ebook img

mitoloji ve din PDF

177 Pages·2012·14.78 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview mitoloji ve din

T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2522 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1493 MİTOLOJİ VE DİN Yazarlar Doç.Dr. Ahmet ÇAYCI (Ünite 1) Prof.Dr. Mehmet AKGÜL (Ünite 2) Doç.Dr. Güngör KARAUĞUZ (Ünite 3) Doç.Dr. Hasan Ali ŞAHİN (Ünite 4) Prof.Dr. Asuman BALDIRAN (Ünite 5) Prof.Dr. Remzi DURAN (Ünite 6) Yrd.Doç.Dr. Ahmet ARAS (Ünite 7,8) Editör Prof.Dr. Remzi DURAN (cid:1) ANADOLU ÜNİVERSİTESİ (cid:1) i Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir. “Uzaktan Öğretim” tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Copyright © 2012 by Anadolu University All rights reserved No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic tape or otherwise, without permission in writing from the University. UZAKTAN ÖĞRETİM TASARIM BİRİMİ Genel Koordinatör Doç.Dr. Müjgan Bozkaya Genel Koordinatör Yardımcısı Doç.Dr. Hasan Çalışkan Öğretim Tasarımcıları Yrd.Doç.Dr. Seçil Banar Öğr.Gör.Dr. Mediha Tezcan Grafik Tasarım Yönetmenleri Prof. Tevfik Fikret Uçar Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Öğr.Gör. Nilgün Salur Kitap Koordinasyon Birimi Uzm. Nermin Özgür Kapak Düzeni Prof. Tevfik Fikret Uçar Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Grafiker Gülşah Karabulut Dizgi Açıköğretim Fakültesi Dizgi Ekibi Mitoloji ve Din ISBN 978-975-06-1191-9 1. Baskı Bu kitap ANADOLU ÜNİVERSİTESİ Web-Ofset Tesislerinde 1.000 adet basılmıştır. ESKİŞEHİR, Mayıs 2012 (cid:1) i i İçindekiler Önsöz (cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4).... iv 1. Kavramlar ve Tanımlar(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4) 2 2. Mit, Din ve Toplum İlişkisi (cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)(cid:4)... 20 3. Hitit Mitolojisi................................................................................................................... 44 4. Sumer Mitolojisi............................................................................................................... 62 5. Yunan – Roma Mitolojisi................................................................................................. 82 6. Türk Mitolojisi.................................................................................................................. 104 7. Hint ve Uzakdoğu Kökenli Dinler................................................................................... 128 8. Ortadoğu Kökenli Dinler................................................................................................. 150 (cid:1) ii i Önsöz Mitoloji ve Din dersi adı verilen bu kitap, insanlık tarihi ile yaşıt bir konuyu ele almaktadır. Dünyanın farklı bölgelerinde, geçmişten günümüze yaşayan bir çok din ve inanç bulunmaktadır. Şüphesiz bunların hepsini bir kitapta toplamak çok zordur. Kültürel Miras ve Turizm (Ön Lisans) öğrencileri için hazırlanan bu kitapta Ön Asya’da hüküm sürmüş büyük kültürlerin mitolojileri, din ve inançları ele alınmıştır. Bu kitabın her ünitesi alanında yetkin öğretim üyeleri tarafından kaleme alınmıştır. Ünitelerin daha iyi anlaşılması açısından “Kavramlar ve Terimler” başlığını taşıyan birinci ünite Doç. Dr. Ahmet Çaycı tarafından; sosyolojik ve tarihsel perspektiften konunun anlaşılmasını amaçlayan “Mit, Din ve Toplum İlişkisi” başlığını taşıyan ikinci ünite Prof. Dr. Mehmet Akgül tarafından hazırlandı. Diğer dört ünite genel olarak Anadolu’da yaşayan kültürlerin mitolojileri hakkında açıklamalı bilgileri içermektedir. “Hitit Mitolojisi” başlığını taşıyan üçüncü ünite Doç. Dr. Güngör Karauğuz, “Sumer Mitolojisi” başlığını taşıyan dördüncü ünite Doç. Dr. Hasan Ali Şahin, “Yunan-Roma Mitolojisi” başlığını taşıyan beşinci ünite Prof. Dr. Asuman Baldıran ve “Türk Mitolojisi” başlığını taşıyan altıncı ünite Prof. Dr. Remzi Duran tarafından hazırlandı. Yedinci ve sekizinci üniteler “Hint ve Uzak Doğu Kökenli Dinler” ve “Orta Doğu Kökenli Dinler” başlıklarıyla Yrd.Doç.Dr. Ahmet Aras tarafından hazırlanmıştır. Bu üniteler dünyada yaygın olan dinleri çok geniş olarak açıklamak yerine temel olabilecek bilgilerle tanıtmayı amaçlamaktadır. Kitabın hazırlanmasında teknik bilgi desteği sağlayan Dr. Nurdan Küçükhasköylü’ye ve basımında emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. Editör Prof.Dr. Remzi DURAN iv 1 (cid:1) (cid:1) (cid:1) (cid:1) (cid:1) (cid:1) Amaçlarımız(cid:1)(cid:1) Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Din ve Mitoloji Terimleri açıklayabilecek, Efsane ve Destan Terimleri tanımlayabilecek, Anadolu’da Yaşayan Kültler konusunu açıklayabileceksiniz. Anahtar Kavramlar Tanrı Din Kamlık Yaratılış Türeyiş Dünya Ruh Hayvan Kült Totem İçindekiler (cid:1) Giriş (cid:1) Kavramlar ve Tanımlar (cid:1) Anadolu’da Yaşayan Kültler 2 (cid:1) (cid:1) Kavramlar ve Tanımlar GİRİŞ Kavram; bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımıdır. Felsefi manada kavram, nesnelerin veya olayların ortak noktalarını kapsayan ve bir ortak isim altında toplayan genel tasarımdır. Fikir ve olayları sınıflandırmaya yarayan kelime veya kelime öbekleridir. Kavramlar ağaç, dergi, kitap, makas gibi çok somut olabilir ya da özgürlük, önyargı gibi çok soyut olabilirler. Kavramlar herkes için aynı manayı taşımayabilirler. Yaşayanların algı ve sosyal durumlarına göre değişkenlik arz edebilirler. Kavramlar, düşünce sürecimizin çok önemli bir parçasıdır. Çünkü onlar uğraşmak durumunda olduğumuz bir olay ve fikirden anlam çıkarmamıza yardımcı olur. Çevremizi oluşturan etmenleri kolaylıkla anlayabilmemizi sağlar. Kavramlar sosyal bilgiler için çok önemlidir. Sosyal bilgiler insanı ve sürdürdüğü yaşamı tüm boyutlarıyla anlamak için vardır. İşte kavramlar da insanı ve yaşamı anlamayı kolaylaştırır. Çünkü kavramlar yaşamın kategorileridir. Canlıların ortak özelliklerine göre sınıflanmış halini bitki, hayvan ve insan kavramları olarak anlamak ve öğrenmek mümkündür. Aşağıda ele alacağımız din, mit, mitoloji, efsane, destan, totem/ongun, masal, kutsal, kut, kam, kült gibi kavramlar sosyal bilimlerin içindeki kavramlardır. Muhtevasıyla birlikte farklı kültür çevrelerindeki anlamları üzerinde durulacaktır. KAVRAMLAR VE TANIMLAR Din Din ile ilgili bir çok tanımlama yapılmıştır. Bu tanımlamalara göre din, insanlara bir hayat tarzı sunan, onları belli bir dünya görüşü içinde toplayan, yaratıcıya isteyerek bağlanma, birtakım şeyleri duyma, onlara inanma ve onlara uygun iradi faaliyette bulunma olgusudur. Doğa üstü güçlere, kutsal kabul edilen varlıklara, ahlaki öğretilere sahip değerlere ve tanrıya inanmayı sistemleştiren ibadetler bütünüdür. Din, doğaüstü niteliklere haizdir. Değişmezlerin olduğu ve gönülden bağlanmayı gerektiren teslimiyettir. Çoğu zaman din kelimesi ile inanç kelimesi aynı amaçla kullanıldığı olmuştur. Arapça kökenli olan din kelimesi “yol, hüküm, benimsemek, kabul etmek, ikrar etmek” anlamlarına gelmektedir. Batı dillerinde din kelimesini karşılığı olarak “religio” tercih edilmiştir ki “ibadet” anlamını taşımaktadır. Din, bütün anlamıyla kutsalın ifadesi; fert ve sosyal teşekkülün kurumsal birlikteliğidir. Dinin kaynağı hususunda batılı araştırmacılar psikolojik ve sosyolojik teoriler ileri sürmüşlerdir. Psikolojik teoriler esin kaynağını tabiat mitolojilerin almıştır. Bu yaklaşıma göre tanrılar, kişileştirilmiş tabiat olgularından ibarettir. J. G. Frazer dini, ruhların kaprisine teslim edilmiş bir olgu olarak tanımlamaktadır. Sosyolojik teorisyenlerden Emile Durkheim’e göre “Din, sosyal bir olgudur.” Bu sosyal olguyu besleyen faktörlerden biri de tecrübedir. E. Durkheim her ne kadar dinin kaynağını toplumda arıyorsa da dayandığı argümanlar büyük oranda totemizmden beslendiği görülmektedir. Herbert Spencer ise “Her şey bizim bilgimizin üstüne çıkan bir kudretin tezahürü” olarak ifade eder. Max Müller ise, “İnsanın, çeşitli adlar ve değişen görünüşler altındaki sonsuzu kavramasını sağlayan zihni melekesi veya yeteneği” şeklinde tanımlar. Rudolf Otto ise, “Din, kutsalın tecrübesidir” diye tanım yapmaktadır. Matthew Arnold, “Din, duyguyla yükselmiş, alevlenmiş, yanmış bir ahlak ilmidir” diyerek tanım yapar. H. 3 (cid:1) (cid:1) Bradley, “Din daha çok bütün mevcudiyetimizle iyiliğin tam gerçeğini anlatma çabasıdır.” Şeklinde ifade eder. Michel Mayer ise, “Din, Allah’a insanlara ve kendimize karşı yapmamız gerekene dair öğütlerle inançların tamamıdır” şeklinde tarif etmektedir.Eski Türk dini konusunda Türkiye’de ilk çalışmalar, Ziya Gökalp, M. Fuad Köprülü, Abdülkadir İnan, İbrahim Kafesoğlu, Emel Esin gibi bilim adamları tarafından yapılmıştır. Din konusunu ayrıntılı öğrenmek için Günay Tümer, “Din”, TDVİA, C.9, İstanbul (1994), s.312-320. makalesinden okuyabilirsiniz. Din, tarihin her aşamasında insanlığı hem içten hem de dıştan kuşatan insanın duygu düşüncelerini şekillendiren evrensel bir olgu olmuştur. Din ile birlikte insanlıkta kutsal, sevgi, ulviyet, irade, şuur ve fazilet gibi kavramlar güçlenir. Dinlerin koyduğu ahlaki kurallarla toplumlarda adalet temini gerçekleşmiş olur. Bu sayede insanlık huzur içinde birlikte yaşamaya başlar. Dini tecrübe olarak kabul edilen oluşum insan şuurunda zamanla açık seçik bir şekilde teşekkül eden tanrı kavramıdır. Bunun oluşmasında tecrübelerle beraber heyecan, düşünce boyutu etkendir. Zira heyecan duymayan, düşünmeyen birinin din ve tanrı kavramlarına ulaşması mümkün değildir. Din sadece inanç ve ibadet boyutuyla sınırlı bir olgu değildir. Özellikle hukuki, ahlaki ve sosyal kuralları düzenleyen yönü vardır. İşte bu boyutlardan hareket eden bazı sosyologlar dini, toplumları bir araya toplayan en kaynaştırıcı unsur olarak ifade etmişlerdir. İbadetin birlikte gerçekleştirildiği toplumlarda bu sosyal boyut daha belirgin bir hal alır. Böylece din, hem dünyadaki düzenli oluşuma katkı sağlamasıyla hem de kişiyi uhrevi boyuta hazırlamasıyla iki taraflı görevini tamamlamış olur. Din olgusunun rasyonel bir çerçeveye dahil etme düşüncesinin sonucunda, Batıdaki Aydınlanma çağıyla paralel olarak, dini bilimler sınıflandırılmıştır. Bunlar; dinler tarihi, din fenomenolojisi, din sosyolojisi, din psikolojisi, din felsefesi gibi kategorilere ayrılmıştır. Dinleri ortaya çıkışı, muhtevaları gibi konular dinler tarihi disiplini tarafından ele alınmaktadır. Din fenomenolojisi dini olgular üzerinden sistematik bir biçimde inceler. Din sosyolojisinin temel konusu, din-toplum münasebetlerini karşılıklı olarak ele almaktır. Yani dinin toplumun oluşumuna, yapılanmasına, insanlar arası ilişkilerin teşekkülüne olan etkisi, aynı zamanda diğer toplumsal olguların da dinin algılanmasından başlayarak inanç, ibadet ve cemaatleşmelere kadar olan tesirlerini inceler. Din psikolojisi ise fert ile din bağlantılarını, bireyin zihin dünyasındaki din kavramlarını araştırır. Din felsefesi ise din ile ilgili ilkelere akli ve tecrübi bilgilerden faydalanarak dinleri tahlil etmekle meşguldürler. Din ve vicdan hürriyeti insanın temel hak ve hürriyetleri arasında yer almaktadır. Bütün yönetim birimleri kişilerin dinini seçme ve onu yerine getirmede hakkını temin etmekle mükelleftir. Bunun yapılmaması hem insan hakları sözleşmelerine aykırıdır, hem de hukuki bir ihlaldir. Vahye dayanan veya “kitabi dinler” olarak ifade edilen dinler; Yahudilik, Hristiyanlık ve İslamiyet olarak ifade edilebilir. İslam dini vahye dayanan dinlerin sonuncusu olarak kutsal kitabında, din kelimesi, “Allah’a boyun eğme, kurallara tabi olma” şeklinde ifade edilmektedir. İslam’a göre hak din sadece İslam’dan teşekkül etmektedir. İslam anlayışında dinin kurucusu Allah’tır. İslami anlamda dinle ilgili çeşitli tarifler bulmak mümkündür. Genel manada şöyle bir tarif yapılmaktadır: “Din, akıl sahiplerini peygamberlerin bildirdiği gerçekleri benimsemeye sevk eden ilahi kanundur.” Kuran-ı Kerim’e göre, Allah katındaki dosdoğru din ve hak din İslâm’dır. Mit- Mitoloji Kelime olarak mit, Yunancadaki “Mythos” kelimesinden gelmektedir. Mythos, söylenen veya duyulan söz, masal, öykü, efsane anlamlarını taşımaktadır. Mythos, tarihi değeri olmayan söylenti, uydurma, boş ve gülünç masal olarak tanımlanır. Diğer taraftan “epos”; ölçülü ve dengeli söz olup tanrının insana 4 (cid:1) (cid:1) armağandır. “Logos” gerçeğin insan gözüyle görülmesi, doğruların keşfi, bilme giden yol olarak ifade edilmektedir. Bu durumda mit söylenen söz; logos ise bilimin keşfi olarak alınanca birbirinden farklı iki teşekkülün birlikteliği söz konusudur. Bu birliktelik mitin baskın olduğu mecrada devam edip gitmiştir. Öte yandan antik dönemin matematik ve doğa bilimcileri mitin sınırlarının tamamen dışında logosun hakim olduğu prensiplere bağlı kalarak eserler vermişlerdir. Bilindiği gibi mitoloji sözlü kültürün en önemli unsurlarından biridir. Dolayısıyla mitoloji söylenen sözün kişiden kişiye, nesilden nesile aktarılmasıyla neşet ettiği kadar başkalaşıma da uğramıştır. Böylece kelimelerden başlayarak temaya kadar her şey değişmiş ve başka değişik versiyonlara dönüşmüştür. Destan konusunu ayrıntılı öğrenmek için Mircea ELIADE’nın Mitlerin Özellikleri, (1993), kitabını okuyabilirsiniz. Çoğu zaman kavramların birinin diğerinin yerinde kullanıldığı olmuştur. Mit, efsane, destan, usture, masal gibi kavramalar biri diğerinin yerine kullanılmıştır. Görülüyor ki terimler kullanılırken genellikle karıştırıldığı, hatta içinden çıkılmaz bir hâl aldığı olmuştur. Buradaki en önemli etken kelimelerin faklı dillerdeki ifadelerinin birlikteliği olarak ortaya çıkmaktadır. Farklı dillerle zenginleşen kavramlar yumağı zaman zaman kargaşanın sebebi durumundadır. Farklı kültür çevreleri de bu algılama biçimindeki çeşitliliğin sebepleri arasındadır. Mit, daha çok doğa ve doğaüstü varlıkların yaradılışını konu alır. Yani, bir anlamda mit, yaradılışın öyküsüdür. Yaradılış ve doğa içindeki mücadele ve insanlığın kazandığı deneyimler olarak görülmektedir. Mitlerde genelde doğaüstü varlıklar veya tanrılar görevlendirilmektedir. Bu mitler sayesinde insanın içinde bulunduğu ve onu sınırlayan tabiat ve âlemin anlamlandırılmasıyla insanların şüpheleri geçici de olsa manasını bulmuş oluyordu. Böylece şüpheler giderilmiş ve insanı meşgul eden harici unsurlar etkisiz hale getirilmiş oluyordu. Mitler büyük oranda aktarma işlemiyle ortaya çıkmıştır. Aktarım eyleminin öznesinde insan olduğundan her defasında kendi süjesinden birikintiler dahil etmiştir. Her aktarımla beraber yeniliklerle kendi içinde hayat bulmuştur. Aktarma işinde abartılar, eklemeler, çıkarmalar yapılmak suretiyle değişikliklere imkan sağlanmış oluyordu. Mitleri besleyen önemli kaynaklardan biri abartı unsuru olmuştur. Bu sayede mitler daha çekici ve cazibe kaynağı haline gelmiştir. Mitlerin yaradılışla ilgili boyutu hayatı şekillendiren unsurlar arasındadır. Âlemin yaratılışı, insan davranışlarının kazandırılması, kurumların teşekkülü belli gelişimin sonucu olduğuna göre, bunların şekillenişinde mitler, ilk veya başlangıç olarak kabul edilirler Mitler konu bakımından âlemin yaradılışı, insanların yaradılışı, hayvanlar ve bitkilerin geçmişini sorgulamaktadır. Sorgulama, mitoloji ve kozmogoni bağlamında ele alınmaktadır. Genel ifadesi ile kozmogoni, Evren + doğum demektir. Anlam açısından ele aldığımız zaman, daha çok bilimsel olmayan ve mitsel bilgilerle karşılaşırız. Bu ifade, çoğunlukla efsanelerin gizemi içinde örtülü kalmış ve “yaratılış” efsaneleri ya da olayları ile tarif edilmiştir. Bu tanımla, doğrudan meseleyi ifade eder tarzda olmasa bile, beşeri ve nesnel dünyayı yorumlayarak, nedensellik işlevlerine yanıt verilmiştir. Örneğin Bu durum, Altay yaratılış efsanesindeki Tanrı (Ülgen) ile İnsanoğlu (Erlik)nu tasvir eden düalist prensip ile değer bulur. Altay yaratılış efsanesi diğer Türk yaratılış efsanelerinden biraz ayrılarak, evrenin yaratılışında sadece iki varlık üzerinde yoğunlaşmıştır. Her ne kadar bu varlıklar tanrısal sıfatlara sahip olsalar bile, birinin iyiliği (Ülgen) diğerinin kötülüğü (Erlik) temsil etmesiyle birlikte; daha çok beşeri manadaki iki zıt etik prensibin birlikte telakki edilmesine işaret eder. Mit ve Mitoloji konusunu ayrıntılı öğrenmek için Bahaddin Ögel’in “Türk Mitolojisi, I,” (1993) kitabını okuyabilirsiniz. Mitlerin içeriğinde algılanabilir âlemin önemli bir parçasını oluşturan göksel unsurlara görevler verilmiş veya onlar beşeri dünyanın bir parçası olarak görevlendirilmiştir. Örneğin Tao, gökyüzü ve 5 (cid:1) (cid:1) yeryüzünü birleştirerek yeryüzüne eşit oranda su damlacıklarını insanların hizmetine göndermişti. Böylece, tabiattaki bütün flora ve fauna bu damlalardan hayat bulmuştu. Mitlerin konularını tabiat ve âlem oluşturmaktadır. Sumer mitolojisinde evren-doğum (kozmogoni) olayı üç aşamalı olarak; “evrenin menşei”, “evrenin düzene konması” ve “insanın yaratılması” şeklinde gerçekleşir. Evrenin menşei, diğer mitolojilerde de alışılageldiği üzere, suyun bir varyantı durumundaki deniz veya okyanus betimlemesi ile başlar, canlıların yaratılması ile devam eder ve gökyüzünün tekamülü ile birlikte evrenin düzen bulmasıyla son bulur. Mitlerde tanrı ve yarı tanrı unsurları görev alır. Hesiodos’a göre, Grek kozmogonisinde her şeyden evvel kaos mevcut idi. Daha sonra, “Gaia” kişileştirilen kara parçasının yerini almıştır. Bundan sonra silsileler halinde, Eros (canlıların elini ayağını çözen, insanların akıllarını başından alan), Uranos vb. tanrıların yaratılması gerçekleşir. İnsanlık, mitler sayesinde nesnelerin kökenini bilir ve onu şekillendirmek suretiyle ona egemen olduğunu ortaya koymuştur. Mitlerin ortaya koyduğu konular gerçek ve kutsal olarak kabul görür ki bunları oluşumunda doğaüstü varlıklar egemen ise kutsallığı pekişmiş demektir. Mitlerin uygarlığın gelişmesine katkı sağladığı kabul edilir. Özellikle nesnelerin şekillenişi ve bunların ilk örnekleri ile gelişen numuneler arasında bağlantı kurmak mümkündür. Pratik bilgiden daha karmaşık bulgulara gidişte kılavuzluk etmektedir. Mitler bilgi dışı, pratikle denetlenemez inanç alanlarının kapsamında değerlendirildiği için söz ile sınırlı kalmaktadır. Bu yönüyle kadim kültürün günümüze intikal eden boyutunu oluşturmaktadır. Uygulama ve pratiğe aktarma imkanından uzaktır. Ama nostalji unsuru olarak benlikteki yerini korumuştur. Her ne kadar kavramlardan biri diğerinin yerini almış olsa da mitler daha çok âlemle ilgili yaradılış tarzı konuları ele alarak öncelikli konulara yönelmiştir. Diğerleri ise daha çok kahramanlık gibi toplumu teşkil edecek sosyal meselelere yönelmişlerdir. Mitlerin kutsallığı efsane ve diğerlerine göre daha ağır basmaktadır. Efsane Efsane kelimesi, Farsça “fesâne” ve çoğulu “efsane” şeklinde geçmiştir. Arapçadaki “usture” kelimesinin çoğulu “esatir” olarak kullanılmıştır. S. Veyis Örnek, efsane teriminin batı dillerindeki “myth” kelimesiyle eş anlamlı olarak algılamakta ve şöyle tanımlamaktadır: “Tanrıların, insanların, kahramanların yaratılması; evrenin yaratılışı, tufanlar gibi meseleleri konu edinmektedir. Hayvanların yaratılması ve avcılığın toplumların bir parçası halini alışı, ayrıca toplumsal kurumların ortaya çıkışı gibi konuları doğrudan veya dolaylı biçimde manzum olarak aktarılan ve zamanla kutsallaşan bilgilere denilmektedir.” Efsanelerin insanlığı doğrudan ilgilendiren kısmı onun ihtiva ettiği motiflerdir. Efsanenin içindeki motif veya en küçük ayrıntılar insanlığın selameti için mesajlar ihtiva etmektedir. Efsaneler kutsal olduğu kadar seküler unsurları da ihtiva etmektedir. Seküler oluşuyla beraber sanki gerçek ifadelermiş gibi aktarılır. Tanrı ve yarı tanrıların yanı sıra, beşeri kahramanların da görev aldığı görülmüştür. Efsanenin seküler oluşunun tabii sonucu olarak, mekanı da içinde bulunduğumuz coğrafyadan seçilmiş bulunuyordu. Efsanelerin mayalanması için zamana ihtiyaç vardır. Yani ilk kaynağından çıkan bir bilgi sözlü kültür sayesinde zamana bağlı olarak aktarılmasıyla yeni ilaveler kazanmış ve zenginleşmiş oluyordu. Efsanelerin mitolojilere göre daha gerçekçi olabilecekleri kabul edilir. Mitlerdeki fantastik unsurların miktarı efsanelerde mevcut değildir. Efsaneler büyük oranda cemiyeti konu edinmiştir. Dolayısıyla sosyolojik boyutları daha ağırlıklıdır. 6 (cid:1) (cid:1)

Description:
Ergen olan Dionysos üzümü ve ondan nasıl faydalanılacağını keşfeder. Ama Hera onu delirtir. Tanrı delirmiş bir halde Mısırla Suriye arasında dolaşır. Asya kıyılarını aşıp Ramayana, Mahabharata, Bhagavad Gita,. Puranalar'dır. Hinduizm'de domuz eti yasaktır. Hinduizm'de İnek
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.