Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi (KEFAD) Cilt 15, Sayı 3, Aralık 2014, Sayfa 15-28 Lise Öğrencilerinde Kişiler Arası Sorun Çözme ve Stresin İncelenmesi Ahmet BEDEL1, İsmail KÜÇÜKKÖSE2 ÖZ Bu çalışmanın amacı, lise öğrencilerinin kişiler arası sorun çözme ve stres düzeyleri arasındaki ilişkilerinin incelenmesi ve kişilerarası sorun çözmenin stresi anlamlı düzeyde yordayıp yordamadığının belirlenmesidir. Araştırma genel tarama modelinde yapılmış olup araştırmanın örneklemi 196’sı kız, 254’ü erkek olmak üzere toplam 450 lise öğrencisinden oluşmaktadır. Veriler, Kişilerarası Problem Çözme Envanteri (Çam ve Tümkaya, 2008) ve Algılanan Stres Ölçeğinin (Yerlikaya ve İnanç, 2007) uygulanmasıyla elde edilmiştir. Araştırmanın istatistiksel analizlerinde, pearson momentler çarpım korelâsyonu ve regresyon analizi tekniği kullanılmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre, yordayıcı değişken olarak belirlenen tüm değişkenlerin birlikte algılanan stresi anlamlı düzeyde yordadığı ve algılanan stresteki varyansın yaklaşık %26’sını açıkladığı gözlenmektedir. Stresin en güçlü yordayıcısının probleme olumsuz yaklaşma olduğu, bunu sırasıyla yapıcı problem çözme ve kendine güvensizlik değişkenlerinin izlediği görülmektedir. Anahtar kelimeler: Lise öğrencileri, kişilerarası sorun çözme, stres An Investigation of Interpersonal Problem Solving and Stress in High School Students ABSTRACT The purpose of this study was to examine correlation between interpersonal problem solving and stress scores in addition to whether interpersonal problem solving are predictors of stress. The participants of the study consists of high schools students and the study sample is composed of 450 students, 196 of the students were females, while 232 of them were males. Interpersonal Problem Solving Inventory (Çam & Tümkaya, 2008) and Perceived Stress Scales (Yerlikaya & İnanç, 2007) were applied. For the statistical analyzes of the study, Pearson moments correlation coefficient and multiple regression analysis were used. Results of multiple regression analyses indicated that all variables of interpersonal problem solving skills together accounted for 26% of the variance in perceived stress. Specifically, only significant predictors of perceived stress were negative orientation to problems, constructive problem solving and lack of self-confidence respectively. Keywords: high school student, interpersonal problem solving, stress GİRİŞ Çocukluktan ergenliğe geçiş bazı biyolojik, bilişsel ve sosyal duygusal değişimleri içermektedir. Ergenlerin geçirdikleri sosyal duygusal değişimler 1 Yrd.Doç.Dr., Mevlana Üniversitesi, [email protected] 2 Psikolojik Danışman, Milli Eğitim Bakanlığı, [email protected] 16 Lise Öğrencilerinde Kişiler Arası Sorun Çözme ve Stresin… A. Bedel, İ. Küçükköse arasında bağımsızlık arayışı, ebeveynlerle çatışma ve akranlarla daha fazla zaman geçirme isteği öne çıkmaktadır. Başarı daha ciddi bir iş haline gelir ve akademik zorluklar artar (Santrock, 2012). Ergenlerin kendi sorumluluklarını almaları beklenmektedir. Bu dönemde genç, bağımsız olmayı istemekte, ancak yeni karşılaştığı sorumlulukları benimsemek ve üstlenmekte güçlük çekmektedir. Yaşamına yön verme ve bir mesleğe yönelme aşamasındaki ergenin bu süreçte yaşadığı karar verme güçlükleri, belirsizlikler ve çatışmalar, ergenlik döneminin olağan fiziksel ve duygusal değişimlerinin getirdiği sorunlar ile birleşmektedir. Anlamakta ve yüklenmekte güçlük çektiği sorumlulukları, kişiler arası sorunları ergende ani ve aşırı tepki gösterme eğilimini arttırmaktadır. Bu durumda kişiler arası ilişkilerde duygularını denetleyebilmesi güç olmaktadır (Yılmaz, 2004). Ergen belirsiz statüsünden ve henüz olgunlaşamamış kimliğinden dolayı sıklıkla kendisi, ailesi, öğretmenleri ve toplumun diğer üyeleri ile sürekli çatışma yaşamakta, birçok problemle karşı karşıya kalmaktadır. Dengeli ve uyumlu ilkokul çocuğu gider yerine oldukça tedirgin, güç beğenen ve çabuk tepki gösteren bir genç gelir. Duyguları hızlı iniş çıkışlar gösterir (Kulaksızoğlu, 2011; Yörükoğlu, 1993). Birey, çocuklukta herhangi bir problemle karşılaştığında yetişkinlerden yardım alırken, toplum içinde kendine yer edinmeye çalışan ergen, problemlerin çözümünde yetişkinlerin müdahalesine set çekmektedir. Onun için kendi özel dünyasını oluşturmak, onun sınırlarını korumak çok önemlidir. Diğer yandan ergenin bu problemleri çözmedeki başarısı toplum içinde kendisini kanıtlaması ve kendisine yer sağlaması açısından oldukça önemlidir. Sorun çözme becerisi, bireyin birey olma ve çevreyle baş etme sürecinde en belirleyici rollerden birine sahiptir (Danışık, 2005). Bireylerin sorun çözme becerileri ve yaklaşımları arasında bireysel farklılıklar bulunmaktadır (Öğülmüş, 2001). Kişiler arası yaşanılan sorunları çözmek için D’Zurilla ve Goldfried (1971) tarafından geliştirilen sosyal problem çözme modeline göre sorun çözme yaklaşımı soruna yönelim ve sorun çözme becerinden oluşmaktadır. Bu model içerisinde soruna yönelim, bireyin yaşamdaki sorunlar hakkında ne düşündüğünü ve hissettiğini, duygusal ve bilişsel şemaları içermektedir (Arslan, Hamarta, Arslan ve Saygın, 2010; Arslan, 2005). Soruna yönelim, pozitif ve negatif yönelim olarak adlandırılmaktadır. Sorun hakkında olumlu düşünce, soruna pozitif yönelimdir. Bu bireylerin, sorunu bireysel gelişim için fırsat olarak gördükleri, sorunun çözülebileceğine inandıkları, sorunu çözebileceklerine inandıkları, başarılı sorun çözmenin zaman ve çaba gerektirdiğine inandıkları gözlenmektedir (D’Zurilla, Chang ve Sanna, 2003). Buna karşın olumsuz düşünce, soruna negatif yönelim olarak adlandırılmaktadır. Soruna negatif yönelim fonksiyonel olmayan soruna yönelimdir. Bu bireylerin sorunu bir tehdit olarak algıladıkları, sorunların çözülemeyeceğine ve sorunları çözemeyeceklerine inandıkları gözlenmektedir (D’Zurilla, Nezu ve Maydeu-Oliveras, 2004). Sosyal problem çözme modeli içerisinde sorun çözme beceri tarzları mantıklı, dürtüsel-dikkatsiz ve kaçınan tarzdır. Mantıklı problem çözme, yapıcı problem çözme tarzıdır (Eskin, 2009). Dürtüsel dikkatsiz tarz, fonksiyonel olmayan sorun çözme tarzıdır. Burada sınırlı, düşüncesiz, dikkatsiz ve endişeli davranışlar bulunmaktadır. Kaçınan tarz Ahi Evran Ünv. Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi (KEFAD), Cilt 15, Sayı 3, Aralık 2014 17 da diğer fonksiyonel olmayan sorun çözme tarzıdır. Birey sorunun üstesinden gelmektense ondan kaçınmayı tercih eder. Mümkün olduğu kadar erteler, kendi kendine çözülsün diye bekler (D’Zurilla ve ark., 2004). Sosyal problem çözme modelinde amaç, bireylere sorunlara karşı olumlu yönelim ve yapıcı sorun çözme becerisi kazandırmaktır. Çocuklar ve ergenler içinde bulundukları yaş dönemi itibari karşılaşılan problemleri yardım almaksızın çözmeleri güçtür. Çünkü çözmekte zorlandıkları problemler karşısında yoğun duygusal güçlükler yaşamaya adaydırlar (Yıkılmaz ve Hamamcı, 2011). Onların yapıcı sorun çözme becerisini öğrenmeye ihtiyaçları vardır (Heppner, Witty ve Dixon, 2004). Bu öğrenilen beceriler, bazı sorunların oluşmadan önlenmesine yardımcı olacaktır (Yeşilyaprak, 2003; Korkut, 2004). Aynı zamanda, sorun çözme becerisinin ruh sağlığıyla yakından ilişkisi bulunmaktadır. Yapılan araştırmalarda etkili sorun çözemeyen bireylerin daha fazla psikolojik sorunlar yaşadıklarına yönelik sonuçlar elde edilmiştir (Eskin, 2009). Yaşanılan psikolojik sorunları tetikleyici en önemli faktörlerden biri strestir (Baltaş & Baltaş, 2012). Stres, gündelik hayatta önemli bir yere sahiptir (Eskin, 2009). Bir organizma çevresine sürekli uyum yapma durumuyla her an karşı karşıyadır. Bireyin dış çevresindeki fiziksel koşullar ya da içindeki bulunduğu sosyal ortamdaki psikolojik koşullar, bireyin uyumunu kolaylaştırır yada zorlaştırır. Uyumun zorlaştığı anlarda organizma bedensel ve psikolojik olarak yorulmaya başlar. Bireyin çevreden gelen uyumsuz koşullar nedeniyle, bedensel ve psikolojik sınırlarının ötesinde harcadığı gayrete “stres” adı verilir (Cüceloğlu, 1994). Belirli bir düzeyde stres oluşumu, yaşamın önemli bir parçasıdır ve yaşamımızı tekrar gözden geçirme gibi etkili işlevler için gereklidir (Arslan, Dilmaç ve Hamarta, 2009). Herhangi bir olay tek başına stres oluşturmaz. Önemli olan bir olayın kişi tarafından stresli olarak algılanıp algılanmadığıdır. Appley ve Trumbull (1986) insanların olayları stresli algılayıp algılamayacaklarını etkileyebilecek beş noktaya dikkat çekmektedir. Bunlar; kişinin baş etme kaynakları, kişinin stres kaynağına karşı tutumu, kişinin stres kaynağıyla daha önceden tanışık olup olmaması, kişinin olayı riskli yahut tehlikeli algılayıp algılamaması ve kişinin strese yatkınlığı (Eskin, 2009). Gelecekle ilgili olumlu beklenti içinde olma, kişiliklerinde hoşgörü ve esneklik faktörünü bulundurma, yakın çevreleriyle olumlu duygusal ilişki içinde bulunma stresle başa çıkmada önemli özelliklerdir (Baltaş ve Baltaş, 2012). Pozitif duyguların stresle başa çıkma çabalarını sürdürmede ve tükenmiş kaynakları onarmada önemli fonksiyonları bulunmaktadır. Bu pozitif duyguyu oluşturmada pozitif yeniden değerlendirme, problem odaklı başa çıkma ve pozitif olaylar oluşturma mekanizmasını harekete geçirmek gerekmektedir (Folkman ve Moskowitz, 2000; Lazarus, 1996; Moskowitz, Blumberg, Acree ve Folkman, 2012). Bu olumlu duygular psikolojik ve sosyal kaynakları kullanmaya yardımcı olmaktadır (Folkman, 2008). Yaşanılan sorunu bir fırsat olarak görme, çözmeye çalışma ve çözülemediği durumlarda bile bu durumdan yeni şeyler öğrenildiğini düşünmek bireyin kendini iyi hissetmesinde yardımcı olmaktadır (Ellis, 2007). Stresli durumlarda ümit ve başa çıkma arasında karşılıklı birbirini besleyen bir ilişki bulunmaktadır (Folkman, 2010; Kılıç, Erol ve Kılıç, 2011). 18 Lise Öğrencilerinde Kişiler Arası Sorun Çözme ve Stresin… A. Bedel, İ. Küçükköse Sosyal problem çözme becerileri ve stres durumu arasındaki ilişkilerin dolaylı incelendiği araştırmalarda bireylerin sosyal problem çözme becerileri ve stres durumları arasında anlamlı ilişkilerin olduğu görülmektedir. Etkisiz başa çıkma mekanizmaları ile stres belirtileri arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur (Şahin, Güler ve Basım, 2009). Bireylerin problem çözme beceri puanları arttıkça, sıkıntıları ve kişisel problemleri azalmaktadır (Baker, 2003; Chang, Sanna, Riley, Thornburg, Zumberg ve Edwards, 2007; Frauenknecht, Black ve Coster, 1996; Wight, Peterson ve Chen, 2005; Özcan ve Öğülmüş, 2010). Sosyal beceri düzeyleri yüksek olan ve ayrıca kendini mutlu hisseden öğrencilerin stresle başa çıkmada problem odaklı yaklaşımı daha çok kullanmaktadırlar (Karahan, Dicle ve Eplikoç, 2007). Stres yaratan durum ya da olayı gerçekçi bir biçimde değerlendirebilen, sorun odaklı başaçıkma yollarını daha sık kullanan ve başaçıkma davranışları repertuarı geniş olan, sosyal desteği fazla olan kişilerin strese daha dayanıklı sonucu elde edilmiştir (Tuğrul, 2000). Sutherland ve Bryant (2008) tarafından yapılan araştırmaya göre, post travmatik stres bozukluğu tanısı alan bireyler, bu tanıyı almayan bireylere göre daha zayıf problem çözme becerisi göstermektedirler. Yaşanılan sorunlara olumsuz yönelimin, günlük yaşam uyumu için olumsuz bir durum olduğu, buna karşın yaşanılan sorunlara karşı pozitif yönelimin ise olumlu bir durum olduğu sonucu elde edilmiştir (Bell ve D’Zurilla, 2009, Chang, D’Zurilla ve Sanna, 2009). Ergenler stresli durumlarda başa çıkma stratejisi olarak problem çözme ve sosyal destek aramayı kullanmaktadırlar. Bununla birlikte kişiler arası ilişkileri reddetme arttıkça, kaçınan yaklaşım ve kendini suçlama artmakta ve sosyal destek arama azalmaktadır (Çoban, 2013). Stresi önlemeye yönelik yapılan çalışmalarda kişiler arası etkileşim odaklı müdahale programının (Ando, 2011), problem çözme stratejilerini başarılı şekilde uygulayan üç kişinin deneyimlerinin yer aldığı bir müdahale programının (Coates, Malouff ve Rooke, 2008) ve strese karşı aşılama psikoeğitim programının (Oral, 2004) stresi azaltmada etkili olduğu sonucu elde edilmiştir. Araştımalar, stres durumunda başa çıkma mekanizmalarının harekete geçirilmesi ve bunların yetersiz kalmasının yordanmasında, bilişsel-duyuşsal faktörün (Hovardaoğlu, 1997), bilişsel esnekliğin (Altunkol, 2011; Cheng, 2001) ve akılcı olmayan inançların (Hamarta, Arslan, Saygın ve Özyeşil, 2009) önemli olduğunu vurgulamaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında, yüksek düzeyde stres yaşam uyumunu olumsuz yönde etkilemektedir. Öğrencilerinin karşı karşıya kaldıkları stres durumları, öğrencilerin hem yaşam uyumunu hem de okuldaki görevlerine ilişkin akademik düzeylerini etkileyebilmektedir. Bu durum, okullarda çalışan psikolojik danışmanların kişisel ve eğitsel rehberlik kapsamında çalışma alanına girmektedir. Dolayısıyla bu araştırmadan elde edilen sonuçların, rehber ve psikolojik danışmanlara hazırlayacakları “kişiler arası problem çözme” ve “stres” konulu eğitim programların içeriklerini oluşturmada yol göstermesi beklenmektedir. Bu eğitim programları önleyici rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri kapsamında alan çalışanlarından beklenmektedir. Yukardaki yapılan açıklamalar ışığında bu çalışmanın amacı, kişiler arası sorun çözme, stres Ahi Evran Ünv. Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi (KEFAD), Cilt 15, Sayı 3, Aralık 2014 19 belirtileri arasındaki ilişkilerin incelenmesi ve kişilerarası problem çözmenin stresi anlamlı düzeyde yordayıp yordamadığının belirlenmesidir. YÖNTEM Çalışma grubu Araştırma genel tarama modeline uygun olarak yürütülmüştür. Araştırmanın evreni Konya il merkezinde bulunan lise öğrencilerinden oluşmaktadır. Araştırmanın örneklemi, merkez ilçeden tesadüfî küme örneklemi ile belirlenen iki meslek lisesi ve bir anadolu lisesi olmak üzere üç lisenin 11. ve 12. sınıflarında öğrenim gören öğrenciler arasından seçilen 196’sı kız, 254’ü erkek toplam 450 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 17,44’tür ve diğer demografik özellikleri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. Tablo 1. Katılımcıların Demografik Özellikleri Meslek Lisesi Anadolu Lisesi Genel Yüzde Değişkenler 11.S. 12.S. To(pfl)a m Yü%zd e 11.S. 12.S. To(pfl)a m Yü%zd e To(pfl)a m (%) Kız 61 83 144 73.46 28 24 52 26.54 196 43.55 Erkek 140 66 206 81.10 23 25 48 18.90 254 56.45 Toplam (f) 201 149 350 77.78 51 49 100 22.22 450 100 Yüzde (%) 44.67 33.11 77.78 11.33 10.89 22.22 100 Tablo 1 incelendiğinde öğrencilerin % 56.45’inin erkek, % 43.55’inin kız; % 77.78’inin meslek lisesi, % 22.22’sinin anadolu lisesi öğrencisi olduğu görülmektedir. Kızların % 73.46’sı meslek lisesi, % 26.54’ü anadolu lisesi öğrencisidir. Erkeklerin ise % 81.10’u meslek lisesi, % 18.90’ı anadolu lisesi öğrencidir. Okudukları sınıf açısından öğrencilerin % 44.67’si meslek lisesi 11. sınıf, % 11.33’ü anadolu lisesi 11. sınıf; % 33.11’i meslek lisesi 12.sınıf, % 10.89’u anadolu lisesi 12.sınıf öğrencisidir. Veri Toplama Araçları Kişilerarası Problem Çözme Envanteri (KPÇE; Çam & Tümkaya, 2008). KPÇE, problem çözme yaklaşım ve becerilerini ölçmek amacıyla geliştirilmiş 50 maddeden oluşan 5’li derecelendirmeli (1=Hiç uygun değil, 5=Tamamıyla uygun) likert tipi bir ölçektir. Ölçek, Probleme Olumsuz Yaklaşma (POY), Yapıcı Problem Çözme (YPÇ), Kendine Güvensizlik (KG), Sorumluluk Almama (SA) ve Israrcı-Sebatkâr Yaklaşım (I-SY) olmak üzere toplam beş alt ölçekten oluşmaktadır. Her bir alt ölçek için elde edilen yüksek puan kişilerarası problem çözmeyle ilgili özelliğin yüksek olduğunu göstermektedir. KPÇE’nin alt ölçek puanlarının iç tutarlılık Cronbach Alfa katsayıları POY=.89, YPÇ=.87, KG=.67, SA=.68 ve I-SY=.70’dir. Envanterin test-tekrar-test korelasyon değerlerinin ise .67 ile .84 arasında olduğu bulunmuştur (Çam ve Tümkaya, 2008). Algılanan Stres Ölçeği (Yerlikaya ve İnanç, 2007). Bireyin yaşamını ne ölçüde yordanamaz, kontrol edilemez ve aşırı yüklü değerlendirdiğine bağlı olarak yaşadığı stresin düzeyini ölçmek üzere geliştirilmiş bir kendini değerlendirme ölçeğidir. Cohen, Kamarck ve Mermelstein (1983) tarafından geliştirilmiş; 20 Lise Öğrencilerinde Kişiler Arası Sorun Çözme ve Stresin… A. Bedel, İ. Küçükköse Türkçe’ye uyarlanması Yerlikaya ve İnanç (2007) tarafından gerçekleştirilmiştir. Ölçek, tek faktörlü olup, 17 ve 28 yaş arasındaki öğrencilere uygulanmaktadır. Beck depresyon envanteri ve durumluk-sürekli kaygı envanteri (I-II) ile yapılan geçerlik çalışmaları kapsamında ölçeğin ölçüt geçerliğine sahip olduğu görülmüştür. Ölçeğin cronbach alfa değeri 0.84’tür (Yerlikaya, 2009). Verilerin Analizi Araştırmada kullanılan ölçekler, okul rehber öğretmeni tarafından öğrencilere ders saatleri içerisinde uygulanmıştır. Uygulama öncesinde öğrencilere araştırmanın amacı kısaca açıklanmış ve sadece gönüllü olanların katılmaları istenmiştir. Çalışmanın değişkenleri olan kişiler arası problem çözme ve stres puanları arasındaki potansiyel ilişkileri incelemek için Pearson Momentler Çarpım Korelasyon kat sayıları hesaplanmıştır. Bağımsız değişkenlerin bağımlı değişkeni açıklama oranlarını belirlemek amacıyla Çoklu Regresyon Analizi kullanılmış, göreceli açıklama düzeyleri standardize edilmiş Beta değerleri () ile karşılaştırılmıştır (Büyüköztürk, 2003). BULGULAR Araştırmada kullanılan kişiler arası problem envanteri ve stres envanterine ilişkin korelasyonlar tablo 2’de verilmiştir. Tablo 2. Kişiler Arası Sorun Çözme ve Algılanan Stres Ölçeğinden Alınan Puanlar Arasındaki Korelasyonlar Değişken 1 2 3 4 5 6 1. Stres - - 2. Prob. Olumsuz Yak .471** .006 - 3. Yapıcı Prob. Çözme .-153** .383** -153** - 4. Kendine Güvensizlik .280** .243** .003 .273** - 5. Sorumluluk Almama .116** 6. Israrcı Sebatkâr Yak. .019 .139** .481** -.092* .025 - *p<.05 **p<.01 Tablo 2 incelendiğinde kişiler arası problem çözmenin, probleme olumsuz yaklaşım boyutu ile stres arasında (r =.471, p<.01) orta düzeyde pozitif, yapıcı problem çözme ile stres arasında (r = .-153, p <.01) düşük düzeyde negatif, kendine güvensizlik ile stres arasında (r =.280, p <.01) orta düzeyde pozitif, sorumluluk almama ile stres arasında (r =.116, p <.01) düşük düzeyde pozitif ilişkinin olduğu görülmüştür. Israrlı sebatkâr yaklaşım ile stres arasında (r=.019, p>.05) anlamlı bir ilişkinin olmadığı görülmüştür. Ahi Evran Ünv. Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi (KEFAD), Cilt 15, Sayı 3, Aralık 2014 21 Kişiler arası problem çözme değişkenlerinin algılanan stresi yordama düzeylerini belirlemek amacıyla çoklu doğrusal regresyon analizi yapılmış ve sonuçları tablo 3’te verilmiştir. Tablo 3. Stresin Yordanmasına İlişkin Çoklu Regresyon Analizi Sonuçları Değişken B SH t P B 1. Prob. Olumsuz Yak. .217 .023 .432 9.465 .000 2. Yapıcı Prob. Çözme -.093 .027 -.163 -3.456 .001 3. Kendine Güvensizlik .114 .054 .097 2.110 .035 4. Sorumluluk Almama -.022 .057 -.016 -.381 .703 5. Israrcı Sebatkar Yak. .056 .058 .046 .975 .330 R = .505 R2 = .255 F = 30.361 p = (5, 330) .001 Tablo 3 incelendiğinde, yordayıcı değişken olarak belirlenen tüm değişkenlerin birlikte algılanan stresi anlamlı düzeyde yordadığı (p < .001) ve algılanan stresteki varyansın yaklaşık %26’sını açıkladığı gözlenmektedir. İlgili Beta değerleri incelendiğinde ise, algılanan stresin en güçlü yordayıcısının probleme olumsuz yaklaşma ( = .432) olduğu, bunu sırasıyla yapıcı problem çözme ( = -.163) ve kendine güvensizlik ( = .097) değişkenlerinin izlediği görülmektedir. TARTIŞMA Araştırma bulguları incelendiğinde, kişiler arası problem çözmenin, probleme olumsuz yaklaşım boyutu ile stres arasında orta düzeyde pozitif, yapıcı problem çözme ile stres arasında düşük düzeyde negatif, kendine güvensizlik ile stres arasında orta düzeyde pozitif, sorumluluk almama ile stres arasında düşük düzeyde pozitif ilişkinin olduğu görülmüştür. Ayrıca, algılanan stresi hangi değişkenlerin açıkladığına ilişkin analiz sonuçlarına bakıldığında, algılanan stresin en güçlü yordayıcısının probleme olumsuz yaklaşma olduğu, bunu sırasıyla yapıcı problem çözme, kendine güvensizlik değişkenlerinin izlediği görülmektedir. D’Zurilla ve Goldfried (1971) tarafından geliştirilen sosyal problem çözme modelinde probleme olumsuz yönelim, yaşanılan problemlere karşı olumsuz düşünce ve duyguları içermektedir (D’Zurilla, Nezu ve Maydeu- Oliveras, 2004). Bireyin sahip olduğu olumsuz düşünceleri, karşılaştığı kişiler arası sorunlara olumsuz yönelmesine neden olmaktadır. Yaşadığı soruna olumsuz yönelimi, sorunlara karşı düşünmeden hareket etmesine veya sorunlardan kaçınması sonucunu doğurabilmektedir. Bu yönelim bireylerin sorunlara geniş bakış açısıyla yaklaşmasını sınırlamaktadır (Özcan ve Öğülmüş, 22 Lise Öğrencilerinde Kişiler Arası Sorun Çözme ve Stresin… A. Bedel, İ. Küçükköse 2010). Kişiler arası sorunlarla ilgili olumlu beklenti içinde olma, kişiliklerinde hoşgörü ve esneklik faktörünü bulundurma, stresle başa çıkmada olumlu özellikler arasındadır. Hatta olumlu bir duygu tavır ve yaşama isteği, yapılan her türlü sağaltım çalışmasının etkisini arttırmaktadır (Baltaş ve Baltaş, 2012). Sorunlara olumsuz bir yaklaşımın aksine pozitif düşünce ve duygulara sahip olma, bireylerin olumlu duygular yaşamasında (Bedel, 2011) ve stresle başa çıkma çabalarını sürdürmesinde önemli bir fonksiyonu bulunmaktadır (Folkman ve Moskowitz, 2000; Lazarus, 1996; Moskowitz, Blumberg, Acree ve Folkman, 2012). Yaşanılan sorunu bir fırsat olarak görme, çözmeye çalışma ve çözülemediği durumlarda bile bu durumdan yeni şeyler öğrenildiğini düşünmek bireyin kendini iyi hissetmesinde yardımcı olmaktadır (Ellis, 2007). Stresli durumlarda ümit ve başa çıkma arasında karşılıklı birbirini besleyen bir ilişki bulunmaktadır (Folkman, 2010). Yaşanılan sorunlara karşı bu olumlu duygular psikolojik ve sosyal kaynakları kullanmaya yardımcı olmaktadır (Folkman, 2008). Bell ve D’Zurilla (2009) tarafından yapılan araştırmaya göre, yaşanılan sorunlara olumsuz yönelim günlük yaşam uyumunu olumsuz etkilemektedir. Chang, D’Zurilla ve Sanna (2009), sosyal problem çözme becerisinin psikolojik iyi oluşla önemli ilişkisini bulmuştur. Özellikle, problemlere pozitif yaklaşma ve mantıklı sorun çözme psikolojik iyi oluşu olumlu yönde etkilemekte, buna karşın problemlere olumsuz yaklaşma ise kişilerin yaşadıkları olayları stresli olarak algılamalarına neden olabilmektedir. Bir diğer bulguda ise, stresin yordayıcısının yapıcı problem çözme olduğu görülmektedir. Yapıcı problem çözme becerisi, yaşanılan sorunlara karşı olumlu yönelimin içerisinde yer alan sorun çözme beceri tarzıdır. Yaşanılan sorunlar hakkında olumlu düşünce ve duygular barındırmaktadır. Bu bireylerin sorunu bireysel gelişim için fırsat olarak gördükleri, sorunun çözülebileceğine inandıkları, sorunu çözebileceklerine inandıkları, başarılı sorun çözmenin zaman ve çaba gerektirdiğine inandıkları gözlenmektedir (D’Zurilla, Chang ve Sanna, 2003). Yapıcı problem çözme stresle başa çıkmada önemli bir koruyucu faktördür (Linda, Marroquı´n ve Miranda, 2012). Yapıcı problem çözme becerisi sorunun tanımlanması, alternatif çözüm üretme, karar verme ve çözümü uygulama adımlarını içermektedir. Bu beceri içerisinde stresli yaşam olayları karşısında pozitif değerlendirme tekrar yapılır, değerler ve düşünceler üzerinden amaçlar tekrar gözden geçirilir ve güçlü yaşam deneyiminden elde edilenenlere odaklanılır (Folkman, 2010). Alan yazında yapılan araştırmalar bu sonucu desteklemektedir. Baker’e (2003) göre, etkili problem çözme becerisi, stresin seviyesini ve problem durumlarının duygusal etkisini azaltmaktaydı. Bireyin algıladığı problem çözme yeteneği ne kadar yüksek ise algıladağı stres düzeyide azalmaktadır (Frauenknecht, Black ve Coster, 1996; Hirsch, Chang ve Jeglic, 2012; Lazarus ve Folkman, 1984; Wight, Peterson ve Chen, 2005). Stres yaratan durum ya da olayı gerçekçi bir biçimde değerlendirebilen, sorun odaklı başaçıkma yollarını daha sık kullanan ve başaçıkma davranışları repertuarı geniş olan, sosyal desteği fazla olan kişilerin strese daha dayanıklıdırlar (Tuğrul, 2000). Sutherland ve Bryant (2008), post travmatik stres bozukluğu tanısı alan bireylerin, bu tanıyı almayan bireylere göre daha zayıf problem çözme becerisine Ahi Evran Ünv. Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi (KEFAD), Cilt 15, Sayı 3, Aralık 2014 23 sahip olduklarını belirtmektedir. Sahip olunan zayıf sorun çözme becerisi yaşam uyumunu olumsuz yönde etkilemektedir (Chang, Sanna, Riley, Thornburg, Zumberg ve Edwards, 2007). Birey yaşadığı sorunlar karşısında başa çıkma mekanizmaları olarak kendini yetersiz olarak değerlendiriyorsa, stres belirti düzeyleri yükselmektedir (Şahin, Güler ve Basım, 2009). Bir diğer bulguda ise, stresin yordayıcısı olarak kendine güvensizlik olduğu sonucu elde edilmiştir. Kişiler arası problem çözme envanterin alt ölçek puanları arasındaki korelasyon değerleri incelendiğinde probleme olumsuz yaklaşma ve kendine güvensizlik (r= .55) arasında pozitif yönlü bir ilişkinin olduğu görülmektedir (Çam ve Tümkaya, 2008). Bu durum, araştırma sonucumuzla tutarlılık göstermektedir. Karşılaştıkları sorunlara olumsuz yaklaşan bireyler, sorunun çözülebileceğine inanmamakta ve sorunu kendi yetenekleriyle çözebileceklerine de güvenmemektedir. Dolayısıyla sorunları kabul edip onlarla başetmeye çalışma yerine sorunlardan kaçınmayı, görmezlikten gelmeyi tercih etmektedirler. Bir başka deyişle, bireylerin yaşanılan sorunlara karşı olumsuz yaklaşmaları ve kendilerine sorunları çözebilecekleri konusunda güvenmemeleri algılanan stres düzeyini arttırmaktadır. Buna karşın, yapıcı sorun çözme becerisine sahip olmak, algılanan stres düzeyinin azalmasında önemli bir faktör olduğu anlaşılmaktadır. Yaşanılan sorunlara pozitif bir bakış açısı ve yapıcı problem çözme becerisine sahip olmak, yaşanılan sorunlarda bireyler için önemli bir başetme kaynağıdır. SONUÇ ve ÖNERİLER Araştırma sonuçları genel olarak değerlendirildiğinde, ergenlerin algılanan stres düzeylerinde, problemlere olumsuz yaklaşmalarının, kendine güvensizliklerinin ve yapıcı problem çözme becerisinin etkili olduğu görülmektedir. Araştırma sonucuna göre, ergenlerin stres düzeylerinin azaltılmasında kişiler arası sorun çözme yaklaşımlarının ve becerilerinin kazandırılmasının önemi ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle özellikle okullarda yapılacak önleyici rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinde öğrencilerin olumlu kişilerarası problem çözme yaklaşım ve becerileri kazanmasına yardımcı olacak, etkinlik ve çalışmalar yapılması uygun olacaktır. Araştırmada, elde edilen bulguların, deneysel çalışmalarla desteklenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Aynı zamanda, ergenlerin yakın ilişki içerisinde bulundukları aileleri ve öğretmenleriyle, öğrencilerin kişiler arası sorun çözme ve stresle başa çıkma becerilerini geliştirme üzerine çalışmalar yürütülebilir. Yapılan araştırmanın “kişiler arası problem çözme” “stresle başa çıkma” literatürüne önemli katkıları olacağı düşünülmektedir. Bu araştırma, lise öğrenimine devam eden ergenler üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bulgularının genellenebilirliliği açısından farklı niteliklere sahip ergen gruplarda tekrarlanmalıdır. KAYNAKLAR Altunkol, F. (2011). Üniversite öğrencilerinin bilişsel esneklikleri ile algılanan stres düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi. Yüksek lisans tezi, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana. 24 Lise Öğrencilerinde Kişiler Arası Sorun Çözme ve Stresin… A. Bedel, İ. Küçükköse Ando, Mikayo (2011). An intervention program focused on self-understanding and interpersonal interactions to prevent psychosocial distress among japanese university students. Journal ofAadolescence,34, 929-940. Arslan, C., Dilmaç, B. & Hamarta, E (2009). Coping with stress and trait anxiety in terms of locus of control: a study wıth turkısh unıversıty students. Socıal Behavıor and Personalıty, 37(6), 791-800. Arslan, C. (2005). Kişiler arası çatışma çözme ve problem çözme yaklaşımlarının yükleme karmaşıklığı açısından incelenmesi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 14, 75-93. Arslan, C., Hamarta, E., Arslan, E. ve Saygın, Y. (2010). Ergenlerde saldırganlık ve kişiler arası problem çözmenin incelenmesi. Elementary Education Online, 9 (1), 379-388. Baker, S. R. (2003). A prospective longitudinal investigation of. social problemsolving appraisals on adjustment to university, stress, health, and academic motivation and performance. Personality and Individual Differences, 35, 569-591. Baltaş, Z. & Baltaş, A. (2012) Stres ve başa çıkma yolları. İstanbul: Remzi kitabevi Bedel, A. (2011). Kişiler arası sorun çözme beceri eğitiminin ergenlerin sürekli öfke ve öfke ifade tarzlarına etkisinin incelenmesi. Doktora tezi, Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Konya Bell, A. C. & D’Zurilla, T. J. (2009). The ınfluence of social problem-solving ability on the relationship between daily stress and adjustment. Cogn Ther Res, 33, 439-448. Büyüköztürk, Ş. (2003). Sosyal bilimler için veri analizi el kitabı. Ankara: Pegem Yayıncılık. Chang, E. C., D’Zurilla, T. J. & Sanna, L. J. (2009). Social problem solving as a mediator of the link between stress and psychological well-being in middle-adulthood. Cogn Ther Res, 33, 33-49. Chang, E. C., Sanna, L.J, Riley, M.M., Thornburg, A.M., Zumberg, K.M. & Edwards, M.C. (2007). Relations between problem-solving styles and psychological adjustment in young adults: Is stress a mediating variable. Personality and Individual Differences, 42, 135-144. Cheng, S. K. (2001). Life stress, problem solving, perfectionism, and depressive symptoms in chinese. Cognitive Therapy and Research, 25( 3), 303-310. Coates, C., Malouff, J.M. & Rooke, S.E. (2008). Efficacy of Written Modeling and Vicarious Reinforcement in Increasing Use of Problem-Solving Methods by Distressed Individuals. The Journal of Psychology, 142(4), 413-425. Cüceloğlu, D. (1995). İnsan ve davranışı. İstanbul: Remzi Kitabevi. Çam, S. & Tümkaya, S. (2008). Kişilerarası problem çözme envanteri lise öğrencileri formu’nun geçerlik ve güvenirlik çalışması. Uluslar Arası İnsan Bilimleri Dergisi, 5(2), 1-17. Çoban, E. A. (2013). Interpersonal cognitivedistortionsand stress coping strategies of late adolescent. Eğitim Araştırmaları-Eurasion Journal of Educational Research, 51, 65-84 D’Zurilla, T. J., Chang, E. C. & Sanna, L. J. (2003). Self-esteem and socıal problem solvıng as predıctors of aggressıon ın college students. Journal of Social and Clinical Psychology, 22(4), 424-440. D’Zurilla, T. J., Nezu, A. M. & Maydeu-Oliveras, A. (2004). Social problem solving: theory and assesment. Social problem solving: theory, research and training, Ec. Chang, TJ. D’Zurilla and LJ Sanna, (Ed.), Washington DC: American Psychological Association. Danışık, N. D. (2005). Ergenlerin sürekli öfke öfke ifade tarzları ile problem çözme becerileri arasındaki ilişki. Yüksek lisans tezi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bolu.
Description: