ebook img

Marksistler ve Yahudi Sorunu: Bir tartışmanın tarihi (1843-1943) PDF

177 Pages·2001·7.993 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Marksistler ve Yahudi Sorunu: Bir tartışmanın tarihi (1843-1943)

W l J F ' i ENZO TRAVERSO Enzo Traverso Marksistier ve Yahudi Sorunu Bir tartışmanın tarihi (1843-1943) Fransızca orjinalinin adı: Les Marxistes et La Questi­ on juive. Histoire d'un débat (1843-1943) Yahudi Sorunu © 1990 La Brèche-PEC Kitap almancadan Ayşe Tekin tarafından çevrildi. Fransızcasından gözdeng eçirildi. Pirre Vidal Naquet’nin önsözü, İkinci Baskıya Önsöz ve Marksistier ve Sonsöz fransızcadan Utku Uraz Aydın tarafındançevrildi. Yazar hakkında: 1957 yılında İtalya'da doğan Enzo Traverso Genova Bír tartışmanın tarihi (1843-i 943) Üniversitesi’nde ve Paris'te Ecole des hautes études en siences sociales'de tarih okudu. Halen Amiens IJniversitesi’nde görev yapmakta. Traverso’nun İtalya’da II Ponte ve Movimento Operaioe Önsöz: Socialista, Fransa’da Critique Communiste, L'Homme et Pierre Vídal-Naquet la Société ve Les Temps Modems ve A.B.D.’de Science and Society gibi çeşitli dergilerde yayınlanmış makale­ lerinin yanısıra Yahudiler ve Almanya. Auschwitz und "jüdisch-deutsche Sımbiose", Berlin 1993; Siegfried Kra- cauer Itineraire d'un intelleauel nomode-Paris 1994. Türkçesi: Mario Kessler-Theodor Bergmann'la birlikte Ketzer AYŞE TEKİN im Kommunismus-Alternativen zum Stalinismus, Mainz: Decaton 1993, Theodor Bergman ve Gert Schäfer'le birlikte Leo Trotzki -Kritiker und Verteidiger der Soviet- gesellschaft- Mainz: Decaton 1993. adli yayınlanmış kitapları var. YAZIN YAYINCILIK Kapak fotoğrafı: I943’te Varşova gettosunda sivil yahudiler alman asker­ lerine teslim oluyorlar. 600 bin kişiden aralarında önde gözüken çocukt da olmak üzere, yalnızca 60 bini sağ kalabilecek, İÇİNDEKİLER ISBN 975-7178-40-3 Önsöz: Yahudi Prizması ve Marksist Prizma............................................9 Enzo Traverso İkinci Baskıya Önsöz.............................................................................25 Yahudi Meselesive Marksistler Giriş.....................................................................................................29 1. Marx ve Engels.................................................................................42 Özgün adı: 2. Orta ve Doğu Avrupa'da Yahudi Marksist Aydınlar.............................63 Les Marxistes et La Question Juive 3. Alman ve Avusturya Marksistler (1880-1920)....................................93 4. Yidişlik (Jiddishkeit) Mi Siyonizm Mi?.................................................132 Türkçede ilk baskı: Ekim 2001 5. Rus ve PolonyalI Marksistler.............................................................173 Türkçesi: 6. Yahudiler ve Rus Devrimi (1917-1937)........................................... 197 Ayşe Tekin 7. Gramsci ve Yahudi Sorunu..............................................................206 Utku Uraz Aydın 8. Walter Benjamin'in Mesihçi Materyalizmi........................................215 9. VVeimar'dan Auschwitz'e.................................................................238 Kapak: İnci Batuk 10. Halk Sınıfı Teorisi; Abraham Léon.................................................265 Sonuç..................................................................................................288 Baskı: Sonsöz: Frankfurt Okuiun’dan Ernest Mandei’e Kitap Matbaası Marksizmin Auschwitz Karşısındaki Soruları ve Çıkmazları..................288 Yazın Yayıncılık Aşmalı Mescit Sok. 13/9 Kısaltmalar.........................................................................................325 Tünel - İSTANBUL Kavramlar Sözlüğü...............................................................................327 Yazışma: Tarih Düzunu......................................................................................329 PM 224 Beyoğlu - İSTANBUL Bibliyografya........................................................................................336 “Ve ölenlerin hırıltıları, susuzların çıldırtan çığlıkları sonsuzluğun ulvi sesizliğinde yankılanıyordu. ‘Ah bu sonsuzluğun ulvi sessiz­ liği’, çığlıkların duyulmadan kaybolduğu bu sonsuzluk o kadar güçlü ki, getto için kalbimin en küçük kıvrımında bile yer bulamı­ yorum: dünyada bulutlar, kuşlar ve insanların olduğu her yer be­ nim memleketim.” Rosa Luxemburg Mathilde Wurm'a mektup (1917) “Bugün yahudiler teori ve pratikte yanlış toplumsal düzenin üret­ tiği yoketme arzularını kabartan bir grup. Kötüler tarafından en kötü ilan ediliyorlar. Böylece aslında seçkinleşiyorlar.” Max Horkheimer / Theodor W. Adorno Aydınlanmanın Diyalektiği (1947) “Bu büjmk devrimcilerin hepsi kolay incinen kişiliklerdi. Yahudi olarak bir anlamda kökleri yoktu, diğer yandan kültürlerinin en­ telektüel geleneği ile sıkı bağları ve yaşadıkları dönemin en asil çabalarına katkıları vardı. Ne zaman dini hoşgörüsüzlük ya da milliyetçilik yükselse, fanatikler ve dar kafalılar galip gelseler, ilk kurbanlar onlar oldular. Yahudi hahamlar tarafından afaroz edil­ diler, hıristiyanların takibatına uğradılar, mutlakiyetçi hükümdar­ lar ve askerleri tarafından kovalandılar, sözde demokrat burjuva­ ların nefretini kazandılar ve sonuçta kendi partilerinden de atıldı­ lar. Hemen hepsi yurtlarından edildiler ve bazen yazdıkları alev­ lerin kurbanı oldu.” Isaac Deutscher Çözülemeyen Yahudi Sorunu (1958) Önsöz Yahudi prizması ve marksist prizma Enzo Traverso’nun çalışmasından, 1989 yılının başında Michael Löwy benden o güne kadar adını duymadığım bu İtalyan araştırma­ cının Marksistler ve Yahudi Meselesi konusundaki tezinin jürisine katılmamı istediği vakit haberdar oldum. Bu teklifi, özellikle liberter yahudilikı konusundaki çalışmaların­ dan dolayı Löwy’ye duyduğum saygıya karşın, a priori bir heyecan duymadan kabul ediyordum. Üstelik ne marksizm ne de yahudi me­ selesi konusunda uzmandım, ne var ki, otuz küsür yıldır, kendi res­ mi çahşma alanım -Antik Yunan- dışına o kadar çok çıktım ki, bu ciddi bir gerekçe oluşturamazdı. Bugün, bu jüriye katılmayı kabul edişimin, muhtemelen bilinçsiz nedenlerinden birinin çalışmanın isminde yattığını düşünüyorum: marksizm değil marksistler. Burada çoğulun kullanılması masum de­ ğildir. Marksizm, kuşkusuz, bir olmak isteyen ama olamayan bir doktrindir. Bunun sonucu da, ya anlaşmazlıkların hasıraltı edilmesi ya da hakim düşünceden ayrılanların ihraç edilmesi olmuştur. Mark­ sistler ise, siyasi basımlarından çok birbirleriyle çatışan, bu doktrine ve bu ideolojiye çok farklı güdüler ve yorumlarla bağlanan erkekler ve kadınlardır. Sonuç olarak Enzo Traverso’nun çahşmasını okudum, ve bizim akademik lehçemizde söyendigi gibi tez savunmasının günü 5 mayıs 1989 geldiğinde, bunun bir kitap olarak yayınlanması dileğimi derhal ilettim. Dinamik bir yayıncı sayesinde bu dileğim bugün gerçekleşiyor. I. Michael LÔWY, Rédemption et Utopie. Le judaïsme libertaire en Europe centrale, PUF, Paris, 1988. Önsöz Marksîstler ve Yahudi Sorunu j | 10 Bu kitabın erdemlerinden ilki -birçok erdemi var ama bu, bir an­ söylemiyle, basma kalıp ve beylik sözleriyle yazılmış ve gerçeklikler­ den -özellikle de Doğu Avrupa Yiddishlandmm varlığmdan- inanıl­ lamda kurucu olanı- terimin her anlamıyla, laik olmasıdır. Kimileri, Yahudi tarihinin, hem gerçeğin hem de hayalin sırasına maz biçimde bihaber görünmektedir. Bu bir kez hatırlatıldıktan son­ göre yazgısmı çizdiği, gerçek ya da hayali cemaatin üyelerine ait ol­ ra -ve Enzo Traverso bunu layığıyla yerine getiriyor-, bu metnin Bru­ duğunu düşünüyor. Kuşkusuz hiçkimse, Yahudileri kendi tarihlerin­ no Bauer-e3 karşı ve apaçık bir biçimde Yahudilerin siyasi özgürleşim den ayıramaz, ancak kimsenin de bu tarihi kendisine sakladığı bir hakkını savunduğunu söylemek gerekir; her ne kadar bu özgürleşim alan haline getirmeye hakkı yok. Bir insan grubunun yazgısmı, ona genç Mapc’a’ tasarladığı programda mevcut olan, toplumun bütünü­ karşı asgari bir sempati duymadan, hatta belli bir özdeşleşmenin im­ nün özgürleşimi karşısında radikal biçimde yetersiz gelse de. kanlarını yaratmadan anlatmanın mümkün olmadığı şüphe götür­ 1943: Abraham Léon imzasını atan, ve 1944’de Auschwitz’de mez. Enzo Traverso, örneğin Yidiş dilini okumayı öğrenerek bu im­ ölecek olan eski sionist bir belçikah troçkist, Yahudi Meselesinin kanları yaratmıştır. Böylece, kendisi hem sempatiye hem de mesafe­ Maddeci Kavranışı adlı denemesini tamamlar. Bu kitap, Yiddishland ye sahiptir, ki onlar olmadan hiçbir tarihsel çalışma da mümkün ola­ ve Yıddishkeitm yokoluşundan önce, bu tuhaflığı marksist bir açı­ maz. Bunun aksini iddia etmek bugün ancak bir Yunanın Antik Yu­ dan kavramak için son bir teşebbüstü: “Yahudi halkının”, tarihe kar­ nanistan’ın tarihini yazabileceğini düşünmek anlamına gelir, ki bu şı değil de tarihle birlikte varlığım sürdürmesi. Bilindiği gibi, 1942 ve da yunanca bilmeden bu tarihi yazmak istemek kadar saçmadır. 1943’te yaşananlar salt ideolojiye dayanmıyordu. Tarihin, hani der­ ler ya, bir ironisi de, Doğu’da yürütülen ve o aralar hızlanmış olan sa­ 1843-1943: Enzo Traverso’nun çahşmasını çerçeveleyen bu iki tarih vaşın -Léon’un metni hemen hemen Stalingrad çarpışmasıyla eşza­ ne anlama geliyor? Onlar, hem ideolojiktir (kelimenin en rafine anla­ manlıydı- hitlerciler tarafından, sanki tek bir bütünmüşçesine, ayrım mıyla) , hem de somuttur, yani toplumsal, politik, hatta askeridir. gözetilmeden Yahudilere ve marksistlere karşı yönlendiriliyor olma­ 1843, genç Marx’in, Annales Franco-AüemanddĞa. Zur Judenfra­ sıydı. Oldukça sorunsal bir dizim oluşturan “Yahudi-marksist” dizi- ge {Yahudi meselesi üzerine) denemesinin, yani “Bruno Bauer’in Die mi, nazilerin büyük ölçüde gerçekleşmiş olan Yahudüeri yok etme gi­ fudenfrage denemesi üzerine” makalesinin yayınlanma tarihidir. He- rişimini, önce Doğu’da sonra da Batı’da tamamlamak için etkili bir gelci solun içerisindeki bu karanlık tartışma bugün tümüyle unutul­ formüldü.4 1943 aynı zamanda, marksist militanların, solcu siyonist- muş olacaktı, ve bunu da hak ederdi, eğer tartışmacılardan biri, tam lerın ve Bunds üyesi antisiyonistlerin temel bir rol oynadığı Varşova da bu karanlıktan çıkıp Kari Marx, "maestro di color ehe sanno” ha­ Gettosu ayaklanmasının (Nisan-Haziran), ve de isyancıların gözün- line gelmeseydi, en azından bu imzayı taşıyan herşeyin bir parça nu- fuz taşıdığını düşünenlerin gözünde. Marx’in bu metni antisemit bir 2. Annales d'histoire révisionniste, no:S (été-automne 1988), ss.5-29. Çerçeve için be­ nim 5u kitabıma bl<z: Les Assassins de la mémoires, La Découverte, Paris, 1987. metin midir? Bir metni, onun ne şekilde kullanıldığına, ve bugün biz­ 3. E. Traverso’nun alıntıladığı parçanın çevirisi J. Molitor undur ve Bauer'in deneme­ de bıraktığı etkiye bakarak değerlendirmek gerekseydi, kuşkusuz sinin bir çevirisiyle birlikte yayınlanmıştır (coll. 10/18, UGE, 1968). Bu basımda yan­ “evet” cevabını vermemiz gerekirdi. Bu gençlik yazısının fransızca lışlıkla çevirinin J.-M. Palmier'e ait olduğu belirtilmiş. yapüan son baskısı, İkinci Dünya Savaşı tarihinden büyük katliam < Bkz Arno J. Mayer’in kitabı: Why did the Heavens not darken? The Final Solution in History, Pantheon Books. New York. 1989. Bu önemli kitabın tüm postulalarini pay­ gerçeğini silmek isteyen o aşağılık küçük çetenin destekleriyle ger­ laşmıyorum, ama temel analizleri beni ikna etti, çekleştirilmemiş midir?2 Onu 1843’teki çerçevesi içinde ele aldığımız 5. Bund: Polonya. Litvanya ve Rusya Yahudi işçileri genel birliği; Yahudi, marksist ve vakit bize özellikle, neredeyse salt ideolojik, sektlerin resmi antı-sıyonİst İşçi hareketinin en önemli gücü. Marksistler ve Yahudi Sorunu 13 Önsöz 12 emrediyordu. Buna karşı tepkiler Koenigsberg’in Yahudi cemaati ta­ de bile marksizmin acı bir alayı gibi görünen “Berlin’de Devrim" slo­ rafından başlatılıyor. Bu cemaat Prusyalı yani Alman’dı, ve tüm Al­ ganıyla başlayan Treblinka kampı isyanının yılıydı (Ağustos). man Yahudi cemaatları gibi Fransız Devrimi'nin etkilerinden yarar­ 1843, kuşkusuz sadece Marx’in denemesinin tarihi değildir. Ba- lanmışlardı. Koenigsberg’den, protestolar tüm Batı’ya yayılır ve, tı’da, tam olarak da Fransa'da, Temmuz monarşisi, 1791'de Kurucu Frankfurt’ta, Viyana’da, Londra’da ve Paris’te, Rotschild ailesi bu Meclis tarafından tanımlanan ancak sonradan Napolyon tarafından tepkiyi sahiplenerek hükümetlere baskı yapar. Sonuç olarak ferman ertelenen Yahudilere yönelik özgürleşim programım hayata geçiriyor. uygulanmaz, ancak Çar’ı vazgeçiren nedenlerin neler olduğu kesin Louis-Philippe iktidarı altında, hahamlar da katolik ve protestan pa­ olarak öğrenilemez.^ Ancak, yahudilik, antisemitizm ve Yahudi me­ pazlar gibi devlet bakımı almaya başlıyorlar, ve din doktorları olmak­ selesi karşısında marksizmin tavırları konusunda, şu çift ve çelişkili tan çıkıp Yahudi papazları haline geliyorlar. Yine aynı burjuva krahn veri gözönünde bulundurulmadan herhangi bir şey anlamak müm­ döneminde, en uç eşsitsizlik olan, yargılanan yahudilerin ve tanıkla­ kün değildir; Fransa, İtalya ve Büyük Britanya’nın “asimile” Yahudi- rın, adalet karşısında özel bir yemini, more judaico'yu(> söylemeleri lerini, Yiddishlandm Yahudilerinden ayıran büj^k bir uçurum var­ zorunluluğu kalkıyor. dır, dilsel, kültürel ve ulusal bir uçurum. Ama öte yandan da onları Bu aynı zamanda modern antisemitizm tarihinde de önemli bir birbirine bağlayan bir şey vardı, öyle ki Dreyfus olayı Paris’ten iVlos- dönemdir, nefret, İsa'nın katillerinden, "fînans feodalitesi”ne kayı­ kova’ya, Beilis’o olayı da Kiev’den Londra’ya yankılanıyordu. yordu; bu kesimi Fourier'nin^ öğrencilerinden Alphonse Toussenel Birşey, ama ne? Din mi? Bu laik yüzyıl boyunca birçok Yahudi için Rothschildler kadar, Cenevre’nin protestan bankacılcirı da simge­ ondan koptu. Ama bununla birlikte hiçbir ilkesel engel, Bordeaux’lu liyordu. Bu canh tartışmalara rağmen, hiçbir şey Yahudilerin özgür- veya Paris’li bir Yahudi’nin “israelit” bir Fransız olmasını önleyemez­ leşimine yönelik Fransız modelini, yani ulusun bünyesinde gerçekle­ di. Yahudi milliyetçiliği mi? Avrupa’nın batısında neredeyse hiç yok. şen bu özgürleşimin ilerleyişini ciddi biçimde engelleyemezdi. Henüz Ancak Rus İmparatorluğu’nda, ya da bir ölçüde Avusturya-Macaris- salt bir “coğrafi ifade” teşkil eden komşu ülke İtalya’da ise Yahudi­ tan İmparatorluğu’nda özellikle de Galiçya’da, ya siyonist bir biçim ler, Piemontais’ler, Lombard’lar veya Toscan’lar gibi İtalyan oluyor­ altında, ya Bund içinde veya ona bağlı örgütler aracılığıyla, yahut da lar. Bir özgürleşim programıyla eşit haklara kavuşturulmuyorlar, bi­ “bölgeci”!' hareketler içerisinde ciddi biçimde gelişebiliyordu. Milli­ rer İtalyan olarak kendilerini özgürleştiriyorlar.» yetçiliklerin bu gelişimi, teorik olarak Doğu Yahudileri ile Batı Yahu- Oysa son derece farklı bir dünya da mevcuttu. 1843’te, Rusya Ya- dilerini kökten ayırmalıydı. hudileri, yani asıl olarak Polonya Yahudileri çok ciddi bir tehdit ile İki temel etken, bana göre, Fransız Devrimi sonucu ortaya çıkan karşı karşıyadırlar. Çar I. Nikola’nın bir fermanı imparatorluğun batı modellere karşı, ortak bir aidiyet duygusunu muhafaza etmiş hatta sınırı boyunca elli kilometrelik geniş bir bölgeden dışarı atılmalarını geliştirmiştir. Birincisi, açık olarak antisemitizmdir, XIX. yüzyılda ye- 6. "Yahudi adetlerine göre". Bu ant sinagoglarda, haham ve kasabanın sulh yargıcının 9. Burada Michael Graetz'den esinleniyorum, XIX. yüzyılda Fransız Yahudileri, Le Se- önünde okunurdu. Bu uygulama Yargıtay'ın 3 mart 1846 tarihi bir karan ile kaldırıl­ uil, Paris, 1989, ss. 122-123, mıştır. 10. Kiev'de yaşayan bir Yahudi, 1911 bir ritüel cinayet işlemekle suçlanmış ve bera­ 7. Les Juifs rois de l'époque. Histoire de la féodalité financière, Paris, 1845; kiup at etmiştir, I846'da. sonradan da Drumont'un ilk başarılarının ardından I886'da (Marpon ve 11. Doğu Avrupa işçi hareketinin bir akımı, (yerleşmek için Filistin'i seçen) siyoniz- Flammarion'dan) yeniden basıldı. me karşı, bölge temeline dayalı ulusal Yahudi rönesansını savunuyordu (bkz. böüm 8. Bkz bu kitabın VII. bölümünde Arnaldo Momigliano tarafından 1934'de yapılan ve IV). Gramsci tarafından alıntılanan ve onaylanan analizleri. Önsöz Marksistler ve Yahudi Sorunu 14 15 ni biçimler alan ve Hitler ile radikal biçimlere ulaşan “judeofobı” -Ya­ Enzo Traverso’nun kitabı hakkında, onun “laik” bir kitap olduğunu hudi düşmanlığı-. Alman diktatörü için Yahudilerin inançh olup ol- söyledim, ve şimdi de bu sıfatı açıklama vakti geldi. Asimda mark­ mamalarmın, çeşitli uluslara yahut kendi milliyetçiliklerine bağlı ol­ sizm ve yahudilik arasındaki ilişkiler konusunda, her biri de dini malarının pek bir önemi yoktu. Kendilerine karşı duyduğu bu nefre­ olan İki yorum mevcut. Bazıları için yahudiliğin bir nevi devrimci bir tin. onlar için birleştirici bir değeri vardı. ozu vardır, bu lyı ya da kötü yorumlanabilir. Örneğin, peygamberle­ İkincisi, birincisine bağlı olarak, bu çeşiüi cemaatler, yerel ulusal ri sosyalizmin ataları olarak gören Ernest Kenan tüm eserlerinde bu değerlerlerden giderek etkilenerek oldukları yerde bir tecrit hali yaşa­ mantığı sürdürmüştür: “Atina veya İsparta’da köleliğe karşı hiçbir mıyorlar; aralarında iletişim kuruyorlar ve en önemlisi goç ediyorlar, tepki yükselmezken, Kudüs’te herkes adalet tutkunuydu."i3 Ber- bir çoğu Amerika’ya tabii, orada çok cemaatti bir topluma uyum sağ­ nard-Lazare da I894'te Antisemitizm. Tarihi ve Nedenleri kitahmı lıyorlar; küçük bir azınlık ise Filistin’e yöneliyor, -bugün bUdiğımız aynı mantıkla işleyecektir. Bu kitap, birok antisemit nesline ve mesi- sonuçlarla- orada “bir ulusal yuva” kurmak üzere; ama hepsinden yanık kefareti hberter sosyalist ütopya ile özdeşleştiren birçok mo­ çok Avrupa’nın, hatta imparatorlukların içlerine yerleşiyorlar. XIX. dern peygambere rehberlik etmiştir, h bu kitabın VIII. Bölümü’nde in­ yüzyılda Viyana. Sigmund Freud’ün babası gibi Moravıa’dan veya celenen Walter Benjamin bu insanlardan biri olmuştur, en büyükle­ Lemberg’den (Ukrayna’da, bugünkü adıyla Lviv, Habsburg Galıçya- rinden biri, ve Gershom Scholem ile diyaloğu, ki o ulusal yolu seçmiş­ sı’nın eski başkenti) gelen Yahudilerle dolar. Orada eskilerden ben tir, bugün bile acı bir ses vermektedir.ıs yaşayan yahudi cemaatleriyle yeni göçmenler arasındaki ıhşkıler sev­ Yine bu mantıkla, ama tam ters yönde düşünüyordu. Maurras’tan gi dolu olmaktan uzaktı, ve “İsraelit Fransızlar” veya “ Musevi mez­ Hıtler’e kadar olası tüm nüanslarla. Avrupalı milliyetçiler. Onlar. Ya- hepli Almanlar”m aşağılamalarına maruz kalan göçmen yahudılere hudıhkte ve Yahudilerde geleneksel toplumları çözecek, yıkacak un­ ait tanıklıkların sayısı çoktur, ne var ki bu göç hareketi, duşuncelerm surlar görüyorlardı. veya kimi zaman da. marksizmin beslendiği isyanların dolaşmıını Bu ozcu düşüncenin, tüm özcü düşünceler gibi, aldatıcı olduğunu sağlamaktan geri kalmamıştır. . , . söylemeye gerek yok. Tarihsel koşuUar tarafından yaşadığı toplum- Enzo Traverso’yla aynı ülkeden olan İtalyan yazar Primo Levı nın arda hep desteksiz olan, ezilen bir azınlığın, kendi özgürleşimi Ue yazdığı ve 1943’te işgal altındaki SSCB’de başlayan bir romanında, toplumsal altüst oluşu özdeşleştiren düşünürler ve ideologlar ürettiği bir Sovyet Yahudisi şu soruyu sorar: “Kim bilir. İtalya’da Yahudi var tespitini yapmak ayrı bir şeydir; bu aynı azınlığm Babilon’a karşı da mıydı? Eğer var idiyse de. bunlar oldukça garip Yahudiler olmalıydı­ ayaklansa, Roma’ya karşı da, her daim devrimci umudun taşıyıcısı lar: bir Yahudiyi bir gondol içerisinde veya Vezüv’ün tepesinde nasıl olduğunu söylemek ise çok daha farklı bir şeydir. Ve eğer Exode-Ya- düşünebiliriz?”i2 Romanın konusu oluşturan tam da kavranılamaya- hudılerin göçü- çeşitli kurtuluş hareketleri için bir düşünce modeli cak üişkilerin kurulmasıdır, ve kahramanlarının bir kısmı en sonun­ oluşturduysa da. bu. kendisinin bile, ve temel ilkesinden itibaren, on- da kendUerini İtalya’da bulacaklardır. Primo Levi ise, ters istikamete. Auschwitz’in yolunu tutmuştu. Bir İtalyan Yahudisınden bir Rus Ya- 13. Oeuvres comp/eto, Calmann-Levy. Paris, 1953, VI, s.7l5; metin 1891 tarihlidir 4.Bunlar M. Lov^rynin yukarıda andı|ımi2 kitabında incelenmiştir hudisine. karşıtlıklar, prizmanın tüm nüanslarının içerisine kazmı­ . Bkz. Walter Benjamin, G. Scholem, Briefwechsel (1933-1940) Suhrkamo yor Bu konuya geri dönmem gerekecektir. -----12. Primo Levi, Se non oro quondo?, Einaudi. Torino, 1982 (fransızcas, Mointenont w n Z n"n '975 (fransizcasi: Walter èenjorr^ir,. Histoire d'une Jamais, coll. 10/18. Christian Bourgeois, 1989, s.63). amme, coll. Diaspora, Caimann-Levy, Paris, 1979). Marksîstler ve Yahudi Sorunu 17 Önsöz 16 ne XIX. ve XX. yüzyıl Avrupası’ndaki Yahudi tarihinin özgüllüğünü, dan esinlenenler ile karşılaştırılabilecek bir hareket olduğunu göster­ ne de 1933’ten itibaren hitlerci soykırımla doruğuna ulaşacak olan mez. Peygamberlerin öğretisinin, tarihsel durumların mantığına zor tehlikeli gidişatı kavrayabildiler. Marksist çizgide bir tek düşünürün, direndiğini, ve ezilenlerin, sıra kendilerine geldiğinde ezenler olabile­ Bund’un lideri ve kuramcısı olein Vladimir Medem’in bu temel zemin ceğini görmek için gözlerimizi açmamız yeter. Werner Sombeırt’m dü­ kaymasının dışmda kalabildiğini söyleyebiliriz. Bu yanhş anlaşmala- şündüğü gibi, Yahudiler ne kapitalizmi ne de devrimi icat etmiştir. nn trajik bir yönü vardır, ve Yahudi marksîstler de bunlardan bağışık Bunun tam zıt bir açıdan, bizzat Marx’ta ve sosyalist harekette te­ tutulmamışlardır. XX. Yüzyılın ilk yarısının marksist ekollerinin en mel bir antisemitizmin varolduğunu söylemek de doğru değildir -ki rafine olanı, Hitler’in iktidarı ele geçirişinden sonra New York’a yerle­ Enzo Traverso bu mitin de hesabını görmekte zorlanmıyor-. Günü­ şen Frankfurt Okulu’dur. Bu sosyolog, antropolog ve filozofların bü­ müz Yahudiliğinde muhafazakâr akımların hakim olduğundan beri, yük bir çoğunluğu Yahudilerden oluşuyordu. Savaşa kadar, hitlercili- yani milliyetçi Yahudiliğin olumlanışmdan ve zaferlerinden beri( bu ğin antisemit boyutunu ikinci planda tutmuşlardı. Aralarından biri, olay hakkında vicdanın kaçınılmaz gecikmişliği ile birlikte), bu efsa­ Franz Neumann, 1942’de Béhémoth’m ilk baskısını yaptığında, kita­ ne, diğerinden daha da sert bir şekle büründü. Bunu görebilmek için, bın adını Yahudi kıyametinden ödünç alıyordu: Leviathan’ın denizle­ Commentary^^ gibi bir dergiyi açmak yeterlidir. Bu efsane kimi temel re hakim oluşu gibi, Béhémoth'» da karaya hakim olan canavardır; verileri unutmaktadır. Eğer antisemit bir sosyalizmin varolduğu doğ­ ancak hitlerci antisemitizmin analizi hızh ve yüzeysel biçimde yapıl­ ruysa da (ki çoğunlukla bu m'^rksist değildi), işçi hareketi, genelin­ mıştır. Ne var ki, imha edici ırkçılığı gerçek boyutlarıyla inceleyecek de, baskıdan çok özgürleşim yönünde ağırlığını koymuştur. Eski si­ olan da. Franz Neumann’ın öğrencilerinden Raul Hilberg’dir.ı^ yasi ve toplumsal düzenin temsilcisî^mıflardır, en uzun süre boyun­ Aralık 1942’de, troçkist Abraham Léon -XX. yüzyılın tüm büyük ca en basit hak eşitliği fikrine direnenler. Drumont'un sosyalist hay­ marksist liderleri arasında yahudi meselesini ve Hitler’in oluşturdu­ ranları olmuştur. Kendisi dahi, kimi trajikomik yönlerle, modernite ğu tehdidi anlayacak bir bakışa en fazla yaklaşan kişi (ama bunu ha­ karşısında dehşete düşen bir muhafazakârdı. Rus Devrimi, impara­ yatının sonunda yapabilecektir) muhtemelen, Troçki’dir- Yahudi Me- torluğun Yahudilerini o denli radikal biçimde özgürleştirmiştir ki, selesinin Maddeci Kavranışı kitabını bitirir. Léon, kuşkusuz, bu dra­ düşmanları ve bazı yandaşlan tarafından bir Yahudi devrimi olarak mın boyutlarını kavramıştı, ne var ki akıl yürütmesini, miladımızdan görülmüştür. iki yüzyıhn önce başlayan ve ilk iki yüzyılına kadar süren apokalip­ Hemen hemen simetrik olan bu iki mitolojiyi bir kenara bıraksak tik Yahudi hareketlerine ait terimlerle yapıyor: “Yahudi sorununun da, marksîstler ile yahudiler arasında herşeyin ütopyaların en güze­ bugün ulaştığı son kerte, aslında çözümün anahtarını da vermekte­ lindeymişçesine gelişmediğini de söylemek gerekir. Tarihsel gerçek­ dir. Yahudilerin durumu hiçbir zaman bu denli trajik olmamıştır, ama lik, nadiren mükemmel renklere sahiptir. bu halinin sona ermesine de hiç bu kadar yakın olmamıştır. "20 Bir Genel olarak, Enzo Traverso’nun kitabı, bir yanhş anlaşmalar jmz- yılını çözümlüyor. Marx, Engels ve de öğrencilerinin büyük bir kısmı 18. Fransız basımı (coll. Critique de la Politique, Payot, 1987) açık biçimde 1942 ta­ rihli metin ile 1944'de kaleme alınan ek'i açıkça ayırıyor 19. Raoul Hilberg, The Destruction of Europear) }ews. New York, 1985 (fransızca göz­ 16. Michael Waltzer'in Icitabı bu postulaya dayanmaktadır: Exodus and Revolution, Ba­ den geçirilmiş ve genişletilmiş basımı: La Destruction des Juif en Europe, Fayard, Paris, sic Books, New York, 1985 (fransızcası: De /’Exode a la liberté, coll. Diaspora, Cal- 1988). mann-Levy, Paris, 1986). 20. E. Traverso gibi 1968 basımından alıntılıyorum (EDI, Maxime Rodinson’un ön­ 17. New York'da yayınlanan önceleri radikal olan, ancak'sonradan, özellikle Reagan sözü), s, 175. döneminde çok gerici hale gelen bir Amerikan kültür dergisi. Önsöz Marksistler ve Yahudi Sorunu 18 19 yüzyıl boyunca, uzak bir amaç veya ani bir vahiy olarak devrim, mak için Kautsky’den -ki toprak meselesi Orta Avrupa İmparatorluk- marksistlerin büyük bir kısmı için “Yahudi meselesi”nin ufku olmuş­ larındakinden çok farklıydı-, Yahudilerin asimilasyonunun övgüsü­ tur. Enzo Traverso şunu söylemekte haklıdır: marksistler Yahudi ola­ nü yapmak söz konusu olduğunda da Fransız radikali Alfred Naqu- yını, kadınların ezilmişliğinin doğasını anladıklarından, veya cinsel et’den esinlenmesini açıklamaktadır.21 azınlıkların doğurduğu sorunlar üzerine düşündüklerinden daha iyi Marksist prizma, ki çok çeşitlidir, Yahudi durumunun prizması­ kavrayamamışlardır. nın, basit bir bağlam değiştirmiş hali değildir. Ancak, kim, ondan Bu yanlış anlamaların nedenlerini kavrayabilmek için, -Enzo Tra­ esinlendiğinden ciddi olarak şüphe edebilir? Hatta kim, bizzat mark­ verso’nun yaptığı gibi- hem “saha”, hem de “mikrop” üzerine düşün­ sizmin, başka ideolojilerde de paralelleri bulunan, hakikatin bağlam mek gerekir, yani hem XIX. ve XX. yüzyılda Avrupalı ulusların içeri­ değiştirmesinin özel bir örneği olduğundan şüphelenebilir? Enzo sinde Yahudilerin tuttuğu yer, hem de bizzat marksizmin doğası ve Traverso’nun kendisi de bunun altını çiziyor: Vladimir Medem’in dü­ gelişimi üzerine. Biraz önce prizmadan söz etmiştim. Gerçekten de şu şüncesi ile Yahudi ulusal özerkliğinin burjuva kuramcısı Simon Dub- hakikati görüp tespit etmek yetmez.- Fransız Yahudileri büyük ölçüde nov'unki22 arasında, yakınlığın ötesinde bir şeyler vardır. Fransız, asimile bir cemaat oluşturmaktayken Rus İmparatorluğu’nun Yahu­ İtalyan ve Britanyah Yahudiler, Rus İmparatorluğu’nun Yahudilerini dileri ise Ermeniler, PolonyalIlar veya Özbekler gibi ezilen bir millet ve onların milliyetçilik çeşitlerini anlamakta oldukça güçlük çekiyor­ teşkil etmektedirler, ama ayrıca kimi önemli özgüllüklere de sahiptir­ lardı. Ama, tam tersine, ulusal fikrin laikleşmesine kazanılmış birçok ler; imparatorluğun orta ve batı kentlerinde yoğunlaşmışlar, kimi “Rus” Yahudi’ye göre, Fransız Yahudilerinin, kendilerini diğer Fran- meslek dallarında uzmanlaşmışlar (sanayi proletaryasından çok ma­ sızlar gibi görmeleri bir yanılsamaydı. Doğumları, hatta “ırkları”ndan li aracı, zanaat), hem Devlet’ten hem de Küise’den kaynakh bir anti- dolayı, onlar Fransız “yurttaşlığını” [citoyenneté] alabilecek ama “va­ semitizmin varlığından söz etmeye bile gerek yok. tandaşlığını” [nationalité] asla edinemeyecek Yahudilerdi. Bu iki aşırı ucu saptamak yeterli değildir. Asıl olan, tam tersine, Marksizm içerisinde, Enzo Traverso’nun da gösterdiği gibi, hakim 1918 öncesinin Alman İmparatorluğu ve Avustuıya-Macaristan İm­ eğilim asimilasyonunkiydi. O, marksizmin doğal olarak üzerine aldı­ paratorluğu gibi ara alanların temel önemini görmektir. Orada hukuk ğı Aydınlanma’nın bir mirası gibi düşünülüyordu -ve büyük ölçüde Batı Avrupa’nmki gibidir, ancak toplumsal pratik tümüyle farklıdır. yaşanıyordu. Eğer Berlin, Frankfurt ve Viyana, Yahudileri Almanlara veya Avus­ Mekânların kendi önemi vardır. Heryerde marksist düşünürler turyalIlara dönüştüren metropoller ise de, sürecin sonunda karşımıza yoktur ve heryerde Yahudi meselesi söz konusu olmaz. Dreyfus ola­ bir Fransız profesör veya Britanyah bir lord değil, Enzo Traverso’nun yı, Fransız sosyalistlerine, şurada burada varolan antikapitalist anti­ Hannah Arendt’ten ve Max Weber’den ödünç aldığı bir terminolojiyi semitizm artıklarından uzun zaman için kurtulmayı sağlamıştır, an­ kullanmak gerekirse, ekonomik alandaki başarılarıyla bir “parvenu” cak hiçbir “marksist”! ciddi biçimde “Yahudi meselesi” üzerine dü­ (erişmiş/zenginleşmiş) ile bir “parya” -yani, basit olarak ne profesör şünmeye itmemiştir, ki zaten antisemitler ve Bernard Lazare gibi ki- olabilecek (Freud’ün yazgısını hatıriatmak gerekir mi?) ne de üst ida­ ri görevlerde yer bulabilecek bir entelektüel- çıkar. 21. Hâlâ, 1989'da Henri Alleg, SSCB ve Yahudiler kitabında (Messidor, Paris, s. 158) Fransız Yahudilerin! Rus İmparatorluğu'nunkilerden ayıran uçurumu göz önünde Bunlara ayrıca, sadece insanların değil fikirlerin de dolaştığım ek­ tutmadan Naquet'yi alıntılayan Lenln'i alıntıyor lemek gerekir. Doğu'ya doğru bir benzeştirici anlatılar göçü gerçekle­ 22. Bkz. Renée Poznanski'nin Lettres sur le judaisme ancien et nouveau (Cerf, Paris, şiyordu. Bu, örneğin, Lenin’in, Rusya’daki tarım sorununu kavra­ 1989) -bir giriş ve açıklamalar da yazdığı- çevirisi.

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.