Global Media Journal TR Edition, 7(14) Kaya & Akın Bahar/Spring 2017 Televizyon Haberciliğinde Küresel Etkileşim Örneği Olarak NTV-BBC İlişkisi Emine ÇAĞLA KAYA İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Anabilim Dalı İstanbul Altuğ AKIN İzmir Ekonomi Üniversitesi, İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü İzmir Özet Bu makalede Türkiye televizyon haberciliğinde köklü etkiler yaratmış olan NTV’nin kuruluş süreci ve sonrasında yaşananlar küreselleşme ve küresel etkileşim bağlamında incelenmiştir. NTV bu süreçte Türkiye televizyon haberciliğinde kendine yer edinme çabasını CNN International ve BBC gibi uluslararası yayın faaliyeti sürdüren haber televizyonları ve New York One gibi yerel yayın yapan Türkiye dışı örneklerden beslenerek gerçekleştirmiştir. Seçici küresel etkileşim olarak adlandırılabilecek bu etkileşim süreci, model almaktan ziyade var olan ihtiyaçlara cevap verecek ilham kaynaklarının değerlendirilmesi olarak düşünülebilir. Bulgular NTV’nin haber birimlerinde farklı seviyelerde görev almış kişilerin yarı yapılandırılmış derinlemesine mülakatlarla edinilmiş tecrübelerine, tanıklıklarına ve ifadelerine dayanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Haber televizyonculuğu, Küreselleşme, Küresel Etkileşim, NTV, BBC Investigation of NTV, a television news channel, from the perspective of globalization and global interaction Abstract This article is based on an investigation of NTV, a television news channel with major impacts on Turkish television journalism, from the perspective of globalization and global interaction. During its birth, NTV aimed to gain space in Turkey’s television market by observing and modelling global news channels such as CNN International and BBC, as well as local channels abroad, such as New York One. This process, which could be called selective global interaction, was not simply about benchmarking but also about getting inspiration from news institutions abroad in order to respond to the channel’s practical needs. The findings of the research are based on semi-structured interviews with NTV staff who have played different roles in its news departments. 83 Global Media Journal TR Edition, 7(14) Kaya & Akın Bahar/Spring 2017 Key words: TV journalism, Globalization, Global interaction, NTV, BBC Giriş “Haber alma ihtiyacı” tüm toplumlarda geçmişten günümüze farklı biçimlerde var olmuş, toplumsal bir vakadır. Türkiye toplumuna bakıldığında da yaşı, cinsiyeti, kültür ve eğitim seviyesinden bağımsız olarak, toplumun tüm kesimlerinin haber okumaya, dinlemeye ya da izlemeye farklı şekillerde ve miktarlarda ihtiyacı olduğu görülür. Türkiye’de ya da dünyada gerçekleşen toplumsal olaylar, siyaset ya da ekonomi ile ilgili gelişmeler bir iş insanının yatırım kararlarını şekillendirebileceği gibi, herhangi bir bireyin sokağa çıkarken hava durumundan haberdar olmak için haberleri takip etme ihtiyacı duyması muhtemeldir. Bilgiye ulaşma ihtiyacını gideren medya, bu işlevini en çok da haberler aracılığıyla gerçekleştirir. Bu nedenle, medyanın gündelik hayatta oynadığı önemli rollerden birinin bireyleri haberdar etmek olduğunu söylemek mümkündür. Teknolojik gelişmelerle birlikte bilgiye ulaşma şekli ve hızı her geçen gün değişmektedir. Örneğin radyo icat olmadan önce bilgiye ulaşmanın öncelikli yolu gazetelerdi ve sadece okumayı bilen kişiler haber faaliyetlerinden faydalanabiliyordu. Radyonun icadıyla insanlar haberleri duymaya başladı, televizyonun devreye girmesiyle haberleri görmek ve izlemek söz konusu oldu. Teknolojik gelişmeler sayesinde bilgiye ulaşmanın hızı da, bilgiye ulaşan kitle de gün geçtikçe arttı. Özellikle internet tabanlı iletişim sistemlerinin yaygınlaşmasıyla dünyanın hemen her köşesindeki gelişmelere eş zamanlı olarak ulaşmak mümkün oldu. Bugün toplumlara küresel ölçekte haberdar olma fırsatını sunan modern anlamda küresel medya sistemleri ilk olarak on sekizinci yüzyılın sonlarında ve on dokuzuncu yüzyılın başlarında telgraf, kablosuz bağlantıları ve Reuters, Havas ve Wolff gibi haber ajansları haber akışı altyapılarının gelişmesiyle şekillenmeye başlamıştır (Hamenlink, 2015). Chalaby (2005) bu süreci yeni teknolojilerin ortaya çıkmasıyla bilginin ulusaşırı yayılımı ve dolaşımının gün geçtikçe daha kolay ve hızlı bir hal alması olarak değerlendirmektedir. Bu süreçte her geçen gün daha fazla ülkeyi kapsayan, küresel bir boyutta faaliyet gösteren medya kuruluşları doğmuştur. Örneğin haber alanındaki çok uluslu şirketler, yayınları için birden fazla ülkedeki izleyicileri hedef kitleleri olarak tanımlamışlar, buna bağlı olarak operasyonlarını çok uluslu bir yapı üzerine inşa etmişlerdir. Bu akımın önde gelen örneklerinden biri şüphesiz ki CNN International’dır. CNN International 1985 yılında Time Warner tarafından kurulmuş ve kısa süre içinde London, Abu Dhabi ve Hong Kong dâhil olmak üzere yaklaşık 200 ülkedeki, 47 bürosunda 4000 den fazla kişiye istihdam sağlayacak bir yapıya ulaşmıştır (Henery, 2010, s.9). 84 Global Media Journal TR Edition, 7(14) Kaya & Akın Bahar/Spring 2017 Haber üretiminin ve tüketiminin küresel ölçeğe yayıldığı bu süreçte, televizyon özel bir yer tutmaktadır. Mc Quail’e göre (2010), televizyon mecrası sahip olduğu görsel karakter nedeniyle toplulukları ayıran dillerin sınırlarının aşılmasına yardımcı olmuş ve bu nedenle medyanın küreselleşme sürecinde en etkili kitle iletişim aracı olmuştur (s.247). Dahası, televizyon ve parçası olduğu medya sistemleri, bireyler, gruplar ve uluslar arasında yaşanan sınırlı iletişimin miktarını artırmıştır (Hepp, 2015, s.7.). Bu yüzden Hepp’e göre söz konusu iletişim durumu kültür-aşırı iletişim bir karaktere sahiptir ve bir yandan medyatizasyon1, öte yandan da küreselleşme (globalization) kavramlarıyla birlikte düşünülmelidir. Hepp, medyatizasyon kavramı ile medya ve iletişimin karşılıklı etkileşimine vurgu yapan bir kuramsal nüans önermektedir: Medya sistemlerinin insanlar, topluluklar, kültürler arasında yaşanan iletişimsel durumları etkileyen ve aynı zamanda bunlardan etkilenen, göz ardı edilmemesi gereken bir toplumsal öneme sahip olduğuna dikkat çeker. Ona göre, insanlık tarihinde, yalnızca kitle iletişim araçlarındaki teknolojik gelişmeler değil, kültürler ve toplumlar da bireyler, gruplar ve uluslar olarak nasıl iletişim kuracağımız konusunda belirleyici rol oynamaktadır (2015, s.2-3.). Bu noktada, medya alanındaki küreselleşme sürecine farklı yerellerin dâhil oluş, temas ediş biçimleri önem kazanmakta, ulus aşırı medya sistemlerinin yerelleşmesi tartışması gündeme gelmektedir. Jeremy Tunstall’a göre (2008) göz ardı edilmemesi gereken bir gerçek, küresel medya kuruluşlarının hâkim dili İngilizce olsa da dünya nüfusunun çoğunluğunun ana dilinin İngilizce olmamasıdır. Aynı minvalde, dünyanın farklı yerelliklerinde yerel esprilerin, müziğin, siyasetin ya da sporun küresel muadillerine göre öncelikli olarak tercih edildiği yadsınamaz. Örneğin, Çin, Hindistan gibi dünya nüfusunun ciddi bölümünü oluşturan ülkelerde ulusal ve yerel medya, küresel medya ürünlerine göre daha önemli bir yere sahip olmaktadır. Bu durumun sonuçlarından biri ise uluslararası medya kuruluşlarının bu yerelliklere ulaşabilmek, erişebilmek için farklı yöntemlerle yerelleştirilmeleridir (Hamelink, 2015, s.8.). Söz konusu yöntemlerden biri küresel-yerel birliktelikleridir. Uluslararası literatürde medya ve küreselleşme konusuna gösterilen akademik ilgi, Türkiye’de üretilen çalışmalara da yansımıştır. Örneğin, Suat Gezgin (2005) birçok ülkede görünen ithal programların engelsiz bir şekilde tüm dünyada dolaşmasını ve bu ihracın gelişme arzusunun sonucu olarak küresel programların ve küresel piyasaların oluşturduğu, kısacası küreselleşmenin getirdiği yeni sistemin bir sonucu olarak görmektedir (s.11). BBC Dünya 1 “Mediatization” kavramı kimi çalışmalarda “medyatikleşme” olarak Türkçeleştirilmiştir (Hepp, 2015; Tuncer 2016). Bu çalışmada ise halihazırda kavramla ilgisi olmayan farklı çağrışımlar yapan “medyatikleşme” yerine daha nötr bir ifade olan olan “medyatizasyon” tercih edilmiştir. 85 Global Media Journal TR Edition, 7(14) Kaya & Akın Bahar/Spring 2017 Servisi tarafından BBC’nin programlarını İngilizce ve 43 ayrı dilde yayınlanıp yerel ve ulusal radyo istasyonlarınca alınıp 151 milyon dinleyiciye ulaşması (Ulaç, 2002, s.216) bu duruma bir örnek niteliğindedir. Diğer taraftan, ithal programların yayınlanmasının yanı sıra, çeşitli ülkelerce benimsenen yayın formatlarının da küreselleşmenin etkisiyle fark edilip uyarlanması bir diğer tartışma konusu olmuştur. Örneğin CNN gibi 24 saat haber yayını yapmak üzere başlatılan yeni televizyonculuk biçimi kısa zaman içerisinde izleyicilerin ilgisini çekmiştir. Tüm dünyada gerçekleşen olayları haber yapması ve bu haberleri tüm dünyaya servis etmesi ilkesini benimseyen CNN, yalnızca haber yayını yapan bir televizyon kanalı olma özelliği ile izlenebilirliğini kanıtlamıştır (Şeker, 2006, s.37). Yeşiltuna (2006) ise, “Kültürel Alanda Küresel-Yerel İlişkisi” isimli çalışmasında, küresellik ile yerellik arasındaki gerilimden bahsederek yayıncılıkta ulusallığın etkisini kaybetmekte olduğuna dikkat çekmektedir. Bu noktada Yeşiltuna, küresel ya da yerel medya meselesine yoğunlaşmanın yanısıra “küresel ile yerelin nasıl eklemlendiği” sorusunun altını çizmektedir (s.485). Türkiye’deki küresel-yerel eklemlenmesinin ilk örneği Doğan Grubu ile Time Warner Grubu’nun iş birliği ile 2000 yılında yayın hayatına başlayan CNN Türk kanalıdır (Büyükbaykal, 2008, s.26.). CNN Türk, “Dünyayla aynı anda ve yerkürenin her köşesinden” sloganıyla yayın yapan CNN International’in Türkiye’deki oluşumu (Serim, 2007, s.370), yayın ortağı olarak doğmuştur ve televizyon haberciliğinin küresel bir boyut edinmesi sürecinde Türkiye açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur. Öte yandan, Türkiye televizyon haberciliğini uluslararası standartlarla ilk buluşturan kanal CNN Türk değil, NTV olmuştur. Küreselleşmenin en yoğun olduğu 1990’ların ikinci yarısında Türkiye’deki habercilik pratiğine yeni bir boyut kazandıran ve Türkiye’yi “haber televizyonu” ile tanıştıran NTV, 9 Kasım 1996 tarihinde CNN Türk’ten dört yıl önce yayın hayatına başlamıştır. NTV ayrıca haberin küreselleşmesi sürecine CNN Türk’ün izlediği küresel-yerel birlikteliğinden farklı bir şekilde dâhil olmuştur: “Nergis Televizyonu”nun kısaltması olan NTV markası Türkçe değil de İngilizce olarak telaffuz edilmiş olsa da, kanal CNN Türk’ten farklı olarak tümüyle Türkiye sermayesiyle yayın hayatına başlamıştır; ancak başta BBC olmak üzere etkileşim ve işbirliği içinde olduğu uluslararası haber kanalları sayesinde haberciliğe küresel bir yaklaşım getirmiştir. Bu bağlamda, makalenin amacı Türkiye’nin ilk haber televizyonu olarak yayın hayatına başlayan NTV’nin kuruluşundan itibaren Türkiye’deki habercilik anlayışına nasıl bir boyut kattığını ortaya çıkarmaktır. Makalede NTV’nin Türkiye’deki televizyon haberciliğine etkisi, medya alanında yaşanan küreselleşme eğilimleri üzerinden incelenecektir. Başka bir deyişle, NTV’nin Türkiye televizyon haberciliğine etkisi küreselleşme tartışmaları çerçevesinde tartışılacaktır. Ancak bu noktada, bu makalede benimsenen küreselleşme kavramlaştırmasından 86 Global Media Journal TR Edition, 7(14) Kaya & Akın Bahar/Spring 2017 bahsetmekte fayda var. Thompson’a göre küreselleşme genel olarak “dünyanın farklı noktaları arasında artan miktarlarda gözlemlenen, karmaşık etkileşim ve karşılıklı bağımlılıklara yol açan, ilişkilere verilen addır”, ancak bu genel tanım “uluslararasılık” ve “ulus-aşırılık” kavramlarından büyük bir fark barındırmaz (1995, s.149). Thompson küreselleşme kavramsallaştırmasının farkının üç unsura bağlı olduğunu iddia eder: eylemlerin küresel ölçekte gerçekleşmesi; eylemlerin küresel ölçekte örgütlenmesi, planlanması, koordine edilmesi ve son olarak eylemlerin belirli bir ölçekte karşılıklılık içermesi (1995, s.150). Thompson’un küreselleşme tanımı, bu çalışmada ele alınan televizyon haberciliğine uyarlanarak, yayınların üretim süreçlerinin (eylemlerin) küresel ölçekteki karşılıklı etkileşimler bağlamında değerlendirmesine dayanan bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Çalışmada niteliksel araştırma yöntemlerinden biri olan, derinlemesine mülakat tekniği tercih edilmiştir. Nitel yöntemde, “ne”, “nasıl”, “ne zaman” ve “nerede” soru kalıplarıyla araştırılmak istenilen konunun özüne inilmesi amaçlamaktadır (Berg, 2001, s.53). Nicel araştırma yöntemlerinin aksine, nitel araştırma yöntemlerinden biri olan “derinlemesine görüşme” tekniği ile açık uçlu sorular sorularak katılımcıların bilgileri, tecrübeleri ve fikirleri ile ilgili derinlemesine cevaplar alınabilmektedir (Patton, 2014, s.4.). Bu çerçevede makalenin bulguları, NTV‘nin haber birimlerinde kuruluş tarihinden itibaren farklı seviyelerde görev almış kişilerin yarı yapılandırılmış derinlemesine mülakatlarla edinilmiş tecrübeleri, tanıklıkları ve ifadelerine dayanmaktadır. Dolayısıyla NTV’nin hikâyesi üretim alanından görüldüğü haliyle tartışılmıştır2. Öte yandan, NTV ile ilgili mevcut ikinci el kaynaklar taranmış, bu kaynaklar hem mülakattaki ifadelerin doğrulanmasını hem de araştırma bulgularının NTV çalışanlarının görüşlerinin ötesine geçebilmesini sağlamıştır3. NTV’nin Kuruluşu ve Türkiye’deki Televizyon Haberciliğine Etkisi 1996 yılında Cavit Çağlar’ın girişimiyle kurulan Türkiye’nin ilk tematik kanalı olarak yayın hayatına başlayan ve 1999 yılında Doğuş Yayın Grubu bünyesine katılan NTV, televizyon 2 Medya çalışmaları disiplininin üç ana araştırma kolundan biri olan üretim çalışmaları kısaca medya ürünlerinin ortaya çıkış yani üretim süreçlerine odaklanır. Bu yaklaşımda medya kurumları, çalışanları ve üretim süreçleri farklı araştırma yöntemleriyle incelenir (Mayer, Banks & Caldwell, 2009; Havens, Lotz & Tinic, 2009; Holt & Perren, 2009, Paterson et.al 2016). Örneğin, Hesmondhalgh medya üretiminde rol alan bireyleri (üreticileri) ve süreçleri (üretim) incelemektedir. (2010, s.16). 3 Araştırma kapsamında 11 kişi ile yaklaşık 30 dakika süren görüşmeler yapılmıştır. (Kartopu) yöntemi ile seçilmiş olan bu kişilerin bir kısmı halen NTV'de görev alırken, bir kısmı NTV ile yollarını ayırmıştır. Görüşmeler Nisan- Aralık 2014 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Araştırma Emine Çağla Kaya’nın 11 Haziran 2015 tarihinde, İzmir Ekonomi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne sunulan “Global interactions in television broadcast journalism: The case of BBC and NTV / Televizyon haberciliğinde küresel etkileşim: BBC ve NTV örneği” isimli tez çalışması kapsamında gerçekleştirilmiştir. YÖK Ulusal Tez Merkezi’nde bulunan tezin tam metnine ulaşmak için: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=WBc656i315e2eV6-EZV1onz4zgS6ZBsTiXVE- jdEv5_mAtwBvtdCeT4lLFW0nqTH 87 Global Media Journal TR Edition, 7(14) Kaya & Akın Bahar/Spring 2017 yayıncılığına kattığı çeşitli unsurlarla televizyon haberciliği alanı üzerinde oldukça etkili olmuştur. Kuruluşu ile Türkiye’de “haber televizyonculuğu” akımına öncülük eden NTV, bu süreçte Türkiye’de hâkim televizyon haberciliğinin aksaklıklarını tespit etmiş, söz konusu aksaklıkları gidererek kendine bir alan yaratmaya çabalamıştır. Makalenin sonraki bölümlerinde ele alınacağı üzere, bu süreçte uluslararası televizyon haberciliği alanındaki çeşitli örnekler, NTV’nin izlediği yol haritalarını oluşumunda önemli bir yere sahip olmaktadır. Kuruluşundan beri TRT’nin tekelinde bulunan televizyon yayıncılığı, 1990’lı yılların başından itibaren küresel yayıncılık alanında yaşanan dönüşümlerin (Pazarbaşı, 2016, s.179.) de etkisiyle dönüşmüş ve birçok açıdan gelişmiştir. Bu süreçte, NTV’nin de aralarında bulunduğu özel, tecimsel televizyon kanallarının ortaya çıkışı belirleyici bir rol oynamıştır. Bu dönüşüm, 1989 yılında Cem Uzan ve Kuno Frick tarafından Avrupa’da “Magic Box Incorporated” şirketinin kuruluşuyla başlamıştır. 1990 yılında, Eutelsat uydusundan iki kanal kiralanarak Magic Box Star 1 kanalı adıyla Almanya üzerinden Türkiye’de deneme yayınlarına başlanmıştır (Cankaya, 2003, s.277). Star 1 televizyon yayınlarının Türkiye’de ciddi bir izleyici kitlesine ulaşması, kısa süre içinde diğer özel televizyonların da yayınlara başlamasına neden olmuş, 1992 yılında TELEON kanalı ve SHOW TV yayına başlamıştır (Aziz, 1999, s.107). Özel televizyon yayınlarının Türkiye’de hızla yayılması, televizyonlardaki haberlerin de dönüşümünü beraberinde getirmiştir. Örneğin, izleyiciler TRT’deki ‘protokol haberlerinin’ yanı sıra, aynı haberleri diğer kanallardan farklı yorumlarla izleme seçeneğini de elde etmişlerdir. (Turam, 1996, s.9). Aynı dönemde, özel kanalların sayısının hızla artması, bu kanalların toplumsal hayatta kapladıkları alanı genişletmiş ve haber de dâhil olmak üzere sundukları içerikler adeta gündelik hayatın belirleyicisiolma gücüne kavuşmuştur. (Serim, 2007, s.367). Bu arada ilk olarak ABD’de yayın hayatına başlayan CNN ve MTV gibi, belli konular üzerine uzmanlaşmış tematik kanallar ciddi izleyici sayılarına ulaşmışlardı. Araştırmamızın konusu olan NTV de, Türkiye’nin ilk tematik televizyon kanalı olarak 1996’da yayınlarına başlamıştır (Serim, 2007, s.367) İlk olarak İstanbul, Ankara ve İzmir’e yönelik yayın yapan NTV, 1998 yılının Haziran ayından itibaren Türkiye’nin bütün illerinde izleyici ile buluşmuştur. (Erol, 2002, s.862). İlk zamanlarda, öncelikle eğitim düzeyi yüksek ve iş dünyasından insanların dikkatini çeken NTV, o dönemde haber bültenlerinde görüntünün haberin önüne geçmesinden rahatsız olan kitlenin de tercihi olmuştur (Erol, 2002, s.862). Başka bir deyişle televizyon ile haber arasındaki ilişkide köklü değişikliklere yol açmış, bu sayede izleyici kitlesini geliştirmiş ve kimi değişikliklerin kalıcı bir hal almasını sağlamıştır. Bu değişikliklerden biri haberlerin sunumuna dairdir. NTV kurulduğunda, TRT tekelinin 88 Global Media Journal TR Edition, 7(14) Kaya & Akın Bahar/Spring 2017 sona ermesinin ardından yayınlarına başlamış olan özel kanallar arasında yaşanmakta olan izleyici çekme mücadelesi, başka bir deyişle ‘reyting kaygıları’ haber bültenlerine de yansımıştır. Bunun sonucunda haberlerin izleyicinin dikkati çekmeye yönelik bir biçimde sunulduğu bir televizyon haberciliği üslubu gittikçe yaygınlaşmıştır. Neticede durum öyle bir hal almıştı ki, haberin kendisi değil, kendisini nasıl izlettireceğine yönelik çabalar ağır basmaktaydı. 2013 yılına kadar NTV’nin Genel Müdürlüğü görevini üstlenen Cem Aydın4 reyting kaygısıyla haberlerin birer “haber-show”a dönüştüğünü dile getirerek ses ve görüntü efektlerinin daha fazla kullanılarak haberin özünden uzaklaşmasının söz konusu olduğunu söylemektedir (Aydın, C., Kişisel Görüşme, Aralık, 2014). NTV kuruluş döneminden 2005 yılına kadar Dış Haberler Müdürü olarak görev yapmış Mustafa Alp Dağıstanlı5’nın belirttiği üzere, haberin olduğu gibi, daha sade bir biçimde verildiği bir kanal ihtiyacı doğmuştu; NTV kurulana kadar diğer eğlence tarzı kanalların haber bültenleri vardı. O bültenlerin bir kısmını da usta gazeteciler hazırlıyordu fakat bu haberler deforme edilerek, araya parçalar, başka görüntüler konularak, arşiv görüntüsü olduğu belirtilmeyen arşiv görüntüsü kullanılarak veriliyordu. Çok fazla tekrar vardı. Acıklı haberler iyice sündürülerek, ağlak bir sesle, adeta ağlatmak için veriliyordu. Dolayısıyla bu tür yollara sapmadan insanların psikolojisine yüklenmeden, bilgi vermekle yetinen daha sade bir haber kanalına bu bakımdan ihtiyaç vardı (Dağıstanlı, M.A, Kişisel Görüşme, Kasım 2014). Bu ihtiyaçtan hareketle, NTV gibi sade, yalın ve sadece haber yayınlayan bir tematik kanal yayın hayatına başlaması gerektiğine kanaat getirildi. Ancak böyle bir kanalın, hali hazırda izleyicileri yakalamış eğlence kanalları karşısında nasıl varlık gösterebileceği konusu tartışmalıydı. NTV’de oniki yıl görev almış olan Mehmet Veli İbrahimhakkıoğlu6, NTV kurulduğu zaman 24 saat haber yapan bir kanalın günde bir saat haber yapan diğer ulusal kanallar karşısındaki mücadelesinde başarı gösterip göstermeyeceğinin merak konusu olduğunu ifade etmektedir: NTV kurulduğu zaman biz ATV haber merkezinde Ali Kırca, Ayşenur Aslan, Mete Çubukçu’nun da bulunduğu bir ekiple habercilik yapıyorduk. O zaman bizim en büyük kaygımız şuydu: Haber, bir haber kanalına mı aittir, yoksa günde bir saat haber yapan ulusal haber kanalları, bu 24 saat haber yapan yeni kanalla mücadele edebilir mi? Adı haber kanalı olduğu için, haber yalnızca onların mı olacak, yoksa biz ulusal olduğumuz için bu mücadelede var mıyız? NTV bütün bu tartışmaya bir son verdi: Öyle bir duruma getirdi ki, ‘haber benim’ dedi. Bu anlamda, NTV olmasaydı CNN Türk de olmazdı, televizyon haberciliği de böyle olmazdı (İbrahimhakkıoğlu, M.V, Kişisel Görüşme, Kasım, 2014). 4 NTV’nin kuruluşunda yer almış olan Cem Aydın, uzun yıllar NTV Genek Yayın yönetmenliğini üstlenmiş olup 13 Haziran 2013 tarihine kadar ise Doğuş Yayın Grubu Genel Müdürü olarak görev almıştır.. 5 2002 -2005 yılları arasında NTV Dış Haberler Editörü olan Mustafa Alp Dağıstanlı, 2011 yılına kadar NTV Yayınları yayın yönetmenliği görevini üstmenmiştir. 6 Mehmet Veli İbrahimhakkıoğlu, NTV’de oniki yıl boyunca prodüktör olarak görev almıştır. 89 Global Media Journal TR Edition, 7(14) Kaya & Akın Bahar/Spring 2017 Kurulduğunda kısa ömürlü olacağı düşünülen NTV’nin bugün Türkiye’de yayın yapan birçok haber kanalına başarısıyla örnek teşkil ederek bu tartışmayı sonlandırdığını düşünen Mete Çubukçu7 ise durumu “O zaman ‘haber kanalı’ hiç tutmaz deniliyordu şimdi ise Türkiye’nin ihtiyacından fazla haber kanalı hayata geçmiş durumda” şeklinde özetlemektedir: Sonuç olarak bir ihtiyaç karşılandı: İnsanlar belki günü ulusal televizyonlarda ana akım ana haber bültenlerinden izlerken, aslında bütün gün boyunca olan önemli gelişmelerde dönüp bakabileceği, bilgi alacağı bir mecra ihtiyacına cevap verildi. Sonuçta NTV önemli bir yol açtı. Yani hem haber kanalı yayıncılığı anlamında, hem haberci yetiştirme anlamında öncü oldu diyebiliriz (Çubukçu, M, Kişisel Görüşme, Aralık, 2014). Mehmet Veli İbrahimhakkıoğlu da NTV’nin bu “beklenmeyen başarısıyla” haberi 24 saate yayarak izleyicinin hayatına soktuğunu belirtmektedir: “NTV haberi 24 saate yayarak, kendisinden önce olmadığı kadar haberi hayatın içine soktu, hayata yaydı. O anlamda haberden bir yayın akışı olmayacağını düşünen bir sürü mantık burada yanıldı” (İbrahimhakkıoğlu, M.V, Kişisel Görüşme, Kasım, 2014). NTV’de uzun yıllar muhabir olarak görev almış olan Ergün Güven8 ise bu durumu, NTV’yi Türkiye’nin “ilk canlı bilgi bankası” olarak niteleyerek ifade etmektedir. Güven’e göre: “NTV insanları sadece ana haber saatine bağlı kalmaktan kurtarıp, günün her saati haberleri takip edebilmelerine olanak sağlamış ve daha sonra Türkiye’de açılacak olan diğer haber kanalları için attıkları her adımda örnek aldıkları bir “amiral gemisi” halini almıştır.” (Güven, E., Kişisel Görüşme, Kasım, 2014) NTV’nin kısa süre içinde tartışılmaz hale gelen başarısının Türkiye’de kurulacak diğer haber kanallarına da zemin hazırladığını düşünen İbrahimhakkıoğlu, ayrıca sermayedarların televizyon haberciliğine girişinde NTV örneğinin cesaret verici bir etkisi olduğunu ifade etmektedir (İbrahimhakkıoğlu, M.V, Kişisel Görüşme, Kasım, 2014). Aynı noktaya dikkat çeken Dağıstanlı ise, izleyicilerin özel televizyonların kurulmasıyla hâkim olan iki büyük medya grubunun, Doğan Grubu ve Sabah Grubu’nun, dışında yeni bir medya grubuyla tanışmasında NTV’nin rolünün önemli olduğunu düşünmektedir (Dağıstanlı, Kişisel Görüşme, Kasım, 2014). Bu noktada NTV’nin kendine “tarafsızlık” kavramı üzerinden bir yer açtığını dile getirmektedir: Kimi durumda bir haberi Doğan Grubu’ndan okumakla Sabah grubundan okumak arasında büyük fark var. Aynı konudan iki farklı haber çıkıyordu ve ancak ikisini birden 7 Mete Çubukçu 2005-2012 yılları arasında NTV Haber Müdür olarak görev yapmıştır. Çubukçu aynı zamanda 2011 yılından beri NTV’de yayınlanan “Mete Çubukçu ile Pasaport” adlı programı yapmaktadır. 8 Ergün Güven NTV’nin kuruluşundan 2013 yılına kadar NTV’de muhabir olarak görev almıştır. 90 Global Media Journal TR Edition, 7(14) Kaya & Akın Bahar/Spring 2017 okuyunca ne olduğunu anlayabiliyorduk. Fakat NTV’yi kuranlar bu sorunun üstesinden gelen bir kanal yapalım diye düşündüler ve uzun süre de bu böyle gitti. NTV tarafsızlığıyla ün saldı (Dağıstanlı, M.A, Kişisel Görüşme, Kasım, 2014). 1996-2009 yılları arasında NTV’de muhabir olarak görev yapan Hilmi Hacaloğlu ise NTV’nin Türkiye’deki haber televizyonculuğu adına bir eksikliği kapatmadığını, bunun ötesinde bir işlev üstelenerek, Türkiye’de haber televizyonculuğunu tanımladığını düşünmektedir: NTV bir eksikliği kapatmadı, NTV haber kanalı alanını tanımladı, adını koydu: “Haber kanalı diye bir şey var ve bu tutabilir” dedi. Yani biz NTV ye ilk başladığımız zaman herkes ömür biçiyordu, ama o kanal gittiği gibi bir sürü yavruları oldu. Şu anda baktığımız zaman, mesela NTV Spor yani spor kanalları da yani bütün bunlar NTV’nin paltosundan çıktı, hani denir ya, “Rus edebiyatı Gogol’un paltosundan çıktı”, onun gibi, Burada hiç tevazu göstermeye gerek yok: NTV daha önce olmayan bir şeyi tanımladı (Hacaloğlu, H., Kişisel Görüşme, Kasım, 2014). NTV sayesinde Türkiye’de insanların yalnızca eğlence kanallarına bağlı olmayan, reyting kaygısı dışında bilgi içeren haberlerle de ilgilenen bir kitle olduğunun görüldüğünü öne süren Güven’e göre, En azından ülkenin sadece boyalı basına mecbur olmadığını, insanların sadece ilginç olanla değil bilgi içeren haberle ilgilendiğinin bir kanıtı oldu NTV. Tabi ki gayri ciddi habercilik anlayışını benimseyen kuruluşların gidişatını pek etkilemedi bu durum ancak sürekli haber aktarmayı hedefleyen kanalların habercilikteki anlayışının şekillenmesinde önemli rol oynadı (Güven, E., Kişisel Görüşme, Kasım, 2014). 2000 yılına kadar NTV’deki yöneticilik görevini sürdüren Çolakoğlu9 ise NTV’nin başarısını, insanların tarafsız, ciddi haberler izlemeye ihtiyacı olduğu bir dönemde kurulmasına bağlayarak kısa zaman içinde inandırıcılık kazandığını ve kısa süre içinde Türkiye’deki en saygın televizyon kanalı olarak kendini yerleştirdiğini ifade etmektedir: “Ben bunları bütün büyükelçilerden duyuyordum. Hatta Amerikan büyükelçisi bana “senin formatın CNN’den daha başarılı, daha doğru, ne saatte neyi göreceğimi biliyorum” demişti. Kibarlıktan edilmiş bir laf değildi, dostumdu çok açık konuşuyorduk.” (Çolakoğlu, N., Kişisel Görüşme, Aralık, 2014) NTV-Küreselleşme İlişkisi Önceki bölümde ifade edildiği üzere, Türkiye’yi haber televizyonuyla tanıştıran ve daha sonra açılacak olan haber kanalları için bir örnek teşkil eden NTV, kuruluş sürecinde uluslararası haber kuruluşlarını ve televizyonlarını örnek almıştır. 1990’ların 9 1980-1987 tarihleri arasında BBC’de çalışan Nuri Çolakoğlu NTV’nin kuruluşunda önemli rol oynamış, 2000 yılına kadar NTV’nin yöneticiliğini yapmıştır. 91 Global Media Journal TR Edition, 7(14) Kaya & Akın Bahar/Spring 2017 ortası olan bu dönemde uluslararası medya alanında öne çıkan iki haber kuruluşu BBC ve CNN’dir. Bu iki kurumun sürece etkisi, NTV’de görev almış çalışanların ifadelerine yansımaktadır. Örneğin, Mustafa Alp Dağıstanlı BBC’nin bir kamu kuruluşu, CNN’nin ise özel bir kanal olması nedeniyle BBC ve CNN’nin NTV için ortak bir örnek teşkil ettiğini düşünmektedir (Dağıstanlı, Kişisel Görüşme, Kasım, 2014). Benzer şekilde NTV’de Dış Haberler Editörü olarak görev yapmış olan Fehmi Gürdallı10 da BBC ve CNN’nin NTV için örnek teşkil ettiğini, ancak BBC’nin daha etkili bir örnek olmasına rağmen, CNN’nin gelişmeleri haberleştirirken hızı ön planda tutması açısından daha etkin bir rol model olduğunu dile getirmektedir (Gürdallı, F, Kişisel Görüşme, Nisan, 2014). Fehim Gürdallı’nın ifadesine yansıdığı gibi CNN özellikle birinci Körfez Savaşı sonrasında daha baskın bir etkileme gücüne kavuşmuştur (Yalçınkaya, 2008). Ancak NTV beklenmedik bir şekilde daha çok BBC’nin etkisinde kalmıştır ve bu “sıradışı” durum araştırma kapsamında görüşülen tüm NTV çalışanlarınca belirtilmiştir. CNN yerine BBC’ye meyleden bu etkileşimin sebeplerinin irdelenmesi, NTV’nin küreselleşme sürecine dâhil oluşundaki özgün niteliklerin anlaşılması açısından değerlidir. NTV-BBC İlişkisi Yapılan derinlemesine mülakatlar sonucunda NTV ile BBC arasında 3 çeşit etkileşim olduğu ortaya çıkmıştır11. İlk etkileşim NTV’nin kuruluş aşamasında yayın ilkeleri ve haber anlayışı bakımından BBC’yi kendisine model almış olmasıdır. İkinci etkileşim yolu, BBC’den NTV’ye yönelik sunulan eğitimler ya da daha geniş ifadesiyle bilgi aktarımıdır. Son olarak ise NTV ve BBC’nin ortak yayın yaptığı programların aracılığıyla geliştirdikleri etkileşimdir. Ergün Güven NTV’nin kuruluş aşamasında BBC’nin yayın ilkelerini doğrudan örnek aldığını söyleyerek bu ilkelerin zaten “evrensel ilkeler” olarak değerlendirildiğini ve iki kurum arasındaki benzerliklerin en belirginin bu ilkelerin benimsenmesi olduğunu dile getirmiştir 10 Fehmi Gürdallı, 1999 -2009 yılları arasında NTV’de Dış Haberler Editörü olarak görev almış, 2009 -2016 yılları arasında ise Dış Haberler Müdürü görevini üstlenmiştir. 11 BBC ile Türkiye yayıncılık sistemleri arasındaki temasın NTV ile başlamamış olduğunu vurgulamakta fayda bulunmaktadır. Türkiye’de televizyonculuğun ilk yıllarında, TRT’nin hem Federal Almanya Hükümeti ile hem de BBC ile arasında eğitime dayalı bir etkileşim olmuştur. Ancak çoğu Ankara Radyosundan gelen yayıncılar hem Fedaral Almanya Hükümeti’nden gelen uzman Jürgen Brunke’un, hem de BBC’den gelen uzman Leonard Chase verdiği kurslara katılarak, BBC’den gelen uzmanın verdiği eğitimin daha yararlı olduğuna karar vermişlerdir (Cankaya, 2003, s.77). Bu yolla, Türkiye’de televizyon yayıncılığı teknik yardımın Federal Almanya Hükümeti, eğitimin ise BBC tarafından verilmesi ile başlamıştır (Cankaya, 2003, s.77). Öte yandan 1967 yılının Ekim ayında “Televizyon Programcısı” sınavı açılmış, bu sınavı kazanan 38 aday da BBC’den getirilen iki uzman tarafından üç ay sürecek bir kursa sürecinden geçmişlerdir (Serim, 2007, s.50). Başka bir deyişle, NTV 1960lardan bu yana TRT tarafından tesis edilmiş uluslararası etkileşim mirasını devralmış ve 1990ların küresel etkileşim rüzgârıyla birlikte ileri götürmüştür. 92
Description: