ebook img

ÇAPANOĞLU AHMED PAŞA'NIN MUHALLEFÂTI Serkan POLAT Muhallefât of Çapanoğlu Ahmed PDF

36 Pages·2016·0.73 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview ÇAPANOĞLU AHMED PAŞA'NIN MUHALLEFÂTI Serkan POLAT Muhallefât of Çapanoğlu Ahmed

Tarih Okulu Dergisi (TOD) Journal of History School (JOHS) Aralık 2015 December 2015 Yıl 8, Sayı XXIV, ss. 85-120. Year 8, Issue XXIV, pp. 85-120. DOI No: http://dx.doi.org/10.14225/Joh786 ÇAPANOĞLU AHMED PAŞA’NIN MUHALLEFÂTI Serkan POLAT Özet Bu çalışma, XVIII. yüzyılın ilk yarısından itibaren idarî görevlerde bulunmaya başlayan Çapanoğlu Ahmed Paşa’ya ait muhallefât defterinin çevirisi ile değerlendirmesinden oluşmaktadır. Osmanlı merkezî idaresi, Paşa’nın nüfuzu ile birlikte hakkındaki şikâyetlerin de artması üzerine idam edilmesine karar vermiştir. Emrin yerine getirilmesinin ardından serveti, Osmanlı Devleti’nin olağan bir uygulaması olan müsadereye tabi tutulması amacıyla, kaydedilmiştir. Bu çalışma ile Ahmed Paşa’nın defterde tespit edilebilen eşyaları ölçüsünde, servet edinme ve bunları değerlendirme yöntemlerinin yanında ölümünün ardından aile fertlerinin bu serveti, hiç olmazsa bir kısmını, korumak için ne gibi yollara başvurdukları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Böylece Osmanlı taşrasında bulunan bu âyânın gündelik hayatta kullandığı eşyalarının yanı sıra giyim-kuşamının, ev döşemesi ve savaş araç-gereçlerinin panoraması sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Çapanoğlu Ahmed Paşa, Âyân, Muhallefât, Müsadere. Muhallefât of Çapanoğlu Ahmed Pasha Abstract This study includes the translation and evaluation of a muhallefât cahier belonging to Çapanoğlu Ahmed Pasha, who occupied administrative positions since the first half of the 18th Century. The Ottoman central administration had decided to execute the Pasha because of increasing complaints about him in parallel with his increasing power. After the practice of the execution, a registry of Pasha’s belongings was kept for confiscation, a usual practice of the Ottoman administration at the time. This study firstly aims at showing the ways of gaining and using the fortune according to properties detected in the Ahmed Pasha’s registry. Secondly, it will be evaluated  Arş. Gör., Bozok Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Yozgat. Eposta: [email protected]. Serkan Polat what kind of efforts were made by Ahmed Pasha’s family to protect at least a part of the fortune. With this study, a panorama of daily properties, dressing, house decoration and war equipment used by a notable in the Ottoman province was revealed. Keywords: Çapanoğlu Ahmed Pasha, Notable, Muhallefât, Confiscation. Giriş Osmanlı taşrasında, merkezden tayin edilen idarecilerin yanında, yörenin ileri gelenleri arasından seçilen ve gayriresmî olarak bu görevlilere yardım eden âyânlar da yer almıştır. Merkezî yönetim ile halk arasında aracı konumda bulunarak işleri yürüten1 âyânların nüfuzu, XVI. yüzyıldan sonra, sancak idaresinde yaşanan değişim ve merkezî otoritenin zayıflaması üzerine giderek artmıştır2. Bu süreçte Osmanlı idaresi İstanbul’un iaşesinin ve seferlerde insan gücü ile lojistik desteğin sağlanabilmesi adına bunlara müdahale etmemiş3, takip edilen bu politika sonucu XVIII. yüzyılda birçok bölgede yerel idare âyânların eline geçmiştir4. Yerel ileri gelenlerin, sancakları malikâne ve has, mukataaları ise kayd-ı hayat şartıyla uhdelerine almaları sayesinde servetleri giderek artmış, diğer taraftan varlıklarını evlatlarına intikal ettirmeleriyle güçlü hanedanlıkların doğuşunun yolu açılmıştır5. Askerî teşkilatta yaşanan kimi sorunların halledilmesinde de bunların muhatap alınması6, kendi bölgelerinde sürekli yöneticilik yapmalarına ve böylece hanedan hüviyeti taşıyan büyük ailelerin ortaya çıkışının hızlanmasına katkıda bulunmuştur7. 1 Özcan Mert, “Âyan”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (DİA), IV, İstanbul, 1991, s. 196; Mehtap Özdeğer, “Osmanlı Devlet Teşkilatında Âyânın Mali ve İdari Yönetime Müdahale Devri”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, L/1-4, İstanbul, 2000, s. 72. 2 Yücel Özkaya, “Merkezî Devlet Yapısının Zayıflaması Sonuçları: Âyânlık Sistemi ve Büyük Hanedanlıklar”, Osmanlı, VI, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999, s. 165-167. 3 Yuzo Nagata, Tarihte Âyânlar Karaosmanoğulları Üzerine Bir İnceleme, TTK Yayınları, Ankara, 1997, s. 50. 4 Halil İnalcık, Devlet-i ʽAliyye Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar-I Klasik Dönem (1302-1606) Siyasal, Kurumsal ve Ekonomik Gelişim, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2010, s. 334. 5 Mustafa Cezar, Osmanlı Tarihinde Levendler, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Yayınları, İstanbul, 1965, s. 334; Yücel Özkaya, “XVIII. Yüzyılın İlk Yarısında Yerli Ailelerin Âyânlıkları Ele Geçirişleri ve Büyük Hânedânlıkların Kuruluşu”, Belleten, XLII/168, Ekim 1978, TTK Yayınları, Ankara, 1978, s. 668; M. Çağatay Uluçay, 18 ve 19. Yüzyıllarda Saruhan’da Eşkıyalık ve Halk Hareketleri, Berksoy Basımevi, İstanbul, 1955, s. 16. 6 V.P. Mutafçieva, “XVIII. Yüzyılın Son On Yılında Ayanlık Müessesesi”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, S.31, Mart 1977, İstanbul, 1978, s. 182. 7 Mert, “Âyan”, s. 196. [86] Çapanoğlu Ahmed Paşa’nın Muhallefâtı XVIII. yüzyıl ile birlikte güç kazanan ve adeta yerel hanedanlığa dönüşen ailelerden biri de Bozok sancağında sakin Çapanoğulları olmuştur. Tespit edilebildiği kadarıyla XVIII. yüzyılın ilk yarısından itibaren devlet hizmetinde bulunan aile, Osmanlı taşrasında, yerleştikleri yöre başta olmak üzere, çok geniş bir alanda etkili olmuştur. Zamanla diğer âyânların arasından sivrilerek bölgenin en önemli idarecileri arasına girmeyi başaran8 Çapanoğulları’nın nüfuzu, Ahmed Paşa’nın idam edilmesiyle kısa bir süre kesintiye uğramış, Osmanlı merkezî idaresi bu cezaya ek olarak Paşa’nın servetini de müsadereye tabi tutmak için çalışmalara başlamıştır. Müsadere9 kelime olarak el koyma, zorla ele geçirme; padişah adına el koyma10 anlamlarına gelirken, bir kimsenin servetinin devlet tarafından zapt edilmesini ifade etmektedir11. Devlet aleyhine zenginleşen görevlilerin mallarına bu uygulama ile hazine adına el konulmuştur. Bunun dışında kimi 8 Kaynaklarda Cabbarzâde, Çaparzâde, Çapanzâde, Abdülcabbarzâde olarak da anılan isim, günümüzde daha çok Çapanoğulları şeklinde kullanıldığı için bu yönde bir tercih yapılmıştır. Özcan Mert, XVIII. ve XIX. Yüzyıllarda Çapanoğulları, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1980, s. 24. Çapanoğulları hakkında bkz. Süleyman Duygu, Yozgat Tarihi ve Çapanoğulları, Sayar Matbaası, İstanbul, 1953; İsmail Hakkı Uzunçarşılı, “Çapan Oğulları”, Belleten, XXXVIII/150, Nisan 1974, TTK Yayınları, Ankara, 1974; Süleyman Duygu, “Osmanlı Devlet Ricalinden Mehmet Celâlettin Paşa”, Türk Kültürü Dergisi, S.147-148-149, Yıl XIII, Ocak- Şubat-Mart 1975, Ankara, 1975; Ahmet Yaşar Ocak, “Bozok”, DİA, VI, İstanbul 1992; Ahmet Yaşar Ocak, Arı Kovanına Çomak Sokmak, Taşra Kökenli Bir Tarihçinin Sıradan Meslek Hayatı, Söyleşi: Haşim Şahin, Timaş Yayınları, İstanbul, 2014; Özkaya, “Büyük Hânedânlıkların Kuruluşu”, Ankara, 1978. 9 Müsadere konusunda yapılmış önemli çalışmalar arasında şunlar zikredilebilir: Yavuz Cezar, “Bir Âyanın Muhallefatı Havza ve Köprü Kazaları Âyanı Kör İsmail-Oğlu Hüseyin (Musadere olayı ve terekenin incelenmesi)”, Belleten, XLI/161, Ocak 1977, TTK Yayınları, Ankara, 1977; Cahit Telci, “Osmanlı Devletinde 18. Yüzyılda Muhallefat ve Müsâdere Süreci”, Tarih İncelemeleri Dergisi, XXII/2, İzmir, Aralık 2007; Yunus Özger, “Trabzon Valisi Hazinedârzâde Süleyman Paşa’nın Muhallefâtı”, Uluslararası Karadeniz İncelemeleri Dergisi, S. 2, Bahar, Trabzon, 2007; Özer Küpeli, “Yenişehir (Bursa) Âyânı Sarıcaoğlu Osman Ağa ve Muhallefâtı”, History Studies, III/3, Samsun, Kasım 2011; Tarık Özçelik, “Yeniçeri Ağası Köse Mehmet Ağa ve Muhallefatı”, History Studies, V/1, Samsun, Ocak 2013. 10 İsmail Parlatır, Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Yargı Yayınevi, Ankara, 2006, s. 1135. 11 Ahmet Mumcu, Osmanlı Devleti’nde Siyaseten Katl, Phoenix Yayınevi, Ankara, 2007, s. 128. Müsadere, ilk defa Abbasilerin çöküş devrinde halifeler tarafından uygulanırken, gerek devlet görevlilerinin ve gerekse âyân-eşrafın terekelerine kimi zaman ölmeleri/öldürülmeleri sonucu kimi zaman ise daha hayattayken el konulması şeklinde yürütülmüştür. Uygulamanın Osmanlı Devleti’nin ilk devirlerinde var olduğu düşünülmekle birlikte takibi Fatih Sultan Mehmed (1451-1481) dönemiyle birlikte yapılabilmektedir. Bkz. M. Cavid Baysun, “Musadere”, MEB İA, VIII, Eskişehir, 2001, s. 669; Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, II, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1983, s. 624-625. Telci, “Muhallefat ve Müsâdere”, s. 146. [87] Serkan Polat zaman suçlulara para ve mallarını almak suretiyle ceza verilmesi amacıyla da müsadereden istifade edilmiştir. Böylece önceleri bir nevi ceza şeklinde tezahür eden bu uygulamaya, Osmanlı döneminde zorbalığından veya kötü işlere giriştiğinden kuşkulanılanlar ile külliyetli servete sahip devlet adamları muhatap olmuştur. İlerleyen süreçte ise herhangi bir şüpheye gerek duyulmaksızın ölen ya da öldürülen görevliler için de uygulanırken, artık esas amaç siyasî ve iktisadî menfaat sağlayabilmek olmuştur12. Zira özellikle XVII. yüzyıldan başlamak üzere idarî, askerî ve ekonomik bakımdan yaşanan sarsıntı, uygulamanın yaygınlık kazanmasına etki etmiştir. Bu nedenle anılan uygulamadan artık merkezî idareye siyasî güç kazandırmaktan ziyade hazineye gelir sağlamak için faydalanılmıştır13. Müsadere uygulaması ile doğrudan bağlantılı olan muhallefât ise ölen kimselerden geriye kalan mal ve eşya anlamına gelmekle birlikte, tereke ve metrûkât kelimeleri ile aynı manayı ifade etmektedir14. Muhallefât memurları ya da kadı tarafından bu servetin kaydedildiği deftere ise muhallefât defteri denilmektedir15. Ölen kişinin devlet görevinde bulunmasının dışında, varisleri arasında küçük yaşta ya da uzakta olanların yer alması, bu defterin tutulmasını zorunlu kılmıştır16. Osmanlı idaresi, müsaderenin uygulanmasına karar verilmesinin ardından, öncelikle bu işte görev alacakların bir an önce muhallefâtın bulunduğu yere ulaşmalarını istemiştir. Görevlilerin buraya varmalarıyla terekenin yerlerinin tespit edilip koruma altına alınması, bunların saklanmasının ya da kaçırılmasının önlenmesi ve her şeyin etraflıca deftere kaydedilmesi gerekmiştir. Daha sonra İstanbul’dan gelecek emir doğrultusunda bu menkul ve gayrimenkullerin ne şekilde değerlendirileceği tespit edilmiş, bu nedenle füruhtu yani satışının istenmesine kadar tüm işlemler askıya alınarak 12 Baysun, “Musadere”, s. 669-671; Tuncay Öğün, “Müsâdere”, DİA, XXXII, İstanbul, 2006, s. 67. 13 Cezar, “Bir Âyanın Muhallefatı”, s. 49; Telci, “Muhallefat ve Müsâdere”, s. 147; Öğün, “Müsâdere”, s. 67. 14 Şemseddin Sâmi, Kâmûs-ı Türkî, I-II, İkdâm Matbaası, İstanbul, 1317, s. 399; Parlatır, Osmanlı Türkçesi, s. 1116; Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi, Ankara, 2004, s. 667. 15 Pakalın, Tarih Deyimleri, II, s, 564. 16 Bu defterlerde yer alan kayıtlar aracılığıyla tereke sahibinin eş ve çocuk sayısı, evinde kullandığı eşyalar, giydiği elbiseler ve ne gibi işlerle meşgul olduğu gibi bilgilere ulaşılabilmektedir. Fekete Lajos, “XVI. Yüzyılda Taşralı Bir Türk Efendi Evi”, Çev. M. Tayyib Gökbilgin, Belleten, XLIII/170, Nisan 1979, TTK Yayınları, Ankara, 1979, s. 459-460; Ömer Barkan, “Edirne Askerî Kassamı’na Âit Tereke Defterleri (1545-1659)”, Belgeler, III/5-6, TTK Yayınları, Ankara, 1966, s. 2; Ömer Demirel, “1700-1730 Tarihlerinde Ankara’da Ailenin Niceliksel Yapısı”, Belleten, LIV/211, Aralık 1990, TTK Yayınları, Ankara, 1990, s. 945-951. [88] Çapanoğlu Ahmed Paşa’nın Muhallefâtı beklenmiştir. Bu istikamette bir emir gelmesinin ardından ise sırasıyla malların mezada çıkarılması, tellallar aracılığıyla duyurulması ve satışının yapılması işlemleri gerçekleşmiştir17. Bu süreçte kimi zaman, değerli olduğu anlaşılan eşyaların bir kısmının satılmadan, aynî olarak İstanbul’a gönderilmesi istenirken, böylece müsadere işlemi tamamlanırdı. Burada dikkat edilmesi gereken hususlardan biri, ölümle cezalandırılan kimsenin mallarının müsadere edilmesine karşın eş, çocuk ve diğer mirasçılarına ait eşyaların bunun dışında tutulması olmuştur18. Böylece müsadereye maruz kalan kimsenin ailesi mağdur edilmemeye çalışılmıştır. Çalışmaya esas teşkil eden Ahmed Paşa’ya ait nakit, mücevher, mal, eşya, hayvan ve hububatların listelendiği 25x75 cm boyundaki muhallefât defteri, Başbakanlık Osmanlı Arşivi Bâb-ı Defteri Baş-muhasebe Muhallefât Defterleri fonunda yer almaktadır. Küçük bir yırtık bulunmasının dışında sağlam vaziyette ve ikisi boş olmak üzere toplamda dört sayfadan ibaret olan defterde, aynı türden eşyalar ekseriyetle birbiri ardına yazılmak suretiyle kendi içinde tasnife tabi tutulmuştur. Defterde altın ve nakit paraların dışındaki eşyaların kıymetleri yazılmadan sadece miktarları belirtilmiştir. Diğer taraftan borç ya da alacak ile ilgili herhangi bir kayda rastlanılmaması Paşa’nın bu tür ilişkilere girmediğini ya da bunların tespit edilemediğini düşündürmektedir. Defter incelendiğinde Ahmed Paşa’nın oldukça kıymetli eşyalardan müteşekkil bir terekeye sahip olduğu görülmektedir. Bu serveti nasıl edindiği hususunda her ne kadar açık bir ifade bulunmasa da bunda idarî görevleri esnasında elde ettiği gelirlerin önemli payı olmuştur. Tasarruf ettiği malikâneleri ve diğer iltizamlarının yanı sıra gerek Yozgat gerekse Tokat’ta bulunan dükkânları da bu zenginlikte rol oynamıştır. Diğer taraftan hakkındaki şikâyetler, ahaliden haksız yere aldığı para ve eşyaların da servet ediniminde etkili olduğunu düşündürmektedir. 1) Çapanoğlu Ahmed Paşa Çapanoğlu Ahmed, ailenin bilinen ilk bireyi olan Çapar Ömer Ağa’nın19 oğludur20. Doğum tarihi hakkında bilgi bulunmazken adı, tespit edilebildiği 17 Cezar, “Bir Âyanın Muhallefatı”, s. 46-47-54; Telci, “Muhallefat ve Müsâdere”, s. 146. 18 Mumcu, Siyaseten Katl, s. 135-138. 19 Hakkında herhangi bir bilgiye sahip olamadığımız Çapar Ömer Ağa’nın Çapanoğlu Büyük Cami’de bulunan mezar taşında ölüm tarihi olarak 1116 [1704-1705] yazılıdır. 20 Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmanî Yâhûd Tezkire-i Meşâhîr-i Osmaniyye, I, Matbaa-i Âmire, İstanbul, 1308, s. 258. [89] Serkan Polat kadarıyla, ilk defa Mamalu Türkmenleri voyvodalığının iltizamla uhdesine verilmesiyle ilgili Evâʽil-i Receb 1145 [18-27 Aralık 1732] tarihli belgede geçmiştir. Bu tarihten sonra nüfuzu hızla artmaya başlamış ve ailenin yerel hanedanlığa giden yolu açılmıştır. Bu yükselişte, XVIII. yüzyıl ile birlikte sosyal, siyasal ve ekonomik alanlarda sarsıntılar yaşayan Osmanlı Devleti’nin, yerel güçlerin sivrilmesine yeterli müdahalede bulunmaması/bulunamamasının da etkisi olmuştur. Bu bağlamda Ahmed Paşa, Mamalu Türkmenleri21 ve Bozok sancağı22 voyvodalıkları ile sonraki dönemde Bozok mütesellimliği23 görevlerinde bulunmuştur. Gerek Recepli Avşarı gerekse levendler ve diğer eşkıya gruplarıyla yaşanan mücadelede24 etkin rol alması onun itibarını giderek artırmıştır. Bunun bir sonucu olarak, Yeniil has25 ve Tokat26 voyvodalıkları, Sivas valiliği27, Çorum sancağı mutasarrıflığı28 ve Niğde29 mütesellimliği görevleri uhdesine verilmiştir. Bu süreçte çeşitli kimseler tarafından merkezî idareye Ahmed Paşa hakkında kimi gerçek kimi ise iftira olmak üzere birçok şikâyet başvurusu yapılmıştır30. Bu şikâyetlerin de etkisiyle Ahmed Paşa hakkında artık zalim ve zorba olduğu yönünde kanaat bildiren Osmanlı idaresi, Paşa’nın artan nüfuzunu da kırmak maksadıyla idam edilerek kesik başının 21 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Mühimme Defterleri (MD), Numara (No): 139, Sayfa 52/Hüküm 162 (s.52/162), Evâʽil-i Receb 1145 [18-27 Aralık 1732]. 22 BOA, Kayseri Şeriye Sicilleri (KŞS), No: 133, s. 215/502, Evâhir-i Receb 1154 [1-11 Ekim 1741]. 23 BOA, MD, No: 152, s. 29-30/111, Evâʽil-i Ramazân 1158 [27 Eylül-6 Ekim 1745]; BOA, MD, No: 152, s. 30/116, Suret, Evâʽil-i Ramazân 1158 [27 Eylül-6 Ekim 1745]. 24 BOA, KŞS, No: 133, s. 274/604, Evâhir-i Şaʽbân 1154 [31 Ekim-9 Kasım 1741]; BOA, MD, No: 149, s. 18/58, Evâʽil-i Receb 1155 [1-10 Eylül 1742]; BOA, MD, No: 152, s. 52/178, Evâsıt-ı Şevvâl 1158 [5-15 Kasım 1745]; BOA, MD, No: 152, s. 52/181, Suret, Evâsıt-ı Şevvâl 1158 [5-15 Kasım 1745]. 25 BOA, MD, No: 162, s. 33/71, Evâsıt-ı Zi’l-kâʽde 1173 [24 Haziran-4 Temmuz 1760]; BOA, MD, No: 162, s. 55/136, Evâsıt-ı Rebîü’l-evvel 1174 [20-30 Ekim 1760]. 26 BOA, MD, No: 155, s. 330/1237, Evâhir-i Zi’l-kâʽde 1165 [29 Eylül-9 Ekim 1752]. 27 BOA, MD, No: 162, s. 83/203, Evâhir-i Rebîü’l-âhir 1174 [29 Kasım-8 Aralık 1760]; BOA, MD, No: 162, s. 88/223, Evâhir-i Rebîü’l-âhir 1174 [29 Kasım-8 Aralık 1760]; BOA, MD, No: 162, s. 89/225, Evâhir-i Rebîü’l-âhir 1174 [29 Kasım-8 Aralık 1760]; BOA, MD, No: 162, s. 90/227, Evâhir-i Rebîü’l-âhir 1174 [29 Kasım-8 Aralık 1760]; Ahmed Vasıf, Tarih-i Vasıf, I, 1270, s. 122; Süreyya hatalı olarak bu görevin kendisine Cemâziye’l-evvel 1147 [Eylül-Ekim 1734] tarihinde verildiğini belirtmektedir. Bkz. Süreyya, Sicill-i Osmanî, I, s. 258. 28 BOA, MD, No: 163, s. 119/308, Evâhir-i Şevvâl 1176 [4-13 Mayıs 1763]. 29 BOA, MD, No: 163, s. 346/936, Evâʽil-i Şevvâl 1177 [3-12 Nisan 1764]. 30 BOA, MD, No: 157, s. 155/473, Evâhir-i Ramazân 1168 [30 Haziran-10 Temmuz 1755]; BOA, Cevdet (C.) Adliye (ADL), 80/4834-1, Evâhir-i Ramazân 1168 [30 Haziran-10 Temmuz 1755]; BOA, MD, No: 159, s. 285/793, Evâsıt-ı Zi’l-hicce 1170 [26 Ağustos-5 Eylül 1757]. [90] Çapanoğlu Ahmed Paşa’nın Muhallefâtı İstanbul’a gönderilmesi görevini Sivas Valisi Zaralızâde Feyzullah Paşa’ya vermiştir31. Çapanoğlu Ahmed Paşa, devlete karşı açıkça cephe alıp isyan etmemesine rağmen, bu şikâyetlerin de etkisiyle 1765’te idamla cezalandırılmıştır32. Yarım yüzyıla yakın bir süre bu bölgede görev yapan Paşa’nın cezasının infazıyla servetinin devlet adına zaptı emredilmiş, aile efradının mağdur olmaması ve yaşanabilecek sıkıntıların önüne geçilebilmesi için ise 7 Rebîü’l-evvel 1179 [24 Ağustos 1765] tarihinde Bozok Sancağı Mutasarrıfı Abaza Mehmed Paşa’ya emir verilmiştir33. 2) Ahmed Paşa’ya Ait Muhallefâtın Aile Üyelerince Saklanması ve Bunların Müsaderesi Meselesi Ahmed Paşa’nın idamının ardından, servetinin mahkeme yoluyla tahrir edilerek devlet adına el konulması hususundaki ferman gereğince harekete geçilmiştir. Mübaşir tayin edilen Hassa Silahşorları’ndan Abaza Mehmed işe koyulurken34, bu konuda hem kendisine hem de Feyzullah Paşa’ya Bozok sancağının mutemet âyân ve ihtiyarları yardımcı olmuştur. Bu süreçte Ahmed Paşa’nın muhallefâtı ile oğlu Mustafa Bey’in ve Kethüdası Osman’ın yanlarında getirdikleri başta olmak üzere çeşitli yerlere saklanan eşyalar, Feyzullah Paşa’nın kethüdası, hazinedarı, hazine kâtibi ve vilayet âyânları huzurunda ortaya çıkarılmakla birlikte, bunları ihtiva eden muhallefât ve mukataat defterleri ise İstanbul’a gönderilmiştir35. Muhallefâtın tespiti sürecinde, Paşa’nın hanesinin dışında Kayseri, Niğde ve Çorum ile Yozgat’ın kimi yerlerinde eşya ve hayvanları bulunduğu istihbaratı alınmıştır. Bunun üzerine Kayseri ile Niğde sancaklarında saklananların Abaza Mehmed tarafından memur edilecek bir görevli vasıtasıyla ortaya çıkarılması, tespit edilenlerin olması halinde bunların da defterinin tutularak İstanbul’a gönderilmesi istenmiştir. Diğer taraftan Karaman Valisi Çelik Mehmed Paşa’ya da bu konuda görev verilerek, işin bir an evvel nihayete 31 BOA, MD, No: 164, s. 210/851, Evâʽil-i Şevvâl 1178 [24 Mart-2 Nisan 1765]. 32 Ahmed Vasıf, Tarih-i Vasıf, I, s. 173; Ahmed Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet, I, Üçdal Neşriyat, İstanbul, 1993, s. 438; Süreyya idamın Şevvâl 1178 [Mart-Nisan 1765]’de gerçekleştirildiğini belirtmektedir. Süreyya, Sicill-i Osmanî, I, s. 258. 33 BOA, C.ADL, 97/5880, Gurre-i Cemâziye’l-evvel 1179 [16 Ekim 1765]. 34 BOA, MD, No: 164, s. 214/863, Evâhir-i Şevvâl 1178 [12-21 Nisan 1765]. 35 BOA, Bâb-ı Defteri Baş-muhasebe Muhallefât Defterleri (D.BŞM.MHF,) 50/34, Evâʽil-i Zi’l- hicce 1178 [22-31 Mayıs 1765]; BOA, D.BŞM.MHF, 50/34, 9 Zi’l-hicce 1178 [30 Mayıs 1765]; BOA, D.BŞM.MHF, 50/34, 11 Zi’l-hicce 1178 [1 Haziran 1765]; BOA, D.BŞM.MHF, 12682, Tarihsiz, s. 2. [91] Serkan Polat erdirilmesine çalışılmıştır36. Sivas Valisi Zaralızâde Feyzullah Paşa da benzer şekilde Bozok ve Çorum sancaklarında gizlenenleri ortaya çıkarmakla görevlendirilmiş37, böylece Osmanlı yönetimi muktedir idarecilere görev vererek Ahmed Paşa’nın tespit edilenlerin dışında farklı mahallerde gizlenmiş eşya ve hayvanlarının ortaya çıkarılmasında kararlı bir tutum sergilemiştir. Feyzullah Paşa, Sivas’a dönmesi gerektiğinden güvenilir adamlarını Abaza Mehmed Ağa’nın maiyetine vermiş ve bunlara Bozok sancağında terekeden gizlenmiş bir nesne bulmaları halinde, bunları derhal İstanbul’a göndermelerini tembihlemiştir38. Bu çabalara rağmen, anılan yerlerde bir şey bulunamaması dolayısıyla, Yozgat dışında ele geçirilenler için düzenlenen ne ikinci bir deftere ne de bu konudan bahseden herhangi bir kayda rastlanılmamıştır39. Yozgat dışında, başka şehirlerde saklanan eşya veya hayvana rastlanmasa da Yozgat’ta bulunanlar farklı şekillerde tespit edilerek kayıt altına alınmıştır. Buna göre öncelikle Paşa’nın oturduğu konağın çeşitli noktalarında bulunan nakit, eşya ve atlar kayda geçirilmiştir. Bunun dışında, hanenin en güvenli yeri olarak düşünülen eşi Ayşe Hatun’un odasında, kimi yerlere gömülen ve Sivas Valisi Vezir Zaralızâde Feyzullah Paşa ile Yozgat naibi tarafından mühürlenerek ortaya çıkarılan eşyalara rastlanmıştır. Burada ele geçirilenler arasında, dolap içinde 3 ziraʽ40 derinliğindeki toprakta, dolu ve ağızları lehimli bir şekilde gömülmüş bulunan, içinde ne olduğu belirtilmeyen, fakat gömülerek saklanmasından değerli bir takım eşya ya da para olduğu anlaşılan üç bakır güğüme ulaşılmıştır. Yine aynı odada bir miktar da beyaz akçe ele geçirilmiştir41. Böylece gerek güğümleri gerekse akçeleri müsadereden kurtarmak için saklamaya çalışmaları bir sonuç vermemiş ve yerlerinin tespitiyle bunlar da deftere işlenmiştir. Ahmed Paşa, para ve değerli eşyaların tümünü gömerek saklamamış ya da saklayamamıştır. Affedileceği ümidini taşımasından olsa gerek, firar ederken yükte hafif pahada ağır akçe ve yedi katıra yüklediği altın gibi kıymetli eşyaları beraberinde götürmüştür. Yoldayken bu akçelerden bir kısmını suyoluna 36 BOA, MD, No: 164, s. 214/863, Evâhir-i Şevvâl 1178 [12-21 Nisan 1765]. 37 BOA, MD, No: 164, s. 214/864, Evâhir-i Şevvâl 1178 [12-21 Nisan 1765]. 38 BOA, D.BŞM.MHF, 50/34, 9 Zi’l-hicce 1178 [30 Mayıs 1765]. 39 Konu içinde bahsedileceği üzere eşinin Perçem köyüne gizledikleri ile kendisinin yolda suyoluna bıraktığı para ve altınlardan bahsedilmektedir ki, emre konu olan eşyaların bunlar olmadığı anlaşılmaktadır. 40 Yaklaşık olarak 180 cm. karşılık gelmektedir. 41 BOA, D.BŞM.MHF, 12682, Tarihsiz, s. 2. [92] Çapanoğlu Ahmed Paşa’nın Muhallefâtı bırakırken, affedilmeyip cezasının infaz edilmesiyle birlikte ise oğlu Mustafa Bey, Kethüdası Osman ve Silahdarı Seyfi bunlardan bir kısmını getirerek Feyzullah Paşa’ya teslim etmişlerdir. Diğer taraftan yolda kimi yerlere gömülen altı torba altın da Feyzullah Paşa’nın vasıtasıyla ortaya çıkarılmıştır42. Ahmed Paşa’nın para ve eşya saklama çabasının bir benzerini de nikâhlı eşlerinden Ayşe Hatun göstermiştir. Kocasının firarının ardından Yozgat’a on saat mesafede bulunan Perçem43 köyüne, beş sepet sandık içinde değerli eşya götürürken, gulamlarından Emin’in ihbarı sonucu bunlar da ortaya çıkarılarak deftere kaydedilmiştir. Tespit edildiği kadarıyla kaçırılanlar arasında bulunan iki büyük ve iki orta boy sandıklardan Ahmed Paşa’ya ait nakit ve eşya; bir küçük boy sandıktan ise eşi Ayşe Hatun’a, kızı Ayşe Hanım’a ve oğlu Süleyman Bey’e ait eşya ve mücevher çıkmıştır44. Ahmed Paşa’nın firarı sırasında yanında bulunan içi altın dolu on bir torbanın sekizine idamından sonra ulaşılmıştır. Geri kalan üçünü ise Mustafa Bey’in alarak İstanbul’a kaçtığı ihbar edilmiştir45. Fakat anlaşıldığı kadarıyla Mustafa Bey İstanbul’a gitmeyerek Kethüda Osman ile birlikte nakit ve eşya yüklü yedi katırı yanına alıp Diyarbakır Valisi Abdurrahman Paşa’ya sığınmıştır. Osmanlı yönetimi, iltica olayını öğrendiğinde bu ikisiyle birlikte yanlarında bulunan eşya ve paraların mühürlü olarak İstanbul’a gönderilmesini emretmiştir. Herhangi bir muhalefet yaşanmaması adına da Abdurrahman Paşa’ya, bunların Diyarbakır’da olduklarının bilindiği ifade edilmiş ve kendisinden emre aykırı davranmaması istenmiştir46. Mustafa Bey bu emre rağmen İstanbul yerine Kırım’a gitmiş47, bir müddet sonra ise İstanbul’a gelirken, burada kalmaları sakıncalı görülerek Bozok’ta Abaza Mehmed’e teslim edilmelerine karar verilmiştir. Böylece mübaşir tayin edilen Ömer Çavuş’un refakatinde yola çıkarılarak Bozok’a getirilmişlerdir. Mustafa Bey’de olduğu düşünülen bu torbalarda babasının kaçırdığı altınların bir kısmından müteşekkil 45.000 kuruşluk altının yer aldığı tahmin edilmekteydi. Osmanlı yönetimi, Mustafa Bey’in bunları iade etmemesi halinde, anılan meblağın mal ve eşyalarından tahsil edileceğini bildirmiş48, bunun üzerine Bozok Sancağı 42 BOA, D.BŞM.MHF, 12682, Tarihsiz, s. 2. 43 Perçem adında bir köyün bugün Çorum’un Alaca ilçesinde bulunduğu bilinmektedir. 44 BOA, D.BŞM.MHF, 12682, Tarihsiz, s. 2. 45 BOA, D.BŞM.MHF, 12682, Tarihsiz, s. 2. 46 BOA, MD, No: 164, s. 212/856, Evâhir-i Şevvâl 1178 [12-21 Nisan 1765]. 47 Uzunçarşılı, “Çapan oğulları”, s. 219; Mert, Çapanoğulları, s. 33. 48 BOA, C.ML, 38/1747, 2 Muharrem 1179 [21 Haziran 1765]. [93] Serkan Polat Mutasarrıfı Abaza Mehmed Paşa bunu mahkemede kendisinden istemiştir. Mustafa Bey ise öteden beri babasının alışverişi ve diğer işlerine müdahale etmediğini, dolayısıyla bu meblağın da kendisinde olmadığını belirtmiştir. Bunu Osman Kethüda, Silahdarı Seyfi, Güllüklü Ahmed ve hazinedarının bildiklerini, altınların bu kimselerden araştırılması gerektiğini ifade etmiştir. Sözlerine itimat edilir kimselerin de bu istikamette şahitlik yapmalarıyla saklanan meblağın bunlardan tahsil edilerek Mustafa’nın affedilmesi talep edilmiş49 ve Osmanlı yönetimi, yapılan açıklamalar üzerine ikna olmuş olmalı ki, bu doğrultuda emir vermiştir50. Terekede bu değerli eşya, para ve altınların dışında Ahmed Paşa’nın gerek kendisine ait gerekse başkalarıyla ortaklaşa tasarruf ettiği hayvanlar yer almıştır. Fakat Cerid ve Köçekli aşiretleri üyelerinden, kendisine husumet besleyen eşkıyalar, Paşa’nın ölümünü fırsat bilerek sahip olduğu iki bin iki yüz elli koyunun bin iki yüzünü gasp etmişlerdir. Öte yandan on sekiz farklı köyde bulunan yüz on sekiz ambarda, çeşitli miktarda hububatının mevcut olduğu anlaşılmıştır. Konuya vakıf olanlar, Ahmed Paşa’nın malikânesi olan Bozok sancağı voyvodalığı ve diğer mukataaları ile iltizamında bulunan timarları ve zeametleri aşarından H. 1172 [M. 1758-1759]’den H. 1177 [M. 1763-1764] sonuna gelinceye kadar, ambara depoladığı hububatın oldukça fazla olduğunu beyan etmişlerdir51. Böylece ambarda tespit edilen zahireler ile kimi eşyaların değerinden satılması ve temin edilecek paranın İstanbul’a gönderilmesi istenmiştir52. Abaza Mehmed, terekenin satılmasının emredilmesi ihtimalini göz önünde bulundurarak eşyaları sergileyebileceği uygun yer arayışına girmiştir. Bu amaçla satışın istenmesi halinde Sorkun53 kazasının Köhne karyesinde kurulan Cuma pazarının Yozgat’a nakledilmesi için Sivas Valisi Feyzullah Paşa’ya, kaza naibine ve kendisine hitaben emir yazılması ricasında bulunmuştur54. Öte taraftan İstanbul’a gönderdiği 694 kese 46,5 kuruşluk altın ve beyaz akçe ile gömülmüş olarak bulunan üç dolu bakır güğüm hazineye teslim edilmiştir. Bunların dışında defterde yazılı diğer muhallefât, hububat, 49 BOA, C.ADL, 97/5880, 23 Rebîü’l-âhir 1179 [9 Ekim 1765]. 50 BOA, C.ADL, 97/5880, Selh-i Rebîü’l-âhir 1179 [15 Ekim 1765]. 51 BOA, D.BŞM.MHF, 12682, Tarihsiz, s. 2; BOA, D.BŞM.MHF, 50/34, 11 Zi’l-hicce 1178 [1 Haziran 1765]; BOA, C. Maliye (ML), 38/1747, 2 Muharrem 1179 [21 Haziran 1765]. 52 BOA, C.ADL, 97/5880, Gurre-i Cemâziye’l-evvel 1179 [16 Ekim 1765]. 53 Sorgun günümüzde Yozgat şehrine bağlı ilçe statüsünde bulunmaktadır. 54 BOA, C.ML, 38/1747, 2 Muharrem 1179 [21 Haziran 1765]. [94]

Description:
Ele Geçirişleri ve Büyük Hânedânlıkların Kuruluşu”, Belleten, XLII/168, Ekim olayı ve terekenin incelenmesi)”, Belleten, XLI/161, Ocak 1977, TTK .. dâhiliyesinde ise fevkanî ve tahtanî on üç oda, hamam, kiler, mutfak ve diğer.
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.