ebook img

4, Sayı:13, Mart 2018, s. 173-191 Yrd. Doç. Dr. İlknur AY Amasya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fak PDF

19 Pages·2017·0.71 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview 4, Sayı:13, Mart 2018, s. 173-191 Yrd. Doç. Dr. İlknur AY Amasya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fak

ISSN: 2149 - 9225 Yıl: 4, Sayı:13, Mart 2018, s. 173-191 Yrd. Doç. Dr. İlknur AY Amasya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, [email protected] SEVİNÇ ÇOKUM’UN ROMANLARINDA ŞAHISLARIN SUNUMUNDA KULLANILAN TEKNİKLER1 Özet Romanda şahısların ayrıntılı ve başarılı sunulması büyük önem arz eder. Çünkü romanda, seçilen şahıslar vasıtasıyla hem mesajın iletilmesi hem de bir fikre yaşanmışlık kazandırılması sağlanır. Bir anlatıda kurgulama görevini üstlenen yazar, ele aldığı temanın gerektirdiği yönde bir düzen kurabilmek için şahsını buna göre kurgular. Bu temanın gözler önünde sergilenişini sağlayıp onu anlaşılır kılan unsur da insandır. Zaten anlatı içinde olay örgüsünü belirleyen iletişim ortamının oluşması, kurgulanan şahısların varlığına ve eylemine bağlıdır. Bu açıdan anlatı şahısları bütün yönleriyle tamamlanmış şekilde okura tanıtılmalı- dır. Bu da ancak birtakım teknikler sayesinde gerçekleşir. Bu çalışmada bir anlatıda şahısların tanıtımında kullanılan tekniklerden kısaca bahsedildikten sonra, Sevinç Çokum’un romanlarında şahısların sunumunda kullanılan teknikler tespit edilmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Roman, kurgulama, şahıs, anlatım teknikleri, Sevinç Çokum. THE TECHNIQUES USED IN THE PRESENTATION OF PERSONS IN SEVİNÇ ÇOKUM’S NOVELS Abstract In the novel, detailed and succesfull submission of the persons are of great impor- tance. Because in the novel, with the selected persons, the transmission of the mes- 1 Bu çalışma Sevinç Çokum’un Roman Tekniği adlı doktora tezinden yararlanılarak şekillendirilmiştir. Sevinç Çokum’un Romanlarında Şahısların Sunumunda Kullanılan Teknikler sage as well as life experiences give to an idea is provided. In a narrative, with the task of editing the author, in order to establish an order in the direction required of the theme accordingly fictions the person. Provides understanding of the theme, by provides presentation of this theme in front of the eye. Already, in narrative, the formation of communation medium determining the chain of event, depends on the action and presence of edited people. In this respect, persons of narrative sho- uld be presented to the reader in all aspects of the completed form. This can only be accomplished by some of the techniques. In this study, a narrative, the tech- niques used in the presentation of persons after briefly mentioning, the techniques used in the presentation of persons in Sevinç Çokum’s novels tried to be determi- ned. Keywords: Novel, editing, person, narrative techniques, Sevinç Çokum. GİRİŞ Romandaki şahısların gerçekliği ancak romancının terkiplediği dünyada kendisini fark ettirdi- ğinden, romanda şahıs tasarımı, şahısların sunumu ayrı bir öneme sahiptir. Şahısların sunu- munda yerine göre diyalog yoluyla tanıtma, tasvirle sergileme, özetleme yoluyla aktarma gibi 174 farklı teknikler kullanılabilir. Şahısların tanıtılmasını sağlayan en önemli teknik, tasvir ve diyaloğu içeren sahneleme tekniği- dir. Zira, “dramatik tekniklerden birincisi, sahne tekniğidir. Karakterleri konuşma, davranış ve çeşitli bakış açıları ile sergileyen bu teknik, usta ellerde özet, geriye dönüş, tasvir ve hattâ tahlil- lerin bile yerini almaktadır.” (Kantarcıoğlu, 1988: 30). Fakat bütün tekniklerin anlatıdaki işlevle- ri farklı ve özeldir. Bir anlatım tekniği olarak tasvir şahısları derinlemesine ayırıcı özellikleriyle ortaya koyar. Ancak şahıslar olayların gelişiminde etkili olduğundan aynı zamanda pek çok özelliklerini aksiyon içinde sergilerler. Böylelikle, hareket halinde daha canlılık kazanırlar. Bir romanda hareketi sağlayan unsur olay gibi görülse de aslında, aksiyonu sağlayan karakterin reaksiyonlarıdır. Bu sebeple karakterin çevresine verdiği tepkiler önemli bir husustur. Karakte- rin bu tepkileri onun pek çok yönünü ortaya koyması, onun kendisini tanıtması açısından ge- rekli bir yöntemdir. Bu konuda Plisnier şunları söyler: “Eğer, ‘derinliği içinde’ insana ulaşmaya çalışıyorsam, öncelikle bu insanı görünümü, davranışı içinde kavramak zorundayım.” (Plisnier, 2003: 32). Yine insanın görünümü tasvirle pekiştirilse de bir insanın tanıtılmasında gözlemlerin dışında ruhî özelliklerinin de ortaya konulması gerekir. Çünkü R. S. Crane’ın de ifâde ettiği gibi “Ka- rakter yapılarında temel ilke, roman başkişisinin ruh yapısındaki değişme sürecidir; bu değiş- me süreci, olaylar dizisinde somutlaştığı gibi, karakterin duygu ve düşüncelerinde de açıkça ifâde bulur.” (Stevick, 2010: 133). Bundan dolayı karakterin duygu ve düşüncelerinin açığa çıka- rılması sürecinde iç monolog, bilinç akışı tekniklerine başvurulduğu görülür. Bilinç akışı, “fer- din, duygu ve düşüncelerinin, seri fakat düzensiz şekilde cereyan eden bir iç konuşma hâlinde verilmesi anlamına gelmektedir.” (Tekin, 1989: 96). Dolayısıyla gerek bilinç akışı gerekse iç mo- Kesit Akademi Dergisi (The Journal of Kesit Academy) Yıl: 4, Sayı:13, Mart 2018, s. 173-191 Sevinç Çokum’un Romanlarında Şahısların Sunumunda Kullanılan Teknikler nolog (iç konuşma) tekniği anlatıcının aradan çekilmesiyle karakterlerin doğrudan sunumuna imkân sağlayan sahneleme tekniğinin birer parçasıdır. Şahısların tasvir, özetleme yoluyla tanıtımı basit teknikler olmasına rağmen iç monolog ve bi- linç akışı teknikleri, anlatıya zenginlik kazandırması yanında, şahısların daha etkili sunumunu sağlar. Yine karakterin tanıtılmasında bilinç akışı, iç monolog tekniklerinin dışında karakterin başkalarıyla kurduğu sözlü iletişim de oldukça mühimdir. Bu açıdan anlatı kişilerinin tanıtımı diyalogla desteklenir. Kurmaca bir unsur olan karakterlerin canlı bir şekilde sunumu için, diya- loğun anlatı içinde mutlaka kullanılması gereken tekniklerden biri olduğuna Robin Carr şu sözleriyle dikkat çeker: “Kurmaca eserde ise durum oldukça farklıdır. Yoğun biçimde sözlü iletişime, yani diya- loğa dayanmamız gerekli olur. Çünkü, çok fazla tasvir ve karakterler hakkındaki ağır anlatım yorucu olur. Bu yüzden, hayatta olduğu gibi, gerçekten okur, ağızlarını açmadık- ça karakterleri tanıyamaz.” (Çakır, 2002: 61). Bir eserde şahıslar sadece duygu ve düşüncelerini ifâde eden diyalogla, söz ve tavırla değil, eylemleriyle, hareketleriyle de kendilerini belirginleştirirler. Bu açıdan şahısların eylem içinde 175 sunulması da gerekli bir tekniktir. Çünkü, şahısların yüklendikleri “izleksel roller eylemlerle beslenerek bütünleşir.” (Kolcu, 2010: 279). Verilmek istenilen mesaj yönünde kurgulanmış olan şahıslar, bir romanda eserin anlam düzeyine katkı sağlayacak şekilde, hem düşünce ve kanaat- leriyle hem de eylemleriyle kendilerini ortaya koyarlar. Eylemin karakteri sergileyen bir unsur olduğunu Aristoteles, şöyle ifâde eder: “Mutluluk ve felaket, eyleme dayanır; hayatımızın son ereği ise, eylemdir, yoksa eyle- min dışında olan bir şey değil. Karakter bakımından biz ya şu ya da bu özellikteyiz; ey- lem bakımından ise, ya mutluyuzdur ya da değilizdir.” (Aristoteles, 2006: 24). Yine bir anlatıda şahısları karşıtlık kurarak tanıtma da ilgi çekici bir sunum tekniği olarak anla- tıda kullanılabilir. Anlatıda işlenen hikâyeye kendilerine has nitelikleriyle katılan şahısların birbiriyle mukayese edilmesinin, anlatının sorunsal yanının sunumuna olanak sağlamasının yanında, aynı zamanda şahısların niteliklerinin belirginleşmesine de yardımcı olduğunu G. Pospelov şöyle ifâde eder: “Sorunsal yanın çözümlenişinde, yazarların, karakterleri kıyaslamak ve kendilerini ilgi- lendiren nitelikleri açığa çıkarmak için çoğu kez karşıtlık (kontrast) aracını kullandıkları- nı göz önünde tutmak gerekir. Yazarlara en önemli ve en asal görünen ve eserin de dü- şünsel sorununu içeren karakter çizgileri, bu yolla daha bir kuvvetlice öne çıkarlar.” (Pospelov, 2005: 117). Kesit Akademi Dergisi (The Journal of Kesit Academy) Yıl: 4, Sayı:13, Mart 2018, s. 173-191 Sevinç Çokum’un Romanlarında Şahısların Sunumunda Kullanılan Teknikler “Mükemmel bir edebî eser, insanı bütünüyle veren eser” (Kaplan, 2000: 11) olduğundan bu şekilde farklı sunum tekniklerinden faydalanılması, şahısların etkili bir şekilde sunumu açısın- dan oldukça önemlidir. 1. Şahısların Sunuluşu 1. 1. Karşıtlık Motifi Bir anlatıda şahısların tanıtımında mukayese tekniğinden faydalanılarak bir şahsın diğerinden farklı yönlerinin ortaya konulması, aslında belirginleştirilmek, diğerlerine göre birtakım özellik- leri vurgulanmak istenen bir şahsın sunumunda, anlatıcıya kolaylık sağlayan bir tekniktir. Sevinç Çokum’un da zaman zaman bu teknikten faydalandığı görülür. Yazarın “Bizim Diyar” adlı romanında dirayetli bir hanım olan Gülsüm Ana’nın vakur duruşu kız kardeşiyle karşılaş- tırılmak suretiyle belirginleştirilir, pekiştirilir: “Nimet Teyzesi alabildiğine şişman, alçakgönüllü, samimi ve deli doluydu. Gülsüm Hanım’sa o, bilen, hesaplayan ölçen haliyle parıltıların, kahkahaların arasında varlığını, ağırlığını duyurabiliyordu.” (Çokum, 2012: 13). 176 “Hilâl Görününce”de şahısların sunumunda karşıtlık kurma tekniğinden faydalanılır. Roma- nın temel kahramanı Arslan Bey’in dış görünüşüne dair özellikler, Giray ile Arslan Bey’in güreştiği sırada onları izlemeye koyulan Nizam Dede ve hanımının onları karşılaştıran diya- logları vasıtasıyla gözler önüne serilir: “- Hıh, saçı sakalına karışmış bir aydamaktan farkı yok! Giray’daki edep ve yahşılık onda ne gezer? Nizam Bey bu sözleri işitmemiş gibi davranarak Arslan Bey’i methetmeye koyuldu. - İşte Kırım’ın yiğidi buna denir. Geniş omuz, muvazeneli vücut… - Benim oğlum, onun yanında selvi gibi durur. - Mübarek Arslan’ın gözü de şahin gözü gibi… - Benim oğlumun yüzü nakkaş elinden çıkmış sanki… - Arslan’da da tam erkek yahşılığı…” (Çokum, 1993: 106). Sevinç Çokum’un “Çırpıntılar” adlı romanında da anlatıda yer alan şahıslardan Sulhi ve hanımı Figen’in şahsî nitelikleri sunulurken karşıtlık motifinden faydalanılır: “Karısı Figen filologdu ve Sulhi’nin çok renkli dünyasına karşılık, o daha gerçekçi bir kadındı. Zeki, hareketli, dışa dönük…” (Çokum, 1999: 191-192). “Deli Zamanlar”da anlatının merkezinde yer alan genç yazarın üniversitedeki arkadaşlarından farklı idealist, hırslı ve cesur yapısı genç yazarın gözünden şahıs karşıtlığı tekniğiyle şöyle be- lirginleştirilir: Kesit Akademi Dergisi (The Journal of Kesit Academy) Yıl: 4, Sayı:13, Mart 2018, s. 173-191 Sevinç Çokum’un Romanlarında Şahısların Sunumunda Kullanılan Teknikler “Çünkü ben para gücüyle değil ama, ayrıcalıklı bir yol çizişim, genç kızların genel bek- lentilerinin dışında yer alışımla her zaman önde durmuştum. Onlar silik, çekingen hatta korkaktılar. Sıra gerilerindeydiler. Ben yeteneklerimin farkın- daydım; hiç kimse o yaşımda bendeki, dünyayı avuçlarımın arasında limon gibi sıkma isteğini durduramazdı.” (Çokum, 2008: 71-72). “Lacivert Taşı”nda da Hicret Bey’in oğlu Devran kendisiyle kardeşi Tutku’yu karşılaştırarak onun kendisinden üstün olan yönünü ortaya koyar: “Tutku, yaşça benden ufaktı; fakat muha- kemesi benden daha ilerideydi.” (Çokum, 2011: 259). Yazarın romanlarında kullanılan bu şahıs karşılaştırmaları, anlatı içinde şahısların yerlerinin ve tutumlarının belirlenmesine yardımcı olur. 1. 2. Tasvirle Belirginleştirme (Statik Tanıtma) Şahısların tasvir edilerek anlatımı, durağan bir tanıtma yöntemi olmasına rağmen şahısların anlaşılmasında en fazla değeri olan ve bu açıdan da sıkça kullanılan bir anlatım tekniğidir. Se- vinç Çokum da romanlarında bu teknikten sıkça faydalanır. Yazar, “Zor” adlı romanında Ke- rim’in fizikî görünümünü şu şekilde dikkatlere sunar: 177 “Boylanmış, kemiklenmişti çocuk. Yaşı onbeşe varmıştır. Yüzünde erginlik çağını belirle- yen sivilceler…” (Çokum, 1978: 20). Yazarın “Bizim Diyar” romanında tasvirlerin oldukça kısa tutulduğu görülür. Romanda Rı- fat’ın dayısı Haşim Bey dış görünüş bakımından sadece “ince, solgun yüzlü adam” (Çokum, 2012: 4) şeklinde tanıtılır. Rıfat’ın gözleri ve bakışları ise, benzetme yoluyla idealize edilerek şöyle sunulur: “Rıfat’ın koyu renk gözleri, iki yüce dağ gibi insanın üstüne dikilirdi.” (Çokum, 2012: 69). “Hilâl Görününce”de Arslan Bey’in karşısında yer alan Rus çiftlik beylerinden İgor Gregroviç tasvir yoluyla şöyle tanıtılır: “Adam otuz otuzbeş yaşlarında gözüküyordu. Mavi gözleri, etli kapaklarının altında ölü gözü gibiydi. Kumral bıyıkları asık dudaklarına doğru sarkmıştı. Dışarıdaki öfkeli bağ- rışmalar sinirlerini bozmuş olacak ki, gözü seğirip duruyordu.” (Çokum, 1993: 48). “Ağustos Başağı”nda Esma’nın yüzü, Yusuf’un gözünden bir resim gibi okura aktarılır: “Geniş bir alın, kavisli kaşlar, hırçın, huysuz bakışlar, çıkık elmacık kemikler… pembe, küçük bir ağız, boyun kaz boynu…” (Çokum, 2009: 59). “Çırpıntılar”da da anlatı şahıslarından Suna’nın görünüşü şöyle yansıtılır: “Şimdi saçları boyası belli olan kızıl kestane renginde. Bütünüyle siyahlara bürünmüş. Hırkası, eteği, ipek bluzu siyah…” (Çokum, 1999: 97). Kesit Akademi Dergisi (The Journal of Kesit Academy) Yıl: 4, Sayı:13, Mart 2018, s. 173-191 Sevinç Çokum’un Romanlarında Şahısların Sunumunda Kullanılan Teknikler “Karanlığa Direnen Yıldız”da Feridun’un yanında çalıştığı, yayınevi sahibi Veysel Ağabey’in anlatıdaki varlığı, kısaca şöyle belirginleştirilir: “Bahçe duvarı dibindeki mavi ortancaların, yalın kat kınaların yanıbaşında çocuklaşmış bir adam… Dört köşe kemikli yüzde Osman Bey’in gazi erenlerinden bir hal.” (Çokum, 1999: 16). “Deli Zamanlar”da yer alan Aypare karakterinin görünüşündeki solgunluk da tasvirle şöyle belirginleştirilir: “Alnının ve yüzünün hemen hemen yarısına düşmüş o açık kumral, düz, su akışlı saçla- rını ikide bir iteleyerek anlatıyordu. Saçları solgun, yüzü solgun, gözleri solgun bir ka- dın.” (Çokum, 2008: 19). “Gülyüzlüm”de anlatı şahıslarından Hale’nin görüntüsü tasvir tekniğiyle şöyle sunulur: “Ayağına bir pantolon geçirmiş, koluna askılı bir çanta asmıştı. Sırtında bir deri ceket vardı. Esmer zayıf bir kız…” (Çokum, 2010: 109). “Gece Rüzgârları”nda anlatı şahıslarından Nilece de Süsen’in gözünden ayrıntılı bir şekilde 178 okura şöyle tanıtılır: “Kısa kızıl saçlar, kapakları şiş, buğulu gözler, göz altlarıyla elmacıklarına doğru hafif çiller, dolgunca gülümseyen dudakları, çamaşır suyuyla ağarmış, sebze ayıklamış, sonra da yazı yazma sürecinde tükenmez kalemle boyanmış eller…” (Çokum, 2004: 28). “Tren Burdan Geçmiyor”da da anlatı şahıslarından Simay’ın görüntüsü tasvir yoluyla şöyle sunulur: “Fildişi ten, geniş ağız, pırıltılı gözler, ucu sivri taş yontu burun…” (Çokum, 2009: 69). “Arada Kalmış Tebessüm”de anlatı şahıslarından Gülheves, bir ressam olan Feda’nın çizdiği resimdeki ayrıntıların sunumu vasıtasıyla şöyle belirginleştirilir: “Feda ister istemez Gülheves’i şekillendiriyor boş sayfada. Çabuk, seri hareketlerle. İnce kemiksi ellerini, alnına düşen saç tutamını sürekli kaldırışını, genişçe pembe ağzını… Taze ışıklı, sabahsı ‘siyah-mai’ gözlerini.” (Çokum, 2012: 33). “Lacivert Taşı” romanında Doktor Cömert Bey’in görünüşü Devran’ın gözünden bir tablo gibi sunulur: “Doktor, yandan düzgünce ayrılmış saçları, yüzündeki birkaç beni, düşünen, iyilikle bakan gözleri, yakalı Frenk gömleği ile nedense bende bir İstanbul efendisi resmi çizi- yordu.” (Çokum, 2011: 221). “Çok Yapraklı İlişkiler”de anlatının temel karakteri olan Yamaç tasvir tekniği kullanılarak ayrıntılı bir şekilde sunulur: “Yüzüne derinlikli bir hal veren, bitimsizmiş gibi şakaklarına uzayan çizgileriyle büyük ve koyu gözleri… Hafif peltek konuşması, hırslı, genişçe ağzı, düz, yatışık siyah saçları. Kesit Akademi Dergisi (The Journal of Kesit Academy) Yıl: 4, Sayı:13, Mart 2018, s. 173-191 Sevinç Çokum’un Romanlarında Şahısların Sunumunda Kullanılan Teknikler Yamaç Bey’i herhangi birinin belleğine kazandırabilecek özellikler. Fakat bunlar unutulsa da sağa sola çevrinen, her şeyi görmeye ve anlamaya yönelik gözlerindeki geçitler, enge- beler kolayca hafızadan silinemez. Orta boylu, çabuk kavrayan, çok gezen, her işin içine dalıp çıkan, girişimci bir insan yüzü.” (Çokum, 2013: 56). Yazarın romanlarında kimi zaman şahısların ayrıntılı tasvir edildiği görülse de, anlatı şahısları çoğunlukla kısa ve net bir şekilde gözler önüne serilmiştir. 1. 3. İç Çözümleme Bir yazarın romandaki kişileri daha derin ve detaylı sunabileceği tekniklerden birisi iç çözüm- lemedir. E. M. Forster’ın da belirttiği üzere, “Romancı dilerse, romandaki kişileri bütün yönle- riyle tanıtabilir, çünkü kişilerinin dış yaşamları kadar iç dünyalarını da gözler önüne serebilme olanağına sahiptir.” (Forster, 1985: 86). İç çözümleme, şahısların ruh hâlinin ortaya konulmasında kullanılan dolaylı bir anlatım yön- temidir. Şahısların tavır ve davranışları, içinde bulundukları psikolojik duruma bağlı olduğu için şahısların eksiksiz ve gerçekçi bir şekilde sunumunda bu teknik çok etkilidir. 179 Sevinç Çokum’a göre de karakter için ruh dünyası çok önemlidir. (Ay, 2014: 216-217). Bu açı- dan yazarın kaleme aldığı romanlarında yoğun bir şekilde bu teknikten faydalandığı görülür. Yazarın ilk romanı “Zor”da Kerim’in iç dünyası hâkim anlatıcının sınırsız bakış açısından şöyle aktarılır: “Şaşkınlığının bağışlanmasını ister bir duruşu vardı. Sonra toparlanıp ortalığı düzeltme- ğe koyuldu… Ama, ustanın o kara gözlüğünün ardındaki çözemediği gariplik içini kemi- rip durdu.” (Çokum, 1978: 31). “Bizim Diyar”da romanın temel karakteri olan Rıfat’ın içinden geçenler anlatım sırasında za- man zaman okura aktarılır: “ O gece, herkes yatmaya çekildiğinde, Rıfat dışarıya çıktı. Çınarın oraya kadar yürüdü. ‘Her şey değişiyor,’ diye düşünüyordu. ‘Şehirler, binalar, çehreler, duygular, düşünce- ler…’ Haşim Dayı’yı özleyivermişti. Konuşsa onunla uzun uzun, içini dökse…” (Çokum, 2012: 118). “Hilâl Görününce” romanında daha ziyade eylem ve hareketlerine yer verilen Arslan Bey zaman zaman iç çözümleme yoluyla da tanıtılır. Romanda hanımı öldükten sonra oğlu Emir- can’a karşı serin davranan Arslan Bey’in sonradan oğluna karşı daha yakın davranmasının ardındaki sebepler, iç çözümleme yoluyla şöyle sunulur: “O uzaklaştıktan sonra Arslan Bey’in gözleri kapı önünde oynayan Emircan’a takılmıştı. Nizam Dede’nin o incitici sözlerini yeniden hatırlamıştı. İhtiyar, haklıydı. Öksüzlüğü, gözlerinden okunuyordu. Üstü başı perişandı. Bütün bunları nasıl oluyor da fark etme- Kesit Akademi Dergisi (The Journal of Kesit Academy) Yıl: 4, Sayı:13, Mart 2018, s. 173-191 Sevinç Çokum’un Romanlarında Şahısların Sunumunda Kullanılan Teknikler miş, görememişti? O an yüreğinde bir buz parçasının eridiğini hissetmişti.” (Çokum, 1993: 71). “Ağustos Başağı”nda anlatının temel karakteri Yusuf’un gerçekçi bir şekilde okura sunuluşun- da, onun iç dünyasında olup bitenlerin iç çözümleme tekniğiyle yansıtılmasının payı büyüktür. Çoğu zaman derin düşüncelere dalan Yusuf’un kendisine konağında iş vermek isteyen Abdul- lah Bey’in teklifi karşısındaki makul düşünceleri de şöyle sunulur: “Bilecik… Abdullah Bey’in teklifine evet, dese babası şu bostanda yetiştirdiklerini çarşı- larda satacağım diye didinip durmazdı. Evi de kiraya verirlerdi. Fena mı olurdu?” (Ço- kum, 2009: 18). “Çırpıntılar”da, önce Avustralya’da sonra geri döndükleri İstanbul’da yaşam mücadelesi veren göçmen aile bireylerinin iç dünyalarında olup bitenlere anlatı boyunca yoğun bir şekilde yer verilmiştir. Romanda yıllarca yabancı ülkede eğitim gördükten sonra lise eğitimine İstanbul’da devam edecek olan Korhan’ın, buradaki okuluna uyum sağlayıp sağlayamayacağı konusunda bazı endişeleri olan annesi Esra’nın bu hususta zihninden geçenler, iç çözümleme yoluyla şöyle 180 yansıtılır: “Korhan okula başlayacaktı. Esra’nın düşünceleri Korhan’ın okula uyum sağlayıp, sağla- yamama noktasında yoğunlaşmıştı. Lise ikinci sınıfa gidecekti Korhan. Avustralya’dan gelmiş bu gurbet çocuğuna idarenin ve öğretmenlerin nasıl davranacaklarını da merak ediyordu. Onu yadırgayacaklar mıydı? İngilizceyi iyi bilmesi, elinde olmadan bilgiçlik taslaması öfkelenmelerine mi sebep olacaktı, yoksa hoş mu görülecekti? Bolluk ve refah ülkesinden gelmiş bir çocuğun değişik zevkleri, orada edindiği huylar nasıl karşılanacak- tı? Belki de vatanı hakkındaki bilgisi bir tarafa itilip, bilmedikleri göze batacak, bu yüz- den bir suçlu psikolojisi içinde dolaşacaktı…” (Çokum, 1999: 163). “Karanlığa Direnen Yıldız”da anlatının temel şahsı olan Feridun daha ziyade iç çözümleme tekniğiyle okura sunulur. Romanda hassas bir yapıya sahip olan Feridun’un ani durumlarla karşılaştığında iç dünyasında yaşadıkları, iç çözümleme tekniğinin yardımıyla şöyle sunulur: “Bu tavrı, bu hitam’ı beklemez değildi Ece’den. Yine de o an için aklında olmadığından mı nedir, şaşırdı. Lodos sersemliği gibi bir şey geçirdi. Baş dönmesi, iç bunaltısı…” (Ço- kum, 1999: 175). “Deli Zamanlar”da üniversitede girdiği sınavın kötü geçmesi üzerine kantinde oturan arka- daşlarının yanına giden genç yazarın bu sırada iç dünyasında olup bitenler iç çözümleme tek- niğiyle sunulurken aynı zamanda onun kolay pes etmeyen azimli yapısı da şöyle vurgulanır: “Kahkahalar ardı ardına patlıyordu. Hâlâ varlığımın farkında değilmiş gibiydiler … Ben- se orada içimin katıldığını hissediyordum… İçimin ıstırabı taşacaktı bir yerinden mağma Kesit Akademi Dergisi (The Journal of Kesit Academy) Yıl: 4, Sayı:13, Mart 2018, s. 173-191 Sevinç Çokum’un Romanlarında Şahısların Sunumunda Kullanılan Teknikler gibi. Orada ulu orta bağırarak ve uluya uluya ağlayabilirdim, merhamet dilencisi kılığın- da. Ama hayır, pes etmeyecektim.” (Çokum, 2008: 150). “Gülyüzlüm” adlı romanında hayalperest bir kız olan Ayşenaz’ın bu özelliği, iç çözümleme yoluyla onun kendi dünyasında, etrafındaki eşyalarla masalardaki nesneler arasında ilgi kur- duğu bir sırada şöyle sunulur: “O zamanlar bu cam göbeği lambanın aydınlığı büyük sofalardan merdiven başlarına geniş odalara taşınıp durmuş… Ve bu lambanın aydınlığında nineler ne danteller ör- müşler, kasnaklar işlemişlerdi… Lamba şimdi Ayşenaz için bir anlamda Alaattin’in sihirli lambasından farksızdı. Üflese, içinden Gülseren’in anlattığı nineler çıkacaktı. Tabii genç, diri halleriyle… Ve oymalı konsolun aynasına, boyaların değmediği güzellikleriyle, gür, bukleli saçları, düzgün, parlak, üvez pembesi yüzleri, kavisli kaşları, uzun gölgeli kirpik- leriyle yansıyacaklardı… İşte böyle o anlattıkça Ayşenaz hayal ufuklarına uzanıyor, anasının yokluğunu hatırına getirmiyordu.” (Çokum, 2010: 35). 181 “Gece Rüzgârları”nda anlatının temel karakteri Süsen’in yalnızlık duygusu iç çözümleme yo- luyla şöyle sunulur: “Yalnızlık güvensizliğini çoğaltıyordu, bunu anladı. Tebessümler bile yalan yanlış sahte- lik doluydu. İçini dökebileceği kim vardı?” (Çokum, 2004: 107). “Tren Burdan Geçmiyor”da anlatı şahıslarından Aysan da iç çözümleme yoluyla şöyle tanıtılır: “Aysan buraya gelirken, küçümsenmeye, terslenmeye hazırdı; gururluydu aslında, fakat işinde başarılı olabilmek için bu kadının dediklerini de dinlemeliydi. Dinlemeliydi çün- kü, görgülü bir ailenin, üzerine düşülmüş, yokluk çekmemiş çocuğu olmak yetmiyordu. Adlı sanlı bir ailenin imtiyazlarını kullanan bir evlat da değildi. Öyleyse çalışacaktı var gücüyle.” (Çokum, 2009: 56). “Arada Kalmış Tebessüm” adlı romanda da Feda’nın zaman zaman öz eleştiri yapabilen bir insan oluşuna iç çözümleme tekniğiyle şöyle değinilir: “Feda kabalık ettiğini düşünüyordu. Konuşmayı daha ilk baştan kısıtlaması doğru de- ğildi. Nasıl yaşadığını, mutlu veya mutsuz olup olmadığını sormalıydı; belki anlatmak istedikleri vardı, anlatsındı.” (Çokum, 2012: 268). “Lacivert Taşı”nda Hicret Bey’in oğlu Selvi’nin ölümünden sonraki mutsuz ruh hâli kendi ağ- zından şöyle sunulur: Kesit Akademi Dergisi (The Journal of Kesit Academy) Yıl: 4, Sayı:13, Mart 2018, s. 173-191 Sevinç Çokum’un Romanlarında Şahısların Sunumunda Kullanılan Teknikler “Ağzıma attığım ekmek lokmasını acıyla kararak yuttum hep. Yaşamaya, sevmeye, gül- meye hakkım olmadığı hissi, içimi kaplayan yaşama isteğinin ardından geldi.” (Çokum, 2011: 128). “Çok Yapraklı İlişkiler” adlı romanında da Yamaç’ın hassas bir insan oluşu iç çözümleme yoluyla sergilenir: “Zamanla alışmış olsa da özellikle beyinleri çıkarılan veya hasara uğratılan hayvanların davranış biçimlerinin incelenmesi, içini ezen bir şeydi. Sözgelimi bu deneylerden birinde, bir farenin yuvasını başarıyla yapamaması aklından bir süre çıkmamıştı.” (Çokum, 2013: 2). Yazarın romanlarında bu tekniğin örneklerini çoğaltmak mümkündür. Sevinç Çokum şahısları anlatım sırasında iç çözümleme yoluyla dolaylı sunmanın yanında bilinç akımı ve iç monolog gibi tekniklerden faydalanmak suretiyle de şahısların kendilerini tanıtmasına imkân sağlar. 1. 4. Bilinç Akışı Bilinç akışı tekniği, anlatı şahıslarının duygu ve düşüncelerinin onların ağzından düzensiz bir 182 şekilde, sayıklamalar hâlinde ortaya konulmasını ifâde eder. Seymour Chatman’a göre, “Ka- rakterin bilinci, onun bakış açısının standart giriş kapısıdır. Onunla özdeşleşmenin en yaygın ve hızlı yolu budur.” (Chatman, 2009: 147). Zira bir anlatıcının, aracının olmadığı bu teknikte şa- hıslar, kendi iç dünyalarını kontrolsüz ve samimi bir şekilde okura açarlar. Modern bir anlatım tekniği olan bilinç akışının Sevinç Çokum’un romanlarında da örneklerine rastlanır. “Zor” adlı romanda anlatının temel karakteri olan Kerim’in boğulur gibi olup kendi- sinden geçtiği bir anda şu ifâdeler seri ve düzensiz bir şekilde ağzından dökülür: “- Ölüyorum anam yetiş! Yer gök birbirine giriyor. Ölüyorum gayri. Zühre Ninem nerde- sin? Ölürsem deyin ki ona, öğütlerini bugüne kadar tuttum. Bekir hükümeti bile devirir. O kocakarı benim için dua etmesin. Etmesin… Patron kim, sermaye ne, emek ne… Tüm şehir benimmiş. “Anam, babam” diyor bana. Anamı babamı bulmuş gibi oluyorum. Çarptı beni bu şehir. Namussuzum çarptı. Zühre Ninem seni nasıl unuturum… Dedikle- rini unutsam bile… Ama, senin sözünü senden ayırmak olur mu?” (Çokum, 1978: 161). “Bizim Diyar”da da çocukluğundan itibaren hep zabit olmak isteyen, askerî okulda okuduktan sonra komutan olup dağlarda çete kovalayan, cepheden cepheye koşan Rıfat’ın, savaş sırasında yakalandığı tifodan dolayı ateşi yükseldiğinde hasta yatağında sayıkladıkları, bilinç akışı tek- niğiyle okura şöyle yansıtılır: “Keşif için dört kişi gönderilmişti. Döndüler mi? Beni de yaraladılar. Babam yaraladı. Kerime büyüyünce sen de ata bineceksin. Neden ağlayıp durursun kardeşim? İstan- bul’dasın. Seziyorum… İstanbul mavi… Üşüyorum.” (Çokum, 2012: 247). Kesit Akademi Dergisi (The Journal of Kesit Academy) Yıl: 4, Sayı:13, Mart 2018, s. 173-191

Description:
“Karanlığa Direnen Yıldız”da Feridun'un yanında çalıştığı, yayınevi sahibi E. M. Forster'ın da belirttiği üzere, “Romancı dilerse, romandaki kişileri
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.