Türkiyat Mecmuası, c. 26/1, 2016, s. 233-266 AMERİKAN BELGELERİNE GÖRE BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA OSMANLI DEVLETİ’NDE PARA POLİTİKASI VE BU DOĞRULTUDA YAPILAN DÜZENLEMELER Melek ÖKSÜZ ÖZ 20. yüzyılın ilk çeyreği Osmanlı Devleti için hem askerî hem de ekonomik açıdan oldukça sıkıntılı bir dönem olmuştur. Uzun süren savaşlar dolayısıyla harcamaların artması bu süreçte para ile ilgili politikaları önemli hâle getirmiştir. Bu doğrultuda Birinci Dünya Savaşı’nın finansmanını sağlamak üzere Osmanlı Devleti’nde üçüncü kez kaime (evrak-ı nakdiye) piyasaya sürülmüş ancak kaime uygulamasına para düzeni ile ilgili mevcut sorunlar da eklenince sistem adeta içinden çıkılamaz bir duruma gelmiştir. Bu nedenle bir takım düzenlemeler yapılması zorunlu olmuştur. Bu çalışmada Birinci Dünya Savaşı sırasındaki para politikaları, bu politikayı etkileyen faktörler ve para sisteminde yapılan düzenlemeler konu edinilmiştir. Bu doğrultuda Birinci Dünya Savaşı sırasında gerçekleştirilen kaime uygulaması, 1916 yılında Tevhid-i Meskûkât Kanunu’nun çıkarılması ve 1917 yılında Kambiyo Muamelat-ı Merkez Komisyonu’nun kurulması ve uygulamadaki etkileri ABD Milli Arşivi (NARA)’ndeki belgeler ışığında izah edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti, para, kambiyo, ABD İstanbul Elçiliği THE OTTOMAN MONETARY POLICIES AND ARRANGEMENTS DURING THE FIRST WORLD WAR ACCORDING TO THE AMERICAN DIPLOMATIC DOCUMENTS ABSTRACT The first quarter of 20th century presented very troublesome years for Turkey both in terms of military and economic developments. The government spending was augmented to a great extent by the long- lasting wars and this increased the significance of monetary policies. The Ottoman wartime government, therefore, resorted to printing paper money (kaime/ evrak-ı nakdiye). Like its two previous examples in the Empire, issuing paper money in large amounts created a quagmire of economic problems because of the already existing structural problems in the monetary system. This situation necessitated some rearrangements in the monetary system. This study examines the Ottoman monetary policies during WWI and the factors influencing these policies as well as the arrangements made in the Ottoman monetary system. In this respect, the kaime practice, 1916 Single Currency Act (Tevhid-i Meskûkât Kanunu), the establishment of the Central Commission of Foreign Exchange Affairs (Kambiyo Doç. Dr., Karadeniz Teknik Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, [email protected] Muamelat-ı Merkez Komisyonu) in 1917 and the practical effects of this Commission are discussed on the basis of the primary sources from the National Archives and Record Administration of the USA (NARA). Keywords: The Ottoman Empire, money, foreign exchange, the American Embassy in İstanbul Giriş Osmanlı Devleti’nin para sistemi madenî para rejimine dayanıyordu.1 Kuruluş ve yükseliş dönemlerinde Osmanlı para birimi, gümüş akçe iken Fatih Sultan Mehmet döneminde altın para bastırılmasıyla ikili maden sistemine geçilmiştir.2 Aynı zamanda 16. yüzyıldan itibaren kuruş denilen gümüş sikkeler de basılmıştı.3 Ufaklık (bozuk para) ihtiyacını karşılamak üzere piyasada bakır paralar da mevcuttu. Fakat bu paraların değeri itibarîydi.4 Yani maden değeri ile nominal değeri arasında büyük fark vardı. Öte yandan Osmanlı ülkesinde yerli ve yabancı pek çok isimde ve ayarda paraların kullanılması, bunların arasında fiyat farkları yaratmış, bu da para alıp satmayı meslek edinen ve bu paralar arasındaki farktan yararlanan sarrafların5 ortaya çıkmasına neden olmuştu.6 1 Osmanlı Devleti’nin para düzeni hakkında bkz. Şevket Pamuk, Osmanlı İmparatorluğu’nda Paranın Tarihi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2007,s.23-249; Ahmet Tabakoğlu, Türk İktisat Tarihi, Dergâh Yayınları, İstanbul 2003, s.266-276; Nuri Pere, Osmanlılarda Madenî Paralar, Yapı Kredi Bankasının Osmanlı Madenî Paraları Koleksiyonu, İstanbul 1968, s.10-20, 31-40, 185-20. 2 Şevket Pamuk, Osmanlı para düzeninin gelişimini 5 dönem halinde incelemiştir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Şevket Pamuk, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Para, 1326-1914”, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Edt. Halil İnalcık, Donald Quataert, C.2, Eren Yayıncılık, İstanbul 2004, s.1055-1093. Ayrıca bkz. Halil Sahillioğlu, “Osmanlı Para Tarihinde Dünya Para ve Maden Hareketlerinin Yeri (1300-1750)”, ODTÜ Gelişme Dergisi, 1978 Özel Sayısı, Türkiye İktisat Tarihi Üzerine Araştırmalar, s. 1-38. 3 Birinci Murat dönemine kadar basılan Osmanlı paraları ve özellikleri hakkında bkz. Halil Edhem, Meskûkât-ı Osmaniye, Enderun Yayınları, İstanbul 1989, s. 1-423. 4 Paralar genel olarak mal -para ve itibarî para olarak ikiye ayrılır. Mal- para tedavül ettiği değer kadar madenî değere de sahiptir. Yani toplumda kabul edilen nominal (itibarî) değeri kadar, reel (ayni) değere sahiptir. Altın ve gümüş sikkeler mal -paraların en gelişmişleridir. Bunlar maden olarak eritilse, bunun satın alma gücü kadar bir değer elde edilir. İtibarî paralar ise kâğıt para örneğinde olduğu gibi üzerinde yazılı olan değerin dışında bir kıymete sahip değildir. Bunun mal-para olarak değeri hemen hemen yok denecek kadar azdır. Kâğıt para, piyasada altın ve gümüş parayı temsilen tedavül eder. Yani altın ve gümüşün yerine kaim olur. Bu yüzden Osmanlılar zamanında çıkarılan kâğıt paralara kaime denilmiştir. Ali Akyıldız, Osmanlı Finans Sisteminde Dönüm Noktası Kâğıt Para ve Sosyo- Ekonomik Etkileri, Eren Yayıncılık, İstanbul 1996, s.17-18; Mehmet S. Tezçakın, “Osmanlı Kâğıt Paraları”, Anadolu’da Paranın Tarihi, Editör: Bülent Arı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yayınları, Ankara 2011, s. 223. 5 Osmanlı Devleti’nde banka sisteminin olmadığı dönemde sarraflar bu boşluğu doldururken, Tanzimat’tan sonraki yıllarda devletin hızlı bir dış borçlanma sürecine girmesi ve dış dünya ile malî ve ekonomik ilişkilerinin buna bağlı olarak artması, sarrafların bu yeni dönemde kendilerine uygun yeni kazanç kapıları bulmasına neden olmuştur. Bkz. Yavuz Cezar, “18. ve 19. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nde Sarraflar”, Gülten Kazgan’a Armağan- Türkiye Ekonomisi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2004, s. 179-207. Ayrıntılı bilgi için bkz. Haydar Kazgan, Galata Bankerleri, Türk Ekonomi Bankası Yayını, İstanbul 1991. 6 17. ve 18. yy. boyunca para düzeninde ortaya çıkan usulsüzlük ve bunları önlemek için devletin harcadığı çaba ile ilgili belgeler için bkz. Bekir Sıtkı Baykal, “Osmanlı İmparatorluğunda XVII. 234 1775 yılında yürürlüğe konan esham uygulaması7 kâğıt paraya geçişin ilk habercisi olmakla birlikte Osmanlı ekonomisinde kâğıt para süreci Tanzimat’la birlikte başlamıştır. 8 Nitekim bu dönemde bir yandan yapılan reformların masraflarını karşılamak9 öte yandan dünyadaki iktisadi gelişmelerin bir sonucu olarak10 1840 yılında piyasaya sürülen kaime bir çeşit iç borçlanma aracı olarak düşünülmüştü.11 Ancak madenî paralara alışık olan halk, maddi değeri olmayan bu îtibarî paralara (kaimeye)güven duymadığı için rağbet etmemişti. Sekiz yıl tedavül süresi ve %12,5 faiz getirisi olan kaimenin altın, gümüş ve bakır sikkelerle birlikte tedavül etmesi piyasada kendi hâkimiyetini kurmasını engellemiş; ayrıca bu paranın kolay taklit edilmesi ve giderek değerinin düşmesi de halkın güvensizliğine neden olmuştu. Banka gibi güçlü bir kurumun kaime işlemlerinin arkasında olmaması da kaimenin tedavül etmemesindeki diğer bir engeldi.12 Dolayısıyla madenî paralarla ilgili mevcut sorunlara bir de kaimenin piyasada oluşturduğu güvensizlik eklenince, para düzeninde istikrarı sağlamak amacıyla 1844 tarihli Tashih-i Sikke ya da Tashih-i Ayar denilen para reformu yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre; Osmanlı lirası, mecidiye ve kuruş temel para birimleri olarak kabul edilmiş ve 100 kuruş 1 liraya denk sayılmıştı. Ayrıca 20 kuruşluk gümüş mecidiyeler de ilk kez bu tarihte tedavüle sokulmuştu.13 Osmanlı Devleti’nde ikinci kaime uygulaması ise 1876-1877 Osmanlı -Rus Savaşı’nın finansmanını sağlamak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu doğrultuda ilk tertip kaime 1876 yılında piyasaya sürülmüştür.14 Ancak bu Ve XVIII. Yüzyıllar Boyunca Para Düzeni ile İlgili Belgeler”, Belgeler, C. IV, Sayı. 7-8, 1967 den ayrı basım, TTK Basımevi, Ankara 1969, s. 49-77. 7 Esham sistemi hakkında bkz. Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi, Ötüken Yayınları, İstanbul 2013, s. 184-193. 8 Tanzimat dönemi para politikası hakkında bkz. Şükrü Baban, “Tanzimat ve Para”, Tanzimat- I, Komisyon, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1999, s. 233-264. 9 Süleyman Sudi, Usûl-i Meskûkât-ı Osmaniyye ve Ecnebiyye, Yayına Haz. İbrahim Artuk, Cevriye Artuk, Enderun Yayınları, İstanbul 1982, s. 104-105. 10 Kazgan, Osmanlı Devleti’ndeki bu ilk kaime uygulamasının asıl nedeninin, Karlofça Anlaşmasından beri Osmanlı maliyesini dara sokan sebeplerden ziyade, özellikle Yunan meselesinin hallinden sonra II. Mahmud devrinde yeniden canlanan ve hızla gelişen Akdeniz ticaretinin getirdiği bir zorunluluk olduğunu ifade etmektedir. Bkz. Haydar Kazgan, Osmanlıda Avrupa Finans Kapitali, C.I, Roma Yayınları, Ankara 2005, s. 61-63; Benzer bir değerlendirme için bkz. Gülten Kazgan, Tanzimat’tan 21. Yüzyıla Türkiye Ekonomisi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 1999, s. 19-26. 11 Şevket Pamuk, “Osmanlı Devleti’nin İç Borçlanma Kurumlarının Evrimi, 1600-1850”, Osmanlı Ekonomisi ve Kurumları, Seçme Eserleri-I, Çev. Gökhan Aksay, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul 2014,s.133-146.Ayrıca bkz. Mine Erol, Osmanlı İmparatorluğunda Kâğıt Para ( Kaime), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1970, s. 1-14. 12 Akyıldız, a.g.e., s.25-89. Birinci kaime uygulamasında kâğıt paranın finansal araç olarak genel kabul görmemesindeki kültürel nedenler için bkz. Murat Çiftçi-Recep Seymen, “Osmanlı Kaimeleri’nin Halktan Kabul Görmemesinin Nedenleri (Hayek-Gellner-Keyder Üçlemesiyle Bütünsel Sentez), Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, C.9, Sayı. 1, 2012, s. 956-964. 13 Ayrıntılı bilgi için bkz. Şevket Pamuk, “En Büyük Tağşiş, 1808-1844”, Osmanlı Ekonomisi ve Kurumları, Seçme Eserleri-I, Çev. Gökhan Aksay, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul 2014, s.123-131; A.du Velay, Türkiye Maliye Tarihi (İkinci Mahmut’tan 1902 tarihine kadar), Maliye Bakanlığı Yayınları, Ankara 1978, s.72. 14 Süleyman Sudi, a.g.e., s.128. 235 uygulamada kaimelerin hiçbir karşılığının olmaması değer kaybetmesine neden olmuş ve bu kaimeler kısa süre içinde piyasadan kaldırılmıştır.15 Öte yandan 1873’ten itibaren dünya piyasalarında gümüşün değer kaybetmesi Osmanlı Devleti’ni de etkilemiş ve gümüş paraların nominal değerleriyle gerçek değerleri arasında fark yaratmıştı.16 Devlet bu durumdan zarara uğradığı için mecidiye darbına son vermiş; 9 Ocak 1881 tarihinde çıkardığı bir yasayla Osmanlı lirasını temel para birimi olarak kabul etmiş ve böylece altın esası kabul edilmişti.17 Ancak günlük işlemlerde gümüş para kullanılmaya devam etmişti. Böylece esas desteğini altından alan ancak uygulamada gümüşe de dayanmaya devam eden bir topal standart benimsenmiş oldu. Buna rağmen 1881 sonrasında da devlet, taşrada tedavül gören Osmanlı sikkelerini bütünlüğe kavuşturamamış ve gümüş sikkelerin altın lira karşısındaki kurlarında bölgeler arasında büyük farklılıklar ve dalgalanmalar ortaya çıkmıştı. 18 Dolayısıyla Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı para sistemi tam anlamıyla istikrara kavuşturulmuş değildi. Bu nedenle mevcut sorunlar, üçüncü kaime uygulaması sırasında yeni problemlerin ortaya çıkmasında, hatta daha da artmasında etkili olmuştur. Bu çalışmada, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı sırasında karşılaştığı finansal sorunlar ve para politikaları, Amerika Birleşik Devletleri’nin başta İstanbul Elçiliği olmak üzere Beyrut ve Halep Konsolosluklarından ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen raporlar çerçevesinde değerlendirilmeye çalışılmıştır. Zira ABD, temsilcilikleri sayesinde Osmanlı ülkesindeki gelişmeler hakkında bilgi sahibi olmaktaydı. Dolayısıyla Osmanlı ekonomisini ve onun/ekonominin en önemli kalemi olan paranın durumunu yakından takip etmişti. Bu doğrultuda, daha savaş başlamadan önce Amerika’nın İstanbul, Halep ve Beyrut Konsolosluklarından, başta Amerikan Dışişleri Bakanlığı olmak üzere, ilgili kurumlara Osmanlı Devleti’nin para düzeni ile ilgili raporlar gönderilmiştir. Bu raporlar Osmanlı savaş ekonomisinin finansal sorunlarına ve bu sorunları gidermek için alınan tedbirlere, para politikalarına kısmen de olsa ışık tutacak niteliktedir. Bu nedenle şimdiye kadar incelenmemiş olan bu raporlar, çalışmanın ana kaynağını oluşturmuştur. Üçüncü Kaime (Evrak-I Nakdiye)19 Uygulaması Birinci Dünya Savaşı öncesinde hızla artmaya başlayan askerî harcamalar önemli ölçüde bütçe açığı ortaya çıkarmıştı.20 Osmanlı 15 Bu dönemdeki kaimeler 7 ay 7 gün tedavülde kaldıktan sonra tedavülden kaldırılmışlardır. Bkz. Erol, a.g.e, s. 35.İkinci kaime uygulaması hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Akyıldız, a.g.e., s. 90-173. 16 Hasan Ferid, Osmanlı’da Para ve Finansal Kredi-Meskûkât, C.1, Haz. Mehmet Hakan Sağlam, T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, İstanbul 2008, s. 23-28. 17 Zafer Toprak, “Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı Finansmanı ve Para Politikası”, ODTÜ Gelişme Dergisi, 1979-1980 Özel Sayısı, Ankara 1981, s. 214. 18 Pamuk, Osmanlı İmparatorluğunda Paranın Tarihi, s. 234-239. 19 Evrak-ı nakdiye terimi sadece kaimeyi değil bu dönemde çıkarılan değerli kâğıt, pul, vb. menkul kıymetleri de kapsarken kaime daha ziyade para olarak kullanılan kâğıt evrak yani evrak-ı nakdiye yerine kullanılmaktadır. Akyıldız, a.g.e., s. 182. 236 Devleti’nin mevcut gelirleriyle savaşı finanse etmesi mümkün değildi. Bütçeye ek kaynak sağlanması için koyulan vergiler de yeterli olmayınca savaşın finansmanını emisyonla karşılamak, yani kâğıt para çıkarmak zorunda kalınmıştı. Savaşa katılan bütün devletler harbin ilk aylarından itibaren bu finansman usulüne başvurmuşlardı.21 Finansman şekilleri arasında en son başvurulan yöntem olan emisyonun memleket ekonomisinde açtığı yaraları tedavi etmek oldukça zahmetli ve uzun vadeli bir iş olmasına rağmen acil durumlarda bu şekilde para tedariki kaçınılmaz olurdu.22 Bu nedenle, üçüncü kaime uygulamasına da, ilk iki kaime uygulamasında olduğu gibi devletin sıkıntıda olduğu ve malî açıdan büyük bir darboğazın yaşandığı sırada başvurulmuştur. Yani, devlet bu defa da kaimeyi bir tedavül aracından çok, bir tür iç borç ve finansman aracı olarak düşünmüştü.23 Osmanlı Devleti’nde kâğıt para basma imtiyazı 1863 yılında İngiliz ve Fransız sermayesiyle kurulan Osmanlı Bankası’na24 verilmiş ve bu banka 1908 yılına kadar karşılığını altın olarak kasasında tutmak şartıyla dört emisyonda banknot çıkarmıştı. Fakat Osmanlı Devleti’nin savaşa katılmasıyla birlikte İngiltere ve Fransa savaşın finansmanı için, sahibi oldukları Osmanlı Bankasının kullanılmasına onay vermediler. Bunun üzerine Osmanlı Hükümeti Banka ile yollarını ayırdı. Hatta devlet bir ara bankaya el koymayı dahi düşünmüş, fakat bu tasarrufun yerine Fransız ve İngiliz müdürleri görevlerinden alıp Bankanın elindeki banknot çıkarma imtiyazına son verilmişti.25 Ancak Hükümet, güçlü bir malî kuruluşun desteği olmadan kâğıt para çıkarmak istemediğinden emisyon bankası işlevinin geçici olarak Duyun-ı Umumiye’ye devredilmesi düşünülmüştü. Yapılan teklifi Duyun-ı Umumiye yönetimi kabul etmiş ancak çıkarılacak kâğıt paranın altın karşılığı olmasını şart koşmuştu.26 Kâğıt para çıkarılması için gerekli altının sağlanması amacıyla, Cavid Bey27 başkanlığında bir heyet önce Viyana’ya ardından Berlin’e gönderilmiştir. Heyet tarafından yapılan 20 1911-1912 malî yılında 775 milyon Osmanlı lirası olan bütçe açığı, 1917-1918 malî yılında 3 milyar Osmanlı lirasına yaklaşmıştı. Tevfik Güran, “Osmanlı Kamu Maliyesi, 1839-1918”, Osmanlı Maliyesi Kurumlar ve Bütçeler, Haz. Mehmet Genç- Erol Özvar, C.1, Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi, İstanbul 2006, s. 72. 21 Toprak a.g.m., s. 207-208; Akyıldız, a.g.e., s. 183,247. Savaşa katılan devletlerdeki kağıt para uygulaması için bkz. R.Gonnard, “Kağıt Para”, çev. R-Ş. Suvla, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C.4, Sayı. 16, (1938), s. 749-760. 22 Vedat Eldem, Harp ve Mütareke Yıllarında Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomisi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1994, s. 103. 23 Akyıldız, a.g.e., s. 249. 24 1856’da İngiliz sermayesiyle kurulan Bank-ı Osmanî, 1863 yılında Fransız sermayesinin de katılmasıyla Bank-ı Osmanî-i Şahane’ye dönüşmüştür. Osmanlı Bankası hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Edhem Eldem, Osmanlı Bankası Tarihi, Çev. Ayşe Berktay, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2000, s. 29-88. 25 Edhem Eldem, a.g.e., s. 301-304; Edhem Eldem, 135 Yıllık Bir Hazine- Osmanlı Bankası Arşivinde Tarihten İzler, Edt. Serhan Ada, Osmanlı Bankası A.Ş.,İstanbul 1997, s. 81-83. 26 Çünkü bu paraların Osmanlı Bankası banknotları karşısında değer yitirmesi dolayısıyla Duyun-ı Umumiye’ nin itibarının zedelenmesi istenmiyordu. Toprak,a.g.m., s. 209. 27 Osmanlı Devleti’nin savaşa girişiyle birlikte Cavit Bey, 5 Kasım 1914’te Maliye Nazırlığından istifa etmiştir. Nazırlık bir buçuk sene vekâleten Talat Paşanın üzerinde kalmasına rağmen, bu görevi gayri resmi olarak Cavid Bey yürütmüştür. Bkz. Cavid Bey, Meşrutiyet Ruznâmesi, C.1, Haz. Hasan Babacan- Servet Avşar, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2014, s. 6. 237 görüşmeler neticesinde gerekli altın sağlanarak 27 Mart 1915 tarihli bir iradeyle Maliye Nezareti Almanya ve Avusturya hükümetlerinden toplam 150 milyon frank borç almaya yetkili kılınmıştı. Ardından 12 Nisan 1915 tarihli geçici yasayla, Duyun-ı Umumiye İdaresi’ne tamamı altın 150 milyon frank ödenerek, karşılığında 6.583.094 liralık kâğıt para çıkarılması kararlaştırılmıştı.28 Bu gelişmeleri Amerikan belgelerinden takip etmek mümkün olmaktadır. İstanbul’daki Amerikan Başkonsolosluğu’ndan ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen 17 Nisan 1915 tarihli ve “Yeni Para Birimi (Kâğıt Para) Meselesi” konulu rapor; Osmanlı Maliye Nezareti’nin 6.583.094 Türk lirası tutarında kâğıt para basmasına yetki veren geçici yasa ile ilgiliydi. 29 Başkonsolos G.B. Ravndal gönderdiği bu rapora, 15 Nisan 1915 tarihli yerel “LA TURQUIE” gazetesinde yer alan bu geçici yasanın Fransızca metnini de ilave etmiştir. 12 Nisan 1915 (30 Mart 1331) tarihli söz konusu yasanın maddeleri raporda şu şekilde verilmiştir: Kâğıt Para olarak 6.583.094 Türk Lirası Basılmasıyla İlgili Geçici Yasa: Madde 1: Osmanlı Maliye Nezareti’nin, Osmanlı Duyun-ı Umumiye İdaresi’ne olan tamamı altın 150 milyon franka karşılık olarak yatırılmak üzere, 6.583.094 Türk lirası tutarında kâğıt para basmasına yetki verilmiştir. Madde 2: Bu banknotlar, demir paraların kullanımında olduğu gibi, her türlü ödemede, tasarrufta ve ticari işlemde ister hükümetle kişiler arasında olsun, ister kişilerin kendi arasında olsun Türkiye’de yasal değişim aracı olacaktır. Bu yasanın hükümlerine aykırı olarak herhangi bir kişi bu banknotları yasal değişim aracı olarak kabul etmediği takdirde bir liradan on beş liraya kadar para cezası ve 24 saat ila bir ay arası hapis cezasına çarptırılacaktır. Madde 3: Bu banknotların karşılık değeri barışın imzalanmasından sonraki altı ay içerisinde hamilinin talebi olursa İstanbul’da ödenebilecektir. Madde 4: Madde 3’te belirtildiği gibi, banknotların karşılık değerinin ödenmeye başlanacağı tarihi takip eden beş yıl içerisinde sunulmayan banknotların karşılık değer ödemesi yapılmayacaktır. Madde 5: Bu yasa resmî ilanının yapıldığı tarih itibariyle yürürlüğe girecektir. 28 Hasan Ferid, Osmanlı’da Para ve Finansal Kredi, Evrak-ı Nakdiye, C. II, Haz. Mehmet Hakan Sağlam, T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, İstanbul 2008, s. 142; Zafer Toprak, Türkiye’de Milli İktisat 1908-1918, Doğan Kitap, İstanbul 2012, s.419-420;Toprak, a.g.m,., s. 209. 29 NARA (National Archives and Records Administration). 867.515/2. İstanbul’daki Amerikan Başkonsolosluğu’ndan ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen 17 Nisan 1915 tarihli rapor. 238 Madde 6: Adliye ve Maliye nazırları bu yasanın yürütülmesinden sorumlu olacaktır. 30 Mart 1331 (12 Nisan 1915)30 Bu geçici yasanın ardından bir ve beş liralık kaimeler basıldı ve 10 Temmuz 1915’te piyasaya sürüldü. Temmuz 1915’te tedavüle sürülen ilk kâğıt paraya “Birinci Tertip Evrak-ı Nakdiye” adı verildi. Ancak savaş giderlerinin sürekli artması neticesinde tekrar kaime uygulamasına başvuruldu. Bu defa Almanya, Osmanlı Hükümeti’ne altın olarak borç para vermek yerine çıkarılacak kâğıt paraya karşılık olarak olası barış anlaşmasından bir yıl sonra altın para ile ödemeyi taahhüt ettiği hazine bonolarından vermeyi teklif etti. Osmanlı Hükümeti bu öneriyi kabul etti ve ikinci tertip evrak-ı nakdiye piyasaya sürüldü. 1915 yılı Ekim ayında tedavüle çıkarılan ikinci tertip kâğıt para beş, bir, yarım ve çeyrek liralık olarak basılmıştı. Enflasyonist gelişmelere yol açacak miktarda olmamasına rağmen niteliği yönünden birinci tertipten farklı olan ikinci tertip kâğıt paraya halk yeterince güven duymadı. Bu psikolojik etmen nedeniyle ikinci tertibin tedavüle sokulmasından biraz sonra, altın lira ile kâğıt lira arasında bir değer farkı doğmaya başladı.31 Savaşın devam etmesi ve şiddetlenmesi para ihtiyacını artırdığı için Osmanlı Devleti yine Almanya’dan avans alarak bunun karşılığında kâğıt para çıkarmayı kararlaştırdı. Ufaklık paraya (bozuk para) olan ihtiyaç yüzünden söz konusu üçüncü tertip kaimeler 1, yarım ve çeyrek liralık ile 20 ve 5 kuruşluk olmak üzere düzenlenmiş ve 8 Haziran 1916 tarihinde söz konusu ufaklıklar (5 ve 20 kuruşluk kaimeler) piyasaya çıkarılmıştır.32 Dördüncü tertip kaimelerden ilk basılanlar 13 Eylül 1916 tarihinde tedavüle çıkarılmıştır. Bu doğrultuda ilk önce 50 liralık kâğıt paralar basıldı. Daha küçük paralar ise zaman içinde peyder pey basıldı. Nitekim taşradan gelen yoğun ufaklık (bozuk para) talepleri üzerine Hükümet 12 Ekim 1916 tarihinden itibaren 2,5 (iki buçuk) ve 1 kuruşluk kaimeler piyasaya çıkardı.33 Beşinci tertip kaimeler 10 Nisan 1917 tarihinden itibaren tedavüle çıkarıldı. Bunlar 100, 25, 10, iki buçuk ve 1 liralık, 50, 20 ve 5 kuruşluk tertipler hâlinde basılmışlardı. Ardından 4 Ekim 1917 tarihli kanunla altıncı tertip kaimeler, 28 Mart 1918 tarihli kanuna göre de yedinci tertip kaimeler çıkarılmıştır. En son yedinci tertip kaimeler ise 1.000, 500, 100, 50, 10, 5 ve 2,5 lira olarak piyasaya sürülmüştü.34 Böylece Birinci Dünya Savaşı’nın finansmanını karşılamak amacıyla çıkarılan kaimeler ilki Temmuz 1915 30 NARA. 515/2. İstanbul’daki Amerikan Başkonsolosluğu’ndan ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen 17 Nisan 1915 tarihli rapor. Ayrıca bkz. Hasan Ferid, Osmanlı’da Para ve Finansal Kredi -Evrak-ı Nakdiye, s. 142-143. 31 Toprak, a.g.e. , s. 421. Toprak, a.g.m., s. 211. 32 Akyıldız, a.g.e., s. 185. 33 Hasan Ferid, Osmanlı’da Para ve Finansal Kredi -Evrak-ı Nakdiye, s. 148-150, Akyıldız, a.g.e., s. 186,188. 34 Hasan Ferid, a.g.e., s. 151-153. Tedavüle çıkarılan kaimelerin miktar ve sayısı ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Akyıldız, a.g.e., s. 181-190. 239 tarihinde olmak üzere Mart 1918 tarihine kadar yedi tertip hâlinde piyasaya sürülmüştür.35 Birinci Dünya Savaşı sırasındaki kaime uygulaması daha önceki uygulamalardan farklı olmuştur. Çünkü bu defaki kaimeler, sağlam bir karşılığa sahipti.36 İkinci bir farklılık, Duyun-ı Umumiye İdaresi gibi güçlü bir kurumun işin içine dâhil edilmesi ve kaimenin bu kurumun denetiminde çıkarılmasıydı.37 Ancak bu şekilde karşılığının altın olarak Duyun-ı Umumiye kasalarında muhafaza edilmiş olması bile halkın zihnini ve psikolojisini tatmin etmeye yetmemişti. Dolayısıyla önceki kaime uygulamalarının uğramış olduğu kötü neticeler, bu uygulamada da geçerli olmuştu.38 Bu durumda halkın mali durumunun kötü olması ve savaş şartlarında ancak zarurî ihtiyaçlarını karşılayabilmesi nedeniyle hükümetin kaime yerine piyasada mübadele aracı olarak geçerliliği olan paralara yönelmesi, kısaca kendi savaş tedbirini almak istemesi de etkili olmuştur. Bu uygulamanın diğer bir özelliği de büyük boyutlu bir para ticaretinin gerçekleşmesiydi. Özellikle Halep ve Suriye çevresi söz konusu ticaretin merkezi olarak kaimenin de en fazla değer kaybettiği yerler olmuştur. Kaime gibi itibarî menkul kıymetlere alışık olmayan halk, spekülatörler tarafından daha kolay kandırılmaktaydı. Hükümetin bütün uğraşılarına ve aldığı sert tedbirlere rağmen para ticaretinin önüne geçilememişti.39 Bununla birlikte savaştan önce de Osmanlı parası ile ilgili birtakım sorunlar vardı ve bu konuda bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu dile getiriliyordu. ABD’nin Halep Konsolosu Jessee B. Jackson’ın 4 Mart 1913 tarihinde ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği “Halep Vilayeti’nde Türk Parasının Değer Kaybetmesi Üzerine Rapor”40, tam da buna temas etmekteydi. Nitekim bu rapor, Halep piyasalarında mecidiyenin değerinin düşmesi ve buna bağlı olarak Halep konsolosluk bölgesinde oluşan finansal duruma dair bilgiyi içermekteydi. Raporda, mecidiyenin daha savaştan önce değerinin düşmeye başladığı, rakamlar üzerinden şu şekilde belirtiliyordu: “Daha önceden Halep piyasasında 23.75 kuruştan, Halep bankalarında ise 23.625 kuruştan işlem gören ve Amerikan parasıyla 81.84 cente karşılık gelen mecidiye piyasa değeriyle 23.50 kuruşa ve bankalarda 23.425 kuruşa indi.” Mecidiyenin 35 Sözkonusu paraların fotoğrafları için bkz. Akyıldız, a.g.e., s. LXXIII-CXII; Erol, a.g.e., s. 114-243; Tezçakın, a.g.m., s. 243-246. 36 Hasan Ferid, a.g.e., s. 145; Toprak, a.g.e., s. 420. Maliye Nezareti ile Duyun-ı Umumiye İdaresi arasında 3 Temmuz 1915 günü kâğıt para ihracı üzerine bir sözleşme imzalanmıştı. Sözleşmeye göre çıkarılacak kâğıt paraların karşılığı Berlin’de ve Viyana’da tamamen altın olarak Duyun-ı Umumiye İdaresi’ne devredilecek, Duyun-ı Umumiye yönetimi ise barış sözleşmesi imzalanışından 6 ay sonra kâğıt paraların karşılıklarını altın olarak hamillerine ödemeyi taahhüt edecekti. Bkz. Hasan Ferid, a.g.e., s. 143-144 ; Toprak, a.g.m., s. 209-210. 37 Bu güvenceden dolayı bu paralara halk arasında “Duyun-ı Umumiye Paraları” denmiştir. Bkz. Tezçakın, a.g.m., s. 245; Akyıldız, a.g.e., s. 189. 38 Akyıldız, a.g.e., s. 183, 247. 39 Akyıldız, a.g.e., s. 247 40 NARA. 867.515. Halep’teki Amerikan Konsolosluğu’ndan ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen 4 Mart 1913 tarihli rapor. 240 değerindeki bu düşüşte yerel Ticaret Odası’nın aldığı bir kararın etkisinin yanı sıra son zamanlarda büyük miktarlarda gerçekleşen para (mecidiye) ticaretinin etkili olduğuna vurgu yapılmaktaydı. Bu uygulamanın yaygınlaşmasının nedeni de raporda şu şekilde açıklanıyordu: Bu para hareketinin nedeni ihraç edilen paradaki komisyon oranının ihraç edenlere önemli ölçüde kâr sağlamasıdır. Çünkü çok iyi bilindiği üzere Türkiye’nin her bir önemli kasaba veya şehir merkezinin piyasalarında mecidiye değişik değerden işlem görmektedir. Örneğin, daha önceden Halep piyasalarında 23.74 kuruştan işlem gören mecidiyenin İstanbul piyasasındaki değeri biraz daha düşüktü. Bu nedenle İstanbul’dan mecidiye alıp bu mecidiyeleri, üzerine biraz kâr koyup Halep’te satmak kazançlı bir iş hâline gelmiştir.41 Yani Osmanlı ülkesinde para birliğinin bulunmaması nedeniyle şehirden şehire, kasabadan kasabaya para ticareti yapılıyor ve aradaki spekülâtörler halkın üzerinden büyük kazançlar temin ediyordu. Ayrıca raporda, periyodik olarak mecidiyenin yerel piyasadaki bolluk veya kıtlığına bağlı olarak oranının düşüp çıktığı ve bu durumun diğer küçük para birimleri için de geçerli olduğu belirtiliyordu. 42 Raporda Trablusgarp ve Doğu Rumeli’nin elden çıkmasının doğuracağı direkt etkilerden de bahsedilmekteydi. Bu doğrultuda, Trablusgarp’ta İtalya’nın ve Doğu Rumeli’de Balkan devletlerinin kendi para birimlerini piyasaya sürmeleri neticesinde İmparatorluğun önemli ticarî merkezlerinde Osmanlı para birimlerinin büyük ölçüde değer kaybedeceğine işaret ediliyordu. Çünkü böyle bir durumda, işgal edilen bölgelerde dolaşımda olan bütün Türk paraları Osmanlı İmparatorluğu’nun elinde kalan Anadolu, Suriye ve İstanbul gibi diğer bölgelere kayacak ve paranın bu akışı, bankaları mecidiyenin buralarda birikmesine karşı zorlayıcı önlemler almaya itecekti.43 Yani, bahsedilen toprakların elden çıkmasıyla birlikte buralarda mecidiye yeni ülkenin ihdas ettiği para tarafından devre dışı bırakılacaktı. Başka bir deyişle, bu bölgeler Osmanlı para sisteminin dışında kalacaktı. Bu ise Trablusgarp ve Doğu Rumeli’de tedavülde olan parayı elde kalan Osmanlı topraklarına yönlendirecek, dolaşım alanı daralan Osmanlı parasını görece sınırlı bir alana sıkıştıracak, sonuçta piyasada tedavülde olan para arzını artırıcı bir etki yapacaktı. Bu da Osmanlı ekonomisi için en nihayetinde enflasyonist bir baskıya dönüşecekti. Böylece Osmanlı parasının alım gücü 41 NARA. 867.515. Halep’teki Amerikan Konsolosluğu’ndan ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen 4 Mart 1913 tarihli rapor. 42 Raporda, Osmanlı Bankası’nın Halep şubesinin kasalarında 800 binden fazla mecidiye bulunurken diğer yerel bankalarda bu miktardan daha az mecidiye bulunmasına rağmen yine de bu miktarın önemli olduğu belirtiliyordu. NARA. 867.515. Halep’teki Amerikan Konsolosluğu’ndan ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen 4 Mart 1913 tarihli rapor. 43 Raporda mecidiyenin itibarî değerinin 16.60 altın kuruş olmasına rağmen mecidiyenin gerçekte sadece genel gümüş fiyatları üzerinden değerli olduğu ve bunun da 9 veya 10 altın kuruşa karşılık geldiği belirtiliyordu. (1altın kuruş 0.044 dolara eşittir). NARA. 867.515. Halep’teki Amerikan Konsolosluğu’ndan ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen 4 Mart 1913 tarihli rapor. 241 ve değeri düşecek bu ise vurgunculara ve sarraflara yeni kazanç kapıları açacaktı.44 Raporda son olarak, yukarıda ifade edilen sebeplerden dolayı mecidiyenin kurunun pek yakında Halep’te hissedilebilir yeni bir düşüşe uğrayacağı öngörüsünde bulunuluyordu. Dolayısıyla Osmanlı Bankası’nın 23.425 piyasa kuruşundan satın aldığı mecidiyenin değerinin çok kısa bir zaman içinde 23.375’e ineceği belirtiliyordu. Ayrıca bu tarz oynamaların, Osmanlı Hükümeti’nin para sisteminde kati düzenlemelere gidene kadar süreceği iddia edilmekteydi.45 Görüldüğü üzere savaştan önceki döneme ait olan bu raporda, aslında Osmanlı Devleti’nin para sisteminin en önemli problemlerinden biri olan mecidiyenin bölgeler arasındaki kur farkının sarrafların kazanç elde etme çabası içine girmelerine neden olması ve bunun paranın değer kaybetmesindeki rolü üzerinde durulmaktaydı. Ayrıca bu durumu destekleyen ve artıran faktörlere de dikkat çekilerek bu konuda köklü düzenlemeler yapılana dek mevcut sorunların devam edeceğine vurgu yapılmaktaydı. Dolayısıyla raporlarda kaimenin tedavüle sürülmesi ile birlikte mevcut para düzeni ile ilgili olarak üzerinde en çok durulan sorunların başında bozuk para sıkıntısı ve sarraflık meselesi gelmekteydi. Bozuk Para Sıkıntısı Ve Sarraflar Osmanlı Devleti’nin para düzeninde bozukluk sıkıntısı üçüncü kaime uygulaması ile başlamış değildi.46 Ancak bir yandan devam eden savaş, öte yandan çıkarılan ilk kaimelerin kıymetlerinin yüksek oluşu piyasada bozuk para sıkıntısını artırmıştı. Nitekim kaimenin tedavüle çıkarılmasından sonra madenî paralar, başta altın ve gümüş olmak üzere nikel, hatta ayarı bozuk 44 Benzer bir kaygı ilerleyen tarihlerde Mısır ile ilgili olarak ortaya çıkmıştır. Nitekim ABD Dışişleri Bakanlığı 9 Şubat 1915 tarihinde İstanbul’daki elçisine gönderdiği telgrafta 1881’den beri İngiliz yönetiminde olan Mısır’ın kâğıt parasının Türkiye’de geçerli olup olmadığını soruyor ve 17 Şubat 1915 tarihli cevabi yazıda ise Mısır Parasının o zaman halen Osmanlı toprağı olan Filistin’de geçerli olmadığı bildiriliyordu. Öyle anlaşılıyor ki Osmanlı Devleti elden çıkan topraklarda dolaşımda olan paranın veya oluşturulan yeni para biriminin ülkede tedavüle sokulmasını engelleyici tedbirler alarak mali piyasalardaki dalgalanmaların önüne geçmeye ve böylece para ticaretini engellemeye çalışmaktaydı. ABD Mısır’ın halen Osmanlı para sistemine bağlı olup olmadığını öğrenerek bölgeye dönük para ve maliye politikalarını oluşturmak ister görünümündedir. NARA. 867.515/A. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan İstanbul’daki Amerikan Büyükelçiliği’ne gönderilen 9 Şubat 1915 tarihli telgraf. NARA. 867.515/1. İstanbul’daki Amerikan Büyükelçiliği’nden ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen 17 Şubat 1915 tarihli telgraf. 45 NARA. 867.515. Halep’teki Amerikan Konsolosluğu’ndan ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen 4 Mart 1913 tarihli rapor. 46 Mesela birinci kaime uygulaması sonrasında da bozuk para sıkıntısı yaşanmış ve buna çözüm olarak 1846 yılında 5 ve 1 paralık bakır ufaklık basılmasına karar verilmişti. Bkz. Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentleri’nin Sosyal ve Ekonomik Yapıları, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1991, s.337. Ayrıca bu konu hakkında bilgi için bkz. Hüseyin Al, “Tanzimat Dönemi’nde Ufaklık Para Sorunu (1839-1879)”, Ekonomi Bilimleri Dergisi, C.3, No.1, 2011,s.69-78; Aziz Köklü, “Ufak Paralar ve Ufak Para Kanunlarımız”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, C.2, Sayı.1, 1947,s.135-146. 242
Description: