KAFKA Minör Bir Edebiyat İçin Gilles Deleuze -Felix Guattari ikilisi, felsefe tarihinde eşi ne ender rastlanan bir işbirliği gerçekleştirmeden önce, ba ğımsız birer düşünce adamı olarak da modern zamanlara mühürlerini vurmuşlardı. Gilles Deleuze, Kant, Hume, Spinoza, Bergson ve Nietzsche üzerine yaptığı araştırmalarının ardından özgün çizgisini buldu. Bu çizgiyi Michel Foucault, "gün gelecek, XX. yüzyıl Deleuze' CÜ bir çağ olarak anılacak" sözleriyle tanımlamıştır. Deleuze, 1970'lerin ilk yarısında, farklı bir ilgi alanından ve kuşaktan gelen Felix Guattari ile karşılaşmıştır. Büyük işbir liğinin ilk ürünü Anti-Oıdipe 1974'te yayımlandı ve inanıl ması güç bir etki yarattı. Bir yandan bağımsız çalışmalarını sürdüren Deleuze ve Guattari, bir yandan da ortak ürünler kaleme alıp Kapitalizm ve Şizofreni projesini genişleterek Kaf ka, Köksap, Bin Yayla gibi düşünce tarihi açısından büyük önem taşıyan son derece aykırı kitaplar yayımladılar. Guattari'nin erken ölümüyle yarıda kalan bu kolektif serü venin son meyvesi olan Felsefe Nedir? 1991'de yayımlanmış tı (Türkçesi: YKY, 1993, Çeviren: Turhan Ilgaz). Özgür Uçkan 1961'de doğdu. Ege ve Sorbonne Üniversite lerinde okudu. INALCO'da (Doğu Dilleri Yüksek Okulu Paris) Osmanlıca öğrenimi gördü. Çalışmalarını, metin ya zarı, basın muhabiri, editör, konsept direktörü olarak sür dürdü. Halen, çeşitli dergilerde düzenli olarak yazmaya ve çeviri yapmaya devam etmektedir. Işık Ergüden 1960, İstanbul doğumlu. Galatasaray Lise si'nde ve Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Edebiyatı Bölümü'n de okudu. Politik nedenlerle uzun süre hapis yattı. Fransız ca, İngilizce ve İspanyolca dillerinden çeviri yapmaktadır. Yirmiden fazla yayımlanmış çeviri kitabı, dergilere yaptığı çok sayıda çevirisi vardır. Yayımlanmış bir anlatı kitabı ve dergilerde çıkmış denemeleri mevcuttur. Halen yazı ve çe viri çalışmalarına devam etmektedir. Gilles Deleuze -Felix Guattari'nin YKY' deki öteki kitabı: Felsefe Nedir? (1993) GILLES DELEUZE FELIX GUATTARI Kafka Minör Bir Edebiyat İçin ÇEVİREN: ÖZGÜR UÇKAN IŞIK ERGÜDEN - DENEME omo İSTANBUL YapKır edYia yın-l136ar1 ı Edebi-y36a2t Kafk-Mai nöBri Erd ebiİyçaitnG i/l lDeesl eu-zFee lGiuxa tfari Kafk-Pao uunr e litterature rnineure ÇevirÖezng:üU rç ka-nI şıEkr güden !<itap EdÇietmİö lreür:i DüzelAtil:eO vz güner Kapak TasNaarhıimDdıie:k el BaskŞıe:fM iakt baası ÇevirTieymeeA ll ınB�a skLıe:Es d itidoenM si nui19t75, 1. BaskIıs:t anTbeumlm,u 2z00 0 2. Baskı: İMsatyıasn20 b01u l, ISB9N7 5-363-716-0 ©YapKır edKiü ltSüarn Yaaty ıncılıvke S TaincaAay.riŞe2 0.t0 0 © LeEsd itidoeMn isn u1i9t75, Yapı KKrüeldtiSü arn Yaaty ıncıTilcıakrv eetS anaAy.iŞ . . YapKır edKiü ltMüerr kezi . istliaCkla ddeNsoi.28 5 Beyoğ8()l0u50 Istanbul Telef(Oo 21n2:) 2 52 47 00 (pbFxa)k (sO 2:1 2) 293 07 23 htt//p w:ww.yapikrediyayinlari.com http/:w/w w.shop.snuep.ecroyomnk/lyi e-posytkak:u [email protected] İÇİNDEKİLER 1.BÖLÜM İçerik ve Anlahm • 7 2.BÖLÜM Fazla Aşırı Bir Oedipus • 15 3.BÖLÜM Minör Edebiyat Nedir? • 25 4.BÖLÜM Anlahmın Bileşenleri • 43 5.BÖLÜM İçkinlik ve Arzu • 65 6.BÖLÜM Dizilerin Hızla Çoğalması • 79 7.BÖLÜM Bağlayıcılar • 9.3 8.BÖLÜM Bloklar, Diziler, Yoğunluklar • 106 9.BÖLÜM Düzenleme Nedir? • 117 1. BÖLÜM Içerik ve Anlatım Kafka'nın yapıtına nasıl girmeli? O bir köksap, bir yuva. Şato'nun, kullanım ve dağılım yasaları pek iyi bilinmeyen "ço ğul girişleri" var. Amerika' daki otelin, sayısız kapıcının gözledi ği, sayısız ana ve yardımcı kapısı, hatta kapısız giriş ve çıkışları var. Bununla birlikte Yuva'nın, aynı adı taşıyan öyküde, tek bir girişi var gibidir; olsa olsa hayvan, ancak gözetlemeye yaraya bilecek ikinci bir giriş olasılığını düşünür. Ama bu bir tuzaktır, hayvanın ve bizzat Kafka'nın tuzağı; yuvayı betimlemeye yö nelik her şey düşmanı yanıltmak içindir. Dolayısıyla hangi uç tan girilirse girilsin hiçbiri diğerinden daha işe yarar değildir; bu neredeyse bir çıkmaz, dar, uzun bir yol, dolambaçlı bir boru vb. bile olsa, hiçbir girişin ayrıcalığı yoktur. Girilen yerin başka hangi noktalarla bağlantılı olduğuna, iki noktayı birbirine bağ lamak için hangi kavşaklardan ve geçitlerden geçildiğine, han gisinin köksap haritası olduğuna ve başka bir noktadan girildi ğinde bu haritanın hemen nasıl değişeceğine bakılır yalnızca. Çoğul girişler ilkesi, düşmanın, Gösteren'in girişini önler yal nızca, bir de aslında kendisini deneyimden başka bir şeye sun mayan bir yapıtı yorumlama girişimlerini. Sıradan bir girişi, Şato'nun girişini kullanalım; K'nın, kapı cının başı eğik, çenesi göğsüne gömülü portre'sini fark ettiği han salonundaki girişi. Bu iki öğe, üzgün, eğik baş ile portre ya da fotoğraf, değişken özerklik dereceleriyle Kafka' da sürekli karşı- 7 mıza çıkar. Amerika' da, ebeveyn fotoğrafı. Dönüşüm'd e, kürklü kadın portresi (burada, başı eğik olan gerçek anne ve kapıcı giysileri içindeki de gerçek babadır). Dava' da, Bayan Bürst ner'in odasından Titorelli'nin atölyesine kadar fotoğraf ve port relerin hızla çoğalışı. Bir daha kaldırılamayacak olan eğik baş her zaman ortaya çıkar, Mektuplaşmalar' da, Defterler' de ve Gün lükler' te, öykülerde, dahası hakimlerin, yardımcının, celladın, rahibin sırtlarını kamburlaştırarak tavanın altında yer aldıkları Dava' da ... Demek ki, seçtiğimiz giriş, tahmin edilebileceği gibi, yalnızca gelecekteki başka şeylerle bağlantılı olmakla kalmıyor; giriş, nispeten bağımsız iki biçimin, Şato'nun başlangıcında bir araya gelen "eğik baş" içerik biçimi ile "portre-fotoğraf" anla tım biçiminin birbiriyle bağlantıya sokulmasıyla oluşmuştur. Yorum yapmıyoruz. Bu bir araya gelişin, işlevsel bir ket vurma yı, arzunun deneysel olarak etkisizleştirilmesini sağladığını söylüyoruz yalnızca: Tıpkı çatının ya da tavanın engellediği ar zu gibi, kendi itaat edişinden başka bir şeyden haz duyamayan itaat etmiş arzu gibi, kendi görünüşünden başka bir şeyden haz duyamayan, çerçevelenmiş, dokunulamaz, öpülemez, yasak fo toğraf. Aynı zamanda da, itaati ve çoğalmayı dayatan arzu, yar gılayan ve mahküm eden arzu (diz çöksün diye oğlunun başını sertçe eğen, "Yargı"daki baba gibi). Oedipusçu çocukluk anısı mı? Anı, başları eğik bayların, boyunları kurdeleli bayanların yer aldığı aile portresi ya da tatil fotoğrafıdır.1 Anı arzuya ket vurur, kopyalarını çıkarır, katmanlara indirir, bütün bağlantıla rını keser. Ne umabiliriz o halde? Bu bir çıkmazdır. Yine de, köksapın parçası olabildiği ölçüde bir çıkmazın bile iyi olduğu açıktır. Doğrulan, ayağa kalkan, çatıyı ya da tavanı delen, dik baş, eğik başa karşılık veriyor gibidir. Kafka' da her yerde karşımıza çıkar bu.2 Şato'da ise, kapıcının portresine, "hiç tereddütsüz dimdik yükselen ve yükseklerde yenilenen", doğduğu yerdeki çan kulesinin anımsanması karşılık verir (şatonun kulesi bile, arzu makinesi olarak, çatıyı delerek ayağa kalkan bir şato sakini nin hareketini hüzünlü bir tarzda anımsatır). Yine de, doğum yerindeki çan kulesi imgesi hala bir anı değil midir? Aslında, artık bir anı olarak iş görmez. Çocukluk anısı olarak değil, ço- 8