ebook img

EBU REYHAN EL-BİRÛNÎ VE BİLİMSEL BAKIŞI ÜZERİNE BİR ANALİZ Mehmet Mekin MEÇİN Abu ... PDF

32 Pages·2015·0.41 MB·English
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview EBU REYHAN EL-BİRÛNÎ VE BİLİMSEL BAKIŞI ÜZERİNE BİR ANALİZ Mehmet Mekin MEÇİN Abu ...

Tarih Okulu Dergisi (TOD) Journal of History School (JOHS) Aralık 2014 December 2014 Yıl 7, Sayı XX, ss. 1-32. Year 7, Issue XX, pp. 1-32. DOI No: http://dx.doi.org/10.14225/Joh619 EBU REYHAN EL-BİRÛNÎ VE BİLİMSEL BAKIŞI ÜZERİNE BİR ANALİZ Mehmet Mekin MEÇİN Özet Bu çalışmanın konusu, Bîrûnî’yi tanımak ve bilimsel bakışını tahlil etmektir. Konu, Bîrûnî’nin temel eserleri başta olmak üzere, Bîrûnî hakkında yazılmış Farsça, Arapça ve Türkçe çalışmalar taranarak ele alınmıştır. Bu çalışma esnasında, Bîrûnî’ye ait Arapça eserlerin diğer Arapça ilmi kitaplara göre daha sert ve girift bir ibareye sahip olduğu fark edilmiştir. Bununla beraber, Bîrûnî’nin yalnızca Fars ve Araplarca değil, hem Batılılar ve Ruslar hem de Hintliler tarafından da ilgiyle çalışıldığı anlaşılmıştır. Bu çalışmada amaç, birçok “ilk”e imza atmış bulunan Bîrûnî’yi ve bilimsel kimliğini tanıtacak özgün bir metin oluşturmaktır. Çalışma boyunca takip edilecek esas nokta, Biruni’nin bütün ilim dallarında uyguladığı bilimsel metodolojisinin ilkelerini tespit etmek olacaktır. Bu çalışmayla; Bîrûnî’nin erken yaşlardan itibaren ilmi ortamlara girdiği ve henüz genç yaşlarda eser verecek kadar yetkin hale geldiği; gözü nazardan, eli kalemden, dili beyandan, aklı tefekkürden ve kalbi ise teemmülden ayrılmayan bir deha örneği olduğu, felsefe ve mistizm gibi yoruma açık bilgiler yerine gözlem, deney, tecrübeyle test edilebilen ve sonuçları matematiksel verilerle ortaya konulabilen bilgiye hayatını adadığı, böylece modern bilim ve teknolojinin büyük öncüsü olduğu sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: el-Bîrûnî, Bilim, Gözlem, Deney, Dinler Tarihi. Abu Rayhan Al-Bîrûnî and An analysis of His Scientific View Abstract The subject of this study is to know Bîrûnî and analyze his scientific point of view. The issue is handled by investigating especially the fundamental works of Bîrûnî and various studies written in Persian, Arabic and Turkish about him. During this study,  Doktora Öğrencisi, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri . Mehmet Mekin Meçin it is noticed that Bîrûnî's books have more rigid and complex phrases than other scientific books written in Arabic. Additionally, it is clear that Bîrûnî is closely studied not only by the Persian and Arabs but also by Western, Russian and Indian researchers. This study aims to compose an exclusive text which introduces Bîrûnî and his scientific identity. The basis issue will be followed throughout the study will be to identify principles of scientific methodologies that Biruni has applied. The following conclusions are reached in this study: Bîrûnî came into the scientific environment from an early age and he became proficient enough to work at a young age. He is a brilliant researcher whose eyes observe, hands write, tongue speak, mind thinks and heart investigates thoroughly. He dedicated his life to a knowledge, constructed through observation, experiment and experience that can be tested and its results can be proven by mathematical data, instead of philosophical and mystic knowledge which is open to interpretation. In this way he is considered as a great pioneers of modern science and technology. Keywords: Al-Bîrûnî, Science, Observation, Experiment, History of Religions. Giriş Günümüz dünyasının sahip olduğu bilim, kültür ve medeniyet, kesintiye uğramayan ve birbirini besleyen bilgin ve dahi bir topluluğun mitolojik, felsefî, ilmî ve irfanî çabalarının bir ürünüdür. Kuşkusuz inşasında tüm bir insanlığın rol aldığı bu medeniyetin bina edilmesinde Müslüman bilginler önemli görevler üstlenirken geride bıraktıkları eserleriyle hem teorik ilkeler hem de insan toplumlarının ilerlemesi ve tekâmül etmesinin yollarını hazırlamışlardır. Her ne kadar bugün Batı, kendini medeniyetin bayraktarı olarak görse de, geçmişte Müslüman bilginler bu görevi üstlenmiş ve birçok ilim dalında tüm dünyaya kıymetli hazineler miras bırakmışlardır. Elbette bu bilginlerden biri, eserleri ve araştırmalarıyla İslam hatta dünya medeniyetinin inşasında büyük rol alan Müslüman araştırmacı, bilgin ve astronom Ebu Reyhan el-Bîrûnî’dir. O;astronomi, geometri, matematik, coğrafya, jeodezi, tıp, eczacılık, madencilik, etnoloji, tarih, toplum ve beşeri bilimlerde birçok “ilk” gerçekleştirerek aradan geçen bin yıla rağmen eserleriyle hala bilim dünyasını aydınlatmaya devam etmektedir. Bîrûnî’nin karakteri, ağırlıklı olarak beş duyuya dayalı deney, gözlem ve tecrübe yöntemleriyle işe başlayıp test edilebilir matematiksel verilerle sonuçlanan çağdaş bir bilim adamı profilinde tezahür etmektedir. Astronomi, coğrafya, jeodezi, tıp ve matematikte kullandığı deney, gözlem, tecrübe ve matematik ilkelerini, sosyal bilimlerde de kullanarak başarılı sonuçlara [2] Ebu Reyhan el-Birûnî ve Bilimsel Bakışı Üzerine Bir Analiz ulaşmıştır. Adeta usturlabını, pergelini veya cetvelini tarihin ve toplumun kalbine yerleştirerek ya da rasathanesini çalışacağı din ve toplumun kültür ve medeniyet merkezine taşıyarak buradan büyük bir fenomenolog dehasıyla bu kez rasatını toplumun kültür ve akidesinin kalbine çevirerek ince, dakik ve objektif verilere ulaşmaya çalışmıştır. İçindeki hakikat aşkı, onu seferî kılmış, nihayette yazılı veya sözlü kaynaklara ulaşma yolunda yıllarına mal olmuştur. Dünya medeniyetinin inşasında önemli roller üstlenmiş diğer Müslüman bilginlere göre Bîrûnî, felsefe veya irfanı ilmi çabasının merkezine almamıştır. Felsefeyle de ilgilendiği artık bugün kesin olmasına ve ferdi hayatında –belki de Hinduizm ve İslam tasavvufunun da etkisiyle- kalbi lezzete dayalı irfanî zevki yaşadığı düşünülmesine rağmen o, hiçbir zaman İbn Sînâ, Sühreverdî ve İbn Arabî gibi büyük filozof ve arifler arasında sayılmamıştır. Çünkü ona göre, kesinliği matematik yöntemlerle test edilmeyen ilmi çabanın farazi ve tahmini bir açığı bulunmaktaydı ve bu yüzden yoruma açık spekülatif bilgilerin ilmi çabaların merkezine alınmasının bir neticeye götürmeyeceğine inanırdı. Rasathanelerdeki yoğun gözlemleri, birçok dil bilmesi ve ağır metinli kitapları okuması ve tercüme etmesi, hatta geçirdiği ağır bir hastalık sonrasında görme yetisini kaybettiği halde tespit ve fikirlerini öğrencilerine dikte ettirmesi, vefatına kadar durmadan yazmaya devam etmesi, ebedi hikmet arayışında olan tüm gönüllerde görkemli bir azim ve istikrar abidesi olarak kalmasını sağlamıştır. 1. Bîrûnî’nin Kısa Biyografisi ve Eserleri Birçok bilim dalında yaptığı yoğun çalışmalar ve geride bıraktığı kıymetli eserlerle yaşadığı asırdan “Bîrûnî Asrı”1 olarak söz ettiren ve sahip olduğu uzun ömrün neredeyse tamamını okuma, öğrenme, araştırma, yazma, tercüme, gözlem ve deneyle dolu dolu geçiren2 Ebu Reyhan Muhammed b. Ahmed el- Bîrûnî3, 3 Zilhicce 362 (4 Eylül 973)4 tarihinde Harezm’in başkenti Kas5’da 1 Ebu Reyhan el-Bîrûnî, Tahkiku Ma Lil Hind, Önsöz. Ali Safa, Alemu’l Kutub, 2.Baskı, Beyrut, 1403HK , s. 7-8 2 Ali Asgar İntizari, Cezzapterin Biyografi-yi Karn, İntişarat-i Feradidnigar, Tahran, 1387 (2008), s. 165 3 Ortaçağ boyunca “Bîrûnî” veya diğer bazı okumalara göre “Beyrûnî”, Avrupa’da Aliboran olarak bilindi. (Eşref Salih Muhammed Seyyid, “el-Asaru’l Bakiye Ani’l-Bîrûnî”, Daru’n- Neşri’l Elektroniyi Kutubin Arabiyyetin, Kahire, 2007, s. 12 4 Ancak bazı kaynaklar Bîrûnî’nin doğum tarihi hakkında kimi ihtilafların olduğunu belirtmiş ve bu ihtilafların ise daha çok ay yılı (Hicri) ile güneş yılına (Miladi) göre yapılan hesaplamalardaki farklılıktan kaynaklandığını vurgulamış; bu yüzden Bîrûnî’nin doğum yılını [3] Mehmet Mekin Meçin doğdu.6 Ebu Reyhan’ın neden “Bîrûnî” lakabıyla anıldığı üzerinde farklı düşünceler ileri sürülmüştür. Farsça bir kelime olan ve “dışarı”, “dış mekan” anlamına gelen “bîrûn” ve aitliği ifade eden “bîrunî”, Ebu Reyhan için asıl tanıtıcı lakap olmuştur. Harezm’den olmasına karşın, özellikle bu lakapla anılmasının nedeni belki de kendisinden önce yaşamış olan büyük Matematik bilgini Harezmî (Muhammed b. Musa) ile karıştırılmasını önlemek içindir.7 Bazı Horasan bilginlerine göre, Bîrûnî’nin sürekli sefer halinde olduğu ve uzun süren yolculuklara çıktığından, dışarıda olan ve muhacir anlamına gelen “Bîrûnî/Beyruni” olarak anılmıştır.8 Sem’ani ve Yakut Hamevi’ye göre, Ebu Reyhan’ın ailesi Harezm dışında bulunan “Birun” adlı bir köyden gelerek Harzem’e yerleşen muhacir bir aile olduğu için9 veya Harzem’e dışarıdan gelen “yabancı” veya “taşralı”bir aileye mensup olduğundan, bu lakapla anılmıştır.10 Hanry Corbin’e göre ise “Bîrûnî” kelimesi, o dönemlerde İran sınırları dışında kalan bölgeden birine mensubiyeti ifade etmek üzere “İran dışı, dışarı” anlamında kullanılmıştır.11 Ancak Tahkiku Ma lil Hind adlı Biruni’nin meşhur kitabına önsöz yazan Ali Safa, bu lakabın, Harezm’e yerleşen ama aslında oranın daimi sakinlerinden olmayan çok sayıdaki tüccar ailelerden birine mensup olmak ya da şehrin surları içinde yaşayanlara uygulanan vergilerin kapsamına girmemek için surların dışında ikamet edenlerden olmakla açıklanabileceğini belirtir.12 Onun soyu ve ebeveyni ile ilgili elimizde kesin bir bilgi yoktur. Nitekim bizzat kendisi, bir şiirinde dedesi ve sülalesi hakkında herhangi bir bilgiye sahip olmadığını, hatta babasını bile tanımadığını belirttikten sonra, babasını “Ebu Miladi 970 ile 980 arası bir tarihe yerleştirmenin daha makul olacağını söylemiştir. Bkz. İntizari, a.g.e., s. 165 5 Kas: Bugünkü Kara-Kalpak özerk Cumhuriyeti veya Özbekistan’ın Hive şehri 6 Bîrûnî, Tahkik, s. 5; Günay Tümer, DİA, VI, s. 206; Nasuh Günay, “Bîrûnî’nin İslam Bilim Hayatına ve Dinler Tarihine Katkıları”, Ululararası Türk Dünyasının İslamiyet’e Katkıları Sempozyumu, Bildiri, 31 Mayıs-1 Haziran 2007, s. 585 7 Tümer, DİA, VI, s. 206 8 Hamid Eşrefi Hayrabadi, “Merdomşinasi der Asar-i Ebu Reyhan Bîrûnî: Ba Tekiyye ber Kitab-i Tahkiku Ma Li’l Hind”, Kitabmah-i Tarih ve Coğrafya, Şehriver, 1387, ss. 80-89, s. 81 9 Abdulkerim Sem’ani, el-Ensab, Çap-i Liden, 1912, s. 99 10 Yakut Ebu Abdullah Sihabüddin b. Abdullah el-Hamevi , İrşadu’l Erib İla Marifetu’l Edib, Daru’l Kutubu’l İlmiyye, Beyrut, 1991, c. 5, s. 122 11 Hanry Corbin, İslam Felsefesi Tarihi, çev. Hüseyin Hatemi, İletişim Yayınları, 9. Baskı, İstanbul, 2013, s. 268 12 Bîrûnî, Tahkik, s. 6 [4] Ebu Reyhan el-Birûnî ve Bilimsel Bakışı Üzerine Bir Analiz Lehep” ve annesini de “hammaletü’l-hatab” şeklinde betimlemektedir.13 Bu betimleme, her ne kadar anne ve babasının farklı bir dine mensup olduklarını ve İslam’dan başka bir itikat üzere bu dünyadan göçtüklerini akla getirse de, daha o dönemde hümanist bir ufka sahip olduğu eserlerindeki bilimsel tarafsızlığından anlaşılan Bîrûnî’nin aslında, soy ve sopla övünmenin zindanî tabiatını taşlamak niyetiyle bu olgunluğu gösterdiği de okunabilir. Bîrûnî’nin aidiyeti taşlamasına ve onu üstünlük vesilesi kabul edenlere karşı, bizzat kendi atalarını ve ana dilini ironi bir yolla tahkir etmesine14 ve Arapçanın o dönem için bilimsel otoritesini vurgulamasına15rağmen, başta Türkler olmak üzere Araplar, Farslar, Afganlar ve hatta Ruslar tarafından milli bir onur vesilesi kılınabilmiştir.16 Ancak Hârezm o dönemde Irak hanedanından bazı emirlerin idaresi altındaydı ve ülkede kendilerine özgü bir dil olan Hârezmce kullanılmaktaydı. “Darî” olarak bilinen bu dil, Osetçeye yakın bir Orta İran dili olarak kabul edilmektedir. Henning, bunun Moğol dönemine kadar kullanılan bir doğu İran lehçesi olduğunu söylemektedir (1950–55: 421)17 Ceyhun (Amu Derya) nehrinin ötesi anlamına gelen Maveraünnehir bölgesinde yer alan Harezm şehri o dönemde Türkmen kabilelerin de yoğun olarak yaşadıkları bir şehir olması18 ve eserlerinde Bîrûnî’nin ana dilini o dönemin bilim dili olan Arapça yanında oldukça yetersiz ve basit görmesi19, Bîrûnî’nin Türkmen bir kabileye mensup olabileceği ihtimalini güçlendirmektedir. Ancak o dönemde Farısi-yi Deri olarak bilinen Orta Farsça ve Türkmence konuşan iki halkın bir arada yaşadığını belirtmek gerekir. Bu durumda dillere özel bir ilgisi olan ve bu merakı 13 Yakut, Mu'cemü'l-Udeba, Mu’cemu’l Edibba’, Daru İhyau’t-Turrasu’l Arebiyyi, Beyrut, 1988; Tümer, DİA, VI, s. 206 14 Lan Whitaker, “Bîrûnî Çalışmalarının Bugünkü Durumu: Bir İnceleme ve Bibliyografya”, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. 20, S. 1, ss. 259-294, s. 265 15 Günay Tümer, Bîrûnî'ye Göre Dinler ve İslam Dini, Diyanet Yayınevi, Ankara, 1975, s. I5; Aydın Sayılı, “Doğumunun 1000. Yılında Bîrûnî”, Bîrûnî'ye Armağan içinde, Ankara,1973, s. 5-6; İbrahim Agâh Çubukçu, “Bîrûnî”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1985, c. 27, s. 89-95, s. 89 16 Nasuh Günay, “Bîrûnî’nin İslam Bilim Hayatına ve Dinler Tarihi’ne Katkıları”, Süleyman Demirel Üniv. İlahiyat. Fak. Uluslararası Türk Dünyasının İslamiyete Katkıları Sempozyumu, 31 Mayıs-4 Haziran 2007, Isparta, s. 585 17 Whitaker, a.g.m., s. 261 18 Safa, a.g.e., s. 6 19 “Ben gerek Arapça ve gerek Farsçayı ana dilimden sonra öğrendim. Bunların ikisi de benim ana dilim değildir. Bununla beraber Arap dili ile hiciv edilmem, Farsça meth ve sitayiş edilmemden hoş gelir” demektedir. Bîrûnî, es-Saydene fi’t-Tıb, Tash. Abbas Zeryab, Merkez-i Neşr-i Danışgah-i Tahran, Tahran, 1370 (1991), s. 240 [5] Mehmet Mekin Meçin sayesinde birçok dil öğrenmiş bulunan Bîrûnî,20 ya aslen Fars olup, Türkmen aileleriyle girdiği yakın diyaloglar sayesinde o zamanın Türkçesini21, ya da Türkmen bir aileye mensup olup Farsçayı sonradan öğrendiği düşünülebilir.22 Fakat miras bıraktığı eserleri ağırlıklı olarak Arapça, çok az bir kısmı Farsçadır23 ve Arapçadan Sanskritçeye ve Sanskritçeden de Farsça ve Arapçaya yaptığı tercümelerdir.24 Bîrûnî’nin üstatlarına gelince, bizzat kendisinin de “üstadım!” olarak söz ettiği astronomi bilgini ve Ebi’l Vefa’nın öğrencisi olan Abu Nasr el-Mansur b. Ali b. Irak’ı zikretmek gerekir.25 Sonra ise Abdussamed b. Samed el-Hakim anılabilir.26 Bîrûnî, 380/990'da henüz 18 yaşındayken bir rasathane kurdu ve dört yıl sonra Harezm’e yakın Büşkatir köyünde yeryüzü enlemini incelemeye başladı. 387/998 yılına gelince Kâs'da ay gözlemi yapmasının yanı sıra Harazm'in enlemini hesapladı.27 385/995'de Hârizm'deki iki mahalli yönetici arasında baş gösteren rekabet, Irak ailesine mensup son yöneticiye yönelik suikastın gerçekleşmesine ve Birûnî'nin rasathanesinin de yıkımına sebep oldu. Muhtemelen bu olaydan sonra Bîrûnî, Rey şehri üzerinden Cürcân(Gorgan)'a gitti ve burada usturlap hakkında bir risale yazmış olan yerel yönetici Ebu'l-Hasan Kābûs b. Veşmgîs 20 O dönemde Bîrûnî, “Beyrûnî” olarak telaffuz edildiğinden bazı eserlerinde Beyrûnî olarak geçer. Bkz. Sayılı, a.g.m., s. 332 21 Neredeyse İranlılar tarafından yazılan birçok akademik çalışmada, Bîrûnî’nin İranlı olduğu üzerinde bir ısrar vardır. Ancak Bîrûnî’nin Arapça ve Farsça’yı sonradan öğrendiğini zikretmesi, Farsça ile övülmektense Arapça ile yerilmeyi tercih ettiğini ifade etmesi, ana dilinin Arapça yanında kaba ve komik bir düzeyde kaldığını ima etmesi gibi veriler bir araya getirildiğinde, Bîrûnî’nin Türkmen bir kabileye mensup olmasını, Farisi-yi Deri olarak bilinen o dönemin Farsça’nın farklı bir şivesini konuşan Parsi bir kabileye mensup olmasından daha güçlü görünmektedir. Bkz. Ali Mısriyan, “Baznigeri-yi Karname-yi Bîrûnî Der Zeban-i Farsi”, Name- yi Ferhengistan, s. 7, 1384 (2005); Rıza Şeceri Kasım Hayli-Seyyid Haşim Akaçeri-Hamid Ahmedi-Sara Şeriati, “Nigereş-i Hüviyeti-yi Ebu Reyhan Bîrûnî”, Tarihi Araştırmalar, Dönem.1, S. 1, İlkbahar-Yaz, 1389 (2010), s. 45-55; Rengin Dramur, “Ebu Reyhan Bîrûnî’nin ‘Kitab-ı Saydele Fi’t-Tıb’ında Bazı Droglarla Tedavi”, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Uluslar arası İbn Türk Harezmi, Farabi, Beyrûnî ve İbn Sina Sempozyumu, Ankara, 9-12 Eylül 1985, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, 1990 22 Bkz. Çubukçu, a.g.m., s. 89 23 Bîrûnî’nin hem Arapça hem de Farsça olarak yazdığı kitap Kitabu’t-Tefhim Fi Evaili’s- Sanaati’t-Tencim (Astronomi ilkelerini Anlama)’dir. 24 İntizari, a.g.e., s. 175 25 Hayrabadi, a.g.m., s. 81; Safa, a.g.e., s. 6; İntizari, a.g.e., s. 166 26 Zeki Yelidi Togan, "Bîrûnî", İA, II/637; Çubukçu, a.g.m., s. 89 27 Whitaker, a.g.m., s. 262 [6] Ebu Reyhan el-Birûnî ve Bilimsel Bakışı Üzerine Bir Analiz Şemsül-Me’âlî'nin desteğini kazandı.28 390 yılına gelindiğinde, Bîrûnî bir ara kendisiyle aynı yerde ikamet etmiş olan ünlü filozof İbn Sînâ (Avicenna)29 ile diyaloğunu aktaran bir kitap da dâhil olmak üzere en azından 10 kitap yazdı. 393'te iki rasat daha yaptıysa da ertesi yıl Kâbûs'la yaşadığı bir anlaşmazlığın ardından Harezm’e döndü ve Harezm sarayında bir rasathane kurdu.30 Bîrûnî’nin, Harezm sarayında rasatlarına eşlik eden ilmi çalışmalarının yanı sıra kimi idari görevler de üstlendiği anlaşılmaktadır. İdari görevleri tam olarak bilinmese de eserlerinden anlaşıldığı kadarıyla hitabet üslubu ve ikna kabiliyeti dolayısıyla bazı hassas diplomatik31 görevler de icra etmiştir. 407 yılında Me’munî Harzemşahlar’ın sonuncusu, bir isyanda öldürülünce Gazneli Mahmut’un bu toprakları kendi ülkesine katması ve sarayda yaşayan bilginleri beraberinde Sicistan’a (bugünkü Afganistan) götürmesiyle 44 yaşına ermiş olan Bîrûnî de Gaznelilerin egemenliği altında yaşamaya başladı.32 Bîrûnî’ni, Gaznelilerle geçirdiği bu ilk dönemin bazı sıkıntılarla geçtiği söylenmektedir.33 Çünkü Firdevsî gibi bir şairin fikir hürriyeti engellendiğinden bu ülkeden kaçtığı ve Bîrûnî gibi bilim ve felsefeyle ilgilenen bilginlerin de göz hapsinde tutuldukları bilinmektedir. Ancak Bîrûnî ilim adamlarına yakışan bir olgunlukla bu sıkıntılı süreci atladığı ve gerek zahiri ulemaya gerekse yönetime karşı gösterdiği sabırlı ve mutedil mukavemetle çalışmalarından geri durmadığı kabul edilmektedir. Göz hapsinde bulunduğu ilk dönemde bile gözlemlerine devam ettiği ve en önemlisi Tahdid adlı eserini bu dönemde yazdığı bilinmektedir.34 Yaklaşık 2-3 yıl süren ve istediği her yere gitmesi kısıtlanan Bîrûnî’nin 410/1019 ile 420/1029 yılları arasında Hindistan’a çeşitli vesilelerle yolculuk yaptığı ve orada 2 ile 10 yıl arası değişen miktarda ikamet ettiği söylenir. Tüm hayatını son ana kadar ilme vakfeden Bîrûnî’nin Hindistan yolculukları genellikle ilmi arama ve araştırma amacıyla olduğu kesin olmakla birlikte Gazneli Mahmud’un Hindistan’ı ele geçirme siyaseti kapsamında görevlendirildiği de söylenmektedir. Ancak Bîrûnî, Hindistan’da ve Gazne’de Hindularla kurduğu düzenli irtibatlarla akıcı bir biçimde Sanskritçeyi bu 28 İntizari, a.g.e., s. 166 29 İntizari, a.g.e., s. 166 30 Whitaker, a.g.m., s. 262 31 Günay, a.g.b., s. 586 32 Tümer, DIA, VI, s. 208; Whitaker, a.g.m., s. 262 33 İntizari, a.g.e., s. 168 34 Tümer, DIA, VI, s. 208; Whitaker, a.g.m., s. 262 [7] Mehmet Mekin Meçin dönemde öğrendi ve Karana Tilak adlı Sanskritçe eseri tercüme etti. Bunun yanı sıra hayatının en önemli eseri kabul edilen Tahkikatu Ma lil Hind adlı eserini bu dönemde kaleme aldı.35 Bîrûnî, 425'ten sonra daha geniş özgürlüklerden yararlanmaya başladı. Çünkü Gazneli Mahmud'un halefi Sultan Mesud'un sarayı ile irtibat kurdu ve hemen ertesi yıl bugüne de ulaşmış diğer bir büyük eseri olan Kitâbu'l-Kānûni'l- Mes'ûdî fi'l-Hey'e ve'n-Nücûm'a başladı ve bitirdiğinde kitabı Sultan Mesud’a ithaf etti. Kitabın metninden elde edilen deliller bu kitaba 423'den önce başlanmış olamayacağını veya en erken 427'den önce bitirilmiş olamayacağını göstermektedir. 428'te Arap bilim adamı Ebubekir Râzî'nin çalışmalarına dair bir değerlendirmenin yanı sıra, kendi eserlerinin bir listesini de içeren Risâletu'l-fihrist'i yazdı. 432/1040'ta önceki hâmisinin oğlu Sultan Mevdûd b. Mesûd'a ithaf ettiği mineraloji hakkındaki incelemesi Kitâbu'l-Cemâhir fî ma'rifeti'l-cevâhir'i yazdı.36 Kitabın içeriğinden bu dönemde Bîrûnî'nin, kendilerine çalışmalarını dikte ettirdiği ve böylece üzerindeki yazma yükünün bir kısmını hafifleten bir öğrenci halkası olduğu anlaşılmaktadır. Aynı metot önemli bir materia medica incelemesi olan son büyük kitabı Kitâbu's- Saydene37veya Saydele'de de takip edilmiştir.38 Ancak Bîrûnî’nin hayatının son dönemlerinde, işitme ve görmede sıkıntılar çektiği belirtilmiş ve düşünce ile tespitlerini bazı öğrencilerine bu yüzden dikte ettirdiği de ifade edilmiştir.39 Bîrûnî’nin, bu kitabı tamamladıktan kısa bir süre sonra 1051’de vefat ettiği düşünülmektedir.40 2. Bilimsel Yöntemi ve Bakışı Bîrûnî birçok bilim dalında eser vermekle ünlüdür. Çocukluğundan beri içinde büyük bir araştırma tutkusu ve heyecanı vardı. Bu yüzden daha on sekiz yaşındayken kurduğu rasathaneyle gök dünyayı gözlemeye ve bu gözlem sonuçlarını incelemeye başlamıştır. Yirmi sekiz yaşındayken de ilk önemli 35 Tümer, DIA, VI, s. 208; Whitaker, a.g.m., s. 262 36 İntizari, a.g.e., s. 171 37 Bkz. Rengin Dramur, “Ebu Reyhan Bîrûnî’nin ‘Kitab-ı Saydele Fi’t-Tıb’ında Bazı Droglarla Tedavi”, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Uluslar arası İbn Türk Harezmi, Farabi, Beyrûnî ve İbn Sina Sempozyumu, Ankara, 9-12 Eylül 1985, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, 1990 38 Whitaker, a.g.m., s. 262; İntizari, a.g.e., s. 172 39 Günay Tümer, DİA, VI, s. 209 40 Günay Tümer, DİA, VI, s. 209 [8] Ebu Reyhan el-Birûnî ve Bilimsel Bakışı Üzerine Bir Analiz eserini41 tamamlamayı başarmıştır. Ömrü boyunca gözü kitaptan, kalbi tefekkürden ayrılmayan ve elinden kalem düşmeyen Bîrûnî,42 hoşgörüsüne eşlik eden eleştirel bakışı, olanca çabasıyla hakikati araması, cesareti, özgür düşüncesi ve deney ile gözlemlerden sonuç çıkarmasıyla tarihin erken dönemlerinden itibaren eşsiz bir yer kaplamıştır.43 Bîrûnî, özellikle astronomi, coğrafya bilimleri ve matematikteki orijinal tespitleriyle göze çarpar.44 Beşeri bilimler ve dinler tarihi alanındaki tarafsızlığı ve bilimsel kimliği de oldukça etki yaratmıştır. Ama genel olarak Bîrûnî’nin ilgilendiği bilim dalları; astronomi, aritmetik, geometri, fizik, kimya, tıp, eczacılık, tarih, coğrafya, filoloji, etnoloji, jeodezi,45 meneraloji, botanik, dinler tarihi, mezhepler tarihidir. Fakat daha alt bilim dalları hakkında da bilgi sahibi olduğu için onun takriben otuz kadar bilim dalıyla ilgilendiği ifade edilmektedir.46 Bu bakımdan bazı ilim adamlarına göre Bîrûnî, en büyük Müslüman bilginse de,47 üzerinde ittifak edilentanım, İslam dünyasının en büyük entelektüellerinden biri olmasıdır48. Bîrûnî’nin bilinen 18049 eserinden her biri 41 Bu eser El-Asaru’l Bakiye Ani’l Kurunu’l Haliye’dir. 42 İntizari, a.g.e., s. 165; Günay, a.g.b., s. 586; Cafer Seccadi, Beyhaki’ye atfen Bîrûnî’ye getirdiği değerlendirmede “Önemli bayram ve festivaller hariç yılın bütün günlerinde dili beyandan, eli kalemden ayrılmayan” Bîrûnî’yi, bir azim ve istikrar abidesi olarak takdim etmektedir. Bkz. Seyyid Cafer Seccadi, Feheng-i Maarif-i İslami, İntişarat-i Danişgah-i Tahran, 3. Baskı, Tahran, 1373 (1994), Mukaddime, s. 30 43 Sayılı, a.g.m., s. 22-40. 44Sayılı, a.g.m.,, 67; Arzımatov Cumadil Sabitaliyeviç, “Alemin Bilimsel Tasavvurunda Bîrûnî’nin Rolü”, SDÜ İlahiyat Fak. Uluslar arası Türk Dünyası’nın İslamiyet’e Katkıları Sempozyumu, 31 Mayıs-1 Haziran 2007, Isparta, s. 582 45 Jeodezi: Yerkürenin şeklini tespit ve yeryüzünü ölçme işlemlerini konu edinen bir bilim dalıdır. 46 Mısriyan, a.g.m., s. 197Tümer, DİA, VI, s. 209; Tümer, “Bîrûnî’nin Türkoloji ile İlgili Olarak Verdiği Bilgiler”, Ankara Üniv. İlahiyat Fak. Dergisi, c. XXII, ss. 361-365, s. 361 47 Seccadi, a.g.e., s. 30; Togan, "Bîrûnî", İA, II/635; Hamit Nessac, “’Digeri’ferhengi Bunyani Berayi Teamulat-i Meyan-i Ferhengi, Mukayese-yi Meyan-i Didgah-i Bîrûnî Ba Barton”, İran Kültürü Araştırmaları Dergisi, Dönem.6, S. 2, Yaz, 1392 (2013), ss. 91-112, s. 105 48 Nasr, İslam’da Bilim ve Medeniyet, Çev. Nabi Avcı-Ahmet Ünal, Üçüncü Baskı, İnsan Yayınları, İstanbul, 2011, s. 49 49 Eserlerinin çoğu ve bunların içinde özellikle felsefeye dair olanlar kaybolduğu ve bu yüzden elimize geçmediği için, eserlerinin sayısı hakkında ihtilaf vardır. Bu sayı, 114, 127, 180, … olarak değişmektedir. Biz eserlerinin isim ve sayısını, ölümünden en az 14 yıl önce filozof Zekeriya Razi ile kendi eserlerini ilmi kategorilere ayırarak yaptığı listelemeden öğreniyoruz. Bu listeye göre Bîrûnî’ye ait eser sayısı, 103’ü tamamlanmış ve “Asaru’l Bakiye” ile “Kitabu’l Kanunu’l Mes’udi”nin de aralarında olduğu 10’u tamamlanmamış olmak üzere toplam 113’tür. İsimlerini içinde zikrettiği Fihrist adlı kitabı da bunlara dahil edilirse, toplam 114 kitabın [9] Mehmet Mekin Meçin ayrı bir değerdedir. Tıpta İbn Sînâ’nın Kanun’u ne ise, astronomide Bîrûnî’nin Kanun’u da odur. Astrolojinin Unsurları ise, yüzlerce yıl kuadrivium50 öğreniminde temel metin olarak okutulmuştur. Kitabu’t-Tahkik ma li’i-Hind adlı eseri, Hindu diniyle Ortaçağ’da Hindoloji hakkında yazılmış en güzel kitaplardan biridir.51 El-Asaru’l Bakiye’si ise, değişik milletlerin takvimleri ve bayramlarını ele alan eşsiz bir kitaptır.52 İslam dünyasında hiç kimse, Bîrûnî kadar seçkin bir bilim adamı maharetiyle kılı kırk yaran bir araştırmacı, müellif ve tarihçi niteliklerini kendisinde toplamamıştır.53 Daha sonraki etkileri açısından baktığımızda, tek talihsizliği, birçok eserinin günümüze ulaşmaması54 ve elde olanların ise hiçbir zaman Latinceye çevrilmemiş olmasıdır.55 Bîrûnî, insanın yeteneğinin, irade ve akıl gücünün farkında olan bir düşünürdür. Bilgilerin ilk habercisinin beş duyu olduğunu söyler. İnsanın yaratıkların en seçkini ve Tanrı'nın temsilcisi olduğunu ifade eder. Görme duyusuyla insanın nesneleri fark ettiğini ve böylece onlara bakarak Tanrı'nın varlığını bulduğunu belirtir. İşitme duyusuyla da Tanrı’nın buyruklarını duyduğumuza değinir.56 Bîrûnî deney, gözlem ve alan araştırması57 yapmadan ve bunlar sonucunda net bir delile ulaşmadan herhangi bir kesin iddiada bulunmaz.58 O, varlıkların oluşumunu tedrici bir tekâmül şeklinde görerek cisimlerden bitkilere, hayvanlara ve insanlara doğru iptidailikten gelişkinliğe tekâmül eden uzun süreçle meydana gelen çıktılar olarak görür.59 Dünyanın oluş sürecini deniz isimlerinin zikredildiği zaman üzerinden en az 14 yıl daha geçtiği ve Bîrûnî’nin gözünü kitap, rasat, deney ve alan araştırmasından ayırmadan ve elinden ise hiç kalem düşmeden yoğun çalıştığı hesaba katıldığında bu sayının 180’e kadar ulaşmış olabileceği öngörülüyor. Bkz. Ebu Reyhan Bîrûnî, Fihrist-i Kitapha-yi Razi ve Namha-yi Kitapha-yi Bîrûnî, Terc. Mehdi Muhakkik, Tahran, İntişarat-i Danişgah-i Tahran, Tahran, 1371 (1992), s. 39; Hanry Corbin, a.g.e., s. 269; Çubukçu, a.g.m., s. 90; İntizari, a.g.e., s. 174 50 Tümer, DİA, VI, s. 209 51 İntizari, a.g.e., s. 169 52 İntizari, a.g.e., s. 166-167 53 Mısriyan, a.g.m, s. 197 54 İntizari, a.g.e., s. 175 55 Nasr, a.g.e., , s. 49-50 56 Çubukçu, a.g.m, s. 95 57 Dinler tarihi alanında alan araştırması yapan ilk kişinin Bîrûnî olduğu belirtilmektedir. Bkz. Hayrabadi, a.g.m., s. 84 58 Seccadi, a.g.e., s. 30; Tümer, DİA,VI/209; Günay, a.g.b., s. 587 59 Hasan Meyandari, “İhvan-i Safa, İbn Miskeveyh, Bîrûnî ve Nazariye-yi Tekamül-i Zisti”, Metafizik (İlim ve Araştırma Dergisi), İsfahan Üniversitesi, Edebiyat ve Beşeri Bilimler Fak., Yeni Dönem, S. 1-2, İlkbahar-Yaz, 1388 (2009), ss.25-46, s. 29 [10]

Description:
Abu Rayhan Al-Bîrûnî and An analysis of His Scientific View. Abstract. The subject by mathematical data, instead of philosophical and mystic knowledge which is open to Tavit et-Tanci, Ankara 1962, s.14-16; Togan, İA, ll, s. 638
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.