İKİNCİ YABANCI DİL OLARAK ALMANCA ÖĞRENEN ÖĞRENCİLERİN, BİRİNCİ YABANCI DİL İNGİLİZCEYE BAĞLI ÖĞRENME STRATEJİLERİ* Nevide Akpınar Dellal - Duygu Bora Günak Özet Günümüzde küreselleşme ve ülkelerin birbirleriyle daha çok yakınlaşmaya başla- masıyla, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda artık tek bir yabancı dil öğrenmek yeterli olmamaktadır. Buna göre ülkeler, politikalarını özellikle eğitim politikalarını zorunlu bir yabancı dilin yanında seçmeli bir ikinci yabancı dil öğretimiyle destekleyerek çok kültürlülük çerçevesinde yenilemektedirler. İkinci yabancı dil, bir yabancı dil öğrenildikten sonra öğrenilir ve çıkış noktasını birinci yabancı dilden alır. Birinci yabancı dil, ikinci yabancı dil öğrenen öğrenciler için her zaman çıkış noktasıdır. Öğrenciler önceden bir yabancı dil öğrenmişlerse, ikinci bir yabancı dile birinci yabancı dil öğrenirken edinmiş oldukları bir takım alışkanlıklar ve stratejilerle başlarlar, birinci yabancı dilden yardım alırlar. Bu çalışmada ikinci yabancı dil olarak Almanca öğrenen üniversite öğrencilerinin öğrenme stratejileri araştırılarak, Türkiyede genellikle ikinci yabancı dil olarak öğretilen Almancanın yöntem ve öğretimi alanına katkı sunmak amaçlanmıştır. İkinci yabancı dil olarak Almanca öğrenen üniversite öğrencilerinin Almancayı öğrenirken birinci yabancı dil olarak öğrenmiş oldukları İngilizce ile veya başka bir dille bağlantı kurup kura- madıkları ve bu dili öğrenirken hangi stratejileri kullandıkları soruları araştırma konusu yapılmıştır. Anket yoluyla elde edilen veriler SPSS 15.0 paket programında değerlendirilmiştir. Anahtar sözcükler: İkinci Yabancı Dil Eğitimi, Öğrenme Stratejileri * Bu makale, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi “Bilimsel Araştırma Projeleri” (“BAP”) tarafından desteklenen “İkinci Yabancı Dil Olarak Almanca Öğrenen Öğrencilerin Öğrenme Motivasyonları ve Öğrenme Stratejileri. Türkiye’de İkinci Yabancı Dil Almancanın Yöntem ve Öğretimi Alanına Bir Katkı” başlıklı Yüksek Lisans projesinin bir bölümünün verileri ışığında yazılmıştır. 64 THE LEARNING STRATEGIES WHICH ARE RELATED TO THE FIRST LANGUAGE OF THE STUDENTS WHO LEARN GERMAN AS A SECOND FOREIGN LANGUAGE Abstract Today with globalization and with the countries starting to come closer, it is not adequate to learn just one foreign language in economical, social and cultural areas. Depending on this, countries renovate their policies by supporting with an optional second foreign language in addition to a compulsory one in the multicultural framework. Second foreign language is learned after the first foreign language is learned and it takes the starting point from the first foreign language. The first foreign language is always the starting point for the students who are learning the second foreign language. If the students have learned a foreign language, they start the second foreign language with the habits and strategies they acquired when they learned the first one, get assistance from the first one. In this study, it is aimed to figure out whether the students who are learning German as a second foreign language in Çanakkale Onsekiz Mart University are able to make connections between the first foreign language or another language, which learning strategies they use related to first foreign language, whether there is a connection between their motivation related to their first foreign language and the learning strategies while they are learning German thanks to questionnaire application. The data collected via questionnaire is evaluated using SPSS 15.0 package programme. Key words:Second Foreign Language Teaching, Learning Strategy 65 Nevide Akpınar Dellal - Duygu Bora Günak Giriş Büyük ve gelişmiş bir sistematiği içinde barındıran dil, en yalın şekilde insanlar arasında kurulan iletişim köprüsü olaraktanımlanabilir.Aksan’a göre,“dil, düşünce duygu ve isteklerin, bir toplumda ses ve anlam yönünden ortak olan öğelerden ve kurallardan yararlanarak başkalarına aktarılmasını sağlayan çok yönlü çok gelişmiş bir dizgedir.”(Akt. Demirel, 2003, s.1)Dil, duygu ve düşünceleri yansıtır ve her şeyden önce onu konuşan halkın kültürel değerlerinin taşıyıcısıdır. Farklı kültürel çevrelereait insanların anlaşabilmesi için ortak bir dili konuşuyor olmaları gerekmektedir. Dil, iletişimin kurulabilmesi için köprü görevi görmektedir. Bu nedenle bugünün modern toplumlarında yaşayan bireyler, bir veya birden çok yabancı dili öğrenme çabası içine girmişlerdir. Çünkü öğrenilen diller, farklı kültür ve ülkelerle iletişim olanağı sağlamaktadır ve bugün sayısız yararından söz edilebilir. Yabancı dil bilme, her şeyden önce yaratıcılığın gelişmesine ve dünyayı farklı bakış açılarından görmeye yardımcı olur. Kişiliği geliştirir, zenginleştirir, farklı olana karşı hoşgörü ve saygı gibi olumlu insancıl özelliklerin gelişmesine zemin hazırlar. Bu çalışma çerçevesinde ele alınan ikinci yabancı dil, genellikle anadil ve birinci yabancı dilden sonra öğrenilir, çıkış noktasını birinci yabancı dilden alır. Bilişsel yapılandırmacı araştırmalara göre, ikinci yabancı dil (Almanca L-3), birinci yabancı dile (İngilizce L-2) sıkı sıkıya bağlıdır. Çalışmanın konu çerçevesine giren “strateji” kavramı ise, en basit şekilde ‘belli bir amaca ulaşmak için izlenen yol’ olarak tanımlanabilir. Yabancı dil öğrenme stratejisi olarak karşımıza çıktığında ise; bir yabancı dili öğrenirken bireyi öğrenmede daha çabuk hedefe götüren, öğrenmeyi keyifli ve eğlenceli hale dönüştüren teknikler olarak tanımlanabilir. Yabancı dil öğrenme stratejileri”, belli bir ifadede o sorunu çözmek için, öğrenenin zihinsel anlamda düşünmesini, kendi öğrenme stilini yaratmasını ve onu pratiğe dökmesini çevreleyen ona yeni öğrendiği dilde bunları daha iyi aktarmasını sağlayan bir planlar zinciridir. Bimmel, öğrenme stratejilerini, “bir amaca ulaşmak için kullanılan zihinsel eylem planlarıdır. Öğrenme stratejilerinin temelinde kendi kendine bir şeyler öğrenmek için zihinsel eylem planları yer alır” (1993, s.8.) olarak tanımlarlarken, Oxford, “edinim desteği, depolama, geri alma ve bilginin kullanımı için görevlendirilen işleyişlerdir” olarak tanımlamıştır. (1990, s. 9) Bekir Özer ise “bireyin kendi kendine öğrenmesini kolaylaştıran tekniklerin her biridir. Bu teknikler, öğrenen birey tarafından öğrenme sırasında bilgi işleme sürecini etkilemesi için kullanılan davranış ve düşünceleri kapsar. Öğrenme stratejileri ile öğrencinin kendini güdülemesi, yani bilgilerini seçmede, edinmede, düzenlemede ya da bütünleştirmede etkili yollar izlemesini sağlamak amaçlanır.” (2009, s. 161) olarak tanımlamıştır. Bu tanımlar çoğaltılabilir, ancak tanımların hepsi görüldüğü gibi, stratejinin öğrenmeye ulaşmak için izlenen bir yol olması, öğrenmeyi 66 Dil Dergisi • Sayı: 145 • Temmuz-Ağustos-Eylül 2009 kolaylaştırması ve kendi kendine öğrenmeye/yaşam boyu öğrenmeye katkı sağlaması noktalarında birleşmektedirler. Oxford, öğrenme stratejilerinin, öğrenmeyi doğrudan etkilediğinden ve dolaylı olarak desteklediğinden ve öğretilebilir olduğundan bahseder. (1990, s. 9) Araştırmacılara göre, ikinci yabancı dil öğreten öğretmenler, birinci yabancı dil öğrenme deneyim ve stratejileri konusunda öğrencileri bilgilendirmeli ve öğrencilere öğrenme stratejilerini nasıl kullanacaklarını uygulamalar boyutunda gösterebilmelidir. Bireylerin birbirlerinden öğrenmesini sağlamak için, bireysel stratejiler derse dahil edilmeli ve yabancı dil hocaları da bunun için fırsat yaratmalıdır. (Agafonova 2000; Prokop, 1993, s.18) Özer ise haklı olarak, değişen dünyada yaşayan bireylerin, yeni bilgilere ulaşma yollarını bilmeleri, ulaştıkları bilgileri kullanabilmeleri ve yeni bilgiler üretebilmelerinin gerekli olduğunu vurgulamaktadır. Özer de, bireylerin “düşünme yollarını bulup uygulayabilme, sorun çözebilme, araştırma yapabilme, bilgiyi yaratıcı biçimde kullanabilme, bilgi ve teknoloji üretebilme” gibi niteliklere sahip olabilmeleri içinde öğrenmeyi öğreten öğrenme stratejileriyle haşır neşir olmaları gerektiğini dile getirmektedir. (2009, s. 161) Yabancı dil öğrenimini desteklemek için de, bilgiyi nerede bulacağını ve nasıl öğreneceğini öğreten, öğrenme stratejilerinin öğretilmesi gerekmektedir. Stratejilerin en önemli bir özelliği de, kişilerin motivasyon durumları ile ilişkili olmaları ve kişiye özgün olarak farklı şekillerde ortaya çıkmalarıdır. Motivasyon sözcüğü, Latince ve Fransızcada ‘movere’, İngilizce ve Almancada ise ‘motive’ yani harekete geçirme, yapılacak olan işin başına geçme ve onu eyleme dökme olarak ifade edilmektedir. (Keskin, 2009, s. 1) Türkçede ise güdüleme, güdülenme ile anlamı karşılanmakta, bunun yanında motivasyon sözcüğü de kullanılmaktadır. Balcı’ya (2009) göre, “motivasyon bireyin bir hedefe ulaşmak için bir davranışı başlatmasını ve hedefe ulaşana dek o davranışını sürdürmesini sağlayan güçtür.” Maehr ve Meyer (1997), birçok tanımı özetleyecek şekilde motivasyonu “Motivasyon harekete geçme, yön, güç, devamlılık ve özellikle amaca yönelik hareketleri kapsayan kavramsal bir düzendir. (…) Güdüler insanların neyi neden yaptıklarını açıklayan varsayım niteliğindeki düzenlerdir. (Akt. Brophy, 2004, s.3) şeklinde tanımlamıştır. Motivasyon eğitim-öğretim alanında üzerinde önemle durulan bir konudur. Çünkü, motive olmuş bir öğrencinin enerjisi yüksektir ve öğrenme sırasında davranışlarının nasıl yönleneceği bellidir. Araştırmanın Amacı Bu çalışmada, anket uygulamaları yardımıyla, ikinci yabancı dil olarak Almanca öğrenen Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi öğrencilerinin Almancayı öğrenirken birinci yabancı dil olarak öğrenmiş oldukları İngilizceyle veya başka bir dille bağlantı kurup kuramadıkları, birinci yabancı dile bağlı hangi öğrenme stratejilerini 67 Nevide Akpınar Dellal - Duygu Bora Günak kullandıkları, birinci yabancı dile bağlı öğrenme motivasyonları ile öğrenme stratejileri arasında bir ilgi olup olmadığı ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Problem Cümlesi 1. Öğrenciler, ikinci yabancı dil Almanca öğrenirken birinci yabancı dille bağlantılı öğrenme stratejileri kullanıyorlar mı? 2. İkinci yabancı dil öğrenme motivasyonları, öğrencilerin öğrenme stratejilerini destekliyor mu? Sınırlılıklar Araştırma, 2006/2007 akademik yılının güz yarıyılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi, İngiliz Dili Eğitimi Anabilim Dalı öğrencileri ile Fen Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencilerine uygulanan anket verileriyle sınırlıdır. Yöntem Evren ve Örneklem Araştırmanın evrenini, 2006/2007 akademik yılının güz yarıyılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İngiliz Dili Eğitimi Anabilim Dalı 3. sınıf öğrencileri ile Fen Edebiyat Fakültesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümü 1. 2. 3. 4. sınıf öğrencileri oluşturmuştur. Örneklemin seçiminde tesadüfî olmayan kararsal örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Anket uygulanan İngiliz Dili Eğitimi 3. sınıf öğrencileri İkinci Yabancı Dil Olarak Almancayı sadece 3. Sınıf birinci ve ikinci yarıyılda olmak üzere haftada 3 saat öğrenmektedirler. İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümü 1. 2. 3. 4. sınıf öğrencileri ise tüm lisansları boyunca her dönem 4 saat Almanca öğrenmektedirler. Anket, toplam 166 öğrenciye uygulanmıştır. Tablo 1: Araştırma Grubu Cinsiyet Dağılımı Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Toplamlı Yüzde Geçer Kız 77 46,4 46,4 100,0 Erkek 19 11,4 11,4 53,6 Kayıp Değer 70 42,2 42,2 42,2 Toplam 166 100,0 100,0 68 Dil Dergisi • Sayı: 145 • Temmuz-Ağustos-Eylül 2009 Ankete katılan toplam 166 öğrenciden, 96’sı cinsiyetini belirtmiştir. 44 kişi ise belirtmemiştir. 96 kişiden 77’si kız, 19’u erkek öğrencilerden oluşmaktadır. Büyük çoğunluğunun bayan olması, yabancı dil bölümlerinin tipik bir özelliğini yansıtmaktadır. Veri Toplama Aracı ve Verilerin Analizi Araştırmada ölçme aracı olarak anket kullanılmıştır. Araştırma verileri, öğrenme stratejilerine ilişkin hazırlanan ankete dayanmaktadır. Çalışmada araştırma yöntemi olarak hem nicel hem nitel araştırma yaklaşımları kullanılmıştır. Araştırmanın analizi SPSS 15.0 (Statistical Package for the Social Sciences) programı yardımı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma yöntemi tarama modelinde (Survey Method) şekillendirilmiştir. Ankette, kapalı uçlu sorular yanında, çoktan seçmeli açık uçlu sorular, tamamlama soruları ve sıklıkları belirtmeyi amaçlayan sorular yer almıştır. Verilerin değerlendirilmesinde betimleyici istatistik yöntemlerden yararlanılmış, sorulara verilen yanıtlar frekans ve yüzdesel olarak tablolaştırılmıştır. Bulgular ve Yorum Öğretmeninizin Almanca dilbilgisi kurallarını ve diğer becerileri size gösterdiğinde İngilizcesiyle karşılaştırırsa ve/veya benzerlikler kurarsa bunun hakkındaki düşünceleriniz ne olur? sorusunda araştırmaya katılan öğrencilerin % 90,4 ’ü, öğretmenlerinin ikinci yabancı dil öğretirken İngilizce ile karşılaştırmalar yapması onların motivasyonunu arttırdığını, öğrenmeyi kolaylaştırdığını, Almancayı daha iyi anlamaya başladıklarını, analiz yönlerinin ve bu stratejinin onlarda geliştiğini ve bu doğrultuda kalıcılığın sağlandığı, kolay kavramanın gerçekleştiğini, bunun iyi bir yöntem olduğunu belirtmişlerdir. Öğrencilerin sadece % 1.8’i karşılaştırmanın anadille yapılması gerektiğini, % 3,6’sı ise iki dil arasında ilişki kurulmaması gerektiğini dile getirmiştir. Almanca öğrenirken, İngilizce öğrendiğiniz dönemle karşılaştırdığınızda, İngilizce kadar zaman ayırdığınızı düşünüyor musunuz? Sizce bunun nedeni nedir?sorusuna öğrencilerin % 36,8’i Almanca öğrenmeye, İngilizce kadar zaman ayırmadığını, branşlarının İngilizce olduğunu, bu dili öğreteceklerini, geleceklerini bu dilin belirleyeceğini belirtmiş, %11’i ise İngilizceden sonra Almanca öğrenmenin kolay olduğunu dile getirmişlerdir. Ancak öğrencilerin % 23,9 ’u ise Almanca hakkında ders saatinin az olması gibi bazı sıkıntılarının olduğunu, eğitim sisteminin İngilizceyi daha çok önemsemesi, Almanca müfredatını kalabalık ve zorlayıcı bulduklarını, ikinci yabancı dil Almanca için hazırlık sınıfı eğitimi almadıklarını, ÖSS ye İngilizceden girmek zorunda olduklarını, Almancanın kısıtlı zamanlarda öğretildiğini, her sene hep baştan başladıklarını, sık öğretmen değişikliklerinin motivasyon düşüklüğüne neden olduğunu ve lise 2’de başlayan bir Almanca eğitimini geç bir dönem olarak gördüklerini belirtmişlerdir. 69 Nevide Akpınar Dellal - Duygu Bora Günak Almanca öğrenirken İngilizcenin size yardımcı olduğuna mı yoksa sizi olumsuz yönde etkilediğine mi inanıyorsunuz? sorusuna öğrencilerin % 85,5’i İngilizce’nin yardımcı olduğunu, % 9,6’sı dillerin bazen karışabildiğini dile getirmiş, % 4.8’i ise karasız ve etkilemediği konusunda hemfikir olmuşlardır. Siz Almanca öğrenirken en çok anadilinizle mi karşılaştırma yapıyorsunuz, yoksa yaptığınız karşılaştırmalar genellikle İngilizceyle mi oluyor? sorusuna öğrencilerin % 89,2’si gibi büyük bir çoğunluğu “İngilizce ile karşılaştırıyorum” yanıtını vermiştir. Öğrencilerin % 6,6’sı “anadilim ve İngilizce ile karsılaştırıyo- rum” olarak belirtirken % 4,2’si anadilim ile karsılaştırıyorum” yanıtını vermiştir. Grafik 1: İkinci yabancı dilinizde hangi dilbilgisi konusunu İngilizcesinden yola çıkarak ve benzeterek daha kolay öğreniyorsunuz (örn: sıfatlar, kişi zamirleri vb) çoğaltınız? ifadesine göre grafiksel dağılım şu şekildedir. Frekans Yüzde CBüamzlı e FiiYlalpeırs/ıModal VerbsBazı SıKfiaştil/aSroru ZamirlerBiazı ZamanlarFikrBiazmı YGorkamBera zıK İusriallmlaerır ve Cümleler Hiç Biri Hepsi Bu bağlamda öğrencilerin % 19,9’u, ikinci yabancı dil Almanca ve İngilizce arasında bazı fiillerin ve tarz fiillerin (Modalverben) birbirine benzediklerini ve bu benzerliğin fiilileri ve yapıları öğrenmede kolaylık sağladığını, özellikle tarz fiilleri öğrenirken bu fiililerin anlam ve yazılış yönünden İngilizcesinden yola çıkarak Almancasını daha kolay anladıklarını ve öğrendiklerini belirtmişlerdir. Öğrencilerin % 15,6’sı ise, bu iki dil arasında cümle yapı biçimini birbirine benzetmiş ve bu benzerliğin bu yapı biçimini kavramada kolaylık sağladığını belirtmişlerdir. 70 Dil Dergisi • Sayı: 145 • Temmuz-Ağustos-Eylül 2009 Tablo 2: Almanca öğrenirken, zaman zaman zihninizde İngilizceden Almancaya çeviri yapıyor musunuz? sorusuna göre dağılımı Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Toplamlı Yüzde Geçer Evet 56 33,7 34,4 34,4 Hayır 57 34,3 35,0 69,3 Bazen 32 19,3 19,6 89,0 Nadiren 10 6,0 6,1 95,1 Denemedim 3 1,8 1,8 96,9 Tam tersi oluyor 5 3,0 3,1 100,0 Toplam 163 98,2 100,0 Kayıp Değer 3 1,8 Toplam 166 100,0 Tablo 3: Almanca öğrenirken, İngilizceden Almancaya çeviri yapıyorsanız, sizce bunun nedeni ne olabilir? sorusuna göre dağılımı Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Toplamlı Yüzde Geçer Kolay anlamak 30 18,1 28,8 28,8 Karşılaştırmalı öğrenme 26 15,7 25,0 53,8 Benzerlikleri görmek 25 15,1 24,0 77,9 İngilizce düşünmem ve ona yatkın olmam 5 3,0 4,8 82,7 Henüz yapamıyorum 2 1,2 1,9 84,6 Hayır, yapmıyorum 12 7,2 11,5 96,2 Merak etmem 3 1,8 2,9 99,0 Zorunluluk 1 ,6 1,0 100,0 Toplam 104 62,7 100,0 Kayıp Değer 62 37,3 Toplam 166 100,0 Tablo 2 ve 3 birlikte incelendiğinde, öğrencilerin % 35’inin zaman zaman İngilizceden Almancaya zihninden çeviri yapmadığını, ancak ona çok yakın bir yüzdelikle öğrencilerin % 34,4’ünün ise zihinlerinden bu tarz çeviriler yaptıklarını ve tablo 39’da ise İngilizceden Almancaya çeviri yapanların %28,8’inin bunu yapma amaçlarının yine iki dili karşılaştırarak daha kolay anlamayı gerçekleştirdiklerini ve böylece öğrendiklerini cümlelerde uygulayabilmek, kısa bir özet oluşturarak hafızada tutmanın daha kolay olduğunu, anlamı pekiştirmek, pratik yapmak, Almancayı biliyor ve onu kullanmak istiyor olmak, anlayıp anlamadıkla- rını görmeleri yönünden yararlı bir yöntem olduğunu belirtmişlerdir. 71 Nevide Akpınar Dellal - Duygu Bora Günak Tablo 4: Sizde özel öğrenme stratejileri geliştiriyor musunuz? Ne gibi? Bu duruma kişisel yeteneğiniz mi yardımcı oluyor? sorusuna göre dağılımı Geçerli Toplamlı Frekans Yüzde Yüzde Yüzde Geçer 13 7,8 7,8 7,8 Bazen strateji kullanıyorum 3 1,8 1,8 9,6 Derste dinlemem yetiyor 2 1,2 1,2 10,8 Hayır stratejilerim yok 24 14,5 14,5 25,3 Kişisel yeteneğim yardımcı oluyor 19 11,4 11,4 36,7 Nadiren strateji kullanıyorum 2 1,2 1,2 38,0 Öğrenme stratejileri kullanıyorum ve geliştiriyorum 103 62,0 62,0 100,0 Toplam 166 100,0 100,0 Tablo 4’e baktığımızda öğrencilerin % 62’sinin Almanca öğrenirken öğrenmede kolaylık sağlamak için kendilerine özgü yabancı dil stratejileri kullandıkları ve geliştirdikleri görülmektedir. Öğrencilerin en çok belirttikleri stratejiler sıraya konulduğunda; sıfatları zıt anlamlarıyla birlikte ezberleme, yazarak çalışma, sesli okuma, resimler yardımıyla hafızada tutma, Artikellerde kendisine artikeli hatırlatacak sözcüğün özellikleriyle ezberleme, sınıfta ders esnasında verilen örnekleri tekrar etme, Artikelleri belli bir melodiyle, kodlamayla ezberleyip zevkli hale getirme, sözcükleri şemalaştırma, gruplama, özet çıkarma, kendi cümlelerini kurup örnek cümleler yazma, bir diyalogu kendi kendine konuşarak anlatma, canlandırma yapma günlük yaşama uyarlamayla hafızada tutma, not çıkarma, sessiz bir ortam, masa başında oturma ve sözcükleri ve /veya kuralları küçük kâğıtlara yazıp duvara kolay görülecek bir yere asma, cümleyi belli kalıplarla, kalıp içinde öğrenip hafızada tutma, arkadaşlarla grup çalışmasında içinde pratik yapma, kendine özgü özel bir program oluşturma, kendi sözlüğünü yapma, çeviri yöntemiyle, birinci yabancı dilimle ortak yönlerini bulup ilişkilendirerek, karşılaştırarak öğrenme, sözcüğün baş harfleriyle yeni sözcükler oluşturarak daha çok sözcük öğrenme, sözcüklerden tekerleme yapma ve sözcüğü eş anlamıyla öğrenme gibi stratejiler kullandıklarını öğrenciler özellikle belirtmişlerdir. 72 Dil Dergisi • Sayı: 145 • Temmuz-Ağustos-Eylül 2009 Tablo 5: “Öğrenilen dilde düşünmek”, “Alman gibi, İngiliz gibi düşünmek” sözünü dil öğrenirken birçok kez duymuşsunuzdur. Peki herhangi bir diyalog veya sınıf içi etkinlikte yapılan alıştırmalara veya sorulara bu şekilde yaklaşabiliyor musunuz? sorusu dağılımı Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Toplamlı Yüzde Geçer Evet 72 43,4 50,0 50,0 Hayır 52 31,3 36,1 86,1 Bazen 16 9,6 11,1 97,2 Anadilimde düşünürüm 4 2,4 2,8 100,0 Toplam 144 86,7 100,0 Kayıp Değer 22 13,3 Toplam 166 100,0 Tablo 5 incelendiğinde öğrencilerin bu soruya % 50,0’ si evet, % 36,1’i ise hayır yanıtını vermiştir. Bundan, çoğunluğun, öğrendikleri yabancı dildeki düşünce tarzını anlamaya çalıştıkları anlaşılmaktadır. Grafik 2: a) Evet ise bunu nasıl başarabildiniz? sorusuna göre dağılımı Frekans Yüzde Çaba sarf ettiBmazen olumsuz Bilmiyorum Merak ederek EzberleyerekMedya araçlarıylAanlamdan yoDlial.i. .kendi içinde...Zorunluluktan Grafik 2: a incelendiğinde öğrencilerin % 50’si öğrendikleri yabancı dili, anadil olarak konuşan kişiler gibi düşünebilme başarılarını, bu şekilde düşünebilmek için çaba sarf ettiklerini, kendilerini bir Alman yerine koyduklarını, bu sırada Türkçe 73
Description: