BEU SBE Dergisi Cilt: 1 Sayı: 1 EL AMAN HANI VE KÖSE HÜSREV PAġA ÜZERĠNE BĠR DEĞERLENDĠRME Salih ULUÇAY*1 Özet Bitlis Rahva Ovasında yer alan El Aman Hanı, 16. yüzyılın ikinci yarısı Osmanlı mimarisi örneklerindendir. Vakfiyesine göre yapılıĢ gayesi, gelen geçen yolcu ve kervanlara sığınak ve konaklama hizmeti sağlamaktır. Yapının kapalı alanı 90x70 metre gibi muazzam fiziki ölçülere sahiptir. Kapalı alan haricinde geniĢ ve revaksız bir avlu ve ana binaya bitiĢik büyük ve zarif bir hamamı mevcuttur. El Aman Hanı bu haliyle külliye görünümünde bir kervansaraydır. Han olarak anılması bu gerçeği değiĢtirmez ve esasen herhangi bir mahzuru da yoktur. Zaman içinde bu külliyenin bazı bölümleri yıkılmıĢtır. El Aman Hanı, 16. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devletinin Van Beylerbeyi Köse Hüsrev PaĢa tarafından bir hayrat olarak yaptırılmıĢ ve kendi adına kurduğu Hüsrev PaĢa Vakfına devredilmiĢtir. Hüsrev PaĢa, kurduğu bu vakfın ve bu kervansarayın yaĢaması için de Ģehir içinde ve dıĢında büyük gelirler ve akarlar bağıĢlamıĢtır. Söz konusu bu vakfın Vakıflar Genel Müdürlüğünde bulunan vakfiyesine göre, El Aman Hanı’nın ve Vakfının tamamlanma ve tanzim edilme tarihi Hicri: 987/Miladi:1579’dur. Merhum Hüsrev PaĢa, Van Beylerbeyi olarak görev yaptığı yıllarda Van ve Bitlis’te bu kervansaraydan baĢka çok sayıda bayındırlık eserleri inĢa ettirmiĢtir. Anahtar Kelimeler: El Aman Hanı, Köse Hüsrev PaĢa, Bitlis A REWIEV ON EL AMAN HOSTEL AND KÖSE HÜSREV PASHA Abstract El Aman Hosted situated in Bitlis Rahva Plain is a sample of Otoman Architecture in the second half of 16 th century. According to its vakfiye its purpose of construction is to provide shelter and accomodation service for passing caravans and passencers. The closed area of hostel is 90x70 meters which is quite enormons. Except from the closed area, there is a large yard which hasn’t a porc and a large and elegant bath next to the main construction. The hostel as it stands, seans to be a caravansary in the from of complex. To be called as a hostel does not change this reality and in fact it does not have any resarwations. Some parts of this complex came down in due course. The El Aman Hostel was built as a charity by Köse Hüsrev Pahsa, Van Grand Seigneur of * Öğr. Gör. Bitlis Eren Üniversitesi, Sosyal Bilimler MYO, [email protected] 70 Salih ULUÇAY otoman state, in the Second half of 16th century and it was abalienated to Hüsrev Pahsa Foundation which he established on its behalf. In order to sustain this fountain and caravansary, Hüsrev Pahsa donated revenues and real estates inside and outside the city. According to the endowment of this foundation avaliable in general Directore for foundations, the copletion and regularization date of the El Aman Hostel is Ġslamic calender: 987/Gregorian Calendar 1579. Deceased Hüsrev Pahsa, during his governorship in Van, built many other puplice works except from this caravansary. Keywords: El Aman Hostel, Köse Hüsrev Pasha, Bitlis GiriĢ Hanlar ve kervansaraylar, geniĢ alanlara yayılmıĢ Osmanlı mimari yapıları içinde özel bir yer iĢgal eder. Vakıf ruhu ve düĢüncesinden yola çıkılarak tesis edilen bu yapılar, Asya’yı Anadolu ve Avrupa’ya bağlayan ticaret yolları üzerinde seyahat eden yolcu ve kervanlara barınak sağlamak amacıyla yapılmıĢlardır. KuĢ uçmaz kervan geçmez denilen dağ baĢları ve ıssız ovalar üzerinde inĢa edilen bu bayındırlık eserlerinin en önemlilerinden biri de Bitlis Rahva ovasında bulunan El Aman Hanıdır. Yakın zamanda gerçekleĢtirilen büyük restorasyondan sonra ortaya çıkan heybetli görünüĢüyle bu tarihi yapı, ziyaretçileri üzerinde geçmiĢte olduğu gibi hayranlık duygusu uyandırmaya devam etmektedir. El Aman Hanı XVI. yüzyılın ikinci yarısında, Safeviler’e karĢı bölgeyi tahkim etmek isteyen Osmanlı Ġmparatorluğunun Doğu Anadolu’daki en dikkat çeken mimari ve sosyal yapılarından biridir. Kanuni Sultan Süleyman tarafından Ġran Seferleri (1534-1548) esnasında fethedilerek kurulan Van Vilayeti, Osmanlı Devletinin Ġran hududundaki en önemli serhad Ģehirlerinden biri haline gelmiĢtir.2 III. Murat devrinin (1574-1594) önemli bir bölümünde Van’da Beylerbeyilik yapmıĢ olan Hüsrev PaĢa, Van ve Bitlis’te, kamu güvenliğini sağlamak ve sosyo- ekonomik hayatı geliĢtirmek amacıyla büyük imar faaliyetlerine giriĢmiĢtir. Bu strateji doğrultusunda inĢa ettirdiği ve kendi adıyla bütünleĢmiĢ olan tarihi yapıların büyük bir bölümü günümüze kadar gelmiĢtir.3 Bunlardan biri olan El Aman Hanı, bu Hüsrev PaĢa yapıları içinde özel bir öneme sahip olduğu gibi, aynı zamanda Bitlis vilayeti açısından da Osmanlı mirasını günümüze taĢıyan bir Ģaheserdir.4 El Aman Hanı’nın Bânisi (Yaptıranı) Kimdir? El Aman Hanı’nın bânisinin III. Murat dönemi Van Beylerbeyilerinden Hüsrev PaĢa olduğu genel olarak bilinmekle birlikte, Han’ın kitabesinin bulunmaması ve ilgili kaynakların yetersizliğinden dolayı yakın zamanlara kadar 2 Ġ. Hakkı UzunçarĢılı, Büyük Osmanlı Tarihi, III, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara- 1975, s.57 vd. 3 Semavi Eyice, “Hüsrev PaĢa Külliyesi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, XIX, Ġstanbul- 2010, s.49-50. 4 M. OluĢ Arık, Bitlis Yapılarında Selçuklu Rönesansı, Ankara -1971, s.105. 71 EL AMAN HANI VE KÖSE HÜSREV PAġA ÜZERĠNE BĠR DEĞERLENDĠRME bu husus bilimsel açıdan netlik kazanmamıĢtı. Hatta son zamanlarda Han’ı yaptıranın halk tarafından bilinen Hüsrev PaĢa değil Evliya Çelebi’nin Bitlis seyahatı=IV. Mehmed Devri baĢları= sırasında Van Beylerbeyiliği yapmıĢ “koca” ya da “köse” lakaplı baĢka bir Hüsrev PaĢa olduğu yolunda görüĢler ileri sürülmüĢtür. Halbuki o zaman yaĢamıĢ ve Van Beylerbeyiliği yapmıĢ böyle bir Hüsrev PaĢa tarihen mevcut değildir. Fakat son yıllarda yapılan bazı bilimsel yayınlarla Kervansarayın, 1579 yılında, o sırada Osmanlı Devletinin Van Beylerbeyi bulunan “köse” lakaplı5 Hüsrev PaĢa tarafından yaptırıldığı herhangi bir tereddüde yer bırakmayacak Ģekilde ortaya konulmuĢ bulunmaktadır. Bunlardan en dikkat çekeni geçtiğimiz yıllarda bir üniversite dergisinde yayınlandı. “Van Beylerbeyi Köse Hüsrev PaĢa ve Rahva Kervansarayı Vakfiyesi” adıyla yayınlanan bu makalede El Aman Kervansarayı ve bânisi Hüsrev PaĢa hakkında önemli bilgilere yer verilmektedir. ġöyle ki; Makaleye adına veren “Rahva Kervansarayı Vakfiyesi” nin Bitlis Vakıflar Bölge Müdürlüğünde bulunan Bitlis Vilayeti Vakıflar Defteri içinde yer aldığı ve bu vakfiyenin El Aman Hanı’na ait olup Hüsrev PaĢa tarafından tanzim edildiği tespit edilmiĢtir. Makale yazarları bu hususta; “YapmıĢ olduğumuz kritiklerle vakfiyenin gerçekten Van Beylerbeyi Hüsrev PaĢa’ya ait olduğunu tespit ettik.” demekte ve vakfiye hakkında özetle Ģu bilgileri vermektedirler: “Bitlis Vakıflar defteri 40x50 ebadında olup, 58 sahifeden ibarettir. Adı geçen vakfiye bu defterin 15-17 sahifeleri arasındadır. Vakfiye bu deftere istinsah edilmiĢtir. Klasik Osmanlı vakfiyeleri tarzındadır. Vakfiyenin baĢ kısmı yani dua cümlesi buraya kaydedilmemiĢtir. Vakfiyenin son bölümlerinde Vâkıf yani vakfiyeyi kuran Hüsrev PaĢa’nın nasıl bir hayır sahibi olduğu, yaptırdığı Rahva Kervansarayı’nın akarları, iĢleyiĢ tarzı, kervansarayın görevlileri ve ücretleri, vakfın sıhhati için gerekli prosedürler, vakfı kuruluĢ amacı dıĢına çıkarmaya yeltenenler hakkında beddua ve lanet cümleleri kaydedilmiĢ ve vakfiyenin tarihi düĢülmüĢtür; evâil-i zi’l kade 987/Aralık 1579.” 6 Hüsrev PaĢa’nın Hayatı ve Van Beylerbeyliği III. Murat Dönemi Van Beylerbeyilerinden olan Hüsrev PaĢa’nın doğum yeri ve doğum tarihi hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgi yoktur. Son dönem Osmanlı “sicill” (kısa biyografi) yazarlarından Mehmet Süreyya Bey’in Sicill-i Osmânî (Osmanlı MeĢhurları) adlı ünlü eserine göre özetle; “Hüsrev PaĢa Enderun’dan yetiĢme olup, birtakım devlet görevlerinde bulunduktan sonra Kanuni’nin son yıllarında Beylerbeyilik payesine yükseldi. En sonuncusu Van Beylerbeyliği olmak üzere Ġran hududundaki çeĢitli Osmanlı vilayetlerinde valilik 5 Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmanî, II, Kültür Bakanlığı ve Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Ortak Yayını, Ankara 1996, s.684. 6 Mustafa Oflaz-Rahmi Tekin; “Van Beylerbeyi Köse Hüsrev PaĢa ve Rahva Kervansarayı Vakfiyesi”, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 1,Yıl 2000, s. 208. 72 Salih ULUÇAY görevlerinde bulundu ve nihayet 1587 yılında Ġran Harbinde Ģehit oldu. Emir vermesini bilir ve tedbirliydi. Serhat iĢlerine vakıftı.” 7 Mehmed Süreyya Bey’in verdiği bu bilgiler bize Hüsrev PaĢa’nın Beylerbeyilik görevlerinin tamamını doğuda hudut ve serhat vilayetlerinde tamamladığını göstermektedir. Zaten kaynağa göre PaĢa, Ġran hududundaki Osmanlı politikalarına vakıf, tedbirli ve dirayetli bir devlet adamıdır… Yalnız Sicill-i Osmanide Hüsrev PaĢa’nın Van valiliği için verilen tarih ile diğer bazı kaynaklar karĢılaĢtırıldığında bir farklılık göze çarpmaktadır. ġöyle ki; Sicill-i Osmaniye göre Hüsrev PaĢa 1585 yılında Van valiliğine atanmıĢ ve bu görevde iken 1587’de Ġran harbinde Ģehid düĢmüĢtür. Bu duruma göre Hüsrev PaĢa Van valiliği görevinde bu tarihten önce bulunmamıĢ ve bu görevi de sadece iki yıl sürmüĢtür. Halbuki o dönem hakkında bilgi veren baĢka kaynaklar incelendiğinde Hüsrev PaĢa’nın Van valiliği görevine bu tarihten çok daha önce getirildiği ve bu görevde uzun yıllar kaldığı anlaĢılmaktadır. Van ve Bitlis’te yaptırdığı tarihi yapıların kitabeleri ve vakfiyesi üzerinde bulunan tarihler incelendiğinde bu durum görülmektedir. Bu tarihlerden ikisi Van’daki yapılara aittir. Eski Van Ģehrinde Hüsrev PaĢa tarafından yaptırıldığı kabul edilen külliye içinde yer alan Hüsrev PaĢa Camii’nin kitabesi üzerinde hicri 975 (Miladi 1567) tarihi mevcuttur. Yine aynı külliye içinde yer alan Hüsrev PaĢa’ya ait türbenin kitabesi de hicri 995 (Miladi 1587) tarihini verir.8 Bir diğer önemli tarih, Bitlis Rahva ovasında bulunan El Aman Hanı’nın bizzat Hüsrev PaĢa tarafından tanzim edilmiĢ olan Vakfiye’si üzerinde bulunanıdır. Buna göre, yukarıda ayrıntılarını verdiğimiz bu Vakfiye’nin üzerinde Hicri 987 (Miladi 1579) tarihi mevcuttur. Bu tarihlemelere göre, Hüsrev PaĢa’nın en azından 1579’da ve hatta bu tarihin belli bir süre öncesi ve sonrasında Bitlis’i de içine alan Van Beylerbeyliği görevinde bulunmuĢ olduğu Ģüphe götürmez. Zaten, PaĢa’nın bu görevi sırasında adı geçen Ģehirlerde yürütmüĢ olduğu bir dizi imar faaliyetleri, O’nun bu görevde uzun yıllar kalmıĢ olduğunu göstermeye kâfidir. Hüsrev PaĢa’nın Van Beylerbeyliği sırasında bir taraftan burada kendi adını taĢıyan ve içinde cami, medrese, kütüphane, han, hamam ve imaretin yer aldığı Hüsrev PaĢa Külliyesini yaptırırken diğer taraftan bunlara yakın tarihlerde Bitlis’teki han, hamam, kervansaray ve diğer eserleri inĢa ettirdiği anlaĢılmaktadır. 9 Hüsrev PaĢa’nın 1580’lerden önce Van beylerbeyliği görevinde bulunduğunu gösteren daha baĢka kaynaklar da mevcuttur. Onlardan biri de Bitlis Emiri ġeref Han’ın (1578-1597) ġerefnâme adlı ünlü eserinde verdiği bilgilerdir. Bu eserinde ġeref Han; Van Beylerbeyi Hüsrev PaĢa’nın tavassutuyla, Sultan III. 7 Mehmed Süreyya, Age., s.684. 8 Semavi Eyice, “Hüsrev PaĢa Külliyesi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, XIX, Ġstanbul- 2010, s.49. 9 Semavi Eyice, Agm., s.50. 73 EL AMAN HANI VE KÖSE HÜSREV PAġA ÜZERĠNE BĠR DEĞERLENDĠRME Murat tarafından kendisine “Bitlis Hakimliği” menĢurunun verilmesi üzerine, Hicri 3 ġevval 986’da (M. 3 Aralık 1578) 1000 kiĢilik maiyeti ile birlikte, “KızılbaĢ Ġran’dan kaçarak Osmanlı Ġslam Diyarına ve atalarının irsî toprağına” geri döndüğünü bizzat ifade etmiĢtir.10 1516 yılında kurulan Bitlis Emirliği, ġerefhan’ın babası Emir ġemseddin’in Ġran’a iltica etmesinden dolayı 1535 yılında ilga edilmiĢti. Adı geçen ġeref Han, bu nedenle Ġran’da dünyaya gelmiĢ, Ġran ġahı’nın mahiyetinde yetiĢtirilerek çeĢitli görevlere atanmıĢ olup, en son Osmanlı Devletine iltica etmeden önce Nahcivan Hanlığı görevinde bulunuyordu.11 Hüsrev PaĢa’nın Van Beylerbeyliği sırasında bayındırlık faaliyetlerinin yanı sıra, Osmanlı devletinin Ġran Hududunda takip ettiği strateji doğrultusunda, önemli siyasal faaliyetlerinin olduğunu da görüyoruz. Bunların en önemlisi olarak PaĢa, Ġran hudut boyları ve Ġran içindeki siyasal geliĢmeleri büyük bir dikkatle takip ederek bunlar hakkında Divan-ı Hümayuna muntazam bir Ģekilde raporlar gönderdiği anlaĢılmaktadır. Bu raporların en önemlisi, 1576’da Ġran ġahı Tahmasp’ın ölümüyle Ġran’da baĢ gösteren dahili buhran üzerine Devlet-i Aliyye’nin doğu hududunda baĢını sürekli ağrıtan bu ülke üzerine bir sefer açılmasının tam zamanı olduğu yolunda gönderdiği rapordur. Bu rapor ve benzeri baĢka değerlendirmeler neticesinde, Osmanlı Devleti Ġran üzerine 1578-1590 yılları arasında gerçekleĢen ve Azerbaycan, ġirvan ve Tebriz’in fethi ile sonuçlanan büyük bir sefer baĢlatmıĢtır. Bu seferde Osmanlı Ordusuna sırasıyla Lala Mustafa PaĢa ve Özdemiroğlu Osman PaĢa gibi vezirler “serdar-ı ekrem” ünvanıyla komuta etmiĢ ve Hüsrev PaĢa da 1587’deki vefatına kadar bu komutanların emrinde önemli görevler ifa etmiĢtir.12 Han’lar ve Kervansaraylar Osmanlı Devri Mimarî uygulamalarına bakıldığında hanlar ve kervansaraylar arasında birtakım iĢlevsel ve mimari özellik farklılıklarının olduğu görülür. Mimari farklılıklar; kervansarayların genellikle Ģehirlerarasındaki önemli ticaret yolları üzerinde inĢa edilmeleri, külliye adı verilen yapılar topluluğu içinde yer almaları ve han’lara göre daha büyük fiziki ölçülere sahip olmalarıdır. Hanların ise genelde Ģehir içlerinde inĢa edilmeleri, sadece kapalı alanlardan oluĢmaları ve daha küçük fiziki ölçülere sahip olmalarıdır. ĠĢlevsel farklılıklara gelince; kervansarayların sığınma ve barınma baĢta olmak üzere konaklama ve ticaret gibi geniĢ amaçlarla inĢa edilmeleri, hanların ise öncelikle ticari amaçlarla yapılmalarıdır. Osmanlı kervansarayları istisnasız külliye Ģeklinde ve önemli 10 ġeref Han, Şerefname, (Kürt Tarihi), Çeviri: M.Emin Bozarslan, Hasat Yayınları, Ġstanbul 1990, s.403. 11 Osman Gazi Özgüdenli, “ġeref Han” (Ö.1012/1603-1604), Türkiye Diyanet Vakfı, İslam Ansiklopedisi, XXXVIII, Ġstanbul 2010, s.548. 12 Ġ. Hakkı UzunçarĢılı, Age., s.57 vd., Ġsmail Hami DaniĢmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, Cilt III, Türkiye Yayınevi, Ġstanbul 1972, s. 14. 74 Salih ULUÇAY kervan yolları üzerindeki menzillerde inĢa edilmiĢtir. Bu külliyeler yapı çeĢitliliği açısından oldukça zengindir. Kervan yolları üzerinde ve Ģehir dıĢlarında inĢa edilmelerine rağmen bu külliyeler birer küçük Ģehir nüvesini oluĢturur ve zamanla etraflarında kasabalar oluĢur. Bu tür kervansaray külliyelerin en bilinen örneklerinden bazıları; Ġncesu Merzifonlu Kara Mustafa PaĢa Kervansarayı ve Külliyesi (1660), UlukıĢla Öküz Mehmet PaĢa Kervansarayı ve Külliyesi (1619), Payas Sokollu Mehmet PaĢa Kervansarayı ve Külliyesidir (1574). Bu Osmanlı Külliye Kervansarayları, genelde iĢlek kervan yolları üzerinde, bazen de korkulu ve ıssız yollar üzerinde korunma ve iskân amacıyla inĢa edilmiĢ “derbent” adı da verilen menzil külliyeleridir. Bu külliyeleri teĢkil eden en önemli ve olmazsa olmaz yapılar; cami, kervansaray, medrese, bedesten, çifte hamam, arasta, imaret ve zaviyedir. 13 Kervansaray ve hanların mukayesesi hakkında baĢka bir kaynak Ģu bilgileri vermektedir: “Kervansaraylar, kitabelerinde han, ribat olarak da anılmaktadır. Günümüzde “han”, Ģehir içinde konaklama ve ticaret amacıyla inĢa edilen yapılar için kullanılan bir kelime olmuĢtur. Hanlar mal yapımı ve ticaret iĢlerinin birlikte görüldüğü yerlerdi ve isimlerini de burada üretilen mallardan alıyorlardı. (Ġstanbul’da ġekerci Hanı, Bursa’da Koza Hanı, Erzurum’da TaĢhan gibi) ġehirlerarasındaki yollar üzerinde yaptırılan ve kuruluĢları bakımından çeĢitli ihtiyaçları karĢılayacak Ģekilde (barınma, konaklama, ticaret) olanlara ise kervansaray denilmektedir. Kervanlar burada geçici olarak konaklar, beraberlerinde getirdikleri malları pazarlar ve para iĢlemlerini yaparlardı. Ayrıca Ribat olarak da anılmaları kervansarayların kaynağını iĢaret etmektedir. Ribatlar, sınır boylarında ve stratejik yerlerde ordu birlikleriyle binek hayvanların konakladığı, ileri harekâtlar için askeri amaçlı yapılardır. Büyük Selçuklular ve onlardan önceki Ġslam Devletlerinde rastlanan bu yapılar Anadolu Selçuklularından itibaren kervansaray adını almaya baĢlamıĢtır.”14 El Aman Hanı Han mı Kervansaray mı? El Aman Hanı olarak bilinen tarihi yapı, ilgili kaynaklarda “Hüsrev PaĢa Hanı”, “Rahva Kervansarayı” gibi farklı isimlerle anılmaktadır. Bizzat Han’ın Vakfiyesi’nde, yapının “kervansaray” olarak tasarlanıp yapıldığı belirtilmektedir. Aynı vakfiyede yapının, Rahva Alemler nam mevkiinde yolculara ve Han’da konaklayanlara bir sığınak olarak yapıldığının belirtilmiĢ olması zaten yapılıĢ amacının kervansaray olduğunu gösterir. Zira Ģehir dıĢlarındaki tenha yollar üzerinde yolcular ve kervanların bu tür ihtiyaçlarını karĢılayan yapılar kervansaraylardır. El Aman Hanı’na ait Vakfiye’nin baĢlangıç kısmında Vakfın Kurucusu Hüsrev PaĢa, tarihi yapının yapılıĢ gayesini ve teĢekkülatını Ģu Ģekilde 13 Oktay Aslanapa, Osmanlı Devri Mimarisi, Ġnkılap Kitabevi Yayını, Ġstanbul 1986, s.252, 267, 268, 269, 270-360. 14 ġebnem Akalın, “Kervansaray”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, XXV, Ġstanbul 2002, s.299. 75 EL AMAN HANI VE KÖSE HÜSREV PAġA ÜZERĠNE BĠR DEĞERLENDĠRME açıklamaktadır: “…cümle müsafirîne nâfî her tarafa Ģâyî bir mevzi-î hiras olan memerr-i nasdan muztar olan herkese feryad-ı resi olmak hatırası hücum idüb bu suret-i sahife-i hatıralarında münakkaĢ ve mersum olacak âfâkın ittifakı, belki cümle muhalifînin vifakı olan Bitlis’e karib ber-cây-ı serd-i heva yani beyne’nâs meĢhur olan Rahva’nın Alemler nam mevkiinde sâdirîn ve vârîdîn ve mârrîn ve nâzilîne menzil ve me’va olmağıçün; on ikiĢer ocaklı birbiri içinde altı bab (?) kerbânsaray bina idüp ve ol ihyanın itmamı içün ana muttasıl birkaç hucurat ve bir çeĢme-i mânend-i âb-ı hayat vücuda getürüb ve hidâyet-i rahmânî ile ihtida, yani Hazret-i Halil irsine iktida-i kasd idüb ve müsafirlerin zaman-ı istirahatlarında enva-ı et’îme ile ziyafet tedarikatı içün mukabelesinde matbah ve kiler ve furun ve mahzen ve ambar ve sair mâ lâ büdde minhu olan her ne ki müheyya ve müterekkib ve mükemmel ve müretteb kılub; ve ibâd-ı zühhâd içün bir mescid-i Ģerif ve ma’bed-i latif dahi inĢa idüb, bunların tarik-i muhtar üzere vakf-ı sahih-i Ģer’î lazımü’l-i’tibar kılındıktan sonra, iĢbu hasenatın temĢiyesine ve bu hayratın tenmiyesine mühim ve lazım ve vacib ve mütehattim olan i’car-ı mevkufat ve ihtira’ı müstekıllat olduğu ecilden zikr olunan Alemler nam mevzi’de bina olunan kerbansaray kurbunda bir bab boyahane ve üç bab dükkan …” 15 Vakfiye metnindeki bu ifadeler, El Aman Hanı’nın, han değil kervansaray olduğunu göstermektedir. Çünkü ıssız bir ovada inĢa edilmiĢ, sadece ticari amaçlı olmayıp yolculara bir sığınak ve konaklama amacı taĢımakta ve herhangi bir han ile karĢılaĢtırıldığında çok daha büyük fiziki ölçülere sahip olduğu görülmektedir.16 Zaten konu ile ilgili yapılmıĢ ilk çalıĢmalardan birinde bu kanaati oluĢturan aĢağıdaki bilgiler mevcuttur: “Bitlis Tatvan arasındaki Rahva Düzü denilen bozkırın takriben ortasında bulunmaktadır. Çevresinde baĢka bir bina veya kalıntı yoktur…. Doğu batı aksında uzunluğu takriben 90 m güney kuzey doğrultusunda en geniĢ mesafesi takriben 70 m gibi muazzam ölçülere sahip, Anadolu’nun en büyük kervansaraylarından biridir. Doğu tarafında büyük, aslında da Ģimdiki gibi revaksız olduğunu tahmin ettiğimiz bir avlusu vardır. Buraya kuzey kenarında Ģimdi epeyce tahrip olmuĢ bulunan portaldan (taç kapı) girilir. (ġu an bu portal ve yapının tamamı aslına uygun büyük bir restorasyon geçirmiĢ bulunmaktadır. S.U.) Portaldan avluya girince karĢıda (güneyde) büyük bir eyvan görünüĢüyle avluya açılan bir tonoz (yarım silindir Ģeklinde genelde tuğladan örülmüĢ tavan) ile girilen bir bina bloku vardır. Burası hamam kısmı olup, aĢağı yukarı avlunun bütün güney kenarı boyunca uzanmaktadır. Avlunun batı kenarı boyunca uzanan, hatta dıĢarı taĢan muazzam kütle, kervansarayın asıl kapalı mekânları ihtiva eden ana yapısıdır.”17 Kervansaray iç detaylar açısında da 15 Mustafa Oflaz-Rahmi Tekin; Agm., s. 213 (Not: El Aman Hanı’na ait Hüsrev PaĢa Vakfiyesi’nin içinde bulunduğu Bitlis Vilayeti Vakıflar Defteri, tespitlerimize göre Bitlis Vakıflar Bölge Müdürlüğünden birkaç yıl önce Vakıflar Genel Müdürlüğü Tescil ve Kültür Daire BaĢkanlığına nakledilmiĢtir. S.U.). 16 M. OluĢ Arık, Age. s. 85-105. 17 M. OluĢ Arık, Age. s.86. 76 Salih ULUÇAY oldukça ayrıntılıdır, Ģöyle ki; birbiri içinde altı kısma ayrılmıĢ olup, her birinde on ikiĢer ocak olmak üzere iç mekanda toplam 72 ocak bulunmaktadır. Kaynaklarda Rahva Kervansarayı olarak adlandırılan bu muazzam yapı Anadolu’daki diğer Osmanlı Kervansaray ve Hanları’ndan oldukça farklı özelliklere ve orijinalliğe sahiptir. Adeta nevi Ģahsına münhasır bir yapıdır. Bu kanaati aĢağıdaki bilgilerden edinmek mümkündür: “ MuhteĢem Osmanlı Kervansarayları arasında “ El Aman Hanı” gibi büyük yapılar, mesela Payas’taki gibi (II. Sultan Selim Külliyesi veya diğer adıyla Sokollu Mehmet PaĢa Kervansarayı) dev eserler vardır. Ancak bunlar adeta birer Ģehir nüvesi, birer idari-iktisadi-sosyal merkez gibi hazırlanmıĢ muazzam tesisler halindeki külliyelerin birer kısmını meydana getirirler. Hâlbuki El Aman Hanı, Rahva Düzü denen bozkırda, tıpkı Selçuklu Kervansarayları gibi tek baĢına durmaktadır. Böyle yalnız konaklama yeri ödevini gören Anadolu Hanları içinde, Osmanlı çağı için bile orijinal denecek zenginlikte bir mekân programına sahiptir. ÇeĢitli bölümleri arasındaki bağlantıyı sağlayan merkezi haç planlı kısım, büyük fakat revaksız basit avlu, iki istisnai kısım dıĢında esas itibariyle tek katlı olarak kuruluĢu, baĢka fonksiyonda ünitelere sahip bir külliye olmadığı halde bir Ģehir semtine yetecek büyüklük ve teĢkilatta ayrı bir hamam yapısının bulunması gibi unsurlar orijinalliğini arttırmaktadır.”18 Yukarıdaki açıklamalarla, bozkırda tek baĢına ihtiĢamlı duruĢuyla Selçuklu Kervansaraylarına benzetilen El Aman Hanı, gerçekte onlar gibi “han” olarak adlandırılan bir kervansaraydır. Zaten birçok büyük abidevi Selçuklu Kervansarayı da “han” olarak anılmaktadır. Aksaray-Konya yolu üzerinde ünlü Sultan Hanı, Kayseri-Malatya yolu üzerinde Karatay Hanı, Aksaray-Kayseri yolu üzerinde Sarı Han gibi. Bunların her biri muazzam kervansaraylardır fakat “han” olarak adlandırılmıĢ ve öylece tanınmıĢlardır. Seyahatnâme ve ġerefnâme’de El Aman Hanı Bu bilgilere ek olarak; El Aman Hanını, iĢlek ve ihtiĢamlı zamanlarında bizzat görerek, hakkında ayrıntılı bilgiler veren iki önemli kaynağa daha yer vermek gerekir. Bu kaynaklardaki bilgiler, bu tarihi yapının hacim ve iĢlevsel açılardan normal bir Ģehir hanının özelliklerini bir hayli aĢtığını göstermektedir. Bunlardan birisine göre; Evliya Çelebi, 1655 yılı haziranında (Hicri 1065 ġaban) Bitlis’ten Van’a giderken konaklamıĢ olduğu El Aman Hanı hakkında Seyahatname’de Ģu bilgilere yer verir: “Bitlis deresinden çıktık, Rahva sahrası içinde yürüyerek dört saatte Hüsrev PaĢa Hanına gelip, burada menzil aldık. Hüsrev PaĢa Hanı Bitlis Hânı (Emiri) toprağında eski bir handır. Yanında baĢka hiç bir imaret yoktur. Bu sahraya kıĢın düĢen kar ne Erzurum ne MuĢ’a düĢer. Tam sekiz ay minare boyu kar ile bu Rahova kaplı olup bu taraftan Bitlis yolu kapalı olur. Onun için merhum Hüsrev PaĢa Karun gibi para harcayıp bu ova 18 M. OluĢ Arık, Age. s.105. 77 EL AMAN HANI VE KÖSE HÜSREV PAġA ÜZERĠNE BĠR DEĞERLENDĠRME içinde Ģu han ile sağ ve solunda kemerler yaptırmıĢ. Gelen giden tüccar, seyyah ve diğer yolcular her zaman buradan geçerler. Burası kendilerine temmuz ayında soğuk bir mahzen, kıĢın da sıcak bir hamam olur. Fakat zamanla buranın vakıf gelirleri zayıflamıĢ ve nice yerleri de yıkılmıĢtır..”19 Daha erken ve önemli olanı ise, Bitlis Hâkimi ġeref Han’ın, ġerefnâme’de verdiği bilgilerdir. ġeref Han bu eserinde, El Aman Hanı’nın büyüklüğü ve zarafetinden övgüyle söz etmekte ve Ģunları zikretmektedir: “Tatvan köyü ile Bitlis Ģehri arasındaki Rahva Ġmaretini meydana getiren binalar topluluğu; kervanların indiği iki geniĢ han, yüksek sütunlu bir zaviye, zarif ince yapılı bir hamam, göğüslere ferahlık veren ve imrenme ile sevinç dolduran bir camii, zanaatkârlar ve tüccarlar için yaptırılmıĢ on dükkândan ibarettir. Ayrıca geleni gideni rahatlatmak için oraya 1200 zira’ mesafede bulunan bir çeĢmeden duru bir su getirdi. Kendisine verilen ikta topraklarını da bu hana vakfetti. Yolcuların her biri kendi kadri ve mevkiine göre büyük bir ilgi ile ağırlanırlar. Bu hana Türk, Tacik, Arap ve Acem beyleri ve ileri gelenleri ile hür, köle yakın ve uzaktan gelen herkes burada ağırlanır. Ayrıca buraya Hüsrev PaĢa tarafından Müslim ve gayr-i Müslim otuz aile yerleĢtirilmiĢtir. 20 ġeref Han’ın bu açıklamalarından, El Aman Han’ının etrafında bir binalar topluluğunun bulunduğu ve bunların kervansarayla birlikte bir külliye Ģeklinde planlanıp inĢa edildiği anlaĢılmaktadır. Yani mevcut han ve hamamdan baĢka bu kompleks içinde vaktiyle; bir cami, bir zaviye, bir çeĢme ve tüccarlar için inĢa edilmiĢ on adet dükkanın bulunduğu anlaĢılmaktadır. Zaten, tanzim etmiĢ olduğu Rahva Vakfiyesinde, Hüsrev PaĢa’nın kendisi de, kervansarayın bitiĢiğinde bu yapıların inĢa edildiğini bizzat beyan etmektedir. Ayrıca kervansarayın içinde; büyük bir mescid, mutfak, kiler, fırın, mahzen ve ambar ile birlikte çok sayıda değiĢik amaçlar için düĢünülen odalar ve hücreler ve altı ana bölüme dağılmıĢ her birinde on ikiĢer adetten toplam yetmiĢ iki adet ocak bulunduğunu da yine adı geçen vakfiyeden öğrenmekteyiz. Gerçi Rahva Külliyesini oluĢturan bu yapılardan bugün sadece kervansaray ve hamam mevcut bulunmaktadır ve Evliya Çelebi de kervansaray’ın yanında baĢka hiçbir imaretin olmadığını zikretmektedir. Fakat bu durum, zaman içinde vakıf gelirlerinin azalmasıyla bazı bölümlerin bakımsızlıktan yıkılmıĢ olduğu kanaatini güçlendirmektedir. Her halükarda El Aman Hanı’nın baĢlangıç itibariyle bir külliyeli kervansaray olarak planlanıp yapılmıĢ olduğu anlaĢılmaktadır. Zamanla bazı bölümlerinin yıkılması ve tarihi yapının bugün sadece Han olarak adlandırılması bu özelliğini değiĢtirmez. Bununla birlikte bu tarihi yapının, tıpkı Selçuklu Kervansarayları gibi, bilinen ve yaygın olarak kullanılan adıyla, yani “El Aman Hanı” olarak anılmasında ve bu Ģekilde devamında tarih ve kültür açısından bir sakınca bulunmamaktadır. 19 Evliya Çelebi, Seyahatnâme, Cilt III-IV, Üçdal NeĢriyat, (SadeleĢtirenler: Tevfik Temelkuran, Necati AktaĢ, Baskıya Hazırlayan: Mümin Çevik) Ġstanbul 1986, s.513. 20 ġeref Han, Age., s.401. 78 Salih ULUÇAY El Aman Adının Kaynağı Halk ağzındaki söyleniĢiyle “Aleman Hanı” olan El Aman adının nasıl ortaya çıktığı hakkında kaynaklarda bir kayda rastlamak mümkün olmadı. Her ne kadar halk arasında bu adın; Rahva Ovası’nın dehĢetli kıĢ Ģartlarından canlarını kurtarmak isteyen yolcuların “el aman! yok mudur can kurtaran” dercesine han’a sığınmalarından dolayı ortaya çıktığı söylencesi varsa da bu ihtimalin zayıf olduğu açıktır. Öte yandan yukarıda temas ettiğimiz El Aman Hanı’na ait Hüsrev PaĢa Vakfiyesi’ne göre, Tarihi Han Rahva Ovası’nın “Alemler” mevkiinde yapılmıĢtır. Vakfiye’deki ilgili kısım aynen Ģöyledir: “…Bitlis’e karib ber-cây-ı serd-i heva yani beyne’nâs meĢhur olan Rahva’nın Alemler nam mevkiinde sâdirîn ve vârîdîn ve mârrîn ve nâzilîne menzil ve me’va olmağıçün; on ikiĢer ocaklı birbiri içinde altı bab (?) kerbânsaray bina idüp…” Bu Alemler ibaresi Vakfiye metni içinde birkaç defa geçmektedir. Buradan yola çıkarak, Aleman adının bu Alemler mevki adından zamanla türeyerek gelmiĢ olabileceği daha makul bir seçenek olarak tarafımızdan değerlendirilmektedir. El Aman adı ise zaten Aleman ibaresinin daha zarif bir söyleniĢinden ibarettir. Sonuç Yukarıdaki kaynak ve değerlendirmeler, El Aman Hanı olarak bilinen Rahva Bozkırındaki büyük tarihi yapı kompleksinin, 1579 yılında, Osmanlı Devletinin Van Beylerbeyi olan Köse Hüsrev PaĢa tarafından, külliye tarzında bir kervansaray olarak yaptırıldığını ortaya koymaktadır. Gerçi hamamı hariç etrafındaki diğer külliye yapılarının zamanla tamamen yıkılmasıyla Kervansaray, bozkırda adeta tek baĢına duran bir kimliğe bürünmüĢtür. Fakat yine de kapalı alanı haricinde geniĢ ve revaksız bir avlu, ana yapıya bitiĢik büyük ve zarif bir hamam ve muazzam büyüklükte bir kapalı alana sahip olan El Aman Hanı bu haliyle bile külliye görünümünde bir kervansaraydır. GeçmiĢteki hüzünlü ihmal ve terk edilmiĢliğe rağmen yakın zamanda geçirdiği büyük restorasyonla yeniden eski haĢmetine kavuĢmuĢ olan bu büyük tarihi yapının, “han” olarak anılan bir kervansaray olduğu açıktır. Yalnız yukarıda temas edildiği gibi bu Ģekilde anılması tarihi ve mimari değerini azaltmaz. Çünkü Anadolu’da bunun örnekleri çoktur. Bundan dolayı tarihi han’ın adının illa da kervansaray olarak değiĢtirilmesi Ģart değildir. Zaten zamanla yerleĢmiĢ ve halkın muhayyilesine iĢlemiĢ yer ve mekân adlarının sonradan değiĢtirilmesi zordur. Asıl yapılması gereken Ģey kanaatimizce; bu tarihi kompleksi, kendi vakfiyesine uygun bir Ģekilde ve mimarisine zarar vermeden, yeniden insanların uğramadan geçemeyecekleri bir sosyal mekân haline getirmektir. Öte yandan Van Beylerbeyi olmakla beraber adı Bitlis Tarihi ve El Aman Hanı ile özdeĢleĢen merhum Hüsrev PaĢa’yı da, yaptırmıĢ ve yaĢaması için büyük gelirler vakfetmiĢ olduğu bu muazzam eserinden dolayı daima hayır ve rahmetle yad etmektir. Tabi ki PaĢa’nın bununla eĢ zamanlı olarak Bitlis’te yaptırmıĢ ve gelirlerini tamamen El Aman Hanına vakfetmiĢ olduğu diğer bayındırlık ve hayır eserlerini de unutmadan. Bunlar; Ģehir merkezine yakın mesafede PapĢin (Hüsrev PaĢa) Hanı, Kale dibinde 79
Description: