FİZİK YASALARI ÜZERİNE richard feynman TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları 12 The Character of Physical Law Çeviri: Nermin Arık © Türkiye Bilimsel ve Teknik Anıştırma Kurumu, 1995 Tübitak yayın Komisyonu Kararı ile Yayımlanmıştır ISBN 975 - 403 - 018 - 9 Önsöz Bu kitabı oluşturan yedi bölüm Amerika Birleşik Devletleri’nin Cornell Üniversitesi’nde verilmiş olan Messenger Konferansları’nı kapsamaktadır. Bu konferanslar “Fizik Yasalarının Ortak Özellikleri” konusundaki bilgilerini genişletmek isteyen öğrencilerden oluşmuş bir dinleyici kitlesine verilmişti. Konferanslar önceden hazırlanmış bir metne göre değil, irticalen, sadece birkaç nottan yararlanılarak gerçekleştirilmişti. Messenger Konferansları bir matematik profesörü olan Hiram J. Messenger’in, dünyanın çeşitli yerlerinden ünlü kişilerin Cornell’deki öğrencilere konuşma yapmalarını sağlamak amacıyla bir bağışta bulunduğu 1924 yılından bu yana her yıl verilmektedir. Bu bağışı yaparken Messenger amacını şöyle belirtmiştir: “Uygarlığın gelişimi konusunda, özellikle politika, iş ve sosyal yaşantımızda manevi standartlan yükseltmek amacıyla bir ders, veya bir dizi ders verilmesini sağlamak.” Kasım ayında, seçkin bir fizikçi ve eğitimci olan Profesör Richard P. Feynman 1964 konferanslarını vermek üzere buraya davet edildi. Kendisi daha önce Cornell’de profesör olarak bulunmuştu. Şimdi ise California Institute of Technology’de fizik profesörüdür. Yakın zamanda Royal Society’nin[1] Yabancı Üyeliği’ne seçilmiştir. Yalnız fizik yasalarının bugünkü anlamına yaptığı katkılarla değil, konusuna fizikçi olmayanlara da ilginç kılma yeteneği ile ünlüdür. Bu kitabın bölümleri, Profesör Feynman’ın, kendisine sınırsız konuşma olanağı sağlayan büyük bir sahneden, kalabalık bir dinleyici topluluğuna yaptığı konuşmaların yazıya dökülmüş şeklidir. Konuşmacı olarak uluslararası üne sahip olan Feynman, kürsüdeki heyecanlı üslubu ile tanınmıştır. Bu kitap, konferansları izleyip de ileride onlara başvurmak isteyecek televizyon seyircileri için kalıcı bir kaynak olarak düşünülmüştür. Bir ders kitabı olarak algılanmaması gerekir; ancak öne sürdüğü tartışmalar, yasaları daha net bir şekilde kavramak isteyen fizik öğrencileri için de aydınlatıcı olacaktır. Richard Feynman, Philip Daly’nin Man at the Heart of the Matter (Maddenin Özündeki İnsan) programında yer alan fizikçilerden biri olarak ve son bilimsel keşifler hakkında 1964’te yayınlanmış son derece ilginç programlardan biri olan Strangeness Minus Three (Acaiplik Eksi Üç)’ye yaptığı büyük katkı dolayısıyla, BBC-1 izleyicilerinin yabancısı değildir. Messenger Konferanslarının Profesör Feynman tarafından verilmesi kararlaştığında BBC’nin Science and Features (Bilim ve ilginç Konular) Bölümü harekete geçti. Bu konferans dizisi şimdi BBC-2’de ileri Eğitim Projesi’nin bir bölümü olarak yayınlanmaktadır. Program daha önce görecelik konusunda Morrison ve termodinamik konusunda Porter tarafından verilen konferanslar doğrultusunda devam etmektedir. Okuyacağınız metin konferansların yazıya dökülmüş şekli olup bilimsel doğruluk yönünden Profesör Feynman tarafından gözden geçirilmiştir. Ben ve asistanım Fiona Holmes sözcükleri derleyip yazı şekline dönüştürdük. Kitabı beğeneceğinizi umarız. Richard Feynman ile çalışmak bizim için doyurucu bir deneyim olmuştur; izleyici ve okurların bu projeden yararlanacaklarını sanıyoruz. Alan Sleath, BBC Dış Yayınlar, Bilim ve ilginç Konular Bölümü Prodüktörü, Haziran 1965 BBC, Cornell Üniversitesi Haber Bürosu’na Resim 2’rıin; California Institute of Technology’ye de Bölüm 1’de kullanılan diğer resim ve çizimlerin yayınlanmasına izin verdikleri için teşekkür eder. Profesör Feynman’ın çalışmalarını daha ayrıntılı olarak incelemek isteyen öğrencilere, rektörün takdim konuşmasında söz ettiği kitapların California Institute of Technology tarafından The Feynman Lectures in Physics (Feynman Fizik Dersleri) başlığıyla yayınlandığını duyururuz. Cornell Üniversitesi Rektörü Dale R. Corson’un 1964 Messenger Konuşmacısını Takdimi Bayanlar, Baylar. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nden Profesör Richard P. Feynman’ı Messenger Konferansçısı olarak takdim etmekten onur duyarım. Profesör Feynman seçkin bir teorik fizikçidir ve fiziğin savaş sonrası dönemdeki olağanüstü gelişimi sonucu ortaya çıkan karmaşaya bir düzen getirme konusunda çok şeyler başarmıştır. Kendisine verilen ödül ve payeler arasından ben yalnızca 1964 Albert Einstein Ödülü’nü zikredeceğim. Üç yılda bir verilen bu ödül, bir altın madalya ve büyük bir miktar para içermektedir. Profesör Feynman eğitimini M.l.T. (Massachussetts Teknoloji Enstitüsünde, mezuniyet sonrası eğitmini de Princeton’da yaptı. Princeton’da, Manhattan Projesi üzerinde, daha sonra da Los Alamos’ta çalıştı. 1944’de Cornell’e yardımcı profesör olarak geldi; kadrolu eleman olarak atanması ise savaş sonrasında gerçekleşti. Cornell’e atanması sırasında hakkında söylenmiş olan şeylerin ilginç olacağını düşünerek Mütevelli Heyeti Tutanaklarını inceledim... atanması konusunda hiçbir kayıt yok. Ancak izinler, ücret zamları ve terfilerle ilgili yirmi kadar kayıt buldum. Bunlardan biri ilgimi çok çekti. 31 Temmuz 1945’te Fizik Bölümü Başkanı, Beşeri Bilimler Dekanı’na şunları yazmış: “Dr. Feynman ender rastlanan olağanüstü bir eğitici ve araştırmacı”. Bölüm Başkam, böyle değerli bir öğretim üyesi için yılda üçbin doların biraz yetersiz olduğunu belirterek ücretinin dokuzyüz dolar artırılmasını önermiş. Dekan da, ender bir cömertlik göstererek, üniversitenin mali durumuna aldırmadan dokuzyüz dolan çizip rakamı bin dolar yapmış. Görülüyor ki üniversitemiz daha o zamandan Profesör Feynman’ın değerini takdir etmiş bulunuyor! Profesör Feynman 1945’te fakültemizde sürekli olarak çalışmaya başladı ve çok verimli bir beş yılı böylece geçirdi. 1950 yılında Cornell’den ayrıldı ve o zamandan bu yana çalışmakta olduğu Cal. Tech. (Kaliforniya Teknoloji Enstitüsüye gitti. Konuşmasına başlamadan önce, sizlere onun hakkında biraz daha bilgi vermek istiyorum. Üç dört yıl önce Cal. Tech.’te vermeye başladığı fiziğe giriş dersleri, onun ününe yeni bir boyut ekledi (bu dersler iki cilt halinde basılmıştır ve konuya taptaze bir yaklaşım getirmektedir). Bu basılmış ders notlarının giriş bölümünde Feynman’ın büyük bir mutlulukla bongo davulları çalarken çekilmiş bir fotoğrafı yer almaktadır. Cal. Tech.’teki arkadaşlarım, onun arada bir Los Angeles gece kulüplerine gidip davulcunun yerine çaldığını bana anlattılar. Ancak, Profesör Feynman bunun doğru olmadığını söylüyor. Bir başka özelliği de kilitli kasaları açmadaki ustalığıdır. Bir söylentiye göre, gizli bir kuruluştaki bir kasayı açıp gizli evrakı çıkardıktan sonra yerine “Bilin bakalım kim?” yazan bir not bırakmış. Bir konferans vermek üzere Brezilya’ya gitmeden önce İspanyolca öğrenmesinden de söz edebilirim; ama etmeyeceğim. Söylediklerimin sizlere yeterli bir ön bilgi verdiğini sanıyorum. Profesör Feynman’ı tekrar Cornell’de görmekten mutluyum. Genel konusu “Fizik Yasaları Üzerine”; bu geceki konusu ise “Fizik Yasalarına Bir Örnek: Yerçekimi Yasası”. Fizik Yasalarına Bir Örnek: Yerçekimi Yasası Sözlerime, bana her zaman tuhaf gelmiş olan bir şeyle başlayacağım. Kalabalık bir toplantıda bongo davulları çalmam istendiği ender zamanlarda, takdimci benim bir teorik fizikçi olduğumdan söz etmeye hiç gerek duymaz. Sanırım bunun nedeni, sanata karşı duyulan saygının bilime duyulandan büyük olmasıdır. Rönesans sanatçıları insanın temel uğraşının insan olması gerektiğini söylemişlerse de, dünyada ilginç başka şeyler de vardır. Sanatçılar bile günbatımının, okyanus dalgalarının ve gökyüzüne serpilmiş yıldızların güzelliğini fark ederler! Bunları gözlemek bize estetik bir haz vermeye yeter. Doğa olguları arasında da gözle görülmeyen, ancak analizci bir gözle bakıldığında farkedilebilen bir ritm ve düzen vardır. Bizim fizik yasaları dediğimiz de bu ritm ve düzenin ta kendisidir. Bu konferans dizisinde fizik yasalarının genel nitelikleri üzerinde durmak istiyorum. Bu, başka düzeyde bir genelliktir; yasaların kendilerinden daha üst konumda olduğunu söyleyebileceğimiz bir genellik. Ele alacağım konu, ayrıntılı analizler sonucunda gördüğümüz doğa olacak; ancak, bu doğanın sadece en kapsamlı genel nitelikleri hakkında konuşacağım. Bu ölçüde genellemeler içeren bir konunun felsefeye yönelme eğilimi vardır; konuşmalar ‘derin felsefe yapmak’ olarak algılanabilir. Ben daha özel bir yaklaşım seçerek, belirsiz olmayı değil, gerçekten anlaşılmayı tercih edeceğim. Bu ilk konferansta genellemeleri bırakıp özel bir fizik yasası üzerinde konuşacağım. Böylece de, daha sonra genel olarak üzerinde duracağım şeylerin bir örneğini vermiş olacağım. Bu örneği, çok soyut olarak algılanabilecek bir şeyi daha somut yapmak için, gerektikçe kullanacağım. Fizik yasalarına özel bir örnek olarak yerçekimi yasasını, yerçekimi olgusunu seçtim. Bu seçimi neden yaptığımı bilmiyorum. Bu, keşfedilen ilk temel yasalardan birisidir ve ilginç bir tarihçesi vardır. Şimdi bana şöyle diyebilirsiniz: “O eski bir hikaye; ben daha modem bilim hakkında bir şeyler duymak isterim.” Belki ‘daha yeni’den sözedilebilir; ama ‘daha modem’den sözedilemez. Modem bilim, yerçekimi yasasının keşfi ile aynı geleneği izlemektedir. Bu nedenle, sadece daha yakın zamanlarda yapılmış keşifler hakkında konuşmuş oluruz. Yerçekimi yasasının kötü bir seçim olduğunu sanmıyorum; çünkü onun tarihini, yöntemlerini, keşfinin özelliğini, niteliğini anlatmakla bütünüyle modem bir yol izlemiş olmaktayım. Bu yasanın, “insan zekasının gerçekleştirdiği en kapsamlı genelleme” olduğu söylenmiştir. Ancak daha önceki sözlerimden de, benim insan zekasından çok, yerçekimi gibi zarif ve yalın bir yasayla gerçekleşen bir doğa harikası ile ilgilendiğimi tahmin edebilirsiniz. Bu nedenle, onu keşfedecek kadar akıllı olduğumuza değil, doğanın onu dikkate alacak kadar akıllı olduğu konusuna eğileceğiz. Yerçekimi yasası şudur: iki kütle, birbiri üzerine, aralarındaki uzaklığın karesi ile ters orantılı ve kütlelerinin çarpımı ile doğru orantılı olan bir kuvvet uygular. Bu önemli yasayı aşağıdaki matematik formülüyle ifade edebiliriz: Yani bir sabit sayı çarpı kütlelerin çarpımı bölü uzaklığın karesi. Şimdi buna bir de, bir kütlenin bir kuvvet etkisiyle ivme kazandığım, veya hızının her saniye, kütlesiyle ters orantılı olarak değiştiğini, veya kütle azalınca hızının daha fazla, kütleyle ters orantılı olarak değiştiğini eklersem yerçekimi yasası hakkında bütün gerekenler söylenmiş olur. Bunun ötesinde söylenecekler, bu iki şeyin matematiksel sonucundan ibarettir. Hepinizin matematikçi olmadığını ve bu iki şeyin bütün matematiksel sonuçlarını hemen göremeyeceğinizi biliyorum. Bu nedenle size keşfin öyküsü, bazı sonuçlan, bilim tarihi üzerinde yaptığı etki, böyle bir yasanın içerdiği gizemler, Einstein’ın yaptığı bazı ufak değişiklikler ve biraz da diğer fizik yasaları ile ilişkisi konusunda kısaca bilgi vereceğim. Tarihçe kısaca şöyledir: Eski bilginler gezegenlerin gökyüzündeki hareketlerini gözlemleyerek onların Dünya ile birlikte Güneş çevresinde döndüğü sonucuna vardılar. Bu sonuç daha sonra Copernicus tarafından da bağımsız olarak keşfedildi - insanlar keşfin daha önce yapıldığını unutmuşlardı. Bundan sonra araştırılacak soru şuydu: Güneş çevresinde tam olarak nasıl dönüyorlardı? Güneş’in merkez olduğu bir çember üzerinde mi, yoksa bir başka eğri boyunca mı? Ne hızla hareket ediyorlardı? v.b. Bunların yanıtlanması daha uzun zaman aldı. Copernicus sonrası dönemler, gezegenlerin gerçekten Dünya'yla birlikte Güneş etrafında mı döndükleri, yoksa Dünya’nın evrenin merkezinde mi olduğu sorularının tartışıldığı dönemlerdi. Daha sonra Tycho Brahe[2] adında bir adam, soruyu yanıtlamak için bir yöntem önerdi. Eğer gezegenler çok dikkatle gözlenip gökyüzündeki yerleri tam olarak kaydedilirse, teorilerin durumu belki açıklığa kavuşabilirdi. Bu, modem bilimin anahtarı ve doğanın gerçekten anlaşılmasının başlangıcı oldu: bir şeyi gözlemek, ayrıntıları kaydetmek ve bu bilgilerin şu veya bu yorumu çıkarmayı sağlayacak ipuçlarını içerdiğini ummak. Zengin bir kişi olan Tycho’nun Kopenhag yakınlarında bir adası vardı. Buraya pirinçten yapılmış kocaman daireler yerleştirdi ve özel gözlem yerleri yaptırdı. Sonra, geceler boyunca gezegenlerin konumlarını kaydetti, işte ancak bu tür yorucu ve yoğun çalışmalar yoluyla bir şeyler bulunabilir. Toplanan bütün bilgi Kepler’in[3] eline verildi; o da gezegenlerin Güneş etrafında ne tür bir hareket yaptığını incelemeye koyuldu. Bunun için deneme-yanılma yöntemini uyguladı. Bir ara yanıtı bulduğunu sandı: Gezegenler Güneş’in merkez olduğu çemberler üzerinde hareket ediyorlardı. Ancak daha sonra bir gezegenin, sanırım Mars’ın sekiz dakikalık bir yay kadar sapma yaptığını fark etti. Kepler, Tycho Brahe’nin bu ölçüde bir hata yapamayacağını düşünüp yanıtın doğru olmadığı sonucuna vardı. Deneylerin çok dikkatli yapılmış olması nedeniyle başka bir yol deneyerek sonunda üç şey keşfetti.