ebook img

iSLAMDA MÜŞRiK ÇOCUKLARI MESELESi Dr. Arif AYTEKiN ÖZET Müşrik çocuklan meselesi ... PDF

18 Pages·2010·0.86 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview iSLAMDA MÜŞRiK ÇOCUKLARI MESELESi Dr. Arif AYTEKiN ÖZET Müşrik çocuklan meselesi ...

Atatürk Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi, sayt:30, Erzurum 2008 iSLAMDA MÜŞRiK ÇOCUKLARI MESELESi Dr. Arif AYTEKiN ÖZET Müşrik çocuklan meselesi, başka bir deyişle Gayr-i müslimlerin akil baliğ olmadan ölen çocuk/ann m meselesi, Kader konusu ile de iç içe olan bir meseledir. Bu çocuklarm Cenette mi yoksa Cehennemde mi olacaği hususu mese/enin özünü oluşturur. Bu mesele hakkmda, Hz. Peygamber taratmdan zaman zaman değişik hükümler verilmiştir. Bu hükümler/e, öncelikle yeni müslüman olan insaniann yönünün ve özünün tam olarak Kur'ana ve islam'a çevirmeleri hedeffenmiş aynca da islam toplumunun düşmanianna karşi savunma stratejisi geliştirilmiştir. Konunun bu yönü esas almarak yapilan araştirma, daha çok bir usül çalişmasi niteliği arz etmektedir. Neticede, bu konuda varid olan Hadislerin ve yaşanan olayiann daha doğru an/aşJ!Ip daha kolay an/atJ/miş o/acağma inamyoruz. Aksi takdirde meselenin tarfişmasi bugüne kadar olduğu gibi sürüp gidecek ve nas/ar arasmdaki müşkiller de çözümlenemeyecektir. Anahtar Kelime/er: Ve/ed, Zerari, FJtrat, Beyat, Akil baliğ, Şirk, Müşrik, Cahi/iye, Fetret, Azap, Resül, Nezir, ABSTRACT The Matter of Polytheist's Children in Islam The problem of the Paganist children that are they put in the Hel/ with their fathers or they wi/1 become inhabitants of the Paradise in the case of their death before adultary age? But the decisions that have been put ab out them by the Prophet of islam were very different from each other at the period of the twenty years because of the difference politica/ and the social conditions in early times of islam. lt is a matter of fact that the Prophet has intented to make the early muslims to turn thier face to the Ho/Iy QURAN. But when these conditions have been chanched in favor of the Muslims The Prophet, peace be up on him, declared that all the children, inc/uding the Pagan's children are going to be inhabitants of the Paradise. Consequant/y the /ast decision of the Prophet about the children became with the same judgement of the Ho/Iy Quran. Key Words: Child, Pagan, Paradise, Hel/, Messenger, Decision, Paradise Dr. Arif AYTEKiN -122 Giriş Müşrik çocuklarının cehennemlik mi yoksa cennetlik mi oluşu messlenin çıkışı, toplum hayatında yer alışı ve tedricen gelişimi, Hz. Peygamberin zamanında ve O'nun siyaseti çerçevesinde ele alınacaktır. Bu açıdan bakıldığında konunun sosyolojik ve psikolojik boyutları da görülmüş olacaktır. Bu çerçevede Hz. Peygamberin sünnetindeki uygulamaların vardığı sonucun, geçirilen marhaleler sonunda, Kur'an1 delilden çıkarılan hüküm ile aynı olduğu görülecektir. Bu demektir ki, diğer bazı şer'i hükümlerde olduğu gibi "Müşrik Çocukları Meselesi" konusunda da tedricilik prensibi öne çıkmıştır. Belli bir süreç içinde kaydedilen aşamalar neticesinde konunun arz ettiği bütünlük anlaşılabilmekte ise de; Kelamcılar, Hadis Şarihleri ve Tefsirciler, mevcut nasları çoğu kez tek başına ele almış ve tahmin edilemeyecek kadar ayrıntılara girmişlerdir. Bu kadar ayrıntı içerisinde konunun bütünlüğü gözden kaçmıştır denebilir. Bu hususu gözeterek yapacağımız araştırma, hükmü önceden belli olan bir tespit ve usul çalışması niteliği arz edecektir. Bunun bir anlamı da, şartların avdet etmesi durumunda, sürece ait hükümlerin de avdet edeceği hususudur. Söylenmesi gereken diğer bir husus da kullanılan deliliere bakış açısı olacaktır: Mesele hakkında özellikle müfessirlerce doğrudan delil olarak kullanılan ayetlerin konu ile ilgili yorum ve kısa değerlendirmeleri makalenin sonunda verilmiştir. Buna göre isra Suresinin 15. ayetini, mesele hakkında doğrudan delil olarak kabul ettik. Delaylı bir şekilde, başka bir deyişle ikinci dereceden istidlal edilen ayetler (Tur,52/21; Vakıa,56/17; insan,76/19;) konu ile ilgili bölümlerde verilmiştir. Müşrik çocuklarının cehennemlik oluşunu bildiren Hadislerle yine bu çocukların durumunun Allah'a kaldığını bildiren Hadisler, sıhhat derecesi açısından tartışılmaz. Buna karşılık geçiş dönemi diye adlandırdığımız sürece ait hadislerin sıhhat derecesi tartışı lmaktadır. Semüre Hadisi, Arasat Hadisi, Cennet Hizmetçiliği ile ilgili Hadisler buna örnek olarak verilebilir. Ancak Bu Hadislerin de ilgili birtakım ayetlerle desteklendiği söylenebilir. Cennet Hizmetçiliği ile ilgili haberde olduğu gibi. Kavramlar Messlenin daha iyi anlaşılması bakımından konumuzia ilgili bazı kavramların hatırlanmasında yarar vardır. Bu kavramların belli başlıları şunlardır: islamda Müşrik Çocuklan Meselesi------------------------ 123 MüŞrik, Katir: Müşrik çocukları meselesinde, "Şirk" kelimesinin zaman zaman "küfür" yerinde kullanıldığı görülür. Aynı şekilde "Müşrik" ile "Kafır" de eş anlamda kullanılmaktadır. Mezhep imamlarına nispet edilen görüşe göre "Küffar ile savaşa, çocuklar ile kadınların öldürülmesinden başka çare yoksa bu takdirde çocukların telef edilmesinde beis yoktur" şeklindeki ifadeler, "Müşrik" ile "Kafır" kelimesinin eş anlamlı olarak kullanıldığınıgösterir. Buna göre "Müşrik çocukları" tabiri ile "Küffar Çocukları" aynı anlamda kullanılmış sayılır. 1 "Şirk" ile "Küfür" de, ele alacağımız problem açısından aynı anlamda kullanılmaktadır. Daha çok "Müşrikll tabiri kullanıyor ise bu, ilk Müslümanlarla meselesi olan ve onlarla mücadele edenlerin, Mekke'deki müşriklerin olmasındandır. Ve/ed:(.JJ;) Baliğ olmayan çocuk demektir. Çoğulu "Evlad" olan bu kelime, "Müşrik Çocukların karşılığında "Evladu'l-müşrikin" müşrik anne ve babadan olma çocuklar demektir.ı Tıfl (Ji.h ) Bu kelime de baliğ olmayan çocuk için kullanılmış olup çoğulu "Etfal" gelir. "Etfalu'I-Müşrikin" tabiri, "Ev!adü'I-Müşrikin" anlamında kullanılır. Zürriyet: (:i..:.J~ ) Bu kelime, büyük olsun küçük olsun, baliğ olsun veya olmasın, genel anlamda insanların nesli için kullanılabilir. 3 Kelimenin çoğulu "Zerari" olup "Müşrik çocukları" anlamında, "Zerariyyü'I-Müşrikinll terkibi ile kullanıldığında, reşit olmayan veya buluğa ermeyen çocukları ifade eder. Her üç ' kelimenin de müzekkeri ile müennesi arasında fark gözetilmemiştir. ei-Lahin: (~)UJ ) Kelime, Hadramut lügatinde "ei-Veled" = "Çocuk" anlamında kullanılır. Yaptıkları işleri, oyun oyuncak kabilinden olup işlerinde niyet ve Ahmet Davudoğlu, Müslim Şerhi, Vlll/475 Ayni, Bedreddin, Umdetu'I-Kari, fı şerhi Sahihi'I-Buhari, VII, 133, Mısır, 1972 J Ahmet Davudoğlu, a.e. Vlll/474; ( Evlad, Etfal ve Zerari kelimeleri 'Müşrik çocukları" terkibinde birbirleri yerine kullanılmaktadır. Bkz. Evlad: Buhari, cenaiz, 93; Müsli, kader, 26;Nesai, cenaiz, 60;Müsned 11/259. Etfal: Müsned ll 294. Zerari 1 Zerariyyu: Buhari, cenaiz, 93, kader,3; Müslim, chat.36, 37; Müsned,l215, IV/28 Or. Arif AYTEKiN------------------------------124 kasıt aranmaz. 4 Buna göre Lah in, kelimesi, buluğa ermemiş, kasıtlı olarak günah işlemesi mümkün olmayan veya günahı bilmeyen çocuk anlamında kullanılır. Hz. Peygamber, Taif tarafına bir gazaya çıktığında Sahabeden bir zat, ''Lah in" hakkında bir soru sorar. Yani Lahin'nin durumu nedir, ne dersiniz bize? Harp esnasında öldürülmeleri caiz midir, şeklinde soru sorar ve bir açıklama ister. Hz. Peygamber, o anda bu soruya bir cevap vermez. Fakat Gaza dönüşünde, "O Lah in hakkında soru soran kimdi, gelsin " der ve bunun üzerine o sahabi gelir, Hz. Peygamber de şu açıklamayı yapar: "Allah bu çocukların ne yapacaklarını çok iyi bilmektedir. Onlar Lahindir, öldürülmeleri yasaktır." 5 Fıtrat c)=.ill (Sözlükte): Kelime Arap dilinde bir şeyi uzunluğuna yarmak; ilk icat, bir şeyin yaratılışının başlangıcı ve ortaya çıkması, varlığın ilk yaratılışında aldığı özellik demektir.6 Bu işi yapana, yani bir şeyi ilk defa ortaya çıkarana, "Fatır" denir. Allah için kullanıldığında "Yaratma" anlamına gelir: "Allah, göklerin ve yerin yaratıcısıdır" anlamında ( Fatıru's-Semavati ve'I-Ard ) buyrulmuştur.? Bu kelime, yaratma dışında değişik anlamlarda da kullanılır: Araplar, devenin dördüncü dişinin arkasında bir diş çıkınca bu durum "Fattara" ( yardı ) sözü ile anlatılır. Yine ibn Abbas ( r.a.) der ki: "Bana iki A'rabi gelip de bir kuyu meselesini soruncaya kadar ben "fatır" kelimesinin manasını tam olarak anlamış değildim. Bu kişilerden biri : "Ene fatıruha" dedi, yani o kuyuyu kazan, ilk defa ortaya çıkaran benim, dedi.8 Fıtrat c) =.ili (lstılah olarak) : Hak dini kabule hazır ve bu dini kabul edebilir yapıda olmaktır. Buna, Hi/kat-i Asliye denebilir. Başka bir ifade ile Fıtrat, kulağın işitilecek şeyleri duymasına; gözlerin ise görülecek şeyleri görmesine müsait olarak yaratılmış olmasıdır.9 Buna göre, her çocuğun, doğduğu zaman aldığı sıfat "Fıtrat" olunca, bu çerçevede fıtrattan murat, islamdrr, denebilir. Çocuk," Fıtri" anlamındaki bu özelliğini, daha babasının sulbünde iken kend[sinden alınan "Misak" 10 hali üzere 4 ibn Manzur, Lisanu'I-Arap, -'fJ md. o'i -1-'f-l -...9f-l:ı -lf.l ; Ebu'l-Beka, el-Külliyat, 111/.356; Bkz. Kurtubi, Şemsuddin Ebu Abdullah, Tezkire, (et-Tezkire fi ahvali'I-Mevta ve umuri'I-Ahire), 613, Beyrut, 1985 s Ayni, a.g.e, Vll/134; ibnu'I-Esir, en-Nihaye, IV/283 s Ragıp, Müfredat, F-T-R maddesi; Elmalılı Harndi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, Vl/3972 7 Fatır, 35/1 a Hattabi, Sünen-i Ebi Davut, V/88 9 Tecrid-i Sarih terc., IV/531-532 10 Araf,?/172 islamda Müşrik Çocuklan Meselesi-------------------------125 doğmuş olmasından dolayı almış olup anne ve babasının, durumunu değiştirmesine kadar böylece devam ettirmiş sayılır. Değişiklik olması durumuna göre, çocuğun Cehennemlik "Şaki " veya Cennetlik "Said'' olması onun yine fıtratı sayılmıştır. 11 Fakat Şekavetinde Fıtrattan sayılması12 izaha muhtaçtır. Fıtrat üzere doğan çocuğun, kendi hakkındaki kararını anlatabilecek duruma gelinceye kadar aynı pozisyonu koruması keyfiyeti, fıtratın, "Yaratlllş" anlamını ifade eder. Nitekim "Hilkat"te yani yaratılış anlamındaki fıtratta teabbüd söz konusu değildir. Bu durumda çocuk, yaptığından sevap elde etmediği gibi, yapmadıklarından da ikap görmez. Teabbüdi fıtrat ise bunun aksine olup, bu fıtrat ibadet için söz konusudur. Nitekim Kur'nı Kerimde : "Ben Cinleri ve insanları ancak Bana ibadet etsinler diye yarattım" 13 buyurulurken, müşrik çocuklarının da insanlardan sayıldığı açıktır ve kendilerinden aksine bir ikrar da söz konusu olamayacağından müşrik çocukları, islam toplumundan sayılmıştır.14 Müşriklerden ve katirierden doğan çocuklar ile müslümanlardan doğan çocuklar arasında, "Hilkat" anlamındaki fıtrat açısından herhangi bir fark gözetilmemiştir. Ancak bu genel kaidenin yine de bir istisnasının bulunduğu söylenebilir. Nitekim Kur'anda Nuh (a.s) ın kavminden doğacak çocukların facir ve kafir olarak doğacakları haber verilerek: "Nuh demişti ki, ey Rabbim, yeryüzünde katirierden yurt sahibi kimseyi bırakma. Zira Sen onları bırakırsan, kullarını yoldan çıkarırlar ve ancak günahkar ve kafir çocuklar doğururlar."15 Buyrulmaktadır. Ancak bu ayet, Fıtrat Hadisi ve Fıtrat kavramı ile çelişki arzetmez. Zira burada Nuh'un (a.s) kavminden söz edilir. Ve bunlara özel bir durum söz konusudur. Yani Nuh(a.s), ". .. Haberin olsun kavminden daha önce iman etmiş olanlardan başka hiç biri iman etmeyecek ... "16 ayetine göre Allah'ın ilmine dayanarak, bu kavimden doğanların, kafir olacaklarını biliyordu. Ayrıca, Hz. Nuh'un, onlar hakl<ında 950 senelik tecrübesi de onu böyle bir kanata varmaya sevk ediyordu. Böylece o, ilm-i ilahinin ve tecrübenin birleşmesi ile bu insanlardan ancak kafirlerin doğacağı neticesine varmış ve bu kavim hakkında bedduada bulunmuştur. Yine de bir Peygamber olarak mücadelede kolayı tercih etmiş olmasından dolayı istiğfar etmiş ve Yüce Allah'tan affın ı dilemiştir.17 11 Ahmet Davudoğlu, a.g.e. X/644 12 Ahmet Davudoğlu, a.e. X 645 13 Zariyat 51/56 14 Tahavi, Müşkilu'I-Asar, 11/165-166, Haydarabad, (1377- ) 1s Nuh, 71/26-27 16 Hud, 11/36 17 Razi, Tefsir-i Kebir, c.30, s.146 (Nuh,71/27) Dr. Arif AYTEKiN---------------------------126 Kelamcıların Müşrik Çocukları Meselesine Bakış Açıları "Müşrik Çocukları" meselesinin ortaya çıkışı, geçirdiği safilalar ve konu hakkında verilen hükümler, hiç kuşkusuz Hz. Peygamberin yirmi üç yıllık Peygamberlik dönemi ile sınırlıdır. Bu dönemde her hangi bir mezhep ve ayrı bir görüş bulunmuyordu. Öyle ise daha sonra ortaya çıkan görüşler ve mezhepler konuya, Sünnetin uygulama stratejisi çerçevesinde bakmalı idi. Ancak böyle olmamış, her mezhep meseleyi kendi metodu çerçevesinde ele almış ve ona göre hüküm vermiştir. Neticede, konu ile ilgili uygulama ve hükümler farklı olabilmiştir. Bu farklı görüşlerin tamamı mütala edilse bile mesele ile ilgili farklı hükümlerin karşısında ortaya tutarlı bir görüş konamadığını söylemek zor olmayacaktır. Üstelik islama ait bir meselenin anlaşılması daha da zorlaşmıştır denebilir. Bu cümleden olarak Mutezili görüş sahibi kimselerin, müşrik çocuklarının "Cennetlik" oluşunu kabullenmesi; Harici görüş sahibi kimselerin ise bu çocukların, babalarının hükmüne dahil edilerek "Cehennemlik" olduklarını benimsemeleri; Mürcil görüş sahiplerinin de bu konuyu irca edip her hangi bir hüküm vermeksizin "Tevakkuf "görüşünü benimsernesi örnek olarak zikredilebilir.18 Mezheplerin, konuyu kendi temel prensiplerine uygun tarzda ele alarak görüş beyan edip hüküm koymaları bir dereceye kadar doğal karşılanabilir. Fakat meselenin tarihi seyri göz önünde tutularak incelendiğinde Hz. Peygamberin konu ile ilgili beyanlarını ve hükümlerini anlamak daha da kolay olacaktır. islamın tebliği esnasında özellikle muhatapların içinde bulunduğu psikolojik ve sosyolojik saikler göz önünde bulundurularak meseleye bir bütünlük kazandırmak kolaylaşacaktır. Bizim çalışmamızın bakış açısı ve ana planı böyle bir usul çalışması niteliği arzetmektedir. Aksi takdirde birçok kaynaklarda görüleceği gibi konuyu düşünce planında en ayrıntılı bir şekilde irdeleyip ilgili Hadisleri ve Ayetleri uzun uzadıya şerh ve tefsir edip de belli bir prensip üretilmemiş olmasının, bir dereceye kadar kafa karışıklığına ve düşünce dağınıklığına sebebiyet vereceği açıktır. Kelam ekallerinin onca delillerinin ve ayrıntılı izahatlarının bu meseleyi, Hz. Peygamber dönemine kıyasla ne kadar içinden çıkılmaz hale getirdiklerini görmek zor değildir 19 Böyle bir tespitten sonra, islamın tebliğindeki psikolojik etkenden de söz ederek meseleyi, neşet ettiği dönem içinde ele alabiliriz. 18 Malati, Ebu'I-Hüseyn, Tenbih, s.33-34; M. Gomery Watt, Free Will and Predestination in Early islam, (Tre. Arif Aytekin, Kitabevi, istanbul-1996), s.51, 52, 67,99,100, 135 ve 169; Razi, a.g.e, 20/172. 19 DiA, VIII 13 59-360 islamda Müşrik Çocuklan Meselesi------------------------127 islam'a ilk Davet ve Psikolojik Direnç islariı'a davetin ilk günlerinden itibaren on üç senelik. Mekke döneminde, müşriklerle mücadelenin odak noktasını ve müşriklerin de inkar konusunu, ağırlıklı olarak "öldükten sonra dirilme/kıyamet ve ahiret hayatı" hususu teşkil ediyordu. Zaten Mekke döneminde Kuran'ın öne çıkardığı konular genellikle Kıyamet, Yaratma, ilahi bilgi, yaratan ile yaratılanın ilişkisindeki adalet ve merhamet gibi tefekkürü gerektiren hususlardı. Modern ifadesi ile felsefenin de ana konularını oluşturan Ontoloji, Epistemoloji ve Etik konu.ları gündemde idi. Kıyametin kopması ile bu dünya şartlarının sona ermesi ve ahiret hayatının başlaması konularında Kura'n-ı Kerimin ortaya koyduğu tavrın, iddia ve meydan okumanın; müşriklerin, çöl hayatındaki hürriyet kavramına bağlı hayat felsefesini koruma refleksini harekete geçirdiği söylenebilir.20 Bu durum, çöl insan ını, daha önce belki de ciddi olarak hiç denemediği bir tefekkür ve düşünce tarzına zorlamıştır. Bu zoru başaramayan cahiliye dönemi çöl insanı, öldükten sonra tekrar dirilerek hesap verip sonunda da ilahi hüküm gereği Cehenneme atılıp orada ebedi olarak kalmayı akıl almaz bir mahkumiyet olarak görmüştür. 21 Çöl ikliminde, kafalarında geliştirdikleri sınırsız hürriyet ve hesap vermeme eğilimi, müşrikleri, "ahiret inancı" kavramından ürkütmüş ve bu ürkeklik ile savunmaya bile cesaret edemedikleri inkarları uğrunda müslümanlara karşı kaba kuwete başvurmuşlardır. Mekke döneminde Müslümanlara karşı orantısız güç kullanan müşrikler, Müslümanların peşini Medine döneminde de bırakmamış müslümanları yeryüzünden silip süpürrnek istemiştir. işte bu acımasız saldırılar karşısında kendini çeşitli taktik kullanıp ve fırsatları da değerlendirerek savunmak zorunda kalan müslümanlar, düşmana karşı gecı;ı baskınları düzenliyorlardı.22 Bu baskınlarda Müşriklerin çocukları ve kadınları telef oluyordu. Özellikle çocukların durumu, müslümanların kafasında bir soru işareti bırakmış ve bunlar tartışılmıştır. Bunun dışında ve daha önceleri Mekke döneminde yeni müslüman olanların da cahiliye günlerinde ölen çocukları hakkında endişeleri belirmiş ve bu çocukların cennette mi yahut cehennemde mi olduklarına dair sorular sorulmuştu. O gün için geçerli olan cevaplar verilmişti ve bu cevaplar da olumsuz idi... Yukarıda işaret edildiği gibi, Medine döneminde verilen savunma mücadeleleri olarak gerçekleştirilen gece baskınlarında telef olan müşrik çocuklarının meselesi 20 Ya Sin,36m (Not:Konu ile ilgili çok ayet mevcuttur.) 21 Naziat,79/12 (Not bu hususta çok sayıda ayet mevcuttur.) 22 Gece baskınları için bkz., Ebu Davut, K. EI-Cihat, Bab. 102, H. No: 2638. (Not Diğer tahriçler için bkz. A.y. Dip notlar) Dr. Arif AYTEKiN-------------------------------128 Müslümanların gündemini ·meşgul etmiş ve masum olan bu çocukların durumları hakkında Hz. Peygambere sorular sorulmuş ve bunlar hakkında da olumsuz cevaplar alınmıştı. Hasılı bu çocukların masum olmaları onların korunmasına yetmemiştir. Bu çocuklar, hayatta iken babalarının hükmüne dahildirler. Ancak ölümleri halinde durumları ne olacaktı? Bunlar, Cennetlik midir, yoksa iman etmeyen babaları anaları gibi cehennemlik midirler? Ayrıca, suçsuz yere telef olan bu çocukların sorumluları kimlerdi? Bu ve benzeri tereddütler belirmiş ve bunlarla ilgili sorular devamlı gündeme gelmişti. Bu sorulara gerekli cevapların verilmesi ve belli bir pozisyon belirlenerek bir strateji oluşturulması kaçınılmazdı. Bütün bu soruların cevaplanmasında ve meselelerin çözümünde öne çıkan ve kesinlikle korunan değerler ve sınırlar o günkü şartlarda müslümanların ve islamın geleceği için sadece Yüce Allah'ın koyduğu ve Hz. Peygamberin beyan ettiği sınırlar olacaktır.23 Bu genel çerçeve içine sığdırılmak suretiyle müşrik çocukları hakkında sorulan soruların, belli bir süre de olsa değişmeyen cevabı: " Bu çocuklar o müşriklerdendir, babalarına ait olup onların hükmüne dahildirler. n şeklinde ortaya konmuştur.24 Hz. Peygamber tarafından verilen bu hüküm neticesinde müslümanlar, vicdani sorumluluktan kurtulmuş ve müşriklere karşı kararlı bir mücadele vererek düşmanı yıldırmışlardır. Bu kararlılık olmasaydı ve çocukların durumu hesap edilse idi belki de müşrikler, bu çocukları Müslümanlara karşı birer canlı kalkan gibi kullanacaklardı. ıs Yukarıda işaret edildiği gibi, müslümanlar ile müşrikler arasında geçen olaylar ve bunlarla ilgili sorunların dışında ve daha Mekke döneminde kendileri müslüman olup da cahiliye günlerinde ölen çocukları konusunda müslümanların da birtakım meseleleri vardı. Şöyleki, yeni müslüman olanlar, cahiliye döneminde ölen çocukları ile ana ve babaları hakkında endişe duyuyorlar ve bu kimselerin Cennette mi yoksa Cehennemde mi olduklarını merakla soruyorladı. Hz. Peygamberden aldıkları cevap "Onlar Cehennemdedirler .. ." şeklinde idi. Müşriklerle verilen amansız mücadele döneminde; iman-küfür ve mümin-müşrik, arsındaki çizgi net bir şekilde çiziliyor, yeni müslüman olanların eski /cahiliye dönemi ile alakaları kesiliyor ve artık 23 Bu ha ri, Cihat ve Siyer, 2790; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, 15827,16061, 16085; Beyhaki, K.Siyer, Hadis No:18603 24 Müslim, Cihat ve Siyer, 3281 ,3282,3283; i. Mace, Cihat, 1829; Tirmizi, Siyer, 1495 2s Müşrik çocuklarının harplerde canlı kalkan olarak kullanmaları durumunda çocukların hedef alınıp alınamayacağı hususu ihtilaf konusudur. (Bknz., Ahmet Davudoğlu, a.g.e, .VIII /474,475) islamda Müşrik Çocuklan Meselesi------------------------129 Müslümanların yüzü islam dinine ve müslümanların geleceğine çevriliyordu. Hz. Peygamberin en yakınları hakkında bile bu tavır geçerliydi. Nitekim Hz. Hatice, islam'dan önceki evliliğinden dünyaya gelen ve küçükken ·ölen iki çocuğunun durumunu sorar ve Hz. Peygamber bu çocukların Cehennemde olduğunu söyleyince bir anne olarak Hz. Hatice çok etkilenmişti. Hz. Peygamber de ona: "Ya Hatice onların durumunu görsen çok daha üzülürsün"26 buyurmuştur. Bu da gösteriyor ki, ilk Müslüman Hz. Hatice'nin de şirk dönemindeki çocukları ile olan kalbi bağları tamamen kesilmek istenmiştir. Yine henüz müslüman olan iki genç kardeş, cahiliye günlerinde ölmüş olan annelerinin durumunu merak etmiş ve Hz. Peygamberden onun Cennette mi, yoksa Cehennemde mi olduğunu sorunca, aldıkları cevap: "0, Cehennemdedir. .. " şeklinde olmuştur. Üzüntü içinde ayrı~n bu insanları Hz. Peygamber geri çağırtmış ve onlar da, olumlu bir cevap ve müjdeli bir haber alma umudu ile geldiklerinde, Hz. Peygamber onları teselli için: "Sizin anneniz de benim annem de .. ."27 diyerek onların psikolojik yükünü paylaşmış ve onları rahatlatmak istemiştir. Böylece de onların şirk dönemine ait bağlarını, kalbi ilişkilerini tamamen kesrnek istemiş olmalıdır. ilk müslümanların, şirk dönemine ait ilişkilerinin ve bu anlamda geçmişleri ile olan alakalarının kesilip dikkatlerinin ve hassasiyetlerinin islama ve Kur'ana çevrilmesi konusu ile ilgili başka bir husus olarak, kabir ziyaretlerinin yasaklanması gösterilebilir.28 Müşriklerle verilen mücadelede hassas dönemler geride bırakıldıkça müşrik çocukları hakkındaki hükümler de değişme sürecine girmişti. Acak bu süreçte de "Azap" "Masumiyet" ve "Adalet" kavramlar·ı hep gündemde kalmıştır. 26 Kurtubi, a.g.e, s. 609-610 (Ayrıca bkz., Tevbe 9/113) 27 Ahmed b. Hanbel, Müsned, Hadis No: 1134. Kurtubi, Tefsir, Tur 52/21; İbn Kesir, Tefsir, IX/ 4712 13; ( B.Karlığa-B. Çeliner !ere. 1991, İst.) ;Kurtubi, a.g.e.,s. 610. 28 Sahih-i Bu ha ri Mu hlasarı Tecrid-i Sarih !ere. Vl/37 4 (Çünkü Cahiliye dönemine ait bir davranış olarak insanlar, ölüleri ile de övünüp üstünlük taslıyorlardı. Böyleee geçmişleri ile kalbi bağları sıkı sıkıya devam ediyordu. İlk müslümanların, ziyaret edeceği müslüman kabirierinin bile fazla olmadığı İslamın da tam yerleşmediği düşünülürse, az sayıda olan bazı müslüman kabirieri ziyaret edilirken müşrik akrabaların da kabirierinin ziyaret edilme tehlikesi v·ar sayılmış olmalı. Nitekim bu tehlikeler kalkınca kabir ziyareti yasağı da kaldırılmıştır. Hz. Peygamberin, bu yasağın kaldırılmasını Mekke fethine giderken, kabri Medine şehri yakınında, Ebva'da bulunan annesinin mezarını ziyareti esnasında ilan etmesi anlamlıdır. Yani, müslümanlar, şirke ve müşriklere karşı kesin bir üstünlük sağlamıştır. Artık müslümanların, . müşriklerden, onların inançlarından ve geçmişlerinden etkilenmeleri ve buna bağlı korkuları söz konusu değildir. Katirlerin de, artık bir daha müslümanlara galip gelme ümidi zaten tamamen kesilmişti. ) 28 Ebu Davud, Chat, H.No: 2614, 2672 ve Dip notlar(Hattabi); Tahavi, Müşkilü'I-Asar, 11/163, 166. Dr. Arif AYTEKiN------------------------------130 ilahi Kader ve insan sorumluluğu açısından bakıldığında hem müşriklerin ve hem de müslümanların çocuklarından ölenlerin akıbeti ne olacaktı? Çünkü islam, kişinin Cennete girebilmesini imana ve salih arnele bağlamıştır. Yine cehennemiikierin de, Cehenneme girmeleri, küfürlerinin veya günahlarının karşılığı idi. 29 işte bu açıdan bakıldığında, çocukların durumu nasıl izah edilecekti? "Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar ... n Hadis-i Şerifı ve bunun paralelinde varid olan "Fttrat Hadisleri", müslüman anne-babadan doğan ve büluğa ermeden ölen çocukların, ebeveynlerine tabi oldukları ve günah işlemedikleri için, neticede cennete girecekleri kabul edilmiştir. Yine müşrik anne-babadan dünyaya gelip aynı şekilde ölen çocukların da ebeveynlerinin dinine tabi olmaları sebebiyle cehenneme girecekleri bildirilmişti. 30 Neticede, çocukların, babalarına tabi olmaları keyfiyeti, haklarında verilen hükme temel teşkil etmiştir. Ancak, bu her iki durumda olan çocuklar için de ikinci bir soru sorulur ve cevap istenir: "Ya Resulallah, hiç amel işlemeden mi Cennete/Cehenneme girecekler? n Buna karşılık Hz. Peygamber şöyle buyurur: "Allah onların işieyecek oldukları arnelleri çok daha iyi bilir."31 Bu ifadeye göre, çocuklar yaşasa idiler, onların ne gibi arneller işleyeceklerini Allah çok iyi bilir şeklindeki cevabın içindeki anahtar kelime ve belirleyici unsur görüldüğü gibi "ilahi itim" dir. Yüce Allah, eksiksiz olan ezeli ve ebedi ilmi ile her şeyi, hali hazırda yaşanan "an" olarak bildiğine göre; yaşanmayan halleri de yaşanmış gibi bildiğinden, baliğ olmadan ölen çocukların yaşamaları halinde, işleyecekleri arnellere göre Cennette veya Cehennemde olacaklarını bilir. Bizim bilemeyeceğimiz "Yaşanmayan/ar" ın "ilahi itme" bağlanması, yaşanan olaylara ilgimizin çekilmesini hedeflediği söylenebilir. Zira bu çocuklar yaşasa idi cennetlik veya cehennemlik olabilecekleri bizce de bilinebilirdi. ilahi ilim, yaşanacaklara göre insan kaderinin tayinine esas teşkil ettiğinden, insanın hü r iradeye sahip olduğu ve ihtiyari fiililerinde serbest olduğu anlaşılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, konumzia ilgili olarak "Kader", karanlık bir güç değildir ve zulüm içermez. Hükümlerde Geçiş Dönemi 1· Müşrik Çocukların Öldürülmelerinin Yasaklanması 2· Müşrik Çocuklarla Ana-Babalarının, Birbirlerine Mirasçı Olamayışları 30 · Buhari, Cihat ve Siyer, 2790; Müslim,Cihat ve Siyer,3281 ( Hızır Hadisi. .. ) 31 Buhari, Kader,6108, 6109, Cenaiz,1294; Müslim, Kader,4810; Nesai, 1925; Ebu Davut,Sünnet, 4088; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, 2999,3195,4810

Description:
toplum hayatında yer alışı ve tedricen gelişimi, Hz. Peygamberin . Arif Aytekin, Kitabevi, istanbul-1996), s.51, 52, 67,99,100, 135 ve 169; Razi, a.g.e,
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.