Harry Potter ve Ölümcül Kutsallar J. K. Rowling 2007 ÖNSÖZ Sevgili Harry Potter hayranları, Hem biz uzun bir yolculuğu sonlandırırken, hem de sizler bir ömür boyu devam eden büyünün son parçasını tatmak üzereyken, Harry Potter kitaplarının ve serisinin son kitabı Harry Potter ve Ölümcül Kutsallar’ı sunmaktan gurur duyuyorum. Az sonra okumaya başlayacağınız çeviri, onlarca insanın büyük özverileri sonucunda ortaya çıktı. Kimimiz ailesini, kimimiz arkadaşlarını, kimimiz işini ihmal etti, gece gündüz çalışıp kitabı çevirdi. Ancak şimdi, tatlı sona ulaşmanın keyfini çıkarıyoruz. Umarız bu çeviriyi okuduktan sonra, uzun bir hikayeyi sona erdirmenin keyfini siz de çıkarırsınız. Ancak son bir konuya değinmek istiyorum. Her ne kadar bizler, kitaba geç kavuşan siz Türk hayranları için çabalayıp bu çeviriyi hazırlasak da, yine de en iyisi orijinal kitabı satın alıp öyle okumaktır. Bu sayede bizim gibi gecelerini gündüzlerine katan çevirmenler, bu emeklerinin karşılığını alacaklardır. Ayrıca buradan kitabın çevrilmesi ve arkaplan çalışmaları sırasında yardımları dokunan çeşitli kişilere teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Başta, bana her konuda destek çıkıp yardımlarını esirgemeyen, bölümlerin kontrolleri aşamasında bana büyük yardımları dokunan Lethe’ye; arta kalan bölümlerde ekstra çaba harcayan Kirke ve beraberinde Constantine, Corinthian.NL, McGayver ve Okyanus’a, ayrıca özgüven eksiliği ve kişilik gelişimini tamamlayamama gibi sorunlardan muzdarip kişilerin grubu yarıda bırakmasıyla artan ek bölümleri çevirmek için ayrı bir çaba harcayan ve bir kez olsun bir dediğimi ikiletmeyen diğer üyelerime teşekkür ederim. Bunun yanı sıra web sitesinin tasarımı sırasında bana desteklerini esirgemeyen M00dy’e, geçici olarak da olsa siteye hosting yardımı sunan Hazerfen'e, sitenin sunucularında bulunması ricamı kırmayan arkadaşım d4rkz'a ayrıca teşekkürlerimi iletirim. Çeviriler sırasında, isteğimi geri çevirmeyip radyo yayınını sürdüren Zuzu’ya da teşekkür ederim. Kitabın Türkçeleştirilmesi aşamasında, babasını kaybeden çok sevgili dostum Fovundur’a Allah’tan sabır, babasına ise rahmet diliyorum. Bu sırada ihmal ettiğimiz ailelerimizden, arkadaşlarımızdan özür dileriz. =) Son olarak bu üstün çaba sonucu oluşturduğumuz bu çeviriyi okuyacak siz saygıdeğer Harry Potter hayranlarına hem sabırlarından hem de desteklerinden ötürü şükranlarımı sunarım. Zannediyorum, dünya çapında en çok geri plana itilen Harry Potter topluluğu olan biz Türk fanlarına, böyle bir çeviri yakışırdı. Hayatlarımızın en ücra köşelerine kadar ulaşıp, bizi yer yer uykusuz bırakan, yer yer güldüren, yer yer ağlatan bu sihirli dünyayı yaratan J. K. Rowling’e de tüm hayranlar adına teşekkür ederim. Zannediyorum ki kimse bu kitaplarda küçük bir parça da olsa kendinden bir şeyler bulduğunu inkâr edemez. Ayrıca bizi ikinci kitaptan bu yana güzel çevirileriyle yalnız bırakmayan, bu büyülü dünyayı olduğu gibi ruhumuza işleyen, çok sevgili kitap çevirmenleri Sevin Okyay ve oğlu Kutlukhan Kutlu’ya minnettar olduğumuzu belirtirim. NOT: Ayrıca sizlere, Türkiye’de Harry Potter adına büyük işler başaran ve hoşuma giden bazı siteleri önermek istiyorum. www.sihirbaslasin.net www.seherbaz.com www.hayalkurgu.com www.veritaserum.com (Yakında Türkçe…) http://shadowshooter.wordpress.com (Kişisel Blog) Ayrıca çeviriler hakkındaki düşüncelerinizi [email protected] adresine yollayarak paylaşabilirsiniz. Sizlerden hoş tepkiler almak, akıttığımız terin anlam bulması demektir. Saygılarımla; Yoldaşlık HP başkanı, Shadow_Shooter İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM: KARANLIK LORD YÜKSELİŞTE İKİNCİ BÖLÜM: ANISINA ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: DURSLEY'LERİN GİDİŞİ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: YEDİ POTTER BEŞİNCİ BÖLÜM: YİTEN SAVAŞÇI ALTINCI BÖLÜM: PİJAMALI GULYABANİ YEDİNCİ BÖLÜM: ALBUS DUMBLEDORE’UN VASİYETİ SEKİZİNCİ BÖLÜM: DÜĞÜN DOKUZUNCU BÖLÜM: SAKLANACAK BİR YER ONUNCU BÖLÜM: KREACHER’IN ÖYKÜSÜ ON BİRİNCİ BÖLÜM: RÜŞVET ON İKİNCİ BÖLÜM: SİHİR GÜÇTÜR ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: MUGGLE-DOĞUMLULARI KAYIT KOMİSYONU ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: HIRSIZ ON BEŞİNCİ BÖLÜM: CİNCÜCE’NİN İNTİKAMI ON ALTINCI BÖLÜM: GODRIC’S HOLLOW ON YEDİNCİ BÖLÜM: BATHILDA’NIN SIRRI ON SEKİZİNCİ BÖLÜM: ALBUS DUMBLEDORE’UN HAYATI VE YALANLARI ON DOKUZUNCU BÖLÜM: GÜMÜŞ CEYLAN YİRMİNCİ BÖLÜM: XENOPHILIUS LOVEGOOD YİRMİ BİRİNCİ BÖLÜM: ÜÇ KARDEŞİN HİKAYESİ YİRMİ İKİNCİ BÖLÜM: ÖLÜMCÜL KUTSALLAR YİRMİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: MALFOY MALİKÂNESİ YİRMİ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: ASA YAPIMCISI YİRMİ BEŞİNCİ BÖLÜM: KABUK KULÜBE YİRMİ ALTINCI BÖLÜM: GRINGOTTS YİRMİ YEDİNCİ BÖLÜM: SON SAKLANMA YERİ YİRMİ SEKİZİNCİ BÖLÜM: KAYIP AYNA YİRMİ DOKUZUNCU BÖLÜM: KAYIP TAÇ OTUZUNCU BÖLÜM: SEVERUS SNAPE’İN KOVULUŞU OTUZ BİRİNCİ BÖLÜM: HOGWARTS SAVAŞI OTUZ İKİNCİ BÖLÜM: YÜCE ASA OTUZ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: PRENS'İN HİKAYESİ OTUZ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: TEKRAR ORMAN OTUZ BEŞİNCİ BÖLÜM: KING’S CROSS OTUZ ALTINCI BÖLÜM: PLANDA TERSLİK KAPANIŞ: ON DOKUZ YIL SONRA BİRİNCİ BÖLÜM: KARANLIK LORD YÜKSELİŞTE İki adam ay ışığının aydınlattığı dar caddede birbirlerinden birkaç metre ötede yoktan var oldular. Asaları birbirlerinin göğsüne doğrultulmuş halde bir saniyeliğine hareketsiz durdular; sonra, birbirlerini tanıyarak asalarını pelerinlerinin altına soktular ve aynı yöne doğru hızlı adımlarla yürümeye başladılar. "Haberler?" diye sordu uzun olan. "Sadece en iyileri," diye cevapladı Severus Snape. Caddenin solunda kısa boylu vahşi böğürtlenler dikiliydi, sağındaysa uzun boylu düzgün budanmış çalı çitler. Yürürken, adamların uzun pelerinleri bileklerinin etrafında dalgalandı. "Belki geç kalırım diye düşündüm," dedi Yaxley, yuvarlak hatları yukarıdan sarkan ağaçlar ay ışığını kestikçe gözden kaybolup tekrar görünürken. "Beklediğimden daha zordu. Ama umarım memnun kalır. Kabul töreninin iyi olacağından eminmişsin gibi konuşuyorsun?" Snape başıyla onayladı, ama ayrıntıya girmedi. Evi caddeye bağlayan geniş bir yola doğru sağa döndüler. Uzun boylu çalı çitler onlarla beraber kıvrıldı; adamların önünü kapayan heybetli dövme demir kapıların ötesindeki uzaklığa doğru devam ediyorlardı. İkisi de adımlarını kesmediler: Sessizlik içinde ikisi de bir tür selam verir gibi sol kollarını kaldırdı ve koyu metal dumanmış gibi direk içinden geçti. Porsukağacı çalı çiti adamların ayak seslerinin sesini bastırdı. Sağ taraflarında bir yerlerde bir hışırdama vardı: Yaxley yine asasını çıkardı ve refakatçisinin kafasının üstünden uzattı, ama gürültünün kaynağının çalı çitin tepesinde asaletle kasılarak yürüyen bembeyaz bir tavus kuşundan başka bir şey olmadığı ortaya çıktı. "Kendine iyi baktı hep şu Lucius. Tavus kuşları..." Yaxley gülerek asasını pelerinin altına geri soktu. Düz yolun sonunda, içinde ışık parıldayan, alt pencereleri baklava şeklinde camlarla kaplı olan güzel bir konak karanlığın içinde yükseldi. Çalı çitin ötesindeki karanlık bahçede bir yerlerde bir fıskiye akıyordu. Snape ve Yaxley ön kapıya doğru hızla yürürken çakıl taşları ayaklarının altında çatırdadı. Kapı görünürde kimsenin açmamasına rağmen, onlar yaklaşırken içeri doğru açıldı. Koridor genişti, loştu ve taş yerin çoğunu kaplayan muhteşem bir halıyla şatafatlı bir dekorasyona sahipti. Duvardaki soluk yüzlü portrelerin gözleri, geçerlerken Snape ve Yaxley‘yi izledi. İki adam bir sonraki odaya açılan ağır bir tahtadan kapının önünde durdu, çok kısa bir an tereddüt ettiler, sonra Snape bronz tokmağı çevirdi. Çalışma odası uzun, görkemli bir masada oturan sessiz insanlarla doluydu. Odanın her zamanki mobilyası dikkatsizce duvar diplerine itilmişti. Işıklandırma yaldızlı bir aynanın altındaki güzel bir mermer şöminenin altında gürüldeyen ateşten geliyordu. Snape ve Yaxley bir anlığına eşikte beklediler. Gözleri az ışığa alışınca sahnenin en tuhaf bölümüne dikkatlerini yönelttiler: masanın üzerinde baş aşağı asılı duran ve görünmez bir iple asılmışçasına yavaşça dönen, görüldüğü kadarıyla kendinde olmayan bir insan figürü. Aynada ve altındaki masanın cilalı yüzeyinde yansıması görünüyordu. Neredeyse tam altında oturan, soluk tenli genç adam hariç, bu görüntünün altında oturan insanlardan hiçbiri ona bakmıyordu. Genç adam kendini birkaç dakikada bir yukarı bakmaktan alıkoyamıyor gibi görünüyordu. "Yaxley, Snape," dedi yüksek, anlaşılır bir ses masanın başından. "Az kalsın geç kalıyordunuz. " Konuşan, şöminenin tam önünde oturuyordu, bu yüzden yeni gelenlerin siluetinden daha fazlasını çıkarabilmeleri zordu. Fakat yaklaştıklarında, yüzü karanlıkta parladı; saçsız, yılansı yüzdeki burun delikleri birer yarıktı ve parlayan kırmızı gözlerin gözbebekleri dikeydi. O kadar soluktuki incimsi bir parıltı yayıyor gibi görünüyordu. "Severus, buraya," dedi Voldemort, kendi sağındaki sandalyeyi işaret ederek. "Yaxley - Dolohov‘un yanına." İki adam kendilerine tahsis edilen yerlere oturdu. Masanın etrafındaki gözlerin çoğu Snape‘i izledi ve Voldemort da ilk onunla konuştu. "Evet?" "Lordum, Zümrüdüanka Yoldaşlığı Harry Potter‘ı şu anki güvenli yerinden sonraki cumartesi akşam karanlığında uzaklaştırmayı planlıyor." Masanın etrafındaki ilgi hissedilir ölçüde çoğaldı. Bazılarının duruşları sertleşti, diğerleri
Description: