Tarih Dizisi KİTABIN ADI: Her Açıdan Lozan Konferansı YAZARI: Ahmet HÜR SAYFA TASARIM - DİZGİ: Turna Grafik Tasarım KAPAK TASARIM: Taner ÇAMKIR © Temmuz 2016 Bu eserin yayın hakları Akpınar Huzur Yayınevi’ne ve yazara aittir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. İzinsiz çoğaltılamaz, basılamaz. ISBN: 978-605-5014-**-* YAYINCI SERTİFİKA NO: 11585 MATBAA SERTİFİKA NO: 12641 BİRİNCİ BASKI: Temmuz 2016 BASKI: Kenan Ofset Davutpaşa Cad. İpek İş Merkezi Kat:3 No:20 Topkapı / İSTANBUL Alemdar Mah. Çatalçeşme Sk. No: 46 Kat: 1 Cağaloğlu - İSTANBUL Tel: (0212) 528 03 91 Fax: (0212) 522 59 69 Web: ajanskitap.com . Cumhuriyetin Kalesi Marmaris’te, Cumhuriyetin tapusu olan Lozan Antlaşması’nın bilinmesinin önemi malumunuzdur. Cumhuriyet değerlerimizin her geçen gün törpülendiği bu dö- nemde, son yıllarda yazdığı tarih kitaplarıyla da adını duyuran, Marmaris yaşayanı Avukat Ahmet Hür kardeşimiz, Lozan Kon- feransı’nı yazacağını söyleyince heyecanlandığımı itiraf edeyim. Lozan öncesi ve Lozan’da yaşanılanların özellikle gençler ta- rafından bilinmesi çok önemlidir. Bu açıdan da bir boşluğu dol- duracak olan bu değerli çalışmayı, Marmaris Belediyesi’nin kültür yayını olarak yayınlamayı bir görev bildik. Emeği geçen herkese teşekkür ederim. 24.07.2016 M. ALİ ACAR Marmaris Belediye Başkanı “Tarihi sevmek gerekmez Tarihi bilmek bir zorunluluktur”* *Marmaris 1. Kitap Günlerinde yaşlı bir bayan okurumun sö- züdür. “Oğlum Göktuğ Deniz Hür ve tüm gençlere” 4 AAhhmmeett HHÜÜRR İÇİNDEKİLER İlk Söz ............................................................................................5 Giriş ............................................................................................9 Lozan Konferansına hazırlık ...................................................15 Lozan’a gidiş .............................................................................21 Lozan’da Konferansın başlaması ...................................................27 Lozan’da yaşanılanlar ................................................................31 Sınırlarımız ve Musul sorunu ...................................................37 Kuzey Irak’ta yaşanılanlar ..................................................43 Boğazlar sorunu .............................................................................51 Konferansın kesilmesi ................................................................65 Ankara’da yaşanılanlar ................................................................75 Lozan’da Konferansın tekrar başlaması, Kapitülasyon ve Osmanlı Borçları Sorunu: .........................83 Osmanlı Borçları ................................................................93 Anlaşmanın sağlanması ve İmzalanması ....................................101 Lozan Antlaşmasının TBMM’de onaylanması .......................107 Lozan Antlaşması konusunda ki görüşler ....................................111 Yeni Türkiye Devleti ne istedi ne aldı ....................................119 Bağlaşıklar ve diğerleri Açısından Lozan Antlaşması ..........127 Sonuç olarak ...........................................................................131 Ek 1: Lozan Antlaşması ..............................................................135 Ek 2: Yunan-Türk Halklarının mübadelesine ilişkin sözleşme:......193 KAYNAKÇA ...........................................................................200 . İLK SÖZ: E n kaba tanımla Lozan Antlaşması, yıkılan Osmanlı Devleti yerine kurulan yeni Türkiye Devletinin tapusudur. 24 Temmuz 1923 yılında imzalanan bu anlaşmadan 93 yıl sonra dahi, Türkiye Cumhuriyeti ile hesaplaşmayı kafasına koyan Hür- riyet ve İtilafçılar, bir yandan Lozan antlaşmasının bir hezimet olduğunu kamuoyuna pompalarken, bir yandan da, kamuoyuna bu antlaşmanın yüzyıl sonra (2023 yılında) ortadan kalkacağı, bi- linmeyen gizli maddeleri var gibi şehir efsaneleri yaymaktadırlar. Böyle bir şey yoktur. İlginç olan ise, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temeli kabul edilen Lozan antlaşmasının toplumda tam olarak bilinmemesi- dir. Böylece, resmi tarih tezlerinde gereğinden fazla abartılıp büyük bir başarı ve zafer olarak kabul edilen Lozan antlaşması, Mustafa Kemal ve arkadaşları ile hesaplaşmak isteyenlerce de büyük bir hezimet olarak kabul görmektedir. Lozan’ı anlamamız için, Mondros mütarekesini, Türkleri yok etme ve Avrupa’dan atma politikasının bir ürünü olan Sevr anlaş- masını bilmemiz gerekir. HHeerr AAççııddaann LLoozzaann KKoonnffeerraannssıı 7 Devletler arasında yapılan antlaşmalarda doğal olarak tüm ta- leplerinizi kabul ettirmeniz mümkün olmadığı gibi, devlet olarak ekonomik, askeri, diplomatik gücünüzün limiti de, antlaşmalarda ön plana çıkmaktadır. Her durumda bir uzlaşma arayışına girme- niz söz konusu olduğundan Lozan antlaşması da, diğer pek çok devletlerarası antlaşma da olduğu gibi bir uzlaşma metnidir. Bu çalışmada, Lozan Konferansı sürecinde yaşanılanlar ve Yeni Türkiye Devletinin eksiklikleriyle birlikte, yaşanılan zorluk- lar ve mücadele azminin de, objektif olarak anlatılması hedeflen- miştir. Geçmişin bağnaz, insan onuruna aykırı yaşam biçimi yerine, çağdaş uygarlık seviyesini yakalamak ve Anadolu insanına yakışır bir yaşamı sunmak amacıyla kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devle- tinin temellerini yıkmaya çalışan zihniyetlere dur diyebilmek için, önce bu devletin tapusunun nasıl oluştuğunu bilmek gerekir di- yorum. İşte bunun için Lozan Antlaşmasını oluşturan Lozan Konfe- ransı ve o süreçte yaşanılanlar objektif olarak özellikle gençlere anlatılmalıdır. Bu çalışmanın amacı budur. Temmuz 2016 Marmaris 8 AAhhmmeett HHÜÜRR Giriş: B irinci Dünya Savaşı’nın Osmanlı Devleti aleyhine sonuç- lanması, zaten Osmanlı Devletini paylaşmaya karar veren em- peryalist İngiltere, Fransa ve İtalya’nın önünde bir engel kalma- masına yol açmıştı. Mondros mütarekesi ile birlikte Osmanlı’nın paylaşılması fiilen gerçekleşmeye başladı. İstanbul’un hem salta- nat hem de Babıâli olarak, teslimiyetçi ve İngilizlerin himayesi- ne sığınma talebi, Sevr anlaşmasının oluşmasına ve Anadolu’da Ermenilerden, Kürtlerden, Yunanlılardan hatta Lazlardan oluşan devletlerinde ortaya çıkabileceği yanılgısına yol açtı. Sevr anlaş- ması uygulanamazdı ve uygulanamadı da. İngiltere’nin kılıcı olarak Yunan ordusu İzmir’e çıktı. İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali tartışmalı bir konudur. Paris anlaşma- sına dayanılarak, Rum/Yunan azınlığın can ve mal güvenliğini ko- rumak için yapıldığı söylenen işgalde, Yunan Devleti’nin gerçekte işgal için çok da hazırlıklı olmadığı görülmektedir. Yunanlıların İzmir’i işgalinde, özellikle o dönem Avrupa’nın en büyük silah tüccarı 1849 Muğla/Menteşe doğumlu Sir Basil Zaharoff’un kat- kısı çoktur.(Cumhuriyetin Gizli Tarihi-1 İsmail Çolak. Gülnesli yayınları.Ekim 2013 sf:115) HHeerr AAççııddaann LLoozzaann KKoonnffeerraannssıı 9 İzmir’in işgaline izin verilmesinin gizli nedeninin, İtalyanların kendi başlarına fiili bir işgale kalkmalarından korkulması olduğu genel olarak kabul edilir. Çünkü Bağlaşıkların/Müttefiklerin 1917 yılında yaptıkları gizli anlaşmada Batı Anadolu İtalyanlara veril- miştir. Rum/Yunan azınlığın can ve mal güvenliği gerekçesi ise, doğru bir gerekçe değildir. Zaten daha sonra Müttefiklerde/Bağ- laşıklarda bu gerekçenin doğru olmadığını kabul etmek zorunda kalırlar. “12 Ekim 1919’da İstanbul’daki Müttefikler arası Komisyon’un İzmir’ in Yunanlılar tarafından işgali hakkında vermiş olduğu rapor şu sözlerle başlıyordu;‘Yapılan soruşturma göstermiştir ki, mütarekeden beri Aydın (İzmir) vilayetindeki Hıristiyanların genel durumları memnunluk vericidir ve güvenlikleri hiçbir zaman tehlikeye düşmemiştir. İzmir’in işgali, yanlış bilgilere dayanılarak Barış Konferansı tarafından emredilmişse, bunun ilk sorumluluğunun, yukarıda belirtilmiş olan gerçekler hakkında yanlış bil- giler vermekte ısrar etmiş olan hükümetler ve kişilere ait olması gerekir. Onun için, bu işgalin hiçbir şekilde haklı olmadığı ve Türkiye ile Müt- tefikler arasında imzalanmış bulunan Mütarekenin şartlarını ihlal ettiği muhakkaktır.’(Türkiye-1 Arnold J. Toynbee. Cumhuriyet gazetesi yayını. Aralık 1999. Sf:84) “İzmir’de oturan Avrupa kolonisi, İstanbul İngiliz Yüksek Komiserli- ği, bu delice kararın doğuracağı tehlikeler üzerine dikkati çektiler. Kabine üyesi Lord Curzon bile, 18 Nisan 1919 muhtırasında şöyle diyordu:‘-Sela- nik kapılarının beş mil dışında asayişi sağlayamayan Yunanistan’ın Aydın vilayetinde barış ve güvenlik sağlamakta nasıl görevlendirilebileceğini anla- yamıyorum’”(Atatürk Anadolu’da. Tevfik Bıyıklıoğlu. Cumhuriyet gazetesi yayını. Mayıs 2000. Sf:16) Ancak, İzmir’in işgalinde Yunan ordusunun direnişle karşılaş- maması da ayrı bir konudur. Yunan başbakanı Venizelos bile İz- mir’in çok kolay işgal edilemeyeceğini düşünüyordu. Bunun için Paris’te 10 Mayıs’taki oturumda, İtilaf devletlerine, Türklere çı- karmadan en fazla on iki saat önce haber verilmesini, bu durum- da dahi Türklerin ne yapabileceğini kestirmenin zor olduğunu ve işgal için tehlikenin hep var olduğunu belirtmektedir.(Atatürk Anadolu’da. Tevfik Bıyıklıoğlu. Cumhuriyet gazetesi yayını. Ma- yıs 2000. Sf:17) “Böylesine bir karşılamanın sorumluları da vardı; Bunlar İzmir Valisi İzzet ile Kolordu Komutanı Ali Nadir Paşa’ydı. İşgali önceden bilmelerine rağmen tek kurşun dahi atmadan, hiçbir tepki göstermeden koskoca şehri 1100 AAhhmmeett HHÜÜRR
Description: