makaleler Haluk ÇOLAK / Uğurtan ALTUN BİR YAPTIRIM TÜRÜ OLARAK PARA CEZALARININ TEORİ VE UYGULAMADAKİ ANALİZİ Halûk Çolak * Uğurtan Altun ** I. Adlî Para Cezası A. Genel Olarak Suç karşılığı olarak hükümlüden bir paranın alınmasını ve kanu- nun gösterdiği yere tevdi edilmesini, ödenmemesi hâlinde kanunun gösterdiği yaptırımlara çevrilmesini belirleyen cezaya, para cezası de- nilir. Günümüzün modern devletleri, suç oluşturan eylemler karşısın- da suçlunun iki tür hak ve yararına yönelik olarak esas yaptırımlar sistemlerini düzenlemektedir. Bunlardan birisi kişi hürriyeti, diğeri ise malvarlığıdır. Kişinin malvarlığına yönelik bir yaptırım türü olan para cezaları başlangıçta kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların sa- kıncalı taraflarını gidermek amacıyla uygulandığı hâlde, zaman içinde diğer cezaların aksine uygulama alanı genişlemekte olan bir ceza türü olarak görünüm almıştır. Öyle ki, para cezalarının geçtiğimiz yüzyılın son çeyreğinden itibaren, hapis cezalarının uygulanmasını sınırlayan bir etki göstermek suretiyle, cezalar sisteminde oldukça önem kazanan bir ceza türü olduğunu söylemekte yanlış olmayacaktır. Para cezası, eski dönemlerde adam öldürme gibi en ağır suçlar karşılığında da uy- gulanmış ve kefaret anlayışının egemen olduğu yıllarda bu cezanın etki alanı daralarak yerini bedenî cezalara bırakmıştır. Fakat özellikle XX. yüzyılda para cezalarının çok önemli yer tuttuğu ve hatta hürri- * Dr., Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Md. Yrd. ** Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Md. Hâkimi. Çolak Halûk, Güncel Ceza Hukuku ve Yeni Türk Ceza Kanunu, Ankara 2005, s. 138. Önder Ayhan, Ceza Hukuku Genel Hükümler, C. II-III, 2. Baskı, İstanbul 1992, s. 557. TBB Dergisi, Sayı 69, 2007 241 Haluk ÇOLAK / Uğurtan ALTUN makaleler yeti bağlayıcı cezaların yerini almak yönünde geliştiği görülmektedir. XX. Yüzyıldan itibaren para cezalarının önemi çok artmış ve kısa süreli hapis cezalarının sakıncalarını gidermek bakımından bu cezaya olan ihtiyaç, özellikle belirmiştir. Öğretide farklı şekillerde de olsa her yazarın bir para cezası tarifi verdiği görülmüştür. Önder’e göre, para cezası, suç teşkil eden bir fiil nedeniyle, faile karşı toplumun kınama duygusunu belirten, onu maddî yararlarından yoksun bırakmayı amaçlayan, yargı organınca hüküm altına alınan ve kusur ile orantılı olmakla beraber suçlunun ekonomik durumunu da göz önünde tutarak cezada bulunan amaçları gerçekleştirmek için Devlet hazinesine bir miktar paranın ödenmesidir. Dönmezer-Erman’a göre, para cezası, kanunun suç olarak göster- diği bir fiili işleyen kişiye uygulanan ve kanunda yazılı sınırlar arasın- da tayin olunacak ve mahkûm tarafından ödenmemesi hâlinde kanu- nun gösterdiği diğer müeyyidelere çevrilebilen ve kamu gücüne bir para miktarının ödenmesini emreden bir müeyyidedir.5 Erem’e göre, para cezası, kanunda yazılı hadler arasında tayin olu- nacak bir miktar paranın devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir. Donay’a göre, ise para cezası, suç teşkil etsin ya da etmesin bir hu- kuk normunu ihlâl eden kişinin devlete veya kanunda belirtilen baş- ka bir yere, bir zararın tazmini amacını taşımaksızın ödemek zorunda olduğu belirli bir miktar paradır. Bu şekilde verilen tanım, hem kamu para cezalarını, hem de kamusal nitelikte olmayan para cezalarını kap- samaktadır.7 Dönmezer Sulhi/ Erman Sahir, Nazarî ve Tatbiki Ceza Hukuku, Genel Kısım, Cilt II, İstanbul 1997, s. 674. Önder, s. 558. Adı geçen yazar, 647 sayılı Mülga CİK’nın 5. maddesindeki “Para cezası kanunda yazılı hadler arasında tayin olunacak bir miktar paranın Devlet ha- zinesine ödenmesinden ibarettir” şeklindeki tanımın, para cezasının gerçek bir ceza olarak kabul edilmesi sebebiyle bu tanımın eksik olduğu, ceza hukukunun gerçek para cezası ile diğer para cezaları arasındaki farkı belirtmediğini ileri sürmektedir. Bkz., Önder, s. 558. 5 Dönmezer/Erman, s. 680. Erem Faruk, Ceza Hukuku, C. II, 12. Baskı, Ankara 1985, s. 221. 7 Donay Süheyl, Para Cezaları (Para Cezaları), İstanbul 1972, s. 15; Aynı şekilde bkz., Donay Süheyl, “Genel Olarak Para Cezası (Toplum ve Ceza)”, Değişen Toplum ve Ceza Hukuku Karşısında Türk Ceza Kanunu’nun 50 Yılı ve Geleceği Sempozyumu (22–26 Mart 1976), İstanbul 1977, s. 269. 242 TBB Dergisi, Sayı 69, 2007 makaleler Haluk ÇOLAK / Uğurtan ALTUN Centel/Zafer/Çakmut’a göre, para cezası, suç karşılığında yasada yazılı sınırlar arasında belirlenecek bir miktar paranın devlet hazinesi- ne ödenmesinden ibarettir. Özbek’e göre, para cezası, suçlunun mal varlığına yönelik bir yap- tırım olup, işlenen suçun karşılığı olarak yasada öngörülen sınırlar arasında belirlenerek, hükümlüden alınan bir miktar paranın devlet hazinesine ödenmesidir.9 Demirbaş, işlenen suç karşılığı olarak, yargısal bir kararla failin kusuru ve ekonomik durumu ile orantılı olarak hükmedilen paranın devlete ödenmesini, kamu para cezası olarak tanımlamaktadır.10 Soyaslan’a göre, hükümlünün devlete para ödemeye mecbur edil- mesidir. Çınar’a göre, para cezası, suç karşılığı olarak, yasada öngörülen sınırlar arasında belirlenerek, hükümlüden alınan bir miktar paranın yasanın belirlediği yere (devlet hazinesine) ödenmesidir. Bütün tanımlarda para cezalarının ortak niteliği olarak, belli mik- tarda bir paranın devlete ödenmesi hususu karşımıza çıkmaktadır. B. Mukayeseli Hukuk Mukayeseli hukukta, ceza kanunlarında para cezasına yer veril- mektedir. Para cezası da bu kanunlarda ya tek başına, ya da hürriyeti bağlayıcı cezanın yanında ek ceza olarak yer almaktadır. Mukayeseli hukukta para cezaları aslî ve tek olarak genellikle ka- bahatler ve vahim nitelikte sayılmayan suçlar için öngörülmektedir. Bununla beraber taksirli suçlarda da para cezasının tek ceza olarak düzenlendiği hükümler mevcuttur. Örneğin, İsviçre, İtalya, Avustur- ya, Almanya, Yunanistan ve İspanya ceza kanunlarında, bazı kabahat Centel Nur/Zafer Hamide/Çakmut Özlem, Türk Ceza Hukukuna Giriş, 3. Bası, İs- tanbul 2005, s. 574. 9 Özbek, Veli Özer, Yeni Türk Ceza Kanunu’nun Anlamı, İzmir Şerhi, Genel Hükümler, C. 1, 2.Baskı, Ankara 2005, s. 526. 10 Demirbaş, Timur, İnfaz Hukuku, Özellikle Cezaevlerinin Tarihçesi, Uluslararası Bel- gelerle Karşılaştırmalı Olarak Hürriyeti Bağlayıcı Cezaların İnfazı ve Ceza İnfaz Kurumlarının İdaresi, Ankara 2003, s. 77. Soyaslan, Doğan, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 3.Baskı, Ankara, 2005, s. 564. Çınar, Ali Rıza, Türk Ceza Hukukunda Cezalar, Ankara 2005, s. 74. Donay, (Para Cezaları), s. 53; Donay (Toplum ve Ceza), s. 269. TBB Dergisi, Sayı 69, 2007 243 Haluk ÇOLAK / Uğurtan ALTUN makaleler eylemlerinde para cezasının tek ceza olarak hükme bağlandığı görül- mektedir. Yine, taksirli suçlarda para cezasının tek başına uygulandığı sisteme İsviçre’de rastlanmaktadır. Ayrıca, bazı cürüm ve cünhalarda para cezasının tek başına bulunduğu hükümler vahim sayılmayan ni- telikteki ihlâller için söz konusu olmaktadır. Para cezasının aslî ve tek ceza olarak yer aldığı hükümlerde, bu cezanın tek başına hükmedilmesi dışında, hapis veya para cezasının seçiminin hâkime bırakılması hâlinde, yani seçimlik olarak da ortaya çıkmaktadır. Mukayeseli hukukta para cezasının hürriyeti bağlayıcı ceza ile seçimlik olarak en sık rastlanan şekli taksirli suçlarda ve kaba- hatlerde söz konusu olmaktadır. Örneğin, İsviçre, İtalya, Yunanistan, Avusturya ve Almanya ceza kanunlarında bazı para cezaları bu şekil- de düzenlenmiştir. Ayrıca, İsviçre, İtalya, Avusturya ve Almanya’da bazı cürüm ve cünhalarda para cezasının aslî ve fakat seçimlik ceza olarak bulunması, vahim sayılmayan nitelikteki ihlâllerde söz konusu olmaktadır.15 Mukayeseli hukukta para cezaları, genel olarak hapis cezası ile birlikte bulunmaktadır ve hem hapis, hem de para cezasına birlikte hükmedilmektedir. Ancak bu durumda da para cezası aslî ceza olarak kalmaktadır. Hapis cezasını daha etkili kılmak için kanunlarda bu şe- kilde düzenlendiği ileri sürülen para cezaları genel olarak cürüm ve cünhalarda uygulama kabiliyeti bulmaktadır. Özellikle, cünhalarda Fransız Ceza Kanunu’nda ve cürümlerde Alman, İtalyan, Yunan ka- nunları gibi, Kara Avrupa’sı ceza kanunlarında para cezaları bu şekil- de düzenlenmiştir. Bazı kanunlarda, belirli şartların bulunması halinde suçun kar- şılığı olarak para cezası öngörülmüş olsa dahi, aslî cezanın yanında para cezasının hâkim tarafından eklenebileceği öngörülmektedir. Para cezasının bu şekilde ek ceza olarak gözükmesi, özellikle kazanç hırsı ile işlenen suçların düzenlendiği, İsviçre, Almanya, İtalya ve Yunan kanunlarında ki bazı maddelerde göze çarpmaktadır. Bunun dışında, Almanya, İsviçre gibi bazı ülkelerin ceza kanunlarında, suçun aslî yap- tırımı para cezası olmakla beraber, bu cezanın para cezasına çevrilebi- leceği öngörülmüştür.17 Donay, (Toplum ve Ceza), s. 270; Donay (Para Cezaları), s. 53-54. 15 Donay, (Toplum ve Ceza), s. 271; Donay, (Para Cezaları), s. 54-55. Donay, (Toplum ve Ceza), s. 271; Donay, (Para Cezaları), s. 55-56. 17 Donay, (Toplum ve Ceza), s. 271-272; Donay, (Para Cezaları), s. 56. 244 TBB Dergisi, Sayı 69, 2007 makaleler Haluk ÇOLAK / Uğurtan ALTUN C. Hukukî Niteliği Para cezalarının hürriyeti bağlayıcı cezaların yanında nitelik bakı- mından bazı farklar gösterdiği bir gerçektir. Bu ceza, hürriyeti bağla- yıcı cezalarda olduğu gibi, kişiye sıkı bağlı olan ve hak ve yararlarına yönelik bir ceza türü değildir. Para cezası kişinin daima yerine koyma- sı mümkün hak ve yararlarına, yani malına yönelik olarak uygulanan bir yaptırım türüdür. Bu özelliği nedeniyle de, para cezasının hukukî niteliği hakkında değişik görüşlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Gerçekten, ölüm cezası veya hürriyeti bağlayıcı cezalar, suçlu dışın- da bir başka kişi hakkında uygulanamaz. Buna karşın, para cezasının üçüncü bir şahıs tarafından ödenmesi mümkündür. Bazı yazarlar para cezasının bu özelliği nedeniyle, suçluya bağlı kişisel bir ceza olmadığı fikrini ileri sürmüşler ve suçluya değil mala karşı uygulanan bir ceza olduğunu açıklamışlardır. Bu kapsamda, para cezalarının “borç teo- risi” görüşü ile açıklanmasına gayret gösterildiği görülmüştür. Soru- nu borç teorisi ile çözmek isteyenler iki kısma ayrılmıştır. Birinci grup yazarlar, para cezasını, Devletin suçludan özel hukuk ilişkisi içinde beliren bir talep hakkı olarak görürler. Diğer bir grup ise, bu ilişkinin bir kamu ilişkisi olduğunu ve talep hakkının bu ilişkiden doğduğunu savunurlar. Bu görüşler kabul görmemiştir. Doktrinde baskın görüş olan “ceza teorisi”ne göre, para cezası tam anlamıyla bir devlet yaptırımıdır ve hâkim tarafından tayin edilen bir miktar paranın borçlunun mal varlığından alınmasını gerektirir.19 Bu teori gereğince, para cezasının hapis cezasına çevrilmesinin mümkün olması ve sanığın ölümü hâlinde terekeden tahsil edilmesinin mümkün bulunmaması sebebiyle, para cezası gerçek anlamda bir ceza hukuku yaptırımıdır. Malî bir zararı olmasa bile, devlet suçtan zarar gören olarak para cezası verebilmekte ve bunun tahsili yoluna gidebilmek- tedir. Devlet açısından önemli olan, verilen para cezası ile suçlunun malvarlığında bir azalmanın gerçekleştirilmesinin sağlanmasıdır. Para cezasının tahsili Devlet için bir kazancın doğması sonucunu doğursa bile, bu netice bir araç değildir. Sanığın herhangi bir sebeple devletten alacağının bulunması hâlinde, para cezası ile takas edilmesi söz konu- su olamaz. Öte yandan, zamanaşımı açısından da para cezaları ceza hukukunda hükme bağlanan zamanaşımı kurallarına bağlı olup, me- Artuk, Mehmet Emin/Gökcen Ahmet/Yenidünya Ahmet Caner, Ceza Hukuku Ge- nel Hükümler II, Yaptırım Hukuku, Ankara 2003, s. 117; Donay, (Para Cezaları), s. 69; Önder, s. 558. 19 Donay (Para Cezaları), s. 70; Artuk /Gökcen/Yenidünya, s. 118. TBB Dergisi, Sayı 69, 2007 245 Haluk ÇOLAK / Uğurtan ALTUN makaleler denî hukuk kurallarına tâbi değildir. Bu nedenlerle, para cezası gerçek anlamda bir cezadır.20 Para cezasının devlet ile hükümlü arasında karşılıklı yükümlü- lükler oluşturan teknik anlamda bir ceza olduğu öğretide çoğunluk tarafından kabul edilmiştir. Bu nedenle, tüm cezalar için değişmeyen özellikler, para cezaları için de geçerli olacaktır. Örneğin, cezanın ka- nunîliği, cezanın kişiselliği ve cezanın eşitliği gibi genel ceza ilkeleri para cezaları hakkında da uygulanır. Para cezaları şahsîlik kuralı gereğince, mahkûmun ölümü hâlinde, mirasçılardan istenemez (TCK m. 64/2, Mülga TCK m. 96). D. Para Cezalarının Lehinde ve Aleyhinde Görüşler 1. Lehinde görüşler Cezanın hedeflediği amaçları, para cezalarının uygun bir biçimde karşıladığı ileri sürülmüştür. Bu kapsamda, cezalarda bulunması gere- ken nitelikler bakımından para cezalarının genellikle üstün imkânlar gösterdiğini söylemek gerekir. Para cezalarının lehinde görüş bildiren yazarlara göre: a. Para cezaları ahlâkîdir. XX. yüzyılın başlarında kısa süreli hür- riyeti bağlayıcı cezalar bakımından özel bir fonksiyonu gerçekleştir- mesi düşünülen para cezaları, suç politikası çerçevesini aşarak, kanun koyucuların vazgeçemeyecekleri bir ceza türü olmuş, orta ağırlıktaki suçlar için de tek başına hükmedilebilen ceza niteliğini kazanmıştır. b. Para cezalarının derecelendirilme, bölünebilme ve geri alınabil- me kabiliyeti vardır. Bölünebilir olmaları nedeniyle de, fiilin ağırlığına ve failin sorumluluk derecesine ve ekonomik durumuna göre suçluya uyma olanağına sahiptir. c. Sonuçları itibariyle tamir edilebilirler, yani adlî hata hâlinde ger- çekleşmiş bulunan kötü sonuçların yok edilmesi kolaylıkla mümkün olur. 20 Donay, (Para Cezaları), s. 69-70; Artuk/Gökcen/Yenidünya, s. 118; Önder, s. 559. Denizhan, Hüseyin, Adlî Para Cezaları, AD. Yıl: 97, Mayıs 2006, S. 25, s. 90. Artuk/Gökcen/Yenidünya, s. 121 vd; Donay, (Para Cezaları), s. 39 vd; Dönmezer/ Erman, C. II, s. 675; Erem, s. 216; Önder, s. 559-560; Centel/Zafer/Çakmut, s. 574; Soyaslan, s. 565; Özbek, s. 526; Demirbaş, s. 78; Öztürk, Bahri/Erdem, Mustafa Ru- han, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Emniyet Tedbirleri Hukuku, 8. Baskı, Ankara 2005, s. 294; Karagülmez, Ali, Gün Para Cezası Sistemi (Gün Para), Ankara 2005, s. 24-25; Yılmaz, Zekeriya, Türk Ceza Kanunu ve Kabahatler Kanunu, Ankara 2005, s. 38. 246 TBB Dergisi, Sayı 69, 2007 makaleler Haluk ÇOLAK / Uğurtan ALTUN d. Etkilidirler ve suçun tekerrürü dolayısıyla tekrar hükmedilmesi hâlinde, hürriyeti bağlayıcı cezalar bakımından olduğu gibi suçlunun cezaya alışması ve böylece cezanın korkutucu değerini kaybetmesi sonucunu doğurmazlar. Bu nedenle, hapis cezalarının itiyat hâlini al- ması mümkünken, para cezalarında bu noktaya rastlanmaz. Ayrıca, hırs ve tamah sonucu işlenen vergi kaçakçılığı gibi suçlarda, yakala- nıldığı takdirde hükmedilecek para cezasının, elde edilmesi düşünü- len çıkardan çok fazla malî bir zararı doğuracağı korkusu, suç işlemek isteğinde bulunanları ihtiyatlı davranmaya iten kuvvetli bir psikolojik etki oluşturabilir. Para cezasını ödeme zorunluluğu, suçluyu daha çok çalışmaya ve daha tutumlu davranmaya sevk eder. e. Para cezaları devlete gelir temin ettiği hâlde, diğer cezaların in- fazı masraf doğurur. Bu nedenle, para cezasının infazı hürriyeti bağ- layıcı cezalarda olduğu gibi, vergi yükümlülerine ekonomik bir külfet yüklemediği gibi, aksine yükünü azaltır. f. Bölünebilir olması ve hâkime geniş bir takdir yetkisi vermesi ne- deniyle para cezaları, cezaların bireyselleştirilmesi yönünden, en geniş olanak sağlayan yaptırımlardır. Bu kapsamda, hükümlüyü işinden, aile çevresinden ve toplumdan uzaklaştırmayan bir ceza türü oldu- ğundan toplumsal bir yıkımda meydana getirmez. Yani sanığın sosyal durumu ile ekonomik faaliyetleri bozulmamış olur. g. Para cezaları “müşterek hapis” gibi kargaşalık çıkmasına elverişli, “hücre hapsi” gibi tahrip edici nitelikte değildir. h. Para cezaları kazanç gayesiyle işlenen suçlarda, hapis cezalarına oranla daha uygun bir cezadır. Bu gaye ile işlenen suçlarda, cezanın miktarının tespiti mümkündür. ı. Para cezası yerine, hapis cezasının sadece suçluya zarar verdiği düşünülemez. Devlet bu suretle kişinin emeğinden, dolayısıyla geli- rinden yoksun kalmış olmaktadır. j. Ceza infaz kurumlarından kaynaklanan olumsuz etkileri önleye- bilme niteliğine sahiptir. Bu durum özellikle kısa süreli hapis cezaları açısından söz konusudur. Gerçekten de, kısa süreli hapis cezalarına mahkûm olmuş bir kişiyi cezaevine göndermenin sakıncalarının ba- şında, hükümlünün cezaevinin olumsuz koşullarından etkilenmesi gelmektedir. İşte para cezası, kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların sakıncalarını yok etme bakımından uygun bir müeyyide türüdür. k. Toplumdaki ekonomik gelişme, paranın yaşamdaki önemi, para cezalarının etkili olması sonucunu doğurmuştur. TBB Dergisi, Sayı 69, 2007 247 Haluk ÇOLAK / Uğurtan ALTUN makaleler 2. Aleyhinde görüşler Para cezalarının aleyhinde görüş bildiren yazarlara göre: a. Para cezası tek başına verildiği taktirde, toplumda suçlunun onurunu kıran ve cezada bulunması gerekli ahlâkî niteliklerden yok- sun bir ceza türü olarak kabul edilir. b. Hürriyeti bağlayıcı cezalarda mevcut bulunan, cezanın genel önleme etkisi para cezalarında bulunmaz. c. Cezaların kanunîliği ilkesi gereğince, kanunlarda belirli suçlar karşılığında eşit miktarda hükmedilen para cezalarının, zengin ve fa- kir suçlu üzerinde yarattığı etki farklıdır. Çünkü, mahrumiyetin doğu- racağı bu azap suçluların servetine göre değişir. Bu ceza, fakir suçluyu etkilemesine rağmen, zengin suçlunun para cezasını ödemek suretiyle cezayı her zaman bertaraf etme olanağı vardır. Hatta kimi zaman öde- me yeteneği olmayan, basit nitelikteki suçların faillerini bile caydırıcı özelliği bulunmamaktadır. Bu durum, cezanın suçlulara aynı etkiyi göstermesi ilkesine ters düşmektedir. d. Para cezası, cezaların içinde en az şahsî olanıdır. Bilindiği gibi, iyi bir cezanın önemli ve başta gelen niteliği, suçla ilgisi olmayan kişi- ler üzerinde bir etki yapmamasıdır. Oysa para cezasının ödenmesi ne- deniyle aile mal varlığında bir eksilme olacağından, bu durum sadece hükümlü üzerinde değil, onun ailesi ve özellikle çocukları üzerinde de etki yaratacaktır. Bu sebeple, para cezasının kişisellik özelliğinden söz edilebilmesi mümkün değildir. Para cezasının bu geniş etkisi, hapis cezasından da fazladır. e. Bu ceza tespit edilirken suçlunun ekonomik durumu ne kadar dikkate alınırsa alınsın, tam anlamda bir denge kurulamaz. Ayrıca, para cezasının takside bağlanmış olması hâlinde, taksit süresi içinde suçlunun ekonomik durumu bozulmuş ve cezayı ödeyemeyecek bir duruma düşmüş olabilir. f. Diğer cezaların infazı, devletin iradesine bağlıdır ve devlet bu cezaları infaz edip etmemekte tek söz sahibidir. Oysa para cezalarının infazı daha çok suçlunun iradesine ve ekonomik durumuna bağlıdır. g. Para cezası ödenmezse, hürriyeti bağlayıcı cezaya çevrilmekte- dir. Bu özellik ise, para cezalarının aleyhinde ileri sürülen bir sebep Donay, (Para Cezaları), s. 46 vd.; Dönmezer/Erman, C. II, s. 675-676; Erem, s. 216- 217; Önder, s. 560-561; Artuk/Gökcen/Yenidünya, s. 123 vd; Centel/Zafer/Çak- mut, s. 574; Soyaslan, s. 566; Özbek, s. 526; Demirbaş, s. 78-79; Karagülmez, (Gün Para), s. 24-25. 248 TBB Dergisi, Sayı 69, 2007 makaleler Haluk ÇOLAK / Uğurtan ALTUN oluşturur. Gerçekten de, cezayı ödemeyen fakir bir kişi hakkında, para cezasının hürriyeti bağlayıcı cezaya çevrilmesini kabul eden sistemler- de, kişilerin ekonomik durumlarındaki farklılık nedeniyle aynı suçtan dolayı farklı cezalara çarptırılmaları gibi bir sonuç doğurur. Bu durum ise, kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılık teşkil eder. Bunun önüne geçilmesi için, hürriyeti bağlayıcı cezaya çevrilmeden hükümlünün çalıştırılması yoluna gidilerek tahsil edilebileceği ileri sürülmüşse de, bu yolun başarılı olduğu ileri sürülemez. h. Para cezasının üçüncü bir kişi tarafından da ödenebilmesinin mümkün olması, cezanın etkisini azaltır. Bilindiği gibi, cezanın amaç- larından birisi de suçluya, toplum kurallarına aykırı hareket etmenin onun için bir yaptırımı gerektirdiğinin gösterilmesidir. İşte para cezası- nın fail dışında, bir üçüncü kişi tarafından da ödenebilmesi nedeniyle, onun bu etkiden kurtulması sonucunu doğurur. Bu durum, enflasyon nedeniyle para cezalarının yetersiz kalması durumunda da kendisini gösterir. ı. Para değerindeki düşüşler bu cezaların etkinliğini azaltır. j. Devlet tarafından para cezaları konulurken, bundan elde edile- cek gelir beklentisinin etkisine ve böylece suçlulardan, gelir sağlamak gibi uygunsuz bir durum içine düşülmesi mümkündür. k. Para cezalarında kesinlik yoktur. Hâkim, para cezasına mah- kûm ettiği kişiden bunun tahsil edilebileceği konusunda her zaman emin değildir. l. Para cezalarına hüküm giyenlerin çoğunun bu cezayı ödemedik- leri ve bu nedenle infazının da güç olduğu bilinmektedir. 3. Görüşlerin değerlendirilmesi Para cezalarının mahiyeti ile ilgili olarak öğretideki görüşler, bu cezanın sakıncalarını giderici hükümlerin yeni kanunlara eklenmesi ile olumlu sahaya intikal etmiştir. Bu hükümler arasında şunlara rast- lanmaktadır: a. Cezanın alt ve üst sınırları arasında büyük bir açıklık bırakmak suretiyle hâkime takdir hakkı tanımak. b. Kazanç hırsı ile işlenen suçlarda para cezalarına had tanımamak veya çok yüksek had tanımak. Erem, s. 217. TBB Dergisi, Sayı 69, 2007 249 Haluk ÇOLAK / Uğurtan ALTUN makaleler c. Bu cezaya hükmederken hâkimin, suçlunun ekonomik durumu- nu dikkate almasını zorunlu tutmak. d. Sanığa para cezasını ödemede, taksitle ödeme veya belli bir süre sonunda ödeme şeklinde, kolaylıklar sağlamak. II. Para Cezasına İlişkin Sistemler Para cezaları sisteminde ilk sorun, bu cezanın miktar itibarıyla suçlunun durumuna uydurulmasıdır. Bu konuda çağdaş hukuk sis- temlerinde iki ana eğilim görülmektedir:25 - Hâkimin para cezasının takdiri hususundaki yetkisini genişleten hükümler koymak. - Para cezasının, suçlunun ekonomik durumu ile orantılı olarak tespitini mümkün kılacak oranları tespit etmek, yahut gün para ceza- ları sistemini kabul etmek. Günümüzde para cezalarının belirlenmesinde “klasik sistem” ve “gün para cezası sistemi” bulunmaktadır. A. Klasik Para Cezası Sistemi Mülga 765 sayılı TCK’da kabul edilen klasik sistem değişik şekil- lerde uygulanmıştır. Bu sistemde hâkim, kanun tarafından belirlenen sınırlar içerisinde belirli bir miktarı “para cezası” olarak saptayabilir. Mülga 765 sayılı TCK’nın sisteminde, suçların “cürüm” ve “kaba- hat” olarak ayırıma tâbi tutulmasına paralel olarak, para cezalarında da “ağır para cezası” ve “hafif para cezası” şeklinde ikili ayrıma gidil- mekteydi. Cürümler için “ağır para cezası”, kabahatler için ise “hafif para cezası” öngörülmüştü (Mülga 765 sayılı TCK, m. 11). Eski sistem- de, kanunda belirlenmiş olan ceza miktarları dikkate alınmadığı gibi, bu miktarlarda gerçekleştirilen değişiklikler de kabahat cinsinden bir suçu cürüm veya cürüm cinsinden bir suçu kabahat olarak tanımlama- ya imkân tanımamaktaydı. Her ne kadar 765 sayılı kanunda ağır veya hafif para cezalarının genel olarak alt ve üst sınırları belirlenmiş ise de, (ağır para cezası için m. 19, hafif para cezası için m. 24); kabahat türünden bir suç için öngö- rülmüş olan “hafif para cezası”nın miktarı, cürüm için öngörülmüş olan “ağır para cezası”na göre daha fazla olabilmekteydi. 25 Dönmezer/Erman, C. II, s. 677. Özgenç, İzzet, Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Genel Hükümler, 3. Bası, Ankara 2006, s. 250 TBB Dergisi, Sayı 69, 2007
Description: