğu sınırımızda önemli bir geçit bölgesi olarak önemini koruyan ve Osmanlı Döneminde sancak merkezi3 olan Doğubayazıt, Antik Çağda Urartu’lardan başlayarak Cumhuriyete kadar pek çok zengin uygarlıkların birleşip kaynaştığı, binlerce yıllık tarihsel ve kültürel bir geçmişe sahiptir. Üç bin yıllık İpek Yolu’nun tarihi kadar eski bir tarihe sahip Doğubayazıt, XIII. yüzyıldan sonra Urartu Krallığı’nın sınırları içerisinde kalmış,4 IX .ve XI. yüzyıllar arasında da Araplar ve Bizanslılar arasında sık sık el değiştiren bu bölge, 1064 yılında Büyük Selçukluların hakimiyetine girmiştir.5 Belirli bir dönemde İlhanlılar, Celayirliler, Timurlular, Karakoyunlular ve Safevilerin eline geçen Doğubayazıt,6 1514 yılında Çaldıran Savaşı’ndan sonra Osmanlı topraklarına dahil edilerek sancak merkezi durumuna getirilmiştir.7 Yüzyıllar boyunca sınır devletleri arasında sık sık el değiştiren Doğubayazıt’da, zarar gören eserler arasında en çok tahribata uğrayan yapı ise, hala görkemli yapısıyla şehre hakim konumda olan İshak Paşa Sarayı olmuştur (Foto.:1). İnşa edildiği yüzyılda olduğu gibi günümüzde de Doğu Anadolu Bölgesinin en önemli Osmanlı Dönemi mimari eseri olan İshak Paşa Sarayı, kitabesine göre H. 1199 (M.1784) tarihinde İshak Paşa tarafından yaptırılmıştır.8 7600 metrekarelik bir alanı kaplayan saray,9 arazinin doğal yapısına uygun olarak kuzey-güney doğrultusunda 50 m. doğu-batı doğrultusunda 115 m. Boyutlarındadır10(Çiz.:1). İshak Paşa Sarayı, Topkapı Sarayı ve Edirne Sarayı ile kıyaslandığında bu sarayların planları ve tek tek birimlerinin fonksiyonları açısından arasında bazı benzerlikler olduğu görülmesine rağmen,11 mimari yönden ele alındığında, Topkapı Sarayı’ndan çok farklı özellikler gösterdiği dikkat çekmektedir. İshak Paşa Sarayı, 3 Fahrettin Kırzıoğlu, Osmanlıların Kafkas Ellerini Fethi ( 1451-1590 ), Ankara, 1967, s. 317-318 4 Y. Öztürk & Yüksel Bingöl,’’İshak Paşa Sarayı ve Çevresinin Kültürel ve Turizm Açısından Değerlendirilmesi’, II.Uluslararsı Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, İstanbul, 2009, s. 270-275 5 İ. Alparslan, Atatürk Yılında Ağrı, Ankara, 1982, s. 72 6 E. Dağtekin & B. Ekinci,’’Türkiye’de Koruma Kültürü:İshak Paşa Sarayı Örneği’’, II. Uluslararsı Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, İstanbul, 2009:298-306; E. Dayı (Derinsu), ‘’Geçmişten Günümüze Doğu Bayezit Bölgesinde Siyasi Gelişmeler’’, Güneşin Doğduğu Yer : Doğubayazıt Sempozyumu, İstanbul, 2004, s. 137-144 7 Fahrettin Kırzıoğlu, Osmanlıların Kafkas Ellerini Fethi ( 1451-1590 ), Ankara, 1976, s. 107 8 M. Önder, ‘’Şaheserler Konuştukça’’, Ankara, 1996, s. 118; Mahmut Akok, ’’Ağrı Doğubayazıt’ta İshak Paşa Sarayı Röleve Ve Mimarisi ‘’, Türk Arkeoloji Dergisi, S.X-II, Ankara, 1961, s. 30.; E. Semavi, ‘’ İshak Paşa Sarayı’’, Türk Ansiklobedisi, C.XX, İstanbul, 1984, s. 16-21 9 Nezih Başgelen, “ İshak Paşa Sarayı”, Saray, S.III, İstanbul, 1993 , s. 54- 55; Zeki Sönmez, “Ağrı Dagh- Doğubayazıt Ishak Pasha’s Palast”,İlgi,S.VII, İstanbul,1973, s. 24-25 10 Hamza Gündoğdu, Doğubayazıt İshak Paşa Sarayı, Ankara, 1991, s. 18 11 G. Goodwin, A. History of Ottaman Architecture, London,1971, s. 404-409 The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 8, Aralık 2014, s. 386-402 389 İshak Paşa Sarayı Cami Güney Cephe Süslemelerine Tahlilci Bir Yaklaşım birbirini takip eden iki avlu etrafında toplanan yapı grupl arından oluşmaktadır. Bu yapı grupları içerisinde de günümüze en sağlam ulaşabilen cami, minare ve son cemaat yeri olmuştur.12 Bu yönüyle de saray mimarisi içerisinde özel bir yere sahiptir.13 Sarayın plan ve dış görünümünde bir çarpıklık oluşmamış, en önemli mekanı olan cami, selamlığın ikinci avluya bakan yüzü ile aynı eksen üzerinde olmasına rağmen selamlık duvarının iki katı yüksekliğine yakın inşa edilmiştir. Yuvarlak kemerli üç açıklıkla cami kısmına bağlanan son cemaat yeri üzeri, kenarlarında yüksek korkuluklar bulunan geniş bir teras şeklinde düzenlenmiş,14 bu bölümün kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerinde de içerisine bir insanın sığabileceği kadar büyüklükteki yer, çevreyi gözetlemek amacıyla yapılmıştır.15 Güney cephenin ortasındaki mihrabın sağında ve solunda bulunan iki sıra pencere, mihrabın üzerinde bulunan yuvarlak küçük pencere ve sağ üst pencerenin sağında bulunan sivri kemerli sağır nişe yer verilmiştir (Foto. : 2). Cepheden 0.40 metre dışa çıkıntı yapan mihrap nişi,16 yanlarda kavranmış, üst kısmı da daha çok ampir üsluptaki yapılarda görülen yatay silmelerle bölümlenerek farklı bir taş cinsinin kullanıldığı yarı piramidal bir örtü ile sonuçlanmaktadır.17 Piramidal örtünün üst kısmında da mihrabı aydınlatan yuvarlak , ampir tarzında bir pencere bulunmaktadır18(Çiz.:2). Bu pencerenin çevresi de, pencerenin formuna uygun kıvrık dallar arasına yerleştirilmiş bir saptan çıkan çiçek motiflerini hatırlar tarzda bitkisel kabartma ile çevrelenmiştir. Sarmaşık dalları şeklinde de değerlendirebileceğimiz bu motifin üst bölümü, hilal tarzında işlenmesi suretiyle sonuçlanmaktadır.19 Ayrıca mihrap çıkıntısının üst kısmında da, yuvarlak pencere etrafında karşılaştığımız süsleme tarzında fazla yüksek kabartma olarak ele alınmayan bir bezemeye yer verilmiştir (Çiz.:3). Bu süslemenin iç kısmında daha çok ayrıntıya girilmiş olmasıyla birlikte, motif birbirinin simetriği şeklinde karşılıklı olarak yerleştirilmiştir. Birbiri içerisinden geçen kıvrık dal motiflerinin alt kısmında yaprak biçiminde büyükçe bir formun içerisi geçmelerle dolgulanarak ön plana çıkarılmıştır. Bitkisel motifler ile şerit geçmelerin bir arada kullanıldığı bu pano, üst kısmının ortasına yerleştirilen bir hilalle sonlanmaktadır. Caminin güney cephesinde dikkat çeken pano tarzındaki diğer bir bezeme de mihrap bölümünün alt kısmı ve mihrabın sağına ve soluna yerleştirilmiş olan pencerenin alt kısımlarında tekrarlanmıştır (Çiz.: 4). Üç kez tekrarlanan bu arabesk pano çift damarlı olarak ele alınan rumiler, adeta dantel gibi ince ince işlenerek cepheye estetik bir görünüm kazandırmıştır. Orta kısımda yer alan kabartma yuvarlak bir göbeğin etrafında, güneş ışınları şeklinde dağılan üsluplaşmış rumi, kıvrık dal ve yaprak motiflerinin birbiri içerisine girerek daha da genişlemesi suretiyle kompozisyonun oluşumu sağlanmıştır. Bitkisel 12 Hüseyin Yurttaş, “Türk Saray Mimarisi İçerisinde İshak Paşa Sarayı’nın yeri”, Güneşin Doğduğu Yer : Doğubayazıt Sempozyumu, İstanbul, s. 2004, 254-266 13 Bülent Çetinor, “İshak Paşa Sarayı-Doğubyazıt”, İlgi Dergisi, S.40, İstanbul, 1984, s. 16-21 ; Yüksel Bingöl, İshak Paşa Sarayı, Ankara, 2008, s. 126 ; Hamza Gündoğdu, “Hanedanlar Sarayları Konusunda Bir Deneme”, Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. Araştırma Dergisi, S.XIV, Erzurum, 1986, s. 11-35 14 Mahmut Akok, ’’Ağrı Doğubayazıt’ta İshak Paşa Sarayı Röleve ve Mimarisi ‘’, Türk Arkeoloji Dergisi, S.X-II, Ankara, 1961, s. 37 15 Yusuf Çetin,Y. Tarihi Kalıntıları ve Kültürel Değerleri İle Ağrı, Ağrı, 2012, s. 87 ; Hamza Gündoğdu, Doğubayazıt İshak Paşa Sarayı, Ankara, 1991, s. 39 16 Yüksel Bingöl, İshak Paşa Sarayı, Ankara, 2008, s. 108 17 Hamza Gündoğdu, “Hanedanlar Sarayları Konusunda Bir Deneme”, Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. Araştırma Dergisi, S.XIV, Erzurum, 1986, s. 24 18 Türkiye’de Vakıf Abideleri ve Eski Eserler, Ankara, 1972, s. 191 19 Bu konudaki yayın için bkz.: Bulat, 2007 : 83-89. Taş, kil, ahşap ya da alçı yüzeyin üzerinde, bazı kesimleri boş bazı kesimleri ise dolu bırakarak ışık gölgeyle plastite oluşturmak amacıyla yapılmış alçak ya da yüksek kabartma. The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 8, Aralık 2014, s. 386-402 Serap Bulat 390 bezemelerin birbirinin alt ve üstünden geçmesi suretiyle oluşturulan madalyon tarzındaki süslemeler, Türk–İslam sanatlarında geniş uygulama alanı bulmuştur.20 Ayrıca Selçuklu yapılarında da karşılaştığımız bu tür geçme motiflerinin benzer örneklerini, Sivas Buruciye Medresesi (1271) taç kapısında, Niğde Sungur Bey Cami (1339) taç kapısında ve Sivas Gök Medrese (1270) taç kapısında görmek mümkündür. Kıble yüzeyinde üç kez tekrarlanmış olan bu panonun farklı bir tarzda yaklaşımı olarak ele alabileceğimiz diğer bir arabesk pano örneğini de mihrap çıkıntısının sağına ve soluna yerleştirilmiş pencerelerin alınlıklarında görülmektedir (Çiz.: 5). Alt kısımda yer alan bu iki pencere, sivri kemerli alınlıklara sahip olup, sütun paye görünümünde kalın ve yuvarlak bir silme ile çevrelenmiştir. Sivri alınlığın içerisinde de örgü geçmeler, kıvrık dal bitkisel motifler ve kıvrık dalların çatallaşarak boşluklarda yaprak ve tomurcuklar bırakarak, kitabelik olarak ele alabileceğimiz, içi boş oval bir formun etrafını çevreleyen arabesk bir pano, alçak kabartma olarak uygulanmıştır. Alt kısımda bulunan bu pencereler dışında, cephenin üst kısmında ayet kitabesinin her iki yanına alt pencerelerle uyum içerisinde olan iki pencere yerleştirilmiştir. Silmelerle cepheden koparılmış bu pencerelerin sivri kemerli alınlığı içerisine, kabartma bir damla motifi olarak değerlendirebileceğimiz bezemeye yer verilerek cephe zenginleştirilmiştir (Çiz.: 6). Bu kandil motifinin iç kısmında, gövdesi şişkin bir vazodan çıkan, buğday başağı olarak adlandırabileceğimiz stilize edilmiş, bitkisel motifler yer almaktadır. Bingöl21, vazodan çıkarak yükselen bu bitkisel motifi hayat ağacı olarak değerlendirmektedir. Cephenin üst kısımdaki pencerelerin hizasında, onlardan daha küçük boyutlarda güney cephedeki ritmi bozan kör bir pencere bulunmaktadır(Çiz.:7). Sürekliliğin söz konusu olduğu bu düzenleme, altı kollu yıldızlar ve bu yıldızların oluşumundan kaynaklanan aralardaki baklava biçimindeki biçimlerden oluşmaktadır. Altı kollu yıldızların iç kısımlarında da Erken İslam Sanatında gördüğümüz arabesk motifleri gibi22 ortada bir merkezden dağılan birbiri içerisine geçmiş kıvrık dal ve rumi motifleri ile zeminin dolgulandığı görülür. Bu tarzda ele alınan başka bir örnekle Iğdır, Kervansarayı’nın taç kapısında karşılaşmaktayız. Bu küçük, içi bezeli kör pencerenin alt kısmında da aynı şekilde başka bir kör pencere daha yer alır. Caminin güney cephesi, kubbeye geçişte dört sıra silmeden oluşan dışa taşırılmış, geometrik motiflerle bezeli geniş bir korniş ile tamamlanmaktadır. Caminin doğu cephesi, güney cephesinde olduğu gibi pencere açıklıklarına ve yoğun bezemelere yer verilmediği görülür. Selamlık duvarına bitişik olup selamlıktan bir kat daha yüksek olan doğu cephe, üst hizada silmelerin meydana getirmiş olduğu, kırık hatlı kemerlerle, estetik bir görünüm kazandırılmaya çalışılmıştır (Çiz.: 8). Üç dilimli kemerlerden oluşan bu sürekli kompozisyon düzenlemesi, Endülüs’te Emevi mimarisinde gördüğümüz23 üç dilimli kemerlere benzemektedir. Kemerlerin birleştiği kısımlarda da sağlı sollu lotus yaprakları aşağıya doğru sarkmaktadır.24 Caminin batı cephesi, harem dairesine bitişik olarak yapılmış, bundan dolayı da bezemesiz olarak ele alınmıştır. Dış cephede camiye ve tüm saray kompleksine hakim konumda olan kubbe, içten 8. 30 m. Çapında, 2.12. m. yüksekliğinde ele alınmıştır.25 Ayrıca bu kısmın güneydoğu, kuzeydoğu, güneybatı köşelerinde sekizgen planlı üzeri cami kubbesine benzer 20 Yüksel Bingöl, İshak Paşa Sarayı, Ankara, 2008, s. 222 21Yüksel Bingöl, İshak Paşa Sarayı, Ankara, 2008, s. 222 22 M. George, Architecture Of The İslamic World, London, 1996, s. 127-148 23 M. George, Architecture Of The İslamic World, London, 1996, s.127 24 Yüksel Bingöl, İshak Paşa Sarayı, Ankara, 2008, s . 223 25Yüksel Bingöl, İshak Paşa Sarayı, Ankara, 2008, s . 125 The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 8, Aralık 2014, s. 386-402 391 İshak Paşa Sarayı Cami Güney Cephe Süslemelerine Tahlilci Bir Yaklaşım hafif şişkin kubbecikle örtülü köşe kuleleri bulunmaktad ır.26 Çift cidarlı taştan yapılmış kubbe kasnağının, birbiriyle aynı ölçülere sahip, yirmi dördü kör pencere olan ve içerisinde yüksek kabartma makıli hat27panolara yer verilmiştir. Sekiz adeti de, iç mekanı aydınlatmak amacıyla pencere olarak ele alınmış, toplam otuz iki adet nişle kubbe kasnağı sonuçlandırılmıştır.28( Foto.: 3). Yüksek tutulan bu kasnak ile kubbe a rasında, mukarnaslı bir korniş ile, kasnakdan kubbeye geçiş sağlanmaktadır. Bu kornişin üzerinde de hava şartlarına dayanıklı kırmızımsı renge sahip, soğan kubbeyi hatırlatır bir kubbe yükselmektedir.29 Minare, caminin haremle birleşen kuzeybatı köşesinde bulunmaktadır. Klasik Osmanlı Mimarisinin tipik bir örneği30 olarak inşa edilmiş olan minare, yüksek kübik bir kaideye sahiptir. Tamamen taştan yapılmış olan minareye giriş, cami içerisinde bulunan küçük bir kapı açıklığı ile sağlanmaktadır. Gösterişli ve zengin taş süslemelere sahip olan caminin dış mimarisinde, süslemelerde görülen uyum, düzgün taş işçiliği, yapının iç kısmında da görülmektedir. Kare planlı cami kısmına selamlık koridorunun sonunda bulunan bitkisel motifler ve bordürlerle çevrelenmiş bir kapı açıklığı ile ulaşılmaktadır. Duvarlar içerisine yerleştirilmiş olan mihrap nişinin etrafı, bir silme ile kavranmış, belli bir yükseklikten sonra da boğumla bölümlenmiş olan bu silmeler yukarıda yay biçiminde bir kemer oluşturmaktadır( Foto.: 4). Yay biçimindeki bu kemerin altında da yuvarlak içi boş bir kitabe yer alır (Çiz.: 9). Bu kitabenin orta kısmındaki yuvarlağı, batılılaşma etkisiyle istiridye yivi şeklinde dilimlenerek belirli bir yükseklik oluşturulmuş, bu kısmın etrafında da bitkisel motiflerle birlikte stilize edilmiş çiçek motiflerine yer verilmiştir. İçerisi birbirine eşit yüzeysel silmelerle beş bölüme ayrılan sivri kemerli derin mihrabın yaşmak /kavsara bölümünde, yüzeysel mukarnaslara sahip bir kavsarayla sonuçlandırılmıştır (Çiz.: 10). Kavsara bölümü, mukarnas yuvalarının içleri her sırada ayrı bir süsleme unsuru oluşturulacak şekilde bitkisel motiflerle kompoze edilmiştir. Burada kullanılan mukarnaslı kavsaranın ele alınış biçimi, Klasik Türk süsleme özelliklerini yansıtmasının yanı sıra, kavsaranın alt bölümünde yer alan bitkisel motifler, batılaşma dönemi mihraplarında görülen kompozisyonları hatırlatır nitelikte olduğu ileri sürülebilir.31 Mihrabın hemen yanında, oldukça gösterişli taş bir minber yer alır (Çiz.:11). Bu minbere, mihrabın solunda bulunan bir pencere arasından merdivenle çıkılarak ulaşılmaktadır. Bu tür minberleri Erzurum bölgesi camileri başta olmak üzere, Gaziantep Ahmet Çelebi Camiinde de görmek mümkündür.32 Yarım konik forma sahip bu minber de, ince ince işlenmiş üsluplaşmış bitkisel motiflerle birlikte, istiridye yivi biçiminde, dilimlenmiş bölümlere ve üsluplaşmış akantus yaprakları işlenerek hareketlilik kazandırılmıştır. Ayrıca cami kubbe kasnağı altında dört duvarda simetrik olarak yerleştirilmiş, çerçeveli sağır nişler içerisinde rölyef tekniğinde ağaç motifleri dikkat çekmektedir (Çiz.: 12). Bu kabartma motifini, hayat ağacı olarak değerlendirebiliriz. Çerçevenin kenarından çıkarak yükselen ağacın gövdesi çatallaşarak uçlarında yaprak formunda üsluplaşmış palmet motifleriyle 26 Celal Esat Arseven, Türk Sanat Tarihi, İstanbul, 1954, s. 644 27Bu konudaki yayın için bkz. Özsayıner,2009:277-284. Makıli yazı, el ve kalem ile yazılmayıp geometrik aletlerle çizilerek, işlenerek oluşturulan bir yazı türüdür. Makıli hattı kufi yazının mimariye uygulanmak üzere geliştirilmiş son şaması olarak kabul edilmektedir. 28 Mahmut Akok, “Ağrı Doğubayazıt’ta İshak Paşa Sarayı Röleve ve Mimarisi”, Türk Arkeoloji Dergisi, S.X-II, Ankara, 1961, s. 37; Yüksel Bingöl, Der Ishak Paşcha Palast in Doğubayazıt am Berg Ararat, Berlin, 1982, s. 63 29 Hamza Gündoğdu, “Doğubayazıt’taki İshak Paşa Sarayı ve Gerçekler”, Milli Saraylar Sempozyumu ( 15-17 Kasım) , İstanbul,1985, s. 40 30 Zeki Sönmez, “Ağrı Dagh-Doğubayazıt Ishak Pasha’s Palast”, İlgi,S.VII, İstanbul, 1973, s. 24-25 31 Hamza Gündoğdu, Doğubayazıt İshak Paşa Sarayı, Ankara, 1991, s, 40 32 Hamza Gündoğdu, Doğubayazıt İshak Paşa Sarayı, Ankara, 1991, s, 41 The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 8, Aralık 2014, s. 386-402 Serap Bulat 392 sonlanmaktadır. Bazı araştırmacılar bu üsluplaşmış çiçek motifini, japon gülü ve cennet gülü33 olarak değerlendirmektedir. Cami iç dekorasyonunda kabartma olarak taşa işlenen süslemeler tamamen orijinal özelliklerini korurken, kubbedeki sıva üstü kalem işi süslemeler, orijinal haliyle günümüze ulaşamamıştır (Foto.: 5). Radyal düzene göre yapılmış olan bu kalem işi süslemeler, bütün bir zemini kaplayan, Barok ve Rokoko üslup özelliği taşıyan resimlerle bezenmiştir. Kalem işi bezemelerin birçoğu bozulmuş olmasına rağmen, kalanlardan, ağaç, çiçek ve bulut gibi biçimlerden oluşan manzara resmi olduğu görülmektedir. Zengin dekorasyonuyla dikkat çeken İshak Paşa Cami, farklı boyut ve ölçülerde, her birinde birbirinden farklı tarzda süslemelere yer verilmesiyle, mekanda bütün yüzeyler, kendine özgü bir karakter kazanmıştır. Bezemeleri ve genel özellikleriyle, İshak Paşa Sarayı mimarlığı, Türk Saray Mimarisi içerisinde, önemli bir yere sahiptir. Mimari yapı kompleksi içerisinde cami mimarlığına yer verilmesiyle, bizlere Sultan III. Mesut Sarayı’nı ve Bakü’de bulunan Şirvanşahlar Sarayı’nı hatırlatmaktadır.34 Topkapı Sarayı’ndaki küçük ölçülerdeki camiler hariç, Anadolu’da başka saraylarda göremediğimiz bu özellik, İshak Paşa Sarayı Camiinde dikkat çekicidir. Anadolu camilerinin büyük çoğunluğunda olduğu gibi tek kubbeyle örtülü olan İshak Paşa Sarayı camii, Klasik Osmanlı Dönemi camilerinin özelliklerini taşımaktadır. Ancak cami ile yaklaşık eşit büyüklükteki son cemaat yeri ile Anadolu Türk sanatında ve Osmanlı sanatında görülmeyen bir özelliğe sahiptir.35 Osmanlı dönemi camilerinin kubbe formundan farklı bir anlayışta ele alınmış olmasıyla daha çok Türkistan,36 Kahire37 ve Tolunlu Devri38 yapılarında görülen kubbe anlayışında inşa edilmiş olduğu görülür. Caminin kubbesi, dışarıdan bakıldığında şişkin ve büyük görünmesine karşın, iç mekanına girildiğinde, daha küçük bir görünüme sahip olduğu anlaşılmaktdır. Bu yanıyla da İran ve Orta Asya mimari geleneklerinin bir devamı sayılabilir.39 Pencereli kubbe kasnağı ile, cepheden açılan pencere formlarına, Osmanlı Dönemi camilerinde ortaya konulan tasarım anlayışı hakim vaziyettedir. Caminin haremle birleşen kuzeybatı köşesinde de Klasik Osmanlı Mimarisinin tipik bir örneği olarak inşa edilmiş olan minare yer alır. Minarenin duvar tekniği, formu ve gövdesinde alternatif şekilde dizilerek kullanılan renkli taşların uygulanışı Van’da Hüsrev Paşa Cami minaresi, Hınıs Ulu Cami minaresi, ve Elbistan Ulu Cami, minarelerini hatırlatmaktadır. İshak Paşa Sarayı Caminin, plan olarak Klasik Türk Mimarisi geleneğinde olduğunu ve mimari açıdan da belli yapılarla benzerliğini belirtebilirken, kesin sonuçlara varılamayan yapı dekorasyonu için, belli bir dönemden bahsetmek oldukça zordur. Camide Türk-İslam Sanatına özgü bitkisel, geometrik ve her iki motifin bir arda kullanılmasıyla oluşturulan motiflerle birlikte, geleneksel Selçuklu mimari tezyinatı, XVIII. yüzyıl Avrupa Barok, Rokoko etkili motifler ve Gürcü, Kafkas kökenli bitkisel motiflerin bir arada kullanılmış olmasıyla, eklektik bir yapı dekorasyonu ortaya çıkarılmıştır. Ancak Avrupa’dan gelen Barok, Rokoko ve Ampir etkili motifler, İstanbul yapılarında gördüğümüz 33 Yüksel Bingöl, İshak Paşa Sarayı, Ankara, 2008, s. 211 34 Hüseyin Yurttaş, “Türk Saray Mimarisi İçerisinde İshak Paşa Sarayı’nın yeri”, Güneşin Doğduğu Yer : Doğubayazıt Sempozyumu, İstanbul, 2004, s. 255-266 35 Ş. Tali,“İshak Paşa Cami ve Türk Sanatındaki Yeri”, Güneşin DoğduğuYer: Doğubayazıt Sempozyumu, İstanbul,2004:277-278 ; Yusuf Çetin, Y. Tarihi Kalıntıları ve Kültürel Değerleri İle Ağrı, Ağrı, 2012, s. 91 36 Celal Esat Arseven, Arseven, Türk Sanat Tarihi, İstanbul, 1954, s. 641 37 Türkiye’de Vakıf Abideleri ve Eski Eserler, C.I, Ankara, 1972, s. 191 38 Oktay Aslanapa, Türk Sanatı, İstanbul, 1984, s. 94-95 39 Yüksel Bingöl, İshak Paşa Sarayı, Ankara, 2008, s. 126 The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 8, Aralık 2014, s. 386-402 393 İshak Paşa Sarayı Cami Güney Cephe Süslemelerine Tahlilci Bir Yaklaşım tarzdan çok farklı bir şekilde ele alınmıştır. Bunda b ölgesel farklılıklarla birlikte mahalli ustaların etkilerinin olduğu ileri sürülebilir. Bezemeleriyle son derece özgün olan sarayda, Türk Sanatı’na yabancı olmayan motiflerle birlikte, sonradan Türk Sanatı’na girmiş olan Barok, Rokoko üsluplarının bölgesel farklılıklarla yoğrulmuş etkileri görülürken, aynı zamanda bulunduğu bölgeden dolayı İran, Gürcü ve K afkas etkileri40 yerel ustaların kendi hayal güçlerinden bir şeyler katarak gerçekleştirdikleri bezemeler, mimari yapıyı özel yapan bir yapı dekorasyonunun oluşumunda etkili olmuştur. KAYNAKLAR AKOK, M. ( 1961 ). ’’Ağrı Doğubayazıt’ta İshak Paşa Sarayı Röleve Ve Mimarisi ‘’,Türk Arkeoloji Dergisi, S.X-II, Ankara.30-48 ALPASLAN, İ.(1982). Atatürk Yılında Ağrı, Ankara. ARSEVEN, C.E. ( 1954) .Türk Sanat Tarihi, İstanbul. ASLANAPA, O. ( 1984 ).Türk Sanatı, İstanbul. BİNGÖL, Y. (2008 ).İshak Paşa Sarayı, Ankara. BİNGÖL, Y.(1982) Der Ishak Paşcha Palast in Doğubayazıt am Berg Ararat, Berlin. BİNGÖL, Y.- Öztürk, Ş. (2009 ).’’İshak Paşa Sarayı ve Çevresinin Kültürel ve Turizm Açısından Değerlendirilmesi’, II. Uluslararsı Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, İstanbul,270-275. BAŞGELEN, N. ( 1993 ). ‘’ İshak Paşa Sarayı ‘’, Saray, S.III,54-55. BULAT, M. (2007 ).’’Modern Heykelin Doğuşu’’, Sanat Dergisi, S.XI, Erzurum, 83-89. BULAT, S.( 1999 ). Doğubayazıt İshak Paşa Sarayı Taş Süslemeleri,( Yayınlanmamış Yüksek LisansTezi), .A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Erzurum ÇETİN, Y. ( 2012 ). Tarihi Kalıntıları ve Kültürel Değerleri İle Ağrı, Ağrı. ÇETİNOR, B. ( 1984 ). ‘’İshak Paşa Sarayı-Doğubeyazıt’’,İlgi Dergisi, S.40, İstanbul,16- 21 DAĞTEKİN, E.-EKİNCİ, B.(2009).’’Türkiye’de Koruma Kültürü: İshak Paşa Sarayı Örneği’’, II. Uluslararsı Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, İstanbul, 298-306. DAYI (DERİNSU),E.(2004). ‘’Geçmişten Günümüze Doğu Bayezit Bölgesinde Siyasi Gelişmeler’’,Güneşin Doğduğu Yer: Doğubayazıt Sempozyumu, İstanbul,137- 144. GÜNDOĞDU, H. (1986 ). ‘’ Hanedanlar Sarayları Konusunda Bir Deneme ‘’, Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. Araştırma Dergisi, S.XIV, Erzurum, 11-35 GÜNDOĞDU, H. (1991 ). Doğubayazıt İshak Paşa Sarayı, Ankara. GÜNDOĞDU, H. (1985 ). ‘’ Doğubayazıt’taki İshak Paşa Sarayı ve Gerçekler ‘’, Milli Saraylar Sempozyumu ( 15-17 Kasım) , İstanbul,36-42. 40 Mahmut Akok, “Ağrı Doğubayazıt’ta İshak Paşa Sarayı Röleve ve Mimarisi”, Türk Arkeoloji Dergisi, S.X-II, Ankara, 1961, s. 30-48 The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 8, Aralık 2014, s. 386-402 Serap Bulat 394 GEORGE, M.(1996).Architecture Of The İslamic World,London. GOODWİN, G.(1971).A. History of Ottaman Architecture,London. KIRZIOĞLU, M. F. ( 1976 ). Osmanlıların Kafkas Ellerini Fethi ( 1451-1590 ) ,Ankara. ÖNDER, M.(1996). ‘’Şaheserler Konuştukça’’, Ankara ÖZSAYINER, C.Z.(2009). ‘İshak Paşa Camisinde Ma’kıli Hatlar bağlamında Osmanlı Mimarisinde Makıli Hatlar’’,II.Uluslararsı Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, İstanbul,277-284. SEMAVİ, E.(1984). ‘’ İshak Paşa Sarayı’’,Türk Ansiklobedisi, C.XX, İstanbul, 234-235. SÖNMEZ, Z.(1973).‘’Ağrı Dagh-Doğubayazıt Ishak Pasha’s Palast’’,İlgi, S.VII,İstanbul, 24-25. TALİ, Ş.(2004). ‘İshak Paşa Cami ve Türk Sanatındaki Yeri’’,Güneşin DoğduğuYer: Doğubayazıt Sempozyumu, İstanbul,269-278. Türkiye’de Vakıf Abideleri ve Eski Eserler.(1972).C.I, Ankara. YURTTAŞ, H. ( 2004 ). “Türk Saray Mimarisi İçerisinde İshak Paşa Sarayı’nın yeri”, Güneşin Doğduğu Yer: Doğubayazıt Sempozyumu, İstanbul, 255-266 Foto 1. İshak Paşa Sarayı genel görünüm. The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 8, Aralık 2014, s. 386-402 395 İshak Paşa Sarayı Cami Güney Cephe Süslemelerine Tahlilci Bir Yaklaşım Çizim 1 . İshak Paşa Sarayı’nın Planı ( Y. Bingöl ‘den ). Foto 2. Caminin güney ( kıble ) cepheden görünümü. The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 8, Aralık 2014, s. 386-402
Description: