ebook img

RiSALET ÖNCESiNDE ARAP YARIMADASlNDAKi DiN.LER VE BiR PEYGAMBER BEKLENTiSi PDF

15 Pages·2009·0.84 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview RiSALET ÖNCESiNDE ARAP YARIMADASlNDAKi DiN.LER VE BiR PEYGAMBER BEKLENTiSi

ILAHIYAT FAKÜLTESI DERGISI, 6 (2001), 5.87-102. RiSALET ÖNCESiNDE ARAP YARIMADASlNDAKi DiN.LER VE BiR PEYGAMBER BEKLENTiSi Sıddık ÜNALAN• Öz et: Arap yarımadası, dünyanın en büyük yanmadalarından biri olarak dikkatleri üzerine çektiği gibi Arapların vatanı oluşu ve İslamiyet'e beşiklik yapmasıyla da ayrı bir önem taşımaktadır. Milletler arası ticaret yollarının geçtiği birçok merkezin yarı­ madada bulunması ve ilk defa olarak Hicaz bölgesinde İslamiyet'le birlikte bir devletin kurulması bu önemi biraz daha artırmaktadır. Güney Arabistan'ın tanma elverişli olu şu ve deniz ticaretine uygun yapısıyla birçok devletin dikkatini çekmiş, Kuzey Arabis tan ise İran ve Bizans'a komşu olduğundan bütün fıkirlerin akıp geldiği bir köprü vazi fesi görmüştür. Yarımadanın içindeki göçler sebebiyle hemen hemen her tarafında çe şitli din ve fikir cereyanları tanınmış ve yerleşmiştir. Bu cereyanlar yanınadada az ya · da çok taraftara sahip olduğu gibi belirli bölgelerde de ortaya çıkmıştır. Araplar ara sında İslamiyet'ten önce Sabiilik, Mecusilik, Putperestlik, Haniflik, Yahudilik ve Hristiyanlıkgibi dinler yayılmış ve Araplar üzerinde birçok tesirler meydana getirmiş­ tir. Özellikle putperestlik Araplar arasında tutulmuş ve onlar üzerinde derin izler bı­ rakmıştır. Diğer taraftan Mekke içindeki kutsal yapı Kabe sebebiyle birçok inanca be şiklik etmi$tir. Bütün inanç sahipleri, dinsel ayin ve ibadetleri sebebiyle Kabe ile ala kadar olmuşlardır. A n ah ta r K e li m e 1e r: Arap Yarımadası, Sabiilik, Mecusilik, Putperestlik, Haniflik, Yahudilik, Hristiyanlık · Ab st ra ct: Ara bi c S emi Isiand is one of the large st S emi Is! an ds of the world and it has anotherimportance being the countıy of Arabia and leading Islam. Because of a lot of countries' cornmercial roads' passage in this Isiand and due to being the fırst Islamic Country in the zone of Hicaz increased that importance mu~h more. Due to Sôuth Arabia's being suitable to the agriculture and sea comınerce took the consideration of a lot of countries. North Arabiahas been a bridge of cultures to many nations being a border to Iran and Byzantium. Because of the migration in the isiand every part of the İsiand was settled with different kinds of religions and races. These activities also occured in some certain parts of the island. Before there were different beliefs among Arabs. These beliefs are as written down: Sabii, Mecusi, İdolatry, Hanif, Jewish and Christianity. These beliefs \videspreaded swiftly and had important effects on Arabs. Especially the idolatry had been adopted by Arabs and had deep marks. On Yrd.Doç.Dr. Fırat Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi n 1 ' ! ' 88 Yrd .Doç. Dr. Sıddık ÜNALAN the other hami, because of holy buildings in Mekke it had been a center to many beliefs. All the believers have been interested in Kabe because oftheir beliefs. K ey Word s: Arabic Semi Island, Sabit, Mecusi, İdolatry, Hanif, Jawish, Christianity *** İslam'dan önce Araplar, Güneyli-Kuzeyli veya A~ani-Kahtani olmak üzere iki gruba ayrılmış olarak karşımıza çıkmaktadır. Iklim ve coğrafyanın gereği olarak bedevi bir hayat yaşayan Araplar, din olarak da totemizm, a nimizm ve fetişizm gibi aşamalardan sonra gelen putperestEği be~semiş­ tir.1 Bunların yanında Arapların komşuları olan devletlerden Bizans, Iran ve Uzakdoğu ülkeleri yönetim, inanç ve ahlak yapısı bakımından bir çöküntü içerisindeydi. Devletler, karakter bakımından mütecaviz, ise birlik ve bera berlik ruhundan uzak idiler. Arap toplumuna gelince; onlar da çevrelerinden habersiz bir hayat yaşarnıyorlardı. Arap yarımadası, gerek kuzey-güney ve gerekse doğu-batı arasında ticaret yolları üzerinde bulunmaları sebebiyle çok eski devirlerden beri birçok medeniyet ve diniere beşiklik etmiştir. Ancak çevrelerindeki milletlerden etkilenerek bünyelerinde birçok değişiklikler meydana gelmiştir. Tarihte bu devir Araplarından bahsedilirken "Cahiliye çağı" deyimi kullanılmaktadır.2 Bu dönemde Arap yarımadasında kendileri ne-bir yer· bulniak isteyen tüm din mensupları, kendi kutsa.l metinlerinde işaret edilen vasıflara sahip bir peygamberin kendilerinden çıkınasım arzu ederek buraya yerleşmeye çalışmışlardır. Onun için burası bir dinpanayırma dönüştürülınüştür. }{atta peygamberin kendilerinden çıkmarlığını görünce de Hz. Muhammed'in-peygamberliğini kabul etmeleri zor olmuştur. A- CahiliyeDönemi ve Arapların Girdikleri Dinler Cahiliye terimi genellikle "bilgisizlik, cahillik" devri yahut "saldırgan­ lık, barbarl ık" devrine işaret için kullanılmıştır. 3 İslam öncesi cahilliye çağı ifadesinden Arapların bütün medeniyetlerden mahrum o ldıikiarı sonucu çıka­ nlmamalıdır.4 Hatta bazı kaynaklar, ilmin zıddı anlamındaki cehaleti İslam öncesi Araplar için kullanmaktan kaçınmış, bu ifadenin İslam öncesi dönemi * Yrd.Doç.Dr., Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi. Email: sunalan@fırat.edu. tr 1 Şemseddin Günaltay, İslam Öncesi Araplar ve Dinleri, Ankara 1997, s. 63 2 Neşet Çağatay, İslam Öncesi Arap Tarihi ve Cahiliye ·Çağı, A.Ü.İ.F. Ankar~ 1971, s.9899; Yaşar Kutluay, İslam ve Yahudi Mezhepleri, Ankara 1965, s. 5 3 Philip K. Hitti, İslam Tarihi, (Çev: Salih Tuğ), I-II, İstanbull980, s. 131 . 4 Neşet Çağatay, Başlangıçtan Abbasilere Kadar İslam Tarihi, Ankara 1993, s. 75; Kutluay, s. 5 F.Ü.Ilahiyat Fakültesi Dergisi 6 (2001) 89 belirtme için kullanıldığını kaydctınişlerdir.5 Cahilliye çağı ifadesi genel anlamda Arapların din ve toplum yaşantılarının gayr-i medeni adet ve gele neklerini anlatmak için kullanılmıştır. Nitekim o dönemde Arap toplumunda kavgacılık, kan davası gütme, öç alma6 harp yapılması yasak olan kutsal ay larda bile harp ve yağma yapma, 7 içkicilik, kumarbazlık, riba, tefecilik, soygunculuk, zina, fuhuş gibi şeyler belirgin bir şekilde göze çarpmaktadır. Yine aynı şekilde haya duygusu kalmamış, kadın ve çocuklar mirastan mah rum bırakılmış, evlilik müessesesi bozulmuştur.8 Siyasi anlamda kabileler halinde yaşayan Arapların her kabilesi ayn bir cemaat hüviyeti taşımakta, istiklal ve hürriyeti kendi ellerinde bulundur maktaydı. Ancak tehlikeli durumlarda savunma yapmak amacıyla kabileler birlikte hareket ederlerdi.9 Kabileler kişisel meziyet ve zenginliklerden dola yı bazı kişileri başkan tanıyorlar ve ona Şeyh diyorlardı. Bunlann da kendi lerine ait birtakım görevleri vardı ve birtakım imtiyaziara sahip idiler. 10 Sosyal yapı bakımından Arap toplumunda hür, esir ve mevali şeklinde üç çeşit sınıf vardı. Hürler ortak bir yaşam sürdürmelerine rağmen bunlar arasında birtakım ayrıcalıklar mevcuttu. Köleler hiç bir insani hakka sahip değildi. Mevaliler ise hürlerin altında kölelerin üstünde bir sınıftır ki bu sını­ fı azat edilmiş köle ve cariyeler oluşturur.1 1 Arap toplumunda kadının hiç bir önemi ve hakkı bulunmamaktadır. Hatta "Taaddüdü zevcat" yaygın bir hal de, Arap toplumuna yerleşmiş esir kadınlar fuhuş için kiralanmış, çocuk vermeleri için başka erkeklerle ilişki kurmalarına müsaade edilmiştir.12 Ka dınlar miras olarak devredilmiş oldukları için kendilerine miras hakkı tanın­ maını ştır. 13 Bazı bölgelerin kadınlanyla, kabile şeyhlerinin kadın ve kızları 5 Suphi es-Salih, İslam Mezhepleri ve Müesseseleri, (Çev: İbrahim Sarmış), İstanbul 1981, s. 38 6 Hüseyin Al gül, İslam Tarihi, .I, İstanbul I 986, s. I 06 7 M. Harndi Yazır, (Elmalı) Hak Dini Kur'an Dili IV, İstanbul 1979. s.2522 vd. 8 Şehristani, Ebu'l-Feth Muhammed Abdul Kerim b. Ebi Bekr Ahmed, el Milel ve'n-Nihal, III, Kahire 1986, s.90; İbn, Hişam, Ebu Muhammed Abdulmelik, es-Siretu'n-Nebeviyye, (Çev:Hasan Ege), .I, s.212 vd. 9 H. İbrahim Hasan, Siyasi-Dini-Kültürel-Sosyal, İslam Tarihi, (İ. Yiğit-S.Gürnüş),.I, İstanbul1987, s.73-74. 10 Çağatay, İsi. Tar. s. 76-77 11 M. Ali Kapar, Hz. Muhammed'in Müşriklerle Münasebetleri, İstanbul 1987, s. 70-71 12 Çağatay, Cahiliye Çağı,s 133-137; Mevlana M. Ali, Peygamberimiz, (Çev: Ömer Rıza) İstanbul 1341, s. 27 13 Kapar, s. 71 Yrd.Doç. Dr. S1dd1k ONALAN 90 nispeten bazı imtiyaziara sahip olmuş ise de kız çocuklan yine de utanç kay nağı sayılmıştır.14 Kavnıiyetçilik Araplar arasında çok önemli bir yer tutmuş "kardeşin zalim de olsa mazlum da olsa mutlaka yardım ef' sözü darbı mesel haline gelmiştirY Bu durum İslam'dan sonraki Araplarda da kendini göstermekte- d. 16 ır. Arap toplumunda iktisadi ve kültürel hayatın önemli bir parçasını pa nayırlar oluşturmaktaydı. Bu panayırlar senede bir ve belirli günlerde tesis edilirdi. Buraya her taraftan ve her kesimden insanlar gelirdi. Siyasi faaliyet lerin yanı sıra adli ve kültürel faaliyetlerin de yürütüldüğü ve yıl boyunca muhtelif yerlerde kurulan bu panayıdar tüccarlar için de önemli bir müesse seydi. Bu panayırlann en meşhurları; 'Ukaz, Mecenne ve Zül-mecaz'dır. Bunlardan 'Ukiiz; Taif ile Necd arasında bir yerde Mekke'ye üç merhale ilerde idi. Mecenne ise Mekke'nin batısında yer alan bir kasabanın veya dağın ismidir. Zül-Mecaz ise Arafat yakınmdadır. 17 Cahilliye dönemindeki Araplarda ticaret bir hayli gelişmiş, ticaret merkezleri kurulmuş ve ticari anlaşmalar yapılmıştır. Belli başlı kervan yol larının da bulunduğu bir bölge olan· Arabistan'da cahiliye döneininde sadece erkekler değil, kadınlar da ticaretle meşgul olmuşlardır. 18 Arapların ticarette ileri gitinelerinin başlıca sebebi, bu bölgenin orta noktada yer alması ve komşularıyla dil yakınlığının bulunmasıdır. Kara ticaretinin yanında deniz ticareti de gelişmiş ve böylece Araplar ticarette bir hayli ilerleme kaydetiniş- ı erd ir. 19 ,·· Cahiliye dönemi Arap bölgesi, aynı zamanda edebi bir merkezdir. Az. önce kendisinderi söz edi1en.panayırlar sadece ticaret için değil, ilmi faaliyet ler için de bir merkez durumundadır. Çeşitli yazı türleri, astroloji, ilkel yön temlerle meteoroloji ve bunlara dayalı olarak ınitoloji gelişmiştir. Kahinlik de cahiliye döneminde bir hayli gelişıniş ve güçlü şairlerin yetişmesine se bep olmuştıır. Öyle ki Araplar, "sonrakilere kalır da dilden dile yayılır" diye şairlerin hicivlerinden korkar hale gelmişlerdir.20 Cahiliye döneminde Arap adetlerinden biri de kahramanlannın kabirie rinde deve kesmek, cömertlikte meşhur olmak, yolunu kaybeden yokulara 14 Mahmut Es'ad Seydişehri, İslam Tarihi Tarih-i Din-i İslam Tarihi, (Sad; A.L.Kazancı- 0. Kazancı}, .I, s.224-225 15 Hasan, I/88; Salih, s. 47 16 İbn Hişarn, I/383, II/19 17 Çağatay, Cahiliye Çağı,s.l57; Mahmut Esat, I/236, Kapar, s. 94-95 18 Çağatay, Cahiliye Çağı,s.l52-157; Kapar, s. 96-98 19 Mahmut Esad, I/228-232 20 Mahmut Esad, I/239 F.O.IIahiyat Fakültesi Dergisi 6 (2001) 91 yardımcı olarak misafırperverliğe dikkat etmektir.21 Zekilik, vefakarlık, ha reketlilik, gurur ve vahşet, şecaat ve belagat, Arapların özellikleri olarak kaydedilmiştir. 22 · Ancak bu özellikler cahiliye adetleri içinde etkisini tam olarak hissettirememiştir. Cahiliye döneminde Arapların içinde bulunduklan siyasi, içtimai, ikti sadi ve kültürel yapı, genel karakter olarak yukarıda bahsedildiği şekildedir. İslam öncesi Arapların içinde bulundukları dini yapı da ilkel niteliktedir. Aşağı kültür derecesinde bulunan birçok milletler gibi Araplar da kendilerini kuşatan tabiatın özel kuvvetlerle dolu olduğuna inanmaktaydılar. Bir takım kutsal yerler, halkı kendisine çekecek kutsal güçlere sahiptir. Asimda Arap lara genel bir dünya görüşü ve ortak bir ahlak kazandıran unsurlardan biri de din olmuştur.23 İslamiyet'ten önce Arabistan'da, dini olan ve olmayan mezhepler ya yılmış durumdaydı. Arapların bir kısmı tabiattan müstakil bir Tanrı mefhu munu inkar etmiş, zaman ve tabiata, tabiatın kanunianna inanmışlardır. Bir kısmı da Allah'a inanmış, ahireti inkar etmiş, diğer bir kısmı da ahirete i nanmış, Peygamberliği kabul etmemiştir.24 Genel olarak, Arapların dini ha yatı, sebatsız esaslar üzerine kurulmuş ve Araplar, ilişki içinde bulunduklan komşu milletierin dinini iktibas etmişlerdir. Bu cümleden olmak üzere o dönemde Araplar doğuda hüküm süren Sabülik ve Mecfısilikten etkilenmiş­ lerdir. Bölgede Araplann intisap ettiği dinler, kısaca şöyle sıralanabilir. ı-sabiilik ArapÇa "s.b.e" kökünden türetilen "Subfren" birinden çıkıp başka bir dine girmek veya haktan batıla meyletmek manalarma gelir. Kureyşliler bu kelimeyi peygamber kendi dinlerinden başka bir din kabul ettiği için ona karşı kullanrnışlar, yine aynı şekilde, o dönemde Müslüman olanlar bu keli meyi kendileri için kullandıklan gibi, başkaları tarafından da din değiştirmek anlamında, bu kelime onlara yönelik olarak kullanılmıştır.25 Her ne suretle olursa olsun, bu kelime bir din veya bir mezhebe mensup bir topluluğa isim olarak kullanılmıştır.26 Hatta Sabülerin, Haniflerin karşıtı olduğu kaydedil- 21 H. Dursun Yıldız, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, I-XIV, istanbul 1986, s.I67-168 22 MahmutEsad, I/218 vd.; Algül, 1/108 23 Cari Brockelmann, İslam Ulusları ve Devletleri Tarihi, (Çev: Neşet Çağatay), Ankara, 1992,5.7 24 Mevlana Şibli, Büyük İslam Tarihi, Asrı Saadet, (Çev: Ömer Riza Doğru!), .I, istanbul 1977, s. 95 25 İbn Manzur,Cemalüddin Ebi'1-Fazıl Muhammed b. Mükerrem e1-Mısri, Lisanü'l Arap · Fi'l-Lüga, I, Beyrut 1389, s. 107 26 Muhammed Harndi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, III, İstanbull986, s. 1750 92 Yrd.Doç. Dr. Sıddık ONALAN miştir.27 Diğer taraftan Sabiiler, ne Yahudi, Hristiyan, Mecusi ne de Müşrik bir kavim olmamışlardır. Onlar kendi fıtratları üzere kalmışlar, tabi olup uyguladıkları bir din olmadığı ve mevcut olan dinlerden de dışarı çıktıkları anlamında, Sabiiler diye isimlendirilmişlerdir.28 Bu kelimenin Müslümanlar tarafından iyi karşılanmadığı ve reddedildiği, hatta Hz. Ömer için "Sabil oldu" denilince, "yalan söylüyorsunuz, ben Müslüman oldum" şeklinde dü zeltme ihtiyacı duyduğu nakledilmiştir.29 Sabülerin menşei hakkında değişik görüşler iler sürülmüştür.30 Sabillerin, ilk önce Nuh (a.s.)'ın şeriatma tabi oldukları, başlangıçta Allah'ın birliğine inanırken31 daha sonraları sapıtarak aracı ilahlar olarak güneş, ay ve gezegenlere, ondan sonra da onların suretleri saydıkları putlara taparak şirk ve putperestliğe inanan kişiler olduğu belirtil miştir.32 Sa bii dini, aslında saf ve makul bir din iken derece derece aslındaki safiyeti kaybederek putperestlik derecesine düşmüş, yayıldığı muhtelif mem leketlerde de birçok değişikliğe uğramıştır. Başlangıçta Allah'a yaklaşmak için temiz ve mukaddes varlıkların aracılığını dÜşünecek kadar ince bir inan ca sahip olan sabiilerin, daha sonra inançlarından uzaklaştıkları görülmekte dir. Sabller, İnsanlardan peygamber olamayacağından hareketle, meleklerin aracılığı ile olacağını kabul etmişler. Daha sonra bu anlayış kademe kademe kaybolmuş, icat edip diktilderi putl~ra, memedeki çocuklan kurban edecek bir duruma gelmişlerdir.33 Salıllerdeki bu inanç ve anlayış, Araplarda da yıldızları ve gezegenleri yeryüzünde temsil eden putlara tapma şeklinde bir inanç olarak belirmiştir. Hatta kız çocuklarını diri diri toprağa gömme şek­ linde bir adet mevcut olup, Sabllerle benzerlik arz etmektedir. :ı j 2-Putperestl~ Arabista~·~ pı:tperestli~i ~lk ?efa şetire~ kiJi, Huza'a kabilesind~n Amr b. Luhay dır. lbn "Kelbı'nın rıvayetıne gore3 Luhay yapmış oldugu mücadele sonunda Kabe'nin muhafızlığını üzerine almıştır. Geçirdiği bir hastalık neticesinde Suriye'deki Bel'ka denilen yerdeki şifalı sulardan fayda- 27 Şehristani, II/63 28 İbn Kesir, İmaduddin Ebi' fıda İsmail ed-Dimeşki, Tefsiru'l-Kur'aııı'l-Azim, İstanbul 1984 I/148-149; Ayrıca Sabilik Hakkında Geniş Bilgi İçin Bakınız, Şinasi Gündüz, Sabiiler, Son Gnostikler, Ankara 1985. 29 İsmail Cerrahoğlu, "Kur'an-ı Kerim ve Sabiiler" A.Ü. İ.F.D. S.X, Ankara 1962, s. 104. 30 İbn Manzur, I/107; Yazır, III/1751. 3ı Bakara, 2/62 " Şüphesiz iman edenler; yani Ya/ıudilerden, Hristiyanlardan ve Sabflerden Allah'a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp salih amel işleyenler için Rableri katında müka fatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur. Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir". 32 Şaban Kuzgun, Hz. İbrahim ve Haniflik, Ankara 1985, s. 101. 33 Mahmut Esad, I/496-497. 34 İbnu'I-Kelbi, Putlar Kitabı (Kitab al-Asnam) (Çev: Beyza Düşüngen), Ankara 1969, Metin Kısmı, s. ?,Türkçe K.ısıru, s. 27-28; İbn Hişam, I/117 .. F.Ü.Ilahiyat Fakültesi Dergisi 6 {2001) 93 lanmak üzere oraya gitmiştir. Halkın putlara taptığını görmüş ve onların ne olduğunu sormuş, onlar da "biz bunların aracıltğıyla yağmurun yağmasını ister ve düşmana karşı galip gelmek için yardım dileriz" cevabını vermişler­ dir. Luhay, kendisine bu putlardan verilmesini istemiş ve onlardan almış olduğu putu Mekke'ye getirerek Kabe'nin çevresine dikmiştir. Bu getirilen put "Hubel" putuydu, insan suretinde akik taşından olan bu putun derecesi diğerlerinden yüksekti. Bu şekilde başlayan putperestlik, Arabistan'daki her kabile ve bölgeye yayılmıştır. Kabe'nin etrafında 360 tane put dikilmiş, Arap kabileleri Mekke'ye geldikleri zaman bu putları ziya ret ve takdis etmişlerdir.35 Araplan Allah'a ibadette putlara ve taşlara tapma ya sevk eden hadise şudur: Mekke' den ayrılıp yolculuğa çıkan kimseler Ha reme saygılarını ve Mekke'ye bağlılıklarını ifade etmek üzere yanlarında Haremden alınmış bir taş götürürlerdi. Konakladıkları yere bu taşı koyup, Kabe'yi tavaf ettikleri gibi etrafında tavaf ederlerdi. Bunu o taştan uğıır um mak, Kabe'ye bağlılık ve sevgilerini ifade etmek için yaparlardı. Oysa ki onlar henüzKabeve Mekke'ye saygı gösteriyorlar, hac ve umre yapıyorlar­ dı. Daha sonra bu adet onları sevdiklerine tapıp önceki dinlerini unutınaya sevk etmiştir. Böylece Araplar Hz. İbrahim ve İsmail'in dinini terk edip, kendilerinden önceki milletierin yaptı~ı gibi Hz. Nuh,un kavminin tapmış olduğu putlara tapmaya başlamışlardır. 6 Arapların putu sadece Hubel değil­ di. Ceziretül Arab'ın her yerine, suret şekline getirilmiş veya getirilmemiş taşlar, ağaçlar ve evler şeklinde olan putlar yayılmıştır.37 Her kabile ayrı ayrı benimsediği putları kabilelerine yakın muhitlere yerleştirmiş onlara hizmetçi dahi tahsis etmişlerdir.38 Arapların putlara ibadeti; putlarm önünde tapınak­ larda veya tipmak çevresinden aldıkları taşlar önünde icra edilirdi. Araplar yolculuk esnasında konakladıkları zaman dört taş alır, içlerinden en güzelini seçerek ilah edinir, diğer üçünü de yemeği pişirmek için ocak taşı yaparlardı. Ayrılırken ilah edindiği taş da dahil bütün taşları orada bırakır, başka konak layışiarında da aynı şeyi tekrar ederdi. Cahiliye Arab'ı evinde bulundurduğu taş, ağaç ve diğer malzemelerden yapılmış putuna yolculuğa çıkacağı zaman ve yolculuktan döndükten sonra dokunmak suretiyle ondan yardım diler veya şükrünü eda ederdi.39 Çocuklarına put ismi veren40 Araplar mazinin uzak devirlerinden gelen bir tanrı inancına sahiptir.41 Araplar ilahları için kurban takdim ederler, mabetierin etrafında dolaşarak dini ayınlar yaparlar- 35 İbnu'l-Kelbi, s. 8; Yıldız, B. İsi. Tar. Ul74; Kapar, s. 27 36 İbnu'l-Kelbi, s. 8; Yıldız, B. İs!. Tar. Ill74; Kapar, s. 27 37 Hasan, U94 38 İbn Hişam, U 124-126 39 İbnu'l-Kelbi, s. 21-22; İbn Hişam, V123; Kapar, s. 32 40 Hasan, U94; Kapar, s. 32 41 Kur'an-ı Kerim, 23/Mü'minün, 84-88; 29/Ankebut, 61-63 94 Yrd.Doç. Dr. Sıddık ÜNALAN dı.42 Arapların adetlerinden biri de bir işe teşebbüs etmeden önce fal oldarına müracaat etmekti. Bu fal oldarı da putlann önünde bulunurdu.43 Fal oldarına baş vurmak suretiyle adeta bir İstişare yapılırdı. Bu tutumu sergileyen kişile­ rin davranışıarına bakınca -:?-rap.~ard~. ~~rçekten ~~]~as _bir puta düş~ü­ ğün olduğunu söylemek müınh..'Ull gorunmektedır. Nıtekim Kur'an-ı Kerım de Arapların putperest olmalarına rağmen Allah' a inandıklarını beyan et mektedir.45 Arap yarımadasında putperestliğin yanmda diğer din ve mezhep ler de vardı. Bunlardan biri de bilhassa Arabistan'm güney bölgesi (Ye men)' e yayılmış olan Y ahi.ıdilik idi. 3-Yahudilik Üç büyük semavi dinin birincisi olan Yahudilik, Hristiyanlığın ana kaynağı durumundadır. Yahudi~ mensuplan Filistin, Mısır, Yemen, Mer kezi Arabistan, Irak ve Suriye ile Iran'da cemaatler halinde çok eski devir lerden beri (M.Ö. Altıncı yüzyıldaki Babil esaretinden itibaren) içlerine ka panık bir şekilde yaşamaktaydılar. İsrailoğullarına has milli bir din hüviyeti ne dönüştürdükleri dinlerini, bütün insanlığa şamil, üniversal bir din karakte rinde olmadığı için yaymaya çalışmamışlardır. Aralarındaki mevcut ananevi bağa rağmen Hristiyanlık bu din~ tesir edememiştir. Fakat Müslümanlığın zuhuru ve gelişmesi bilhassa Irak'ın bir ilim ve kültür çevresi hüviyetini kazanmasından sonra, her iki din de yani Hristiyanlık ve Yalıuelilik kendi itikat ve görüşlerini savunarak dinciaşlarının bu yeni dine geçişlerini önleme ye, hiç değilse azaltırui.ya uğraşmışlar, bu arada karşılıklı münasebetlerin sonucu, bj.rbirlerinden etkilenmeler kendini gösterrniştir.46 Yahudilik, İs­ lam'ın zuhurundan önce Arabistan'da; Vadil-Kura, Hayber, Belli Teym, Kurayza, Nadir. ve Kaynuka kabilelerinin bulunduğu Yesrib' de bilhassa Ye men' de yayılmıŞtır. Bazı .t~cirler, Yalındilerin yarımadaya Filistin' den gel diklerini kabul ederler.47 Yı:i.hudiliğin Arabistan'a ne zaman ve nasıl geldiği hakkında değişik kaynaklarda farklı bilgiler verilmektedir. 48 Yahudiler gü ney Arabistan'da bir hayli nüfuz kazanmış, hükümdarlar bu dine girmiş ve 42 Kur'an-ı Kerim, 8/Enfal, 35 43 Hasan, I/96 44 Hitti, I/144 45 Kur'an-ı Kerim, 39/Zümer, 3 46 Kutluay, s. 34 47 Hasan, I/96; Yıldız, B. İsi. Tar. I/181 48 et-Taberi, Ebu Cafer Muhammed b. Cerir, Tarihu'r-Rusül ve'l-Mülük (Milletler ve Hükümdarlar Tarihi) (Çev: Zakir Kadiri, Ugan-A.hmet Temir), İstanbul 1991, III/1064; İbnu'l-Kelbi, I/61; Hitti, I/160-161; Fayda, 16-17 F.Ü.IIahiyat Fakaltesi Dergisi 6 (2001} 95 hatta Zü-Nüvas zamanında, Necran Hristiyanlan Yahudiliği kabul etmedik leri için ateş dolu çukurlara atılmıştır.49 Altınca a8rin başlarında Yahudilik Yemen'de bir nüfuz kazanırken, kuzey batıdaki Y ahÜdiler de Araplan · kendi dinlerine döndürmüşlerdir. 50 Yahudilik, önceleri beynelmilel bir din iken daha sonralan sadece İsrailoğullaona ait milli bir din haline getirilmiş51 olduğundan zamanla A rapların da Yahudilik'ten dönmelerine sebep olmuştur. Yahudilik yanmada nın yayıldığı bölgelerinde yeniden diriliş, sevap ve ikab konularında Tev rat'ın verdiği bilgilerle tesir bırakmış, bu fikirlerin yayılışı, Hicaz putperest li~ etkilemiş, hatta Yesrib halkı İslam'ın kabulüne daha hızlı da'vranınış­ tır.52 Bazı merasim ve adetlerin ve birtakım rivayetlerin, Arabistan'da yer leşmesine sebep olan Yahudile~3 ile Hristiyanlar için ehli kitap şeklinde bir ifade çok yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.54 4-Hristiyanlık Hristiyanlık ilk devirlerden beri Arap yarımadasına girmiş, güneyde Habeşistan, kuzeyde Suriye yoluyla iki Xö~den nüfuz ederek belli bir dere ceye kadar yayılma başansı sağlamıştır. 5 Ozellikle Hristiyanlık, Güney Ye men ülkelerinden kuzeyde bulunan Kudaa, Gassan ve Talib kabileleri ara sında yayılmıştır. M. N. Asırda Doğu Roma imparatorlarının gayret ve ça baları sayesinde buralara gelen hristiyanlık, pek fazla taraftar toplayaınamış­ tır.56 Ayni şekilde Suriye civarında bedeviler arasında sonra da Gassanilerin bölgelerinde ve Y ahudili~e karşı mücadele halinde bulunduğu Yemen' de pek fazla yayılmamıştır. Roma hükümeti hristiyanlığın neşir vazifesini üstüne alınca durum değişmiş, Bizaosblar ve Araplar arasındaki bu sıkı iliş­ kiler sayesinde Araplar hristiyanlıktan önemli ölçüde etkilenmişlerdir.58 O çağlarda hristiyanlık çeşitli ekollere ayrılmıştır. Bu dönemde Arabistan çev resinde belli başlı dört Hristiyan kilisesinin bulunduğu görülmektedir. Bunlar 49 İbn Hişam, I/70; Mahmut Esad, I/505; Hitti, I/96-97; Çağatay, B. İsi. Tar. s. 39; Mustafa Fayda, Hz. Ömer Zamanmda Gayr-i Müsliınler, İstanbull989, s. 17 so Mııhm.ut Esad, I/505; Hitti, I/96; Brockelınann, s.8 sı Şaban Kuzgun, Hazar ve Karay Türkleri, Ankara 1985, s. 147 sı Hitti, I/96; (Aynca İslam kaynaklarına girmiş olan rivayetler, İsraliyat adı altında incelen- mekte olup, Hadis ve Tefsir'in konusunu teşkil etmektedir.} SJ Mahmut Esad, I/503 S4 Şibli, I/98 ss Mahmut Esad, I/505 56 Hasan, I/96 51 İsmail Hami Danışmend, İzahlı İslam Tarihi Kronolojisi, I, İstanbull960, s. 300 ss Brockelmann, s. 9; Hasan, I/96; Mehmet Zeki Canan, İslam Tarihi, Cahiliye Devri Siyer i Nebi Halifeler Devri, I, istanbul1977, s. 83 96 Yrd.Doç. Dr. Sıddık ONALAN Süryani kilisesi, Nasturi kilisesi, Yakubi kilisesi ve İskenderiye kilisesidir.59 Bu Hristiyan kiliselerinden Arap yanınadasına iki büyük fırka sokulmuştu ki biri Nasturiler, diğeri de Yakubilerdir. Nasturiyye Hire'de, Yakubiyye de Gassaniler ve diğer Suriye kabileleri arasında yayılıruştır.60 Yahudiler gibi .. hristiyanlar da Arabistan'da ticaretle bilhassa şehirlerde ve belirli menziller de, seyyar satıcılıkla meşgul olmaktaydılar.61 Aslında Bizans'ın resmi kilise si ticaret yolları üzerinde birçok manastır yaptırmıştı. Araplar, ticaret yolları üzerindeki bu hristiyan manastırlatı vasıtasıyla Grek kilisesinden de haber dar idiler. ·Böylece Araplar, hristiyan misyonerler, manastıdar ve komşu oldukları Hristiyan devletleri vasıtasıyla Hristiyanlıktan haberdar olmuşlar­ dır.62 Güneyde Habeşistan, kuzeyde Sina yarımadası ve Suriye halkının tesir leriyle pek çok manastır ve kiliselerle, Arap yarımadasının diğer yederinde nüfuz eden Hristiyanlığın Arap yarımadasındaki en önemli merkezi Necran idi.63 İslam dini ortaya çıktığı sıralarda Arabistan'da gerek Yahudilik gerekse hristiyanlık geniş halk kitlelerine intikal etmemiştir. Bunun sebepleri arasın­ da, Arapların putperestliği milli bir din olarak benimserneleriyle hürriyetleri ne bağlı oluşlarının sonucu olarak yabancı diniere iltifat etmeyişleri gösteri lebilir.64 Diğer taraftan, Musevilik İsrailoğullarına imtiyaz tanıyan bir dindi. Bu sebeple Arapl~, kendilerini bu dinin davetçilerinden daha aşağı seviyede tutan bir dini kabul edemezlerdi. Hristiyanlığa gelince, bu da Arap dimağının çözemediği girift düğümlerle ve dini esrarengiz bir havaya sokan önemli çelişkilerle doluydu. Bu durum, Hristiyanlığın da geniş bir çevre bulmasına mani olmuştur.6) 5-Mecusilik / Mecusi dininin menşe-i İran'dır. Zerdüşt adında bir kimse tarafından kurulmuştur.66 öı:i.dan öıice İranlılar güneş, ay ve gezegeniere taparlardı.67 Mecusiliğin kutsal kitabı Zend-Avesta'dır.68 Zend adlı inançları ve hikmetli nasihatleri içeren bu kitabın dili Sanskritçe denilen eski Hint diline benze- 59 Kutluay, s. 12; Günay Tümer, Biruni'ye Göre Dinler ve İslam Dini, Ankara 1975, s. 134 60 Ahmet Emin, Fecrü'I-İslam (İslam'ın Doğuşu) (Çev: A. Serdaroğlu), Ankara 1976, s. 57; Hasan, I/96 61 Danışmend, I/300 62 Brockelmann, s. 9; Tashihiko Izutsu, Kur'an'da Allah ve İnsan, (Çev: S. Ateş), Ankara 1963, s. 100 63 Emin, s. 57 64 Fayda, s. 19-20 65 Yıldız, B. İsi. Tar. I/181 66 Mahmut Esad, I/50 1; Ekrem Sarıkcıoğlu, Dinler Tarihi, İstanbul 1983 s. 105 67 • ' Mahmut Esad, I/501; Günay Tümer, Biruni'ye Göre Dinler ve Islam Dini, Ankara 1975, s. 121 68 Şehristani, II/43

Description:
Mecusiliğin kutsal kitabı Zend-Avesta'dır.68 Zend adlı inançları ve hikmetli nasihatleri İkisi birlik- te Zend-Avesta adıyla bugün Mecusilerin kutsal kitabıdır Her şey.e rağmen bahsedilen dinlerden hiçbiri Arap ülkesinde nüfuz ve.
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.