KÜLTÜR BAKANLIĞI/1232 Türk Büyükleri /131 AYDINOĞLU GAZİ UMUR BEY t • * > /s _ i , KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1232 Türk Büyükleri Dizisi/131 A YDINOGL U GAZİ UMUR PAŞA (1309 - 1348) Prof. Dr. Tuncer BAYKARA Kapak Düzseni/Dr. Ahmet SINAV ISBN 975 - 17 - 0705 - 6 ©Kültür Bakanlığı — 1990 Yayımlar Dairesi Başkanlığı’nm 22/10/1990 tarih ve YAPKUR 928-2200 sayılı makam onayı ile birinci defa olarak 15.000 adet bastırılmıştır. Başbakaûlık Basımevi — ANKARA Ö N S Ö Z “Gazi Umur Paşa’nın Arkadaşlarmm Şchid ve Gazilerin Aziz Ruhlarına” Türk olanlar, Aydınoğlu Gazi Umur Paşa'nın, şu veya bu şekilde adım muhakkak duymuşlardır. Bu gazi Türk Beği, gerçekten Türklerin kalbine taht kurmuş bir yiğit idi. Onun hakkmda bili nenler çok, yazılanlar çok gibi görünmesine rağmen, hayatı ile il gili küçük de olsa bir kitab yoktu. 1955 yılında, İzmir'e ilk geldiğim yıllarda, yanlışlıkla Kadife Kale 'de dolaşırken, O 'nun şehid düştüğü yerleri bulmak isterdim. Oysa sonradan öğrendim ki, O‘nun şehid düştüğü yerler, şimdi şeh rin en kalabalık, en işlek yerleri olmuştur. Ama yine de bu yeri yaklaşık olarak bulmak ve oraya bu yiğit Türk'ün, at üzerinde bir heykelini dikmek gerekiyor. îvnir bir bakıma onun adıyla da öz deşleşmiş gibidir. Bu eserde, bazı yeni görüşler vardır. Ama genelde bilinenler tekrar edilmiştir. Bu eser okununca anlaşılacaktır ki. Umur Beğ veya Umur Paşa'nın hayatı, ciddî, ilmt araştırmalara muhtaçdır. Biz, bu konuda sadece Türk halkına bir ilk eser sunmak istedik. Şüphesiz bazı eksiklerimiz olacaktır. Ama bunların hoşgörü ile karşılanmasını diliyoruz. Çünkü Gazi Umur Paşa, ne kadar yi ğit ve kahraman ise o kadar da iyi niyetli, hoşgörülü ve güler yüz lü idi. Zaten bu eserin bir özelliği O'nun bu yönünü de ortaya koymakdır. Bu çalışmanın Türk büyüklerini daha iyi tanımaya vesile ol masını dilerken, Anadolu topraklarını, bu arada İzmir’i Türk ya pan bu yüce kahramana bir kere daha Tann'dan rahmet dilerim. Bornova, 26.9.1990 Prof.Dr. Tuncer BAYKARA İ Ç İ N D E K İ L E R GİRİŞ ................................................................................... 1 I. BÖLÜM : Umur Paşa’nın adı ve çocukluğu....... 8 A. Umur Paşa’nm adı........................................... 8 B. Umur diye bir çocuk ........................................ 10 il Bölüm : Beyliğinin ilk Yıllarında Umur Paşa .. 17 A. Umur Paşa’nın ilk yıllan : ............................. 17 B. Umur Paşa ve İzmir........................................... 25 IIL BÖLÜM : Umur Paşa ve Deniz : .......................... 47 A. Deniz, Türkîer ve Umur Paşa........................ 47 B. Umur Paşa’nın kadrosu, ordusu.................... 56 IV. BÖLÜM : Umur Paşa ve Dış siyâset .................... 63 A. Umur Paşa’nm doğu, Türk âlemi ile siyâseti .. 63 B. Umur Paşa’nın Batı ve Bizans ile münâsebet leri ....................................................................... 66 V. BÖLÜM : Umur Paşa zamanında iktisâdı hayat . 74 VL BÖLÜM : Umur Paşa’nm şehid olması ve O’nun tahlili ....................................................... 83 A. Umur Paşa’nın şehid olması........................... 83 B. Unı.ur Paşa’nın ve devrinin tahlili................. 89 SONUÇ ......................................................................................... 98 KRONOLOJİ VE EKLER ................................................ 103 FAYDALANILAN ESERLER ........................................ 120 VII GİRİŞ Asya kıtasının batısında, yaklaşık dörtgen şekilli bir yarıma da batıya doğur uzanır. Bu yanmada, bundan iki bin yıl kadar önce Roma Devleti’nin idâresinde olduğundan, komşularmca Rum ül kesi olarak tanınıyordu. Rum diyârı, bu admı Roma’mn ikiye bö lünüp, doğusundaki kısma ayn bir ad verilmesine, Bizans denmesine rağmen devam ettirdi. VII. yüzyılda yine Asya kıtasının güneyba tısındaki bir başka yarımadadan çıkan müslümanlık, batı Asya’yı allak-bullak ettiğinden sonradırki Rum adı daha da yaygınlaştı. Rum diyârı, doğusunda Asya kıtası ile dağlık bir mıntıka ile bağlı idi. Bu dağlık mmtıka kuzeyde Doğu Avrupa ile yakmdan ilgiliydi. Bu sebeplerdir ki, Doğu Avrupa ve BatiAsya’ya hâkim olan güçler, devletler sık sık buralara iner, bu yöreye hâkim olur lardı. Asya ortasından kopup gelenler de zaman zaman bu diyar lara geliyorlardı. Hatta Oğuz Han, efsânevî devirlerde bu diyara gelmiş, bütün etrafa hakim olmuş gibi anlatılır. Bu bir destan ol makla birlikte, pekâla bir gerçeğin yankısı da olabilir. Asya’nın ortasında ve doğusunda T ü r k denilen bir millet yaşıyordu. Bunlar dil, kültür ve devlet birliği içinde yaşıyorlar- ken, zaman zaman devletleri değişebiliyordu. Kimi zaman bir bü yük Hakan’ın idaresinde, Asya’nın ve hatta Avrupa’nın bir kısmı bir idâreye kavuşuyordu. Kimi zaman ise, daha küçük siyâsî bir likler ortaya çıkıyordu. îşte bir büyük devletin kaybolup, küçük lerinin görüldüğü yülarda, Selçuk Beği’in torunları asıl kitleden kopup, güney ve batıya doğru yönelmişlerdi. Sonradan bunlara başkaları da katılmış, olaylar birbiri ardından gelişmişti. Neticede XI. yüzyıl ortalarında Tuğrul Beğ, Selçuklu Devleti’ni bir siyâsi teşkilât olarak Batı Asya’da kurmuştu (1040) Selçuklu Devleti, 1 Önasya’daki Abbasi halifeliğine de destek olmuş, böylece Batı As ya’daki dengeler yeniden değişmeye başlamıştı. Bu gelişmeye Ro- ma’nm doğu kanadı, Bizans müdâhale etmek istedi. Kendi ülKesinin doğu sınırlarında bir güçlü devletin varlığına müsâade edemezdi. Bunun için silahb kuvvetlerini harekete geçirdi. Fakat 1071’de Rum diyânnın doğusunda, Malazgirt’teki savaşı, Selçuklu devleti kazandı. Tuğrul Beğ’in yeğeni Alparslan’m kazandığı Malazgirt savaşı, Bizans’m istediği değişmeyi, tam aksi yönde oluşturdu. Çünkü Rum ülkesinin kapısı artık açılmış gibiydi. Rum diyân ise şimdi güçlü bir siyâsî güç tarafından korunmuyordu. Bu diyar fazla kalabahk değildi. Geçmiş yüzyıllardaki Sasanî İranı ve îslamlarla olan sa vaşlar sebebi ile harab ve nüfus bakımmdan da gerilemiş gibiydi. Türkler savaş sonunda Bizans ile bir barış anlaşması imzaladılar.. Fakat bu anlaşmanm şartlanna Bizans tarafı uymayınca, Rum ül kesine doğru harekâtta Türkler serbest kaldılar. Selçuklu devleti güç şartlarda ortaya çıkmıştı. Kuzeyde Oğuz lar, doğuda Karahanlılar ve güneyde Gazneliler arasında doğmuş tu Tuğrul Beğ’in devleti. Batıdaki îran sahasmda da halkı kalabalık idi. Buna karşıhk Rum diyânnda nüfus daha seyrekti. Hem bu di- yânn iklim şartlan, Türklerin asıl yaşadıkları yerlere uyuyordu. Bu diyarda çok çeşitli iklim şartları, çok çeşitli tabiat durumu var dı. Sarp dağlar, yalçın kayahklar yanmda, geniş bozkırlar da var dı. Bütün bu yönleriyle Türkler için elverişli bir yaşama sahası olabilirdi. Türkler, müslüman olduktan sonra îslâmiyetin ‘“gazâ” fik riyle yakından ilgilenmişlerdi. Daha önceki yüzyıllarda da, küçük kümeler hâlinde Abbasî halifeleri zamanında bu diyarm smırlan- na gelirler, Malatya’yı, Tarsu’su üs edinerek “gazâ” ederlerdi. Şimdi daha uygun bir fırsat çıkmıştı. Bütün Türk Ülkelerinde batıdaki bu uygun durumun haberi yayıldı. Ülkelerinde sıkıntı içinde olan, göçmek, hayatını yeniden tanzim etmek isteyen Türkler öbek öbek batıya koştular. 1071’i takib eden yıllarda Türkler, batıya Rum di- yân içlerine doğru ilerlemeye başladılar. Türklerin bazı önderleri vardı. Bunlar arasında Selçuklu ai lesinden, fakat kırgm ve ktisktin bir dal da vardı. Ve bunlar yan- larmdaki Ttlrklerle birlikte Rum diyân içlerine daldılar. Erzurum, Sivas, Niksar, Çankın, Ankara, Konya almdı. İstanbul tlzerine yü rüyen kitleler, nihâyet İznik *e kadar ulaştı. îşte bu Türk askerleri arasında Çaka Beğ de bulunuyordu. Fakat bu cesur ve atak Türk komutanı, talihsiz bir şekilde esir düşmüştü. 1075*den sonra Rum diyân Türklerin eline geçmiş gibiyidi. Ama bu diyârm Türkler elini geçmesi, Avrupa’daki Hıristiyanla- rm hareketini çabuklaştıracaktır. lOSl’de Çaka Beğ Bizans’dan kur tuldu; Rum diyânndaki eski dostlarmı buldu, batıya doğru ilerle mesine devam etti. O, Esmima’yı ele geçirdi. Esmima, bu insanlarm dilinde biraz değişerek İzmir oldu. XI. yüzyıl sonlarında Avrupa’dan kopup gelen Haçlı kasır gası, Rum ülkesine hâkim olan Türklere çarptı. Türkler kanla-ateşle bu kasırgayı durdurmak istediler. Onlara ^ünyayı dar ettiler; ama kıyılardan çekilmek zorunda kaldılar. İzmir, İznik gibi şehirler tek rar elden çıktı. Selçuklu ailesinden gelenler, bu mücâdelede ken dilerini gösterirler. XII. yüzyılda Konya devlet merkezi olarak belirdi. Selçuklu ailesi her geçen gün kuvvetlendi. 1176’da Bizans’m karşı saldırısını durdurunca, Rum diyânnda Türk varlığı iyice yerleşti. XII. yüzyıl sonunda III. Haçh seferinin Alman kolunu ge çiştiren Selçuklular, Rum diyârmda yeniden ileriye yürümek iste diler. Fakat 1204’de 4. haçh seferi İstanbul’a yönelince, Bizans idaresi de yarımadaya geçti. Ve artık buraya Türkler de Anadolu demeye başladılar. Çünkü burası Trakya sahasma göre doğu, ül kesi demekti. 12H’de zayıf gibi görünen Bizans’ı Batı Anadolu’
Description: