ÖNSÖZ Düşünen varlık olan insanın içinde yaşadığı evren ve o evrenin oluşumu ile ilgili fikirlerinin olması gayet normaldir hatta olması gerekir. İlk insanla başlayan bu fikrî süreç evrende insanoğlu yaşadığı müddetçe devam edecektir. Normal hayatını sürdüren insanlarda var olan, kendisi, yaşadığı evren ve evrenin oluşumu ile ilgili düşünceler insanlık tarihinde fikirleri ile kendilerini belli etmiş olan düşünce adamlarında daha ileri boyutlardadır. Felsefe tarihine baktığımız vakit, içinde bulunduğu evren, o evrenin nasıl meydana geldiği, meydana gelişindeki etkilerin neler olduğu, kendiliğinden mi, yoksa bir başkası tarafından mı meydana getirildiği, şayet bir başkası tarafından meydana getirildi ise, o varlığın özellikleri ve evrene etkileri, evrenle ilişkisi, aynı zamanda insan ile ilişkisi gibi konularda hemen hemen görüş belirtmeyen, fikirlerini açıklamayan filozof yok gibidir. Bu çalışmamızda İlkçağ Felsefesi’nde ortaya koyduğu ideler nazariyesi ile çok farklı ve kendinden sonra gelenleri derinden etkileyen bir felsefi sisteme sahip olan Platon ile İslâm Felsefesi’nde varlık ile ilgili farklı ve orijinal fikirleri ile öne çıkan İbni Sina’nın Tanrı-Evren ilişkisi ile ilgili görüşlerini inceledik. Çalışmamızın giriş bölümünde Tanrı-Evren ilişkisi ile ilgili Felsefe Tarihi’nde ortaya konmuş fikirlere genel olarak değindik. Birinci bölümde Platon’un Tanrı-Evren ilişkisi ile ilgili görüşlerini, ikinci bölümde de İbni Sina’nın konu ile ilgili fikirlerini ele aldık. Üçüncü bölümde ise, iki filozofun görüşleri arasındaki benzer ve farklı yönleri ortaya koymaya çalıştık. Bu çalışmam esnasında gerek konu seçimi, gerekse konunun işlenmesi ile ilgili yardımlarından dolayı tez danışmanım Doç. Dr. Mevlüt ALBAYRAK hocama teşekkürlerimi sunarım. Talha KAYA Isparta 2006 İÇİNDEKİLER Sahife ÖNSÖZ .....................................................................................ii İÇİNDEKİLER ………………………………………………………iii KISALTMALAR .....................................................................................iv GİRİŞ Giriş…………………................................................................................5 BİRİNCİ BÖLÜM PLATON’DA TANRI-EVREN İLİŞKİSİ 1. Hayatı ve Eserleri ..................................................................................8 2.. Tanrı-Evren İlişkisi .............................................................................10 2.1.Tanrı Görüşü .......................................................................................10 2.2. Evren Görüşü .....................................................................................16 2.3. Varlık Görüşü .....................................................................................18 2.4. Tanrı-Evren İlişkisi .............................................................................30 İKİNCİ BÖLÜM İBNİ SİNA’DA TANRI-EVREN İLİŞKİSİ 1. Hayatı ve Eserleri ................................................................................35 2. Tanrı-Evren İlişkisi..............................................................................36 2.1. Varlık Görüşü .....................................................................................36 2.2. Tanrı Görüşü.. ....................................................................................48 2.3. Evren Görüşü .....................................................................................51 2.4. Tanrı-Evren İlişkisi ............................................................................52 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM DEĞERLENDİRME 1. Varlık Görüşü Bakımından ..................................................................56 2. Tanrı Görüşü Bakımından ...................................................................60 3. Evren Görüşü Bakımından ..................................................................61 4. Tanrı-Evren İlişkisi Bakımından .........................................................64 SONUÇ ...................................................................................................67 KAYNAKÇA ..........................................................................................69 KISALTMALAR a.g.e. : Adı geçen eser Bkz. : Bakınız C. : Cilt Çev. : Çeviren Haz. : Hazırlayan krş. : Karşılaştırınız M.E.B. : Milli Eğitim Basımevi M.Ö. : Milattan önce M.Ü. : Marmara Üniversitesi s. : Sahife T.D.V. : Türkiye Diyanet Vakfı T.T.K. : Türk Tarih Kurumu Üniv. : Üniversitesi v.b. : Ve benzeri Yay. : Yayınları 5 GİRİŞ Felsefenin, özellikle de Din Felsefesi’nin en önemli metafizik meselelerinden biri, hiç şüphesiz Tanrı-Evren ilişkisidir.1 Bu problem Din Felsefesi’nin olduğu kadar İslam Kelâmı’nın ve Tasavvufu’nun da en önemli konusudur.2 İnsanlık hangi seviyede olursa olsun Tanrı’sız yaşayamamış, en yüksek kıymeti ona vermiş ve bütün nimetleri ondan bilmiştir.3 Bu durumu Alman filozofu Max Müller şöyle ifade etmektedir: “Tapınma ihtiyacı insanla kardeştir. Vahşî ve medenî kavimlerde, hatta mağaralarda hayvanî bir hayat yaşayan insanlarda bile bu ihtiyaç vardır. Geriye doğru ne kadar gidersek gidelim, dinsiz bir milletin yaşadığını görmüyoruz. Gezdiğimiz yerlerde bir mâbede veya bir mâbed kalıntısına rastlanılmamasına imkan yoktur.”4 Tanrı inancı ya da düşüncesinin dinlerde ve felsefe tarihindeki önemi kadar, Tanrı’nın varlığının çok çeşitli biçimlerde ispatlanması da ilâhiyat sistemlerinin ve Felsefe Tarihi’nin en önemli meselelerinden biridir. Bu sebeple Tanrı’nın varlığı, O’nun evren ve insan ile ilişkisi problemi düşünce tarihinin en eski ve en temel meselesi olarak kendini gösterir.5 Felsefî Tanrı kavramının nereden kaynaklandığını bulabilmek için tarihin neresine bakılacağı belirgin olmasa da6 başlangıç olarak Antik Yunan dönemine kadar göz atmak zorunludur. Çünkü Tanrı-Evren ilişkisi probleminin seyir sürecinin başlangıcı kesin olmasa da oraya dayanmaktadır diyebiliriz.7 1 Hüsameddin Erdem, Panteizm ve Vahdet-i Vücud Mukayesesi, Ankara 1990, s.1. 2 Halife Keskin, İslam Düşüncesinde Allah-Âlem İlişkisi, İstanbul 1996, Önsöz içinde. 3 Mustafa Şekip Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, İstanbul 1959, s.12. 4 Ahmet Kahraman, Dinler Tarihi, İstanbul 1968, s.20. 5 Necip Taylan, Düşünce Tarihinde Tanrı Sorunu, İstanbul 1998, s.9. 6 Etienne Gilson, Tanrı ve Felsefe, Çev: Mehmet Aydın, İzmir 1986, s.15. 7 Mevlüt Albayrak, Tanrı ve Süreç, Isparta 2001, s.41. 6 İlk Yunan filozofları düşünme ameliyesine başladıklarında ‘İlahiyatçı Şairler’ diye tanımladıkları insanlardan miras olarak kalan Tanrıları hazır bulmuşlardır. Bu döneme ait eserlerde Tanrı kelimesinin sayılamayacak kadar çok şey hakkında kullanıldığı görülür. En belirgin özellikleri canlı olmaları olan bu Tanrılar aynı zamanda ölümsüzdürler. Genel anlamda insan hayatı ile ilgili olan bu Tanrılar ölümsüz olmalarına rağmen uyurlar. Uyudukları gibi sevmek ve arzu etmek onların özellikleridir.8 Tanrı’nın varlığını realite olarak kabul eden Aristoteles Teolojisi’nin İlk Muharrik’i cisim değil, cevherdir. O’nun mekânı yoktur, birdir, bölünmez ve parçalanmaz. Varlığın sebebi olan Tanrı, zât ve hakikatı ile vardır ve hareketsiz yani sükun halindedir.9 Tanrı’nın dini önemini korumak isteyen Ortaçağ filozofları Tanrı’ya metafizik övgüler yağdırmışlar ama ne yazık ki, başarısız olmuşlardır. Bu dönemde Tanrı kendi mutlak faaliyeti ile metafizik durumun temeli olarak kabul edilmiştir. Bu anlayış insan için büyük problemler oluşturmuştur. Çünkü her şey Tanrı tarafından belirlenip O’nun lütfu ile gerçekleşmektedir. Ortaçağın bu en belirgin anlayışında Tanrı, her şeyin sebebidir. Her açıdan bağımsız olan Tanrı, sürekli insanlara görevler veren bir varlık olarak kabul edilmiştir.10 17. Yüzyılda bilimsel gelişmelerin de etkisiyle özellikle rasyonalistler, Tanrı’nın varlığını ve etkilerini akılcı bir yolla açıklamaya çalışmışlardır. Descartes genelde din problemine girmemiş olmasına rağmen, felsefesinde Tanrı meselesine merkezi bir yer vermiştir.11 18. Yüzyıl aydınlanmasının gündeminde Tanrı’nın varlığı, evrendeki anlamı ve insan hayatına etkileri ile ilgili tartışmalar önemli yer tutmuştur. Modern dönemde bilimin etkisi ile tabiat hakkında yapılan yeni yorumlama Tanrı’ya ihtiyaç olup olmadığı tartışmasını ortaya çıkarmıştır. Bütün bu gelişmelerin sonucunda bir grup Tanrı’yı hiçbir şeye karıştırmazken, başka bir grup ise Tanrıyı tamamen yok 8 Etienne Gilson, a.g.e., s.17-18-19. 9 Süleyman H. Bolay, Aristo Metafiziği ile Gazzalî Metafiziğinin Karşılaştırılması, İstanbul 1993, s.270. 10 Mevlüt Albayrak, a.g.e., s.45. 11 Necip Taylan, İslam Düşüncesinde Din Felsefeleri, İstanbul 1994, s.11-12. 7 edebilmek için çabalamıştır. Fideist bir tutum takınanlar ve orta yolu arayanlar da bu tartışmalardan geri kalmamışlardır.12 İlkçağ’dan bu güne hemen her filozof Tanrı ile ilgili kanaatlerini ortaya koymuş, O’nun evren ile ilişkisini, evrene müdahalesi olup olmadığını izaha çalışmıştır. Farklı Tanrı tasavvurları ile ilgili görüşleri Harsthorne’nin dokuz grupta topladığı tasnifle daha iyi anlayabiliriz: 1. Ezeli, şuurlu, bilen, zamanla ilgili olan ve evreni ihtiva eden varlık. Platon, Sri Java, Schelling, Fechner, Whitehead, İkbal ve Radhakrishnon’u oluşturduğu bu grubun anlayışı panentheizm anlayışıdır. 2. Ezelî, şuurlu olup evreni bilmeyen ve onu ihtiva etmeyen varlık anlayışı. Yani Aristotelesci teizm. 3. Ezelî, şuurlu, bilen ancak evreni ihtiva etmeyen varlık. Philon, Augustinus, Anselmus, Gazali ve Leibnizh’in savunduğu görüş. Yani klasik teizm. 4. Şuur ve bilginin ötesinde ezeli olan varlık. Plotinus’un görüşü. 5. Ezelî, şuurlu, bilen ve evreni ihtiva eden varlık. Sankara, Spinoza ve Royce’nin fikirleri olan klasik panteizm anlayışı. 6. Ezelî, şuurlu, bilen, zamanla ilgili fakat evreni ihtiva etmeyen varlık. Socinus ve Lequier’in savunduğu temporalist teizm. 7. Ezelî, şuurlu, kısmen evreni ihtiva eden varlık. James ve Brightman’in anlayışı olan sınırlı panentheizm. 8. Tamamen zamanda olan veya kısmen ortaya çıkan şuurlu varlık. S. Alexander, Ames ve Cattel’in içinde bulunduğu grup. 9. Zamanda olan ve şuursuz varlık. Bu da Wieman’ın savunduğu görüştür.13 Biz de bu çalışmamızda İlkçağ Felsefesi’nin önemli ismi Platon ile İslâm Felsefesi’nin öncü filozoflarından İbni Sina’nın felsefi görüşleri içerisinde Tanrı ile ilgili düşüncelerine, Tanrı’nın evrenle ilişkisinin olup olmadığına, varsa ne şekilde olduğuna ilişkin kanaatlerini inceleyeceğiz. 12 Mevlüt Albayrak, a.g.e., s.51-53. 13 Charles Hartshorne, William Reese, Philosophers Speak of God, Chicago and London 1969, 17’den alıntılayan Mevlüt Albayrak, a.g.e., s.51. 8 BİRİNCİ BÖLÜM PLATON’DA TANRI-EVREN İLİŞKİSİ 1. PLATON’UN HAYATI VE ESERLERİ 1.1.HAYATI Platon M.Ö. 427 senesinde Atina da doğmuştur.14 Mesinalı olan ailesi Atinanın meşhur ailelerinden biridir.15 Platon’un ismi İslâm kaynaklarında genelde Eflâtûn olmak üzere Eflâtun, Flâtun ve Flâtûn olarak da geçmektedir. Batı dillerinde; İngilizler Plato, Alman ve Fransızlar Platon olarak kullanır. Klâsik Batı kaynaklarında ise Yunanca aslına uygun olarak Platon olarak yazılır ve Platonos, Platona ve Platoni şeklinde ifade edilir.16 Platon’un ilk hocası Heraklitos’un talebesi olan Kratylos’tur. Platon, Kratylos’a öğrenci olması sayesinde genç yaşlarda eski felsefî cereyanlardan birini tanıma fırsatını bulmuştur.17 Platon daha sonra Sokrates’in, kendisine Parmenides’i keşfettiren Megaralı Euklides’in, matematik bilgi ve düşüncelerinin gelişmesinde kesin etkileri olan Pythagorasçıların öğrencisi olmuştur.18 Platon gençliğinde, daha sonra Devlet adlı eserinde sistemleştirdiği ruh ve beden terbiyesine benzer bir terbiye görmüştür. Gençlik döneminde vücudunu jimnastik ile geliştirmiştir.19 Platon, Sokrat’ın ölümünden sonra ilk gezisine çıkmıştır. Önce siyasî istikrarına hayran olduğu Mısır’a, sonra geometrici Teodoros 14 Ernst Von Aster, Felsefe Tarihi Dersleri I, İstanbul 1943, s.99. 15 Alfred Weber, Felsefe Tarihi, Çev:H.Vehbi Eralp, İstanbul 1949, s.43. 16 Fahrettin Olguner, Batı ve İslâm Kaynakları Işığında Platon, Ankara 1989, s.4-5. 17 Ernst Von Aster, a.g.e., s.99. 18 Alfred Weber, a.g.e., s.43. 19 Mehmet Karasan, Büyük Feylosoflar Antolojisi, C.I, İstanbul 1949, s.27. 9 ile tanıştığı Sirena’ya, oradan da Pythagorasçılarla tanıştığı Yunanistan’a, son olarak ta Dyon ile dostluk kurduğu Sicilya’ya gitmiştir.20 Platon bu gezilerinden Atina’ya dönerken esir düşmüştür. Kyrene’li bir filozofa satılmıştır. Bu filozof onun Atina’ya dönmesini sağlamış ve kendisinden esirliğinin bedeli olan parayı almamıştır. Atina’ya gelen Platon M. Ö. 387 Yılında “Akademi” yi kurmuştur. Akademi’de pek çok talebe yetiştiren Platon 80 yaşında ölmüştür.21 Platon’un Müslüman mütefekkirler üzerinde çok önemli tesiri olmuştur. Onun Müslüman mütefekkirler üzerindeki etkileri vasıtasız olduğu için çok canlı ve etkin olmuştur. Platonun ilahiyatçı sıfatı ile meziyetleri ve şahsî olmayan Tanrı fikrine ulaşmış olması Müslüman mütefekkirlerin takdirine sebep olmuştur.22 Kısaca hayatını anlattığımız Platon’un eserlerini yazmış olduğu dönemlere göre sınıflandıralım. 1.2. ESERLERİ a- İlk Dönem (Gençlik Dönemi) Eserleri: Bunlar Apologie (Müdafaname) Kriton, Laches, Harmmides, Euthyphrron, Politeis (Devlet) ’nin birinci kitabı ve küçük Hipisi’dir. b- İkinci Dönem Eserleri: Bunlar Georgias, Menon, Phaidros, Symposion, Politeis (Devlet) dır. c- Üçüncü Dönem Eserleri: Bu dönem de Theaitetos, Parmanides, Sophistes ve Politokos adlı eserler yer alır. d- Dördüncü Dönem Eserleri (İhtiyarlık Dönemi): Platonun son dönem eserlerini oluşturan son grupta Timaios, Kritias ve Nomos (Kanunlar) bulunur. 23 Kısaca hayatı ve eserleri hakkında bilgi edindiğimiz Platon’un Tanrı-Evren ilişkisi ile ilgili fikirlerini incelemeye geçebiliriz. 20 Emile Brehier, Felsefe Tarihi, Çev: Miraç Katırcıoğlu, İstanbul 1969, s.75. 21 Hüsameddin Erdem, İlkçağ Felsefesi Tarihi, Konya 2000, s.205-206. 22 Carra De Vaux, “Eflatun” mad., İslam Ans., C.IV, İstanbul 1964, s.191. 23 Ernst von Aster, a.g.e., s.114-119. 10 2. PLATON’DA TANRI-EVREN İLİŞKİSİ 2.1. TANRI GÖRÜŞÜ Platon’un Tanrı ile ilgili görüşlerini öğrenmek için eserlerine baktığımızda onun bazen Tanrı’dan bazen de Tanrılardan bahsettiğini görürüz. Bazı Platon yorumcularına göre Platon’un Tanrılardan söz etmesi onun çok tanrılı bir inanca sahip olduğu için değil de yaşadığı dönemin resmi politeizmine aykırı olmamak için söylemiş olduğu ifadelerdir.24 Platon’un Tanrı fikrini anlayabilmek için önce duyumlar vasıtasıyla algıladığımız varlıklara benzeyen, yaşayan tek bir varlık düşünmeliyiz; fakat onu değişebilen ölümlü ve mümkün bir varlık olarak düşünmek yerine, akılla bilinen, değişmeyen, zorunlu ve ezelî olan bir varlık olarak düşünmeliyiz. Platon’un inandığı Tanrı budur. İnsan, ruh aracılığı ile harekete geçirilen bir beden olarak değerlendirilir ise, ölümlü olan, yok olan bir varlık olur ve bu sebepten Tanrı olamaz. Bunun tersi olarak insanî ruhlar, akledilir ve kendi başlarına ölümsüz oldukları kadarıyla, yaşayan münferit varlıklar oldukları için Tanrı’dırlar. Kendi ruhlarımızdan daha üstün olan bir çok Tanrı vardır.25 Eski Yunanda İslam veya Hristiyanlık gibi bir dinin olmamasından dolayı felsefi düşünce önemli bir seviyeye ulaşmış olmasına rağmen dinle ilgili fikir ve tartışmalar daha sonraki yüzyıllarda ortaya konan tefekkür seviyesi ile karşılaştırıldığında aynı ilerlemenin gösterilemediği açıkça ortadadır. Bu sebeple Platon’un bazen Tanrı bazen de Tanrılar ifadesini kullanması ciddi problemler içermemektedir.26 Görünen o ki, Tanrılar Platon’a Yunan mitolojisinden miras kalmıştır.27 İleride göreceğimiz ideleri felsefi açıklama ilkeleri olarak icad eden Platon Tanrıları icad etmemiştir.28 Platon Tanrı ile ilgili olarak orijinal fikirler ileri sürmekten ziyade bu konuda öncekilerden kalanı miras olarak alıp kullanmıştır. Bu durum Yasalar’ın 24 Alfred Weber, a.g.e., s.50. 25 Etienne Gilson, a.g.e., s.28-29. 26 Mehmet Aydın, Din Felsefesi, Ankara 1997, s.2. 27 Etienne Gilson, a.g.e., s.30. 28 Etienne Gilson, a.g.e., s.30. 11 X. Kitabında Tanrıların varlığını isbat ederken bütün Yunanlıların ve Barbarların Tanrıların varlığına inandıkları ifadesinde kendisini göstermektedir.29 Platon Cumhuriyet’in ikinci kitabının bazı sayfalarını Tanrıları nasıl anlamak gerektiğini içeren tartışmalara ayırmıştır. Örneğin, Homeros ve Hesiodos’un şiirlerinden bahsederek, bunların affedilemeyecek hatalar içerdiğini söylemekte ve şu ifadeleri kullanmaktadır; “Tanrıların ve kahramanların özelliklerinin kötü bir tasvirini veren bir yazar, aynen resmetmek istediği eşya ile meydana getirdiği resim arasında benzerlik olmayan ressam gibidir.”30 Platon Yasalar’ın X. Kitabında Tanrı tanımazlara Tanrıların varlığını ispata çalışmaktadır. Burada inançsızlığın bir illet olduğunu belirten Platon Tanrı tanımazlığın bilgisizlikten, Tanrıların bilgisinden yoksun olmaktan kaynaklandığını belirtir. Buna sebep de genç bilgelerin eserleridir. Platon bu durumu şöyle ifade eder; “Sen ve ben güneşin, ayın ve yeryüzünün Tanrı ve Tanrısal varlık olduklarını ileri sürerek Tanrıların var olduğuna ilişkin kanıt getirdiğimiz zaman, bu bilgelerin kandırdığı kişiler bunların taş ve toprak olduklarını, insan işleriyle ilgilenecek güçleri bulunmadığını söyleyecekler, inandırıcı olmak için bu düşüncelerini konuşmalarıyla iyi kötü destekleyeceklerdir.”31 Bu kitapta dinsizce hareket eden birinin bunu üç nedenden biri sebebiyle yaptığını belirten Platon üç nedenin şunlar olduğunu belirtir; “Birincisi Tanrılara inanmıyordur, ikinci olarak var olduklarını ama insanlarla ilgilenmediklerin düşünüyordur, üçüncü olarak kurban ve dualarla kandırılıp kolayca yatıştırılabildiklerine inanıyordur.” 32 Platon yukarıda bahsettiğimiz, insanları inançsızlığa götüren eserlerin yazarları olan bilgelerin, Tanrıların doğanın değil, sanatın ve yasaların ürünü olduklarını, yasaları da insanların üzerinde anlaştıkları şekilde her yerde farklı çıkardıklarını söylediklerini belirtir. Bu durumda bilgelere göre bir yerden bir yere farklılık gösteren insanların kendi aralarındaki anlaşımları neticesinde yaratılmış Tanrılar insansal tasarımın ürünlerinden başka bir şey değildir. Platon’a göre gençler 29 Platon, Yasalar, Çev: Candan Şentuna-Saffet Babür, İstanbul 1994, s.119. 30 Adnan Adıvar, Tarih Boyunca İlim ve Din, İstanbul 1994, s.65. 31 Platon, Yasalar, s. 120. 32 Platon, Yasalar, s.118.
Description: