Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi / Journal of Turkish World Studies, XII/1 (Yaz 2012), s.361-386. MMMMİİİİRRRRZZZZAAAA AAAALLLLİİİİ EEEEKKKKBBBBEEEERRRR SSSSÂÂÂÂBBBBİİİİRRRR TTTThhhheeee AAAAzzzzeeeerrrrbbbbaaaaiiiijjjjaaaannnniiii PPPPooooeeeetttt MMMMiiiirrrrzzzzaaaa AAAAlllliiii EEEEkkkkbbbbeeeerrrr SSSSaaaabbbbiiiirrrr ∗ Hayati YILMAZ ÖÖÖÖZZZZEEEETTTT Mirza Ali Ekber Sâbir, XX. yüzyıl Azerbaycan Türk edebiyatının en meşhur şair- lerinden biridir. 1905 yılına kadar gazel, kaside, mersiye tarzında şiirler yazmış- tır. Sâbir’in basında çıkan ilk şiiri 1903 yılında “Şarkî Rus” gazetesinde yayım- lanmıştır. Bu şiir, kimsenin dikkatini çekmez. 1905 yılında “Hayat” gazetesinde yayımlanan “Beynelmilel” adındaki ikinci şiiri geniş okuyucu kitlelerinin dikka- tini çeker. Sâbir, toplumun zayıf ve eksik yönlerini mizahî bir yolla şiirleriyle teşhir ve tenkit etmiştir. Sâbir şiirlerinin çoğunu Molla Nasrettin dergisinde deği- şik takma adlarla yayımlamıştır. Ancak en popüler takma adı “Hophop”tur. Sabir’in şiirleri, “Hophopname” adı altında ilk defa 1912 yılında yayımlanmıştır. AAAAnnnnaaaahhhhttttaaaarrrr KKKKeeeelllliiiimmmmeeeelllleeeerrrr:::: Mirza Ali Ekber Sâbir, Hiciv, Mizah, Molla Nasrettin, Şiirler. AAAABBBBSSSSTTTTRRRRAAAACCCCTTTT Mirza Ali Ekber Sabir was one of the most famous poets of Azerbaijani Turkish literature in the XX. century. During this period, he wrote poems in the form of gazel, kaside and mersiye until 1905, only one of his poems was published in the media. His first poem, which was published on “Eastern Russian” (Şarkî Rus) newspaper in 1903, drew no one’s attention, however his second poem, which was published on “Life” (Hayat) newspaper in 1905 called “Beynelmilel”, drew attention of many people. Sabir pointed out a weakness and a lack of community skills and he criticized it in a satirical and humorous way. Sabir published his poetry in the Molla Nasreddin magazine under different pseudonyms, however his most popular one is “Hophop”. Sabir’s poems was first published under the name of “Hophopname” in 1912. KKKKeeeeyyyywwwwoooorrrrddddssss: Mirza Ali Ekber Sabir, Satire, Humor, Molla Nasrettin, Poems. ∗ Yrd. Doç. Dr., Muğla Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, [email protected] 362 HAYATİ YILMAZ GGGGİİİİRRRRİİİİŞŞŞŞ Mirza Ali Ekber Sâbir, XX. yüzyıl Azerbaycan Türk edebiyatına şiirleriyle damga vu- ran şairlerinden biridir. Satirik (mizahî) şiirin en büyük temsilcisidir. Döneminde konuşma dilini şiirde uygulayan büyük bir sanatkârdır. Sâbir, halkın çektiği maddi ve manevi sıkıntı- ları, toplumun eksik yönlerini ve aksaklıklarını şiirleriyle tasvir etmiş, bunları aktarırken de şiirlerinde hiciv ve mizahı ustalıkla kullanmıştır. 1111.... XXXXIIIIXXXX.... YYYYÜÜÜÜZZZZYYYYIIIILLLLDDDDAAAA AAAAZZZZEEEERRRRBBBBAAAAYYYYCCCCAAAANNNN’’’’IIIINNNN SSSSİİİİYYYYAAAASSSSİİİİ VVVVEEEE KKKKÜÜÜÜLLLLTTTTÜÜÜÜRRRREEEELLLL DDDDUUUURRRRUUUUMMMMUUUU 1747 yılında Nadir Şah’ın bir suikast sonucu öldürülmesi İran’da büyük bir karışıklığa sebep oldu. Kafkasya, İran, Orta Asya ve Afganistan’da siyasi durum değişti. Nadir Şah’ın oğulları, Kaçarlar ve Zend ailesi İran tahtı için birbirleriyle kıyasıya mücadeleye başladılar. Güney’de taht mücadelesi devam ederken Kuzey Azerbaycan’da yeni bir dönem, hanlıklar dönemi başladı.1 Kuzey Azerbaycan’da karışıklık yıllarında Azerbaycan Türkleri birbirine rakip küçük hanlıklara ayrılmak suretiyle büyük bir siyasi zaafa uğradılar. Rus imparatorluğu Kafkas- ya’daki bu buhranlı vaziyetten istifade ederek, siyasi ve askerî her türlü vasıtalar ile nüfuz ve hâkimiyetini yavaş yavaş güneye doğru genişletmeye başladı. Bu harekete engel olmak iste- yen Kaçar devleti, başlangıçta bazı başarılar kazandı ise de sonradan bu direnişi kırıldı.2 Ka- çar devletinin Rusya ile 1813 yılında yaptığı Gülistan antlaşması ile Karabağ, Gence, Şeki, Şirvan, Derbend, Kuba, Bakü ve Talış hanlıkları Rusya’ya bırakıldı. 1828 Türkmençay ant- laşmasıyla da Erivan, Ordubad ve Nahçıvan Rusya’ya verildi. Böylece, 1747 yılında başlayan Azerbaycan’ın parçalanması, Türkmençay antlaşmasıyla kesinleşmiş oldu. Bu antlaşmayla Azerbaycan, üçte ikisi İran’a, üçte biri ise Rusya’ya kalacak şekilde ikiye bölündü.3 Ruslar, egemenliği altına aldığı Kuzey Kafkasya ve Azerbaycan hanlıklarını 1840 yılı- na kadar Kafkas ordusu komutanlığı vasıtasıyla yönettiler. 1840 yılında Hazar Kıyısı Bölgesi (Prikaspiykiy Oblast) kuruldu ve bütün Azerbaycan hanlıkları bu idareye bağlandı. Aynı şekilde Gürcistan ve Ermenistan bir bölge, Dağıstan ve diğer bölgeler de başka bir idare böl- gesine ayrılmıştı. Fakat bu idare şeklinin pek pratik olmadığını gören Moskova, 1845 yılında bütün bölgeleri içine alan Kafkasya Valiliği (Kavkazia Gurbernia)’ni kurdu. Böylece, Azer- baycan, merkezi Tiflis’te olan Kafkasya Valiliğine bağlandı.4 Rusya’nın egemenliğine bırakılan Kuzey Azerbaycan’da hanlıklar ortadan kaldırıldı. Böylece hanlıklar arasındaki savaşlar da son buldu. Merkezi bir yönetimin oluşmasından sonra ülkeye bir huzur ve düzen geldi. Nüfus arttı. Halkta bir rahatlama görüldü. 1 Abdulhaluk M. Çay, “Azerbaycan ve Türkler”, AAAAzzzzeeeerrrrbbbbaaaayyyyccccaaaannnn BBBBiiiirrrriiiinnnncccciiii UUUUlllluuuussssllllaaaarrrr aaaarrrraaaassssıııı SSSSeeeemmmmppppoooozzzzyyyyuuuummmmuuuu BBBBiiiillllddddiiiirrrriiiilllleeeerrrriiii, (Haz., İmran Baba), Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay., Ankara 1998, s. 101- 102. 2 M. Fuat Köprülü, “Azerî”, İİİİssssllllaaaammmm AAAAnnnnssssiiiikkkkllllooooppppeeeeddddiiiissssiiii, 2. cilt, MEB. Yay., İstanbul 1993, s.144. 3 Abdulhaluk M. Çay, aaaaggggmmmm, s. 107. 4 Mehmet Saray, AAAAzzzzeeeerrrrbbbbaaaayyyyccccaaaannnn TTTTüüüürrrrkkkklllleeeerrrriiii TTTTaaaarrrriiiihhhhiiii, İstanbul 1993, s.23. MİRZA ALİ EKBER SÂBİR 363 Azerbaycan’da 1850’li yıllardan itibaren bazı bölgelerde fabrikalar açılmaya başladı. Bakü petrolünün işletilmesi için Avrupa sermayesinin girmesiyle de Bakü’de sanayi gelişti. Yeni sermaye ve işletme sahipleri ortaya çıktı. Bu zenginler petrolden başka Nuha, Ordubad, Nahçıvan ve Şeki’de ipekçilik; Guba’da tütüncülük; Nahçıvan’da tuzla işletmeciliği; Gence, Göyçay, Şamahı’da şarap üreticiliği; Derbend, Guba ve Lenkeran’da boya üretimi; Gedebey’de bakır üretimi; Taşkesen’de yine bakır ve kobalt üretimi; balıkçılık ve pamuk üretimi yapıyorlardı. Yapılan bu üretimler gittikçe artıyordu. Üretilen bu mallar satılmak üzere Rusya’nın iç pazarlarına gönderiliyordu. Rusya’dan da Avrupa ve Rus malları getirili- yor, bunlar Azerbaycan’ın şehir ve kasabalarından köylerine kadar piyasaya sürülüyordu. Böylece Azerbaycan ile Rusya arasındaki ticaret gelişti. Ticaretin gelişmesi Azerbaycan’da iktisadi ve içtimai hayatı canlandırdı. Ticaretin gelişmesiyle de Azerbaycan Türk cemiyetin- de yeni bir tüccar sınıfı ortaya çıktı. Ticaretin artmasında başlangıçta askerî amaçlar için yapılan demir yolları, limanlar ve kara yollarının da büyük rolü olmuştur.5 Azerbaycan Rusya’nın kontrolüne geçtikten sonra, Çarlık hükûmeti ülkenin çeşitli idarelerinde çalıştırmak için yerel halktan memurlar hazırlamak amacıyla devlet okullarının açılması için harekete geçti. 1829 yılında hazırlanan “Güney Kafkasya Okulları Tüzüğü”ne göre 1830 yılından itibaren Azerbaycan’da eğitim dili Rusça olan resmî okullar açılmaya başlandı. Bu okullar, Şuşa’da 1830, Bakü’de 1832, Nuha’da 1832, Gence’de 1833, Nahçıvan ve Şamahı’da 1837, Guba ve Ordubad’da 1854, Lenkeran’da 1856 yılında açıldı. Bu devlet okul- larında Rus dili, Azerbaycan Türkçesi, coğrafya, tarih, hesap ve şeriat dersleri veriliyordu. Bu okullarda Azerbaycan Türkçesini öğretmek için ders kitapları da hazırlandı. N. Dementyev’in “Yazı Nümuneleri”, “Türk-Tatar Elifbası”, “Temsiller ve Povestler” (1839); M. Kâzım Bey’in “Türk-Tatar Dilinin Gramatikası” (1839); A.Z. Budagov’un “Türk-Tatar Dilinin Elifbası” (1844); Mirza Ş. Vazeh ve İ. Grigoryev’in “Kitab-ı-Türkî” (1850) bu dönemde hazır- lanan ders kitaplarıdır.6 Bu okullar, ilk tahsil imkânı sağlamak, yerli ahalinin çocuklarına Rusça öğretmek ve bunları daha sonra çeşitli memuriyetlerde çalıştırmak gibi yararları göz önünde tutularak açılmıştır.7 Bu okullarda daima Çarlığa sadık memur kadrolarının yetişti- rilmesi siyaseti takip edilmiştir. 8 5 F. Gasımzade, “XIX Asrın İkinci Yarısında Edebiyat”, AAAAzzzzeeeerrrrbbbbaaaayyyyccccaaaannnn EEEEddddeeeebbbbiiiiyyyyyyyyaaaattttıııı TTTTaaaarrrriiiihhhhiiii (XIX Esrin Evvellerinden 1917 İle Geder), II. C. Azerbaycan SSR Elmler Akademiyası Neşriyatı, Bakı 1960, s.124. Ayrıca bk. M. F. Köprülü, aaaaggggmmmm, s.144.; Necip Hablemitoğlu, ÇÇÇÇaaaarrrrllllııııkkkk RRRRuuuussssyyyyaaaa’’’’ssssıııınnnnddddaaaa TTTTüüüürrrrkkkk KKKKoooonnnnggggrrrreeeelllleeeerrrriiii ((((1111999900005555----1111999911117777)))), Kırım Dergisi Yay., Ankara 1997, s. 34; Nadir Devlet, RRRRuuuussssyyyyaaaa TTTTüüüürrrrkkkklllleeeerrrriiiinnnniiiinnnn MMMMiiiillllllllîîîî MMMMüüüüccccaaaaddddeeeelllleeee TTTTaaaarrrriiiihhhhiiii ((((1111999900005555----1111999911117777)))), (Genişletilmiş ve Düzeltilmiş 2. baskı), Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara 1999, s.23. 6 Könül Aliyeva, SSSSSSSSCCCCBBBB DDDDöööönnnneeeemmmmiiiinnnnddddeeee AAAAzzzzeeeerrrrbbbbaaaayyyyccccaaaannnn’’’’ddddaaaa DDDDiiiillll PPPPllllaaaannnnllllaaaammmmaaaassssıııı, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2005, s.113-114. 7 F. Gasımzade, “XIX Asrın Birinci Yarısında Edebiyat” , AAAAzzzzeeeerrrrbbbbaaaayyyyccccaaaannnn EEEEddddeeeebbbbiiiiyyyyyyyyaaaattttıııı TTTTaaaarrrriiiihhhhiiii (XIX Es- rin Evvellerinden 1917 İle Geder), II. C. Azerbaycan SSR Elmler Akademiyası Neşriyatı, Bakı 1960, s.24.; Yavuz Akpınar, AAAAzzzzeeeerrrrîîîî EEEEddddeeeebbbbiiiiyyyyaaaattttıııı AAAArrrraaaaşşşşttttıııırrrrmmmmaaaallllaaaarrrrıııı, Dergâh Yay., İstanbul 1994, s.36-37. 8 Könül Aliyeva, aaaaggggtttt, s.111. 364 HAYATİ YILMAZ Azerbaycan Türk toplumunda, tüccar sınıfının çocukları ve daha önce Çarlık idaresi tarafından birtakım imtiyazlar ile kendisine bağladığı büyük toprak sahibi han ve beylerin çocukları Kafkasya’daki Rus okullarında veya Rusya’nın büyük şehirlerindeki okullarında okuyarak Batı medeniyetini ve tekniğini öğrendiler.9 XIX. yüzyılın ortalarından itibaren Azerbaycan’da Avrupaî eğitim görmüş aydınlar yetişmeye başladı. Modern ilimleri öğrenen Azerbaycan Türk aydınları kendi halkının cehaletini ve geri kalmışlığını görerek onlara modern eğitim vermenin yollarını da aramaya başladılar.10 Mollahanede ve medreselerde verilen eğitimin çağın ihtiyaçlarına cevap verecek dü- zeyde olmadığını anlayan Azerbaycanlı aydınlar devlet okulları yanında özel okulların açıl- ması için de çalıştılar. Bazı aydınlar ve serbest düşünceli din adamları özel okullar açmaya başladılar. O dönem, usûl-i cedîd adı verilen bu okullar Şamahı’da Seyid Azim Şirvanî (1835- 1888), Şuşa’da Mir Muhsin Nevvâb (1833-1918), Lenkeran’da Mirza İsmail Gasir (1824- 1897), Ordubad’da Mehemmed Tagi Sıdkı (1854-1904) tarafından açıldı. Yeni usulde eğitim veren bu okullarda, Farsça, ana dili, şeriat, Rusça, tarih, coğrafya ve tabiat bilgisi dersleri verilmekteydi. Resmî devlet okulları ve usûl-i cedid okulları yanında eski sistemde eğitim veren mollahane ve medreseler XIX. yüzyılın ikinci yarısında da devam etmiştir. Bu dönem- de de halkın çoğu çocuklarını dinî eğitim veren mollahane ve medreselere gönderiyor, ço- cuklarının dinî eğitim almalarını daha önemli görüyorlardı.11 Rus okullarında eğitim gören ve Batı medeniyetini tanıyıp öğrenen bilim adamı Mirza Cafer Topçubaşı; büyük dilci Mirza Kazım Bey (1802-1870); bilim adamı, şair, tarihçi ve eğitimci Abbas Kulu Ağa Bakıhanov (1794-1847); gazeteci, yazar ve eğitimci Hasan Bey Zerdabî (1842-1907); yazar ve devlet adamı İsmail Bey Kutkaşınlı (1806-1861); eğitimci, şair ve yazar Mirza Şefi Vazeh (1794-1852) gibi Türk aydınları eserleriyle modern Azerbaycan edebiyatının kurulmasına öncülük ettiler. İsmail Bey Kutkaşınlı “Reşid Bey ve Seadet Ha- nım” (1835); Abbas Kulu Ağa Bakıhanov, “Kitab-ı Esgeriyye” (1838) adlı hikâyeleriyle çağ- daş nesir türünün ilk örneklerini verdiler. Ancak düşünür, reformcu Mirza Fethali Ahunduv (1812-878), “Hekayet-i Molla İbrahim Halil Kimyager” (1850); “Hekayet-i Müsyö Jordan Hekim-i Nebatat ve Derviş Mestali Şah Cadûger-i Meşhur” (1850); “Sergüzeşt-i Vezir-i Han- i Lenkeran” (1850); “Hekayet-i Hırs Guldurbasan” (1852); “Sergüzeşt-i Merd-i Hesis” (“Hacı Gara”, 1852); “Mürafie Vekillerinin Hekayeti” (1855) gibi yazdığı dram türü tiyatro eserle- riyle Azerbaycan’da tiyatro eserlerinin temelini atmıştır. “Hekayet-i Molla İbrahim Halil Kimyager” aynı zamanda Azerbaycan edebiyatının ilk dram eseridir. Mirza Fethali Ahundov, 1857 yılında “Aldanmış Kevakib yahud Hekayet-i Yusuf Şah” adlı tarihi romanını yazdı. Bu eser, roman türünün de ilk örneği oldu. Ahundov, nesir sahasında verdiği eserle- riyle modern Azerbaycan edebiyatının da kurucusu olmuştur.12 9 M. F. Köprülü, aaaaggggmmmm, s.144. 10 Mehmet Saray, aaaaggggeeee, s.40. 11 F. Gasımzade, “XIX Asrın İkinci Yarısında Edebiyat”, aaaaggggeeee, s.129-130. 12 Könül Aliyeva, agt, s.125-137; daha geniş bilgi için Vilayet Muhtaroğlu, “Azerbaycan XIX-XX Yüzyıl Türk Edebiyatı”, TTTTüüüürrrrkkkkiiiiyyyyeeee DDDDıııışşşşıııınnnnddddaaaakkkkiiii TTTTüüüürrrrkkkk EEEEddddeeeebbbbiiiiyyyyaaaattttllllaaaarrrrıııı AAAAnnnnttttoooolllloooojjjjiiiissssiiii, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1993, s.176-177, 214. MİRZA ALİ EKBER SÂBİR 365 XIX. yüzyılda Kasım Bey Zakir (1784-1857) ile gelişemeye başlayan satirik (hicvî) şiir, toplumda sosyal eşitsizliğin artmasıyla iyice yayılmış, bunun en güzel örneklerini Seyit Azim Şirvânî vermiştir. “Ruhanilik Teshili”, “Köpeye Ehsan”, “Allaha Rüşvet”, “Yerdekilerin Göye Şikayete Getmeleri”, “Deli Şeytan”, “Mekri-zenan”, “Elmsiz Alim”, “Alim oğul ile Avam Ata” “Garıngulu Abid” “Vaizin Evlenmesi” “Şirvan Beyleri Haggında” gibi eserleri satirik (mizahî) şiirin en güzel örnekleri olmuştur.13 XIX. yüzyılın ikinci çeyreği Azerbaycan kültür tarihinde millî basının oluşması ve ge- lişmesi dönemidir. Azerbaycan basını ilk adımlarını Azerbaycan dışında atmış ve ilk gazete, mecmua ve dergiler Bakü’de değil, Tiflis’te basılmaya başlamıştır. 4 Haziran 1828 yılından yayın hayatına giren Rusya’nın üçüncü eyalet gazetesi olan “Tiflisskiye Vedomosti” (Tiflis Haberleri) (1828-33) gazetesinde Azerbaycan Türkçesinde yazılar yayımlanmaktaydı. Dö- nemin Kafkasya Valisi Baron Rozen’in emriyle “Tiflisskiye Vedomosti” gazetesine ek olarak 1830 yılında “Tatarskiye Vedomosti” adlı bir sayfa haftada bir defa yayımlanmıştır. Gazete- nin bu ilâvesi A. Bakıhanov’un yardımıyla çıkmıştır. Bakü’de Ocak 1832 yılından başlayarak Azerbaycan Türkçesinde “Tiflis Ehbarı” gazetesi yayınlanmaya başlar. Ancak birkaç sayısı yayınlandıktan sonra, neşri devlet tarafından durdurulur. 1841 yılında Tiflis’te Rusça çıkan “Zakafkazskiy Vestnik”e ek olarak Azerbaycan Türkçesinde ikinci bir sayfa neşredilmeye başlar. Bu sayfanın yayımı dört buçuk yıl sürer. 1846’da bu sayfanın da basımı durdurulur. Azerbaycan’da gerçek anlamda millî basının kuruluşu Hasan Bey Zerdabî’nin 22 Temmuz 1875 yılında yayımladığı “Ekinçi” gazetesi ile başlamıştır. “Ekinçi” gazetesi, 1875- 1877 yılları arasında 56 sayı yayımlanmıştır. Azerbaycan basın tarihinde “Ekinçi”den sonra 1879-1884 yıllarında Tiflis’te Ünsîzâde Sait ve Celal Beyler tarafından “Ziya” gazetesi çıka- rılmıştır. Bu gazete 76 sayı çıkmıştır. Yine Ünsîzâdeler tarafından 1880 yılında “Ziyâ-yi Kaf- kas” gazetesi yayımlanmıştır. 1883-1891 yılları arasında yine Tiflis’te çıkan, Arapça ve Farsça kısımları da mevcut olan ve 1884 Mart’ında gazeteye çevrilen “Keşkül” mecmuası; 1903- 1905 yıllarında “Şark-i Rus” gazetesi yayımlanmıştır. Bunlar 1905 Rus İnkılâbına kadar ya- yımlanan Türk gazete ve dergileridir. 1905 yılında sansürün gevşemesiyle 1905-1917 yılları arasında “Hayat”, “İrşâd”, “Füyûzât”, “Molla Nasrettin”, “Mazhar”, “Açık Söz”, “Dirlik”, “Te- rakki”, “Taze Hayat”, “İttifak”, “Şelâle” gibi gazete ve dergi yayın hayatına girmiştir.14 2222.... SSSSÂÂÂÂBBBBİİİİRRRR’’’’İİİİNNNN HHHHAAAAYYYYAAAATTTTIIII VVVVEEEE EEEEDDDDEEEEBBBBÎÎÎÎ FFFFAAAAAAAALLLLİİİİYYYYEEEETTTTİİİİ 2222....1111.... HHHHAAAAYYYYAAAATTTTIIII Molla Ali Ekber Tahirzade Sâbir, 30 Mayıs 1862 yılında Azerbaycan’ın Şamahı şehrin- de doğmuştur. Babası Hacı Meşhedî Zeynelabidin, annesi Saltanat Hanım’dır.15 Şair, dindar 13 F. Gasımzade, “XIX. Asrın İkinci Yarısında Edebiyat”, s.312-318. 14 Könül Aliyeva, aaaaggggtttt, s.137-139; M. F. Köprülü, aaaaggggmmmm, s.145; Ali Haydar Bayat, HHHHüüüüsssseeeeyyyyiiiinnnnzzzzaaaaddddeeee AAAAlllliiii BBBBeeeeyyyy, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay., Ankara 1998, s.6. 15 E. Mir Ehmedov, “M. E. Sabir” , AAAAzzzzeeeerrrrbbbbaaaayyyyccccaaaannnn EEEEddddeeeebbbbiiiiyyyyaaaattttıııı TTTTaaaarrrriiiihhhhiiii (XIX Esrin Evvellerinden 1917 İle Geder), II. C. Azerbaycan SSR Elmler Akademiyası Neşriyatı, Bakı 1960, s.614-615. 366 HAYATİ YILMAZ bir aileden gelmektedir. Babasının küçük bir dükkânı vardı. Babası onu tüccar olarak yetiş- tirmek istiyordu. Sâbir sekiz yaşına geldiğinde babası onu dinî eğitim alması için Molla- haneye16 gönderdi. Sâbir, Mollahanede dört yıl okudu. İlk tahsilini Mollahanede alan şair, 12 yaşında Şamahı’da yaşayan ünlü Azerbaycan şairi Seyid Azim Şirvânî’nin (1835-1888) 1872 yılında Şamahı’da açtığı okula gönderildi. Bu okulda Azerbaycan Türkçesi, Farsça, Arapça, Rusça, tabiat bilgisi, tarih, coğrafya, hesap, şeriat ve klasik edebiyat dersleri aldı. Sâbir, bu okulda okuduğu yıllarda yazdığı şiirlerle Şirvânî’nin dikkatini çeker. Şirvânî, Sâbir’deki bu istidadı görür ve edebiyata olan hevesini artırmak için Sâbir’e ödevler verir. Bu dönem Sâbir’e, Sadî’nin Gülistan’ından çeviriler yaptırmış ve bu çevirileri düzeltmiştir. Şirvânî’nin bu çevirileri düzeltmesi, onunla ilgilenmesi, şairi şiir yazmaya daha çok heves- lendirmiştir. Şirvânî, aynı zamanda talebesinin orijinal şiirlerini de okuyup tashih edermiş.17 Şirvânî, bu gayreti ve çalışkanlığından dolayı talebesi Sâbir’e Nizâmî’nin Hamse’sini hediye etmiştir.18 Sâbir, bu okulda iki yıldan fazla okuyamaz. Babası dükkânda kendine yardım et- mesi için onu okuldan alır. Eğitimi yarıda kalan şair, dükkânda babasının yanında çalışmaya başlar. Sâbir, 21 yaşına gelinceye kadar babasının yanında durmuş, dükkânı işletmiştir. Ancak bu işten bıkan Sâbir, seyahat etme bahanesi ile 1883 yılında evden ayrılır. İki yıl süren seya- hatinde şair, Horasan, Nişapur, Sebzivar, Hemedan, Taşkent, Semerkant, Buhara ve Aşka- bat’ı gezer. Aşkabat’ta bulunduğu sırada babasının ölüm haberini alır ve Şamahı’ya dönmek zorunda kalır. 19 Sâbir, babasından kalan dükkânı işletmeye çalışsa da bu işi yürütemez ve dükkânı ka- patıp sabun yapıp satan kardeşinin yanına gider.20 1887 yılında şair, akrabalarından olan Şamahılı Billûrnisa adlı bir kızla evlenir. On beş yıl içinde bu hanımdan sekiz kızı olur. 1908 yılında şairin bir oğlu (Mehmet Selim) doğar. Şairi, böyle büyük bir aileyi geçindirme kaygı- sı sarar. Sabun yapıp satmakla geçinen Sâbir çok büyük sıkıntılar içinde kalır.21 1900 yılında ailenin geçimi iyice zorlaşır. Şair ve kardeşi Şamahı’dan Meşhed’e göç- meye karar verir. Horasan’da olan Şamahılı tüccar Hacı Mecid’in oraya şeker ve mum getir- melerini tavsiye etmesi üzerine, her şeylerini satıp şeker ve mum alırlar. Meşhed’e giderler ve orada küçük bir dükkân açarlar. Burada iki yıl kalırlar ancak burada da geçim sıkıntıları bitmez. 1902 yılında Şamahı’ya dönerler.22 Aynı yıl Şamahı’daki depremde Sâbir’in de evi yıkılır. 16 Mollahane: Azerbaycan’da köy veya mahalle camisinde dinî eğitim-öğretim verilen yer. 17 E. Mir Ehmedov, “M. E. Sabir” s. 615. 18 Maarife Hacıyeva, XXXXXXXX.... AAAAssssıııırrrr AAAAzzzzeeeerrrrbbbbaaaayyyyccccaaaannnn EEEEddddeeeebbbbiiiiyyyyaaaattttıııı, Ondokuzmayıs Ü., Yay., Samsun 1994, s.19. 19 Eziz Mir Ehmedov, MMMM.... EEEE.... SSSSaaaabbbbiiiirrrr HHHHoooopppphhhhooooppppnnnnaaaammmmeeee, Azerbaycan Dövlet Neşriyyatı, Bakı 1954, s.4. 20 Maarife Hacıyeva, aaaaggggeeee, s.19. 21 E. Mir Ehmedov, “M. E. Sabir”, s. 616. 22 Zeynelabidin Tahirzade, “Emimin Son Günleri”, SSSSaaaabbbbiiiirrrr HHHHaaaattttiiiirrrreeeelllleeeerrrrddddeeee, Haz. Abbas Zamanov, Bakı 1982, s.133-134. MİRZA ALİ EKBER SÂBİR 367 Bütün bu geçim sıkıntıları arasında Sâbir yine de şiirden ve sanattan uzaklaşmaz. İran’da tıp eğitimini tamamlayıp 1901 yılında Şamahı’ya dönen hemşehrisi Abbas Sıhhat, Şamahı’nın aydınlarından olan Agalibey Naseh ve Mehmed Terrah’la bir yerde buluşup yaz- dıkları şiirleri üzerine sohbet ederlermiş. 1907 yılında Sâbir, sabun yapıp satma işini bırakır. Eğitim alanında çalışmak ister. 11 Nisan 1908 yılında Bakü Valiliğinin açtığı öğretmenlik sınavını kazanır. Ancak, öğretmenlik belgesini Tiflis’teki Mavera-yı Kafkas Müslümanları Dinî idaresi verdiği için şair, 7 Mayıs 1908 yılında Tiflis’e giderek öğretmenlik belgesini alır. Sâbir bir müddet Şamahı’daki “Uhuvvet” adlı okulda “yardımcı öğretmen” olarak ders verir. Sâbir, dostu Abbas Sıhhat’le birlikte Şamahı’da devlet adına yeni bir Rus-Tatar Okulu açılması için teşebbüs ederse de hükûmet bu işe onay vermez. 1908 yılının yazında maarif-perverlerin yardımı ile hükûmetten izin alan Sâbir eylül ayında “Ümid Mektebi”ni açar. Bu okulda Azerbaycan Türkçesi, Farsça, hesap, coğrafya ve tabiat bilgisi gibi dersler verilirdi. Ayrıca bu derslerin yanı sıra Kur’an ve şeriat dersleri de verilmiştir. Ancak 1909 yılının yazında eğitim yılı bir yılı geçmeden Sâbir “Ümid Mekte- bi”ni kapatmak zorunda kalır.23 1910 yılında Sâbir, dostu Sultanmecid Ganizade’nin yardımıyla Bakü yakınlarında olan Balahanı köyünde “Neşr-i Maarif” cemiyetinin açtığı “Saadet” adlı okulda Farsça ve şeriat dersleri verir. Sâbir, bu dönem maddî ve manevî açıdan rahatlar. Ailesine para da gön- derir.24 1910 yılının yazından itibaren Sâbir, Bakü’de çıkan “Güneş” ve “Hakikat” gazeteleri- nin yazı işlerinde çalışır.25 Şairin Bakü’ye gittiği zaman on bir çocuğunun çoğu ölmüş, iki kızı, bir oğlu sağ kalmıştı.26 Yıllar boyu ihtiyaç içinde yaşayan büyük şair 1910 yılının sonlarında karaciğer hasta- lığına yakalanır. Öğretmenliği bırakmak zorunda kalır. Artık Bakü’de yaşayamaz ve Şamahı’ya geri döner. Şairin hastalığı sırasında dostu Abbas Sıhhat devamlı yanında olmuş, ona tıbbî yardım da dâhil olmak üzere maddi ve manevi destek vermiştir. 1911 yılının Ma- yıs’ında şairin hastalığına çok üzülen Celil Memmedguluzade tedavi için onu Tiflis’e davet eder. Sâbir Tiflis’e gider ve orada Celil Memmedguluzade’nin evinde kalır. Tiflis’teki doktor- lar onu muayene eder ve haziran ayında ameliyat olması gerektiğini söylerler. Ancak şair, bunu kabul etmez ve Şamahı’ya geri döner.27 Şamahı’da şairin geçim sıkıntısı daha da artar. “Molla Nasrettin” dergisi 23 Nisan 1911 yılında çıkan 15. sayısında hasta şair için maddi yardım çağrısı yapan bir ilan yayınlar. Der- 23 E. Mir Ehmedov, “M. E. Sabir”, s. 617-621. 24 Sultanmecid Ganizade, “Sabir Haggında Küçük Bir Hatire”, SSSSaaaabbbbiiiirrrr HHHHaaaattttiiiirrrreeeelllleeeerrrrddddeeee, (Haz. Abbas Zamanov), Bakı 1982, s.35. 25 E. Mir Ehmedov, “M. E. Sabir”, s.621. 26 Seriye Sabir Gızı Tahirzade, “Hatiratımdan”, SSSSaaaabbbbiiiirrrr HHHHaaaattttiiiirrrreeeelllleeeerrrrddddeeee, Abbas Zamanov, Genclik, Bakı 1982, s.39. 27 E. Mir Ehmedov, “M. E. Sabir”, s.621-622; Hamide Hanım Memmedguluzade “Sabir Haggında Hatirelerim”, SSSSaaaabbbbiiiirrrr HHHHaaaattttiiiirrrreeeelllleeeerrrrddddeeee, Haz. Abbas Zamanov, Bakı 1982, s.42. 368 HAYATİ YILMAZ giye gelen yardımlar Şamahılı tüccar Hacı Abdurrahim Samedov ve Abbas Sıhhat aracılığıyla Sâbir’e ulaştırılır. 28 1911 yılında Şamahılı tüccar H. A. Samedov, Sâbir’e 300 Manat ve ağzı bağlı bir paket verir. Bu paketi “Molla Nasrettin” dergisinin redaktörü Celil Memmedgulu- zade göndermiştir.29 Ölümünden beş gün önce ameliyata razı olan şair, Bakü’ye gider. Ancak doktorların yapılacak bir tedavi kalmadığını söylemesi üzerine Şamahı’ya geri döner.30 Şairin, tedavi için Bakü’ye gittiğinde İslamiyye Misafirhanesinde kaldığı zaman onu ziyarete giden Hacı İbra- him Kasımov “Ma’lumat” gazetesinde onun için maddi yardım kampanyası açmak istediğini söyler. Sâbir, bu teklifi reddeder. Kasımov’a gazetesinde “Ben vücudumda olan etimi halkı- mın yolunda çürüttüm. Eğer ömür vefa etseydi kemiklerimi de halkımın yolunda koyardım. Fakat ne çare ölüm aman vermiyor.” diye yazmasını söyler.31 12 (25) Temmuz 1911 yılında, hayatının ve yaratıcılığının en parlak bir vaktinde Sâbir vefat eder. Şairin cenazesi, büyük bir törenle Şamahı’daki Yeddi Günbez Kabristanına def- nedilir.32 2222....2222.... EEEEDDDDEEEEBBBBÎÎÎÎ FFFFAAAAAAAALLLLİİİİYYYYEEEETTTTİİİİ Mirza Ali Ekber Sâbir, 1905 yılına kadar otuz yıllık yaratıcılığında gazel, kaside, mer- siye ve nevha yazan ve yalnız Şamahı şehrinde tanınan bir şairdi. 1905 yılına kadar basında yalnız bir şiiri yayımlanmıştı. “Şükr lillah ki afitab-ı sühen” mısrasıyla başlayan ve Tiflis’te Mehemmed Ağa Şahtahtlı’nın 1903 yılında çıkardığı “Şarkî Rus” gazetesinin neşri münase- betiyle yazılan bu şiir, gazetede Elekber Tahirov imzası ile yayımlanır. Bu şiirinde cehalet- ten şikâyetçi olan ve eğitimin önemini vurgulayan şair, gazeteyi de “karanlıkta kalan halkın yolunu aydınlatan güneş” olarak nitelendirir. Sâbir’in 1903 yılında “Şarkî Rus” gazetesinde çıkan bu şiiri okuyucuların dikkatini çekmez. Ancak 1905 yılının Şubat ayında Kafkasya’da çıkan Azerî-Ermeni çatışması müna- sebetiyle yazdığı ve iki tarafı itidale çağıran şiiri “Beynelmilel” 1 Temmuz 1905 yılında Ha- yat gazetesinde yayımlanır. Yayımlanan ikinci matbu eseri olan bu şiir, geniş okuyucu kitle- lerinin dikkatini çeker.33 1905 yılındaki Rus inkılâbından sonra Azerbaycan’da en iyi örneklerini “Molla Nas- rettin” dergisinin verdiği modern bir satirik (mizahî) edebiyat türü doğdu. Bu dergide yazdı- 28 Abbas Zamanov, MMMMüüüüaaaassssiiiirrrrlllleeeerrrriiii SSSSaaaabbbbiiiirrrr HHHHaaaaggggggggıııınnnnddddaaaa, Uşag ve Gencler Edebiyyatı Neşriyatı, Bakı 1962. s.20. 29 Zeynelabidin Tahirzade, “Emimin Son Günleri”, SSSSaaaabbbbiiiirrrr HHHHaaaattttiiiirrrreeeelllleeeerrrrddddeeee, Abbas Zamanov, Genclik, Bakı 1982, s.135. 30 Abbas Zamanov, age, s.28. 31 Hacı İbrahim Kasımov, “Sabir İle Son Görüşüm”, SSSSaaaabbbbiiiirrrr HHHHaaaattttiiiirrrreeeelllleeeerrrrddddeeee, (Haz. Abbas Zamanov), Bakı 1982, s.38. 32 E. Mir Ehmedov, “M. E. Sabir” , age, s. 622. 33 Abbas Zamanov, SSSSaaaabbbbiiiirrrr BBBBuuuuggggüüüünnnn, Genclik, Bakı 1985, s. 13-14. MİRZA ALİ EKBER SÂBİR 369 ğı satirik (mizahî) şiirlerle Sâbir, bu edebî türün tam olarak gelişmesini sağladı.34 Sâbir’in duygularının ve fikirlerinin şekillenmesi ve gelişmesinde de önemli bir rol oynayan Molla Nasrettin dergisi, 7 Nisan 1906 yılında Tiflis’te çıkmıştır. Redaktörü Celil Memmedguluzade olan dergi önceleri Tiflis’te (1906-1918), sonra bir müddet Tebriz’de (1921) ve nihayet Bakü’de (1922-1931) yayımlanmıştır. Molla Nasrettin dergisi, Sâbir’in şahsî yaratıcılık arzu- larına ve ruhuna uygun bir dergi olmuştur. Çok geçmeden şair, derginin en faal iştirakçisi olur. Amacı, cehalete karşı mücadele vererek milleti uyandırmak ve aydınlatmak olan bu dergide Sâbir’in, 1906 Nisan’ından 1911 Mart’ına kadar 156 şiiri yayımlanmıştır. Hophop- name’yi oluşturan şiirlerin çoğu Molla Nasrettin devri (1906-1911) yazdığı şiirlerdir.35 Celil Memmedguluzade, hatıralarında Molla Nasrettin dergisinin 4. sayısında yayım- lanan ve her “Hophopname”ye alınan “Millet nece tarac olur olsun ne işim var” mısrası ile başlayan şiirin Sâbir’e ait olmadığını belirtiyor. Bu şiirdeki el yazısının ve şiirin dilinin Sâbir’e ait olmadığını ve şiirin çok basit olduğunu söylüyor. Sâbir’in Molla Nasrettin’de ya- yımlanan ilk şiirinin derginin 8. sayısında çıkan “Ol gün ki halıg eder bir övlad” mısrası ile başlayan şiir olduğunu kabul ediyor. Sekizinci sayının basım hazırlıklarının yapıldığı zaman bir çocuk, bu şiiri Molla Nasreddin’e getirerek Ömer Faik’e36 bırakıp gider. Bu şiir sekizinci sayıda yayımlanır. İmza- sız olan bu şiire “Hophop” imzasını dergi idaresi koyar. Birkaç hafta sonra aynı çocuk yine bir paket getirir ve Ömer Faik’e verir. “Bilmem ne görübdür bizim oğlan ohumagdan” mısra- sı ile başlayan şiir derginin 11. sayısında yayımlanır. Bu şiirlerin Sâbir’e ait olduğu birkaç hafta sonra anlaşılır.37 Sâbir’in bu şiirleri, Şamahılı tüccar Abdurrahim Samedov tarafından Molla Nasrettin dergisine ulaştırılmıştır. Bu şiirlerinden dolayı Sâbir’e bir miktar telif ücreti de ödenir. Bu ücret Şamahılı tüccar A. Samedov aracılığıyla Sâbir’e ulaştırılır.38 Celil Memmedguluzade, dergiye şiir yazdığı her ay muntazam olarak Sâbir’e 25-30 Manat civa- rında bir telif ücreti ödemiş ve bunu yine Şamahılı tüccar Abdurrahim Samedov vasıtasıyla Sâbir’e muntazam bir şekilde ulaştırmıştır. 39 Sâbir, Molla Nasrettin’de en çok “Hophop”, “Ağlar Güleyen”, “Ebunasr Şeybânî”, “Cin- göz Bey” imzaları ile şiirler yazmıştır.40 Ayrıca şairin şiirleri, “Goca Emi”, “Boynu Burug”, 34 Ahmet Caferoğlu, “Azerbaycan Edebiyatı”, TTTTüüüürrrrkkkk DDDDüüüünnnnyyyyaaaassssıııı EEEEddddeeeebbbbiiiiyyyyaaaattttıııı, Haz. Halil Açıkgöz, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yay., İstanbul 1991, s.193. 35 Maarife Hacıyeva, age, s. 3-21; Firidun Hüseynov, Mir Celal, XXXXXXXX AAAAssssıııırrrr AAAAzzzzeeeerrrrbbbbaaaayyyyccccaaaannnn EEEEddddeeeebbbbiiiiyyyyaaaattttıııı, (Yay. Hzl. Kemal Yavuz, Erol Ülgen), Birleşik Yayıncılık, s. 21; Eziz Mir Ehmedov, age, s.8-9. 36 Ömer Faik, Molla Nasreddin dergisinin yazarlarından ve dergi idarecisi. 37 Celil Memmedguluzade, “Sabir Baresinde Hatiratım”, SSSSaaaabbbbiiiirrrr HHHHaaaattttiiiirrrreeeelllleeeerrrrddddeeee, (Haz. Abbas Zama- nov), Genclik, Bakı 1982, s. 18-19. 38 Eli Nezmi, “Hatirelerimden”, SSSSaaaabbbbiiiirrrr HHHHaaaattttiiiirrrreeeelllleeeerrrrddddeeee, (Haz. Abbas Zamanov), Genclik, Bakı 1982, s.21-22. 39 Hamide Hanım Memmedguluzade, “Sabir Haggında Hatirelerim”, SSSSaaaabbbbiiiirrrr HHHHaaaattttiiiirrrreeeelllleeeerrrrddddeeee, Haz. Ab- bas Zamanov, Genclik, Bakı 1982, s. 42. 40 Firidun Hüseynov, Mir Celal, aaaaggggeeee, s. 26. 370 HAYATİ YILMAZ “Fazil”, “Din Direyi”, “Boynu Yogun”, “Tükezban Cici”, “Goca İranlı”, “Yarı Könül”, “Sevda- yî”, “Yaramaz”, “Nizedâr” ve “Çuvalduz” takma adlarıyla da yayımlanmıştır.41 Sâbir’in “Terane-yi Esilane”, “Bilmirem” “Be’zi Yerlerde” şiirleri “Behlûl” dergisinde yayımlanmıştır. “Behlûl”, 1907 yılının Mayıs’ında Bakü’de yayın hayatına başlamış ancak dokuz sayı çıkabilmiştir. 1909 yılının Mart’ında yayın hayatına giren ve 1910 yılının Ekim’ine kadar çıkan “Zenbur” dergisinde de Sâbir’in sekiz şiiri yayımlanmıştır. Şair, bu şiirlerinde “Goca Bey” ve “Cingöz Bey” takma adlarını kullanmıştır.42 Bakü’de yayımlanan “Güneş” gazetesinin Cuma günleri “Palanduz” başlığı ile çıkardığı mizahî sayfasında, “Nizedar” ve “Çuvalduz” imzaları ile şairin düzenli bir biçimde şiirleri yayımlanmıştır. Şairin bu gazetede 8-9 ay içinde yüze yakın satirik (mizahî) şiiri çıkmıştır.43 Sâbir’in kızı, hatıralarında babasının vefat ettiği gün, evlerinde şairin şiirlerinden bir kısmının kaybolduğu yazıyor.44 Belki de kızının kayboldu dediği şiirler Sâbir’in dostu Abbas Sıhhat’e verdiği henüz yayımlanmamış olan şiirleridir. Şair, vefatından bir gün önce dostu Abbas Sıhhat’e içinde şiirlerinin bulunduğu ağzı bağlı bir paket vermiş ve vefatından on yıl sonra bu paketin açılıp şiirlerinin yayımlanmasını vasiyet etmiştir. Salman Mümtaz, şairin vefatından sonra bu şiirlerin yayımlanması için ısrar etmiş ancak Abbas Sıhhat, bu teklifi Sâbir’e ihanet etmek olur düşüncesiyle reddetmiştir.45 49 yaşında hayata gözlerini yuman şairin sağlığında hiçbir kitabı yayınlanmamıştı. Sâbir, 1911 yılında tedavi için gittiği Tiflis’ten Abbas Sıhhat’e gönderdiği bir mektupta gö- zünün arkada kalmayacağını, şiirlerinin onun tarafından yayımlanacağından emin olduğunu yazıyor. Şairin ölümünden bir yıl sonra büyük dostu Sıhhat, şairin eşi Büllurnisa Hanım, ortak dostları M. Mahmudbeyov’un çabaları ve halktan toplanan yardım parası ile bu vasiye- ti yerine getirmiştir. Şairin şiirleri “Hophopname” adı altında Sıhhat’in hazırladığı metin ve onun mukaddimesi ile 1912 ve 1914 yıllarında iki defa yayımlanmıştır.46 Hophopname’nin 1914 baskısına şairin muhtelif şiirlerinin mazmununa uygun olarak ressam Azim Azimzâde (1880-1943) tarafından çizilen renkli karikatürler de ilâve edilmiştir. Azerbayan’da Hophopname’nin birçok baskısı yapılmış, hâlen de yapılmaktadır.47 “Hophopname”nin 1960 Azerbaycan baskısı, Ankara’da 1975 yılında A. Mecit Doğru tarafından Lâtin alfabesine aktarılarak yayımlandı. İsa Öztürk’ün çevirisi ile 2007 yılında “Hophopname”(Seçmeler), İş Bankası Kültür Yayınları arasında çıktı. 41 E. Mir Ehmedov, “M. E. Sabir”, s.619-622. 42 Mir Celal, Firidun Hüseynov, aaaaggggeeee, s.43-45. 43 E. Mir Ehmedov “M. E. Sabir”, s.622. 44 Seriye Sabir Gızı Tahirzade, aaaaggggmmmm, s.40. 45 Abbas Zamanov, SSSSaaaabbbbiiiirrrr BBBBuuuu GGGGüüüünnnn, Genclik, Bakı 1985, s.64-65. 46 Abbas Zamanov, aaaaggggeeee. s.64; . E. Mir Ehmedov, “M. E. Sabir”, s.622. 47 Hophopname ile ilgili geniş bilgi içini bk. Yavuz Akpınar, aaaaggggeeee, s.433-434.
Description: