ALEVİLİKTE TOPLUMSAL KURUMLAR VE İKTİDAR Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınlan Tezler Dizisi ■ İ l i l İTİ i i f r l İ J AYHAN YALÇINKAYA ALEVİLİKTE TOPLUMSAL KURUMLAR VE İKTİDAR MÜLKİYELİLER BİRLİĞİ VAKFI YAYINLARI: 17 © Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınları No: 17 Konur Sokak No: 1 06640 Kızılay - ANKARA Tel: (0.312) 417 80 98 - (0.312) 418 55 72 Faks: (0.312) 418 82 98 Ankara, 1996 Kapak Tasarımı: İMGE AJANS - Tel: (0.312)419 46 10 ISBN 975 - 7400 - 05 - X Baskı: ÖZKAN MATBAACILIK LTD. ŞTİ. - ANKARA Tel: (0.312) 229 59 74 Bu çalışma, 1993-1994 öğretim yılında Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Anabilim Dalı (Siyaset Bilimi) Programında, Alevilikte Toplumsal Kurumlar ve Öznenin Siyasal Belirişi adıyla yüksek lisans tezi olarak hazırlanmış ve A.Ü.S.B.F. öğretim üyelerinden Prof. Dr. M. Ali Ağaoğulları ve Prof. Dr. Taner Timur ile A.Ü.D.T.C.F. öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Atila Erden’den oluşan jüri tarafından 95 puan ile değerlendirilerek, yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir. İÇİNDEKİLER SUNUŞ....................................................................................................vii ÖNSÖZ.....................................................................................................xi GÎRİŞ........................................................................................................1 I. BÖLÜM ALEVİLİK ÜSTÜNE GENEL BİR ÇERÇEVE 1. TARİHSEL TEMELLERİ VE NİTELİĞİ.............................11 1.1. Olgunun Tanımlanması ve Sınırları..............................11 1.2. İslam Dışı Kültürler ve Alevilik....................................17 1.3. Aleviliğin Heterodoks Niteliği ve Günümüzdeki Anlamı.....................................................26 2. HZ. ALİ MERKEZLİ EVREN TASARIMI VE ALEVİLİK....................................................................................32 2.1. Tarihsel Olarak Hz. Ali ve Toplumsal İktidara Yaklaşımı..........................................................................34 2.2. Söylencenin Ali’si...........................................................40 2.3. Hz. Ali’nin Öğretideki Yeri.........................................45 2.4. Kerbela Olayı ve Hz. Hüseyin’e Bağlılık....................51 v II. BÖLÜM ALEVİLİKTE TOPLUMSAL KURUMLAR 1. ALEVÎ AİLENİN KURULUŞU VE ÖZELLİKLERİ..........60 2. MUSAHİPLİK: KURULUŞU VE ANLAMI.........................67 3. CEM: TOPLUMSAL ANLAMI VE ÖZELLİKLERİ..........74 4. DAR VE DÜŞKÜNLÜK............................................................84 5. TOPLUMSAL BİR KURUM OLARAK DEDELİK...........92 III. BÖLÜM ALEVİ KİMLİĞİ, İKTİDAR VE DEVLET 1. ALEVİ KİMLİĞİNİN NİTELİĞİ............................................99 1.1. Dört Kapı, Kırk Makam.................................................99 1.2. Aşk: Hakikate Götüren Yol........................................106 13. Enel-Hakk........................................................................113 1.3.1. Hallac-ı Mansur ve Enel-Hakk..............................117 1.3.2. Nesimi, Şeyh Bedreddin ve Enel-Hakk...............122 1.3.3. Yeni-Platonculuk, Arabi ve Enel-Hakk...............126 1.3.4. Alevi ve Enel-Hakk..................................................129 2. ALEVİ KİMLİĞİ VE İKTİDAR............................................132 3. ALEVİLER VE DEVLET......................................................145 3.1. Osmanlı Devleti ve Aleviler........................................146 3.2. Kurtuluş Savaşı, M. Kemal ve Aleviler....................152 4. ALEVİLİK VE DEVLET........................................................158 5. GÜNÜMÜZ ALEVİLİĞİ VE SİYASAL İKTİDAR..........178 5.1. Alevilik ve Laiklik.........................................................181 5.2. Yeni Siyasal Yönelimler...............................................190 SONUÇ.................................................................................................197 EK: ALEVİLİK BİR ... NEDİR?....................................................203 BİBLİYOGRAFYA...........................................................................216 SUNUŞ Toplumun hızla değiştiği ve bunun yarattığı sarsıntı içinde toplumsal değerlerin ve inanç sistemlerinin erozyona uğradığı bir dönemde yaşıyoruz. Bizleri, hayat görüşlerimizi her yönüyle sor gulamak zorunda bırakan yepyeni veriler karşısındayız. Kemalist- ler, İslamcılar, marksistler, milliyetçiler vb... kısaca tüm fikir ve inanç kümeleri artık geleneksel söylemlerinin yeni duruma tama men uygun olduğunu iddia edemiyorlar. Her zaman köklü bir de ğişiklik söz konusu olmasa bile, yerine göre bir revizyon yerine göre de bir yenilenme ve adaptasyon ihtiyacı içinde kıvranıyorlar. Eski oyun bozuldu, kartlar yeniden dağıtıldı. Aleviler de bu dönüşümden nasiplerini aldılar mı? Alevi mi dediniz? Peki ama Aleviler kimdir? Alevilik nedir? Gerçekten yakın zamanlara kadar Alevilik, alevi olmayanlar için, çoğu kez yanlış ve kasıtlı önyargılarla dolu bir inanç demeti, bir çeşit “mezhep”di. Çocukluk yıllarımı geçirdiğim Sivas’ta, kü çücük beyinlerimize sokuşturulan bu tür ön yargılarla “kızılbaş” arkadaşlarımıza nasıl takıldığımızı canlı bir şekilde anımsıyo rum. Rejimin Sünnileri, Sünnilerin de Alevileri baskı altına al maya çalıştığı bir ortamda yaşıyorduk. 1960’lı yılların çalkantılı siyasal atmosferinde ise, onlara, belki de pek gönüllü olmadıkları bir politik misyon verildi. Kimi zaman sosyalistlerin kimi zaman kemal istlerin, hatta bazan da “öz vii Türkler” olarak milliyetçilerin bir branşı, yerine göre yobazlara, sömürücülere ya da kozmopolitlere karşı kullanılacak bir kalkanı olarak görüldüler. Aslında inanç sistemleri yer yer bu işlevlerin bir kısmıyla paralellikler taşıyordu, fakat unutturulan bir nokta vardı: Aleviler Aleviydiler. Belki biraz da bunu göstermek için bir ara kendi partilerini de kurdular. Fakat arkadan 1980 darbesi geldi ve ülkedeki tüm fikir akımlarını kendi ilkelliğinin ve görgüsüzlüğü nün potasında eritmeye çalıştı. Ve bugün herkesin pisliklerini teş hir yarışına girmiş olduğu bir neo-liberal akımdan başka hepsini eritti de! Bu hengame içinde Alevilik de öldü mü? Ayhan Yalçınkaya, burada sunmaktan zevk duyduğum Alevilikle ilgili araştırmasında sorunun bu kadar basit olmadığını ortaya koyuyor ve önce geliş melerin toplumsal çerçevesini çiziyor. Aslında daha 1960’larm sosyal hareketliliği Alevilerin epeyce kapalı ve kendilerine yeten dünyalarını sarsmış ve onları yepyeni bir durumla karşı karşıya bırakmıştı. Köyden kente, bazan da da ha uzak diyarlara göçen Aleviler, kendilerini, herzaman hasım sa yılmasa bile pek sempatik de görünmeyen bir çevreyle kuşatılmış buldular. Artık bu çevrede yaşamak, bu çevrede düşünmek, bu çevrede kendilerini yenilemek ve kabul ettirmek zorundaydılar. Bu ortamda geleneksel kurumlar, cem evleri, dedelik ve musahiplik bağlan eskisi kadar etkin değildiler ve giderek daha da zayıfladı lar. Buna karşılık, kimilerinin “modernleşme” dediği bu süreç içinde yeni bir Alevi tipi, “modern Alevi” doğdu ve “Alevi kimli ğini kendine uygun biçimde, yeniden şekillendirmeye başladı.” Yalçınkaya on sene önce epeyce yaygın olan bir söylem para lelinde, Aleviliğin toplumsal kurumlanılın hayatiyetini kaybettiği inancını taşıyor. Fakat bunu bir çağdaşlaşma, bir modemizm ge reği olarak olumlu bir biçimde yorumlayanlara da hiç katılmıyor. Temel sorun Aleviliğin anlamı hakkında bir sorgulamadan kay naklanıyor. Gerçekten Alevilik nedir? Yazarımız sorularını, dini dışlayan bir şekilde, “bir ahlak mı, bir teosofi mi, yoksa karma bir inanç sistemi mi?” diye sıralıyor. viii Bu bağlamda, Alevilik konusunda araştırmalarıyla tanınan I. Me- likoff’un “Anadolu’ya özgü bir din” olduğu iddiasına da katılmı yor; özgün bir biçimde ve kesin bir dille konuşuyor: “Aleviliğin tcosofik bir ahlak sistemi olduğunu iddia ediyorum.” Fakat şunu da eklemeyi gerekli görüyor: “Alevi öğretisi tek bir odak tarafın dan, bütüncül olarak ortaya konmuş teosofik bir öğreti değildir.” Yalçınkaya’nm Alevilikte dinin temel arayışları olan varlık ve yaradılış sorunlarının bulunmaması savı, ahlak-din farkını yi ne Alevilikte bulamadığı “günah” kavramına indirgemesi ve Kur’- an’ı “bir ahlâki kılavuz” olarak değerlendirmesi herhalde Aleviler arasında tartışılacaktır. Biz ise incelemenin en ilginç yönünü, ya zarın “Alevi özne”yi sürekli -adeta ontolojik- bir muhalefet mih rakı olarak ele almasında bulduk. Bu muhalefet her türlü iktidara ve herşeyden önce “yabancı ve öteki” sayılan Devlet’e -daha doğ rusu evrensellik potansiyeli içinde Devletler’e- karşı yöneliyor. “Alevi özne” iktidarı reddediyor, fakat bu ölçüde kendi de bir ikti-® dar oluşturuyor, çünkü ilke olarak “verili iktidara karşı bir iktidarı reddetmiyor.” Bu mantık zinciri yazarı Aleviliğin modemizmle he saplaşmasını değerlendirmeye götürüyor. Yalçmkaya’ya göre, “Alevilik, modemizmin üzerinde yüksel diği değişken ve göreceli değer ve ilkeler yerine mutlak, değişme yen ilkeler öngörür.” “Değişken ve göreceli ilkeler” modernizm- acn çok postmodernizmin değerleri değil midirler? Yazarı daha çok ilgilendiren husus, toplumsal değişimin Aleviliği “arkaikleş tiren sonuçlarıdır. Buna karşı Yalçınkaya’nın arayışı, kaynaklar dan kopmadan, Aleviliğin “eşitlik eksenleri”ni göz ardı etmeden yeni bir söylem geliştirmek ya da bu yöndeki çabalara katkıda bu lunmaktır. Bu konuda yazarın müstakbel çalışmalarını ilgi ile iz leyeceğiz. Bu çalışmada göze çarpan, yazarın iki eğiliminin bir kontrpuvan düzeni içinde bütünleşmesidir. Araştırıcı-yazar bilgi leri, verileri topluyor, dikkatimize sunuyor, çözümlüyor; militan (misyoner?) Yalçmkaya kavga veriyor, “doğru”yu arıyor, bazı hal lerde de buluyor ve telkin ediyor. Yaşadığımız dönemin ve ülkenin özelliklerine uygun, kimlik ix
Description: