www.netevin.com Agatha Christie Şampanyadaki Zehir TÜRKCESİ: GÖNÜL SUVEREN FELAKETLE SONUÇLANAN YEMEKLE İLGİSİ OLANLAR : Rosemary Barton George Barton Iris Marie Lucille Drake Victor Drake Stephen Farradoy Lady Alexandra Farraday Anthony Browne Ruth Lessing Albay Race Başmüfettiş Kemp Cok güzel bir kadın. Grip yüzünden sinirleri bozulmuştu. Rosemary'nin kocası. Kendisini ona layık görmüyordu. Rosemary'nin kardeşi. Ablasını iyi tanımadığını düşünüyordu. Rosemary'nin halası. Fazla a-kıllı olmayan, geveze bir kadındı. Luciila'nın oğlu. Annesinden para sızdırmaya bakıyordu. Genç politikacı. Soğuk tavırlı bir adamdı. Stephen'in karısı. Kocasına çılgınca âşıktı. Esrarlı bir adam. Kimse hakkında fazla bir şey bilmiyordu. George Barton'un sekreteri. Çok çalışkan ve becerikliydi. George Barton'un arkadaşı. İstihbarat Servisinin eski şef- lerindendi. Scotland Yard'ın tecrübeli de-dektiflerindendi. Race'le Kemp'in ellerinde şu ipuçları vardı: Yarıda kalmış bir aşk mektubu... Şampanya... Üç fincan... Telefondaki ses... Bir plan... Bir kâğıt parçası... İmzasız iki pusula... Bir masadaki boş yer... Bir gece çantası... Bir komi... Race'le Kemp'in şu soruları yanıtlamaları gerekiyordu; Anthony Browne kimdi? Rosemary gerçekten intihar mı etmişti? Zehir kadehe nasıl konmuştu? İris neden korkuyordu? Ruth masada ne görmüştü? İmzasız mektupları yazan kimdi? Rosemary'nin gizli aşığı kim olabilirdi? George'un planı neydi? Stephen neyi gizliyordu? Anthony neden evlenmekte acele ediyordu? Birinci Bölüm ROSEMARY Attı kişi, bir yıl kadar önce ölmüş olan Rosemary Bar-îon'u düşünüyorlardı... Iris Marie İris Marle ablası Rosemary'i düşünüyordu. Hemen hemen bir yıl Rosemary'nin hayalini kafasından uzaklaştırmaya çalışmış, hiçbir şeyi hatırlamak istememişti. Çok acı veren, feci bir şeydi bu! Ablasının morarmış yüzü, titreyip bükülen parmakları... O ölüyle bir gün önceki güzel ve neşeli Rosemary arasındaki fark... Evet, belki Rosemary için neşeli denilemezdi pek. Geçirdiği ağır grip yüzünden bitkinleşmiş, sinirleri bozulmuştu. Bütün bunlar resmi soruşturmada açıklanmıştı. İris de bu noktanın üzerinde durmuştu. Bu, Rosemary' nin intihar ettiğini göstermiyor muydu? Resmi soruşturma sona erer ermez İris bütün olayı unutmaya çalışmıştı. Hatırlamanın ne yararı var, diye dû- ___ 7__ sunuyordu. Hepsini unut. O korkunç olayı unut Ama şimdi her şeyi hatırlaması gerektiğini anlıyordu. www.netevin.com Geçmişi düşünmek zorundaydı... En ufak, önemsiz gibi gözüken olayı bile hatırlamalıydı... Dün gece eniştesi George'le yaptıkları konuşma bunu gerektiriyordu. Ne kadar beklenmedik, ne kadar korkutucu bir şeydi... Ama... aslında gerçekten beklenmedik miydi? Daha önceden belirtileri görülmemiş miydi? George'un dalgınlığı, garip davranışları... Başka türlü tanımlanamazdı bu. Bütün bunlar dün gece George'un Iris'i çalışma odasına çağırarak çekmeden mektupları çıkardığı o anı hazırlamıştı. Onun için artık çare yoktu. Rosemary'i düşünmesi... hatırlaması gerekiyordu. Rosemary... ablası... İris büyük bir hayretle hayatında ilk kez Rosemary'i düşündüğünü farketti. Yani bir «kişi» olarak, tarafsızca. Rosemary'i düşünmeden, olduğu gibi kabul etmişti hep. İnsan annesini, babasını, ablasını veya halasını fazla düşünmezdi. Bu ilişkilerin varlığını soru sormadan kabul ederdi. İnsan onları «kişi» ler olarak düşünmezdi. Kendi kendine, onlar nasıl insanlar, diye de sormazdı. Rosemary nasıl bir insandı? Bu soru şimdi çok önemli olabilirdi. Belki çok şey de buna bağlıydı. İris geçmişi düşündü. Rosemary'Ie çocukluklarını... Rosemary ondan altı yaş büyüktü... Iris'in gözlerinin önünde çocukluk günleriyle ilgili bazı kısa sahneler belirdi. Kendisi sütle ekmek yiyor ve saçları örgülü olan Rosemary önemli bir insan tavrıyla masada ders yapıyor... Deniz kıyısında bir yaz... İris «büyük bir kız» olduğu: ve iyi yüzdüğü için ablasına haset ediyor... — 8 — Rosemary yatılı okula gidiyor ve ancak tatillerde ev© geliyor. Sonra İris okulda... Rosemary Paris'te «genç hanımlar» için açılmış olan özel bir okulda eğitim görüyor... Okul öğrencisi Rosemary uzun kollu, bacaklı, beceriksiz tavırlı bir kız... Paris'ten dönen Rosemary'deyse acayip, insanı korkutan bir zariflik var. Yumuşak sesli, şık, hafifçe dalgalanarak yürüyen, altın saçlı, iri mavi gözleri uzun siyah kirpiklerle çevrelenmiş bir genç kız şimdi. İnsanı rahatsız eden güzel bir yaratık. Artık büyümüş ve Iris'inkin-den çok farklı bir dünyada yaşıyor. Ondan sonra iki kardeş birbirlerini pek az görmüşlerdi. O dönemde altı yaşlık fark en aşılmaz engellerden biri .gibiydi. İris hâlâ okuldaydı, Rosemary ise sosyeteye takdim edilmişti. İris eve döndüğü zaman arada yine o uçurum vardı. Rosemary sabahlan geç kalıyor, kendisi gibi sosyeteye yeni tanıtılan genç kızlarla öğle yemeği yiyor ve he-. men her gece bir parti ya da baloya gidiyordu. Sonra Rosemary George Barton'ia nişanlanmıştı. Böylece daha da heyecanlı günler başlamıştı. Alışveriş, paket-Jer, nedimelerin tuvaletleri... Sonra düğün... İris kilisede Rosemary'nin arkasında yürürken fısıltıları duymuştu. «Ne güzel, bir gelin...» Rosemary, George'la neden evlenmişti? İris düğün sırasında bile buna belli belirsiz hayret etmişti. Rosemary' nin peşinde o kadar çok hoş genç vardı ki. Rosemary neden kendisinden on yaş büyük olan George'u seçmişti? Evet, George Barton nazik ve sevecen bir adamdı ama biraz içsıkıcıydı.
Description: