| Praksis 10 Sayfa:255-278 Karl Marx’›n Ahlak Felsefesi ve Adalet Teorisiyle Olan ‹liflkisi Üzerine* (Bir Araflt›rma Yaz›s›) Do¤an Göçmen * Bu yaz› ilk olarak Alman- Bu araflt›rmay› yapmam› mümkün ya’da ç›kan Z. Zeitschrift k›lan Roger Sardesai’a derin sevgilerimle. Marxistische Erneue- “E¤er adaletsizlik olmasayd› adaletin ismini bilmezlerdi” rung’un 40. say›s›nda yay›nlanm›flt›r. Türkiyeli Heraklit okurun ihtiyaç ve beklen- tileri dikkate al›n›p baz› de¤ifliklikler ve ekler ya- “... Dostlar›n bulundu¤u yerde adalete gerek yoktur. p›larak Türkçe’ye aktar›l- Ama adillerin adalete ek olarak dostlu¤a ihtiyac› var. m›flt›r. Ve adil olan da en adil olan dostlar aras›nda oland›r.” Aristoteles 1. Girifl 1970’li ve 1980’li y›llarda ‹ngilizce konuflulan dünyada Marksizm üzerine Frans›zca ve Almanca konuflulan dünya- dan farkl› bir tart›flma geliflti. Frans›zca ve Almanca konuflu- lan dünyada neredeyse hiç bir rol oynamayan bu tart›flman›n merkezinde Marx’›n, ahlak felsefesi ve adalet teorisiyle olan iliflkisi bulunuyordu. ‹ngilizce konuflulan dünyadan farkl› olarak Frans›zca konuflulan dünyada yap›salc› felsefenin et- kisinden dolay› tart›flmalarda Marx’›n eserlerindeki sistem- özne iliflkisi öne ç›karken; Almanca konuflulan dünyada sis- temler aras› rekabetin en dolays›z bir flekilde yaflanmas›ndan ve idealist felsefenin Kant’tan bu yana köklü geleneklere sa- hip olmas›ndan dolay›, bir taraftan Marx’›n idealist felsefeyi nas›l aflt›¤› neredeyse masallaflt›r›larak en ince ayr›nt›s›na ka- dar gün ›fl›¤›na tafl›n›rken, di¤er taraftan Hegel’den beri gün- demde bulunan ama özellikle Marx’›n gençlik yaz›lar›n›n 1970’li y›llarda yay›nlanmas›yla yeniden canlanan “yabanc›- laflma” (Alm. Entfremdung, ‹ng. Alienation) teorisinin 256 Do¤an Göçmen Marx’›n eserlerindeki yeri önemli bir rol oynam›flt›r. Bu farkl›l›- ¤›n bir çok baflka nedenleri de vard›r kuflkusuz. Farkl› entelektü- el gelenekler, siyasal ve tarihsel durum, toplumsal geliflmeler ve koflullar, iflçi ve sendikal hareketin ihtiyaçlar› ve sorunlar› ve bü- tün bunlarla bir biçimde iliflkilenmifl olan Marksist teorinin kar- fl› karfl›ya bulundu¤u sorunlar her alanda Marksizmin farkl› bo- yutlar›n›n öne ç›kmas›na ve tart›fl›lmas›na yol açm›flt›r. ‹ngilizce konuflulan dünyada Marksizmin ahlak felsefesi ve adalet teorisiy- le iliflkisinin öne ç›kmas›n›n iki önemli nedeni var kan›mca. Bun- lardan biri felsefi, di¤eri siyasald›r. Birincisi; bu dünyada kökleri ta 16. ve 17. yüzy›llara kadar giden pragmatizm ve analitik felse- fenin, 19. yüzy›l›n sonu ve 20. yüzy›l›n bafllar›nda hakim felsefi ak›m durumuna yükselmesi, ikincisi, 1980’li y›llarda ABD’de Re- ganomi ve Britanya’da Thatcherizm olarak adland›r›lan yeni libe- ral politikalar›n iktidara gelmesiyle bölüflüm sorununun günde- me gelmesidir. Farkl› dünyalarda yaflanan bu tart›flmalar› hak et- tikleri gibi etrafl› bir biçimde ifllemek, bütün karmafl›kl›k ve so- runlar›yla ele almak bu yaz›n›n kapsam›n› aflaca¤› için, bu yaz›m- da ‹ngilizce konuflulan dünyada gerçekleflen tart›flma üzerinde yo¤unlaflaca¤›m. Toplumbilim ve devlet teorileri çerçevesinde son y›llarda yaflanan tart›flmalarda etik sorunlar›n önem kazan- m›fl olmas›ndan dolay› konunun ayr›ca bir önem tafl›d›¤› kan›s›n- day›m. Marx’›n eserlerinde ahlak felsefesinin yeri ve önemi üzerine yürütülen tart›flman›n geçmifli 1930’lara kadar uzan›yor. Tart›fl- man›n merkezinde her ne kadar Marx’›n ahlak felsefesi ve adalet teorisiyle iliflkisi bulunsa da, konu do¤al olarak Marx’›n toplum ve devlet teorisini ve böylece kaç›n›lmaz olarak kapitalizm eleflti- risinin niteli¤ine iliflkin soruyu da içeriyor. Yani, sorun ve tart›fl- malar Marx’›n kapitalist toplumun elefltirisinin ahlaki ilkelere ve- ya genel bir adalet teorisi düflüncesine dayal› olup olmad›¤›yla il- gili bir konuya dönüflüyor. Marx’›n oldu¤u iddia edilen ahlak felsefesinin ve adalet teori- sinin niteli¤i ve bunlar›n genel toplum teorisi içindeki yeri üzerine yürütülen tart›flmalar birbirini koflulland›ran tart›flmalard›r. Bu ko- nular aras›ndaki yak›n iliflki veya fark çok nadir olarak ifllense de, bunlar do¤alar› gere¤i birbirleriyle yak›n iliflkisi olan konulard›r. Tart›flmada ortaya ç›kan durufllar› belgeleyen iki önemli kitap ve bir araflt›rma yaz›s› bulunuyor. Söz konusu iki okuma kitab›- n›n birisi Marx and Morality(Marx ve Ahlak) olup, K. Nielsen ve S. C. Patten (1981) taraf›ndan yay›nlanm›flt›r. Di¤eri Marx, Justi- Karl Marx’›n Ahlak Felsefesi ve Adalet Teorisiyle Olan ‹liflkisi Üzerine 257 ce, and History(Marx, Adalet ve Tarih) bafll›¤› alt›nda M. Cohen, T. Nagel ve T. Scanlon (1980) taraf›ndan yay›nlanm›flt›r. Bu iki kitab› önceleyen ve tart›flmada s›kça gönderme yap›lan iki kitap daha var. Bunlardan biri, R. C. Tucker’in kaleme ald›¤› Philo- sophy and Myth in Karl Marx(Marx’da Mit ve Felsefe, 1964), di- ¤eri Eugena Kamenka’n›n yay›nlad›¤› The Ethical Foundations of Marksizm’dir (Marksizmin Etik Temelleri, 1962). Ben burada bu son iki kayna¤a bafl vurmuyorum. Bunun iki nedeni var. Birinci- si, benim inceledi¤im dönemin d›fl›nda kalmalar›; ikincisi ve da- ha önemlisi, her iki kitap da Bat›’da 1950’li y›llarda 42 ciltten oluflan Marx ve Engels’in eserlerinin (Marx-Engels-Werke, k›sa- ca: MEW) yay›nlanmas› sonucu Marksizm üzerine sistemli arafl- t›rman›n henüz bafllam›fl oldu¤u y›llarda yay›nlanm›fllard›r ol- duklar›ndan, yazarlar›n›n, 1970’li ve 1980’li y›llarda tersi kan›tla- nan oldukça yanl›fl iddialar ileri sürmeleridir. Yukar›da sözünü etti¤im araflt›rma yaz›s› Norman Geras’›n “The Controversy About Marx and Justice” (“Marx ve Adalet Üzerine Tart›flma”) (1985) adl› çal›flmas›d›r. Geras bu çal›flmas›nda tart›flmay› durufl- lara ve kullan›lan gerekçelere göre düzenlemeye ve bu ba¤lamda kendi düflüncelerini gelifltirmeye çal›flt›. Geras 1992 y›l›nda “Bringing Marx to Justice: An Addendum and Rejoinder” (“Marx’› Adalete Tafl›mak: Bir ‹lave ve Cevap”) bafll›¤› alt›nda tart›flmay› belgeleyen yeni bir literatür listesi yay›nlad› ve tart›fl- man›n ortaya yeni bir fley ç›karmad›¤›n› vurgulad›. Yukar›da belirtti¤im gibi bütün tart›flma Marx’›n kapitalist topluma iliflkin olarak formüle etti¤i köklü elefltirinin bir ahlak ve/veya adalet teorisine dayal› olup olmad›¤› üzerine yürütülü- yor. Bugün geriye bakarak flöyle bir belirleme yapabiliriz: Tart›fl- ma hâlâ sürse de eski çap›n›, yo¤unlu¤unu ve keskinli¤ini kaybet- mifl durumda. Ayn› belirlemeyi birinci konuyla ilgili olan Marx’›n ahlak teorisi üzerine yürütülen tart›flma için de söyleye- biliriz. Bu konuda tart›flman›n etraf›nda dönüp durdu¤u soru, Marx’›n ahlakç› olup olmad›¤› sorusudur. Bu ba¤lamda e¤er Marx bir ahlakç› düflünür ise, bunun Marx’›n ideoloji kavram›y- la iliflkisi nedir? Ama e¤er Marx ahlak› ideolojik bir kavram ola- rak görüyorsa ve bundan dolay› ahlak teorisini reddeden bir dü- flünürse, bu durumda insan›n insan taraf›ndan sömürüsü üzerine kurulu olan kapitalizmin Marx’dan yola ç›karak elefltirilip eleflti- rilemeyece¤i sorusunu sormak durumunday›z. Görüldü¤ü gibi her iki konu da birbirini koflulland›r›yor. Konu üzerine 1960’l› y›llardan beri yay›nlanan “onlarca” ya- 258 Do¤an Göçmen z› ve kitab›n ve ifllenen bütün konular›n bu yaz›da ele al›nmas› kuflkusuz mümkün de¤il. Zaten yay›nlanan yaz›larda bir çok tek- rar›n yan›nda flu veya bu durufltan taraf olduklar›n› beyan eden bir çok aç›klama var. Bundan dolay› yukar›da belirtti¤im iki ki- taptan yola ç›karak bu ilginç tart›flmay› genel hatlar›yla aktarma- ya çal›flaca¤›m. Benim burada aç›kça kullanmad›¤›m yaz› ve ki- taplar Geras’›n yukar›da anm›fl oldu¤um araflt›rma yaz›lar›nda toplu olarak sunulmufl bulunuyor. Tart›flmay› aktar›rken daha çok içinde temel düflüncelerin ge- lifltirildi¤i, baflka yazarlar için bir nevi temel ç›k›fl noktas› duru- munda olan yaz› ve kitaplar› ele alaca¤›m. Tart›flmay› aktar›rken daha çok tasvirci kalaca¤›m için, önce Marx ve Engels’in konuya iliflkin düflüncelerini aktarmak istiyorum. Böylece okur tart›flma- ya Marx ve Engels’in penceresinden bakma olana¤›na kavuflmufl olur. Okur benim kendi duruflumu bazen sat›r aralar›nda dolay- l› olarak ve yaz›n›n son bölümünde ve k›saca da olsa aç›kça for- müle edilmifl biçimde bulacakt›r. 2. Marx ve Engels: Ebedi Ahlak ve Adalet ‹lkesi Yoktur Bilindi¤i gibi Marx ünlü altyap›-üstyap› ayr›m›n›, ilk olarak, 1859 y›l›nda yay›nlanan Ekonomi Politi¤in Elefltirisi (Zur Kritik der politischen Ökonomie) adl› eserine yazm›fl oldu¤u “Önsöz”de yapt›. Neredeyse kitab›ndan daha ünlü olan bu önsözde Marx flöyle demekteydi: Toplumsal yaflamlar›n›n üretiminde insanlar belli, zorunlu, istekle- rinden ba¤›ms›z iliflkilere girerler, maddi üretim güçlerinin belli bir geliflmifllik düzeyine denk düflen üretim iliflkileri. Bu üretim iliflkile- rinin toplam› toplumun ekonomik yap›s›n› oluflturuyor, üzerinde toplumsal bilinç biçimlerine denk düflen belli bir hukuksal ve poli- tik üst yap›n›n yükseldi¤i gerçek alt yap› (Bkz. Marx, 1985a: 8). Marksizm ve onun ahlak felsefesi ve adalet teorisi ile olan ilifl- kisi üzerine yürütülen tart›flman›n tarihsel materyalizmin bu temel ilkesi ve onun yorumu etraf›nda döndü¤ünü iddia edersek hiç de abartm›fl olmay›z. Çünkü Marx ve Engels, tarihsel materyalizmin bu ilkesini keflfetmelerinden sonra, yani söz konusu ahlak de¤er- lerinin belli bir dönemde var olan s›n›f iliflkileri ve ç›karlar› ile hep iliflkilendirilmesi gerekti¤i düflüncesine ulaflmalar› sonucu, gerek zevk ve haz ahlak› olsun, gerekse riyazet ve çile ahlak› olsun, “bü- tün ahlak›n kaleminin k›r›ld›¤›na” inan›yordu (Marx, 1983: 404). Engels 1890 y›l›nda Joseph Bloch’a yazd›¤› bir mektupta ye- Karl Marx’›n Ahlak Felsefesi ve Adalet Teorisiyle Olan ‹liflkisi Üzerine 259 ni Marksist kuflaklar aras›nda geliflmeye bafllayan Marksizmin mekanik yorumunun izlenimi alt›nda tarihsel materyalizmin bu temel ilkesinin tek yanl›, ekonomist ve indirgemeci bir flekilde yorumlanmamas› gerekti¤i konusunda uyar›da bulunuyordu: Maddeci tarih anlay›fl›na göre son aflamada belirleyici olan, gerçek yaflam›n üretimi ve yeniden üretimidir. Ne Marx ne de ben bundan daha fazlas›n› iddia etmedik. E¤er birisi bunu ekonomik unsur tek belirleyen fleydir biçimine çevirecek olursa, bu cümleyi hiç bir fley anlatmayan saçma (ve) bofl bir lafa çevirmifl olur (Engels, 1986: 463, vurgular Engels’e ait). Ama Engels, “zaman zaman gençler taraf›ndan ekonomik un- sura gerekti¤inden daha çok vurgu yap›l›yorsa” bunun suçunun bir bölümünün kendisine ve Marx’a ait oldu¤unu kabul ediyor- du. “Bizim karfl›tlar›m›za karfl› göz ard› ettikleri bu bafl ilkeyi vur- gulamam›z gerekiyordu ve karfl›l›kl› etkileflim içinde olan di¤er unsurlar› hak ettikleri yere koyabilmek için nadiren zaman, yer ve olanak oldu” (Engels, 1986: 465). Engels, söz konusu mektupta bu belirlemeyi yapt›ktan sonra içinde bulunduklar› koflullardan kaynaklanan tek yanl› vurguyu tasrih etmeye çal›fl›yordu: Ekonomik durum temeldir, ama üst yap›n›n de¤iflik unsurlar› – s›n›f mücadelesinin politik biçimleri ve sonuçlar› – kazan›lan muharebe- den sonra kazanan s›n›f›n belirledi¤i anayasa – hukuk biçimleri ve hatta bütün bu gerçek mücadelelerin taraflar›n beyinlerine yans›ma- s›, politika, hukuk ve felsefe teorileri, dini dünya görüflleri ve bunla- r›n dogma sistemlere evrimi tarihsel mücadelelerin ak›fl› üzerinde et- kide bulunuyorlar ve bir çok durumda bu mücadelelerin biçimini belirliyorlar. Sonunda bir çok rastlant›lar aras›ndan ... ekonominin kendisini harekete zorunlu olarak dayatt›¤› bütün bu unsurlar›n kar- fl›l›kl› bir etkileflimi vard›r (1986: 463, vurgular Engels’e ait). Lenin’e göre Das Kapitalyay›nlan›ncaya kadar maddeci tarih görüflünün bu ilkesi önce kan›tlanmak zorunda olan bir “hipo- tezdi”, “ama tarihsel ve toplumsal sorunlar karfl›s›nda s›k› bilim- sel bir durufl saptanmas›n› sa¤layan bir hipotezdi” (bkz. Lenin, 1961: 129-143; ayr›ca bkz. Wygodski, 1967: 13-19). Marx ve Engels karfl›l›kl› etkileflim içinde olan unsurlar› hak ettikleri yere koyamad›lar. Bunu reddettikleri için de¤il. Aksine, böyle bir projeyi gerçeklefltirmek için daima uygun zaman, yer ve olanak bulamad›klar› için. Ayn› fley hem birbirleriyle, hem de bir bütün olarak alt yap› ile karfl›l›kl› etkileflim içinde bulunan üst yap› unsurlar›ndan birisi olarak tan›mlanan ahlak için de geçerli. Ahlak felsefesi sorunlar›na adanm›fl bütünlüklü bir eser b›rakma- d›lar geride. Marx’›n 1844’de Paris Elyazmalar›’n›n (Pariser Ma- 260 Do¤an Göçmen nuskripten) “Önsöz”ünde aç›klad›¤› amac›n› gerçeklefltiremedi- ler. Söz konusu “Önsöz”de Marx, “hukuku, ahlak›, politikay› vs. de¤iflik ba¤›ms›z broflürlerde elefltirel olarak birbirini takip ede- cek flekilde ele al›p ve sonunda yine özel bir çal›flmada hepsinin birbirleriyle olan ba¤lant›s›n›, teker teker parçalar›n (birbirleriy- le) olan iliflkisini ve nihayet spekülatif olarak ifllenen bu materya- lin elefltirisini sunmak” istemiflti (Marx, 1985b: 467). Ama bildi- ¤imiz gibi Marx’›n bu aç›klamas› maalesef gerçekleflmedi. Buna karfl›n Marx ve Engels konuyla ilgili yapt›klar› direkt aç›klamala- r›nda metafizi¤in, dinin, hukukun, politikan›n yan›nda ahlak› da ideolojik bir biçim olarak gördüklerini ve bunlar›n belli toplum- sal iliflkiler içinde gerçekleflen etkinliklerden ba¤›ms›z olarak ele al›namayaca¤›n› hiç bir flüphe götürmeyecek bir flekilde aç›klad›- lar. Buna göre ifl bölümünün oldu¤u bir toplumda bu ideolojik biçimler “hakim s›n›f›n var olufl koflullar›n›n” kendilerini düflün- sel d›flavurumudur. Bu üst yap›n›n unsurlar› daha sonra hakim s›- n›f›n “ideologlar› taraf›ndan flu veya bu oranda bilinçli biçimde teorik olarak ba¤›ms›zlaflt›r›l›r” (Engels, 1986: 405). Bundan do- lay› kendisini s›rf ideolojik biçimin elefltirisine dayand›ran ve böy- lece ideoloji elefltirisiyle s›n›rlayan bir elefltiri, gerçekli¤i kaç›n›l- maz olarak çarp›t›r. Bunu teorinin kendi iste¤iyle, yani köklü top- lumsal de¤ifliklikler gerçeklefltirme amac›yla ölçecek olursak, elefl- tiri kaç›n›lmaz olarak baflar›s›zl›kla sonuçlan›r. Çünkü kendisini s›rf ideolojik biçimleri elefltirmekle s›n›rland›ran bir elefltiri soru- nu temelden kavrayamaz. Bundan dolay› Marx ve Engels ahlak›, elefltirinin birinci “silah›” yapmay› sadece bilinçli olarak reddet- mediler; ayn› zamanda stratejik olarak ahlaki kavram ve kategori- leri kullanmaktan da kaç›nd›lar (bkz. Haug, 1986: 36-57). Marx ve Engels’in eserlerinde adalet ve ahlak üzerine düflün- celerini aç›klad›klar› paragraflar› ele alacak olursak, flu noktalar göze çarp›yor: Onlar aç›s›ndan hüküm süren toplumsal iliflkileri elefltirmek veya karfl› toplumsal düflünceler gelifltirmek için daya- n›labilecek “ebedi adalet ilkesi” yoktur. Adalet düflünceleri her zaman tarihsel ve her fleyden önce hüküm süren üretim biçimiy- le ba¤lant›l› olarak görülmek zorundad›r. Yani; ahlak ve adalet, Marx ve Engels aç›s›ndan ifllevsel pozitif hukuk kavramlar›d›r ve dolay›s›yla kendi iç mant›klar›na dayal› olarak aç›klanmalar› mümkün de¤ildir. Ahlak ve adalet kavramlar›n›n aç›klanabilme- si için her zaman ekonomik alana gönderme yap›lmak zorunda kal›nmaktad›r. E¤er ahlak ve adalet üzerine yürütülen tart›flma ekonomik alana gönderme yap›lmadan yürütülecek olursa, du- Karl Marx’›n Ahlak Felsefesi ve Adalet Teorisiyle Olan ‹liflkisi Üzerine 261 rufllar öznel ve görece durufllar durumunu al›r ve aralar›ndaki farkl›l›klar hakk›nda bir karar vermek neredeyse imkâns›zlafl›r. “Ebedi adalet düflüncesi, sadece zamana ve yere göre de¤il, hat- ta ayn› zamanda kifliden kifliye de¤ifliyor ve Müllberger’in do¤ru olarak belirtti¤i gibi ‘herkesin baflka bir fley anlad›¤›’ konular ara- s›na girmektedir” (Engels, 1981: 277). Bu kadar öznel kavram- lard›r ahlak ve adalet kavramlar›. Bu tür öznel kavramlar› bilim- sel nesnel tart›flmalar›n konusu haline getirebilmek için üretim alan›na gönderme yap›lmas› gerekmektedir. fiimdi bu ilkeden yola ç›karak kapitalist toplumsal formasyona denk düflen üretici güçler aras›nda gerçekleflen iliflkiyi ele alacak olursak, bir tarafta özgün bir meta olan ifl gücünü satan iflçi ile di- ¤er tarafta bu ifl gücünün yaratm›fl oldu¤u art›-de¤ere el koyan ka- pitalist aras›ndaki üleflimi adil bir üleflim olarak tan›mlayabiliriz. Bu üleflim adildir çünkü onu ortaya ç›karan ve flart koflan kapita- list üretim iliflkilerine denk düflmektedir. Marx ve Engels yer yer “haydutluk”tan veya “h›rs›zl›k”tan bahsetseler de hiç de tarafs›z olmayan bu tür kavramlar elefltirilerinin ç›k›fl noktas› veya konusu de¤ildi. Tabii, bu söz konusu bölüflüm iliflkilerinin ahenkli iliflkiler oldu¤u anlam›na gelmiyor. Aksine bu iliflki daha çok emek serma- ye çeliflkisi olarak adland›r›lan temel bir çeliflki üzerine kuruludur. Dolay›s›yla bu çeliflki, çözümü ahlaksal bir kurum olan vicdana ve- ya adalet duygusuna ça¤r›larda bulunularak çözülebilecek bir çe- liflki de¤ildir. Aksine, ancak bir iktidar kavgas› sonucu, yani s›n›f olarak koflullanm›fl üretim güçleri aras›nda yaflanan güçler kavgas› sonucu çözülebilecek bir çeliflkidir (Marx, 1988a: 249) 3. Marx Ahlakç› bir Düflünür Müdür? Marx’›n ahlakç› olup olmad›¤› sorusu üzerine yürütülen tar- t›flmalar, 1970’li y›llar›n bafl›nda birbirine taban tabana z›t olan iki farkl› duruflu ortaya ç›kard›. Tart›flmaya kat›lanlar hangi gru- ba dahil olurlarsa olsunlar, Marx’›n kapitalizm elefltirisini üzerin- de kurdu¤u temel de¤erler konusunda hemen hepsi anlafl›yor. Üzerinde anlafl›lamayan soru bu de¤erlerin ahlak teorisi çerçeve- sinde görülüp görülemeyece¤idir. Bir tarafta Marx’›n ahlakç› ol- du¤unu savunanlar karfl›s›nda Marx’›n ahlakç› olmad›¤›n› savu- nan sosyal bilimciler ve düflünürler var. Di¤er tarafta Marx’›n eserlerinde “sakl›” veya “entegratif” normcu bir ahlak teorisi ol- du¤unu savunan sosyal bilimciler ve düflünürler var. Bu gruba dahil olanlar Marx’›n eserlerinde elefltirilerine temel oluflturan bir ahlak teorisinin var oldu¤unu iddia ediyor. Ama var oldu¤u- 262 Do¤an Göçmen 1 Bu ilginç tart›flmay› nu iddia ettikleri bu ahlak teorisinin hangi okula dahil edilece¤i bütün boyutlar›yla konusunda birbirlerinden oldukça farkl› düflünceler ileri sürülü- buraya aktarmak bu yaz›n›n çerçevesini yor. Örne¤in tart›flmaya kat›lanlar aras›nda Marx’›n ahlak veya aflar; ayr›nt›lar için karar teorisinin niteli¤i üzerine oldukça yo¤un ve yo¤un oldu¤u bkz. Peffer (1990: 80-114 ve 268- kadar da ilginç bir tart›flma sürüyor. Tart›flmada taraf olanlar›n 313). baz›lar› Marx’›n ahlak ve karar teorisini yararc› hazc›l›k ve mut- luluk teorisi olarak tan›mlarlarken, di¤erleri saf veya kar›fl›k de- ontolojik ya da yararc› olmayan neticeci ahlak teorisi olarak ta- n›ml›yor. Yine baz›lar› Marx’›n ahlak veya karar teorisinin göre- ceci, nesnelci ya da tarihsel gerçekçi olup olmad›¤›n› tart›fl›yorlar. Bunu yaparken yine baz›lar› Marx’›n ç›k›fl noktas›n› ya s›rf erek- çi olarak tan›ml›yor ya da Marx’›n tasvirci yan› ile normcu yan›; olan ve olmas› gereken aras›nda kopuk bir ikilem kuruyorlar ki, bu yaklafl›m Marx’a yabanc›d›r.1 Beklenilebilece¤i gibi, bu iki temel aras›nda durufl saptayan- lar da yok de¤il. Bu üçüncü gruba dahil olanlar genellikle birin- ci gruptakilerle, yani Marx’›n eserlerinde gerekçelendirilmifl normcu bir ahlak teorisi oldu¤unu ileri sürenlerle ayn› düflünce- de olsalar da, bunlardan önemli bir konuda ayr›l›yorlar. Marx’›n eserlerinde kapitalizm elefltirisini temellendirdi¤ini iddia ettikle- ri normcu ahlak teorisinin s›n›f ç›karlar›ndan ba¤›ms›z olarak ele al›namayaca¤›n› düflünüyorlar. Yani Marx’›n eserlerinde normcu bir iflçi s›n›f›n›n s›n›f ç›karlar›n› gerekçelendiren bir ahlak teorisi görüyorlar. Bu üçüncü gruba ait olanlar Marx’›n ahlak teorisini hüküm süren ahlak ve adalet düflüncesiyle iliflkili ve buna karfl› olarak gelifltirdi¤ini ileri sürüyorlar. Ama di¤er taraftan Marx’›n ahlakç› olmad›¤›n› savunanlarla Marx’›n eserlerinde ahlak›n ve adalet düflüncesinin ideolojik ba¤lamlar olarak gelifltirildi¤i ve böylece üst yap›n›n unsurlar› olarak görülmesi gerekti¤i konu- sunda anlaflsalar da, bunlardan, hüküm süren ahlak ve adalet dü- flüncesinin tek üleflim kriteri olamayaca¤›n› ileri sürdükleri için ayr›l›yorlar. Yani hüküm süren ahlak ve adalet düflüncesine kar- fl› üleflim kriteri olarak kapitalizmin s›n›rlar›n› aflan baflka norm- cu ahlak ve adalet düflüncesi gelifltirilebilece¤ini düflünüyorlar. Ama bu üçüncü gruba dahil olanlar yaz›lar›nda Marx’a dayal› olarak böyle bir ahlak teorisi gelifltirmekten çok kendi düflünce- lerini gerekçelendirmek için sadece Marx’ta iflçi s›n›f›n›n “adalet ve üleflim teorisi” oldu¤unu iddia ediyorlar; bu gruba dahil olan- lar› Marksizm ve adalet teorisini ele ald›¤›m dördüncü bölümde ele alaca¤›m. Önce Marx’›n ahlakç› bir düflünür oldu¤unu savunanlarla Karl Marx’›n Ahlak Felsefesi ve Adalet Teorisiyle Olan ‹liflkisi Üzerine 263 bafllayal›m. Douglas Kellner ve Charles Taylor, Marx’›n bir ahlak 2 Taylor’un bu konuda- ki düflüncesi için teorisi oldu¤u tezlerinde ve gerekçelerinde birbirlerine çok ben- bkz. Ollman (1976: zerler. Taylor, Marx’›n eserlerinde erekçi bir insan do¤as› teori- 43; özellikle konuy- la ilgili dördüncü bö- sinin oldu¤unu ileri sürerken2, Kellner Marx’›n eserlerinde tarih- lüm için konulan 10 sel normcu bir insan düflüncesinin gerekçelendirilmifl oldu¤unu nolu dip not). savunuyor (1981: 108). Taylor’a göre Marx’›n u¤runa mücadele etmifl oldu¤u komünizm erekçi bir öngörüdür. Kellner’e göre ise, s›n›fs›z toplum, yabanc›laflmam›fl ve sömürülmeyen eme¤in, kurtulufl teorisinin bir parças› olarak kurguland›¤›, normcu insan düflüncesinin gerçeklefltirilece¤i bir toplum olarak öngörülmüfl- tür (bkz. Kellner, 1981: 102). Marx’a insanlar›n kendi kendilerini tan›mlamas›n› amaçlayan özgürlükçü bir ahlak teorisi atfeden Georg G. Brenkert, Marx’› eski Yunanl›larda olan fazilet ahlakç›lar›na benzer bir ahlak te- orisyeni olarak tan›mlamaktad›r. Brenkert bu ba¤lamda görev ahlak› ve fazilet ahlak› teorileri aras›nda bir ayr›m yap›yor. Bren- kert’e göre görev ahlak›n›n hukuk ile çok yak›n bir ba¤lant›s› var ve bu, insanlara yasaklar koymak isteyen, onlara neyin do¤ru ne- yin yanl›fl oldu¤unu empoze etmek isteyen bir ahlak teorisidir. Eski Yunanl›lar›n öngördü¤ü anlamda fazilet ahlak› ise, insanla- ra yasaklar koymak istemiyor, onlara neyin do¤ru neyin yanl›fl ol- du¤unu söylemek istemiyor. Aksine, insanlara “belli faziletlerin faydalar›n› veya yaflam›n geliflme biçimlerini” e¤itim yoluyla gös- termek istiyor. Fazilet ahlak› insanlara bu yolla kendi kendilerini özgürce gelifltirme ve gerçeklefltirmesinin ön koflulunu sunmak- tad›r (Brenkert, 1983: 17). Brenkert, Marx’›n kapitalizm elefltiri- sinin ahlakç› olup olmad›¤› sorusunu olumlu cevapland›r›yor. Ama bu ba¤lamda üretim iliflkilerinin toplam›n›n parças› olan ahlak ile kurumlaflm›fl ve böylece üst yap›n›n parças› haline gel- mifl olan ahlak aras›nda bir ayr›m yap›lmas› gerekti¤ini düflünü- yor. Brenkert’e göre Marx’›n altyap› teorisi sadece ahlak kuralla- r›n› de¤il, ayn› zamanda ahlak kurallar› çerçevesinde görüleme- yecek olan kurallar› ve de¤erleri de içermektedir. Alt yap› veya “günlük yaflam” çerçevesinde görülmesi gereken bu kurallar, de- ¤erler ve seçim biçimleri insanlar›n gerçekten sahip olduklar› ve yaflamlar›na yön veren istekler ve arzulard›r. Bu kurallar ve de- ¤erler olmadan insanlar›n günlük yaflamlar›nda etkinlik göster- meleri mümkün de¤ildir Brenkert’e göre. Baflka bir deyiflle, bu kurallar ve de¤erler insanlar›n toplumsal varl›klar›n› mümkün k›lmaktad›r. Buna karfl› “üst yap›n›n de¤erleriyse bireylerin ve toplumun sosyal bilincinde kodlanm›fl, kopyalanm›fl, teorikleflti- 264 Do¤an Göçmen rilmifl, yasallaflm›fl ve [devlet taraf›ndan dayat›lan,- DG] yay›lm›fl de¤erlerdir” (Brenkert, 1983: 39). Brenkert’e göre ahlak ve ahlak d›fl› de¤erler hem hüküm süren üretim biçiminin bir parças› ola- rak iflleyen kurumlaflm›fl ahlak›n, hem de oluflmakta olan ve ya- vafl yavafl yay›lan yeni üretim biçiminin kayna¤›d›r. Yeni üretim biçimi hakim üretim biçimi haline gelince yeni ahlak kurallar› ve de¤erleri de hakim biçimi alacaklard›r (Brenkert, 1983: 39). Brenkert’e göre ahlak bir bütün olarak ne s›rf bir s›n›f›n özgün ç›karlar›yla iliflkili görülmelidir, ne de geçerlilikleri belli bir tarih- sel dönemle s›n›rland›r›lmal›d›r. Brenkert’in ahlak yorumu bu noktada bir taraftan görecelileflirken, di¤er taraftan tarihler üstü bir durum al›yor. Yani Brenkert tam da Marx yorumu sonucu ulaflmak istedi¤i nesnel ahlak teorisinin yerine tamam›yla göre- celi ve öznel bir ahlak teorisine ulafl›yor. Çünkü Brenkert’e göre, flu veya bu ahlak kural›na nitelik kazand›ran flu veya bu s›n›f›n özgün ç›karlar›, flu veya bu tarihsel dönemin özgünlükleri de¤il, insanlar›n pratik ç›karlar›n›n gerçekleflmesidir (1983: 66). R. G. Peffer, Marx’in ahlakç› oldu¤u tezini savunanlar›n yeni bir temsilcisidir. Peffer düalist bir yaklafl›m ile Marx’›n eserleri- nin stratejik yeni bir yorumunu yapmak istiyor. Bu yeni yorumun amac› Marx ile Kantç› düflünür John Rawls’un ahlak ve toplum teorisini birlefltirerek yeni bir ”Marksist ahlak” ve toplum teorisi gelifltirmektir ki, kan›mca bu Marx’›n materyalist ç›k›fl noktas›n› tersine çevirmek anlam›na geliyor. Pfeffer bunu yaparken çok genifl bir ahlak kavram›n› temel al›yor ve Marx’›n ahlak teorisinin çeliflkili bir yaklafl›m sergiledi¤i düflüncesinden hareket ediyor. Peffer’e göre Marx’›n eserlerinde bir taraftan y›¤›nla ahlaki de- ¤erlendirmeler bulunuyor ama di¤er taraftan her türlü ahlak bi- çimini ideoloji olarak tan›ml›yor. Örne¤in Marx insanlar›n mut- lulu¤unu veya mutsuzlu¤unu temel alan tavsiyelerde ve elefltiri- lerde bulunmaktad›r (Peffer, 1990: 236). Bundan dolay› Peffer’e göre Marx’›n ahlak teorisinin temelini yabanc›laflma ve sömürü kategorileri oluflturmaktad›r ve bu ahlak teorisinin temel de¤er- leri insan›n “kendi kendini tan›mlama anlam›nda özgürlük”, “in- sani topluluk” ve “kendi kendini gerçeklefltirme”dir. Bu temel de¤erler Marx’›n bütün eserlerinde, yani gençlik y›llar›nda, geçifl ve olgunlaflma döneminde ve olgunluk y›llar›nda yazd›¤› bütün eserlerinde flu veya bu biçimde bulunmaktad›r. Marx’›n ve Rawls’un ahlak teorilerinin bir sentezine ulaflmak için Peffer, ön- ce, Marx’›n ahlak›n bir ideoloji biçimi oldu¤una iliflkin tezini s›rf biçimsel mant›¤a dayal› bir elefltiriye tabi tutarak bunun yanl›fl
Description: