ebook img

İnsanca, Pek İnsanca-1 - Friedrich Wilhelm Nietzsche PDF

393 Pages·2012·1.52 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview İnsanca, Pek İnsanca-1 - Friedrich Wilhelm Nietzsche

Genel Yayın: 2647 Hümanizma ruhunun ilk anlayış ve duyuş merhalesi, insan varlığının en müşahhas şekilde ifadesi olan sanat eserlerinin benimsenmesiyle başlar. Sanat şubeleri içinde edebiyat, bu ifadenin zihin unsurları en zengin olanıdır. Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi idrakinde tekrar etmesi; zekâ ve anlama kudretini o eserler nispetinde artırması, canlandırması ve yeniden yaratmasıdır. İşte tercüme faaliyetini, biz, bu bakımdan ehemmiyetli ve medeniyet dâvamız için müessir bellemekteyiz. Zekâsının her cephesini bu türlü eserlerin her türlüsüne tevcih edebilmiş milletlerde düşüncenin en silinmez vasıtası olan yazı ve onun mimarisi demek olan edebiyat, bütün kütlenin ruhuna kadar işliyen ve sinen bir tesire sahiptir. Bu tesirdeki fert ve cemiyet ittisali, zamanda ve mekânda bütün hudutları delip aşacak bir sağlamlık ve yaygınlığı gösterir. Hangi milletin kütüpanesi bu yönden zenginse o millet, medeniyet âleminde daha yüksek bir idrak seviyesinde demektir. Bu itibarla tercüme hareketini sistemli ve dikkatli bir surette idare etmek, Türk irfanının en önemli bir cephesini kuvvetlendirmek, onun genişlemesine, ilerlemesine hizmet etmektir. Bu yolda bilgi ve emeklerini esirgemiyen Türk münevverlerine şükranla duyguluyum. Onların himmetleri ile beş sene içinde, hiç değilse, devlet eli ile yüz ciltlik, hususi teşebbüslerin gayreti ve gene devletin yardımı ile, onun dört beş misli fazla olmak üzere zengin bir tercüme kütüpanemiz olacaktır. Bilhassa Türk dilinin, bu emeklerden elde edeceği büyük faydayı düşünüp de şimdiden tercüme faaliyetine yakın ilgi ve sevgi duymamak, hiçbir Türk okuru için mümkün olamıyacaktır. 23 Haziran 1941 Maarif Vekili Hasan Âli Yücel HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ FRIEDRICH NIETZSCHE İNSANCA, PEK İNSANCA-1 ÖZGÜR TİNLİLER İÇİN BİR KİTAP özgün adı MENSCHLICHES, ALLZUMENSCHLICHES EIN BUCH FÜR FREIE GEISTER almanca aslından çeviren MUSTAFA TÜZEL © türkiye iş bankası kültür yayınları, 2009 SertifIKA NO: 11213 editör KORAY KARASULU görsel yönetmen BİROL BAYRAM grafik tasarım ve uygulama TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI 1. bASIM, ekim 2012, istanbul ISBN 978-605-360-716-8 (ciltli) ISBN 978-605-360-717-5 (karton kapaklı) baskı YAYLACIK MATBAACILIK litros yolu fatih sanayi sitesi no: 12/197-203 topkapı istanbul (0212) 612 58 60 SertifikA NO: 11931 Bu kitabın tüm yayın hakları saklıdır. Tanıtım amacıyla, kaynak göstermek şartıyla yapılacak kısa alıntılar dışında gerek metin, gerek görsel malzeme yayınevinden izin alınmadan hiçbir yolla çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz. TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI istiklal caddesi, meşelik sokak no: 2/4 beyoğlu 34433 istanbul Tel. (0212) 252 39 91 Fax. (0212) 252 39 95 www.iskultur.com.tr Sorrento’da (1876’dan 1877’ye) bir kış konaklaması sırasında oluşan bu monologsal kitap, 30 Mayıs 1878 tarihinin yakınlaşması, tinin en büyük özgürleştiricilerinden birine tam saatinde kişisel bir saygı sunma arzusunu çok canlı bir biçimde uyandırmasaydı, şimdi kamuoyuna açılmayacaktı. Nietzsche’nin Birinci Baskı’ya Notu, 1878. Önsöz Yerine “– Bir süre, insanların kendilerini verdikleri değişik uğraşıları tartıp biçtim ve içlerinden en iyisini seçmeye çalıştım. Ama bu işi yaparken ne gibi düşüncelere vardığımı burada anlatmam gerekmiyor: Kendi payıma hiçbir şey kendi amacıma sıkı sıkıya bağlı kalmaktan daha iyi görünmedi gözüme, yani: bütün ömrümü, aklı-tem ve biçimle aramak için kullanmaktan. Çünkü bu yolda giderken tadına bakmaya başladığım meyveler, kanımca bu yaşamda daha hoşu, daha masumu bulunamayacak türdendiler; ayrıca, bu inceleme tarzından yararlandığımdan beri her gün, hep bir önemi olan ve kesinlikle herkesin bilmediği yeni bir şey keşfettim. Sonunda ruhumu öyle bir mutluluk kapladı ki, tüm öteki şeyler ona hiçbir acı veremezdi.” Cartesius’un Latincesinden. Birinci Baskı’ya, 1878 Önsöz 1 Tragedya’nın Doğuşu’ndan geçenlerde yayımlanan Bir Gelecek Felsefesi’nin Önoyunu’na kadar yazılarımın tümünde ortak ve öne çıkan bir yön bulunduğu büyük bir şaşkınlığa düşürerek sık sık ve her zaman söylenmiştir bana: denilmiştir ki, tümünde dikkatsiz kuşlar için tuzaklar ve ağlar varmış ve âdeta alışılmış değer vermelerin ve değer verilen alışkanlıkların tersyüz edilmesi için sürekli üstü kapalı meydan okumalar içeriyorlarmış. Nasıl yani? Hepsi de sadece – insanca pek insanca mı? Bu iniltiyle çıkılıyormuş yazılarımdan dışarıya, ahlakın kendisine karşı bir ürkme ve güvensizlik de eksik olmuyormuş, bir defa onu en kötü şeylerin sözcüsü yapmayı denemek ve bunun için yüreklendirmek hiç de kötü değilmiş: Sanki bu şeyler belki sadece en çok iftiraya uğrayanlarmış gibi. Kuşkunun öğretildiği okul adı verildi yazılarıma, daha çok hor görmenin okulu, ne mutlu ki cesaretin de, evet atılganlığın da. Aslında ben bile inanmıyorum, herhangi bir zamanda herhangi birinin aynı derinlikte bir kuşkuyla ve sadece şeytanın avukatlığını ara sıra yapan biri olarak değil, bir o kadar da teolojik konuşacak olursak, tanrının düşmanı ve ona meydan okuyan birisi olarak da dünyaya baktığına; her derin kuşkuda yatan sonuçları, onlara her mutlak bakış farklılığının kendisine kapılanı yargıladığı, yalnız kalmanın donmalarını ve korkularını öğrenen birisi anlayacaktır, kendimden dinlenmek için, âdeta kendimi bir süreliğine unutmak için, ne kadar sık herhangi bir yere – herhangi bir hürmete ya da düşmanlığa ya da bilimselliğe ya da yüzeyselliğe ya da aptallığa – sığınmaya çalıştığımı; gereksindiğim şeyi bulamadığım yerde, neden onu yapay olarak elde etmek, gerektiğinde sahtesini yapmak, uydurmak zorunda kaldığımı da anlayacaktır (– hem şairler başka ne yaptılar ki? Yoksa tüm şu sanatın dünyada ne işi vardı?) Ama benim kür yapmak ve kendimi yeniden oluşturmak için sürekli, yeniden gereksindiğim en acil şey tek başına görecek kadar tek başına olmadığıma inanmaktı, görülende ve arzulananda akrabalık ve eşitlik olduğuna dair büyülü bir sanı, dostluğa güvende bir soluklanış, hiçbir kuşkuya ve soru işaretine yer olmayan iki kişilik bir körlük; ön planlardan, üst yüzeylerden, yakında olandan, en yakında olandan, rengi, teni ve görünürlüğü olan her şeyden alınan bir haz. Belki de bu açıdan bir hayli “yapaylık” içinde olduğum, bir hayli ince kalpazanlık yaptığım öne sürülebilirdi: Örneğin ahlak konusunda yeterince açık görüşlü olduğum bir dönemde Schopenhauer’in kör ahlak istenci karşısında gözlerimi bile isteye yumduğum; bunun gibi Richard Wagner’in iflah olmaz romantikliği konusunda, sanki bir son değil de bir başlangıçmış gibi kendimi aldattığım; bunun gibi Yunanlılar konusunda, bunun gibi Almanlar ve gelecekleri konusunda – ve belki de böyle uzun bir ‘bunun gibi’ler listesi daha vardır? – diyelim ki tüm bunlar doğrudur ve doğru bir gerekçeyle bana isnat edilmektedir, böyle bir kendini aldatmada, ne kadar kendini koruma hilesi, ne kadar akıl ve daha üst bir himaye

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.