BOTTER APARTMANI CEPHESİ KONSERVASYON PROJESİ Ahmet Ersen1, İrem Verdön2 1.Giriş Beyoğlu ilçesi Asmalımescit Mahallesi’nde yer alan Botter apartmanı, art nouveau üslubunun İstanbul’daki ilk örneğidir (Batur,1994,312). Art nouveau, 1880-1910 tarihleri arasında, 19. yy eklektisizmine (seçmecilik) ve endüstrinin sanatı öldüren monotonluğuna karşı taklitten uzak yeni bir üslup olarak Avrupa’da doğmuştur (Rona, 1997). Estetik değerleri ön planda tutan bu yeni akım konularını doğadan almış, doğal biçimleri inceltip uzatarak stilize etmiş ve asimetrik bir düzen içinde kullanmıştır (Rona 1997). Yumuşak kıvrımları ve bezemeci üslubuyla, özellikle İstanbul’da yaygın ilgi gören art nouveau akımının Türkiyede’ki ilk örnekleri II Abdülhamid (1876-1909) tarafından İstanbul’a çağırılan İtalyan mimar D’Aronco tarafından yapılmıştır (Rona, 1997). Adını, II. Abdülhamit’in ve sarayın resmi terzisi olan Hollanda uyruklu J. Botter’den alan apartman, Raimondo D’Aronco tarafından 1900’de tasarlanıp inşa edilmiştir (Batur, 1994, 312). Yapı birinci derece kültür varlığı olarak tescil edilmiştir. Çalışmanın amacı, Botter apartmanının doğal taş cephesinin konservasyon projesinin hazırlanması çerçevesinde, yapıda ve laboratuarda gerçekleştirilen gözlem ve analizleri açıklamak ve bir yöntem anlatmaktır. Bu amaçla, öncelikle yapının malzeme ve hasarları yerinde incelenmiş ve hasarlar Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi’ne (ICOMOS) bağlı Uluslararası Bilimsel Taş Komitesi (ISCS) tarafından 2008 yılında yayınlanmış olan “Illustrated Glossary on Stone Deterioration Patterns” adlı rehbere göre sınıflandırılmıştır. Bu sınıflamaya göre farklı malzeme ve hasar tiplerinin görüldüğü noktalardan örnekler alınmıştır. Yapıda görülen bozulma morfolojileri, bu bozulmaların gerçekleşme nedenlerine dair ipuçları vermektedir. Literatürde çok kez çalışılmış ve açıklanmış olan bu morfolojiler ile yapıda görülenler birleştirilmiş ve bir ön teşhis yapılmıştır. Ön teşhisin doğruluğunu saptamak, bozulmaların derinliklerini, taşla olan ilişkilerini anlamak ve doğal taşların karakterizasyonunun yapılması amacıyla iki farklı deney programı geliştirilmiştir. Yerinde yapılan incelemeler ve laboratuarda gerçekleştirilen deneysel çalışmalar sonucunda malzeme ve hasar analizi paftalarının lejandları hazırlanmış ve sonuçlar bu lejandlara göre mevcut rölöve çizimleri üzerine renk ve taramalar ile işlenmiştir. Tüm bu veriler birleştirilerek, cephenin konservasyonu için müdahale yöntemlerine karar verilmiştir. Şimdilik teşhis aşamasını ve önerilen müdahale yöntemlerini kapsayan bu çalışmaya kullanılacak sağlamlaştırıcı ve su iticinin seçilmesi için oluşturulan deney programı kapsamında İTÜ Restorasyon Anabilim Dalı Mimari Koruma Laboratuarı’nda devam edilmektedir. 2. Cephenin Tanımı ve Korunmuşluk Durumu Yapı, çekme kat ve terası ile birlikte toplam yedi katlıdır (Şekil 1). Giriş katının üçte ikisini dükkanın camekanı kaplamaktadır. Camekanın yanında konut girişi yer alır. Birinci katta, cephe boyunca uzanan yarı eliptik planlı balkon ve balkona çıkışı sağlayan üç adet çift kanatlı ahşap kapı yer alır. İkinci, üçüncü, dördüncü katlarda kapıların üzerine denk gelecek şekilde, düz atkılı dar ve yüksek pencereler yerleştirilmiştir. Beşinci kat içeri çekilerek, önünde bir balkon oluşturulmuştur. Eğrisel formlu doğal taş balkon parapetinin ortasında demir şebekeli bir korkuluk 1 bulunmaktadır. Bu katta, ortada balkona çıkışı sağlayan çift kanatlı kapı ve iki yanında pencereler yer alır. Altıncı kat, geniş bir teras ve terasa çıkışın sağlandığı, cephesi bir kapı ve iki yanında biri düz atkılı, diğeri kemerli iki pencereden oluşan ufak bir hacimden ibarettir. Teras parapetinin ortasında beşinci katta olduğu gibi demir şebekeli bir korkuluk yer alır. Korkuluk üzerinde eğrisel formlar ve yaprak motifleri yer almaktadır. Yapı, volta döşemeli, yığma tuğla kargir duvarlı ve cephesi taş kaplamadır. Gerek mağaza, gerekse de konut girişinde mermer, bu kattan itibaren beşinci kata kadar organik kireçtaşı kullanıldığı görülmektedir. Beşinci ve altıncı katlar sıvalıdır (Şekil 1, 3). Cephenin, yapım üslubuna uygun olarak, son derece bezemeli olduğu görülmektedir. Giriş katının mermer kaplama yüzeylerinde, yüksek dallar ve yayılan güllerden oluşan çiçeksi bir bezeme vardır (Batur,1994,313). Diğer katlara nazaran sade olan birinci katta taş yüzeylerde görülen tek bezeme kapı lentolarında görülen gül dizisidir. Dökme demir balkon korkuluğu ve çiçeksi motifleri olan demirden eğrisel bağlantı öğelerine tutturulmuş çiçek birimli lambalar D’Aronco’ya ait özel tasarımlardır (Batur, 1994,313). Bu kat, uçlarında eğrisel çizgili motif gruplarıyla biten beş yatay çizgili bir şeritle sonlandırılmıştır. İkinci kattan itibaren pencereler cepheden yaklaşık olarak ~20 cm geri çekilmişlerdir ve ortalarındaki duvar yüzeyleri pilastır görünümünü almıştır. Bu şekilde, ikinci ve üçüncü kat dört pilastır ile üç bölüme ayrılmaktadır. İkinci kat pencerelerinin orta hizasında pilastırların üzerinde ve pencerelerin iki yanında birbirine benzer, üzerinde yaprak motifleri olan volutvari bezeme çeşitlerinin varyasyonları görülmektedir. Üçüncü ve dördüncü kat aralığı hizasında ortadaki iki pilastır üzerinde yer alan madalyonlar kendilerini saran ve uçları aşağıya doğru sarkan kumaşla bezenmişken, dıştaki iki pilastır üzerinde yer alan madalyonların alt taraflarında yapraklardan oluşan bir çelenk ve saçları aşağıya doğru sarkan kadın başları yer almaktadır. Dıştaki pilastırlar dördüncü kat hizasında, iç kısımdaki pilastırlar bu kat pencerelerinin orta hizasında sona ermektedir. Dördüncü kat pencerelerinin altındaki çiçeksi bezeme pencereleri orta hizalarına kadar “U” şeklinde sarmaktadır. Çekme kat önündeki balkon parapeti eğrisel şekilde biçimlendirilmiştir ve dış pilastırların hizasına gelen kısımlarda volüt biçiminde sonlanmaktadır. Çekme katta her iki yanda gövdeleri görülen ağaçların yaprakları teras çatı parapetinin sağ ve sol bitimlerinde özgürce yayılmaktadır. Cephedeki taş yüzeylerde görülen başlıca hasarların hava kirliliğine bağlı olduğu görülmektedir (Şekil 1, 3). Bu fenomen, kireçtaşlarının ana maddesi olan CaCO ’ın 3 (kalsiyum karbonat) havadaki kükürt dioksit (SO ) varlığı nedeniyle ıslak ve kuru 2 ortamlarda kimyasal tepkimeler sonucunda CaSO .2H O’a (kalsiyum sülfat) 4 2 dönüşmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Yapıda hava kirliliğine bağlı olarak görülen bozulmalar şu şekilde sınıflandırılabilir: - Yağmur suyu ile yıkanmış ve erozyona uğramış beyaz renkli yüzeyler, - Gri renkli ince kir tabakası görülen yüzeyler, - hjSiyah kabuk oluşumu görülen yüzeyler, - Siyah kabuğun düşeyden ayrılarak düşme aşamasına geldiği ya da yüzeyde kabarcıklanma şeklinde kabuk atma görülen yüzeyler, - Kabuğun düştüğü kısımlarda kırıntılanma ve ya kavlama gözlenen yüzeyler. 2 Cephede görülen yüzey kayıpları genellikle siyah kabuğun düşmesi ya da suda çözünürlüğü kalsitten daha fazla olan alçıtaşı oluşumunun yağmurla yıkanmasıyla gerçekleşen erozyon sonucunda görülmektedir. Yukarıda sayılanlar dışında görülen diğer hasarlar mermerlerde gözlenen şekerlenme, denizliklerde ve bezemelerde görülen parça kopmaları, karayosunu oluşumları, bitkilenmeler, geç dönem müdahaleleri başlığı altında toplanmış olan P. çimento bağlayıcılı harç ile sıvanmış yüzeyler, grafitiler ve pas lekeleridir. Demir elemanlarda ise korozyon görülmektedir. Özellikle yaprak motiflerinde korozyonun deliklere neden olduğu gözlenmiştir. Şekil 1. Botter apartmanı Cephesi (Y. Mimar Ayşe Akyıl Arşivi) 3. Deneysel Çalışmalar 3.1. Numunelerin Alınması ve Deney Programı Yerinde yapılan ön incelemeler sonunda cephede kullanılmış olan farklı doğal taşlardan ve önceki bölümde beş ana başlık altında incelenen hava kirliliğine bağlı bozulmaların görüldüğü kısımlardan 20 adet örnek alınmıştır. Numuneler numaralandırılarak, alındığı yerler fotoğraflanmış ve cephenin rölöve çizimleri üzerinde gösterilmiştir (Şekil 2). Ayrıca, örnek numaralarını ve açıklamalarını içeren bir tablo hazırlanmıştır (Tablo 1). İkinci aşama deney programının oluşturulmasıdır. Biri doğal taşların karakterizasyonuna, diğeri bozulmaların nedenlerinin, derinliklerinin ve taşla olan ilişkilerinin saptanmasına yönelik iki farklı deney programı oluşturulmuştur. Deney programı kapsamında, doğal taşların karakterizasyonu için cepheden alınan örnekler öncelikle binoküler stereo mikroskop altında makroskopik olarak 3 incelenmiştir. Daha sonra ince kesitleri hazırlanarak, polarizan mikroskop altında petrografik tanımlamaları yapılmıştır. TS EN 1936 standardına uygun olarak gerçek yoğunluk, görünür yoğunluk, toplam gözeneklilik yüzdeleri saptanmıştır. Bunlara ek olarak, farklı kireçtaşlarından alınmış olan örneklerin (~15-20gr) üzerine %10’luk hidroklorik asit eklenerek, bırakılmıştır. Reaksiyon tamamlandığında kalan kısımdaki safsızlıklar filtre kağıdı ile süzülerek, yüzdesi hesaplanmış ve binoküler stereo mikroskop altında incelenmiştir. Farklı kir tabakalarının ve bozulma morfolojilerinin görüldüğü taşlardan alınan örnekler kolayca dağılabildiğinden öncelikle epoksiye daldırılarak sağlamlaştırılmıştır. Sağlamlaştırılan örnekler, yüzeye (bozulma katmanlarına) dik olarak kesilmiş ve cama yapıştırılmış, diğer yarısı SEM-EDX analizlerinde kullanılmıştır. Cama yapıştırılan örnekler 1 mm kalınlığında kesilerek, binoküler stereo mikroskop altında, aynı örneklerin inceltilmesi ile hazırlanan ince kesitler ise polarizan mikroskop altında incelenmiştir. Aynı noktalardan ve kavlanma-tozuma ile birlikte yüzey kaybı görülen taş yüzeylerinin çeşitli derinliklerinden alınan toz örneklerde tuz miktarı iletkenlik ile ölçülmüş ve tuz çeşitleri (SO-2 , CO-2 , NO-3, Cl- iyonları) spot testlerle kalitatif olarak 4 3 saptanmıştır. Bu amaçla taş yüzeyindeki kabuktan (“a” harfi ile gösterilmiştir. Örneğin:15a), kabuğun 1-2mm altından (“b” harfi ile gösterilmiştir. Örneğin:15b), kabuğun 5 mm altından (“c” harfi ile gösterilmiştir. Örneğin:15c), ve taşın sağlam kısmından yaklaşık olarak kabuğun 1,5-2 cm altından (“d” harfi ile gösterilmiştir. Örneğin:15d) alınan toz halindeki örnekler üzerinde çalışılmıştır. Ş ekil 2. Numune yerleri Şekil 3. Botter Apartmanı Şekil 4. Botter Apartmanı cephesi malzeme analizi cephesi hasar analizi paftası paftası 4 Tablo 1. Cepheden alınan örnekler ve tanımları 3.3. Analiz Sonuçları Doğal Taşlar 1 numaralı doğal taş örneği yapının bezemesiz kısımlarından alınmıştır. Açık krem- bej renklidir ve yaklaşık 1 mm kalınlığında boyutları ~3 cm’e varan kavkılar içermektedir (Şekil 5). İnce kesitlerde ana yapıyı oluşturan mikro ve makro fosillerin CaCO ’lı bağlayıcı ile bir araya geldikleri görülmektedir (Şekil 6). Taşın toplam 3 boşlukluluğu %20 ve gerçek yoğunluğu 2,71 gr/cm3’tür (Tablo 2). Asit kaybı sonucuna göre ağırlıkça %6 oranında kil içermektedir (Tablo 3). 3 numaralı doğal taş örneği cephedeki yaprak motifli bezemeden alınmıştır. Krem (bazı bloklarda sarımtrak) renklidir. Makroskopik incelemede, boyutları 0,5-1mm arasında değişen kristalize bir yapıda olduğu çıplak gözle algılanabilmektedir (Şekil 7). İnce kesitlerde kalsit kristalleri, mikro fosiller ve tek tük kuvars kristalleri görülmektedir (Şekil 8). Taşın boşlukluluğu %33, gerçek yoğunluğu 2,72 gr/cm3’tür (Tablo 2). Asit kaybı deneyinde taşın %1 oranında kuvars ve kil içerdiği görülmüştür (Tablo 3). 5 0 0,5mm 1mm 1,5mm 0 5mm 10mm 15mm Şekil 5. 1 numaralı doğal taş örneğinin Şekil 6. 1 numaralı taş örneğinin ince kesiti kalın kesitinde görülen kavkılar ve foraminifer fosilleri 0 0,5mm 1mm 1,5mm 0 5mm 10mm 15mm Şekil 7. 3 numaralı doğal taş örneğinin Şekil 8. 3 numaralı taş örneğinin ince kalın kesiti kesiti Görünür Açık Gerçek Num. Yoğunluk-Pb Gözeneklilik-Po Yoğunluk-Pr Toplam no (g/cm3) (%) (g/cm3) Gözeneklilik 1 2,16 17 2,71 20 3 1,82 26 2,72 33 Tablo 2. Gerçek yoğunluk, Görünür Yoğunluk, Toplam ve Açık Gözeneklilik deneyi sonuçları Numune % Filtre kağıdı üzerinde No % CaCO3 Kalan kalan kısmın tanımı 1 Kil 94 6 3 Kuvars, kil 99 1 Tablo 3. Farklı taş örneklerde yapılan asit kaybı analizi sonuçları 6 Hasarlar Gri renkte yüzey kirliliği görülen yüzeyler İri kavkılı kireçtaşlarında bu katmanın kalınlığı taş yüzeyindeki düzensizliklere bağlı olarak 30-250µ arasında değişmektedir. Bu tip taşlarda kirin taşın boşluklarına nüfuz etmediği ancak mikro çatlaklar varsa buralardan içeri sızdığı görülmektedir. (Şekil 5, 9, 10). Mikritik kireçtaşlarında ise yüzeydeki kir tabakasının kalınlığının taş yüzeyindeki düzensizliklere bağlı olarak 50-700µ arasında değiştiği gözlenmiştir. Bazı örneklerde ise kirin taşın boşluklarında ilerleyerek üniform olmamakla birlikte taşın yüzeyinden ~150-2000µ derinliğe kadar indiği görülmektedir (Şekil 11). 0 1mm 2mm 3mm 0 5mm 10mm 15mm Ş ekil 9. 18 numaralı örneğin kalın kesiti, Şekil 10. 18 numaralı örneğin kalın kesiti, kabuk kalınlığı ~150 µ’dur. x30, yüzeydeki karbon birikiminin taşın iç yapısına yüzeydeki mikro çatlaktan girdiği görülmektedir. Şekil 11. 3 numaralı örneğin kalın kesiti, x15, yüzeydeki birikim ~50µ olmakla birlikte, kirliliğin taşın 150-2000 µ derinliğine kadar işlediği 0 3mm görülmektedir. Spot testlerle yapılan kalitatif tuz analizlerine göre gri renkte yüzey kirliliğinin görüldüğü taşlarda tuz miktarı 138-298 µS mertebesinde değişmektedir ve SO-2 4 iyonu bazı örneklerde hiç çıkmazken bazı örneklerde az miktarda çıkmıştır (Tablo 5). Taş yüzeyinin 0,5 cm altındaki bölgede ise tuz içeriği kabuğa oranla yaklaşık olarak üçte bir oranında azalmakta ve örnekler SO-2 iyonu içermemektedirler. Aynı örnekler 4 üzerinde yapılan SEM-EDX analizlerinde de kükürt elementine rastlanmamıştır (Şekil 12, 13, 14). Bunun nedeni bu bölgelerde yüzeylerin yağmur suyu ile yıkanması ve alçıtaşı kabuğun suda çözünerek akmasıdır (Ashurt,1990,156). Örneklerde yapılan SEM analizlerinde Ca elementinin yüzeye yakın noktalarda (yüzey ve 1mm altı) fazla çıktığı görülmektedir. Bunun nedeni olarak, ikincil kalsit oluşumları gösterilebilir (Maravelaki-Kalaitzaki,Biscontin,1998,1703). 7 İletkenlik Numune No Cl- SO-2 CO-2 NO-3 4 3 (µS) B03a + ± - + 256 B03b + - - +++ 91,7 B03c ± - - +++ 71,9 B17a - - - +++ 179,7 B17c ± - - - 38,5 B20 ± ± - + 298 B21 - - - + x B22 + ± - x 138 Distile Su - - - - 1,72 ŞebekeSuyu x x x x 415-473 -: Yok; ±: Var-Yok; +: Var; ++: Fazla var; +++: Çok fazla var ; x:ölçüm yapılamadı Tablo 5. Numunelerdeki suda çözünür tuzların spot testlerle yapılan kalitatif analiz sonuçları Şekil 12. 1 numaralı örneğin yüzeyinde yapılan EDX analizi sonucu Şekil 13. 1 numaralı örneğin kabuğunun 1 mm altında yapılan EDX analizi sonucu 8 Şekil 14. 18 numaralı örneğin kabuğunun 1 mm altında yapılan EDX analizi sonucu Siyah kabuk oluşumları Hava kirliliğine bağlı alçıtaşı kabuk oluşumlarının morfolojileri ile ilgili daha önce yapılan yayınlarda iki tip siyah kabuk oluşumu tanımlanmışlardır (Maravelaki- Kalaitzaki, Biscontin, 1998, 1700; Török, 2003,1187; Siegesmund, Török, 2007, 390): 1. İnce, katmanlar halinde görülen siyah kabuk oluşumu (Laminar black crusts): Bu tip kabuklar genellikle düşey yüzeylerde görülmektedir. Kalınlıkları fazla değildir ve yüzeyleri düzgündür. Bu oluşumun ileriki aşamalarında kabarcıklanma şeklinde kabuk atma ve kavlanma şeklinde bozulma görülür. Botter apartmanı cephesinde düz yüzeylerde kullanılmış olan iri kavkılı kireçtaşlarında görülen siyah kabuk oluşumları genellikle bu kategoriye girmektedir (Şekil 15). 2.Dendritik siyah kabuk oluşumu (Framboidal/Dendritic black crusts): Kalınlıkları birkaç santimetreye varmaktadır ve birikimlerden meydana gelmiş bir yapıya sahiptirler. Genellikle delik-oyuk gibi yağmur ve rüzgardan tamamen korunaklı yerlerde görülmektedir. Bu bölgelerde ileriki aşamalarda kabarcıklanma şeklinde kabuk atma ya da birkaç santimetreye varan tüm kabuğun kitle olarak düşmesi şeklinde bozulma görülür. Botter apartmanı cephesinde bezemeli kısımlarda kullanılmış olan organik kireçtaşlarında görülen siyah kabuk oluşumları bu kategoriye girmektedir (Şekil 16). Şekil 15. Cephede görülen katmanlar Şekil 16. Cephede görülen dendritik h alinde siyah kabuk oluşumu siyah kabuk oluşumu Kalın kesitler üzerinde stereo binoküler mikroskop ve ince kesitler üzerinde polarizan mikroskop ile yapılan incelemelerde iri kavkılı kireçtaşında genellikle yüzeysel ve taşla aderansı yüksek rijid siyah kabuk olduğu ve kabuğun kalınlığının ~100-300 µ arasında olduğu görülmektedir. Mikritik kireçtaşlarında ise kirliliğin yüzeyde ~500µ 9 kalınlığındaki birikimin dışında, kirliliğin taş yüzeyinden ~500-1000µ kadar içeriye doğru taşın boşluklarına girdiği gözlenmiştir. Siyah kabuk oluşumunun bundan sonraki aşamalarında iri kavkılı taşlarda taşın çeşitli noktalarda kabarcıklanma şeklinde kabuk attığı ve daha sonra kabukların 1-3 mm kalınlığında kavlama ya da ince-geniş yüzeyler şeklinde (pullanma) döküldüğü görülmektedir (Şekil 17). Kabuk düştükten sonra çıkan taş yüzeyinde kavlama şeklinde bozulma devam etmektedir. Bezemeli yüzeylerde, dolayısıyla mikritik kireçtaşlarında ise 6-12 mm kalınlığında bir kabuğun taştan ayrıldığı ve altından çıkan taş yüzeyinde kırıntılanma olduğu görülmektedir (Şekil 18). Ş ekil 17. Kabarcıklanma şeklinde Şekil 18. 6-12 mm kalınlığındaki kabuk kabuk atma, ve kavlanma görülen taştan ayrılmaktadır ve altındaki taş taş yüzeyleri yüzeyinde kırıntılanma görülmektedir. Siyah kabuk oluşumu ve siyah kabuk oluşumu ile birlikte kabarcıklanma şeklinde kabuk atma görülen kısımlardan alınan örneklerde (Tablo 6) yapılan iletkenlik testleri kabuktaki tuz miktarının 1600 µS ile 2,16 mS mertebesinde olduğunu ve yüksek oranda SO-2 iyonu içerdiğini göstermiştir. Aynı örneklerde kabuğun ~2mm altında tuz 4 miktarı yarı yarıya düşmektedir (~696-1834 µS) ve SO-2 iyonu içeriği az miktarda 4 çıkmaktadır. Kabuğun 2 cm altından alınan örnekte ise tuz miktarı yüzeyde görülen değerin beşte birine düşmektedir. Numune No Cl- SO-2 CO-2 NO-3 İletkenlik (µS) 4 3 B08a ± ++ - ± 2,13mS B08b ± ++ - ± 1834 B09a + ++ - + 2,16mS B09b - ++ - x 940 B10a ± ++ - x 1607 B10b - + - x 995 B10c - + - - 727 B015a + ± - - 890 B015d ++ ± - + 255 B026a - ++ - ± 1600 B026b - + - - 1170 B029 - ++ - ± 1092 B033 - ++ - ++ 1056 B035a - ++ - + 1666 10
Description: