_____________________________________________________________________________________ Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 145-159 Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date Yayınlanma Tarihi / The Published Date 01.09.2016 12.10.2016 Yrd. Doç. Dr. Fatma ÇAPAN Gaziantep Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü [email protected] Jawad DWAİMA Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstütüsü Tarih Ana Bilim Dalı III.ABDURRAHMAN VE OĞLU HAKEM EL MUSTANSIR DÖNEMLERİ’NDE ENDÜLÜS’TE İLİM (H. 300-366/M.911-977) Öz Hz.Muhammed(S.AV)’e İslam dini tebliğ edildiğinde ona verilen emirlerden biri de İslamiyeti olabildiğince çok insana ve geniş topraklara yaymasıydı. Bu doğrultuda Hz. Muhammed(S.A.V) döneminden başlamak üzere Dört Halife Dönemi, Emeviler, Abbasiler ve daha sonra İslamiyeti kabul eden Türk Devletleri İslamiyetin Cihad fikrini benimseyerek İslamiyeti korumayı ve çok sayıda insana ulaştırmayı hedeflerine koyarak politikalar üretmişlerdir. İslam fütühatının başlamasıyla birlikte kısa zamanda İslamiyet geniş topraklara yayılmaya başlamıştır. Bu fetihlerin en önemlilerinden biri de Afrika’da yapılan fetihlerdir. Emeviler döneminde Afrika’nın Mağrip denilen Fas, Cezayir, Tunus gibi önemli bölgelerine hakim olan Müslümanlar Vizigotların hüküm sürdüğü İspanya’ya geçerek orada güçlü bir siyasi varlık kurmaya muvaffak olmuşlardır. Müslümanlar siyasi varlıklarının yanı sıra İspanya’ya başta adalet, eşitlik, özgürlük gibi kavramları yerleştirirken bölgede yaşayan farklı etnik köken ve farklı dinden olan insanların beğenisini ve yakınlığını kazanmışlardır. Diğer taraftan Endülüs’lü hükümdarlar bilimi ve bilim adamlarını destekleyerek büyük bir medeniyetin oluşumuna katkıda bulunmuşlardır. Bu hükümdarlardan en önemlileri III. Abdurrahman ve oğlu Mustansır’dır. Onların döneminde Endülüs âdeta bir ilim yuvası haline gelmiştir. Anahtar kelimeler: III.Abdurrahman, Hakem El Mustansır, Endülüs, İlim. III.Abdurrahman Ve Oğlu Hakem El Mustansır Dönemleri’nde Endülüs’te İlim (H. 300- 366/M.911-977) SCIENTIFIC PROSPERITY IN ANDALUSIA AT THE TIME OF ABDURRAHMAN III AND HIS SON HAKEM EL MUSTANSIR (300-366 AH/ 911-977 AD) Abstract The Prophet Hz.Muhammed(S.AV) tried his best to convey the message of Islam religion everywhereand to all people as much as possible as commanded by Allah.Based on that and for the sake of conveying the message and instructions of Islam in all aspects of life, threeperiods of Islamic caliphate have existed after the prophecy of our prophet Hz.Muhammed(S.AV). These periodsare Umayyad, Abbasid, and Ottoman Caliphates which all have adopted the idea of Jihad for spreading and safeguarding the message of islam as well. With the start of Islamicconquests, islamstarted to spread and gain a wide acceptance in a short time. One of the most important conquests of Islam was that achievedin Africa duringthe Umayyad caliphate periodwhich resulted in the conquest of Morroco, Tunisia and Algeria and extended to Spain after the defeat of Visigoths by Muslims and the establishment of a powerful Islamic state in Spain. As a result of the powerful political existence of Muslims in Spain and also because of the well- settledvalues of freedom, justice and equality, many people from different religions and ethnics had come to Islam willingly with no compulsion.In addition, the rulers 146 in Andalusia had paid a particular attention to science and scientists in all fields and supported them financially. One of the most important rulers in Andalusia was Abdurahman III and his son Mustansir. Keywords : Abdurrahman III , Hakem El Mustansır, Andalusia, Science. Giriş Hz. Muhammed (S.A.V)’in islam dinini tebliğiyle beraber Cihad anlayışının etkisiyle İslamiyet’in daha çok sayıda insana ve geniş alanlara yayılmasına çalışılmıştır. Hz. Muhammed (S.A.V) kendi döneminde öncelikle en yakın çevresinden başlamak üzere Arap kabileleri arasında İslamiyeti yaymaya çalışırken diğer taraftan da yabancı devlet başkanlarına elçiler göndererek onları İslam dinine davet etmiştir1. Ancak dinin yayılması sürecinde bu şekilde dostça davranışların yanı sıra savaşlar da yapılmıştır. Mesela Hz. Muhammed (S.A.V) döneminde, en güçlü İmparatorluklardan biri olan Bizans’a öncelikle elçiler aracılığıyla İslama davet mektupları gönderilse de daha sonra Hıristiyan topraklarından geçmekte olan elçilerin öldürülmesi üzerine savaşlar yapılmıştır2. Hz. Muhammed (S.A.V)’den sonra Dört Halife Dönemi’nde de aynı yol izlenerek İslamiyet’in daha geniş alanlara yayılmasına çalışılmıştır. İslam fetihleri kısa zamanda öylesine yol almıştır ki Anadolu içlerinden, Bizans başkenti Konstantinopolis’e, kuzeyde İran içlerinden batıda Akdeniz sahillerine oradan Atlas Okyanusuna kadar uzanmıştır. Her ne kadar son halife Hz. Ali döneminde yaşanan iç siyasi 1 Fatma ÇAPAN, Bizans İmparatoru Herakleios Döneminde(610-641) Arap-Bizans İlişkileri, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, S.222, İstanbul-2016, s.8. 2 Daha geniş bilgi için bkz. Fatma ÇAPAN, s.9-11. The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 145-159 III.Abdurrahman Ve Oğlu Hakem El Mustansır Dönemleri’nde Endülüs’te İlim (H. 300- 366/M.911-977) karışıklıklar nedeniyle kısa bir durgunluk süreci yaşandıysa da Şam Valisi Muaviye’nin 661 yılında Emevi Devleti’ni kurmasıyla birlikte bu fetihler yeniden hız kazanmıştır. Bu fetihler arasında Kuzey Afrika üzerine yapılanlar daha sonra Müslümanlara İspanya geçme ve orada asırlar sürecek olan Endülüs Medeniyetinin temellerini oluşturma fırsatı vermiştir. Muaviye b. Ebu Süfyan ülkesindeki iç karışıklıkları giderdikten sonra hızlı bir şekilde fetih hareketlerine başlamıştır. Oğlu Yezid ve Mısır Valisi Ukbe b. Nafi’nin de dahil olduğu büyük bir orduyla batıya doğru hareket etti. Kartaca ve Tunus gibi önemli şehirleri ele geçirdiler3. Mısır Valisi Abdülmelik b. Mervan döneminde Musa b. Nusayr Mağrip’in fethi için görevlendirildi. Müslümanların Endülüs’e4 geçişi Emevi Halifesi Velid b. Abdülmelik b.Mervan(H.86-96/M.705-715) döneminde gerçekleşmiştir5. Musa b. Nusayr halifeye bir mektup yazarak: “Endülüs’ün havası Şam gibidir. İklimi Yemen gibi ılık ve yağışlıdır. Baharat ve Parfüm’de Hindistan gibidir. Haraç ve vergi bakımında Ahvaz (İran’da bir bölge) gibidir. Madenleri ve mücevherleri Çin gibidir. Sahillerin önemi ise Aden gibidir ” demiş ve buraların fethi için izin istemiştir6. Musa b. Nusayr bütün bunları düşünürken beklemediği bir fırsatla karşılaştı. İspanya Kralı Rodrik tarafından Sebte şehir muhahızlığı görevine getirilen Kont Julyanus, Kral ile arasının açılması üzerine Musa b. Nusayr’a elçi göndererek Sebte şehrini teslim edeceğini söylemiştir. Aynı zamanda Kral Rodrik’in bir takım zaafiyetinden onu haberdar etmiştir7. Bunun üzerine Musa b. Nusayr durumu iyice tetkik edebilmek için Tarif b. Malik’i 500 kişilik bir ordunun başında H.91-M.710 yılında İspanya’ya gönderdi. Tarif b. Malik’in önemli miktarda ganimetle dönüşünden sonra Musa b. Nusayr çoktan beri tasarladığı fetih hareketlerini gerçekleştirmeye karar verdi. H. 92-M.711 yılında Tarık b. Ziyad’ı Sebte 147 Boğazı’nı geçmeye teşvik etti. Bu sırada İspanya’da hakim olan Vizigot Krallığı Julyanus’un ifade ettiği gibi gerçekten de iç isyanlar, taht kavgaları gibi sorunlar nedeniyle zor günler yaşıyordu. Üstelik yahudileri zorla Hıristiyanlaştırma politikaları güden krallık bu nedenle her zamankinden daha sıkıntılı bir durumdaydı8. Nitekim Tarık b. Ziyad İspanya topraklarına rahatlıkla ayak basabilmiştir. Tarık b. Ziyad sahildeki gemilerini yakarak askerine “eğer sabır ve sebat edersiniz muzaffer olarak Endülüs’ü fethedersiniz. Yoksa düşman hepimizi denize döker” demiştir. Onun bu sözleri üzerine daha da cesaretlenen İslam askerleri bölgenin valisi Tudmir üzerine yürüyerek onu geri çekilmeye mecbur etmişlerdir9. İspanya Kralı Rodrik kıtanın dört bir yanından topladığı 90.000 kişilik ordusuyla İslam orduları üzerine sefere çıksa da sekiz gün süren savaşta yenilgiye uğramıştır Tarık b. Ziyad tarafından öldürülmüştür. Musa b. Nusayr, Rodrik’in kesik başını zaferi müjdelemek amacıyla halifeye göndermiştir10. Bundan sonra Tarık b. Ziyad Tuleytula(Toledo)’ya kadar ilerlemeye muvaffak olurken, Musa b. Nusayr da bugün 3 Ziya Paşa, Endülüs Tarihi, Selis Yay., İstanbul-2012, s.30-31. 4 Endülüs kelimesi V. yüzyılda İspanya’nın güney sahillerine yerleşen Got kavimlerinden olan Vandalocia’lara dayanmaktadır. Araplar bu toprakları fethetmeye gelince bu topraklara Vandolocia’ların yaşadığı yer anlamında Endülüs adını verdiler. Bugün dahi İspanya’nın güneyi Andalucia Bölgesi olarak anılmaktadır. Bkz. Halil El Zekruti, Feth’il Arab ve El Müslimin Li Bilâd El Endülüs, El Dirased El Tarihiyya ve El Hadariyya Yay., C.IV., S.14, Irak, 2012, s.4. 5 Daha geniş bilgi için bkz. İsmail Hakkı Atçeken, Endülüs’ün Fetih Süreciyle İlgili Farklı Görüşlere Eleştirel Bir Yaklaşım,Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, S.16 Konya-2003, s.27-49. 6 Joustaf Lupon, Hadara El Arab,(Arapça’ya tercüme eden, Adîl Ziyetir), Hindavî Yay., Kahire, 2012, s.266;Ziya Paşa, s.34-35. 7 Ziya Paşa, s.35-36. 8 Mehmet Özdemir, Endülüs(İslam Hakimiyetindeki İspanya), Diyanet İşleri İslam Ansiklopedisi, C.11, s.211. 9 Ziya Paşa, s.36-37. 10 Ziya Paşa, s.39. The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 145-159 III.Abdurrahman Ve Oğlu Hakem El Mustansır Dönemleri’nde Endülüs’te İlim (H. 300- 366/M.911-977) kü Sevilla şehrine ulaştı oradan da Merda şehrine yönelerek burayı kuşatarak ele geçirdi11. Bundan sonra Tarık b. Ziyad ile Musa b. Nusayr İspanya’nın kuzeyini ele geçirdikten sonra Musa b. Nusayr batıya Tarık b. Ziyad ise doğuya yönelerek zaptedilemeyen yerler üzerine gittiler. 12. H.95-138/ M.714-755 yılları arası Endülüs’te Asrü’l Vîlat(Valiler Dönemi) olarak bilinmektedir13. Bu dönemde bazen Şam’daki halife tarafından atanan bazen onun adına Kuzey Afrika valileri tarafından atanan veya Endülüs askerleri tarafından seçilen yirmi bir vali iş başına gelmiştir. Valiler döneminde İslam fetihlerinin Avrupa içlerine kadar götürülmesine önem verilmiştir. Nitekim bu fetihler Fransa içlerinde Paris’e kadar uzanmıştır. Bu dönemin sonuna doğru Abbasiler, Şam merkezli Emevi hanedanlığına son vererek hanedan mensuplarını takibata uğratmaya başlamışlardır14. Bu olaylar yaşanırken ise H.138-316/M.755-929 yılları arası Endülüs’te El İmare El Emeviyye(Emevi Emirliği) olarak bilinmektedir. Emevi şehzadesi El Eddahil(dışarıdan giren) olarak da bilinen II. Abdurrahman b. Muaviye Abbasilerden kaçtıktan sonra Endülüs’e girip orada Emevi Devleti’ni kurmuştur15. Kurduğu emirlik onun döneminde ve torunları dönemine kadar sürmüştür. Torunlarından III. Abdurrahman El Nasır(H. 300-350, M.911-961) döneminde de emirlik halifeliğe dönüştürülmüştür. Bu dönem ise H.326-400/M. 929-1031’e kadar sürmüştür16. Ancak daha sonra merkezi otoritenin gücünü yitirmesiyle birlikte Endülüs Emevi Devleti yıkılarak onun enkazı üzerinde irili ufaklı birçok devlet kurulmuştur17. 148 III. Abdurrahman(H. 300-350, M.911-961)’ın tahta çıkmasından hemen once amcası Muhammed (852-886) döneminde devlet idaresi genç ve yeteneksiz kimselere teslim edilmişti. Bunun sonucu olarak da Araplar ve Berberiler çoğunlukta oldukları bölgelerde merkezi otoriteye karşı ayaklanmışlardı. Ayaklanmalar sonucunda merkezi idareden bağımsız ya da şeklen bağlı yirmiden fazla küçük devlet kuruldu. Dolayısıyla kuzey bölgelerindeki Hıristiyanlar da ayaklanmaya başladılar. Bu siyasi bölünmelerle birlikte sosyal bölünmeler de kendini göstermeye başladı18. III. Abdurrahman(H. 300-350, M.911-961) tahta çıktığında Endülüs’te durum içler acısıydı. Ünlü Arap tarihçilerden biri olan İbn-i Izârî19 bu durumla ilgili şunları yazmıştır’ : ‘’ Endülüs ateşin bölünüp dağılan közleri gibiydi, ateşi söndürdü ve depremi 11 Özdemir, s.211-212;Ziya Paşa, s.40-41. 12 Özdemir,s.212; Ziya Paşa, s. 45. 13 İbn Abdî’l Hakem, Füttuh Ifrıkiyye ve El Endülüs, (thk., Abdullah Tabaa), Darü’l Kitabî Lübnanî Yay., Beyrut,1987, s.69;Özdemir, s.212. 14 Özdemir,s.212. 15 El Hacî Abdurrahman Ali, Tarih El Endülüs Min El Fethel İslamî Hatte Sukut Gırnata, Darü’l Kalem Yay., (2. Basım), Dımaşk, 1987, s.39. 16 El Hacî, s. 39-40. 17 Özdemir, s.214. 18 Özdemir, s.213. 19 İbn İzari tam olarak adı Ebu el Abbas Ahmed b. Muhammed olup Fas’ta doğmuş bir Arap tarihçisidir. Ancak doğum tarihi tam olarak bilinmemektedir. Ölüm tarihi ile ilgili olarak da bir takım ihtilaflar bulunmaktadır. Ancak H.695, M.1295 tarihinde öldüğü hususunda tarihçiler genellikle birleşmektedirler. Yazdığı eserlerden biri olan el-Beyânü'l-Muğrib fi Ahbar el-mağrib ve Endülüs adlı eseri alanında en iyi eserlerden biri olarak kabul edilmektedir. Ancak bu kitabın üçüncü bölümünde H. 667 yılına kadar olan Endülüs tarihi ile ilgili bilgiler aktarılsa da bugün sadece elimizde H. 460 yılına kadar anlatılan kısmı bulunmaktadır. Daha geniş bilgi için bkz. El-zirklî, Hayır el-din, Kitabü'l El- e'lâm, Dar el-alem Yay., Beyrut 2002 ,C.VIII, s. 287. The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 145-159 III.Abdurrahman Ve Oğlu Hakem El Mustansır Dönemleri’nde Endülüs’te İlim (H. 300- 366/M.911-977) durdurdu.’’20 Abdurrahman el-Nasır(H. 300-350, M.911-961) bütün iç karışıklık ve fitnelere rağmen zekası sayesinde devletin birliğini sağlayarak Hilafeti ilan etmiş ve Emirü’l mü’minin yani Müminlerin Emiri ünvanını almıştır21. Daha sonra bütün gücüyle ilme ve kalkınmaya odaklanmıştır. Abdurrahman el-Nasır dönemi Endülüs’ün siyasi anlamda da zirveye ulaşmasını sağladı. Bizans İmparatoru VII.Kostantin(945-959) ve Alman İmparatoru I. Outto(962-973) gibi büyük İmparatorlar Halife’ye yakın olabilmek ve Sadakatını kazanmak çin Kurtuba’ya konsoloslar tayin ettiler .22 Endülüs Siyasi ilerlemenin yanında İktisadi, ilmi ve medeni alanlarda da büyük bir ilerleme kaydetmiştir. III. Abdurrahman’ın oğlu Hakem el-Mustansir(H.350-366, M.961-977) dönemi ile birlikte yeni bir kalkınma dönemi gelmiştir. Sanat, fikir ve çeşitli bilim dallarında bir çok alim ortaya çıkmıştır. Hatta İslami fikir de çok güçlenmiş hem batıda hem de doğuda yayılmaya başlamıştır. Hakem el Mustansır kendisi de bizzat bütün gücünü Endülüs’ün kalkınmasında ve İlmin ilerlemesinde kullanmıştır. Nitekim halklarının kalkınmasını ilme bağlayan Endülüs’lü hükümdarlar arasında ilme en önem verenler Abdurrahman el-Nasır(H. 300-350, M.911-961) ve oğlu Hakem el-Mustansır(H.350-366, M.961-977) olmuştur. Çalışmamıza konu olan bu dönemde siyasi gelişmelerden çok bu hükümdarlarların ilme verdiği önem ve katkı üzerinde durulacaktır. III. Abdurrahman El-Nasır Dönemi ve İlmin Yükselişi Abdurrahman El-Nasır ilmin yüksek olduğu bir çevrede yetişmişti, o nedenle çok küçük 149 yaşta ilme merak salmıştı. Devrin önde gelen büyük âlim ve fıkıh hocaları tarafından erken yaşta eğitilmeye başlanmıştır. On yaşında Kuran ve Hadisi-Şerif dersleri almaya başlamıştır, bunun yanında binicilik, matematik ve yabancı dil gibi alanlarda da eğitim görmüştür.23 Tarihçilerin yazdıklarına göre Abdurrahman El-Nasır’ın huzurunda birçok önemli âlim ve edebiyatçı çeşitli etkinlikler düzenlemekteydiler. Bu âlimlerden bazıları edebiyatçı Abid- Rabbah, fıkıh âlimlerinden olan Muzur bin Sayit, Cerrah ve Tabib Ebu’l-Kasım El-Zehravi gibi o günün en büyük âlimlerinden oluşuyordu. Abid Rabbah Kurtuba'da doğmuş ve hilafet döneminin önde gelen en büyük yazar ve şairlerden biridir, yaşadığı dönemde roman ve şiire ağırlık vermiş, ’El-Akdu’l Ferid’ adlı eseriyle adını çokça duyurmuştur. Bu eserinde yazar Arap dili ve edebiyatı ile ilgili oldukça geniş bilgiler vermiştir24. Bir başka eseri de Tabaaî El-nisa fi El- ğazel bu eserinde kadınlara atıfta bulummuştur. Hayatını son yılarını felç olarak geçiren alim H.328 yılında vefat etmiştir25. El-Zehravi Endülüslü bir âlimdı, Endülüs'ün Hilefet döneminin Batı aleminde “Albucasis” adıyla bilinmiştir. İslam Aleminde ortaya çıkan en ünlü cerrah sayılmıştır. “Limen ecizaa an eltelif” adlı kitabı El-zehravî'nin en önemli eseridir. Bu kitap 30 ciltten oluşmuş ve tıb ansiklopedisi sayılmıştır. Yazdığı eserlerin yanı sıra icat ettiği 20İbn-i Izârî, el-Beyânü'l-Muğrib fi Ahbar el-mağrib ve Endülüs,thk.G,Kolan.L,Provençal,DarEl_sekafe, Yay., Beyrut 1980, C.II, s. 158. 21İbn-i İzârî, s. 159;Nuri Ünlü, İslam Tarihi(Başlangıçtan Osmanlılara Kadar), C.I., Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yay., İstanbul-2014, s.319. 22El-Mezru’ . Vfa., El-halife el-emevî El-Hakem el-Mûstansir(H 366-350),Yüksek Lisans Tezi, Camia Üm El-kûra küliye el-Şaria ve Aldirasat el-İslâmiye, Üm el-küra Yay., Mekke 1983, s. 6. 23Anân Muhamed. Teracım İslamiya Şerkıya ve Endülüsiya , Mektebetül-hâncî Yay., Kahire, 1970, s.167. 24 Bkz. Abid-Rabbah, El Akdu’l Ferid, (thk. Mufid Kamja), Dar’el Kitab el İlmiye Yay., Beyrut, 1983. 25 İbnü'l Feradî. Tarih Ulamaü’l Endülüs. Dar el-mısrıya, Yay., C.I., s38. Kahire 1966, s.38. The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 145-159 III.Abdurrahman Ve Oğlu Hakem El Mustansır Dönemleri’nde Endülüs’te İlim (H. 300- 366/M.911-977) tıbbi aletler hem doğuda hem batıda bugüne kadar kullanılmaktadır26. Fıkıh alimi Muzur bin Sayit hakimlik, hatiblik yapıp yanı sıra şiir yazan endülüslü bir âlimdir. Kurtuba'da doğmuştur ve soyu Berberîlere dayanır. Endülüs'te Emevî döneminde yaşamıştır. Halife Abdulrahman El- nasır tarafından El-zahra şehrinde hatiblik ve imamlık yapması için Büyük Camii'ye tayın edilmiştir. Yıllar sonra Kurtuba'da baş kadılık görevine getirilmiştir. En önemli eserleri ise Ahkam El-ku'an ve El-nasihvemansuh’tur27 . El-nasır bu âlimlere çok saygı duymaktaydı ve onları hak ettikleri makamlara getirmekteydi, ayrıca bazı konularda onların fikirlerini alarak onlara verdiği değeri göstermiştir28. III.Abdurrahman’ın İlme verdiği önem yalnızca bunlarla sınırlı değildi, ayrıca Endülüs’te Büyük Kütüphanenin temelini atarak ne kadar kitap varsa toplatmıştır29. Atmış olduğu bu önemli adım ondan sonra gelen oğlu El-Mustansır döneminde Endülüs’ü yüceltmiştir ve dört bir yandan insanların ilim için Endülüs’e akın etmesini sağlamıştır. Bunların yanında III.Abdurrahman’ın döneminde Tıp alanında da büyük bir ilerleme gösteren Endülüs’e Abbasi Halifeliğinin hüküm sürdüğü ülkelerden tıbbi kitaplar getirilmiştir. Kayravan(bugünki Tunus)’da Tıp alanında bilimsel çalışmalar yapan İbn Cezzar “Zada El- Musafir Ve Kut el Hadar” adlı eserini kaleme almıştır. Bitkilerin şifalarından bahseden bu eseri İbn Cezzar’ın talebesi İbn Berîk’in ’Zada El-Musafir’’ adıyla eklemeler yaparak yeniden kaleme almıştır. Bu kitap tıp kitapları arasında öylesine önem arz etmiştir ki Konstantin el Ifrikî adında bir Hıristiyan alim tarafından Latince’ye çevrilmiştir. İbn Berîk daha sonra 150 Kayravan’dan Endülüs’e gelerek orada önemli tabiplerden olmuştur. Onun eseri bugün halâ tıp bilimine öncülük etmeye devam etmektedir30. Siyasi ve ilmi zekâsına ilaveten III. Abdurrahman şiirle de ilgilenmiştir31. Bu yüzden her zaman şiire önem vermiş ve şairleri yanında bulundurmuştur. Bazı tarih ve edebi eserlerde onun yazmış olduğu mısralar geçmektedir32. Ayrıca Habib bin Eusel-ta'î’nin şiirlerinin kitap haline getirilmesini emretmiş ve Endülüs’te çoğaltmıştır33. III.Abdurrahman Döneminin En Ünlü Âlimleri III.Abdurrahman dönemi birçok âlim ve edebiyatçının yetiştiği bir dönem olmuştur. Çalışmamızda sayılarının çok olması nedeniyle bu alimlerin tamamını incelememiz mümkün olmadığından en önemli olanlarından bazılarını kaleme alacağız; dini bilimler alanında Kasım bin Sabit bin Hazm en ünlü âlimdi, babası ile birlikte birçok Hadisler topladı, “Delayel” adında 26 Şevhî Abu Halil, Ulama' el-endülüs İbdaetühüm elmümeyeze, Dar el-fikir Yay, Dimaşk 2004, s. 35.; El-zirklî, Hayır el-din, Kitabü'l El- e'lâm, Dar el-alem Yay., Beyrut 2002 ,C. II, s. 311. 27 El-mükrî, Nefh el-Tîb min Guns el-Edülüs el-Ratîb,thk, Abdulhamid, M , Dar el_kutupel-Arabî Yay. Bayrut 1940, C.II., ,s. 372-373. 28El-sircanî. Rağib, "Abdulrahman el-nasir ve El-İlm fi Endülüs" ,http://islamstory.com/ar.,29 Temmuz 2013, s.2. 29Hamede, Muhammed, el-Mektebet fi el- İslam, Müessesetü’l Risela Yay., Bayrut 1978, s. 122. 30El-Beşrî, s. 69;www.mawhopom.net. 31Ibnü'l-Ebbâr, el-Hulletü's-Siyer, (thk.Hüseyin Munis), el-Şirke el-Arabiye Yay., Kahire 1985, C.I, s.199. 32El-mükrî, Nefh el-TîbminGuns el-Edülüs el-Ratîb,thk, Abdulhamid, M , Dar el_kutupel-Arabî Yay. Bayrut 1940, C.I., ,s. 379. 33El-zübeydî, Tebekatü’lNehviyyın ve el-luğavyyın, (thk, İbrahim M.) Darü’lMearif Yay., Kahire 1984, s.306-307. The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 145-159 III.Abdurrahman Ve Oğlu Hakem El Mustansır Dönemleri’nde Endülüs’te İlim (H. 300- 366/M.911-977) hadis ve tefsir kitabı yazdı ama kitabı bitiremeden vefat etti daha sonra kitabını babası tamamlamıştır34. Dini bilimler alanında çalışanlardan biri de El-Munzir Sait Balutî olmuştur. Bu zat aynı zamanda verdiği hutbelerle de ünlüydü. En önemli eserleri “El-Enbah Ala İstinbatü'l- Ehkam Min Kitabu'llah” ve “El-İbene fi Haka'ik Usul El Diyene” adlı kitaplardır35. Edebiyat alanında da birçok âlim ortaya çıktı. Bunlar arasında en öne çıkanları bin Abid Rabbah, şiirde ise Nabığ el-Ramedi ve Muhammet bin Yahya el-Kalkat olmuştur. Felsefe dalında ise III.Abdurrahman tarafından toplumun itikadının bozulması endişesiyle kitaplarının yakılması emredilen Muhammet bin Abdullah bin Marrah el-Kurtubi öne çıkmıştır36. El-nasır Tıp’a çok önem göstermiştir, bu alanda en önemli eser VII.Kostantin’in El- Nasır’a göndermiş olduğu Diskorodis’in tıp ile ilgili kitabı olmuştur. Gönderilen bu kitapta birçok bitkinin adı ve özellikleri bulunmaktaydı, El-nasır bu kitabın tercüme edilmesi için Bizans kralından bir âlim göndermesini istemişti. Bunun üzerine Konstantin ona Nikola isimli bir Rahip göndermişti. Bunun sonucunda bu kitaptan oldukça istifade edilmesinin yanı sıra zamanla tıbbî eserler de çoğalmıştır. Bu gelişmeler Endülüs’te tıp okulunun ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Tıp alanında öne çıkan âlim ise Yahudi hekim Hasade bin Şabrut ve İbn Temih olarak bilinen Yahya b. Yahya olmuştur37. Anlaşıldığı üzere III.Abdurrahman ilme verdiği önem nedeniyle çağdaşları olan bazı imparatorlar tarafından da saygıyla karşılanmıştır. İlim adamlarına gösterilen saygı ve hürmetten dolayı III.Abdurrahman döneminde Endülüs’e birçok âlim akın etmiştir, bunlardan biriside Ebu Ali El-Kalî olmuştur. Abu Alaa El- 151 kalî (H.288-356), Diyarbakır'daki Menar'da doğmuştur. Eğitimi için Bağdat'a gitmiştir. Dil alanında çalışmalar yapmıştır. Bağdat'ta çok kaldığı için Bağdadî lakabı ile adlandırılmıştır38. Gelmeden önce El-Nasır’a Kurtuba'ya gelmek istediğini yazmış ve sonrasında da Endülüs’e giderek ilmini orada yaymaya başlamıştır. El-Kalî dil alanında önemli eserler yazmıştır. “Nevadir” ve “Bar’i” kitapları bunlardan ikisidir. Bu alanda eser veren âlimlerden birisi de mantık ve matematik uzmanı Muhammet bin İsmail Maruf olmuştur.39 Bu belirtmiş olduğumuz âlimler III.Abdurrahman döneminde Endülüs’ün altın çağı yaşamasında büyük bir rol oynamışlardır. Abdurrahman El-Nasır’dan sonra tahta geçen oğlu Mustansır döneminde Endülüs’te ilim zirveye ulaşmıştır. El-Hakem El Mustansır Dönemi ve (H.350-366, M.961-977) İlmin zirvesi El-Hakem El- Mustansır Endülüs tarihindeki en önemli hükümdarlardan biridir. Özellikle İlme verdiği önem onu farklı bir boyuta ulaştırmıştır. Babası III. Abdurrahman, onun ilim ortamında o günün en önemli âlimlerinin elinde yetişmesini sağlamıştır. Bu da Mustansır’ın önemli bir âlim olmasında çok büyük rol oynamıştır. Matematik, edebiyat, Arapça dil-bilgisi gibi birçok alanda eğitim görmüştür. Bunun yanı sıra İbn Asbaa’dan biyoloji dersleri, Ali 34İnü'l-Feradî, Tarih Ulamaü’l Endülüs, Dar el-mısrıya Yay., Kahire 1966, C.I., s. 57. 35El-Mezru’, s.126. 36Özdemir, s.221;Seyyid, Abdulaziz , Tarih el-Müslümin ve Eserehüm fi el-Endülüs, Darü’l Mearif Yay., Bayrut 1962, s 312. 37Radî, Ali., El-Nasır ve Endülüs, Darü’l_Kitap el-Arabî Yay., Kahire 1966, s 67. 38 El-zirklî, Kitabü'l El- e'lâm,C.I, s. 321. 39Saa'd Endülüsî, Tabekatü’lÜmem ,(thk. Luvis.Ş.) Metbaa Kesulukiye Yay. .Bayrut 1917, s. 101. The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 145-159 III.Abdurrahman Ve Oğlu Hakem El Mustansır Dönemleri’nde Endülüs’te İlim (H. 300- 366/M.911-977) Rayi’den de Tarih dersleri almıştır. Eğitim aldığı âlimler Mustansır’ın ilmi karakterinin oluşmasında çok büyük rol oynamışlardır.40 Mustansır’ın ilim ortamında yetişmesi onu bilime ve âlimlere çok yakınlaştırdı. Âlimler de onun şahsiyetinden etkilenmekteydi ki bazı ilim meclislerinde onun sözleri konuşuluyordu. Tarihçi El-Humeydi onun hakkında “ Mustansır gerçek bir âlimdir ve hatta yazdıkları diğer âlimler tarafından kaynak olarak alınmaktaydı” demiştir41. Mustansır Endülüs’ün gelişmesinde çok büyük bir rol oynamıştır. Kendisi de ilme maddi ve ilmi faydalar sağlamıştır. “Ensebü’l- Tayyibin ve Aleviyyunü’l-kadimin mine’l-Magrib” adında Fas’tan gelenlerle ilgili bir kitap yazmıştır42. Bazı oryantalistler Mustansır'ın ilme verdiği hizmeti şöyle yorumlamışlardır. “ Ondan önce İspanya’yı ilme önem veren birçok kişi yönetti, fakat hiç kimse ilme ve kitaplara onun kadar hizmet etmemiştir”43. Mustansır birçok ilim adamını ve kitaplarını Endülüs’te toplamıştır. Bazı oryantalistlerin tabiriyle ‘Mustansır ilimle o kadar ilgiliydi ki gaza ve cihat anlayışı geri planda kaldı…’44. Oryantalistlerin söylemlerinde doğru noktalar olsa da cihat ve gaza ile ilgili söyledikleri yanlıştır. Çünkü bu dönemde az da olsa savaşlar yapılmıştır. Kaldı ki Mustansır döneminde çok fazla cihat olmamasının sebebi babasının Hıristiyanlarla yaptığı barış antlaşmalarıdır. Nitekim Mustansır, tarihçi El Hamidî’yi Rum gazvesine devam etmiş ve Germenlerle de savaşmıştır.45 Ayrıca İbnü’l Hatib Mustansır ile ilgili " Cihat yapmak için öyle istekliydi ki onun döneminde Krallar gelip barış talebinde bulunmuşlardır. Bunun sebebi 152 devletin gücü ve Mustansır’ın cihada olan ilgisiydi’46 demiştir. Endülüs'te İlmi Hayatın Gelişmesinde Mustansır’ın Çabaları Mustansır Endülüs’te ilmi hayatın gelişmesi için çok çaba sarf etmiş ve birçok faaliyette bulunmuştur. Birçok bilim dalıyla ilgilenmiştir. Bilim adamlarına araştırma yapmaları için maddi ve manevi destek sunmuştur: Tüm ilim ehlini ve şairleri meclisinde topladı ve onlara ihsanda bulundu. Tüm meclislerde onları da yanında bulundurmuştu. Bilim adamlarına kendi alanlarında eser vermesi için gerekli kolaylıkları sağlamıştı. Bu konuyla ilgili El-İşbilî, “Onun döneminde ulema sayısı çoğalmış, ilimler tasnif edilmiş ve bölümlere ayrılmış" 47 demiştir. Mustansır’ın ilme verdiği önem karşılık bulmuş ve bu dönemde alanında en iyi olan âlimler yetişmiştir. Din alanında; El-Leysi, El-Sağri, İbin El-Fahhar, Dil ve Edebiyat alanında; Ebül Ali El-Kalî ve İbin El- Saffar vs., Tıp alanında; El-Harrani ve El-Zehravi. Bunlardan Abu'lKâsim 40El-mükrî, s.395;Ünlü, s.322. 41El-hümeydî, Muhammed bin Fütüh, Cezvetü'l–Müktebes fi TatihUlama'ül Endülüs, (thk,Maaruf, B. Dar el- garb el-İslamî), Tunus 2008, s.101. 42El-Mükrî, C.III,s 60. 43Palanthia, A. Tarih el-fikir el-endülüsî, (Arapça’ya (Çev).Hüseyin Mü’nis), Mektebetül-Sekâfe El- diniya Yay., ,Bûr Said 1955, s.10. 44Lin Paul. Kısatü’l el-Arap fi Aspanya , (Arapça’ya Çev., Ali, Carm ), Müessesetü’l Hindavî Yay., Kahire 2014, s.141. 45El-hümeydî, Muhammed bin Fütüh, Cezvetü'l –Müktebes fi Zikir vülatü'l Endülüs,(thk,İbarî, İ. Darü'l el-Mısrıya), Kahire, 1966,s.6. 46İbnü'l-Hatîb, Ebû Abdulâh Zü'l-vizâreteyn Lisânüddîn Muhammed b. Abdullâh b Saîd el-Endelüsî (713- 776/1313-1374), el-İhâta fî ahbâri (târîhi) Gırnâta, ( thk. M. Abdullah İnân), Mektebetü’l-Hâncî Yay., Kâhire 1974.c1,s 478. 47El-sircanî.."Abdulrahman el-nasir ve El-İlm fi Endülüs",http://islamstory.com/ar, s.3. The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 145-159 III.Abdurrahman Ve Oğlu Hakem El Mustansır Dönemleri’nde Endülüs’te İlim (H. 300- 366/M.911-977) Bin Abbas el- Zahravî, Endülüs'te yaşamış, İslam dünyasının en ünlü cerrahlarından biriydi. Bu mesleği icra ederken kullandığı tıbbi aletleri kendisi icat etmiştir. Hicri 400 yılında vefat etmiştir48. Matematik, Astroloji ve Coğrafya alanlarında; El- Micritî ve İbnü’l Semh gibi ismini zikrettiğimiz bu âlimler ilim ve edebiyat alanında da dönemlerinin en iyi eserlerini vermiş bilime katkı sunmuşlardır49. Bunlardan El-Micritî Micrit'ta “ Madrid “ doğmuştur. Astronomi, Kimya ve Matematik alanlarda ansiklopedist olarak bilinen bir alimdir. Astronomi'de Batlamyus'un yazdığı kitabın çevirisine katılmıştır ve Elharezmi'nin astronomik tablolarını geliştirmiştir. Gökbilimciler ve matematikçiler için Endülüs'te özel bir okul tesis etmişti ve bu okulda bilim adamları yetiştirilmiştir50. Mustansır babası gibi kitaplara önem vermiştir. Çünkü O, kitaplar olmaksızın bilimin gelişmeyeceğini düşünüyordu. Bu sebepten bütün kitapları bir yerde toplamaya çalışmıştı. Bu bağlamda Şam, Bağdat ve diğer İslam şehirlerinde yeni yazılan ve nadir bulunan kitapları bulmak için memurlar tayin etmişti. Fiyatı ne olursa olsun kitaplar satın alınıp Kurtuba’da toplanmıştır. Bu durumla ilgili Asfahani "(Ağani-Şarkılar) kitabını yazdığım zaman Mustansır bu kitabı ilk okuyan olmak için kitabı satın alması için bana bir heyet gönderdi ve bin dinar karşılığında kitabı satın aldı" 51 demiştir. Endülüs Emevi Devleti Haciblik52 makamında bulunan kişinin o günlerde maaşının 80 dinar olduğunu göz önüne aldığımızda Mustansır’ın kitaplara verdiği değerin ne kadar üstün olduğunu idrak edebiliriz53. Mustansır ilmi hayatın daha fazla gelişmesi için eğitime de büyük önem vermiştir. İbni 153 İzari’nin ifade ettiğine göre “Mustansır 27 kütüphane kurulmasını emretmiştir. Bunlardan üç tanesi Kurtuba Camisine bağlı olmak şartıyla Endülüs genelinde ve Kurtuba’nın farklı semtlerinde olmuştur. Bu kütüphanelerde çocuklara eğitim vermesi için fakih ve bilim adamlarını görevlendirip maaş ve ikramlarda bulunmuştur. Bu okullarda Müslüman çocuklar daha fazla iltifat görmüştür”54. Mustansır fakir çocuklarının da eğitim görmesini sağlamak amacıyla Kurtuba genelinde küçük eğitim noktaları oluşturmuştur. Böylece Mustansır döneminde ilim zenginlere has olmaktan çıkmış ve toplumun geneline yayılmıştır. Mustansır Döneminde Saray (Kurtuba) Kütüphanesi III. Abdurrahman döneminde temelleri atılan Kurtuba kütüphanesi zamanla öylesine bir gelişme kaydetmiştir ki döneminin üniversite işlevini görmeye başladı. Hatta burası için Dar’ül Ulum (ilim evi) denilmekteydi. Mustansır’ın İslam dünyasından topladığı kitaplar sürekli olarak Kurtuba kütüphanesine geliyordu. Dolayısıyla bu kütüphane Mustansır döneminde İslam dünyasının en büyük ve önemli kütüphanesi haline gelmiştir. Herhangi bir konuda bilgi sahibi 48 El-zirklî ,Kitabü'l El- e'lâm, C. XI, s.311 49El-Beşrî,. El-hayat El-ilmiyye fi Asır El-hilafe fi El-endülüs, s. 77. 50 . El-zirklî, El- e'lâm,C,VII. s 224. 51El-İbadî Ahmed, Fi Tarih el-mağrib ve Endülüs. Darü’l Nahda el-Arabiya Yay., Bayrut, 2000, s 210;Ünlü, a.g.e., s.323. 52 Endülüs’te idari bir makam olan Haciblik makamında bulunan insanlar Halife ile görüşmek isteyen devlet adamları veya elçileri Halifenin huzuruna çıkarmakla yükümlüydü. Ayrıca bunun dışında vilayetlerde görevli Valilerin işlerini takip eder, ordunun da liderliğini yapardı. Bu makama gelen kişilerin öncelikle güvenilir olmaları, askeri işlerden anlamaları ve bilimsel donanıma sahip olmaları gerekirdi. Daha geniş bilgi için bkz. Mukrî, a.g.e., C.I., s.216. 53 El Kahtanî Alî Ahmed, Eddevle El Âmiriye Fi El Endülüs, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ummu’l Kura Üniversitesi, Mekke,1981, s.18. 54İbn-i İzârî, s. 240. The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 145-159 III.Abdurrahman Ve Oğlu Hakem El Mustansır Dönemleri’nde Endülüs’te İlim (H. 300- 366/M.911-977) olmak isteyenler bu kütüphaneye başvuruyordu. Kütüphane o kadar büyüdü ki tüm İslam dünyasında adından söz edilir hale geldi. İlmin gelişmesinde ve fikri hayatta topluma yön gösterici olmuştur55. Kurtuba kütüphanesiyle ilgili El-Mukri “Kütüphanede 400 bin kitap bulunmaktaydı ve kütüphanenin taşınması gündeme geldiğinde bu taşınma işlemi 6 ay sürmüştür”56 demektedir. Günümüz kütüphanelerinde uygulanan tasnif işlemi o dönem Kurtuba kütüphanesinde kullanılmıştır. Kütüphane içinde 44 adet indeks bulunmaktaydı ve her indeks 50 sayfadan oluşmaktaydı ve her sayfada cilt ve eser isimleri bulunurdu57. Kitap merakı sadece Mustansır’la sınırlı kalmamıştır. İleri gelen devlet adamları, âlimler, aydınlar ve hatta kadınlar bile kütüphane kurmuşlardır. Kadınlar arasında en ünlü kütüphane sahibi Ayşe bint Ahmet Kurtubiyya’dır58. İbn-i Hayyan Müktebes adlı kitabında onun hakkında “ Endülüs'te yaşadığı dönemde kadınların arasında onun gibi eğitimli, anlayışlı, edebi, şair, fasahatlı bulunmamıştır. El yazısı yeteneğiyle Kur'anı kerim yazmıştır “ demiştir. Halife Mustansır tarafından kitapların toplama görevine tayin edilmiştir. İlmi hayatı için evlilik kabul etmeyip bekar ölmüştür59. Kurtuba Camiinin (Cami’ül Kebîr) Üniversiteye Dönüştürülmesi Camiler İslam dünyasında önemli bir yere sahiptir ve şehirler camilerin etrafında şekillenir. Endülüs’te bunun çok güzel örneklerini görmekteyiz. Mustansır döneminde Kurtuba nüfusu artmıştı ve Cami’ül Kebir ihtiyaçları karşılamıyordu. Mustansır 967 yılında caminin ibadethane kapasitesinin arttırılmasını ve ilmi faaliyetler için yerler yapılmasını emretmiştir.60. Cami’ül 154 Kebir’de dersler halkalar halinde yapılmaktaydı ve her halkada ayrı bilimler öğretilmekteydi. Mustansır dönemiyle beraber dini ve edebi bilimlerin yanında Matematik, astronomi, tıp, coğrafya, tarih vb. dersler de verilmeye başlanmıştır61. Tüm bu çabalar karşılığını vermiş birçok âlim ve hocanın dersler verdiği Cami’ül Kebir üniversite hüviyetine kavuşmuştur. Mustansır Kurtuba üniversitesinin teşkilatlanmasına önem vermiş maddi ve manevi bütün imkânları sunmuştur. Üniversitenin işlerini takip etmesi için kardeşi El-Münzir Bin Abdurrahman’ı rektör olarak tayin etmiştir. Tüm bunlarla da yetinmemiş, zaman zaman üniversiteye gelerek kendisi bizzat teftiş edip eksiklikleri gidermiştir62. Üniversitenin başarısı Endülüs sınırlarını aşmıştı63. Tüm İslam dünyasından ve gayrimüslim dünyadan öğrencilerin cazibe merkezi haline dönüşmüştü64. İspanyol ve Avrupalı âlimler 55El- kalkaşandî, Ebi'l Abbas Ahmed, Subhi'l el- A'ş'i, Darü’l Kitap el-Mısırî Yay., Kahire,1922, C.I., s. 466. 56İbnü'l Ebar, s. 201. 57İbnü'l Ebar, s. 203. 58Anân. Muhamed, Devletü’l İslam fi’l-endülüs,Mektebetül-hâncî Yay., Kahire, 1990, C.I, s.509. 59 El-mükrî, Nefh el-Tîb, C IIII ,. s. 290. 60İsa Muhammad, Tarih el-ta’lim fi İspanya, Darü’l Fikir el-Arabi Yay., Kahire, 1982, s. 1-2. 61El-Mezru’, s 174. 62El-Mezru’, s 176. 63 Endülüs’teki bu ilim bütün dünyanın dikkatini çekmeye uzun asırlar boyunca devam etmiştir. 11. yüzyılda müstakil bir krallık olan ancak daha sonra 13. yüzyılın sonlarında İngiltere’ye katılacak olan Kral Wales’in ülkesinden 18 kişilik bir kız öğrenci grubu İşbiliyye’ye gönderilmiştir. Bu grupta kendi kardeşinin kızı da bulunmaktaydı. Elçilik heyeti hükümdar Hişam El Mu’ted Billah’a(H.418-422- M.1026-1031) verdiği mesajda “…sizin ülkeniz ilim merkezi haline dönüştüğünden size bu heyeti gönderdik ki bu ilmin nurundan alıp bizdeki cehalet karanlığını aydınlatmak isteriz” demiştir. Hişam bu teklifi kabul ederek devlet adamlarından bazılarını bunlarla ilgilenmesi için görevlendirdi. Hatta devlet The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 145-159
Description: