ebook img

Avrupa le Asya Arasında Önemli Bir Geçiş Noktası Gelibolu'da Tarîkatlar ve Tekkeler PDF

60 Pages·2007·0.51 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Avrupa le Asya Arasında Önemli Bir Geçiş Noktası Gelibolu'da Tarîkatlar ve Tekkeler

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 251 Avrupa İle Asya Arasında Önemli Bir Geçiş Noktası Gelibolu’da Tarîkatlar ve Tekkeler Orders And Dervish Lodges In Gallipoli In The Cross Road Of Europe And Asia ∗ Selami ŞİMŞEK ÖZET Eski çağlardan beri Avrupa ile Asya arasında önemli bir güzergâh noktası durumundaki Gelibolu ve çevresinde pek çok sûfî, tasavvufî kuruluş ve tekke faaliyet göstermiş olup, bu faaliyetler neticesinde ortaya oldukça zengin bir tasavvufî kültür ve literatürü çıkmıştır. Halvetîlik, Mevlevîlik, Bayrâmîlik, Celvetîlik, Kâdirîlik, Rifâîlik, Nakşibendîlik, Sa‘dîlik ve Bektâşîlik bu bölgede faaliyetlerine rastlanan belli başlı tarîkatlardır. Bu tarîkatlara mensup pek çok şâir ve yazar yetiştiği gibi, başta Ahmed Bîcân ve Yazıcızâde Mehmed olmak üzere, Câhidî Ahmed Efendi, Şeyh Mehmed Dâğî, Ağazâde Mehmed Hakîkî Dede, Mustafa Dâniş Dede, Burhâneddin Dede gibi Gelibolu Türk halk kültürü içerisinde önemli bir yere sahip olan şahsiyetler de vardır. • ANAHTAR KELİMELER Gelibolu, Tasavvuf, Tarîkat, Tekke. • ABSTRACT Since old centuries many sufis, orders and dervish lodges had an important role in shaping Turkish mystic culture of Gallipoli and its province.in the cross road of Europe and Asia. Halvetiye, Mevlevi, Bayramiye, Jilwatiyya, Kadiriye, Rufaiyah, Nakshibendi, Sadiye and Bektashiism are main orders which did activities in Gallipoli and its province. This orders related to very very poets and writer, grow up like, head Ahmed Bican and Yazıcızade Mehmed become, like Cahidi Ahmed Efendi, Şeyh Mehmed Daği, Ağazade Mehmed Hakiki Dede, Mus- tafa Daniş Dede, Burhaneddin Dede in inside of Gelibolu Turkish people culture important one eat owner one personality • KEY WORDS Gallipoli, Sufism, Order, Dervish Lodge. ∗ Dr. Araştırmacı-Yazar, Erzurum. 252 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ (cid:1) Giriş Eski çağlardan beri Avrupa ile Asya arasında önemli bir güzergâh noktası durumundaki Gelibolu, aynı adı taşıyan yarımadanın kuzeydoğu kesiminde Çanakkale Boğazı’nın kuzey giriş kısmında, denize doğru uzanan bir yüksekli- ğin üzerinde kurulmuş bir şehirdir. Şehrin ve yarımadanın adının “gemi şehri, güzel şehir” veya “Galyalılar’ın şehri” anlamındaki Kallipolis yahut Gallipolis’ten geldiği kaydedilir1. Muhammediyye adlı eseriyle meşhûr olan Yazıcızâde Mehmed Efendi ise bunun adını “Gülübol”dan bozma olarak kabul etmiştir. Ancak bu adın kaynağı hakkında kesin bir bilgi yoktur. Kimler tarafından ne zaman kurulduğu hakkında kesin bilgiye rastlanma- yan şehir civarında ilk yerleşmenin Traklar’ca gerçekleştirildiği, Yunan koloni hareketi sırasında eski Yunanlılar tarafından ele geçirildiği ve daha sonraları Milet, Foça ve Midilli’den gelen halk tarafindan iskan edildiği kaydedilmekte- dir2. Gelibolu, Eski Yunan’dan başlayarak, Perslerin, Makedonya’lıların, Berga- ma Krallığı’nın, Romalılar’ın istilasına uğramış olup, Romalılar ve Bizans dö- neminde oldukça önemli bir liman ve geçit konumuna gelmiştir. 586/1190 yı- lındaki Haçlı Seferleri sırasında Alman İmparatoru Friederich komutasındaki Haçlı ordusu da Anadolu'ya buradan geçmiştir. 601/1204 yılında şehri Vene- dikler, 633/1235 yılında Bizanslılar ve son alarak da 755/1354 yılında Süleyman Paşa komutasındaki ordu vasıtasıyla Osmanlılar ele geçirmiştir3. Bizans döneminde merkezî bir şehir görünümüne kavuşan Gelibolu, Os- manlılar’ın fethinden sonra bir sancak ve sancak merkezi olduğu gibi Rûme- li’nin ilk Paşa sancağı da olmuştur. 793/1391 yılında ise Yıldırım Bayezid bura- ya ilk tersaneyi kurmuş ve başına Sarıca Paşa’yı Boğaz Muhafızlığı Komutanı olarak atamıştır4. 1 Bu konuda geniş bilgi için bkz. Kemalpaşazâde Ahmed, Tevârih-i Âli-i Osman, nşr., Şerafettin Turan, Ankara 1983, II. Defter, s. 126; Fevzi Kurtoğlu, Gelibolu ve Yöresi Tarihi, İst. 1938, s. 11; Mehmet İrdesel, Gelibolu ve Yöresi Tarihi (Gelibolu’yu Tanıyalım), Geltur Ajans Turistik Yayın- lar, İst. 1994, s. 9-11; Feridun Emecen, “Gelibolu”, Diyanet İslâm Ansiklopedisi (DİA), İst. 1996, XIV, 1. 2 Emecen, a.g.m. aynı yer 3 Geniş bilgi için bkz. Halil İnalcık, “Gelibolu”, El2 (İng.), II, 983-987; İrdesel, a.g.e., s. 9; Emecen, a.g.m., aynı yer. 4 Emecen, a.g.m., aynı yer. TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 253 İstanbul’un fethine kadar önemli bir askerî deniz üssü olma özelliğini mu- hafaza eden Gelibolu, Fâtih Sultan Mehmed döneminde esaslı bir şekilde tah- kim edilmiş, hatta boğazın ve şehrin korunması için Çanakkale’de giriş kısmın- da karşılıklı iki hisar yaptırılmıştır. Ancak Gelibolu, 921/1515’te İstanbul’da Haliç Tersanesi’nin devreye girmesiyle giderek deniz üssü olma özelliğini kay- betmiştir. Yine de deniz seferleri için donanmanın önemli merkezlerinden biri durumundaydı. Sultan I. Ahmed 1022/1613 yılında şehre gelerek Yazıcızâde Mehmed Efendi’nin, ardından Bolayır’da bulunan Süleyman Paşa’nın türbesini ziyâret etmiştir5. 924/1518’de Keşan, Malkara, Limni, Taşöz, İmroz ve Semadirek’ten ibaret olan sancak Gelibolu, 940/1533’te Hayreddin Paşa’nın kaptan-ı deryâ oluşu ve Cezayir-i Bahr-i Sefîd eyaletinin kuruluşundan sonra buranın merkez sancağı olmuştur. Ayrıca sınırları İnebahtı, Midilli, Kocaeli, Karıreli, Rodos ve Mizistra sancaklarını içine alacak şekilde genişletilmiş ve merkez durumuna getirilmiş- tir. XVI. Asrın ikinci yarısında da sancağa İpsala ve Gümülcine bağlanmıştır. Sultan I. Abdülhamid dönemine kadar süren durum, Boğaz Muhafızlığı’nın Çanakkale’ye alınmasıyla son bulmuş ve Gelibolu'nun önemi nispeten azalmış- tır6. XVII. asrın ikinci yarısına doğru başlayan Girit Seferi’nde yeniden ön plana çıkan Gelibolu, Venedikliler’in boğazda başlattığı abluka faaliyetlerinden ol- dukça etkilenmiş ve bu faaliyetler XVII. asır ve XVIII. asır başlarında da sür- müştür. 1184/1770’deki Çeşme faciasının ardından boğazlar ve Gelibolu yeni bir tehditle karşı karşıya kalmış ve 1205/1790’lardan itibaren de Hafız Mustafa adlı bir âyanın nüfuzu altına girmiş ve bazı karışıklıklar yaşanmıştır7. Tanzimat sonrası Gelibolu, Edirne eyaletine bağlı, Keşan, Şarköy, Mürefte ve Eceabat kazalarından oluşan bir sancaktı. 1282/1865’te ise Şarköy, Evreşe, Enez, Ferecik, Gümülcine kazaları bağlıydı. XIX. asrın sonlarında bu kazaların yanı sıra dokuz nahiyesi ve 152 köyü bulunuyordu8. Çanakkale Muharebeleri sırasında derinden sarsılan ve oldukça tahrip olan Gelibolu, bunun ardından 4 Ağustos 1920’de Yunan işgaline uğramışsa da 3 Ekim 1922’de terkedilmiştir. Cumhuriyet döneminin başlarında (1923) il mer- kezi olan Gelibolu’ya Eceabat, Enez, İpsala, Keşan, Şarköy bağlanmıştır. 1926’da 5 Emecen, a.g.m., XIV, 2. 6 Emecen, a.g.m., XIV, 5. 7 Emecen, a.g.m., XIV, 2. 8 Emecen, a.g.m., XIV, 5. 254 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ 877 sayılı kanunla ilçe merkezine dönüştürülen Gelibolu, bugün Çanakkale’ye bağlıdır ve fazla gelişmemiştir9. Günümüzde Gelibolu ilçesinin merkez buca- ğından ayrı Bolayır ve Evreşe adlı iki bucağı vardır. Yüzölçümü 806 kilometre kare olan ilçenin 1990 sayımına göre nüfusu 40.020’dir10. Gelibolu’nun sosyo-kültürel yapısına gelince, bu konuda en ayrıntılı bilgi- ler, XV ve XVI. asırlara ait tahrir defterlerinde bulunmaktadır. 880/1475 tarihli deftere göre kırk mahalleli bir şehir durumundaydı ve mahalleleri genellikle bir mescid veya câmi etrafında teşekkül etmekteydi. En kalabalık olanlarını Sarıca Paşa İmareti, Hacı Hamza, Ahmed Bey, Kırımlı Hızır, Hacı Tanrıvermiş, Sofu Halil ve Suyağı mescidleri mahalleleri oluşturuyordu. Bilhassa II. Murad ve II. Mehmed dönemi vezirlerinden Sarıca Paşa’nın yaptırdığı (846/1442-43) imâret bir başka önemli yerleşmenin çekirdeğini oluşturmuştu11. 924/1518 tarihli tahrir defterine göre ise, yeni kurulan mahalleler arasında özellikle Şeyh Muhyiddin Yazıcı Mescidi, Mesih Paşa Câmii, Yakub Bey Câmii, Yahşizâde, Efdalzâde Ahmed Çelebi mahalleleri dikkat çekmektedir12. Mahalle- lere adlarını veren mescid ve câmilerin bânileri arasında devlet adamlarının ve âlimlerin bulunması, Gelibolu’nun idarî bir merkez ve kültürel yapısının bir neticesidir13. Gelibolu ve çevresine tasavvuf tarihi açısından bir bakacak olursak, Edirne kadar olmasa bile14 yine de oldukça zengin bir kültür birikimine sahiptir. Türk- lerin Anadolu ve Trakya’ya geçişlerinde en önemli görevi alperen gâziler ve dervişlerin üstlendiğini biliyoruz. Nitekim 755/1354’de Gelibolu’ya geçen Sul- tan Orhan Bey’in oğlu Gâzi Süleyman Paşa’nın yanında, onun âlemdârı Seyyid Efendi (ö. ?), Garib Baba (ö. ?), Viran Dede (ö. ?), Horasan erenlerinden Haremşâh (ö. ?), Âdilhân Baba (ö. ?), Kûçek Baba (ö. ?)15, Kum Baba (ö. ?), Ece Bey (ö. ?) Piri Baba (ö. 787/1384), Hüseyin Bece Gâzi (ö. 787/1384), Kalender Baba (ö. 787/1384), Bayraklı Baba (ö. 813/1410), Yürekli Baba, Emir Ali Baba (ö. 758/1357), Sancakdar Baba (ö. ?), Yeşil Etekli İmam (ö. ?), Arap Hazretleri (ö. ?), 9 Mehmet Alemdaroğlu-Mehmet İrdesel, Târihî, Coğrafî, İktisâdî ve Turistik Yönleriyle Gelibolu, İst. 1964, s. 75. 10 Emecen, a.g.m., XIV, 5-6. 11 Bkz. İstanbul B. B. Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet, TD, No: 79; Emecen, a.g.m. XIV, 2. 12 Bkz. Başbakanlık Osmanlı Arşivleri (BOA), TD, No: 75, s. 9-36. 13 Emecen, a.g.m., XIV, 3. 14 Edirne’de tasavvuf ve tarîkatların durumu hk. geniş bilgi için bkz. Selami Şimşek, “XVIII ve XIX. Asırlarda Edirne’de Tasavvuf ve Tarîkatların Genel Durumu”, EKEV Akademik Araştırma- lar Dergisi, Yaz 2004, Yıl: 8, Sayı: 20, ss. 259-276. 15 Seyyid Efendi, Garib Baba, Viran Dede, Haremşâh, Âdilhân Baba, Kûçek Baba Evreşe ve bura- ya bağlı köylerde medfûndurlar. Bkz. 1310 Tarihli Edirne Salnâmesi, s. 643. TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 255 İbn-i Bennah (ö. ?), İbn-i Şimşid (ö. ?), Alâeddin Kalfa (ö. ?), Has Ahmed Bey (ö. ?), Uzun İbrahim Dede, Hacı Keçeci Dede (ö. ?), Kul Hızır (ö. ?), Ayşe Hatun (ö. ?), Mastarlı Dede (ö. ?), Bahşızâde Sultan (ö. ?), Hakkı Hayran Dede (ö. ?) gibi nice alperen ve dervişler vardır16. Fetihten hemen sonra Gelibolu’da pek çok tekke ve zâviyenin de kuruldu- ğunu müşâhede etmekteyiz. Bahşızâde Sultan Tekkesi17, Karaca Paşa Tekkesi, Sinan Paşa Tekkesi, Tat Ahmed Tekkesi, Hallâc Ahmed Tekkesi, Âhi Mûsa Zâ- viyesi ve Ahi Devle Zâviyesi18 bunlardan meşhûr olanlarıdır19. Gelibolu, XV. asrın ikinci yarısında vakıfları olan birçok câmi, mescid ve tekkeye sahiptir. 880/1475’de vakfı bulunan yirmi mescid, altı zâviye, iki med- rese vardır. Bunlardan zengin vakıfları olanlar, II. Murad ve Fâtih Sultan Mehmed devri devlet adamlarından Sarıca Paşa İmâreti, II. Murad’ın adamla- rından Has Ahmed Bey’in yaptırdığı zâviyeli mescidi ve Çukurbostan Mahalle- si’nde sonradan câmi haline getirilen bir diğer mescidi, Âhi Mûsa Zâviyesi, Ho- ca Hamza Mescidi, Hacı Mehmed Mescidi sayılabilir20. 1069/1659’lı yıllarda Gelibolu’yu dolaşan eden Evliyâ Çelebi’ye göre ise, şehirde 164 câmi, mescid, tekke ve zâviye bulunmaktaydı21. 1310/1892 Tarihli Edirne Salnâmesi ve Riyâz-ı Belde-i Edirne adlı eserde kay- dedildiğine göre, Gelibolu’da biri Mevlevîhâne, üçü Sa’dî, biri Rifâî, biri Sünbülî ve üçü Kâdirî tarîkatına mensup olmak üzere dokuz tekke bulunmak- tadır22. Ayrıca Ahmet Tuna’nın mezkûr eserinde hangi tarîkata mensup oldu- 16 Süleyman Gâzi ve diğer zâtlar hakkında geniş bilgi için bkz. Ahmet Tuna, Gelibolu’nun Gönül Erleri, İst. 2005, s. 9-41. 17 Karamanlar Hançerli Sokak girişinde yıkılmış olan bu dergâhın bahçesinde birkaç mezarla beraber Bahşızâde’nin de mezarı vardır. Bkz. Tuna, a.g.e., s. 40. Ayrıca 4 Şevval 1277/15 Nisan 1861 tarihli Gelibolu’da Bahşızâde Zâviyesi tahsisatına dair ferman da vardır. bkz. BOA, İ. MVL., Dosya No: 446. 18 Ahî Devle Zâviyesi, 1475’te Mevlânâ Şeyh Muhyiddin’in, daha sonra da onun oğlu Hüsâmeddin Efendi’nin idâresi altındaydı. Dolayısıyla bir ahî zâviyesi olduğu anlaşılan bura- nın sonradan Mevlevîliğe yakın şeyhlerinin eline geçmiştir. Nitekim zâviye daha sonra ileride “Mevlevîlik” kısmında da anlatacağımız üzere Mevlevîhâne’nin temelini oluşturmuştur. Ayrı- ca bu zâviye ile ilgili “Gelibolu’da medfun Ahidevle’nin dergâhı taamiyesi dair” ferman da vardır. bkz. BOA, İ. MVL., Dosya No: 98. 19 Ahmed Bâdi, Riyâz-ı Belde-i Edirne, Beyazıt Devlet Ktp., Genel No: 10393, III, 79. 20 Emecen, a.g.m., XIV, 5. 21 Bkz. Evliyâ Çelebi Seyahatnamesi, Haz. Zuhuri Danışman, Kardeş Matbaası, İst. 1970, VIII, 175. 22 A. Bâdi, a.g.e., III, 79. Ancak mezkûr salnâmede, Bâdi Efendi’nin zikrettiği bir Kâdirî tekkesi yoktur. Bkz. 1310 Tarihli Edirne Salnâmesi, s. 610. 256 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ ğunu belirtmediği Ahmed Dede Tekkesi ile Şeyh Cahid Efendi Tekkesi de var- dır23. Yukarıda ifade etmeye çalıştığımız bilgilerden de anlaşılacağı üzere, Geli- bolu ve çevresinde pek çok sûfî, tasavvufî kuruluş ve tekke faaliyet göstermiş olup, bu faaliyetler neticesinde ortaya oldukça zengin bir tasavvufî kültür ve literatürü çıkmıştır. Şimdi bu durumu daha yakından müşahede etmek amacıy- la söz konusu tasavvufî kültür ve literatüre bir göz atalım. Gelibolu’da Tarîkatlar ve Tekkeler Gelibolu ve çevresinde Halvetiyye, bu tarîkatın Ahmediyye koluna bağlı Mısrıyye, Cihangiriyye, Cerrâhiyye, Uşşâkiyye, Câhidiyye ve İrşâdiyye, Şemsiyye koluna bağlı Sivâsiyye, Cemâliyye koluna bağlı Şâbâniyye ve Sünbüliyye, Mevleviyye, Bayrâmiyye, Celvetiyye, Kâdiriyye, Rifâiyye, Nakşibendiyye, Sa‘diyye ve Bektâşiyye tarîkatları etkili olmuştur. Tekkelere baktığımızda ise, bunlardan büyük bir kısmının Bektâşîliğe men- sup olduğunu müşâhede etmekteyiz. Şöyle ki, Bektâşîlerce Fülfül Baba Tekkesi, Ece Baba Tekkesi, İlyas Baba Tekkesi, Kara Baba Tekkesi, Karataşlı Tekkesi, El Tutan Baba Tekkesi, Çakmak Dede Tekkesi, Babalar Dergâhı ve Akbaş Baba Tekkesi adıyla toplam 9 tekke kurulmuştur. Diğer tarîkatlara mensup tekke ve zâviyeler de şöyledir: Halvetiyye’den hangi kola ait olduğu tespit edilemeyen Şeyh Mûsa Efendi Tekkesi, Cerrâhiyye’den Âhi Yûnus Tekkesi, Uşşâkiyye’den Gelibolu Uşşâkî Dergâhı, Câhidiyye’den Câhidî Ahmed Efendi Tekkesi, İrşâdiyye’den Nara Tekkesi, Şâbâniyye’den Mehmed Dâğî Tekkesi, Sünbüliyye’den Sünbülî Tekkesi, Mevleviyye’den Gelibolu Mevlevîhânesi, Bayrâmiyye’den Yazıcızâde Tekkesi, Kâdiriyye’den Kâdirî Tekkesi, Abdüsselâm Tekkesi, Yazıcıoğlu Çilehânesi, Rifâiyye’den Perşembe Tekkesi, Sa‘diyye’den Salı Tekkesi, Çarşamba Tekkesi, Cuma Tekkesi ve hangi tarîkata mensup olduğu tespit edilemeyen Ahmed De- de Tekkesi ile Şeyh Cahid Efendi Tekkesi. Ayrıca fetihten hemen sonra Gelibolu’da kurulan ve hangi tarîkata mensup oldukları tespit edilemeyen ancak Bektâşîliğe veya Âhiliğe ait olma ihtimali yüksek olan Bahşızâde Sultan Tekkesi, Karaca Paşa Tekkesi, Sinan Paşa Tekke- 23 Ahmet Tuna, Ahmed Dede Tekkesi’nin sadece fotoğrafını vermekle yetinirken, Eski Keşan yolu üzerinde bugün Askeri inzibat merkezi, daha önce Askeri saymanlık olarak kullanılan merkezin batı tarafındaki Üç Köprüler bölgesinde bulunan Şeyh Cahid Tekkesi’nin şeyhi Şeyh Cahid Efendi ve onun tekke bağlılarıyla çektirmiş olduğu bir fotoğrafı sunmuştur. Bkz. Tuna, a.g.e., s. 152. TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 257 si, Tat Ahmed Tekkesi, Hallâc Ahmed Tekkesi, Âhi Mûsa Zâviyesi ve Ahi Devle Zâviyesi’ni de burada unutmamak gerekir. Yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı üzere, Gelibolu ve çevresinde yakla- şık 19 tarîkat, 35 tekke faaliyet göstermiştir. Şimdi bu tarîkat ve tekkeleri temsil yoğunluğu bakımından tek tek ele alıp inceleyelim. 1. Halvetiyye Gelibolu’da faaliyet göstermiş olan tarîkatların başında Şeyh Ömer Halvetî (ö. 751/1350-51) tarafından tesis edilen Halvetiyye gelmektedir. Özellikle bu tarîkatın Ahmediyye koluna bağlı Mısrıyye, Cihangiriyye, Cerrâhiyye, Uşşâkiyye ve Câhidiyye, Şemsiyye koluna bağlı Sivâsiyye, Cemâliyye koluna bağlı Şâbâniyye ve Sünbüliyye şûbeleri etkili olmuşlardır. Ayrıca Gelibolu’ya bağlı Evreşe nahiyesinde Halvetiyye’den hangi kola mensup olduğu tespit edi- lemeyen Şeyh Mûsa Efendi ve Tekkesi de vardır. Bu tekke, 1310 Tarihli Edirne Salnâmesi’ne göre, yirmi seneden beri harap ve yıkılmış bir haldedir. Hazîresin- de Halvetiyye şeyhleri büyüklerinden Mûsa Efendi medfûndur24. Yine aynı tarîkata mensup “Halvetî Tekkesi Mezarlığı” ile “Seyyidler Hal- vetî Mezarlığı” adıyla iki tekke hazîresi de vardır. Bu hazîrelerden ilki, Üçköprülerin eski Keşan Caddesi kenarında olup, hazîresinde bugün yanından büyük caddenin geçirilmesi sebebiyle sadece iki-üç mezar kalmıştır. Bu mezar taşlarından okunulabilenler şunlardır: “Tarîkat-ı Halvetiyye’den Şeyh İbrahim Efendi’nin halîfelerinden el-hâdim el-fakîr Hasan Efendi” ve “Kutbu’l-ârifîn es-Seyyid İbrahim Efendi”. Kitâbeleri okunamayan iki-üç mezar da yoldan bir metre derin- de etrafı duvar çevrilerek korunabilmiş durumdadır25. İkinci hazîre ise, Karamanlar Mahallesi’nin sonundaki evler arasında, Ast- subay Sadık Bey’in bahçesindedir. Bu mezarlıktaki taşların birisinde, “tarîk-i Halvetî’den Kutbu’l-ârifîn merhûm ve mağfûr Şeyh Muhammed Sâfi Efendi ruhu mer- hûma fâtiha (1324/1819)”, diğerinde “tarîk-i Halvetî’den kutbu’l-ârifîn merhûm es- Seyyid Şeyh İsmail Efendi ruhu vücûduna fâtiha (1250/1835)” yazılıdır26. a. Mısriyye Halvetiyye’nin Ahmediyye kolundan Mısrîliği, Gelibolu’da bir süre Sukûnî Mehmed Efendi’nin temsil ettiğini biliyoruz. Şöyle ki, Mudurnu’da dünyaya gelmiş olan Sukûnî, ilim tahsil etmek maksadıyla İstanbul’a gelmiş, devrin 24 Bkz. A.g.salnâme, s. 643. 25 Tuna, a.g.e., s. 159. 26 Tuna, a.g.e., s. 161. 258 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ alimlerinden Bıçakçızâde’den İslâmî ilimleri öğrenmiştir. Kendisinin tasavvufî ilimlere meyilli olması sebebiyle, mânevî yönünü tamamlamak üzere Niyâzî-i Mısrî’ye intisâb etmiş, ondan halîfelik almıştır. Niyâzî-i Mısrî tarafından irşâda memûr edilmiş ve Gelibolu’ya gelerek uzun yıllar ilim öğretmiştir. Bu arada Gelibolu müftülüğü de kendisine tevdi edilmiştir. Şeyhini ziyaret için Bursa’ya gelmiş ve onun emri üzerine Kasım Subaşı Zâviyesi’nde görev yapmıştır. 1103/1691 tarihinde Bursa’da vefât etmiştir27. Tâlib Efendi vefâtına şu tarihi düşmüştür: Dedim sâl-i fevtine târih-i Tâlib Ola sâkin-i arş rûh-ı Sukûnî28 b. Cihangiriyye Cihangirîlik, Halvetiyye’nin Ahmediyye kolunun Ramazaniyye şûbesine bağlı olarak, Hasan Burhâneddin Cihangirî (ö. 1074/1663)) tarafından XVII. asırda tesis edilen bir alt koldur. İstanbul’da kurulan bu kol, Bursa, Edirne ve Gelibolu çevrelerinde de etkili olmuştur. Gelibolu’da tarîkatı Cihangirî’nin halî- felerinden Nasûh Dede temsil etmiştir. Nasûh Dede (ö. 1074/1663), Burgaz’a29 bağlı Kazdağı’nın Danişmendli is- minde bir köyündendir. Hasan Cihangirî’ye intisab ederek onun huzûr dervişi olmuş ve uzun süre hizmetinde bulunmuştur. Tarîkatı tekmîl ile tâc, hırka ve asâ giydirilerek hilâfetle Gelibolu’ya irşâd için gönderilmiştir. Burada üç sene kaldıktan sonra tekrar İstanbul’a dönmüştür. Pîrinin vefâtına kadar Cihangir Câmii’nde halvet ve uzlet hayatı yaşamış, ondan bir müddet sonra vefât etmiş- tir30. 27 İsmail Beliğ, Güldeste-i Riyâz-ı İrfân ve Vefeyât-ı Dânişverân, Bursa 1302, s. 397; Mehmed Fahreddin, Gülzâr-ı İrfân fî Zübdeti’l-Hakâyık-ı ve’l-Beyân, T.T.K. Ktp., Yazma Eserler No: 679, vr. 148a-148b; Bursalı M. Tahir, Osmanlı Müellifleri (OM), İst. 1333, I, 83; Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Evliyâ-ı Ebrâr, Süleymaniye Ktp., Yazma Bağışlar No: 2309, V, 121; Mustafa Aşkar, Niyâzî-i Mısrî, Hayatı, Eserleri, Görüşleri, İnsan Yay., İst. 2004, s. 223. 28 İsmail Beliğ, a.g.e., aynı yer; Vassâf, a.g.e.,aynı yer. 29 Burgaz, bugün Bulgaristan’ın güneydoğusunda ve Karadeniz kıyısında bulunan bir liman şehridir. Bkz. AnaBritannica, V, 120. 30 Mustafa Nehcî, Tuhfetü’s-Sâlikîn ve Hediyyetü’l-Mütereşşidîn, İstanbul B. B. Ktp., Osman Ergin Yazmaları No: 637, vr. 19b-20a; Necdet Yılmaz, Osmanlı Toplumunda Tasavvuf (Sûfiler, Devlet ve Ulemâ, XVII. Yüzyıl), OSAV Yay., İst. 2001, s. 172. TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 259 c. Cerrâhiye Halvetiyye’nin Ramazâniyye koluna bağlı Cerrâhîlik31 Çanakkale Ezine’de Ahi Yûnus Tekkesi32 ile kendisini göstermiştir. Müftü (Softa) Ali Baba Tekkesi diye de bilinen bu tekkede Ali Efendi (ö. ?), Şeyh Mustafa Râşid Efendi (ö. 1287/1870), Hâfız Osman Efendi (ö. 1320/1902) ve Mehmed Tâhir Efendi (ö. 1336/1917)’nin şeyhlik yapmışlardır. Ali Efendi (Softa Ali Baba), Ahî Yûnus Şeyhizâde’dir. Âsitâne postnişîni Abdülaziz Zihnî Efendi (ö. 1270/1854)33’nin halîfesidir. Pertevniyal Vâlide Sul- tân, bu zâta müntesibdir. Yüz kırk beş yaşında irtihâl ederek, İstanbul’da Ci- hangir Câmii hazîresine defnedilmiştir34. Şeyh Mustafa Râşid Efendi de Abdülaziz Zihnî Efendi’nin halîfelerinden olup, 1287/1870 senesinde dâr-ı bekâ’ya göçmüştür35. Hâfız Osman Efendi, Yahyâ Gâlib Efendi (ö. 1315/1897)36’nin halîfesi ve Softa Ali Baba’nın kardeşinin oğludur. Yüz sekiz yaşında oldukları hâlde 1320/1902 senesinde vefât etmişlerdir. Ezine’de medfûndur37. Mehmed Tâhir Efendi’ye gelince, Osman Efendi’nin kardeşi ve Âsitâne postnişîni Rızâeddin Yaşar Efendi (ö. 1331/1913)38’nin halîfesidir39. d. Uşşâkiyye Halvetiyye’nin Ahmediyye kolunun şubelerinden biri olan Uşşâkiyye de Gelibolu’da faaliyetlerini gördüğümüz diğer bir tarîkattır. Hasan Hüsâmeddin Uşşâkî (ö. 1000/1592) tarafından tesis edilen Uşşâkîliği Gelibolu’da Ömer 31 Cerrâhîlik, Halvetiyye’nin Ramazaniyye kolu şeyhlerinden Alâeddin Ali Köstendilî (ö. 1143/1730-31)’nin halîfesi olan Nûreddin Cerrâhî (1133/1720) tarafından kurulan bir tarîkattır. Harîrîzâde M. Kemâleddin Efendi, Tıbyânu Vesâili’l-Hakâik fî Beyâni Selâsili’t-Tarâik, Süleyma- niye Ktp., İbrahim Efendi No: 430, I, 286a. Nûreddin Cerrâhî ve Cerrâhîlik hk. geniş bilgi için bkz. M. Cemal Öztürk, Cerrâhîlik, Hz. Pîr Nûreddin Cerrâhî ve Cerrâhî Tarîkatı, İst. 2004. 32 Nakledildiğine göre, Orhan Bey’in oğlu ve Gelibolu fâtihi Süleyman Paşa, Ezine kasabasını Ahî Yûnus’a vakfetmiş, o da zâviyesine vakfederek gelirini gelene geçene sarfetmiştir. Tuna, a.g.e., s. 151. 33 Hk. geniş bilgi için bkz. Vassâf, a.g.e., V, 50; İbrahim Fahreddin Efendi, Envâr-ı Pîr Nureddin, İSAM Ktp. No: 3893 (Fotokopi nüsha), V, 153-195; Mustafa Özdamar, Gönül Cerrahı Nureddin Cerrâhî ve Cerrâhîler, Kırk Kandil Yay., İst. 1997, s. 164. 34 M. Cemal Öztürk, a.g.e., s. 124. 35 İ. Fahreddin, a.g.e., IV, 153, 195; Öztürk, a.g.e., aynı yer. 36 Hk. geniş bilgi için bkz. Vassâf, a.g.e., aynı yer; İ. Fahreddin, a.g.e., aynı yerler; Özdamar, a.g.e., aynı yer. 37 Öztürk, a.g.e., aynı yer. 38 Hk. geniş bilgi için bkz. Vassâf, a.g.e., V, 51; İ. Fahreddin, a.g.e., V, 90. 39 İ. Fahreddin, a.g.e., V, 42 vd; Öztürk, a.g.e., aynı yer. 260 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ Karîbî Efendi, Şeyh Âlim Sinân Efendi, Şeyh Emin Dede ve Kuloğlu Mustafa Efendi temsil etmiştir. Ömer Karîbî Efendi, “Kutup Ömer Efendi” diye meşhûr olup, Şeyh Seyyid Muhammed Memicân Efendi (ö. 1008/1599) hazretlerinden hilâfet almıştır. Ge- libolu’da medfûndur40. Hüseyin Vassâf Efendi, Sefîne’de bir Dîvânçe’sinin41 eline geçtiğini, mütalaa ettiğini ve ârifâne kemâlâtına şâhit olduğunu kaydederek şiirlerinden örnekler vermektedir: Bu Karîbî kul olubdur ol makâmın ehline Varlığın ona virüp nâmını insân eylemiş *** Karîbî fazl-ı kudretten şarâb-ı ilm-i hikmetten Tarîk-ı Hak saâdetten irağ olma muallâdan *** Seni medh eylemek ister bu gönlüm yâ Resûlallah Aceb vasfına kâdir mi bu dilim yâ Resûlallah *** Karîbî bir zaîf kuldur ayırma Sen anı Senden Bana senden yakın Sensin çü yazdın kalbe Kur’ân’ı42 Şeyh Âlim Sinân Efendi, Şeyh Ömer Karîbî’nin halîfelerinden olup, Ay- dın’da Menteşe civarında Muğla köylerinden Lineli’dir. Meşâyıhın büyüklerin- den olan Âlim Sinân Efendi, Mısır, Halep, Şam ve Irak’ı geçip bir çok fazîlet sâhibi ile görüştüğünü eserlerinde yazmaktadır. Gelibolu Bolayır’da otuz sene gibi oldukça uzun bir zaman ikâmet etmiştir. Bundan dolayı da “Gelibolulu” diye şöhret bulmuştur. Keşan’da medfûndur. Hadis ilminden Mesâbih’i43 ter- cüme eden Şeyh Sinân Efendi’nin manzûm Akâidnâme’si44 de vardır. Mesâbih’in sonunda, “Diyâr-ı Menteşe’dendir ki Line hâkidir hâkim/Hüsâmeddin Fakîh oğlu Si- nân adım Ebu’t-taksîr”. Manzûm Akâidnâme’sinin sonunda ise, “Meşâyıhdan budur nakd u rivâyet/Götürdüm Türki dilce kıl dirâyet/Gezüb Mısr u Haleb Şâm u 40 Vassâf, a.g.e., IV, 238. 41 Bkz. Şeyh Ömer Karîbî, Dîvânçe, Süleymaniye Ktp., Uşşaki Tekkesi No: 245/2. 42 Vassâf, a.g.e., IV, 237. 43 Bkz. Âlim Sinan Efendi, Terceme-i Mesâbih-i Sünne, müst. Mahmud b. Mustafa, Manisa Akhisar Zeynelzâde Koleksiyonu, No: 261/1, 1b-245a vr. 44 Bkz. Âlim Sinan Efendi, Tercüme-i Akâid, Süleymaniye Ktp., Pertev Paşa No: 613, 136-146 vr.

Description:
9-11; Feridun Emecen, “Gelibolu”, Diyanet İslâm Ansiklopedisi (DİA), İst. 1996,. XIV, 1. 2 Ömer Fuâdî, Menâkıb-ı Şâbân-ı Velî, Kastamonu 1293;. Nev'izâde kirelere Göre Dîvân Edebiyatı İsimler Sözlüğü, Ank. 1988, s. 547
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.