Tarih Okulu Dergisi (TOD) Journal of History School (JOHS) Mart 2015 March 2015 Yıl 8, Sayı XXI, ss. 319-356. Year 8, Issue XXI pp. 319-356. DOI No: http://dx.doi.org/10.14225/Joh674 BELLEKLERDE BİR ÇINAR: DÜZİÇİ KÖY ENSTİTÜSÜ Volkan PAYASLI Özet Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temel sorunu nüfusun çoğunluğunu oluşturan köylü kesiminin rejime entegre edilmesi ve aydınlatılmasıydı. Bu amaçla cumhuriyetin öncü kadrosu tarafından köyü ve köylüyü çok yönlü bilgilendiren aynı zamanda oranın sağlık sorununa çözüm getirecek bir kurum projesi çalışmalarına başlanmıştı. Atatürk’ün ölümünden sonra Cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü döneminde daha önceki çalışmalardan da istifade edilerek köy eğitmeni kursları, bilgiyi hayata dönüştüren “köy enstitüsü” adı altında toplanmıştır. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Türkiye’nin genelinde kurulan enstitülerden bir tanesi de Adana’nın sınırları içinde olan Haruniye bölgesinde Düziçi Köy Enstitüsü adıyla açılmıştır. Gün yüzüne çıkarılmış bir anı, şiir defteri dönemin havasını ve psikolojisini yansıtmak bakımından önem taşımaktadır. Yerel ve sözlü tarih çalışmamızda elde edilen ve daha önce fazla kullanılmamış fotoğraflardan, bir anı ve şiir defterinden yararlanılmıştır. Düziçi Köy Enstitüsü’nün gelişimi, kapanışı, yerel basın, tarihe tanıklık edenlerin ifadeleri ve zabıt ceridelerinin ekseninde ele alınarak literatüre katkı sağlanmak istenmiştir. Anahtar Kelimeler: Adana, Düziçi, Eğitim, Haruniye, Köy Enstitüsü. A Sycamore in The People’s Minds Abstract The main problem of young Turkish Republic was integration and illumination of village communities constituting majority of population to the system of government. For that purpose by the pioneer staff of the republic, informing village and villagers and at the same time bringing a new solution to the problems of there, foundation project studies were started. After the death of Atatürk, during İsmet İnönü, elected as the president, by benefiting from the opportunities of previous studies as well, Yard. Doç. Dr, Osmaniye Korku Ata Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi ( [email protected]) Volkan Payaslı rural instructor courses were gathered under the name of "village institutes" transforming knowledge into life. In the years of World War II one of the institutions founded all over Turkey was opened under the name of Düziçi Village Institute in the region of Haruniye within the boundaries of Adana. A memoir, poem book have an important place in terms of representing the ambient and psychology of the period. In our local and verbal history study, underused photographs, a journal and a poem book were benefited. By approaching the improvement of Düziçi Village Institute in accordance with its closure, local press, the testimony of witnesses of its history and recording journals, it is desired to contribute to literature. Keywords: Adana, Düziçi, Education, Haruniye, Village Institute. GİRİŞ Milli Mücadelenin kazanılmasından hemen sonra toplumsal dönüşümü sağlamak, cumhuriyet ideolojisinin tüm kesimlere benimsetmek üzere bir dizi inkılâp hamlelerinde bulunulmuştur. İmparatorluktan devir alınan eğitim sorunu, cumhuriyetin öncü kadrolarının odak noktası olmuştur. Özellikle halkın yüzde sekseni okuma yazma bilmeyen kesimi nüfusun büyük bir çoğunluğunu oluşturduğu kırsal alanlarda yoğunlaşmıştı. Ancak kırsal alana yönelik bir eğitim projesi yoktu. Cumhuriyet dönemiyle beraber köye yönelik önemli adımlar atılmış, 18 Mart 1924 tarihli ve 442 sayılı Köy Kanunun çıkarılmasıyla köye yönelik izlenecek politikanın ana çizgileri belirlenmiştir. Bu çerçevede köyün eğitimi, idaresi, alt yapı-üst yapı çalışmaları ve sağlık sorunları gibi alanlardaki politikanın temelleri tespit edilmiştir.1 Köyü ve köylüyü aydınlatma projesi halkevlerinin ve buna bağlı hareket eden halkodalarının kurulması ile pratikleştirilmek istenmişti. Ülkenin en uzak köşelerine özveriyle götürülmesi istenen bu ideolojik, kültürel ve eğitimsel misyon, örnek köy projelerinde de somutlandı. 1933’e gelindiğinde devlet 69 örnek köy yapmıştı.2 Cumhuriyet Halk Partisi’nin 1935 yılında gerçekleşen büyük kurultayında devlet eliyle başlatılan planlı devletleşme hamlesine koşut olarak, köyleri kalkındırma hareketinin başlatılması kararlaştırılmıştı. Bu amaçla Milli Eğitim Bakanlığı’na Saffet Arıkan, ilköğretim Genel Müdürlüğü’ne İsmail Hakkı Tonguç getirilmişti. Tonguç, 20 yıllık bir plan taslağı hazırlamıştı. Bu plana göre; 1954 1Kanunun teklifi ve yürürlüğe girmesi ile ilgili detaylı bilgiler için bkz: Muhammed Sarı, “442 Sayılı Köy Kanunu Çerçevesinde Cumhuriyet Dönemi Köye Yönelik Çalışmalar”, Tarih Okulu Dergisi, Yıl 7, Sayı XIX, 2014.s.509-534. 2 Serdar Şahinkaya, Gazi Mustafa Kemal ve Cumhuriyet Ekonomisinin İnşası, 1. Basım, ODTÜ yayımcılık, Ankara, 2009, s.230-236.; Mahut Makal, Köy Enstitüsü ve Ötesi, Güldikeni Yayınları, Ankara, 1997, s.54-55. [320] Belleklerde Bir Çınar: Düziçi Köy Enstitüsü yılına kadar öğretmen, koruyucu, tarım teknisyeni ve sağlık hizmeti ulaşmamış köy kalmayacaktı. İlk olarak askerliğini yapmış okuryazar gençlerden seçtiği bir grubu, “eğitmen” sanıyla köylere “geçici öğretmen” olarak görevlendirmek amacıyla, 1936 yılında Eskişehir’in Çifteler Çiftliği’nden dört aylık bir kurs açmıştır. Bu kursları tamamlayarak Ankara köylerinde görevlendirilen ilk 84 eğitmen başarılı olmuş ve eğitmen kursları kısa zamanda yurdun belirli yerlerinde açılarak çoğaltılmıştı. Tonguç’un Yozgat, Kayseri, Çorum ve Eskişehir köylerinde yaptığı incelemeler neticesinde Saffet Arıkan’a proje için olumlu görüş vermişti.3 11 Haziran 1937 tarihinde kabul edilen Köy Eğitmen Kanunu ile eğitmenlik yasallaşmıştı. Kanunun birinci maddesine göre: “ Nüfusları öğretmen gönderilmesine elverişli olmayan köylerin öğretim ve eğitim işlerini görmek ziraat işlerinin fenni bir şekilde yapılması için köylülere rehberlik etmek üzere köy eğitmenleri istihdam edilir. Kanunun altıncı maddesine göre: “Köy eğitmenleri, Maarif ve Ziraat vekilleri tarafından; ziraat işleri yapmaya elverişli okul veya çiftliklerde açılan kurslarda yetiştirirler. Eğitmen yetiştirme kurslarının masrafları Maarif ve Ziraat vekilleri bütçelerinden ödenir.”4 8-10 köyden bir bölge teşkil edilmiş, 7-8 ay kurstan sonra 4 ay staj yapan eğitmen adaylarının başında gezici öğretmenler bulunarak iş başında öğretim esas alınmıştır.5Kısa süre sonra Eskişehir (Çifteler), İzmir (Kızılcullu), Edirne (Karaağaç’ta) eğitmen kursları açılmış, 3704 sayılı yasa ile “Köy Öğretmenler Okuluna” dönüştürülmüştür.6 10 Kasım 1938’de Atatürk’ün ölümünden sonra Cumhurbaşkanlığına İsmet İnönü seçilmiş, İnönü hükümeti kurmakla Celal Bayar’ı görevlendirmişti. Kabinede yer alan Saffet Arıkan’ın sağlık sorunları nedeniyle yerine 28 Aralık 1938’de Hasan Ali Yücel atanmıştır. İşe başlar başlamaz Yücel, Tonguç ile çalışmak istemiş ve 1946 yılına kadar başlatılan 3 Necdet Aysal, “Anadolu’da Aydınlanma Hareketi’nin Doğuşu: Köy Enstitüleri,” Ankara Üniversitesi, Tük İnkılap Tarihi Enstitüsü, Atatürk Yolu Dergisi, S.35-36, Mayıs-Kasım 2005, s.271-272.; Süleyman Edip Balkır, Eski Bir Öğretmenin Anıları 1908-1940, Yeni gün Haber Ajansı, İstanbul, 1998, s.103.; Şerafettin Turan, İsmet İnönü, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2003, s.205-206 4TBMM Zabıt Ceridesi, D V, C 19, 11 Haziran 1937, s.213.;TC Resmi Gazete, Sayı 3639, Kanun no: 3238, 24 Haziran 1937, s.8367. 5TBMM Zabıt Ceridesi,“ Köy Eğitmenleri Hakkında Kanun Layihası”, D V, C 19, 11 Haziran 1937. 6 Şerafettin Turan, Türk Devrim Tarihi, 4. Kitap, Ankara, Bilgi Yayınevi, 1999,s.40; Pakize Türkoğlu, Tonguç ve Enstitüleri, Türkiye İş bankası Yayınları, Ankara 2013, s.132-133. [321] Volkan Payaslı projenin tüm sıkıntılarını üstlenmişler, çözüm yollarını aramışlardı.7 Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren köyü ve köylüyü ilkokul davası ekseninde aydınlatma meselesi İnönü’nün gündeminden de düşmemiştir. Köylüye okuma yazma öğreten bir öğretmen profili yerine, onların her alanda eğitilmesini sağlayacak bir öğretmen modeli yetiştirmek istenmiştir. Yıllardır yürütülen çabalar 17 Nisan 1940’ta Meclis’te kabul edilen Köy Enstitülülerinin kurulmasına dair kanun layihası ile yeni bir ivme kazanmıştır.8 Kanunun yürürlüğe girmesinden hemen sonra dört Köy Öğretmen Okulu ile birlikte 1940 yılında on dört Köy Enstitüsü açılmıştır.9 Beş sınıflı köy okulunu bitiren sağlam vücutlu ve seciyesi temiz olan öğrenciler enstitüye alınacaktı. Mezun olduktan sonra mecburi hizmet yılları 20 yıl olacak, bir kereye mahsus 50-60 TL sermaye, araç ve gereç ailesiyle geçimini sağlayacak arazinin devletçe verilmesi tasarlanmıştır.10Köy Enstitülerinin hedeflerini, özelliklerini şöyle özetleyebiliriz: “Birinci sorun kırsal alanı kalkındırmak, insanına bilinç 7 Türkoğlu, a.g.e, s.143-144.;Cumhuriyet Ansiklopedisi (1923-2000), C.I, YKY, İstanbul, 2002, s.346-347. 8TBMM Zabıt Ceridesi, C.10, D.VI, 19 Nisan 1940. s.104.;TBMM Zabıt Ceridesi, C.11, D.VI, 13 Mayıs 1940, s.90-91.Meclisteki muhaliflerden biri İstanbul Milletvekili Kazım Karabekir’dir. Karabekir Meclis’te şunları söylemiştir: “Ben deniz de bu maddenin encümenlerde yeniden esaslı surette düşünülmesini rica edeceğim. Bugün her milletin bütün kültür vasıtalarını kullanarak tesisine çalıştığı bir millî vicdan ve millî şuur vardır. Biz ise, bütün medeniyet âlemi ile temasta bulunan; şehir ve kasabalardaki aynı şartları haiz olan çocukları köylere göndermeyeceğiz. Yalnız köy hayatını gören, gözünü köyde açmış, medeniyet âlemi ile hiç bir teması olmayan bu asrın kültürünü taşımayan bir kısım vatandaşları alacağız. Onlara hususî tahsil vererek götürüp köylülerimizde millî vicdan uyandıracağız. Mesele yalnız ziraat yapmak hayatını teğmin etmek değildir. Bugün bir milletin fikrinin ve vicdanının aynı suretle çarpması lâzımdır. 40 - 50 sene sonrayı tasavvur buyurun. Şehir ve kasabalardaki medeniyet âlemi ile ailelerinin görgüleri ile hiç teması olmayan bir heyeti talimi yenin yetiştirdiği köylü sınıfının taşıdığı ruh ile kasabalılar ve şehirliler arasındaki derin uçurumu tasavvur buyurun. Bilhassa öyle bir vaziyette ki bütün cihanda herkes birer doktrinle kendisine hazır asker ararken biz kendi devlet hayatımızı tedvir eden şehir ve kasabalıları köylere göndermeyeceğiz. Onlardan köyleri mahrum edeceğiz. Uzun zaman sonra kendi dilimizle onlarla arlaşamayacağız. Hâlbuki başka âlemler onlara tamamı ile el salmış olacaklar. Onun için bendeniz Maarif Vekili arkadaşımızın fikrinde bulunmuyorum. Parti programımızda sınıf yok diyoruz. Onun için köylülerimizi böyle kültür sahasında az görgülü yarı münevverlerin nüfuzuna hatta maddî manevî tahakkümüne bırakmağa bendeniz istikbal için çok tehlikeli görüyorum.” Bkz: TBMM Zabıt Ceridesi, C.10, D.VI, 17 Nisan 1940.s.83. 9Ali Ata Yiğit, “İnönü Döneminin Köye Özel Öğretmen Yetiştirme Projesi: Köy Enstitüleri”, Türkler Ansiklopedisi, C .17, Ankara, 2002, s.784-786.; Ayrıca bkz: TBMM Zabıt Ceridesi, C.10. D.VI, 17 Nisan 1940, s.71. 10Yasa hakkında yapılan eleştiriler için bkz: TBMM Zabıt Ceridesi, C.10. D.VI, 17 Nisan 1940, s.71-72.; Rauf İnan, Köy Enstitüleri ve Sonrası, Öğretmen Yayınları, Ankara, 1988, s.39-40. [322] Belleklerde Bir Çınar: Düziçi Köy Enstitüsü kazandırmak, ulusal hedeflerin dayanağı haline getirmek için belli düzeyde bilgi ve beceri sahibi kılmaktı. Bunun yöntemi olarak da bu amaç için rehberlik, önderlik yapacak insan gücünü yine kırsal alanın içinden seçmek ve kendi sosyal çevresinde yetiştirmekti. O halde yapısıyla, öğretmen kadrosuyla, öğretim sistemi ve programlarıyla bir çeşit “özel öğretim” kurumuydular; tanımlanmış bir kesimin öğretim kurumu. Enstitülerde öğrenci yalnızca yöreden yani kırsal kesimden seçilen gençlerden meydana geliyordu. Mezunlar, köy öğretmeni olarak mezun olacaklardı. Yani yine tanımlanmış bir istihdam modeli vardı. Köyden kaçmayacak, oranın şartları ve geleceği için yetiştirilen, yine orada görev yapacak olan misyonerler yetiştirmek. Zihin ve beden hayata uyum içinde hazırlanacaktı. Bu amaçla kültür, tarım ve teknik meslek dersleri programa eşit dağıtılmıştı.11 İkinci Dünya Savaşı sonrası 1945 yılında çok partili hayata geçişle CHP’ye ve onun kuruculuğunu üstlendiği enstitülere eleştiriler ve suçlamalar da artmıştır. Savaş yıllarında alınan vergiler, toprak ağalarının tepkileri, yeni dünya düzeninde demokratik Batı ülkeler tarafında yer alma istemi buna binaen enstitüye yönelik komünizm propaganda suçlamaları, kızlar ile erkeklerin bir arada okumalarının ahlaksızlık olduğu söylemleri kuruma vurulan ilk darbenin temelini teşkil etmiştir.12 Meclis’te de Maraş Milletvekili Emin Soysal MEB’e yönelttiği soruda enstitüye Rusça ders konulduğu, bu dersi öğretmek için hoca tayin edildiğinin doğru olup olmadığı, kız ve erkek münasebetlerinin ne merkezde olduğu sorusuyla yaşananları gündeme getirmiştir.13 Komünist suçlamaları nedeniyle 7 Ağustos 1946’da sağ eğilimli olan Recep Peker kabinesinde Yücel’in yerine MEB’e Reşat Şemsettin Sirer getirilmiştir. İlk icraatı de İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’u görevden almak olmuştur. Ders programında düzenlemeler yapılmıştır. Bu doğrultuda kültür ve tarım-teknik dersleri dengeli iken, yeni programla genel kültür dersine ağırlık verilmeye başlanmıştır.14 1947’de çıkarılan 5117 ve 5129 sayılı yasalarla öğretmene toprak verilmesi yerine öğretmenlerin ücretleri artırılmıştı. 11 Murat Katoğlu, Cumhuriyet Türkiye’sinde Eğitim, Kültür, Sanat, Sina Akşin (ed.), Yakınçağ Türkiye Tarihi (1908-1980),C.I, Milliyet Kitaplığı, s.429. 12Komünistlik iddiaları için bkz: Doğan Avcıoğlu, Türkiye’nin Düzeni, Birinci Kitap, Tekin Yayınevi, İstanbul, 1977, s.563-568. 13BCA., 30.1.0.0, Yer no: 53.316.2. 14İlhan Tekeli, Selim İlkin, Savaşın İçinden Geleceğine Yönelen İkinci Dünya Savaşı Türkiye’si, 3.Cilt, İletişim Yayınları, 2014, s.95-101.; Haşim Konar, Köy Enstitüleri, Selvi Yayınları, Ankara, 1990, s.97-128. [323] Volkan Payaslı Köylülerin okul yapımına katılma zorunluluğuna son verilmişti. Öğrencilerin okula devam etme zorunluluğu için uygulanan yaptırımlar kaldırılmıştı. Kız ve erkek öğrencilerin kaldığı yerler birbirinden ayrılmıştır. 1948’de çıkarılan 5210 sayılı yasa ile köy okullarının öğretmen, sağlık memuru ve ebe evlerinin yapımı MEB ve Bayındırlık Bakanlığı tarafından tespit edilip devlet tarafından üstlenilecekti. Köy ve kent öğretim programı aynı hale getirilmişti. İş eğitimi yerine, alıştırma yöntemi uygulamaya geçirilmişti. Hasanoğlan’daki Yüksek Köy Enstitüsü ile bütün eğitmen kursları kapanmıştı. Sağlık kollarının sayısı bire indirilmiştir. 1949’da çıkarılan 5541 sayılı yasa ile sadece köy çocuklarının enstitülere alınmasından vazgeçilmiş, kasabalardaki ilkokul mezunlarının da enstitülere alınması uygulamasına geçilmiştir.1520 Ocak 1954’te Köy Enstitüleri ile “İlköğretmen Okullarının Birleştirilmesi Hakkında Kanun” önerisi Meclis’te tartışılmış, Demokrat Parti’nin Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri döneminde 27 Ocak 1954’te çıkarılan 6234 sayılı kanunla yürürlüğe girmiş, köy enstitüleri İlköğretmenler okuluna dönüştürülmüştür.16Yıllardır sürdürülen mücadele iç ve dış koşullar nedeniyle son bulmuştur. Çalışmamızda da yaşananların yerel ve sözlü tarih yazımı ekseninde Düziçi Köy Enstitüsü’ne olan yansımaları analiz edilmiştir. 1. Kuruluşu ve Eğitim Faaliyetleri Milli Mücadelenin zaferle sonuçlanmasıyla ülke genelinde kültürel seferberlik başlatılmıştır. Zira halkın yüzde sekseni okuma yazma bilmemekte, bu oran kırsal kesimlerde artmaktaydı. Cumhuriyet Türkiye’sinin öncü kadroları bu durumun önüne geçmek için 1935-1936 yılı itibariye ülke genelinde tarıma elverişli alanlarda eğitmen kursları açmıştır. Bu kurslardan biride İkinci Dünya Savaşı yıllarında Seyhan Vilayeti ’ne bağlı Bahçe Kazasının içerisinde yer alan Haruniye Nahiyesi’nde17“Seyhan-Bahçe-Haruniye Köy Eğitmeni Yetiştirme Kursu” adı altında faaliyet göstermiştir. Adana’nın kuzey doğusunda ve Adana’ya 125 km uzakta olan Haruniye Köyü’nün etrafı tepe ve tepeciklerle 15TC Resmi Gazete, Sayı: 6642, Kanun no: 5117, 26 Haziran 1947, s.12561; TC Resmi Gazete, Sayı: 6919, Kanun no:5210,31 Mayıs 1948, s.14109.;TC Resmi Gazete, Sayı: 7436, Kanun no: 5541, 18 Şubat 1950, s.17786.; Türkoğlu, a.g.e, s.555-558.; Aysal, a.g.m, s.280. 16TBMM Zabıt Ceridesi, D.IX, C.27, 20 Ocak 1954, s.259-262.;TC Resmi Gazete, Sayı: 8625, Kanun no: 6234, 4 Şubat 1954, s. 8093. 17Osmanlı dönemindeki eğitim-kültür kurumları için bkz: Ebru Güher, “Maarif Salnamelerine Göre Cebel-i Bereket Sancağında Eğitim-Öğretim ( H. 1316-1321/ M.1898-1903”),Turkish Studıes, Volum9/4 Spring 2014, p.457-467. [324] Belleklerde Bir Çınar: Düziçi Köy Enstitüsü çevrilidir. Bu tepelerin üstünün birinde Birinci Dünya Savaşı’nda Berlin-Bağdat demiryolu yapılırken Alman misyoner örgütlerince okul olarak kullanılan (kimsesiz Ermeni çocuklarının da yer aldığı),üç katlı 34-35 odadan oluşan harap bir bina vardı. Savaşın bitimiyle binada sürdürülen eğitime son verilmiş, okul kapatılmıştır. 1939-1940 yıllarında yani İkinci Dünya Savaşı başlarında Alman kadınlar, kendi ülkelerine dönmüş ve kendilerine postacılık eden Bahçeli Mehmet’e binanın (Okulun) tapularını vermişlerdi. Bahçe Kaymakamı, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile bağlantı kurarak küçük bir fiyata binayı satın almıştır. Kısa bir zaman sonra binanın yanında yer alan harap kubbeli bir hamam kullanılmak üzere çalışmalara başlanmıştır. Alman üç kız kardeş tarafından yaptırılan üç konağın iki ay içerisinde onarılmasıyla tüm derslikler öğrencilere açılmıştır. Üçüz konaklar, göçmen evleri ve hazır suyun var oluşu dumanlı dağların eteğinde Düziçi Enstitüsü’nün kurulmasına vesile olmuştur.18Enstitü müdürü Ahmet Lütfi Dağlar yaşadıklarını anılarında şöyle aktarmaktadır:19 “…Satın alınan büyüklü küçüklü 34 odası bulunan harap kolej binası ve hamamı tamir edilmiştir, ayrıca bir de öğretmenevi yapılmıştır. İki pavyonla büyük yatakhanenin üzerine inşa edildiği tepe üç büyük kademeye ayrılarak tesviye edilmiştir ki bu da muazzam bir iş olmuştur. Ayrıca on binlerce yerli kiremit imal ederek yapmış olduğumuz binaların bir kısmının üzerini örttük. İhtiyacımız olan tuğlaları yine kendimiz yaptık… Bütün işlemlerimiz semerli hayvanlarla yapılıyordu. Bu sıkıntılı vaziyetten biran önce kurtulmak lazımdı. Öğretmen, eğitmen namzetleri ve talebelerimizle tekerlekli vesaitin işleyebileceği bir yolu yapmaya karar verdik. Bir ay içinde, kurs ve Enstitümüzün normal çalışmalarını bozmadan 1200 metrelik bu yolu da açtık, köyün toprak şosesine bağladık. Böylece kendi sınırımız içindeki yolsuzluğu da yendik… Yüksek Mimar Recai Akçay’ın yapmış olduğu planların tatbiki için inşaat hazırlıklarına başlanmıştır. Bu binalarda kullanılmak üzere yüzlerce köşe taşı yapıldı ve yapılmaktadır.” 18Ahmet Lütfi Dağlar, Düziçi Enstitüsü ve Sonrası Kimi Anılarım, İzmir, 1989, s. 10-12.; Mahmut Saral, Karartılan Aydınlık, Hatay, 2003, s.10-12; Köy Enstitüleri Defterleri 2, İstanbul 1963, s.52-53.; Nurgün Koç, Türk Kültür Tarihi İçerisinde Köy Enstitüleri, İdeal Yayıncılık, İstanbul, 2013, s.236.; Yeni Adana, 2 Mayıs 1940; Ahmet Soner, “Yeni Köy Enstitüleri”, Özgür Gündem, 8 Eylül 2012. 19Dağlar, a.g.e, s.20-22.; Ayrıca bkz: Mustafa Aydoğan, Tonguç’a Mektuplarla, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı, Ankara 2007, s. 186. ; Turan Altuntaş, “Köy Enstitüleri”, Cumhuriyet, 17 Nisan 1984.;İlk kuruluş fotoğrafı için bkz: (Ek-1) [325] Volkan Payaslı Binaların yapımı bittikten sonra 24 Nisan 1940’ta Haruniye’de toplanan öğrenciler derse başlamıştır. Köy Öğretmen Okulu hakkında İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç ve Milli Eğitim Müdürü Hasan Ali Yücel incelemelerde bulunmuş, kurslar için 250.000 tutarında bir tahsilât yapılacağını bildirmişlerdi.20 Bu gelişmelerden hemen sonra Haruniye’de Haziran 1940’ta 23 Nisan Okulu’nda Maarif Müdürü Ekrem Gürsel’in başkanlığında alınacak talebeler ve eksiklikler hakkında bir toplantı yapılmıştır.21 Okul, üçüncü yılından sonra ilk kurulduğu tepeye sığmaz olmuştur. Zira burası genişleme ve gelişmeye elverişli bir yer değildi. Ek binalar yapılamamıştır. Bu sebeple enstitüyü yeni bir alana taşımak gerekiyordu. Haruniye Bucağı’nın hemen altında Yukarı Okul’un batısında iki bin dönüm arazi içerisinde çoğu yeri düz çoğu yeri sulanabilir enstitüye ait arazide yeni bina çalışmalarına başlanmıştır. Okulun ihtiyacı olan dershaneler için ikişer zemin katta ve ikişer de birinci katta olmak üzere dörder dershanesi bulunan dört tane büyük bir bina yirmi tane de öğretmen lojmanı öğrencilerin çalışması ile yapılmıştır. Bunlara ilaveten mutfak, yemekhane öğretmen gazinosu, demircilik, marangozculuk işlikleri inşa edilmiştir.22 İlk olarak eski binada faaliyet gösteren eğitmen kurslarına askerliği erbaş olarak yapan, okur-yazar bedenen ve ruhen sağlam olanlar alınmıştır. O dönemde tarım geleneksel yöntemlerle yapılmış ve köylü sefalet içindeydi. Kimyasal ve doğal gübre kullanımı bilinmediği gibi tarımda ilaçlama yöntemi de kullanılmamıştır. Yedi ay süreli olan bu kurslar yazın ilk aylarında açılmıştır. Örneğin 1 Ekim’de başlayan kurslar 1 Mayıs’ta bitmiştir. Yoğunlaştırılmış ve sıkı bir eğitimle öğrenci yetiştirilmiştir. Kurslarda eğitmen adaylarına genel ekin, tarım yapıcılık, demircilik, marangozluk, Türkçe, yurttaşlık, resim ve müzik eğitimi verilmiştir. Eğitmenlere her derste, her konuda yapmaları gerekenleri gösteren “Eğitmen Kılavuzu” verilmiştir. Üç yıllık eğitim süresince tek kitaptan dersler işlenmiştir. Birinci sınıfta “Alfabe” diye bir kitap okutulmuş, kitabın her sayfasında bulunan okuma metinlerini anlatan resimler vardı. Metinler tümden gelim metodu ile öğretilmiştir. Buradan mezun olanlar ilkokullara, Köy Enstitülerin hazırlık sınıfına girmişlerdi.23 20Yeni Adana, 2 Mayıs 1940. 21Yeni Adana, 28 Haziran 1940. 22Saral, a.g.e, s.10.; 4 Eylül 2014 tarihinde Düziçi Köy Enstitüsü mezunu, 1930 doğumlu Emekli İlköğretim Müfettişi Mehmet Mülayim ile yapılan görüşme. (EK-1) 234 Eylül 2014 tarihinde Düziçi Köy Enstitüsü mezunu, 1930 doğumlu Emekli İlköğretim Müfettişi Mehmet Mülayim ile yapılan görüşme.; Saral, a.g.e., s.40-41. [326] Belleklerde Bir Çınar: Düziçi Köy Enstitüsü 2 Temmuz 1940 tarihli Yeni Adana gazetesinde “Haruniye Köy Enstitüsü Faaliyeti ve Girme Şartları” başlığı altında ilk ilan yayınlanmıştır. İlanda şunlar yazmaktaydı:24 “ Haruniye’de açılacak düziçi köy enstitüsüne alınacak talebelerin yalnız köy ilkokullarından mezun köy çocuklarından olması ve yaşının 18’den yukarı olmaması bildirilmiştir. Bu duruma göre gerek vilayetimizden gerek diğer vilayetlerden müracaat eden namzetlerin içinden yukarıda gösterilen şartları haiz talebeler alınacaktır. Bu haziran devresinde kabul edilecek talebenin 29 birinci teşrin 1940 tarihine kadar enstitünün birinci sınıf tedrisatını ikmal etmiş olması Vekâlet Makamından Vilayetimize bildirilmiştir. Öğrendiğimize göre, köy enstitülerinde tedrisat senesinin 12 ayından devam edecek ancak öğretmenlerle talebelere senenin muayyen zamanlarında 45 günü tecavüz etmemek üzere posta posta izin verilecek.” Milli Eğitim Bakanlığınca Düziçi Köy Enstitüsü’ne Adana, Mersin, Hatay, Gaziantep ve Kahramanmaraş vilayetlerinden öğrenci alınması belirlenmiştir. Köy Enstitülerinin tahsil süresi beş yıl olup enstitüye köy ilkokulunu bitirmiş köylü kız ve erkekler arasında öğrenciler alınmıştır. 7 Ağustos 1940 tarihli Yeni Adana gazetesinde “Talebe Seçimi Yapıldı ve Mektebin Tüm İhtiyaçları Karşılandı” adlı başlıkta Maarif Vekâleti Vekili’nin başkanlığında talebe seçiminin yapıldığı bu sayının yüz atmışın üzerinde olduğu, okul müdürünün Adana’dan yatak takımı temin ettiği belirtilmiştir.25 23 Ağustos 1940’ta Okul Müdürü A. Lütfi Dağlar ise anılarında talebe mevcudunu 16’sı kız ve 249’u erkek olmak üzere 265 olarak vermiştir. Bunların da 157’si birinci, 108’i ikinci sınıftadır. Düziçi’nde sözlü tarih çalışması yaptığımız enstitülü Mehmet Mülayim bu sayıyı doğrulamaktadır.26Ancak kız öğrenci bulmanın zorluğu her enstitü gibi Düziçi’nde de yaşanmıştır. Bu durum hakkında Lütfi Dağlar, Tonguç’a şunları yazmıştır:27 “… Kız talebe işi için Seyhan, İçel, Maraş M.Eğ. Md.leriyle de illere giderek görüşmüştüm. Bugüne kadar Seyhan’dan 3, İçel’den 5 kız geldi. Maraş da 15 kadar hazırlıyor. İçel’den de hazırlananlar var. Seyhan’dan seçildiği 24Yeni Adana,2 Temmuz 1940. 25Yeni Adana, 7 Ağustos 1940.; Mahmut Makal, Bozkurdaki Kıvılcım, Güldikeni Yayınları, Ankara, 1997, s.180 26Dağlar, a.g.e, s. 16-17.; 4 Eylül 2014 tarihinde Düziçi Köy Enstitüsü mezunu, 1930 doğumlu Emekli İlköğretim Müfettişi Mehmet Mülayim ile yapılan görüşme. 27Aydoğan, a.g.e, s.55. [327] Volkan Payaslı bildirilen kızların hemen gönderilmesi yazıldığı halde hala gelmediler. Kati neticeyi sonra bildiririm.” 21 Eylül 1940 tarihli Yeni Adana gazetesinde enstitü için 60 kız ve erkek talebe seçimi için Maarif Vekâleti’nden emir geldiği belirtilmiştir.28Birkaç gün sonra aynı gazetede 60 talebenin seçimi için gereken fişler tamamlanmış, bu fişler köy okulları başöğretmenlerine gönderilmiş denilerek, köy okullarından mezun köy çocuklarına 3803 sayılı kanuna göre maaş alacakları, ilk defaya mahsus olmak üzere 60 lira teçhizat bedeli ve ayrıca tarla, bağ, bahçe, hayvan, tohumluk ve alet de verileceği vurgulanmıştır. Bu bağlamada askere gittiklerinde subay oluncaya kadar maaşlarının üçte ikisini alacakları, hastalandıklarında hükümet tarafından tedavi ettirilecekleri, mecburi 20 yıllık hizmetten sonra emekliye çıkacakları duyurulmuştur.29 Enstitüde, eğitimden sorumlu müdür yardımcısı olan kişi Eğitmen Başı idi. Eğitim, öğretim, toplumsal etkinlik, disiplin, izin, okul düzeni, ders çalışma ve okuma zamanlarının iyi değerlendirilmesinden Eğitmen Başı sorumlu idi. Okula gelenleri karşılayan ve yönlendiren onlardı. Zira Enstitü mezunu Mersinli Hasan Kuş anılarında Düziçi Köy Enstitüsü’ne gider gitmez kendisini Eğitim Başı olan İsmail Sefa Güner’e götürdüklerini söyleyerek: “Eğitim başı bana buraya niye geldiğimi ve nasıl geldiğimi sordu. Kimsemin olmadığını ve yalnız köyde bir annemin olduğunu ve öğretmen olmak için geldiğimi, okulu çok zor bulduğumu, bulunca da beni Bahçe kazasından okula kadar bir arabacının getirdiğini anlattım. Bana, haydi bakalım okulu bulmuşsun bir de öğretmen olursan ver elini memleketim, der gidersin ve hayırlı olsun dedikten sonra 1/A şubesi de 781 okul numarası ile okula başladığımı söyledi.” yaşadıklarını anlatmıştır. Ancak 1947’i sonrası köy enstitü ruhuyla ilgisi olmayanlar Eğitmen Başı olmuşlardı. Kırıkhanlı Ahmet Algı geçmişte yaşadıklarını şöyle aktarmaktadır: “…1947 Temmuz’unda 5. Sınıfa geçmiştik. O zaman, Köy Enstitüsünün ruhuyla ilgisi olmayan İskenderun Ortaokulu müdürüyken bizim okula atanan Ahmet Şakir Oba’nın başlattığı yasaklamalarla karşılaştık. 5. Sınıfı geçenlerin, yani son sınıf öğrencilerinin birtakım hakları vardı. Çünkü onlar artık öğretmen adayı oluyorlardı. Karavana götürmezlerdi, nöbet tutmazlardı. Ayrıca kumaş elbise giyerlerdi, yedek öğretmenlik yaparlardı. Müdür Ahmet Şakir Oba ile Eğitimbaşı İshak Toker, bu hakları kaldırdıklarını ifade edip öğrencilere baskı uygulamaya başlayınca boykotu başlattık 28Yeni Adana, 21 Eylül 1940. 29Yeni Adana, 25 Eylül 1940.;Yeni Adana, 8 Kasım 1940. [328]
Description: